text
stringlengths 148
186k
|
---|
# Turkcell’den bayramda yurt dışı müjdesi
## Özet
Turkcell, tarifesi ne olursa olsun Turkcell, 5-18 Ağustos'ta yurt dışında olacak bireysel ve kurumsal faturalı tüm müşterilerine 1GB internetin yanı sıra 60 dakika görüşme veya 60 SMS hediye ediyor
## İçerik
Şirketten yapılan açıklamaya göre, müşterilerini sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde en iyi hizmetle buluşturma amacıyla çalışan Turkcell, Kurban Bayramı'nda yurt dışına çıkacak müşterilerine özel bir hediye sunuyor.
Bireysel ve kurumsal faturalı tüm Turkcell’liler tarifelerinden bağımsız olarak bayram döneminde yurt dışında yapacakları 1GB’lık internet kullanımının yanı sıra 60 dakika görüşme (arama/aranma) veya 60 SMS’i bayram hediyesi olarak ücretsiz kullanabilecek.
88 ülkeyi kapsayan Kurban Bayramı hediyesiyle, Turkcell’liler rahat bir şekilde iletişim kurabilecek. 5-18 Ağustos'ta yurt dışında bulunacaklara otomatik olarak tanımlanacak olan hediyeyle Turkcell müşterileri sevdikleriyle Türkiye’deki gibi bayramlaşacak.
-“Turkcell’liler bayramın coşkusunu yurt dışında da yaşayacak”
Açıklamada görüşlerine yer verilen Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Ömer Barbaros Yiş, şunları kaydetti:
“Turkcell olarak sadece yurt içinde değil yurt dışında da müşterilerimizin yanındayız. Ülkemiz ve insanlarımızın için son derece manevi anlamlar taşıyan Kurban Bayramı’nda müşterilerimize yakınlarıyla rahatça bayramlaşabilmeleri için bugüne kadar benzeri olmayan bir hediye sunuyoruz. Bu hediyemiz sayesinde Turkcell’liler gerek internet üzerinden gerekse konuşarak bayramın coşkusunu dünyanın dört bir yanına taşıyacak. Bu vesileyle tüm Türkiye’nin bayramını şimdiden kutlarız.”
Yurt dışındaki ilk kullanımda devreye girecek ve 1 saat geçerli olacak hediyenin kullanılabileceği ülkeler şöyle:
ABD, Almanya, Arnavutluk, Avustralya, Avusturya, Azerbaycan, Bangladeş, Belçika, Beyaz Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Bosna Hersek, Brezilya, Bruney, Bulgaristan, Cebelitarık, Çek Cumhuriyeti, Çin, Danimarka, Ekvator, Ermenistan, Estonya, Faroe Adaları, Fiji, Filistin, Finlandiya, Fransa, Guatemala, Güney Afrika, Güney Kore, Gürcistan, Hırvatistan, Hollanda, Hong Kong, Irak, İngiltere, İran, İrlanda, İspanya, İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Kanada, Karadağ, Katar, Kazakistan, Kıbrıs, Kırgızistan, Kosova, Kosta Rika, Letonya, Lihtenştayn, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Makao, Makedonya, Malezya, Malta, Mısır, Moldova, Monako, Montserrat, Nepal, Nijer, Norveç, Panama, Polonya, Portekiz, Porto Riko, Romanya, Rusya, San Marino, Sırbistan, Singapur, Slovakya, Slovenya, Sri Lanka, Suudi Arabistan, Tacikistan, Tayland, Tayvan, Tunus, Ukrayna, Uruguay, Yeni Zelanda, Yunanistan. |
# CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ölümünün 27. yılında Özal'ı andı
## Özet
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın "örnek bir siyaset ve devlet adamı olduğunu" belirtti.
## İçerik
#### CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın "örnek bir siyaset ve devlet adamı olduğunu" belirtti.
###### Ankara
**CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu** , Türkiye'nin **8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal**'ın ölümünün 27. yılı dolayısıyla mesaj yayımladı.
Kılıçdaroğlu, Twitter üzerinden paylaştığı mesajında Özal'ın "demokratik siyasi yaşama daima bağlı kalan, devletin kurum ve kurullarını önemseyen, devlet yönetiminde planlamaya ve liyakate önem veren örnek bir siyaset ve devlet adamı" olduğunu vurgulayarak, "8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ı aramızdan ayrılışının yıl dönümünde, saygı ve rahmetle anıyorum." ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Suriye'de 11 muhalif grup birleşti
## Özet
Suriye'de Esed rejimine karşı savaşan 11 muhalif grup "Ulusal Özgürleştirme Cephesi" adı altında birleşti.
## İçerik
**Suriye** 'de,** Beşşar Esed** rejimine karşı savaşan 11 muhalif grup, **İdlib** 'de "**Ulusal Özgürleştirme Cephesi** " adı altında birleştiğini duyurdu.
Muhalif kaynaklardan edinilen bilgiye göre, ülkenin kuzeybatısındaki İdlib ve Hama ilinin kuzeyindeki **Özgür Suriye Ordusu** na (**ÖSO** ) bağlı 11 askeri muhalif grup "**Ulusal Özgürleştirme Cephesi** " adı altında birleşme kararı aldı.
Yeni kurulan Ulusal Özgürleştirme Cephesi'ne** Feylak-ı Şam**, **Nasır Ordusu** , **Özgür İdlib Ordusu** , **1. Sahil Tümeni**, **2. Sahil Tümeni**, **1.Fırka**, **2. Ordu**, **Seçkinler Ordusu** , **Şüheda El İslam Dareyya** ,** El Huriyye Tugaye** ve ** 23. Fırka** grupları katıldı.
Muhaliflerin sosyal medyada paylaştığı birleşme duyurusunda, "Yeni oluşumun hedefi, Suriye'de İdlib ilindeki Özgür Suriye Ordusu'nun bileşenlerini tek çatı altında birleşmesidir." ifadesi yer aldı.
Ulusal Özgürleştirme Cephesi'nin lideri Faylak Şam grubunun komutanlarından **Fadıl Allah El Hacci** , yardımcısı ise Nasır Ordusu'ndan **Suhayp Leyyüş ** oldu.
Yaklaşık 30 bin muhalifin birleşmesiyle Suriye'de Beşşar Esed rejimine karşı savaşan en büyük askeri gruplardan biri kurulmuş oldu.
Muhabir: Burak Karacaoğlu, Eşref Musa
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# HDP binasında yakalanan terör şüphelisi tutuklandı
## Özet
Kadıköy'de, belediyelere kayyum atanmasını, yol kesip çöp konteynerlerini devirerek protesto edenlere tepki gösteren bir vatandaşı bıçakla ağır yaralayan ve kaçtığı HDP İlçe Başkanlığı binasında yakalanan şüpheli tutuklandı.
## İçerik
#### Kadıköy'de, belediyelere kayyum atanmasını, yol kesip çöp konteynerlerini devirerek protesto edenlere tepki gösteren bir vatandaşı bıçakla ağır yaralayan ve kaçtığı HDP İlçe Başkanlığı binasında yakalanan şüpheli tutuklandı.
###### İstanbul
**Kadıköy** 'de, **3 büyükşehir belediyesine kayyum atanması** nı, yol kesip çöp konteynerlerini devirerek **protesto** edenlere tepki gösteren bir vatandaşı bıçakla ağır yaralayan ve kaçtığı ** HDP Bahçelievler İlçe Başkanlığı** binasında yakalanan şüpheli tutuklandı.
Emniyetteki işlemlerin ardından İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edilen şüpheli H.K, savcılık ifadesinin ardından tutuklanması istemiyle hakimliğe sevk edildi.
Nöbetçi İstanbul Sulh Ceza Hakimliği, şüpheli H.K'nin tutuklanmasına karar verdi.
Kadıköy Bahariye Caddesi Süreyya Operası önünde, 20 Ağustos'ta Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediyelerine kayyum atanmasını yasa dışı şekilde protesto eden gruba müdahale sırasında ara sokaklarda yolları kapatarak çöp konteynerlerini deviren şüphelilere tepki gösteren D.K'yı yaralayan ve terör örgütü PKK ile ilgili suç kaydı da bulunan şüpheli, saklandığı HDP Bahçelievler İlçe Başkanlığında gözaltına alınmıştı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Seçim yasakları başladı
## Özet
Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerine ilişkin propaganda dönemi saat 18.00'de sona erdi ve yayın yasakları başladı.
## İçerik
**Yüksek Seçim Kurulu** nun (YSK) **seçim takvimi** ne göre, seçimlere yönelik **propaganda serbestliği ** saat 18.00'de bitti.
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un propaganda serbestliği ve süresini düzenleyen 49. maddesi, propagandanın oy verme gününden önceki 10'uncu günün sabahında başlayacağını ve oy verme gününden önceki gün saat 18.00'de sona ereceğini öngörüyor.
Buna göre, oy verme gününden önceki gün (23 Haziran) saat 18.00'den sonra yapılacak yayınlarda, propaganda maksatlı ve oy vermenin tam bir serbestlikle yapılmasına tesir edebilecek mahiyette haber, yorum ve köşe yazısı yayınlanması yasak olacak.
Seçim günü 18.00-21.00 saatleri arasında radyolarda ve her türlü yayın organlarında sadece YSK tarafından seçimle ilgili verilecek haber ve tebliğler yayımlanabilecek. Seçim günü saat 21.00'den sonra bütün yayınlar serbest olacak. YSK, gerek görürse yayın yasağını yarın saat 21.00'den önce de kaldırabilecek. |
# Altınyıldız Classics giyimde kış tatili için farklı seçenekler sunuyor
## Özet
Altınyıldız Classics, her mevsim olduğu gibi kış aylarında da rahat ve konforlu tasarımları ile öne çıkıyor.
## İçerik
Altınyıldız Classics'ten yapılan açıklamaya göre, Altınyıldız Classics’in 'soğuklara meydan okuyan' sıcak dokusu, rahatlığı ve renk alternatifleriyle dikkati çeken kadife pantolonları kış tatili bavullarının başrol oyuncuları arasında yer alıyor.
Kış kombinlerinin olmazsa olmazı kalın trikolar ise her stile kolayca uyum sağlıyor.
Kış aylarında dış giyimin vazgeçilmezleri arasında yer alan kürklü kabanlar ve overcoat montlar soğuk havalar için ideal bir konfor yaratıyor.
Kış tatilinin olmazsa olmazlarından atkılar da görünümünü aksesuarlarla zenginleştirmek isteyenler için ideal bir tercih olarak öne çıkıyor. |
# Citroen'den yaz kampanyası
## Özet
Kampanya kapsamında seçili Citroen modellerine 40 bin TL için 48 ay yüzde 0,92 faiz ile ayda 1.050 TL taksitli kredi imkanı veya 80 bin TL için 24 ay yüzde 0,92 faiz ile sahip olmak mümkün olacak
## İçerik
Yapılan açıklamaya göre, seçili Citroen modellerine 40 bin TL için 48 ay yüzde 0,92 faiz ile ayda 1.050 TL taksitli kredi imkanı veya 80 bin TL için 24 ay yüzde 0,92 faiz ile sahip olmak mümkün olacak.
Ayrıca Citroen Jumper ağustos ayına özel 20 bin TL için 12 ay yüzde 0 faiz fırsatı ile satışa sunulurken, kredi kullanmak istemeyen müşteriler için seçili modellerde geçerli nakit indirimleri sağlanıyor.
Verilen bilgiye göre, yeni Citroen C5 Aircross SUV 40 bin TL'ye özel 48 ay yüzde 0,92 faiz seçeneği ve ayda sadece 1.050 TL taksit imkanı ile satışa sunuluyor.
Yeni Citroen C5 Aircross SUV'a 80 bin TL için 24 ay yüzde 0,92 faiz seçeneği ile de sahip olmak mümkün olurken, seçili modellerde geçerli 3 bin TL nakit alım indirimi ile yeni C5 Aircross SUV tüm Citroen yetkili satıcılarında tüketiciyi bekliyor.
Berlingo'ya 40 bin TL özel 48 ay yüzde 0,92 faiz seçeneği ve ayda sadece 1.050 TL taksit imkanı ile veya 80 bin TL için 24 ay yüzde 0,92 faiz seçeneği ile sahip olmak mümkün oluyor.
Citroen C3 Aircross SUV, 2 bin TL nakit alım indirimi veya 40 bin TL'ye özel 48 ay yüzde 0,92 faiz seçeneği ve ayda 1.050 TL taksit imkanı ile ya da 80 bin TL için 24 ay yüzde 0,92 faiz seçeneği ile müşterilerini bekliyor.
Citroen C3 148 bin 500 TL'den başlayan fiyatlarla tüm Citroen yetkili satıcılarında satışa sunuluyor.
Kampanya kapsamında Citroen Jumper'a ağustos ayına özel 20 bin TL için 12 ay yüzde 0 faiz fırsatı veya 40 bin TL'ye özel 48 ay yüzde 0,92 faiz seçeneği ve ayda sadece 1.050 TL taksit imkanı ile veya 80 bin TL için 24 ay yüzde 0,92 faiz ile sahip olmak mümkün oluyor.
Verimli ve ekonomik BlueHDi motorlarla donatılmış diğer tüm Citroen hafif ticari modellerine ise 131 bin 500 TL'den başlayan fiyatlarla sahip olunabiliyor.
Citroen Türkiye, Ağustos ayına özel cazip finansman kampanyalarını kaçırmamak için herkesi en yakın Citroen yetkili satıcısına bekliyor. |
# Umman'daki yeni yönetim Türkiye ile daha fazla yakınlaşmaya yöneliyor
## Özet
Sultan Heysem bin Tarık döneminde Umman ile Türkiye arasında ilişkilerin geliştiğine dair birçok işaret var.
## İçerik
#### Sultan Heysem bin Tarık döneminde Umman ile Türkiye arasında ilişkilerin geliştiğine dair birçok işaret var.
###### Istanbul
**Türkiye ile Körfez ülkeleri ** Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn arasındaki ilişkiler gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülmesinden sonra kötüleşse de Umman, Sultan Kabus bin Said döneminde Türkiye'yle ilişkilerini sürdürdü ve şimdiki Sultan Heysem bin Tarık Al Said'in zamanında **ilişkiler daha da gelişti.**
Katar, Kuveyt, Umman, Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn'den oluşan Arap Körfez ülkelerinin **Türkiye'nin bölgedeki rolü**ne yönelik farklı bakış açıları bulunuyor.
Suudi Arabistan ve BAE, Türkiye'ye yönelik tutumunu kendilerine yakınlaştırması için Umman'a **"yumuşak baskı"** uygulamaya çalışıyor.
Umman, Sultan Kabus bin Said'in 1970'ten 2020'ye 50 yıl süren hükümdarlığı döneminde bölgedeki savaşlar ve çatışmalarda tarafsız konumuna bağlı kaldı ve diğer ülkelere karşı herhangi bir uluslararası veya bölgesel ittifaka katılmaktan kaçındı.
### Bölgedeki gerginliklerde Umman tarafsızlığını korudu
Yemen'deki İran destekli Husilerin Eylül 2014'te başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini eline geçirmesinden sonra ülkedeki meşru hükümeti desteklemek için Suudi Arabistan öncülüğünde Katar'ın da aralarında bulunduğu 5 Körfez ülkesinin katılımıyla bir koalisyon oluşturulurken Umman tarafsız kalarak koalisyona katılmadı.
Bunun yanı sıra Riyad yönetiminin, Suud vatandaşı Şii din adamı Ayetullah Nemr Bakır en-Nemr'i Ocak 2016'da idam etmesinin ardından Tahran Büyükelçiliği ve Meşhed Konsolosluğunun göstericiler tarafından ateşe verilmesi üzerine Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleri İran ile diplomatik ilişkilerini keserken, Umman İran ile ilişkilerini sürdürdü.
Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn, Haziran 2017'de Katar'la diplomatik ilişkilerini keserek abluka uygulamaya başladıklarında da Umman yine tarafsızlığını korudu ve Kuveyt gibi ara buluculuk yapmaya çalıştı.
### Körfez ülkelerinin dış politikadaki farklı bakış açıları
Körfez ülkeleri, **"ortak çıkarlar ve dış tehditlere"** bakış açılarında farklı görüşlere sahipler.
Suudi Arabistan yönetimi, Türkiye-Katar ilişkilerine, **Ankara'nın Doha'ya desteği**ne ve oradaki askeri varlığına çok endişeli bakıyor. Riyad yönetimine yakınlığıyla bilinen analistler de sürekli, Türkiye'nin Suudi Arabistan'ın İslam dünyasındaki dini konumunu ve Körfez İşbirliği Konseyindeki önderlik rolünü elinden almaya çalıştığını dillendiriyor.
Görünüşe göre, BAE’nin Dışişlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş'ın son açıklamaları ve Bahreyn Meclisindeki Dışişleri, Savunma ve Ulusal Güvenlik Komisyonunun, 4 Ağustos'ta "Türkiye'nin Arap ülkelerine müdahalesine karşı Arap ve Körfez ülkeleri olarak ortak tutum sergileme" bağlamında Türkiye ile ekonomik faaliyetlerin durdurulması çağrısı yapmasından sonra Türkiye'ye yönelik düşmanlık tutumunda bir artış var.
İran'ın nükleer programı ve İran ile bölge ülkeleri arasındaki gerginliği azaltma gibi çetrefilli konularda ara buluculuk rolü üstlenen bir ülke olarak Umman, ülkede ve dünya genelinde kötüleşen ekonomik koşulları ve kararının bağımsızlığını, egemenliğini ve bölgesel rolünü korumayı dengeleyerek dış politikalarını yeniden şekillendirmede birçok zorlukla karşılaşıyor.
Umman, Suudi Arabistan'ın İran ve Katar ile diplomatik ve ticari ilişkilerinin seviyesini düşürme **baskısına boyun eğmedi.**
Umman’ın BAE ile ilişkilerinde önemli ölçüde gerileme var gibi görünüyor. Umman Turizm Bakanlığına ait **"OMRAN"** şirketi ile BAE'nin Umman'daki Sultan Kabus Limanı'nın geliştirilmesi gibi uluslararası büyük projeler yürüten "DAMAC" şirketi arasında birkaç milyar dolarlık anlaşmanın iptal edilmesiyle bu durum daha net bir şekilde anlaşıldı.
### Umman-Türkiye ilişkileri gelişiyor
Bunlara karşılık önceki döneme göre şimdiki Sultan Heysem bin Tarık Al Said döneminde Umman ile Türkiye arasında ilişkilerin geliştiğine dair **birçok işaret var.**
Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal'ın 27 Temmuz'da Umman Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri Bedr es-Saidi ile telekonferans aracılığıyla görüşerek iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirme ve geliştirmenin yanı sıra ortak öneme sahip bölgesel ve uluslararası konuları ele alması bu bağlamda değerlendirilecek örneklerden biri.
Daha öncesinde de Umman Müftüsü Ahmed bin Hamed el-Halili, 17 Temmuz'da Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Ayasofya'nın ibadete açılmasının Mescid-i Aksa'nın işgalden kurtulması ile yakında yaşanacak büyük sevinçlerin habercisi olması temennisinde bulundu. Gözlemcilere göre Halili'nin bu paylaşımı, Suudi Arabistan ve BAE başta olmak üzere Körfez ülkelerindeki sosyal medya kullanıcılarını öfkelendirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Umman Sultanı Heysem bin Tarık ile Ramazan Bayramı'nda gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde karşılıklı bayram tebriğinde bulunarak, ikili ilişkiler ve bölgesel meseleleri ele aldı.
Umman ile Türkiye arasındaki ilişkiler başta ekonomik, ticari ve askeri olmak üzere birçok alanda **net bir şekilde gelişme** gösteriyor.
HAVELSAN'ın Umman'a Türk savunma ihracatının hacmini artırmak için 5 Mart'ta başkent Muskat’ta yerli Masirah International şirketiyle ortaklaşa HAVELSAN Technology Oman LLC adlı bir şirket kurması da bu gelişmenin göstergelerinden biri.
Bu arada Antalya merkezli Ares Tersanesi de Türkiye'den Umman'a askeri gemi ihracat projesini hayata geçirdi. Umman Sahil Güvenlik Komutanlığı ile imzalanan sözleşme kapsamında geçen yıl üretim faaliyetine başlanan 14 Ares 85 Hercules Süratli Devriye Botu'ndan 2'si 17 Mayıs'ta Antalya'da suya indirilerek daha sonra **Umman'a teslim edildi.**
** Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Bakan Karaismailoğlu: 10 Haziran'dan itibaren kademeli olarak 40 ülkeye uçak seferleri başlıyor
## Özet
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu, 10 Haziran'dan itibaren kademeli olarak 40 ülkeye uçak seferlerini başlatmayı planladıklarını açıkladı.
## İçerik
#### Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Karaismailoğlu, 10 Haziran'dan itibaren kademeli olarak 40 ülkeye uçak seferlerini başlatmayı planladıklarını açıkladı.
###### Ankara
**Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu** , yazılı açıklamasında, yeni tip **koronavirüs** (Kovid-19) salgınıyla mücadelede dünyanın diğer ülkelerine kıyasla başarıyla atlatan Türkiye'nin "**yeni normalleşme** " çerçevesinde adımlarını teker teker hayata geçirdiğini aktardı.
Salgınla mücadele tedbirlerinin en üst seviyede alınarak 1 Haziran'da iç hat uçuşlarının başlatıldığını ve dış hat uçuşları konusunda da 92 ülke nezdinde girişimlere başlandığına dikkati çeken Karaismailoğlu, "10 Haziran'dan itibaren kademeli olarak 40 ayrı ülkeye uçak seferlerini başlatmayı planlıyoruz." ifadesini kullandı.
Dış hat uçuşlarının karşılıklı açılmasıyla ilgili ilk aşamada 15 ülkeyle ön mutabakat yapıldığını belirten Karaismailoğlu, şu bilgileri verdi:
"Dış hat uçuşlar için 92 ülkeyle iş birliğimiz devam ediyor. Kuruluşlar ve muhatap ülkelerle uçuşların emniyetli bir şekilde yapılması noktasında görüşüyoruz. Halihazırda dış hat uçuşlarının karşılıklı açılması için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Avusturya, Litvanya, Sırbistan, Kazakistan, Arnavutluk, Beyaz Rusya (Belarus), Birleşik Arap Emirlikleri, Moldova, Özbekistan, Ukrayna, Fas, Ürdün, Sudan ve İtalya ile mutabakat sağladık."
Salgın döneminde dünyanın bütün ülkelerinde benzer tedbirler alındığını hatırlatan Karaismailoğlu, "Ülkeler dış hat uçuşlarını azaltarak hatta kapatarak salgını önleme çabasına girişti. Ancak tüm dünyada mücadelede önemli bir eşiği geride bıraktığımızı düşünüyoruz. Artık küresel olarak bağlarımıza, ticaretimize devam etmek durumundayız. Yeniden 'bismillah' diyoruz. Yola çıkıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Karaismailoğlu, 10 Haziran'dan itibaren kademeli olarak başlatılacak dış hat uçuşlarını ise şöyle sıraladı:
"10 Haziran'da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Bahreyn, Bulgaristan, Katar, Yunanistan; 15 Haziran'da Almanya, Avusturya, Azerbaycan, Çek Cumhuriyeti (Çekya), Hırvatistan, Hong Kong, İsviçre, Japonya, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti, Litvanya, Macaristan, Polonya, Romanya, Sırbistan, Singapur, Slovenya, Tacikistan; 20 Haziran'da Hollanda, Kazakistan; 22 Haziran tarihi itibariyle Arnavutluk, Bosna Hersek, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Güney Kore, İrlanda, Karadağ, Kırgızistan, Letonya, Lüksemburg, Norveç, Slovakya; 25 Haziran'da Belçika."
### "Bakanlıklarımızla koordinasyonumuz çok güçlü"
Dış hat uçuşlarının yeniden başlatılması konusunda Sağlık, Dışişleri, Kültür ve Turizm bakanlıklarıyla yoğun iş birliği içinde bulunduklarına dikkati çeken Karaismailoğlu, uçuşlarda vatandaşların sağlığının ön planda tutulacağını ve uygulanacak tedbirlerin öneminin hayati olduğunu bildirdi.
Karaismailoğlu, Sağlık Bakanlığınca 20 Mayıs'ta alınan karar çerçevesinde yurt dışından planlı uçuşlarla ülkeye gelen vatandaşların 14 günlük izolasyonlarının, havalimanlarında yapılan muayeneleri sonrasında, kendi evlerinde yapılacağını belirterek, şunları kaydetti:
"Bu kapsamda, yurt dışından planlı uçuşlarla yeni gelecek kişilerin havalimanı içinde belirlenen alanlarda muayeneleri yapılacak ve semptomları değerlendirilecek. Muayene yapılan kişilerin iletişim ve adres bilgileri Halk Sağlığı Yönetim Sistemi'ne (HSYS) sınır girişi bölümünde kayıt altına alınacak. Havalimanında yapılan muayeneleri sırasında semptom yönünden şüpheli görülen kişiler, havalimanlarında izolasyon alanına alınacak ve 112 aracılığıyla ilgili şehirlerin İl Sağlık Müdürlüğü tarafından belirlenen hastaneye yönlendirilecek. Yapılan değerlendirmede herhangi bir semptom belirlenemeyen kişilere onam formları imzalatılacak ve kendi imkanlarıyla evlerine ulaşmaları, kendi evlerinde 14 günlük izolasyonları sağlanacak. Bu süre zarfında da aile hekimleri tarafından izlemleri yapılacak. 'Evde Kovid-19 Hastası/Temaslısı İzlem (Karantina) Bilgilendirme ve Onam Formu'nun da doldurulması gerekecek."
Havalimanlarında yolculara uygulanacak testlerin, ücret durumu ve sonuçları pozitif çıkan yolculara ilişkin işlemler ve süreçler Sağlık Bakanlığı Hudut ve Sahiller Genel Müdürlüğü, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ve İl Sağlık Müdürlüklerinin koordinasyonunda gerçekleştirileceğini belirten Karaismailoğlu, ülke olarak küresel salgına karşı verilen milli mücadelenin takdire şayan olduğunu vurguladı.
Karaismailoğlu, Bakanlığın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde durmadan, yılmadan, yorulmadan, kesintisiz olarak çalışmalarına devam edeceğine değinerek, "Güçlü Türkiye için el birliğiyle üreteceğiz." ifadesini kullandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Bayern Münih kaleci Alexander Nübel ile 5 yıllık sözleşme imzaladı
## Özet
Almanya Birinci Futbol Ligi (Bundesliga) şampiyonu Bayern Münih, Schalke 04'te forma giyen Alexander Nübel ile 5 yıllık sözleşme imzaladı.
## İçerik
Alman kulübünden yapılan açıklamada, 23 yaşındaki **Nübel** ’in bugün sağlık kontrolünden geçtiği belirtilerek genç kaleci ile 30 Haziran 2025 tarihine kadar bir sözleşme imzalandığı ifade edildi.
Bayern Münih’in sportif direktörü Hasan Salihamidzic, Nübel’in Bayern’e gelmesinden dolayı mutlu olduğunu aktararak, "Alexander Nübel en büyük kaleci yeteneklerden biridir ve Bayern Münih’te gelişme sağlayarak yoluna devam edecek. Bu konuda onu destekleyeceğiz." ifadesini kullandı.
Kaleci Nübel de, sürekli gelişmeyi hedeflediğini belirterek, "Bayern Münih ile başarılar elde etmek istiyorum." şeklinde konuştu.
2015’ten beri Schalke 04’te forma giyen Nübel Bundesliga'da 46 maçta forma giydi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Peşmerge sayısı 150'ye indirildi
## Özet
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kobani'ye gönderilecek Peşmerge sayısının 200'den 150'ye indirildiğini belirterek, ÖSO'dan 1300 kişinin geçiş güzergahının da müzakere edildiğini söyledi.
## İçerik
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Estonya Cumhurbaşkanı Toomas Hendrik Ilves ile başbaşa ve heyetler arası görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında soruları yanıtladı.
Erdoğan, peşmerge güçlerinin Kobani'ye geçişiyle ilgili soru üzerine, şunları söyledi:
"Daha önce de ifade ettiğim gibi biz Sayın Obama'ya 'Özellikle burada tercih edilmesi gereken Hür Suriye Ordusu olabilir birinci derecede, ikinci derecede de peşmergeler olabilir demiştik. Daha sonraki gelişmelerde tabii bir kaç gün geçtikten sonra peşmergelerden PYD bir grubun gelmesini ki 200 kişi kadar kabul etti. Az önce aldığım bilgiye göre bu sayı şimdi 150'ye indirilmiş.
Hür Suriye Ordusu'ndan ise bin 300 kişiyi şu anda PYD kabul ettiğini ifade etmiş ve konuyla ilgili ilgili olarak da şu anda ilgili birimlerimiz bu geçiş güzergahının nasıl olması gerekir, bunu müzakere ediyorlar. Hür Suriye Ordusu'nun bizim tarafımızdan ilgili bölgeye geçmesi noktasında zaten bir sıkıntımız yok. Buna olumlu yaklaştığımızı daha önçce de söylemiştik."
**"Rusya'nın attığı adımı tanımıyoruz"**
Kırım'daki Tatarlara ilişkin soru üzerine de Erdoğan, Kırım Tatarlarına yönelik Rusya'nın attığı adımı tanımadıklarını başından bu yana söylediklerini ve bunu şu anda da tanımadıklarını belirtti.
Kırım Tatarlarına her türlü desteği vermeye devam ettiklerini dile getiren Erdoğan, "Estonya'ya da Kırım Tatarlarına vermiş olduğu destekten dolayı ayrıca teşekkür ediyorum. Bunları en üst düzeyde görüşmeye başta Sayın Putin olmak üzere kendileriyle devam ediyoruz. Çünkü artık bu asırda bu tür olayları diplomatik yollarla bir barış güvencesi içerisinde sürdürmek ve çözmekten yanayız" diye konuştu.
Soruları yanıtlamadan önce Ilves’e gösterdiği ev sahipliği nedeniyle teşekkür eden Erdoğan, Türkiye ve Estonya arasındaki diplomatik ilişkilerin başlamasının 90’ıncı yılında bu ülkeye gerçekleştirdiği ziyaretin, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da güçlenmesine vesile olacağını söyledi.
İkili ilişkilerin temelini 1 Aralık 1924 tarihinde imzalanan Dostluk Anlaşması’nın oluşturduğunu ifade eden Erdoğan, “Türkiye, Estonya’ya yönelik hiçbir işgali, hiçbir ilhakı bugüne kadar tanımamıştır. Avrupa Atlantik kurumları arasında ülkelerimizin paylaştıkları evrensel insani ve demokratik değerler, aramızdaki dostluğun da temelini oluşturmaktadır” dedi.
Ilves ile gerçekleştirdiği baş başa ve heyetlerarası görüşmelerde siyasi, askeri, ekonomik ve ticari tüm konuları değerlendirdiklerini belirten Erdoğan, Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecinde Estonya’nın verdiği destekten dolayı da Ilves’e teşekkürlerini bildirdi.
Görüşmelerde bölgesel konular ile başta Ukrayna, Irak ve Suriye konularını ele aldıklarını, terör örgütlerine karşı alınması gereken tedbirlerin neler olabileceği konularını görüştüklerini anlatan Erdoğan, uluslararası barışın, güvenliğin ve istikrarın korunmasına ilişkin neler yapabileceklerini konuştuklarını kaydetti.
“İki NATO üyesi ülke olarak Afganistan'dan tutunuz diğer sorumluluk alanlarımızı görüştük. NATO üyesi müttefik ülkeler olarak dayanışmanın önemini bir kez daha değerlendirme imkanımız oldu” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Talin’de bulunan NATO Siber Savunma Mükemmeliyet Merkezine olumlu bakışımız devam ediyor ve kısa sürede bunu değerlendireceğiz. Bu katılımı neticelendirmek suretiyle buradaki birlikteliğimizi de güçlendirmiş olacağız” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Estonya arasındaki ticaret hacminin 2013 yılı sonu itibarıyla 456 milyon dolar olarak gerçekleştiğine işaret ederek, bu hacmi kısa sürede 1 milyar dolara çıkarma iradesini Ilves’te gördüğünü belirtti.
Estonya’dan Türkiye’ye gelen turist sayısının şu an 50 bin civarında olduğunu, İstanbul – Talin arasında haftada 6 uçak seferi gerçekleştirildiğini anlatan Erdoğan, Estonyalıların önemli bir tatil destinasyon merkezi olarak gördükleri Antalya’nın Alanya ilçesindeki Gazi Paşa Havalimanı’ndan da Talin’e gelecek yazdan itibaren seferlerin başlayacağını, bunun da 2015 yılının yaz mevsimi çok daha hareketli hale getireceğini söyledi.
Erdoğan, “Aramızdaki vize konularını da hallettiğimiz andan itibaren Türkiye’den de Talin’e ve Estonya’nın güzel destinasyon merkezlerine gelen vatandaşlarımızın artacağına inanıyorum. Bu, halklarımız arasındaki güveni çok daha artıracaktır” dedi.
**Cumhurbaşkanı Ilves'in sözleri**
Estonya Cumhurbaşkanı Ilves de Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olarak Estonya’yı ziyaret etmesinden büyük memnuniyet duyduklarını ifade ederek, yakın ve olumlu seyir izleyen ikili ilişkilerin bu ziyaretle daha da artacağına olan inancını dile getirdi.
Estonya’nın uzun solukla NATO’ya üyelik sürecinde Türkiye’nin desteğini hep hissettiklerini, kendilerinin de Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini destekledikleri belirten Ilves, Erdoğan’ın ziyaretinin olumlu ve kuvvetli olan ilişkileri daha da pekiştirmek olarak özetlenebileceğini söyledi. Ilves, Türkiye’nin, Estonya vatandaşlarının 1 numaralı turizm destinasyonu haline geldiğini de kaydetti.
Ilves, içinde bulunulan çağda çevre ve güvenlikle ilgili manzaranın sürekli değiştiğine işaret ederek, NATO çerçevesinde birbirine sınırı olmayan iki ülke olmalarına rağmen Türkiye ve Estonya’nın çevresinde güvenlik manzarasının dramatik şekilde değiştiğini vurguladı. Ilves, “Diğer ülkelerdeki ve sınırımız olmayan ülkelerdeki bu çetrefilli süreçler devam ederken bu ittifaka her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bu çerçevede Türkiye ile olan işbirliğimiz daha da önem kazanıyor” dedi.
Türkiye ve Estonya tarafından terör örgütü kabul edilen IŞİD’in faaliyetlerinden de iki ülkenin derin endişe duyduğunu ifade eden Ilves, “Kobani’deki gelişmeleri iki ülke olarak yakından takip etmekteyiz ve bu alanlardaki işbirliğine değerlendirmeye açığız. Bütün bu olup biten çetrefilli senaryolar Türkiye’nin hemen sınırının ötesinde gerçekleşiyor. Kobani’de cereyan eden olaylar hem Avrupa hem de NATO üye devletleri için büyük ve eşi benzeri olmayan bir tehdide işaret ediyor” diye konuştu.
Estonya Cumhurbaşkanı Ilves, Kırım'ın yasa dışı olarak ilhak edilmesinin de Helsinki 1971 Çerçeve Anlaşması'nın bütün ilkelerini neredeyse geçersiz, kadük bıraktığına işaret ederek, "Kırım’ın ilhak edilmesi bizim ortak anlayışa vardığımız hususların tamamıyla geçersiz ve kadük kalmasına yol açmıştır. Avrupa’da sınır değişiminin artık mümkün olmadığını düşündüğümüz bir çağda özellikle güç kullanımı aracılığıyla ya da güç kullanımı ile tehdit edilmek suretiyle böyle bir sınır değişikliğine zorlanması hiçbirimizin tahmin etmediği, beklemediği bir gelişmeydi. NATO üye devletleri olarak hepimiz, sınırları içerisinde ve sınırlarımız ötesinde çok değişen, dramatik olarak değişen bir güvenlik ortamında bulunuyoruz. Helsinki Kurucu Anlaşması’nın bütün ilkelerinin bu bağlamda geçersiz olması bizleri şaşırtmış ve anlayışımızın bu noktaya gelmiş olması bizleri üzmüştür" değerlendirmesinde bulundu.
Ilves, Estonya ve Türkiye'nin güvenlik noktasındaki işbirliğinin de derin ve kuvvetli olduğuna işaret ederek, özellikle siber savunma alanındaki işbirliğinin takdire şayan olduğunu söyledi. Siber savunmanın ne kadar önemli olduğunun iki ülke tarafından gayet iyi anlaşıldığını belirten Ilves, Türkiye’nin siber savunma çerçevesine resmi olarak dahil olmasının memnuniyet verici olduğunu belirtti.
Türkiye'yi, AB üye devletleri için stratejik öneme haiz bir ortak niteliğinde gördüklerine işaret eden Ilves, "Bu ay Avrupa Komisyonu tarafından yayınlanmış olan ilerleme raporunda da gerçek anlamda çok önemli ilerlemeler kaydedildiğini görmek bizi çok mutlu ediyor. Hem Estonya için hem de Türkiye için kilit öneme haiz noktalarda ilerleme kaydedilmiş olması bizleri mutlu ediyor. Türkiye ve Estonya aynı sayfada, aynı yöne bakan, aynı ufku paylaşan iki ülkedir, bu sebepten dolayı bu ilerlemeden dolayı sizleri tebrik ediyorum" diye konuştu.
Ilves, Estonya ve Türkiye arasındaki Dostluk Anlaşması'nın 1 Aralık 1924te İstanbul'da imzalandığını tahmin ettiğini belirterek, bu anlaşmanın Rusya'nın Estonya'yı ilhak ettiği günlerde imzalanmış olmasının da ayrı bir öneme haiz olduğunu söyledi.
Muhabir: Ferdi Türkten, Selma Bıyıklı Adabaş, Kadir Karakuş
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Irak'ın kuzeyinde terör saldırısı: 2 şehit, 2 yaralı
## Özet
Irak'ın kuzeyindeki Kani Rash bölgesinde bulunan TSK unsurlarına, bölücü terör örgütü mensuplarınca düzenlenen saldırıda iki asker şehit oldu, iki asker yaralandı.
## İçerik
#### Irak'ın kuzeyindeki Kani Rash bölgesinde bulunan TSK unsurlarına, bölücü terör örgütü mensuplarınca düzenlenen saldırıda iki asker şehit oldu, iki asker yaralandı.
ANKARA
**Genelkurmay Başkanlığından** , **Irak** 'ın kuzeyindeki **Kani Rash** bölgesinde bulunan ** Türk Silahlı Kuvvetleri** (**TSK** ) unsurlarına, bölücü terör örgütü mensuplarınca düzenlenen saldırıda **iki askerin şehit** olduğu, **iki askerin yaralandığı** bildirildi.
Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada, Irak'ın kuzeyindeki Kani Rash bölgesinde bulunan TSK unsurlarına, bölücü terör örgütü mensuplarınca düzenlenen saldırıda iki askerin şehit olduğu, iki askerin yaralandığı belirtildi.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Bizleri derin bir acı ve üzüntüye boğan bu saldırıda hayatını kaybeden aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, şehitlerimizin kederli ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri ile yüce Türk milletine başsağlığı ve sabır, yaralanan kahraman silah arkadaşlarımıza acil şifalar dileriz.
Türk Silahlı Kuvvetleri, asil Türk milletinden almış olduğu güçle tüm terör örgütleriyle mücadelesine en son terörist etkisiz hale getirilinceye kadar azim ve kararlılıkla devam edecektir."
Muhabir: Sinan Uslu
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Karmod, Almanya’da Müzik Eğitim Merkez binası kurdu
## Özet
Brandenburg eyaletinin başkenti Potsdam şehrinde Yeni Nesil Konteyner modeliyle kullanıma hazır olarak hazırlanan yapı grubu toplam bin 575 metrekare büyüklüğe sahip
## İçerik
Şirketten yapılan açıklamaya göre, Almanya'nın kuzeydoğusunda Brandenburg eyaletinin başkenti Potsdam şehrinde Yeni Nesil Konteyner modeliyle kullanıma hazır olarak hazırlanan yapı grubu toplam bin 575 metrekare büyüklüğe sahip.
Karmod açıklamasında görüşlerine yer verilen Dış Ticaret Müdürü Taner Öztürk, son dönemde Almanya, Fransa gibi Avrupa’nın öne çıkan ülkelerinde ofisten eğitim binalarına önemli projeler gerçekleştirdiklerini belirtti.
Yapılarına olan ilginin artışında üretimlerini bu ülke standartizasyonlarına uygun hale getirmelerinin en önemli etken olduğuna dikkati çeken Öztürk şunları kaydetti:
"Avrupa'da iş yapmak için standartlar önemli etken ve o pazara giriş kapısı ama şunu da vurgulamak gerekir ki şu ana kadar tamamladığımız yapıları kullanan müşterilerimizin memnuniyeti önümüzü daha da açıyor. Yeni Nesil Konteynerimizin uzun ömürlü yapısıyla beraber sunduğu en önemli avantajlardan biri de demonte özelliğin verdiği kolaylıkla sevk edildiği ülkede çok kısa zaman diliminde kullanıma hazır kurulum yapılabilme özelliğine sahip olması.Geride bıraktığımız ağustos ayında Fransa’da teslim ettiğimiz 17 derslikli Simone Veil okulunu 40 gün gibi çok kısa bir zaman diliminde tamamlama başarısı göstermiştik. Bu projeden memnuniyet adına güzel dönüşler aldık. İlk etapta 5 yıllık kullanım için projelendirilen okul yapı ortaya çıktığında kalıcı olarak kullanılma kararı alınmıştı.
Almanya Müzik Eğitim Merkezi projemiz tek katlı planda birleşimli yapı grubunda tasarlandı. Müzik eğitimi esnasında oluşacak yüksek ses düşünülerek duvar panellerine iç kısımda ekstra ses yalıtımına özel perdeleme uygulaması gerçekleştirildi. Türkiye’de ön üretimli hazırladığımız yapılarımızı kara yolu ile demonte sevk ederek ekiplerimizle yerinde kurulumunu gerçekleştirdik. Kullanılan tüm malzemeler ülkemizden gönderildi. Proje 56 adet 3x7 metre, 14 adet 3x9 metre ünite olmak üzere toplam 70 adet Yeni Nesil Konteyner ünitesi kullanılarak tamamlandı." |
# Belçika'nın 'imtiyazlı' terör örgütü: PYD/PKK
## Özet
Belçika, PYD/PKK terörüne ayrıcalık tanıyan kararlar almaya devam ediyor. Son olarak Belçika Yargıtayı, terör örgütünün ülkede "rahatça" hareket edebilmesine imkan sağlayan skandal bir karara imza attı.
## İçerik
**Belçika** , PYD/PKK terörüne yönelik ayrıcalık tanıyan kararlar almaya devam ediyor. Terörün finansmanı başta olmak üzere, gerek eleman devşirme gerekse de** PYD/PKK**’ya ait STK’lar bağlamında terör propagandasının sürmesi Belçika Yargıtayı tarafından bir sorun olarak görülmedi.
Ariadna ismiyle tanınan dava kapsamında alınan bu karar bağlamında aralarında kırmızı bültenle aranan Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal gibi 36 teröristin bulunduğu ve 2006’dan beri devam eden dava yeniden PYD/PKK lehine sonuçlandı. PYD/PKK terörünün Belçika’da “rahatça” hareket edebilmesine olanak sağlayan bu sürüncemeli davaya yönelik sorulması gereken iki soru söz konusu. PYD/PKK ve Belçika arasındaki bağın boyutları ilk soruya işaret etmektedir. İkinci soru Belçika’nın PYD/PKK yapılanmasına neden bir terör örgütü nazarıyla bakması gerektiğiyle alakalıdır.
### Belçika ve PYD/PKK "ittifakı"
28 Ocak 2020 itibarıyla açıklanan ve PKK lehine sonuçlanan kararla birlikte, PYD/PKK terörü Belçika’da “yasal” bir zemine oturtulmuş oldu.
28 Ocak 2020 tarihli karar ile 2006’da başlayan ve PYD/PKK’ya mensup 36 kişinin bulunduğu dava terör örgütü lehine sonuçlandı. Bu dava ile PYD/PKK’nın Belçika’daki unsurlarının, Belçika hükümeti ve oluşumlarını hedef almadığı, Türkiye’de yaşanan terör olaylarının “iç savaş” olduğu; ayrıca PYD’nin zaten ABD ile hareket eden bir yapı olduğu gerekçesiyle PKK ile “bağının olmadığı” vurgulandı. PYD/PKK’nın Belçika’da 1970’lerden bu yana devam eden "imtiyazı" hukuki olarak gerekçelendirilmiş oldu.
Esasında davaya yönelik gerekçeler, bazı Belçikalı resmi kişi ve oluşumların ve PKK unsurlarının 1970’lerden bu yana beraber hareket ettiğini tasdikler nitelikte. Örneğin, PKK terörünün 1978 itibarıyla Belçika uzantısı olarak hareket eden Kürt İşçi ve Öğrenciler Birliği (TEKOŞER) Belçika’nın Flaman bölgesinde sol-milliyetçi parlamenter ve yapıların desteğiyle ortaya çıkmıştı. 1980’ler boyunca PKK müzahiri yapılar tarafından Türkiye’ye yönelik üretilen karşıt söylemler üzerinden beraber hareket eden ilgili Belçikalı oluşumlar, 1990’larda bu desteği sürdürmüştür. Bu bağlamda TEKOŞER’in yerine 1989’da kurulan Brüksel Kürt Enstitüsü “Biz PKK’yı, diyalog için fazla bir alan bırakılmadığı için silaha sarılan kurtuluş hareketi olarak görmeye devam ediyoruz” mottosuyla PYD/PKK propagandasına “Belçika Dernekler Yasası” altında bulunan “Kar Amacı Gütmeyen Kuruluşlar” adlı “yasal” düzenleme ile devam etmektedir. Ayrıca Brüksel Kürt Enstitüsü’nün Belçika Kültür, Gençlik ve Medya Bakanlığı tarafından her yıl fonlandığı bilinmekle beraber bu miktarın 2019 yılı için 135 bin avro olduğu resmi kayıtlarda mevcuttur. 1993’te KON-KURD olarak adlandırılan ve şimdiki ismi KCDK-E olan PYD/PKK’nın sözde Belçika merkezli STK yapılanması da aynı yasadan faydalanarak terör örgütü propagandasına devam etmektedir. 2012-2017 arasında bilinen yaklaşık 200 PYD/PKK müzahiri gösteri KCDK-E’ye bağlı NAVBEL, PYD Brüksel vb. yapılar tarafından gerçekleştirilmiş olup halen daha sürmektedir.
Türkiye’nin 1991-1999 arasında yürüttüğü etkin terörle mücadele operasyonları neticesinde PKK, gerçekleştirdiği terör saldırılarının artık aleyhine döndüğünü anlayarak, terör örgütü çatı yapılanması KCK’nın sözde uluslararası temsilciliği olan KNK adlı yapıyı yine Belçika merkezli yürütmeye başlamıştı. Halen bu yapı içinde üst düzey görevler Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal tarafından yürütülmekle birlikte KCK’nın sözde üst düzey yöneticileri Murat Karayılan ve Cemil Bayık gibi terör örgütünün sözde üst düzey mensuplarının KNK üyeleri arasında yer alması söz konusudur. KNK başta Belçikalı parlamenterler olmak üzere kimi Avrupa Parlamentosu (AP) mensupları ile de kamuya açık ve kapalı toplantılar düzenleyerek, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması, PKK’nın Avrupa Birliği (AB) terör örgütleri listesinden çıkarılmasını desteklemekle birlikte PYD/YPG terör unsurları ile beraber hareket etmektedir.
### Türkiye, Irak ve Suriye'ye terör ihracında Belçika'nın rolü
Terör örgütünün Belçika ve AB genelinde elde ettiği kazanımlara bakıldığında, bir “iç savaş”ta taraf olan aktör gibi değil aksine bir terör örgütü ve organize suç yapılanması gibi hareket ettiği açıktır.
PYD/PKK Belçika’da “siyasi ve hukuki yapı” dahilinde “fırsat” bularak; uyuşturucu kaçakçılığı, para aklama, insan ticareti, kaçakçılık, propaganda, Kürt diasporasının bir kısmının radikalleştirilmesi sonucu “terör kitlesi” ortaya çıkarabilmiştir. Bu bağlamda Türkiye başta olmak üzere Irak ve Suriye’ye yönelik “terör ihracı” Belçika üzerinden sürmektedir.
Bu bağlamda terör örgütünün Belçika ve AB genelinde elde ettiği kazanımlara bakıldığında, bir “iç savaş”ta taraf olan aktör gibi değil aksine bir terör örgütü ve organize suç yapılanması gibi hareket ettiği açıktır. Örneğin 1980’lerden günümüze değin terör örgütünün dağ kadrosuna mensup kişiler uzun süre Belçika ve civarında eğitim gördükten sonra Irak ve Türkiye’ye dönmüş ve çok sayıda terör eylemi gerçekleştirmiştir. Halen KCDK-E ve KNK gibi yapılar etrafında toplanan Kürt kökenli gençlerin PYD/YPG üzerinden radikalleştirilmesi, öte yandan Belçika merkezli olarak kimi akademisyenlerin Suriye’de bulunan PYD/YPG saflarına terör örgütü eşliğinde “ziyareti” söz konusudur. Ortaya çıkan radikalleşme örnekleri 1990’ların başında görünürlük kazanmaya başlamıştır. Bu bağlamda PKK mensupları AB ülkelerindeki ilk açlık grevini 1992’de Belçika’da gerçekleştirebilmesinin yanı sıra çok sayıda Türk misyonunu ve vatandaşını hedef aldığı bilinmektedir. Örneğin; Belçika’da 2011 yılında Ergün Top’un PKK’lılar tarafından darp edilmesi, 2013 yılında Anvers belediyesine yönelik PKK’lıların taşlı sopalı saldırıları, 2017’de “Apocu Gençlik İnisiyatifi” adlı PKK’lı yapının Türk vatandaşlarına organize bir şekilde Anvers bölgesinde saldırması, 2018’de Zeytin Dalı Harekâtını protesto etmek maksadıyla Türk Kültür Derneklerine yönelik şiddet içeren terör eylemleri ve nihayetinde 2019 yılında 2 Türk vatandaşının hayatını kaybettiği silahlı saldırılar; PKK’nın şiddet içeren terör saldırılarından sadece bazılarıdır.
### Türkiye'nin muhtemel adımları
Belçika’nın terör örgütünü bir bakıma yasal statüye taşıyan bu kararına karşı Türk resmi makamlarının sadece hukuki değil aynı zamanda “diaspora güvenliği” bağlamında gerekli platformları kurması ve geliştirmesi önem arzediyor.
2006 yılında Belçika’da başlayan PYD/PKK terör yapılanmasına yönelik davada 37 kişi yargılanıyordu. Terör örgütünün sözde üst düzey sorumlularından Fidan Doğan’ın ölümüyle, aralarında Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal’ın da bulunduğu 36 kişi hakkında karar 9 yıl gecikmeyle Kasım 2016’da nihayete erdirilmişti. PKK’nın "terör örgütü” olmadığı; aksine Türkiye’de "iç savaşa" taraf olan aktörlerden biri olduğu vurgusu üzerinden, terör örgütü lehine karar ortaya çıkmıştı. Akabinde Türk tarafı ve Belçika Federal Savcılığı’nın karara itiraz etmesi sonucu Mart 2019’da yeniden PKK lehine bir karar çıkmış ve taraflar çıkan kararı Mart 2019 itibarıyla yeniden temyize götürmüştü. 28 Ocak 2020 itibarıyla açıklanan ve PKK lehine sonuçlanan kararla birlikte, PYD/PKK terörü Belçika’da “yasal” bir zemine oturtulmuş oldu. Böylece hukuki ve siyasi zeminiyle terör örgütü mensuplarının radikalleştirilmesi için gerekli “fırsat” PYD/PKK unsurlarına sunulmuş oldu.
Belçika’nın terör örgütünü bir bakıma yasal statüye taşıyan bu kararına karşı Türk resmi makamlarının sadece hukuki değil aynı zamanda “diaspora güvenliği” bağlamında gerekli platformları kurması ve geliştirmesi önem arzediyor. Nitekim karar sonrasında PYD/PKK’lıların gerçekleştireceği her türlü şiddet içeren terör saldırısı veya propaganda/gösteri vb. eylemler Türk vatandaşları için tehdit olma özelliğini haizdir. Öte yandan Belçikalı ve AB’li siyasi ve hukuki organların ilgili kararın meşru olmadığına yönelik bilgilendirilmesi gerekmektedir. Buna ilave olarak, FETÖ terör oluşumu yapılanması ve PYD/PKK doğrultusunda hareket eden kişilerin Belçika’dan iadesine yönelik tedbirler alınması da önemli. Aksi takdirde diğer terör örgütleri PYD/PKK’nın elde ettiği fırsatlar üzerinden Belçika’da ve dolayısıyla AB’de tehdit unsuru oluşturabilecek bir faaliyeti “kolayca” gerçekleştirebilecektir. Netice olarak Ariadna Davası sonucunda Belçika, önümüzdeki yıllarda gerek AB müktesebatı gerekse de uluslararası hukuk nezdinde, dolaylı da olsa “teröre destek verme” suçlamaları ile karşılaşabilir.
[Doktora eğitimini Polis Akademisi Uluslararası Güvenlik bölümünde sürdüren Ümit Tetik SETA’da güvenlik araştırmalarına devam etmektedir]
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Hilafet tahtının sultanı: Yavuz Sultan Selim
## Özet
Hükümdarlığı döneminde hilafeti ve kutsal emanetlerin büyük bölümünü ülkeye getiren, 498 yıl önce 22 Eylül'de Çorlu'da vefat eden Yavuz Sultan Selim'in sekiz yıllık yönetimi, Osmanlı tarihinde önemli dönüm noktalarını teşkil ediyor.
## İçerik
#### Hükümdarlığı döneminde hilafeti ve kutsal emanetlerin büyük bölümünü ülkeye getiren, 498 yıl önce 22 Eylül'de Çorlu'da vefat eden Yavuz Sultan Selim'in sekiz yıllık yönetimi, Osmanlı tarihinde önemli dönüm noktalarını teşkil ediyor.
İSTANBUL - Mücahit Türetken
**Hilafeti Osmanlı** 'ya getirerek İslam dünyasının tek bir çatı altında toplanmasını sağlayan ve 498 yıl önce 22 Eylül'de **Çorlu** 'da vefat eden Yavuz Sultan Selim, sekiz yıldan fazla süren yönetiminde, Osmanlı tarihinde dönüm noktası teşkil eden olaylara imza attı.
Babası II. Bayezid'in sancak beyi olarak bulunduğu Amasya'da doğan** Yavuz Sultan Selim** , küçük yaşlardan itibaren birçok laladan eğitim aldı.
Babasının tahta çıkmasının ardından Şehzade Selim, 1487 yılından 1510 yılına kadar Trabzon sancak beyliği yaptı. Şehzade Selim'in Trabzon'daki idarecilik yılları ona ileride kısa sürecek saltanatı için çok iyi bir tecrübe kazandırdı. Burada iken sınır boylarındaki gelişmeleri, özellikle Gürcü prensliklerinin ve Osmanlı Devleti için büyük bir siyasi-dini mesele oluşturacak olan Şah İsmail'in faaliyetlerini dikkatle takip etti.
### 24 Nisan 1512'de dokuzuncu Osmanlı hükümdarı oldu
Annesi Ayşe Hatun 1506'da vefatına kadar onun yanında bulunurken, oğlu Süleyman da 1494'te Trabzon'da dünyaya geldi. Yine burada doğan Şehzade Salih, 1499'da ve Kamerşah Sultan ise 1503'te küçük yaşta vefat etti.
Şehzade Selim, Sultan II. Bayezid'in kendisi ve Korkut yerine kardeşi Ahmed'i tahta geçirmeye hazırlandığını öğrenince babasına sert ifadeler içeren mektup kaleme aldı.
Babasının hastalığının artması ve divandaki vezirlerin çoğunun onun aleyhinde bulunarak padişahı Ahmed lehine teşvik etmesi üzerine o da önce oğlu Süleyman'ın yanına Kefe'ye ardından 3 bin kişiyle babasının yanına Edirne'ye gitti. Çukurçayır denilen yerde babasıyla karşı karşıya geldi. Burada babası tarafından yatıştırıldı ve kendisine Semendire sancağı verildi, Macarlar'la savaşması için izin çıktı.
Şehzade Selim, ağabeyi Ahmed'in saltanat makamına çağrıldığını haber alınca Edirne'ye girdi, ardından babasına yetişerek Çorlu'ya geldi. Uğraşdere mevkisinde II. Bayezid'in kuvvetleri ani bir saldırıyla Selim'i geri çekilmeye zorladı.
Bununla birlikte İstanbul'da yeniçeriler Şehzade Ahmed'i istemediklerini ve Selim'i desteklediklerini açıkça ilan ettiler. Üsküdar'a kadar gelen Ahmed şehre giremedi, Kefe'de bulunan Selim'e destek mektupları yollandı. Bazı vezir ve paşaların da baskısı sonucu II. Bayezid, tahtından Selim lehine feragat etmek zorunda kaldı. Böylece Selim 24 Nisan 1512'de dokuzuncu Osmanlı hükümdarı olarak tahta çıktı.
### İlk hedefi dini ve siyasi tehdit oluşturan Şah İsmail oldu
Saltanatını terk eden II. Bayezid ise Dimetoka'ya gitmek üzere İstanbul'dan çıkışının ardından 10 Haziran 1512'de Abalar köyünde vefat etti.
Yavuz Sultan Selim'in ilk hedefi ise Osmanlı Devleti için ciddi bir dini ve siyasi tehdit oluşturan Şah İsmail oldu.
Yavuz Sultan Selim, 20 Mart 1514'te Edirne'den İran seferi için yola çıktı. Beş ay süren oldukça zorlu seferin sonunda 23 Ağustos 1514 çarşamba günü Çaldıran'da yapılan savaşta Sultan Selim, düşmanına üstünlük kurdu ve Şah İsmail geri çekilmek zorunda kaldı. Yavuz Sultan Selim, harekatını sürdürerek 6 Eylül Cuma günü Tebriz'e girerek adına hutbe okuttu. Bölgede bazı imar hareketlerinde bulundu ve sayıları bine ulaşan ilim ve sanat erbabını İstanbul'a sevk etti.
### Memlük Ordusunu bozguna uğratıp Kasr-ı Yusuf'ta Mısır tahtına oturdu
Tarihçi İdris-i Bitlisi'yi bölgeye göndererek civardaki Sünni/Şafii aşiretlerini Safeviler'e karşı örgütlemeye çalıştı, mahalli Kürt beylerini de kendi tarafına çekti.
Yavuz Sultan Selim, 5 Haziran 1516'da Doğu seferi için İstanbul'dan ayrıldı. Sünni Memlük sultanının Safevilerle ortak hareket ettiğini öğrenerek Malatya'dan Halep'e doğru ilerledi. 24 Ağustos'ta Mercidabık Ovası'nda yapılan savaşta Memlük ordusunu dağıttı.
Daha sonra Mısır seferine karar veren Yavuz Sultan Selim'in ordusu önce Şam'ı ardından Kudüs'ü ele geçirdi. 9 Ocak'ta Gazze'den Mısır'a doğru yola çıkan Yavuz Sultan Selim ve ordusu, zorlu çöl yolculuğunun ardından 22 Ocak'ta Ridaniye'de yeniden toparlanan Memlük ordusunu bozguna uğrattı. 15 Şubat'ta görkemli bir törenle Kahire'ye girdi ve Kasr-ı Yusuf'ta Mısır tahtına oturdu.
İçlerinde Abbasi Halifesi Mütevekkil-Alellah ve yakınlarıyla öldürülen Memlük sultanı Kansu Gavri'nin oğlu Muhammed'in bulunduğu bazı önde gelen kimseleri, ulemayı, sanatkarları, bir kısım tacirleri, mukaddes emanetleri ve ele geçirilen malzemeleri donanmayla İstanbul'a sevk eden Yavuz Sultan Selim, geldiği yolu takip ederek geri döndü. Şam'a vardığında Muhyiddin İbnü'l-Arabi'nin mezarını buldurarak buraya bir türbe, yanına da bir cami ve tekke yaptırdı.
### Rodos seferinden vazgeçti
Yavuz Sultan Selim, iki yıl bir ay süren seferin ardından 25 Temmuz 1518'de İstanbul'a döndü.
1519 yılının nisan ayında Rodos seferi için donanmaya yeni gemiler tedarik ettirip, toplar döktürdü. Ulemanın Şah İsmail'e karşı seferin daha önemli olduğu görüşü sonrası Rodos seferinden vazgeçti.
Sultan Selim, İstanbul'da çıkan veba salgını sonrası 18 Temmuz 1519'da Edirne'ye gitti. Sırtında çıkan bir büyük ur yüzünden Çorlu'dan ileri gidemedi. Hekimlerin müdahalesine rağmen hastalığı giderek ağırlaştı ve iki ay kadar burada ümitsiz bir tedavi gördükten sonra 21-22 Eylül 1520'de yanında yakın adamı Hasan Can varken sabaha karşı vefat etti.
Yavuz Sultan Selim'in vefatı oğlu Süleyman'ın Manisa'dan İstanbul'a gelişine kadar gizli tutuldu. 1 Ekim'de İstanbul'a getirilen naaşı oğlu ve devlet adamları tarafından şehir girişinde karşılandı ve Fatih Camisi'ne indirildi. Burada kılınan namazdan sonra bugünkü türbesinin bulunduğu Mirza Sarayı denilen yerde defnedildi. Üzerine geçici olarak bir çadır kuruldu, daha sonra oğlu Süleyman tarafından buraya bir türbe ile Sultan Selim Camisi ve külliye yaptırıldı.
### Osmanlı tarihi için bir dönüm noktası teşkil etti
Yavuz Sultan Selim'in sekiz yıldan biraz fazla süren saltanatı dönemi, Osmanlı tarihi için bir dönüm noktası teşkil etti. Özellikle Doğu meselelerini ele alışı ve bunlara kesin çözüm bulma çabalarıyla dikkat çekti. Safevi tehdidini önlemesi ve onlara karşı ileride Osmanlı dini düşüncesinin sınırlarını tayin edecek ölçüde Sünni anlayışı öne çıkarması aynı zamanda siyasal ve sosyal hayatta da önemli bir dönüşümün habercisi oldu. Yavuz Sultan Selim'in İslam dünyası üzerinde bütünleştirici bir lider sıfatını haiz olması "hilafet tahtının sultanı" şeklinde anılmasına yol açtı. Resmi belgelerde ise Mekke ve Medine'nin koruyucusu anlamına gelen Hadimü'l-Haremeyn unvanıyla zikredildi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Barış Pınarı Harekatı'na kara propagandadan 24 kişi tutuklandı
## Özet
Barış Pınarı Harekatı'na ilişkin sosyal medyada kara propaganda yaptıkları gerekçesiyle gözaltına alınan 186 kişiden 24'ü tutuklandı.
## İçerik
AA muhabirinin güvenlik kaynaklarından aldığı bilgiye göre, İçişleri Bakanlığı koordinesinde siber birimlerin, devletin, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğüne, anayasal düzene, devletin yapısına, genel güvenliğe yönelik önleyici ve koruyucu tedbirleri almak amacıyla gerçekleştirdiği sanal devriye faaliyetleri, ülke genelinde 7 gün 24 saat esasına göre sürüyor.
Bu kapsamda, 9 Ekim'de başlayan **Barış Pınarı Harekatı** 'na ilişkin sosyal medya hesaplarından **kara propaganda ** yapan, güvenlik güçlerinin itibarını zedelemek için kaynaksız ve yalan paylaşımlarda bulunan, terör örgütü propagandası yapan kullanıcılara yönelik çalışmalara da hız verildi.
### 839 kişi suç içerikli paylaşımlarda bulundu
Çalışmalar sonucu, 839 kişinin sosyal medya hesaplarından suç içerikli paylaşımlarda bulunduğu tespit edildi. Söz konusu hesaplardan 62'sinin Almanya, İngiltere ve Fransa'dan yönetildiği belirlendi.
Yapılan operasyonlarda, 186 şüpheli gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen zanlılardan 24'ü tutuklanırken, 40'ı adli kontrol şartıyla olmak üzere 78 şüpheli serbest bırakıldı. Diğer zanlılarla ilgili adli işlemlerin devam ettiği öğrenildi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Kağıt kartellerine karşı yerli üretim talebi
## Özet
Selüloz ve Kağıt Sanayi Vakfı Başkanı Sükan, kağıt ve kağıdın ham maddesi olan selüloz fiyatlarındaki gelişmeleri değerlendirdi.
## İçerik
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Türkiye Kağıt ve Kağıt Ürünleri Sanayi Meclisi Başkanı **Erdal Sükan** , **beyaz kağıt** sektörünün yurt dışından selüloz alımına bağımlı olduğunu belirterek, "Dünyadaki selüloz fiyatları da zaten bizim elimizde olmuyor. Her sene kartellerin istediği şekilde artıp iniyor. Selülozun yerli olarak üretilmesi için buna uygun üretim modeline geçilmesi ve endüstriyel orman alanlarının belirlenmesi gerekiyor." dedi.
Selüloz ve Kağıt Sanayi Vakfı Başkanı da olan Sükan, AA muhabirine kağıt ve kağıdın ham maddesi olan selüloz fiyatlarındaki gelişmeleri değerlendirdi.
Sektörde uzun süredir yaşanan sorunların, döviz kurundaki artış gibi bazı dönemlerde gün yüzüne çıktığını belirten Sükan sorunlarının çözümünün de uzun vadeli olduğunu aktardı.
Sükan, kağıt sektörünün iki temel ham maddesi bulunduğunu ve ikisinde de sıkıntı yaşadıklarına işaret ederek, "Birinci ham madde, geri dönüştürülmüş ambalaj kağıtlarından elde ediliyor. İkincisi de selüloz denen ağaçtan elde edilen ham madde. Geri dönüşüm kağıtlarındaki sorunumuz, ülkedeki toplama sisteminin istediğimiz gibi verimli olmaması. Bu nedenle atık kağıtlar dışarıdan ithal ediliyor. Selüloz da ormana dayalı bir ham madde. Türkiye'de bu kaynak rekabet edilebilir maliyetle üretilmiyor." diye konuştu.
Atık kağıtların üretimde maksimum derecede kullanıldığını belirten Sükan, Türkiye'de atık kağıtların toplanması ve ayıklanması konusuna belediyelerin yeterince sahip çıkmamasından yakındı. Sükan, "Kağıt atıklarının ayrı toplanması gerekirken biz çöpe atıyoruz. Sonra sokak toplayıcıları ile toplanarak ayıklanmaya çalışılıyor." ifadesini kullandı.
Selülozun yerli üretilmesi için de Orman Genel Müdürlüğünün (OGM) buna uygun üretim modeline geçmesi gerektiğini bildiren Sükan, yaşanan üretim sıkıntıları nedeniyle selülozda Türkiye'nin tamamen dışa bağımlı olduğuna dikkati çekti. Sükan, Türkiye'de endüstriyel ormanların üretimi, kesimi, dikimi ve fabrikaya getirilmesi süreçlerinin maliyetinin yurt dışıyla rekabet edemeyecek kadar yüksek olduğunu aktararak, metreküp başına maliyetin yurt dışında 50 dolar iken, Türkiye'de 150 doları bulduğunu bildirdi.
Sükan, selüloz üretimi için gereken ağaç türlerinin üretimi için ülke ikliminin uygun olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Kağıt sektörü için gereken ağaçlar, 12 yılda istenen noktaya geliyor. 12 sene sonra ağaçlar kesilirken, o sırada yeni ağaçların da tekrar dikilerek bir çevrim yaratılması lazım. Ancak bu yapılırsa kağıt ham maddesi sorunumuz ortadan kalkar. Ancak bunu özel sektörden beklemem mümkün değil. OGM'nin endüstriyel orman yerlerini belirlemesi gerekiyor. Kurulacak fabrikaların kapasitesine göre de ekim yapılması lazım."
### "KDV sorunu finansman yükünü etkiliyor"
Sükan, selülozun yurt dışındaki kartellerce üretilerek fiyatının da yine bu kartellerce belirlendiğine işaret ederek, "Beyaz sektör dediğimiz temizlik, yazıcı, gazete kağıtları maalesef yurt dışından selüloz alımına bağımlı. Selüloz, Arjantin, Brezilya, Kuzey Avrupa ülkeleri ve Rusya tarafından üretiliyor. Ton başına fiyatı sene başında 600 dolarlarla başlıyordu, şu anda 950 dolarlara çıktı. Bu nedenle fiyatları tüketiciye yansıtma problemi yaşıyoruz. Bir süre sonra karınızı bırakıp zarar etmeye başlıyorsunuz. Dünyadaki selüloz fiyatları da zaten bizim elimizde olmuyor. Her sene kartellerin istediği şekilde artıp iniyor." değerlendirmesinde bulundu.
Selülozun ithal edilmesi ve kur farkından dolayı kağıt fiyatlarının çok yükseldiğini belirten Sükan, "Sektör, ikilem içinde ve zor durumda. Bu konunun devlet politikası olması gerekiyor. Selülozu yüzde 8 KDV ile alıyoruz ancak ürünü satarken yüzde 18 KDV ödüyoruz. Bu aradaki farkın ödenmesi zaman aldığı için bu da firmaların finansman yükünü çok fazla etkiliyor." dedi. |
# 15 Temmuz gazisi polise Devlet Övünç Madalyası ve Beratı
## Özet
Sivas'ta 15 Temmuz gazisi polis memuru Sevinç'e Devlet Övünç Madalyası ve Beratı verildi.
## İçerik
**Sivas Valiliği** nin internet sitesinde yer alan açıklamaya göre, Vali Davut Gül, makamında düzenlenen törende,** 15 Temmuz gazisi polis memuru Yakup Sevinç** 'e Devlet Övünç Madalyası ve Beratı'nı teslim etti.
Gül, Devlet Övünç Madalyası ve Beratı'nın çocuklara bırakılacak en güzel miras olduğunu belirterek, "Bu millet, şehit ve gazilerine minnettardır ve asla onları unutmayacaktır. Bu beratta onun bir nişanesidir." ifadesini kullandı.
Törene, İl Jandarma Komutanı Sinan Şen, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Arif Emekli ile Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür Vekili Harun Tan katıldı.
Muhabir: Merve Topuz |
# Vodafone TV'den hazirana özel yeni içerikler
## Özet
Vodafone TV’de mayıs ayının en çok izlenen içerikleri arasında “Doğu”, “Hayal Adası” ve “Jumanji: Yeni Seviye” gibi yapımlar yer aldı
## İçerik
Vodafone'dan yapılan açıklamaya göre, her ay 1,3 milyon abone tarafından kullanılan Vodafone TV’de mayıs ayında en çok izlenen dizi Vodafone TV ve BluTV iş birliğiyle hayata geçirilen 'Doğu' olurken, en çok izlenen filmler arasında 'Hayal Adası', 'Jumanji: Yeni Seviye', 'Avengers: Endgame' ve 'Terminatör: Makinelerin Yükselişi' yer aldı. Mayısta en çok izlenen kanallar ise ATV HD, Fox HD, TV8 HD, TRT1 HD ve Kanal D olarak sıralandı.
Vodafone TV, haziran ayında da müşterileri için birbirinden keyifli içerikler sunacak. Vodafone TV kullanıcıları, başrolünde Brad Pitt’in oynadığı, insanların makinelerle mücadelesini anlatan 'World War Z'yi, ünlü aktör Tom Cruise’un imkansızlıklar peşinde koştuğu ve zorlu mücadeleler verdiği 'Mission Impossible' serisini, senaristliğini ve yönetmenliğini Greta Gerwig’in üstlendiği, kostümleriyle Akademi’den tam not alan, Oscarlı film 'Little Women'i ve sinemanın dahi çocuğu Christopher Nolan’ın yönettiği, 2020 yapımı aksiyon filmi 'Tenet'i izleyebilecek.
Kullanıcılar ayrıca, haziran ayında Türk sinemasının en güzel örneklerini de izleme imkanı bulacak. Drama kategorisinde “Nergis Hanım”, “Bizi Hatırla”, “İkimizin Yerine” ve “Martıların Efendisi”, komedi kategorisinde ise “Züğürt Ağa”, “Yedi Bela Hüsnü”, “Deli Aşk” ve “Kara Bela”, Vodafone TV takipçilerine keyifli anlar yaşatacak.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Vodafone Türkiye Pazarlama Direktörü Berna Kulaksız, şunları kaydetti:
'Vodafone TV servisimizle Türkiye’nin dört bir yanında müşterilerimize kaliteli TV ve video içeriğini kesintisiz olarak ve uygun fiyatla sunmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda, sinemasever müşterilerimiz için haziran ayına özel zengin bir portföy hazırladık. Hem yabancı hem de yerli yapımlarla izleyicilerimizin evlerde daha kaliteli zaman geçirmesine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Vodafone olarak, müşterilerimizin hayatını kolaylaştıran ürün ve servislerle her zaman yanlarında olmaya devam edeceğiz.' |
# CarrefourSA, P&G ve Bir Dilek Tut Derneği sosyal sorumluluk kampanyası
## Özet
Kampanya kapsamında tüketiciler, CarrefourSA marketlerinden, Carrefoursa.com veya CarrefourSA Online Market üzerinden yapacakları her Head&Shoulders ve Pantene alışverişinde Make-A-Wish Türkiye'ye (Bir Dilek Tut Derneği) katkıda bulunacak
## İçerik
CarrefourSA'dan yapılan açıklamaya göre, kampanya kapsamında tüketiciler, CarrefourSA marketlerinden, Carrefoursa.com veya CarrefourSA Online Market üzerinden yapacakları her Head&Shoulders ve Pantene alışverişinde Make-A-Wish Türkiye'ye katkıda bulunacak.
Make-A-Wish Türkiye, 3 ila 18 yaşları arasında çocukluk çağı kanseri, organ yetmezliği, bağışıklık sisteminin çökmesi gibi zor ve travmatik tedavi süreçleri olan hastalıklar ile mücadele eden çocukların, gerçekleşmesini imkansız olarak düşündükleri bir hayallerini gerçekleştirmek için destek oluyor.
Araştırmalara göre, dileği yerine gelen çocukların yüzde 42'si arkadaşlarıyla daha sağlıklı ilişkiler kuruyor, yüzde 72'sinin enerji seviyesi ve canlılığı, yüzde 64'ünün de hayata tutunma arzusu artıyor. Yüzde 39'unun da tedavi sebebiyle yaşadığı fiziksel sıkıntılar azalıyor.
CarrefourSA, çocukların eğitim, oyun ve benzeri haklarının korunarak devam ettirilmesi amacıyla uzun yıllardır birçok projeye destek verip düzenlediği kampanyalarla müşterilerini de bu projelere dahil ediyor. |
# Yıldız Kenter hayatını kaybetti
## Özet
Ünlü tiyatro oyuncusu Yıldız Kenter, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti.
## İçerik
Akciğer rahatsızlığı nedeniyle bir süredir tedavi gören **tiyatro oyuncusu Yıldız Kenter,** fenalaşmasının ardından Amerikan Hastanesine kaldırıldı.
**Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Yıldız Kenter için taziye mesajı****CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: Kenter'in vefatından dolayı derin üzüntü duydum****Bakan Ersoy: Yıldız Kenter'in bıraktığı iz Türk tiyatrosunun ufkunda daima duracak**
Kenter, hastanede yaşamını yitirdi.
Devlet sanatçısı unvanı da bulunan sanatçı, çok sayıda tiyatro oyunu, film ve dizide rol almıştı.
### Kariyeri boyunca 100'ün üzerinde tiyatro oyunu, film ve dizide rol aldı
Sanatçı Kenter, 1928'de İstanbul'da dünyaya geldi.
Asıl adı Ayşe Yıldız olan Kenter, İngiliz kökenli Olga Cynthia (Nadide) ile Ahmet Naci Bey'in çocuğu olarak dünyaya geldi. Ablası Güner, ağabeyleri Nedim ve Mahmut ile küçük kardeşi Müşfik'ten oluşan 7 kişilik bir ailede büyüyen Kenter, Ankara Devlet Konservatuvarını bitirdikten sonra, Ankara Devlet Tiyatrosunda çalıştı.
Kenter, ABD ve İngiltere'de oyunculuk öğretiminde yeni teknikler üzerine de çalışmalar yaptı.
Usta sanatçı, 1956-1959'da çalıştığı Devlet Tiyatrosundan ayrıldıktan sonra bir yıl Muhsin Ertuğrul ile çalıştı, daha sonra kardeşi Müşfik Kenter ve eşi Şükran Güngör ile Kent Oyuncuları topluluğunu kurdu.
### 3 kez Altın Portakal ödülünün sahibi oldu
Ankara Devlet Konservatuvarı, İstanbul Belediye Konservatuvarı ve İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümünde bölüm başkanlığı da yapan usta sanatçı, üç kez Altın Portakal ödülünün sahibi oldu.
Sanatçı ayrıca, Sovyetler Birliği, ABD, İngiltere, Almanya, Hollanda, Danimarka, Kanada, Yugoslavya ve Kıbrıs'ta İngilizce ve Türkçe oyunlar sergiledi.
Shakespeare, Çehov, Brecht, Inoesco, Pinter, Albee, Tenessee Williams, Alan Ayckbourn, Arthur Miller, Brian Freil, Neil Simon, Athol Fugard, Sergey Kokovkin gibi uluslararası yazarların yanı sıra Melih Cevdet Anday, Necati Cumalı, Güner Sümer, Adalet Ağaoğlu, Zeki Özturanlı, Güngör Dilmen, Muzaffer İzgü'nün oyunlarını da sahneye koyan Kenter, 1981’de "Devlet Sanatçısı" unvanı aldı.
Yıldız Kenter, kariyeri boyunca ulusal ve uluslararası birçok festivalde "En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü kazanırken, 1995'te Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tiyatro sanatına katkılarından ötürü Onur Ödülü'ne layık görüldü. Sanatçı ayrıca, 1998'de Cumhurbaşkanlığı Büyük Kültür ve Sanat Ödülü, 1999 ve 2000'de Afife En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü aldı.
Kariyeri boyunca 100'den fazla tiyatro oyunu, film ve dizide rol alan usta sanatçı, yaşamı boyunca sahnelediği roller ve sahneye koyduğu eserlerdeki başarısıyla dikkati çekti.
### DDT Genel Müdürü Kurt'tan başsağlığı mesajı
Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Mustafa Kurt, sanatçı Yıldız Kenter'in vefatı dolayısıyla başsağlığı mesajı yayımladı.
Kurt, mesajında, "Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli sanatçılardan, hocamız, Türk Tiyatromuzun değerli ismi ve kurumumuz eski sanatçılarından Yıldız Kenter hanımefendinin vefat haberini büyük bir üzüntüyle öğrenmiş bulunuyorum. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve sanat dünyamıza başsağlığı diliyorum." ifadesini kullandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# İsrailli bakanda koronavirüs tespit edildi
## Özet
İsrail hükümetinde Kudüs İşleri Bakanı Peretz, yeni tip koronavirüse yakalandığını duyurdu.
## İçerik
**KORONAVİRÜS HABERLERİ**
- KORONAVİRÜS NEDİR:
**Bir bakışta koronavirüs salgını** - NE YAPMALIYIZ:
**Koronavirüsten nasıl korunuruz** - A'DAN Z'YE KOVİD-19 REHBERİ:
**Koronavirüsle ilgili aradığınız tüm cevaplar** - RAKAMLARLA:
**Ülke ülke koronavirüs istatistikleri** - SAĞLIK BAKANLIĞI VERİLERİ:
**Türkiye günlük ve genel koronavirüs tablosu** - ŞÜPHELERİNİZ Mİ VAR:
**Sağlık Bakanlığı online koronavirüs kontrol uygulaması**
Twitter hesabından açıklama yapan **Kudüs İşleri Bakanı Rafi Peretz** , "Cuma günü yaptırmış olduğum** koronavirüs** testi maalesef pozitif çıktı" ifadelerini kullandı. Sağlık durumunun iyi olduğunu dile getiren Peretz, "Tüm İsrailli hastalara şifa temenni ederim" dedi.
Öte yandan İsrail devlet televizyonu Kan'da verilen haberde, İsrail İstihbarat Bakanı Eli Cohen ve iki milletvekilinin koronavirüse yakalanan kişilerle aynı ortamda bulunmalarından dolayı kendilerini karantinaya aldıkları belirtildi.
### 4 bakan karantinaya girdi
İsrail'de İbranice yayın yapan Maariv Gazetesinin haberine göre, Sağlık Bakanlığının talebinin ardından, İsrail Yüksek Eğitim Bakanı Zeev Elkin, Din İşleri Bakanı Yaakov Avitan, Kalkınma ve Toplumu Güçlendirme Bakanı Orly Levy ile İstihbarat Bakanı Eli Cohen kendilerini karantinaya aldı.İsrail Parlamentosu (Knesset) üyeleri Avi Dichter, Osnat Mark ve 3 danışmanları aynı nedenden dolayı karantinaya girdiklerini duyurmuştu.
Bakanlar ile vekillerin 9 Ağustos'a kadar karantinada kalmaları bekleniyor.
İsrail'de virüs kaynaklı can kaybı 531'e, vaka sayısı da 72 bin 315'e yükseldi.
Salgında ikinci dalganın etkili olduğu İsrail'de, mayıs ayında 2 binin altına düşen aktif vaka sayısı da hızla artmaya devam ediyor. Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.
**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# İstanbul'da 4 hastadan alınan Kovid-19 virüsünün genomu dizilendi
## Özet
İstanbul Medeniyet Üniversitesi tarafından yapılan çalışma kapsamında 4 hastadan alınan ve izole edilen yeni tip koronavirüs (Kovid-19) örnekleri dizilenerek, gen haritaları çıkarıldı.
## İçerik
#### İstanbul Medeniyet Üniversitesi tarafından yapılan çalışma kapsamında 4 hastadan alınan ve izole edilen yeni tip koronavirüs (Kovid-19) örnekleri dizilenerek, gen haritaları çıkarıldı.
###### İstanbul
**İstanbul Medeniyet Üniversitesi **tarafından ** Kovid-19 **örneklerinin düzenli sekanslanması, viral **genom mutasyonlarının izlenmesi,** mutasyonlara karşı tanı testlerinin performansının gözden geçirilmesi ve aynı zamanda aşı geliştirilmesi gibi konulara katkı amacıyla proje geliştirildi.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Sadrettin Pençe'nin yürütücülüğünde geliştirilen proje kapsamında, Kovid-19'lu 4 hastadan izole edilen virüs örneklerinin genom dizilemesi TÜBİTAK Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsünde gerçekleştirildi.
Genom sekansları değerlendirildiğinde ülkede görülen Kovid-19 virüsünün Avrupa'da görülen tip ile benzer olduğu belirlendi.
### "Çalışmada 4 virüs örneğine ait tüm genom sekans bilgileri oluşturuldu"
Prof. Dr Sadrettin Pençe, konuya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada Kovid-19'un daha fazla hastaya bulaştıkça daha fazla varyant biriktireceğine dair endişeler olduğunu, bu nedenle virüsün varyantlarını, hasta profillerini, coğrafi konumlarını, semptomlarını ve tedavi yanıtlarını izlemenin ve karakterize etmenin önemli olduğunu söyledi.
Pençe, "Çalışmamızda Kovid-19 genomunu dizilemeyi ve Türkiye'de görülen Kovid-19'un genomik varyasyonlarını, tiplerini, bugüne kadar sekanslanmış genomlar ile filogenetik ilişkilerini ve varyasyonların viral protein modellemelerini etkileyip etkilemediğini belirlemeyi amaçladık. Ülkemizde 4 Kovid-19 hastasından izole edilen 4 adet Kovid-19 virüsüne ait izolatın genomları, son nesil yüksek veri çıkışlı dizileme platformları kullanılarak yüksek derinlikte sekanslandı. Dizileme işlemleri sonucunda oluşturulan büyük veriler son nesil biyoenformatik araçlar kullanılarak birleştirildi ve her bir virüs örneğine ait genom sekans bilgileri oluşturuldu. Bu sayede virüs örneklerinin genom dizilemesini gerçekleştirdik." diye konuştu.
Kovid-19 virüsüne ait referans genom büyüklüğünün 30 bin nükleotid civarında olduğunu, gerçekleştirilen çalışma kapsamında referans genom ile karşılaştırılmak üzere tam bir genom sekansı elde edilmesinin başarıldığını anlatan Pençe, bu durumun bilimsel literatüre önemli bir katkı sağlayacağını söyledi.
### "Bu çalışmalar virüsün göç yollarını anlatan bir resim ortaya çıkarıyor"
Pençe, dünyanın en büyük genom veri depolama platformlarına bugüne kadar Avrupa, Amerika ve Asya orijinli, tüm genom düzeyinde 92 Kovid-19 genom sekansı verisi eklendiğini aktararak, şöyle devam etti:
"Biz de 4 adet yeni genom verisini NCBI veri bankasına ekleyeceğiz ve genom veri sayısı 96'ya yükselecektir. Bu çalışmalar ülkemizde izole edilen bu 4 viral genomun dünyanın hangi bölgesine daha çok benzediği, yani hangi ülke kaynaklı olabileceğine dair bizlere bilgiler vermektedir. Ayrıca Vuhan kaynaklı referans virüs genomu ile yapılan karşılaştırmalar virüsün geçirdiği mutasyonlar ve bu mutasyonların virüsü nasıl etkilediği noktasında bizlere bilgiler vermektedir. Yapılan filogenetik çalışmalar sonucu ülkemizde bulunan bu 4 viral genomun Avrupa kaynaklı viral genomlara benzediğine ve çalışılan izolatların Avrupa kaynaklı bulaşmalar olabileceğine dair önemli kanıtlar sunduğu görülmüştür. Bu durum virüsün dünya üzerinde izlediği göç yollarını da bizlere anlatabilecek bir resim ortaya çıkarmaya başlamıştır."
Çalışmanın sonucunda virüsün mutasyon geçirdiğinin gözlemlendiğini ve bu mutasyonların olası protein fonksiyonlarına etki edip etmediğinin protein modelleme çalışmalarıyla tespit edildiğini anlatan Pençe, gözlemlenen mutasyonların "ORF1ab", "N" ve "S" proteinlerinde gerçekleştiğini kaydetti.
Prof. Dr. Pençe, "Modellemeler ve fonksiyonel analizler sonucu oluşan mutasyonlarda Kovid-19 virüsünün virülans etkisini arttıracak herhangi bir fonksiyonel değişimin meydana gelmediği görülmüştür. Sonuç olarak eldeki verilerin ışığında Kovid-19 virüsünde oluşan mutasyonların gerek virülansın artması gerekse azalması yönünde herhangi bir etkisinin henüz olmadığı görülmüştür. Viral genom dizisini çeşitli bilimsel platformlarda ve uluslararası literatürde yakın zaman içinde paylaşacağımızı da belirtmek isterim." değerlendirmesinde bulundu.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# 'Sivilleri katletmek PKK'nın sicilidir'
## Özet
AK Parti Sözcüsü Çelik, "PKK/YPG/PYD'nin karanlık operasyonlarının propagandası eş zamanlı olarak HDP tarafından yapılıyor. TSK, sivillerin korunması konusunda dünyanın en hassas ordusudur. Sivilleri katletmek PKK'nın sicilidir" ifadelerini kullandı.
## İçerik
#### AK Parti Sözcüsü Çelik, "PKK/YPG/PYD'nin karanlık operasyonlarının propagandası eş zamanlı olarak HDP tarafından yapılıyor. TSK, sivillerin korunması konusunda dünyanın en hassas ordusudur. Sivilleri katletmek PKK'nın sicilidir" ifadelerini kullandı.
###### Ankara
**AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik** , Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, HDP'nin kara propagandaya ve yalan haber üretmeye devam ettiğini ve "Türkiye'nin Suriyeli Hristiyanların yaşadığı bir mahalleyi vurduğu" iddiasında bulunduğunu belirtti.
PKK/YPG/PYD’nin karanlık operasyonlarının propagandası eş zamanlı olarak HDP tarafından yapılıyor. TSK, sivillerin korunması konusunda dünyanın en hassas ordusudur. Sivilleri katletmek PKK’nın sicilidir.
— Ömer Çelik (@omerrcelik) October 9, 2019
Söz konusu mahallenin Türkiye'nin harekat ve operasyon bölgesinin dışında olduğunu vurgulayan Çelik, şunları kaydetti:
"Tipik bir PKK taktiğidir bu. Batı kamuoyunu etkilemek için özel hedef seçerler ve Türkiye'nin üstüne atmaya çalışırlar. Türkiye'nin operasyon bölgesinin dışında Hristiyanların yaşadığı bu mahallenin PKK/YPG/PYD unsurları tarafından hedef alındığı açıktır.
PKK/YPG/PYD'nin karanlık operasyonlarının propagandası eş zamanlı olarak HDP tarafından yapılıyor. TSK, sivillerin korunması konusunda dünyanın en hassas ordusudur. Sivilleri katletmek PKK'nın sicilidir."
Kim ne derse desin operasyon bölgesindeki tüm mazlumların koruyucusunun Türkiye olduğunu vurgulayan Çelik, Müslümanlar gibi Hristiyanların da terör zulmünden Türkiye sayesinde kurtulacağını belirtti.
Türkiye'nin tüm dini grupların güvenliğini sağlayacağının altını çizen Çelik, "Suriye'de YPG/PYD'nin zulmettiği tüm kardeşlerimiz gibi Kürt kardeşlerimizin zulümden kurtuluşu da TSK'nın terörle mücadelesi sayesinde olacaktır. Barış pınarları, tüm etnik ve dini grupları terör örgütlerinin zulmünden kurtaracaktır." ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Mardin ve Hakkari'de polise saldırı: 5 şehit
## Özet
Mardin ve Hakkari'de terör örgütü PKK'nın yola döşediği patlayıcının polis araçlarının geçişi esnasında infilak ettirilmesi sonucu 5 polis şehit oldu, 3 polis yaralandı.
## İçerik
Mardin ve Hakkari'de terör örgütü PKK'nın yola döşediği patlayıcının zırhlı polis araçlarının geçişi esnasında infilak ettirilmesi sonucu 5 polis şehit oldu, 3 polis yaralandı.
Mardin'in Nusaybin ilçesinde terör örgütü PKK tarafından yola döşenen patlayıcı, zırhlı polis aracının geçişi esnasında infilak ettirildi. Saldırıda 3 polis memuru şehit oldu, 1 polis memuru yaralandı.
Alınan bilgiye göre, Barış Mahallesi'nde teröristlerce yola döşenen el yapımı patlayıcı, Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'ne ait zırhlı aracın geçişi esnasında patlatıldı.
Olayda, araçta bulunan bir komiser ile polis memurlarından 2'si şehit oldu, 1'i yaralandı.
Yaralı polis, kaldırıldığı Nusaybin Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı.
Teröristlerin yakalanması için bölgede operasyon başlatıldı.
**Hakkari'de 2 polis şehit 2 polis yaralı**
Hakkari'de de terör örgütü PKK tarafından yola döşenen patlayıcı, zırhlı polis aracının geçişi esnasında infilak ettirildi, 2 polis şehit oldu, 2 polis yaralandı.
Alınan bilgiye göre, Hakkari-Van karayolunun 30. kilometresinde teröristlerce yola döşenen el yapımı patlayıcı, zırhlı polis aracının geçişi esnasında patlatıldı.
Olayda, araçta bulunan polis memurlarından 2'si şehit oldu, 2'si yaralandı.
Yaralı polisler, Hakkari Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı.
Teröristlerin yakalanması için bölgede operasyon başlatıldı.
**"Saldırı iki zırhlı araca gerçekleştirildi"**
Hakkari Valiliği'nden yapılan açıklamada, Yüksekova Adliyesi'nce tutuklanan hükümlü A.K'nin cezaevine nakledilmesi amacıyla Yüksekova Emniyet Müdürlüğü'nce görevlendirilen iki zırhlı araca terör örgütü mensupları tarafından saldırı gerçekleştirildiği belirtildi.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Yüksekova Adliyesi tarafından tutuklanan hükümlü A.K. isimli şahsın Hakkari Kapalı Cezaevi’ne nakledilmesi amacıyla Yüksekova Emniyet Müdürlüğünce görevlendirilen iki zırhlı aracın, Hakkari-Van karayolunun 35. kilometresi civarında, bölücü terör örgütü mensupları tarafından önceden yol kenarına yerleştirilen mayının saat 17.30 sıralarında zırhlı araçların geçişi esnasında patlatılması neticesi 2 polis memurumuz şehit olurken, 2 polis memurumuz yaralandı, hükümlü A.K. ise vefat etmiştir."
Saldırının ardından yaralıların Hakkari Devlet Hastanesi'ne kaldırıldığı kaydedilen açıklamada, "Bölgeye takviye kuvvet gönderilmiş olup bölücü terör örgütüne yönelik başlatılan operasyon devam etmektedir. Şehitlerimize ve vatandaşımıza Allah'tan rahmet, şehitlerimizin ve vatandaşımızın değerli ailelerine ve emniyet teşkilatımıza başsağlığı ve sabırlar, yaralılarımıza ise acil şifalar diliyoruz. Aziz milletimizin başı sağ olsun" denildi.
**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Coca-Cola İçecek'in net satış geliri 12,25 milyar lira oldu
## Özet
Coca-Cola İçecek Üst Yöneticisi Burak Başarır, "2019'da başarılı pazar uygulamalarımız ve dengeli ürün portföyümüzü etkin kullanmamız sayesinde üst üste üçüncü yılımızda da kaliteli büyümemizi sürdürmekten memnunuz" dedi
## İçerik
Anadolu Grubu'nun ana hissedarı CCI'nın açıklamasına göre, Türkiye, Orta Doğu, Orta Asya ve Pakistan'da 10 ülkede toplam 26 fabrika ve 8 bin 500'e yakın çalışanıyla faaliyet gösteren şirketin satış hacmi 2019'da 1,3 milyar ünite kasa olarak gerçekleşti.
Net satış geliri yüzde 15 yükselerek 12,25 milyar liraya ulaşan Coca-Cola İçecek, FAVÖK'te yüzde 19 ile gelirlerin üzerinde artış yakalayarak 2,28 milyar TL'yi gördü.
Coca-Cola İçecek Üst Yöneticisi (CEO) Burak Başarır, finansal sonuçlara ilişkin yaptığı değerlendirmede, 2019'da zorlu makroekonomik koşulların şirketin faaliyet gösterdiği ülkelerde de etkili olduğunu, ancak başarılı pazar uygulamaları ve ürün portföyünün etkin kullanımı sayesinde üst üste 3 yıldır kaliteli büyüme hedeflerine ulaştıklarını bildirdi.
Türkiye'de gazlı içecek kategorisindeki büyümeyi tekrarladıklarının altını çizen Başarır, CCI'nın ikinci büyük pazarı Pakistan'da zorlayıcı makroekonomik koşullara rağmen daralan gazlı içecekler pazarında paylarını artırdıklarını, Orta Asya'da ise Kazakistan ve Azerbaycan'ın sonuçlara önemli katkı sunduğunu anlattı.
Başarır, güvenlik ve politik dalgalanmanın devam ettiği Orta Doğu'da da tüm olumsuzluklara rağmen büyüme başarısı gösterdiklerini kaydederek, şu bilgileri verdi:
"2020'ye baktığımızda, sağlıklı gelir büyümesi ve disiplinli maliyet tasarrufu yoluyla kaliteli büyümeyi sürdürmeyi planlıyoruz. Sermaye yatırım getirisini artırırken, güçlü bilanço yönetimi ve serbest nakit akımı oluşturmaya odaklanmaya devam edeceğiz. Operasyonlarımızı yürüttüğümüz pazarların yeni risklere açık olduğunu biliyoruz, ancak zorlu koşullara karşı artan bağışıklıkla birlikte daha etkin, etkili ve ihtiyatlı olmak için önlemler alıyoruz." |
# Türk araştırmacılar Kovid-19 bulaşma riskini hesaplayan yeni yöntem geliştirdi
## Özet
Gazi Üniversitesi araştırmacıları, kapalı alandaki havalandırma durumu, kişi sayısı, bulaştırıcı kaynak sayısı, ortamda bulunma süresine göre Kovid-19'un bulaşma riskini ve yeni vaka sayısını hesaplayabilen bir yöntem geliştirdi.
## İçerik
#### Gazi Üniversitesi araştırmacıları, kapalı alandaki havalandırma durumu, kişi sayısı, bulaştırıcı kaynak sayısı, ortamda bulunma süresine göre Kovid-19'un bulaşma riskini ve yeni vaka sayısını hesaplayabilen bir yöntem geliştirdi.
###### Ankara
**KORONAVİRÜS HABERLERİ**
- A'DAN Z'YE KOVİD-19 REHBERİ:
**Koronavirüsle ilgili aradığınız tüm cevaplar** - KORONAVİRÜSE NASIL YAKALANIYORUZ:
**Bulaşma riskini artıran ortamlar** - RAKAMLARLA:
**Ülke ülke koronavirüs istatistikleri** - SAĞLIK BAKANLIĞI VERİLERİ:
**Türkiye günlük ve genel koronavirüs tablosu**
Buna göre, havalandırması olmayan 35 metrekarelik kapalı alanda 30 kişinin 1 saat boyunca bir arada bulunması, 1 kişinin bulaştırıcı olması halinde bulaş riski yüzde 47 olarak hesaplanırken, bu sürenin sonunda 14 yeni vakanın olacağı öngörüldü.
Doğal havalandırma yani mekandaki pencerelerin açık olması halinde aynı koşullarda risk yüzde 30'a yeni vaka sayısı ise 9'a düşüyor. Mekanik havalandırma durumunda ise aynı koşullarda risk yüzde 2'ye düşüp, yeni vaka sayısı ise 0,6 olarak tahmin ediliyor.
Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Zeki Yılmazoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, hesaplama aracının belirsizlikler nedeniyle kesin bir enfeksiyon riski sonucu veremeyeceğini ancak bulunulan ortamdaki değişkenlere bağlı olarak bir tahmin yapabileceğini ifade etti.
Yılmazoğlu, hesaplama yönteminde kapalı alanın havalandırma durumu, ortamdaki kişi sayısı, bulaştırıcı kaynak sayısı, ortamda bulunma süresi, saatte verilen enfeksiyon dozu miktarının baz alındığını belirterek, "Hesaplama aracında birim zamanda havaya katılan enfeksiyon doz miktarı kullanıcı tanımlı olarak bırakılmıştır ve örnek hesaplamalarda 48 kuanta/saat olarak değerlendirilmiştir. Literatürde ise **yeni tip koronavirüs ** (**Kovid-19**) için bu değerin kişilerin yüksek sesle konuşma, şarkı söyleme gibi aktivite durumlarına göre 300 kuanta/saat arasında değiştiği gösterilmiştir." ifadesini kullandı.
Kapalı alanların havalandırmalarında 3 farklı durumu dikkate alarak, risk yüzdesini hesapladıklarını dile getiren Yılmazoğlu, bunları "havalandırma olmaması", "mekanik havalandırma" ve "doğal havalandırma" olarak sıraladı.
Yılmazoğlu, bu havalandırma durumlarına ve maruz kalma süresine göre, risk oranını hesaplayarak risk yüzdesinin ve yeni vaka sayısının tahmin edilebileceğini söyledi.
### "Süper yayıcılar sonuçları etkiliyor"
Yılmazoğlu, tüm değişkenlerin risk faktörlerini dikkate alarak hesaplama yaptıklarına işaret ederek, şu bilgileri verdi:
"Elde edilen sonuçlar başlığı altında olasılık yüzdesi ve olası yeni vaka sayıları gösterildi. Hesaplamalar erişkin birey solunum özellikleri dikkate alınarak gerçekleştirildi. Ortamda bir süper yayıcının olması durumunda da birim zamanda ortama verilen doz miktarı değişeceği için sonuçlar da etkilenecektir. Bu hesaplama aracı, maske, fiziksel mesafe, hijyen koşuluyla bir yaklaşımı ortaya koymaktadır ve salgının önlenmesinde havalandırmanın önemini göstermektedir.
Havalandırması olmayan 35 metrekarelik alana ve 2,6 yüksekliğe sahip bir kapalı alanda 30 kişinin 1 saat boyunca bir arada olması ve 1 kişinin bulaştırıcı olması halinde bulaş riski yüzde 47 olarak hesaplanırken, bu sürenin sonunda 14 yeni vakanın olacağı öngörüldü. Doğal havalandırma yani mekandaki pencerelerin açık olması halinde aynı koşullarda risk yüzde 30 olarak hesaplanarak, 1 saat sonra 9 yeni vakanın olabileceği tahmin edildi. Mekanik havalandırma durumunda ise aynı koşullarda risk yüzde 2'ye düşüp, yeni vaka sayısı ise 0,6 olarak hesaplandı."
### Öngörü için kullanılabilir
Yılmazoğlu, hesaplama aracının kapalı alanda Wells-Riley modellerine göre enfeksiyon riski yüzdesi ve yeni vaka sayısı için bir öngörüde bulunmak adına kullanılabileceğini belirtti.
Teknik kullanılırken, hesaplama aracının limitlerinin olduğu, ortamda süper yayıcının bulunması, duyarlı kişilerin durumu gibi birçok etkenin göz önünde bulundurulması gerektiğini vurgulayan Yılmazoğlu, "Çalışma, kapalı alanlarda bulaşı önlemek için havalandırmanın önemini bir kez daha ortaya çıkardı. 40 dakikada sadece sızıntı durumunda (pencereler kapalı) risk yüzde 30 dolayında iken mekanik havalandırma ile bu risk yüzde 1'lere kadar düşürülmektedir. " dedi.
Hesaplama aracında farklı mekanlar ve bu mekanlar için gerekli olan havalandırma debileri seçilebildiğine işaret eden Yılmazoğlu, ek olanak mekanik havalandırma durumunda filtrasyon tutma veriminin risk yüzdesi ile ilişkilendirilmesinin filtre seçimi için de bir öngörüde bulunmayı sağladığını belirtti.
Hesaplama aracına Gazi Üniversitesi ve Türk Tesisat Mühendisleri Derneği internet sayfaları üzerinden erişilebiliyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Kerkük'te DEAŞ saldırısı: 6 ölü
## Özet
Terör örgütü DEAŞ'ın Irak'ın Kerkük kentinde Federal Polis Gücüne yönelik düzenlediği iki ayrı saldırıda 6 polis öldü.
## İçerik
**Terör örgütü DEAŞ** 'ın Irak'ın **Kerkük **kentinde Federal Polis Gücüne yönelik düzenlediği** iki ayrı saldırı** da 6 polis öldü.
Kerkük Operasyonlar Komutanı Korgeneral Saad Harbiye, AA muhabirine yaptığı açıklamada, DEAŞ'ın güvenlik güçlerine düzenlediği iki ayrı saldırıda** 6 polisin yaşamını yitirdiği** ni söyledi.
İlk saldırıda, Kerkük'ün güneyindeki Riyad kasabasının Aleviye köyü yakınında bir polis devriyesinin pusuya düşürüldüğünü aktaran Harbiye, otomatik silahların kullanıldığı saldırıda 4 polisin öldüğünü ifade etti.
Saad Harbiye, Kerkük'ün Reşad kasabasına bağlı Telsuse köyü yakınındaki ikinci saldırıda ise polis devriyesinin geçtiği güzergahta pusuya yatan teröristlerin açtığı ateş sonucu 2 polisin hayatını kaybettiğini kaydetti.
Harbiye, saldırıların yapıldığı bölgede geniş çaplı operasyon başlatıldığını kaydetti.
Terör örgütü DEAŞ, Haziran 2014'te Musul başta olmak üzere Irak topraklarının üçte birini ele geçirmişti. Irak güvenlik güçleri, Aralık 2017'de söz konusu toprakları büyük oranda geri almıştı.
DEAŞ'ın kent merkezleri ve diğer yerleşim alanlarındaki saldırı tehdidi en aza indirilmesine rağmen, örgüt kırsal bölgelerde zaman zaman eylemler gerçekleştirmeye devam ediyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Gelir ve kurum geçici vergi beyannamelerinde süre uzatıldı
## Özet
Ekim-Kasım-Aralık 2017 dönemine ait gelir ve kurum geçici vergi beyanname verilme süresi 19 Şubat Pazartesi günü sonuna kadar uzatıldı.
## İçerik
Geçen yılın 4. geçici vergi dönemine (ekim-kasım-aralık) ait gelir ve kurum geçici vergi beyannamelerinin verilme süresi 19 Şubat Pazartesi günü sonuna kadar uzatıldı.
Konuya ilişkin duyuru, Gelir İdaresi Başkanlığının (GİB) internet sitesinde yayımlandı.
Buna göre, 14 Şubat sonuna kadar verilmesi gereken 2017 yılı 4. geçici vergi dönemine ait gelir ve kurum geçici vergi beyannamelerinin süreleri 19 Şubat Pazartesi sonuna kadar uzatıldı.
Muhabir: Zeynep Akyıl |
# Kuveyt Türk Fikrinn Platformu, trendlerde araştırma raporu hazırladı
## Özet
Fikrinn Platformu tarafından yayınlanan ilk 3 araştırma raporu, "Kripto paralar", "Metaverse" ve "No-Code ve Low-Code" konularına ışık tutuyor
## İçerik
Kuveyt Türk açıklamasına göre, Fikrinn Platformu tarafından yayınlanan ilk 3 araştırma raporu, 'Kripto paralar', 'Metaverse' ve 'No-Code ve Low-Code' konularına ışık tutuyor.
Kuveyt Türk'ün Fikrinn Platformu'ndan yayınladığı No-Code ve Low-Code Araştırma Raporu, trend kavramları arasında yer alan No-Code (kodsuz) ve Low-Code (düşük kod) konularını derinlemesine inceliyor.
Çeşitli ortamlarda kod yazmadan uygulama geliştirmeyi sağlayan görsel yazılım geliştirme metodu No-Code'u ve klasik kodlama metodlarına göre daha az kod yazılan Low-Code uygulamalarını odağına alan rapor, No-Code ve Low-Code platformlarının özellikleri, farkları ve finans alanındaki kullanımları hakkında detaylı bilgi veriyor.
Raporda ayrıca bu alanda Kuveyt Türk'teki uygulamalara yer veriliyor. Ayrıca, 'Kod Üreten Platformlar', 'Uygulama ve Web Sitesi Oluşturan Platformlar', 'Otomasyonu Sağlayan Platformlar', 'Pazarlama Sağlayan Platformlar' ve 'Analitik Desteği Sağlayan Platformlar' gibi ortak platformlar da raporda derinlemesine inceleniyor.
- Kripto Paralar Araştırma Raporu
Kripto Paralar Araştırma Raporu da blokzinciri tabanlı kripto paraların ortaya çıkışından günümüze kadar gelişen süreci tüm detaylarıyla ele alıyor. Raporda, kripto paraların faydaları, riskleri, kullanım alanları, önde gelen kripto paralar ve yasal mevzuatlar derinlemesine inceleniyor.
Raporda, 'Kripto Para Nedir?', 'Önde Gelen Kripto Paralar', 'Mevzuat ve Yasal Gelişmeler', 'Merkez Bankası Dijital Para Birimi ve Türkiye'den Diğer Genel Bilgiler' ile 'Bankacılık ve FinTech Sektöründeki Gelişmeler' gibi önemli konu başlıkları okuyuculara sunuluyor.
Metaverse Araştırma Raporu ise bankaların ve büyük şirketlerin metaverseye ilişkin dünya çapındaki hamlelerini ve neler yaptığını aktarırken aynı zamanda hem yeni başlayanlar hem de profesyoneller için bir kaynak işlevi görüyor.
Blokzincir ve kripto para birimleri, yapay zeka (AI), nesnelerin interneti (IoT) gibi kavramların metaverse ile ilişkisinin sunulduğu raporda, metaverse ile bugün ve gelecekte neler yapılabileceğine ilişkin çeşitli araştırmalar ve sonuçları da yer alıyor.
Büyük şirketlerin hangi metaverse kullanım alanlarına yöneldiği, günümüzün en önemli metaverse oyuncuları ve bugüne kadar elde edilen ilerlemeler sunuluyor. Metaverse ile ilgili Türkiye'deki son gelişmelere de yer verilen rapor, şirket ve kurumların bu alanda aldığı çeşitli aksiyonlara değiniyor.
- 'Dünya çapında gelişen trendleri ve yenilikçi teknolojileri izliyor, rapor olarak sunuyoruz'
Açıklamada görüşlerine yer verilen Kuveyt Türk Strateji ve İnovasyon Grup Müdürü Selman Ortaköy, katılım finans hizmetlerinin geniş kitlelere ulaşması için teknoloji ve insan odaklı çalışmaları aralıksız sürdürdüklerini belirterek, şunları kaydetti:
'Sadece katılım finans hizmetleriyle ilgili değil aynı zamanda dünya çapında gelişen trendleri ve yenilikçi teknolojileri radarımıza alıyor, çalışmalarımıza dahil ediyoruz. Bu konular özelinde oluşturduğumuz raporları yayınlayarak hem kullanıcılarımızın hem de bu konulara ilgi duyan, merak eden herkesin kullanımına sunuyoruz. Bu yılın başında kurmamıza rağmen Fikrinn Platformu’nda üç rapor yayınladık. Kuveyt Türk olarak, bir taraftan inovatif teknolojilere yönelik yatırım ve çalışmalarımızı sürdürürken, diğer taraftan metaverse, blok zincir ve kripto para gibi kavramların yanı sıra trend konulara yönelik inceleme ve araştırmalar yapmaya devam edeceğiz.' |
# Türkiye'nin ilk silahlı deniz aracı ULAQ, Mavi Vatan ile buluştu
## Özet
Denizdeki tecrübe seyirlerine başlayan Türkiye'nin ilk silahlı deniz aracı ULAQ'ın, deniz testlerinin ardından bu yılın ilk çeyreği sonunda atış testlerinin gerçekleştirilmesi planlanıyor.
## İçerik
#### Denizdeki tecrübe seyirlerine başlayan Türkiye'nin ilk silahlı deniz aracı ULAQ'ın, deniz testlerinin ardından bu yılın ilk çeyreği sonunda atış testlerinin gerçekleştirilmesi planlanıyor.
###### Ankara
Türk savunma sanayisi şirketlerinin iş birliğiyle geliştirilen **silahlı insansız deniz aracı** ** ULAQ** suya indirildi.
AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, ARES Tersanesi ve Meteksan Savunma, birkaç yıldır sürdürdükleri araştırma-geliştirme çalışmaları sonunda Türkiye'nin ilk insansız muharip deniz aracı çözümünü hayata geçirdi.
Prototip üretimi tamamlanan ve "ULAQ" serisinin ilk platformu olan **Silahlı İnsansız Deniz Aracı ** (**SİDA** ) denize indirildi ve tecrübe seyirlerine başlandı.
SİDA, 400 kilometre seyir menziline, saatte 65 kilometre sürate, gündüz/gece görüş kabiliyetine, milli kriptolu haberleşme altyapısına sahip ve gelişmiş kompozit malzemeden üretildi. SİDA, keşif, gözetleme ve istihbarat, su üstü harbi, asimetrik harp, silahlı eskort ve kuvvet koruma, stratejik tesis güvenliği gibi görevlerin icrasında karadan mobil araçlarla ve karargah komuta merkezinden veya yüzer platformlardan kullanılabilecek.
Türkiye'nin ilk silahlı insansız deniz aracı ULAQ, milli füze sistemleri üreticisi ROKETSAN'ın ürünleri 4'lü lazer güdümlü füze Cirit podu ve 2'li Lazer Güdümlü Uzun Menzilli Tanksavar Füze Sistemi (L-UMTAS) lançeri ile donatıldı.
8 kilometrelik menziliyle sınıfının lideri konumundaki Cirit, kara ve deniz platformlarının yanı sıra helikopter, sabit kanatlı uçak ve insansız hava araçlarına (İHA) entegre edilebiliyor. Hassas güdümlü tanksavar füze sistemi L-UMTAS ise 8 kilometrelik menzili, lazer güdüm yeteneği ve zırh delici tandem harp başlığıyla sabit ve hareketli kara ve deniz hedeflerine karşı etkin bir silah sistemi olarak öne çıkıyor. Cirit ve L-UMTAS silah sistemleri, kara araçları, sabit platformlar ve deniz platformlarında da kullanılan ROKETSAN'ın stabilize taret sistemi ve gemi üstü ekipmanlarıyla birlikte ULAQ üzerinde yer alıyor. Deniz testlerinin tamamlanmasının ardından bu yılın ilk çeyreği sonunda atış testlerinin gerçekleştirilmesi planlanıyor.
### SİDA'yı farklı araçlar izleyecek
SİDA, farklı operasyonel harekat ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde füze sistemlerinin yanı sıra elektronik harp, jamming (karıştırma) gibi farklı tiplerde faydalı yükler ve farklı haberleşme ve istihbarat sistemleri ile donatılabilecek. Bununla birlikte, araç, kendisiyle eş veya farklı yapıya sahip diğer SİDA'larla operasyon yapma, İHA, SİHA, TİHA'lar ve insanlı hava araçları ile müşterek harekat kabiliyetlerine sahip olabilecek. Diğer yandan SİDA sadece uzaktan kontrol edilen bir insansız deniz aracı olmanın haricinde, yapay zeka ve otonom davranış özellikleriyle üstün ve çağın ilerisinde yeteneklerle donatılacak.
İnsansız deniz araçları alanında ARES Tersanesi ve Meteksan Savunma tarafından başlatılan projenin ilk fazı olan ve prototipi denize indirilen SİDA'nın ardından istihbarat toplama, mayın avlama, denizaltı savunma harbi, yangın söndürme ve insani yardım/tahliye amaçlı insansız deniz araçlarının da üretime hazır olacağı bildirildi.
### "Önemli ilgiyle karşılaştık"
ARES Tersanesi Genel Müdürü Utku Alanç ve Meteksan Savunma Genel Müdürü Selçuk Alparslan, ULAQ'a ilişkin ortak değerlendirmede bulundu.
Türkiye'nin ilk silahlı insansız deniz aracı ULAQ-SİDA'nın denize indirilmesi ve deniz testlerine başlamasından büyük bir gurur ve mutluluk duyduklarını belirten Alanç ve Alparslan, şunları kaydetti:
"Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizin Mavi Vatan savunmasının, deniz kıta sahanlığımızın ve münhasır ekonomik bölge korunmasının ne kadar önemli olduğunun hepimiz farkındayız. Bu kapsamda bizler de iki özel şirket bir araya gelerek, milli menfaatlerimizi ön planda tutup tamamen öz sermaye yatırımları ile ULAQ projesine başladık ve yoğun faaliyetlerimizi devam ettiriyoruz. Bunun savunma sanayisinde de bir örnek olduğunun bilincinde olarak büyük bir iş birliği halinde gece gündüz demeden çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bundan sonra hedefimiz deniz testlerini tamamlayıp, güdümlü mermi atış testlerini icra etmek olacak. ULAQ'ın ilk tanıtımını gerçekleştirdiğimiz tarihten itibaren hem ülkemizden hem de dost ve müttefik ülkelerden önemli ilgiyle karşılaştık. Bu ilgi bizlerin de dünyanın en iyi insansız deniz araçlarını tasarlamak ve üretmek üzere büyük bir motivasyonla çalışmamızı sağlıyor. ULAQ'ın ilk tanıtımından itibaren desteklerini esirgemeyen Milli Savunma Bakanlığımıza, Savunma Sanayii Başkanlığımıza, Deniz Kuvvetleri Komutanlığımıza ve tüm vatandaşlarımıza şükranlarımızı sunarız."
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# 2019 yılı Yatırım Programı açıklandı
## Özet
2019 yılı Yatırım Programı'nda, proje tutarı 977 milyar lira, 2018 sonu kümülatif harcaması 409 milyar lira olan 2 bin 964 proje yer aldı.
## İçerik
**2019 Yılı Yatırım Programının **Kabulü ve Uygulanmasına Dair **Cumhurbaşkanı Kararı** , Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı.
Buna göre, program, 2019-2021 Orta Vadeli Program ile 2019 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda öngörülen hedefler doğrultusunda hazırlandı.
Yatırım Programı'nda, proje tutarı 977 milyar 750 milyon 95 bin lira, 2018 sonu kümülatif harcaması 409 milyar 220 milyon 247 bin lira, 2019 başlangıç ödeneği 65 milyar 388 milyon 723 bin lira olan 2 bin 964 proje yer alıyor.
Programda, genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, özel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, kamu payı yüzde 50'nin üzerindeki iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşları ile bunların bağlı ortaklıkları, özelleştirme kapsamına alınan kuruluşlar, sosyal güvenlik kurumları, döner sermayeli kuruluşlar, İller Bankası, dış proje kredisi kullanan büyükşehir belediyeleri ile diğer belediyeler tarafından gerçekleştirilecek yatırım projeleri sektörel bazda düzenlendi.
Yatırım projeleri; "etüd proje işleri", "devam eden projeler" ve "yeni projeler" olarak tasnif edildi. Her proje için, proje numarası, adı, yeri, karakteristiği, başlama ve bitiş yılı, proje tutarı, 2018 sonuna kadar tahmini harcama miktarı ve 2019 yılı ödeneği ayrı ayrı gösterildi.
Kuruluşların 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nda yer alan sermaye transferi ödeneklerinden sadece kamu yatırımı niteliğini taşıyanlar kuruluş ve sektör yatırım ödeneği toplamına dahil edildi. Kamu yatırımı niteliğinde olmayıp kamu sektörü dışına transfer niteliğinde olan ödeneklerin bir kısmı ise kuruluş ve sektör yatırım toplamına dahil edilmeden 2019 Yılı Yatırım Programı ile ilişkilendirildi. Genel ve özel bütçe kapsamındaki kamu idarelerinin yatırım ödeneklerine yatırımlarla ilgili personel giderleri, gayrimenkul alımı ve kamulaştırma ödenekleri ile şehir hastanelerinin kira ödemeleri dahil edilmedi.
Düzenleyici ve denetleyici kurumların gayrimenkul alımı ve kamulaştırma ödenekleri hariç olmak üzere, yatırım nitelikli projelerine bilgi amacıyla 2019 Yılı Yatırım Programı'nda yer verildi.
2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nda, Köylerin Altyapısının Desteklenmesi Projesi (KÖYDES) kapsamında köylerin altyapı ihtiyaçları için il özel idareleri ve/veya köylere hizmet götürme birliklerine kullandırılmak üzere Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinin ilgili tertibinde 1 milyar 496 milyon 700 bin lira ödenek tahsis edildi. Söz konusu ödenek Yatırım Programı toplamına dahil edilmedi. Bu ödenek ile ihtiyaç halinde yıl içinde aktarılacak ilave ödeneğin il ve ilçe bazında dağılımı, kullandırılması, izlenmesi ve denetimine ilişkin esas ve usuller Cumhurbaşkanı tarafından karara bağlanacak.
Bütçe kanununda, Su Kanalizasyon ve Altyapı Projesi (SUKAP) kapsamında belediyelerin içme suyu ve atıksu projelerini gerçekleştirmek üzere İller Bankası Anonim Şirketine tahakkuk ettirilmek üzere Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinin ilgili tertibinde 836 milyon 511 bin lira ödenek tahsis edildi. Söz konusu ödenek Yatırım Programı toplamlarına dahil edilmedi. SUKAP için tahsis edilen bu ödeneğin belediyeler bazında dağılımı, kullandırılması, izlenmesi ve denetimine ilişkin esas ve usuller Cumhurbaşkanı tarafından karara bağlanacak.
### Kamu yatırımlarında aslan payı ulaştırmanın
AA muhabirinin 2019 Yılı Yatırım Programı'ndan yaptığı derlemelere göre, bu yıl gerçekleştirilecek 65,4 milyar lira tutarındaki kamu yatırımının 13,3 milyar lirası yeni projelere, 51,1 milyar lirası devam eden projelere ve 980,6 milyon lirası etüt projelere harcanacak.
Kamu yatırımlarının yüzde 31'i ulaştırma ve haberleşme sektörüne tahsis edilecek. Programda, ulaştırma ve haberleşme sektörünün yatırım harcaması bu yıl 20,3 milyar lira oldu.
Söz konusu bütçenin 2,9 milyar lirası yeni projelerden, 17 milyar lirası devam eden projelerden, 400 milyon lirası da etüt projelerden oluştu.
Ulaştırma sektörü için ayrılan tutarın 7,5 milyar lirası demir yolu, 6,7 milyar lirası karayolu, 4,3 milyar lirası kent içi ulaşım, 1 milyar lirası hava yolu, 344 milyon lirası otoyollar, 321,6 milyon lirası deniz yolu, 151,8 milyon lirası haberleşme yatırımlarına tahsis edildi.
Bu yılki kamu yatırımlarında, ulaştırmadan sonra en yüksek payı 12,9 milyar lira ile iktisadi ve sosyal alanlarda yapılacak diğer kamu hizmetleri aldı.
Bunu 10,8 milyar lira ile eğitim, 7,7 milyar lira ile enerji, 5 milyar lira ile sağlık ve 4,9 milyar lira ile tarım, 2,1 milyar lira ile madencilik, 841,1 milyon lira ile imalat, 406,2 milyon lira ile konut, 343,5 milyon lira ile turizm sektörleri takip etti.
Öte yandan kamu yatırımlarına ayrılan 65,4 milyar liralık kaynağın, 13,8 milyar lirası KİT'ler, 85,2 milyon lirası özelleştirme kapsamındaki kuruluşlarca kullanılacak. Mahalli idarelere ise 52,8 milyar liralık kaynak ayrıldı.-
### Yatırımların 7 milyar 713 milyon 110 bin lirası enerji sektörüne
Bu yıl gerçekleştirilecek kamu yatırımlarının 7 milyar 713 milyon 110 bin lirası enerji sektöründeki 104 projeye, 2 milyar 104 milyon 322 bin lirası ise madencilikteki 49 projeye ayrıldı.
Enerji yatırımlarında en fazla payın sahibi Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ) oldu. Kuruma, devam eden ve bu yıl başlanacak projeler için toplam 3 milyar 700 milyon lira yatırım bütçesi tahsis edildi.
BOTAŞ'a sağlanan bu rakam içinde yeni projelere ayrılan pay, 72 milyon 560 bin lira olurken, kurum toplamda 15 proje yürütecek.
Enerjide kamu yatırımlarından en fazla payı alan ikinci kuruluş, 31 projeyle Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ) oldu. TEİAŞ'a toplam 1 milyar 995 milyon lira kaynak ayrıldı.
Enerji yatırımlarına ayrılan kaynaktan üçüncü en fazla payı ise Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) aldı. DSİ'nin 11 projesi için toplam 1 milyar 122 milyon 100 bin lira kaynak tahsis edildi.
### Madencilikte en fazla kaynak TPAO'ya
Madencilik sektöründe en fazla kaynak Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına (TPAO) ayrıldı. Kuruma, 2019'da devam eden ve yeni başlanacak projeleri için 1 milyar 260 milyon lira yatırım bütçesi ayrılması kararlaştırıldı.
Toplamda 13 proje yürütecek TPAO'ya sağlanan kaynak içinde yeni projeler için ayrılan pay 661 milyon 604 bin lira olarak belirlendi.
Madencilikte kamu yatırımlarından en fazla ikinci payı ise Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) aldı. Kuruma, yürüteceği 6 proje için 315 milyon 494 bin lira tahsis edildi.
MTA'nın ardından madencilikte kamu yatırımlarından en fazla pay ayrılan üçüncü kuruluş ise Elektrik Üretim AŞ oldu. Kuruma, bu alandaki 8 proje için ayrılan toplam kaynağın 168 milyon 266 bin lira olması kararlaştırıldı.
Geçen yıl enerji ve maden sektörlerine toplam 8 milyar 512 milyon lira kaynak ayrılmıştı.
Muhabir: Deniz Çiçek Palabıyık, Murat Temizer, Ayşe Böcüoğlu Bodur
**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Pentagon'a göre Birleşik Arap Emirlikleri Libya'daki paralı Rus askerlerini destekliyor
## Özet
ABD Savunma Bakanlığı, Birleşik Arap Emirliklerini, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Libya hükümetine karşı savaşan Halife Hafter öncülüğündeki gayrimeşru silahlı güçlere destek veren paralı Rus askerlerini finanse ettiğini ileri sürdü.
## İçerik
#### ABD Savunma Bakanlığı, Birleşik Arap Emirliklerini, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Libya hükümetine karşı savaşan Halife Hafter öncülüğündeki gayrimeşru silahlı güçlere destek veren paralı Rus askerlerini finanse ettiğini ileri sürdü.
###### Ankara
**ABD Savunma Bakanlığı ** (**Pentagon** ),** Birleşik Arap Emirlikleri** nin (**BAE** ), Birleşmiş Milletler (**BM** ) tarafından tanınan** Libya** hükümetine karşı savaşan **Halife Hafter **öncülüğündeki gayrimeşru silahlı güçlere destek veren paralı **Rus askerleri** ni finanse ettiğini ileri sürdü.
Foreign Policy'de yer alan habere göre, Pentagon'un Afrika'daki terörle mücadele operasyonlarından sorumlu başmüfettişi tarafından hazırlanan raporda, BAE'nin Rus güvenlik şirketi Wagner Grubu'na bağlı güçlere para sağladığı tespitinde bulunuldu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yakınlığıyla bilinen iş insanı Yevgeniy Viktoroviç Prigojin'in kurucusu olduğu güvenlik şirketi, Rus ordusu ve istihbaratıyla bağlantılı olarak, istikrarsızlık bölgelerinde Rusya'nın çıkarları doğrultusunda operasyonlar yürütmekle suçlanıyor. Kremlin, şirketin devletle bağı olduğunu reddediyor.
Pentagon raporu, ABD'nin Körfez'deki müttefiki BAE ile de ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. ABD Kongresindeki Demokratlar, Başkan Donald Trump yönetiminin Abu Dabi yönetimine 23 milyar dolarlık F-35 savaş uçağı satışını durdurmak için kampanya yürütüyor.
BAE'nin Libya'daki çatışmalardaki rolünü gizlemek için paralı Rus askerleri kullandığı iddiası uzun zamandır ülkedeki gözlemciler tarafından dile getiriliyordu, iddia Pentagon'un raporuyla ABD yönetimi tarafından ilk kez resmi olarak tanındı.
**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Vodafone FreeZone, genç yeteneklere destek olmaya devam ediyor
## Özet
Türkiye’nin yeni genç sesini belirlemek üzere düzenlenen "Vodafone FreeZone Online Müzik Yarışması: Ünkapanı Edition"da sanatçı Mustafa Sandal yarı finalistlere canlı yayında koçluk yaptı
## İçerik
Vodafone açıklamasına göre, Vodafone’un gençlik markası Vodafone FreeZone, hayalinde müzik olan ve sesini geniş kitlelere duyurmak isteyen genç yeteneklere destek olmaya devam ediyor.
Bu yıl farklı bir konseptle üçüncüsü düzenlenen yarışma kapsamında, Mustafa Sandal’ın kendi Instagram hesabı üzerinden Chaby Han ile birlikte düzenlediği canlı yayına yarı finalistler tek tek bağlanarak performanslarını sergiledi ve Mustafa Sandal’dan koçluk aldı.
70 bin görüntülenmeye ulaşan yayın esnasında freezonestudyo.com adresi üzerinden izleyiciler oylarını kullandı. Halk oylaması 29 Mayıs’a kadar devam edecek.
Canlı yayına katılan yarı finalistlerden Alara Cihan, Alicia Keys’in "Girl on Fire"; Berkan Ökten, Mor ve Ötesi’nin "Ayıp Olmaz mı?"; Dilşah Satıroğlu, Kadebostany’nin "Castle in the Snow"; Gülşah Kömür, Sezen Aksu’nun "Masum Değiliz"; İrem Özcivan, Levent Yüksel’in "Bu Gece Son"; Muhammetcan Otu, Labrinth’in "Let It Be"; Müge Köymen, Işın Karaca’nın "Uyanış"; Yağmur Elisa, Ayna’nın "Ölünce Sevemezsem Seni", Mustafa Örs, Aşkın Nur Yengi’nin "Karanfil" isimli şarkılarını, Furkan Uluoğlu ise kendi şarkısı "Kim Kimdir"i seslendirdi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Mustafa Sandal, şunlar kaydetti:
"Gençlerimizin müzikle ilgili büyük bir coşkusu var. Kendini ifade etmekten çekinmeyen bir nesil var. Bu yeteneklerin ortaya çıkması için FreeZone gibi doğru platformlarda kendilerini ifade edebiliyor olmaları lazım. Vodafone FreeZone’a bizi bu yetenekli gençlerle buluşturduğu için teşekkür ediyorum. FreeZone, yetenekleri ortaya çıkarma konusunda çok başarılı. Yarı finale kalan yarışmacılara baktığımızda bunu görüyoruz. Şimdiden tüm yarı finalistleri tebrik ediyorum."
Chaby Han ise "Yarışmacı arkadaşların hepsi çok başarılı. Seslerini Mustafa Sandal’a dinletmek onlar için büyük bir şans. Muazzam bir deneyim olacak bence hepsi için. Heyecanla bekliyorum ben de." ifadelerini kullandı.
- Büyük final için geri sayım başladı
Öte yandan açıklamaya göre, Vodafone FreeZone Online Müzik Yarışması: Ünkapanı Edition’da final için geri sayım başladı.
Yarı finalistlerin Vodafone FreeZone YouTube kanalı ve Acunn.com’da yayınlanacak performansları halk oylaması ve Mustafa Sandal puanı ile değerlendirildikten sonra 3 finalist belirlenecek. 18 Haziran’da Mustafa Sandal’ın da katılımıyla yapılacak büyük final, Vodafone FreeZone YouTube kanalından canlı yayınlanacak.
Eşzamanlı olarak Acunn.com üzerinden canlı oylama yürütülecek ve Türkiye’nin yeni genç sesi bir kez daha halk oylamasıyla seçilecek. Yarışmanın birincisi, Vodafone FreeZone desteğiyle, single ve klip çıkarma, ayrıca kendi YouTube kanalını açmak için gerekli danışmanlığı alma şansına sahip olacak.
Yarışma hakkında ayrıntılı bilgiye "freezonestudyo.com" internet adresinden ulaşılabiliniyor. |
# Yunanistan'da refakatsiz çocuk sığınmacı sayısı 4 bin 779'a ulaştı
## Özet
Yunanistan genelinde refakatsiz çocuk sığınmacı sayısının 4 bin 779'a ulaştığı, bunlardan yaklaşık 2 binin kayıp olduğu bildirildi.
## İçerik
#### Yunanistan genelinde refakatsiz çocuk sığınmacı sayısının 4 bin 779'a ulaştığı, bunlardan yaklaşık 2 binin kayıp olduğu bildirildi.
###### Atina
Yunanistan Çalışma Bakan Yardımcısı **Domna Mihailidou** , düzenlediği basın toplantısında, ülkede 4 bin 779 refakatsiz çocuk sığınmacı bulunduğunu söyledi.
Söz konusu çocuklardan yaklaşık 2 bininin çeşitli sebeplerden dolayı kaldıkları yerlerden kaçtığını belirten Mihailidou, onların nerede ve hangi koşullar altında hayatlarını devam ettirdiklerinin bilinmediğini, bu çocukların bulunmaları için Yunan polisi tarafından arama çalışmalarının devam ettiğini vurguladı.
Ülke genelinde refakatsiz çocuk sığınmacıların yüzde 43'ünün Afganistan, yüzde 25'inin Pakistan ve yüzde 9'unun Suriye uyruklu olduğuna dikkati çeken Mihailidou, ayrıca, yüzde 93,8'inin erkek, yüzde 6,2'sinin kız ve yüzde 7'sinin 14 yaşından küçük olduğunu belirtti.
Mihailidou, Almanya ve Sırbistan da dahil olmak üzere birçok ülkenin büyükelçileriyle görüşmeler yapıldığını, refakatsiz çocuk sığınmacıların bu ülkelerden bazılarına transfer edilme ihtimali olduğunun altını çizdi.
Söz konusu çocukların barınma problemini çözmek için çeşitli faaliyetler üzerinde çalıştıklarını anlatan Mihailidou, Avrupa Komisyonu'na bu çocuklardan bazılarının kaldığı otellerin finansmanını sürdürme talebinde bulunulduğunu aktardı.
Mihailidou, ülkedeki refakatsiz çocuk sığınmacı sayısında yıl sonuna kadar artış yaşanacağı değerlendirmesinde bulundu.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Venezuela'dan Türkiye 'hami devlet olsun' teklifi
## Özet
Venezuela'nın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Moncada, ülkesinin Washington Büyükelçiliğinin korunması için Türkiye'nin "hami devlet" olmasını teklif ettiklerini söyledi.
## İçerik
**Venezuela** 'nın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Samuel Moncada, ülkesinin **Washington Büyükelçiliğinin korunması ** için Türkiye'nin "**hami devlet** " olmasını teklif ettiklerini söyledi.
Moncada, BM Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında ABD yönetiminin, Venezuela'nın Washington Büyükelçiliğinin boşaltılması kararına ilişkin açıklamalarda bulundu.
ABD ile Venezuela arasında diplomatik ilişkilerin kesildiğini ve Viyana Sözleşmesindeki diplomatik ilişkiler kapsamında ABD'nin başkent Caracas'taki büyükelçiliği için üçüncü bir ülke olan İsviçre'yi "koruyucu devlet" olarak seçtiğini belirten Moncada, "Biz de **Türkiye'yi hami devlet olarak önerdik**. Teklifimize (ABD) 'biz sizi tanımıyoruz' diyerek hayır dediler, Guaido'yu tanıdıklarını söylediler." dedi.
ABD yönetimi, protestocu ve aktivistlerin içinde bir süredir nöbet tuttuğu Venezuela'nın Washington Büyükelçiliğini boşaltmak için yasal süreç başlattığını açıklamıştı.
ABD Dışişleri Bakanlığı, büyükelçiliğin Venezuela'da kendini geçici devlet başkanı ilan eden muhalif Ulusal Meclis Başkanı Juan Guaido yönetimine ait olduğunu savunarak, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'yu tanımadıklarını, bu nedenle Maduro'ya destek veren protestocuların elçilikte bulunmasının "yasa dışı" olduğunu ileri sürmüştü.
Bakanlık, Guaido tarafından Washington'a büyükelçi olarak atanan Venezuelalı diplomat Carlos Vecchio'nun büyükelçiliğin boşaltılmasını talep ettiğini belirterek, protestoculara gönüllü şekilde elçilikten çıkmaları çağrısında bulunmuştu.
### Protesto devam ediyor
Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'ya destek veren, kadın aktivist grubu CodePink'in başını çektiği protestocular, yaklaşık bir aydır bina içinde eylemlerini sürdürürken, Guaido destekçileri bina dışında nöbet tutuyor.
Venezuela hükümeti çalışanları tarafından binaya davet edildiklerini belirten göstericiler, polisin kendilerini zorla çıkarmaya hakkı olmadığını savunuyor.
Washington DC polisi ile gizli servis polislerinin nezaret ettiği eylemlerde zaman zaman taraflar arasında gerginlik yaşanırken, büyükelçilikteki eylemcilerin dışarıdan yemek temin etmesine dahi izin verilmiyor.
Öte yandan, geçen hafta eylemcileri dışarıya çıkmaya zorlamak için büyükelçilik binasının elektrik ve suyunun kesilmesi sosyal medyada büyük tepkiye neden olmuştu.
ABD ile Venezuela arasındaki kriz devam ederken ABD yönetimi, ocak ayında Birleşmiş Milletleri söz konusu krizi görüşmek için toplanmaya davet etmiş, bu davetin ardından Maduro, ABD ile diplomatik ilişkileri kestiklerini ve bu ülkedeki büyükelçilik ve konsoloslukları kapatma kararı aldıklarını açıklamıştı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Şok Marketler'den 2018'de 66,6 milyon TL net kar
## Özet
Şirket, 2018'i yüzde 35 büyüyerek 12,1 milyar TL konsolide satış geliri ve 4 bin yeni istihdamla kapattı
## İçerik
Şok Marketler'den yapılan açıklamaya göre, şirketin 31 Aralık 2018'de sona eren döneme ilişkin 4. çeyrek sonuçları ve 2018 rakamları Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yer aldı.
Şok Marketler, 2018’de konsolide satışlarını bir önceki yıla göre yüzde 35,2 artırarak 12,1 milyar TL’ye çıkardı. Şirket, geçen yıl konsolide bazda 66,6 milyon TL ana ortaklık payı net dönem karı gerçekleştirdi.
- Türkiye’nin 81 ilinde 6 bin 364 mağaza
2015 yılından bu yana devam ettirdiği "her gün 3 mağaza" sözünü 2018'de de sürdüren Şok Marketler'in toplam mağaza sayısı, geçen yıl bin mağaza artarak, 264 Şok Mini mağazasıyla birlikte 31 Aralık 2018 itibarıyla 6 bin 364'e yükseldi.
Şirket, çalışan sayısını 27 binin üzerine çıkardı. 2017 sonundaki 2,2 milyar TL tutarındaki net borç rakamına karşılık şirket, halka arzdan elde ettiği gelirlerle borçlarını kapattı ve 31 Aralık 2018 itibarıyla 12,1 milyon TL’lik net nakit pozisyonuna geçti.
- "Yüksek performans kültürünü odağımıza alarak büyümemizi devam ettiriyoruz"
Açıklamada görüşlerine yer verilen Şok Marketler Üst Yöneticisi (CEO) Uğur Demirel, 2018'in ilk yarısında 2,3 milyar TL ile son 10 yılın Türkiye'deki en büyük birincil halka arzlarından birini gerçekleştirdiklerini, Türkiye'ye tam da ihtiyaç olan bir dönemde yabancı sermaye girişi sağladıklarını kaydetti.
Demirel, yüksek performans kültürünü odağa alarak büyümelerini devam ettirdiklerini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"2018'de yeni açılan mağazalarımız, başarılı iş modelimiz, piyasadaki konumumuz, yetkin çalışan kadromuz ve dinamik iş yapımızla performansımızı artırmayı sürdürdük. Üreticilerden doğrudan alım yaparak, taze olarak sunduğumuz meyve ve sebzede fiyatlarımızı sabitleyerek tüketicilerimizin yanında olduğumuzu bir kere daha gösterdik. Hizmete açtığımız bin yeni Şok mağazası ve 264 Şok Mini mağazasıyla birlikte Türkiye'nin 81 ilinde toplamda 6 bin 364 mağazaya ulaştık. Her yıl ortalama 4 bin kişiye istihdam sağlama politikamız, açtığımız yeni mağazalarla bu yıl da devam etti ve 2019 yılına toplamda 27 binin üzerinde çalışanımızla girdik." |
# Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Mercan, AA'nın 101'inci kuruluş yıl dönümünü kutladı
## Özet
Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan, Anadolu Ajansının (AA) 101'inci kuruluş yıl dönümünü kutladı.
## İçerik
#### Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan, Anadolu Ajansının (AA) 101'inci kuruluş yıl dönümünü kutladı.
###### Washington DC
**Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan, Anadolu Ajansının (AA) 101'inci kuruluş yıl dönümü**yle ilgili olarak yazılı açıklama yaptı.
Mercan, açıklamasında, “ 'Anadolu'nun sesini dünyaya duyurmak' maksadıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla 6 Nisan 1920 tarihinde faaliyete başlayan Anadolu Ajansının (AA) 101. kuruluş yıl dönümünü kutluyoruz. O günden bugüne, doğru, güvenilir ve ilkeli yayın anlayışıyla, milletimizi ve ülkemizi dünya kamuoyunda bilgilendirme görevini üstlenen bu köklü kurumumuzun başarılarının devamını diliyoruz. Türk yazılı ve görsel basınının mihenk taşı olan Anadolu Ajansı’nın başta ABD’deki görevlileri olmak üzere, tüm çalışanlarını bu vesileyle tebrik ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: TRT'nin bundan sonra da güçlü projeleri hayata geçireceğine inanıyorum
## Özet
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, "TRT'nin, sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı 'iletişim seferberliği' çağrısı doğrultusunda bundan sonra da yenilikçi ve güçlü projeleri hayata geçireceğine inanıyorum." ifadelerini kullandı.
## İçerik
#### Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, "TRT'nin, sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı 'iletişim seferberliği' çağrısı doğrultusunda bundan sonra da yenilikçi ve güçlü projeleri hayata geçireceğine inanıyorum." ifadelerini kullandı.
###### Ankara
**Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, ****Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun (TRT) kuruluş yıl dönümü **dolayısıyla TRT Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İbrahim Eren'e mesaj gönderdi.
Mesajında, kamu yayıncılığının gerektirdiği hassasiyetle 57 yıldır ülkenin görsel ve işitsel hafızasını oluşturan Türkiye Radyo Televizyon Kurumunun kuruluş yıl dönümünü kutlayan Altun, temel yayıncılık ilkelerinden ve milletin değerlerinden taviz vermeden, yayın çeşitliliğini ve kalitesini her geçen gün artıran TRT'nin tüm mecralarda merkezine insanı koyan bir anlayışla dikkati çeken yayınlara imza attığını belirtti.
Bugüne kadar hem altyapı hem de içerik anlamında medya sektöründe yeniliklerin öncülüğünü yapan TRT'nin yayıncılık alanında bir okul olma özelliğini de devam ettirdiğini vurgulayan Altun, şunları kaydetti:
"TRT, güvenilir habercilikteki başarısını kültür, sanat, spor, eğitim ve çocuk kanallarıyla pekiştirirken, farklı dillerde gerçekleştirdiği uluslararası yayınlarla da tüm dünyaya ülkemizin gücünü anlatmakta, milletimizin sesini duyurmaktadır. TRT'nin tarihi, kültürel ve insani değerlerimizin hakkaniyetli şekilde yansıma bulduğu kaliteli yapımlarının hem vatandaşlarımızdan hem de Avrupa'dan Asya'ya, Balkanlar'dan Afrika'ya dünyanın dört bir yanındaki ülkelerden gördüğü yoğun ilgiden de memnuniyet duyuyoruz. TRT'nin, sayın Cumhurbaşkanımızın her platformda hakikat için yaptığı 'iletişim seferberliği' çağrısı doğrultusunda bundan sonra da yenilikçi ve güçlü projeleri hayata geçireceğine inanıyorum. Uluslararası etki ve dijitalleşme vizyonu doğrultusunda yaptığı yatırımlarla bir dünya markası olacağına inandığım TRT'yi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak bütün imkanlarımızla desteklemeyi sürdüreceğiz.
Bu vesileyle kuruluşundan bugüne kadar TRT'ye emek veren herkese şükranlarımı sunuyor, vefat etmiş kurum mensuplarına Allah'tan rahmet temenni ediyor, büyük TRT ailesinin her bir ferdinin başarılı çalışmalarının devamını diliyorum."
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# ABD'de görevi sona eren Trump'ın yargılanmasının anayasal olup olmadığı tartışılıyor
## Özet
Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul'ün sunduğu "Trump'ın azil yargılamasının anayasal olmadığına" ilişkin tasarı reddedildi.
## İçerik
#### Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul'ün sunduğu "Trump'ın azil yargılamasının anayasal olmadığına" ilişkin tasarı reddedildi.
###### Washington
Eski ABD Başkanı **Donald Trump** 'ın 6 Ocak'taki Kongre baskını nedeniyle "**isyana teşvik** " suçlamasıyla yargılanacağı Senatoda "görevi sona ermiş bir başkanın **azil yargılaması** nın anayasal olup olmadığı" tartışılıyor.
8 Şubat haftasında başlaması beklenen Trump'ın azil yargılamasına hazırlanan ABD Senatosu, azil sürecine ilişkin kuralların belirlenmesi gündemiyle toplandı.
Trump'ın azil yargılamasına ilişkin tartışmaların damga vurduğu Senato Genel Kurulundaki oturumda, Cumhuriyetçi Kentucky Senatörü Rand Paul'ün konuşması gündem oldu.
Paul, "Anayasamız bu konuda açıktır ancak görevdeki bir başkan için azil yargılaması ve oylaması yapılabilir. Halbuki Demokratlar görevi sona ermiş olan bir kişiyi yargılamak istiyor. Bunun adı siyasal intikamdır. Bu mahkeme bir tiyatrodur." değerlendirmesini yaptı.
Trump'ın azil istemiyle yargılanmasının anayasal olmadığını savunan Paul, kendisi gibi düşünen Cumhuriyetçi senatörlerle bu konudaki çabalarını sonuna kadar sürdüreceklerini belirtti.
Konuşmanın ardından Paul'ün sunduğu "Trump'ın azil yargılamasının anayasal olmadığına" ilişkin tasarı ise 45 evet oyuna karşı 55 hayır oyu ile reddedildi. 50 sandalyeye sahip olan Demokratların tamamı aleyhte oy kullanırken, Cumhuriyetçi senatörler Susan Collins, Lisa Murkowski, Mitt Romney, Pat Toomey ve Ben Sasse de Demokratlara katılarak hayır oyu verdi.
### Senatörler yemin etti
Öte yandan, Senato Genel Kurulundaki oturumda Trump'ın azil yargılamasında Anayasaya göre "jüri" görevi görecek senatörler, bu görevleri için yemin etti.
ABD Senatosu Çoğunluk Lideri Demokrat Chuck Schumer, önceki gün yaptığı açıklamada, Trump'ın Senatodaki yargı sürecinin 8 Şubat haftasında başlayacağını duyurmuştu.
Schumer'in açıkladığı takvime göre, Trump'ın kendisine yönelik azil maddesine cevap vermesi için 2 Şubat'a kadar, Temsilciler Meclisinin de ön duruşma dosyasını sunması için aynı güne kadar vakti bulunuyor. Trump'ın ön duruşma dosyasına cevap vermesi içinse 6 günü daha olacak.
Trump'ın ön duruşma dosyasına ilişkin tüm belge ve delillerini 8 Şubat'a kadar sunmuş olmasını gerektiren takvime göre, Trump'ın azil istemiyle Senatodaki yargılanmasına 9 Şubat Salı günü başlanabilecek.
Trump'ın suçlu bulunabilmesi için 100 sandalyeli Senatoda en az 3'te 2 çoğunluğun, yani 67 senatörün, Trump aleyhinde oy kullanması gerekiyor. Her iki partinin de 50'şer sandalyeye sahip olduğu Senatoda Trump'ın suçlu bulunmasına oldukça düşük ihtimal olarak bakılıyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# YPG/PKK, DEAŞ'lıların kaçması için kampta yangın çıkardı
## Özet
Terör örgütü YPG/PKK, Suriye'nin kuzeyindeki Ayn İsa beldesinde, daha önce ele geçirdiği DEAŞ'lı teröristler ile aileleri tuttuğu bir kampı ateşe vererek içeridekilerin kaçışını hazırladı.
## İçerik
#### Terör örgütü YPG/PKK, Suriye'nin kuzeyindeki Ayn İsa beldesinde, daha önce ele geçirdiği DEAŞ'lı teröristler ile aileleri tuttuğu bir kampı ateşe vererek içeridekilerin kaçışını hazırladı.
###### Ayn İsa
**Terör örgütü YPG/PKK**, Suriye'nin kuzeyindeki Ayn İsa beldesinde, daha önce ele geçirdiği **DEAŞ'lı teröristler** ile aileleri tuttuğu bir kampı ateşe vererek içeridekilerin kaçışını hazırladı.
Rakka iline bağlı Ayn İsa belde merkezinin batısında yer alan kampta adının açıklanmasını istemeyen bir sivil çalışanı, yaşananlara ilişkin AA muhabirine, şunları söyledi:
"Bugün 11.00 sularında örgüt yöneticileri gelip biz sivil çalışanların tümünü kamp alanından çıkardı. Yalnızca kendileri içeride kaldı. 13.30 sularında kamp alanında yangın başladığını ve dumanların yükseldiğini gördük. Arkadaşlarımız ne olduğuna bakmak için gittiklerinde bizim kullandığımız ofislerin yandığını gördü. Bu yangını tutuklular ve aileler kendi bulundukları yerde çıkarmış olsaydı bizim ofislerimize zarar gelmezdi. Bizim ofis alanımız DEAŞ'lılar ve ailelerinden farklı bir noktada. Bu yangını örgütün kendisi çıkardı. Bizi bu yangını başlatmadan önce oradan çıkarmaları da bunun kanıtı."
### "Kampa herhangi bir bombardıman olmadı"
Görgü tanığı, kampa herhangi bir hava saldırısı ya da bombardıman olmadığını ifade etti.
Yangının başlamasıyla, kampın DEAŞ'lı teröristler ve aileleri ile daha önce yerinden edilip bölgeye sığınmış sivillerin yaşadığı her iki bölümünden binlerce kişinin kaçtığı görüldü.
Yangın nedeniyle boşalan kampta yaklaşık 5 bin kişi bulunuyordu. Bunların yaklaşık 2 binini DEAŞ'lı teröristler ile çocuk ve kadınlardan oluşan aile mensupları oluşturuyordu. Kalan 3 bin kişi ise Suriye'nin farklı bölgelerinde çatışmalardan kaçarak Ayn İsa'ya sığınan sivillerden meydana geliyordu.
Ayn İsa, Türkiye sınırına yaklaşık 35 kilometre uzaklıkta yer alıyor.
### Türkiye, DEAŞ'lıların gözetimini üstleneceğini açıklamıştı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı telefon görüşmesinde, Barış Pınarı Harekatıyla terörden arındırılacak alanlardaki alıkoyma merkezlerinde bulunan DEAŞ unsurlarının ve yine harekat alanındaki kamplarda bulunan ailelerinin gözetimini Türkiye'nin üstleneceğini bildirmişti.
Dışişleri Bakanlığı da Türkiye tarafından gözetim altına alınacak DEAŞ mensupları ve ailelerinin, bu aşamada, Suriye içinde terörden arındırılmış bölgelerde tutulması yönünde çalışmalar yapılacağını duyurmuştu.
Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatı'nı engellemek isteyen terör örgütü YPG/PKK, uzun süredir Batı dünyasını DEAŞ'lı teröristler ve ailelerini serbest bırakmakla tehdit ediyor.
YPG/PKK, ele geçirdiği DEAŞ'lı teröristleri ve ailelerini Rakka ve Haseke'deki cezaevlerinde de tutuyor. Ancak bu kişilerin sonradan salıverilmesi için anlaşmalar yapıyor. Para karşılığı DEAŞ'lı teröristleri salan YPG/PKK, bunu zaman zaman koz olarak kullanıyor.
Örgüt, Rakka kent merkezinde kuşattığı DEAŞ'lı teröristlerle anlaşmaya vararak bölgeden tahliye etmiş, bunların önemli bir bölümü Türkiye’ye sızmak üzere sınır hattına yönelmişti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# İdlib şehitlerine veda
## Özet
İdlib'de, rejim unsurlarının saldırısı sonucu şehit olan Piyade Uzman Çavuş Özdemir ile Piyade Uzman Onbaşılar Gülaştı, Çankaya ve Yılmaz düzenlenen törenlerle son yolculuklarına uğurlandı.
## İçerik
#### İdlib'de, rejim unsurlarının saldırısı sonucu şehit olan Piyade Uzman Çavuş Özdemir ile Piyade Uzman Onbaşılar Gülaştı, Çankaya ve Yılmaz düzenlenen törenlerle son yolculuklarına uğurlandı.
###### Ankara
**Suriye'nin İdlib **kentinde **rejim unsurlarının hava saldırısı **sonucu **şehit olan ** Piyade Uzman Onbaşı Halil Çankaya da Ankara'da son yolculuğuna uğurlandı.
Şehit Çankaya için Ahmet Hamdi Akseki Camisi'nde cenaze töreni düzenlendi.
Cami avlusuna kortej eşliğinde getirilen şehidin naaşının başında askerler nöbet tuttu. Şehidin annesi Kezban Eldemir, babası Mehmet Çankaya ile yakınları taziyeleri kabul etti.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın öğle namazını müteakip kıldırdığı cenaze namazının ardından şehidin naaşı, törene katılan protokol üyeleri ile yakınlarının omuzlarında top arabasına taşındı.
"İhtiram yürüyüşü"nde Buhuri̇zade Mustafa Efendi̇'nin (Itri) "Tekbir" adlı eseri çalındı.
Top arabasına alınan ve yakınlarınca asker selamıyla uğurlanan şehidin naaşı, toprağa verilmek üzere Cebeci Askeri Şehitliği'ne götürüldü.
Törene şehidin yakınlarının yanı sıra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Vali Vasip Şahin, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, bazı milletvekilleri ile ilgililer katıldı.
### Şehit Piyade Uzman Çavuş Hasan Hüseyin Özdemir
**Şehit Piyade Uzman Çavuş Hasan Hüseyin Özdemir'in **cenazesi, memleketi Yozgat'ın Akdağmadeni ilçesinde toprağa verildi.
Akdağmadeni Devlet Hastanesi morgundan alınan 24 yaşındaki şehit Özdemir'in naaşı, Arpalık Köyü Camisi'nin önüne getirildi.
Burada şehidin kardeşleri tabuta sarılarak gözyaşı döktü, anne Emine Özdemir oğlu için ağıtlar yaktı.
Köy camisinde öğle vakti kılınan cenaze namazının ardından şehidin naaşı, köy mezarlığında defnedildi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, aileye başsağlığı diledi.
Törene, şehidin ailesi ve Bakan Kurum'un yanı sıra Yozgat Valisi Kadir Çakır, AK Parti Yozgat Milletvekili Yusuf Başer, Yozgat Belediye Başkanı Celal Köse, askeri erkan ve çok sayıda vatandaş katıldı.
### Şehit Piyade Uzman Onbaşı Eyüp Gülaştı
**Şehit Piyade Uzman Onbaşı Eyüp Gülaştı'nın **cenazesi de memleketi Samsun'un Çarşamba ilçesinde toprağa verildi.
Askeri uçakla dün akşam Samsun Çarşamba Havalimanı'na getirilen ve Çarşamba Devlet Hastanesi morguna konulan şehidin Türk bayrağına sarılı naaşı, buradan alınarak Orta Mahalle Rıdvan Paşa Camisi'ne götürüldü.
Şehidin babası İsa, annesi Nuray Gülaştı ve kardeşleri, şehidin naaşının başında gözyaşı döktü.
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Enver İskurt ile AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, taziyelerini ilettikleri aileyi teskin etmeye çalıştı.
Öğle namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrası askerlerin omuzunda top arabasına konulan şehidin naaşı, yaklaşık bir kilometre top aracında taşındıktan sonra cenaze aracıyla şehitliğe götürüldü.
Şehit Piyade Uzman Onbaşı Eyüp Gülaştı, burada son yolculuğuna uğurlandı.
Cenaze törenine, şehidin yakınları ile Vali Osman Kaymak, Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı İskurt, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Karaaslan, AK Parti Samsun milletvekilleri Ahmet Demircan, Orhan Kırcalı, CHP Samsun Milletvekili Kemal Zeybek, İYİ Parti Samsun Milletvekili Bedri Yaşar, Samsun Bağımsız Milletvekili Erhan Usta, Garnizon Komutanı Topçu Albay Recep Ali Üstün, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir, ilçe protokolü ile çok sayıda vatandaş katıldı.
### Şehit Piyade Uzman Onbaşı Muhammed Yılmaz
Şehit olan Piyade Uzman Onbaşı Muhammed Yılmaz'ın cenazesi, memleketi Kütahya'da toprağa verildi.
Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Evliya Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesi morgundan alınan 27 yaşındaki şehidin naaşı, Yunus Emre Mahallesi'ndeki babaevinin önünde helallik alınmasının ardından Ulu Cami önündeki meydana getirildi.
Şehidin annesi Hatice, babası Hüseyin, kardeşleri Emre ve İbrahim Yılmaz, tabuta sarılarak gözyaşı döktü.
Törene katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, şehidin ailesine başsağlığı diledi.
Şehit Muhammed Yılmaz'ın naaşı, İl Müftüsü Hüseyin Hazırlar tarafından öğle vakti kıldırılan cenaze namazını müteakip Kütahya Hava Şehitliği'ne götürülerek defnedildi.
Törene, Kütahya Valisi Ömer Toraman, AK Parti Kütahya milletvekilleri İshak Gazel, Ahmet Tan ve Ceyda Çetin Erenler, MHP Kütahya Milletvekili Ahmet Erbaş, CHP Kütahya Milletvekili Ali Fazıl Kasap, Hava Er Eğitim Tugay Komutanı Tuğgeneral Necati Gündüz, Afyonkarahisar İkmal ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral Osman Alp, Kütahya Belediye Başkan Vekili Salih Özden, Kütahya Cumhuriyet Başsavcısı Evren Akbey, Adli Yargı ve Adalet Komisyonu Başkanı Celal Yücel, İl Emniyet Müdürü Necmettin Koç, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Mustafa Çekiç, askeri ve mülki erkan ile vatandaşlar katıldı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Borsa güne yükselişle başladı
## Özet
Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, açılışta yüzde 0,50 artışla 116.426,14 puana yükseldi.
## İçerik
Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, açılışta yüzde 0,50 artışla 116.426,14 puana yükseldi.
Açılışta BIST 100 endeksi, 583,13 puan ve yüzde 0,50 değer kazanarak 116.426,14 puana çıktı.
Bankacılık endeksi yüzde 0,78 ve holding endeksi yüzde 0,56 yükseliş kaydetti. Tüm sektör endeksleri güne yükselişle başlarken, en fazla kazandıran yüzde 1,06 ile elektrik oldu.
Dün açıklanan ekonomik güven endeksinin, haziranda aylık bazda yüzde 19,1 yükselmesi ve bankacık sektörü karlılığındaki artıştan destek bulan Borsa İstanbul'da, yüzde 1,02 değer kazanan BIST 100 endeksi, günü 115.843,01 puandan tamamladı.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından dün yayımlanan verilere göre, bankacılık sektörünün net karı mayıs itibarıyla 27 milyar 328 milyon liraya ve sermaye yeterliliği standart oranı da yüzde 19,44'e yükseldi.
Analistler, bugün yurt içinde dış ticaret dengesi, yurt dışında ise Avro Bölgesi'nde enflasyon başta olmak üzere veri gündeminin takip edileceğini belirterek, ABD Merkez Bankası Başkanı Jerome Powell'ın Temsilciler Meclisi'nde yapacağı sunumun da yatırımcıların gündeminde olduğunu söyledi.
Teknik açıdan BIST 100 endeksinde 116.000 üzerinde kalıcılık sağlanması durumunda 118.000 ve 120.000 seviyelerinin gündeme gelebileceğini ifade eden analistler, olası düşüşlerde ise 114.000 puanın destek konumuna geldiğini kaydetti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# '2019'un yargıya güven yılı olmasını hedefliyoruz'
## Özet
Adalet Bakanı Gül, "Biz, 2019'un yargıya güven yılı olmasını hedefliyoruz. Ne olursa olsun insanımızın adalete yaslanması gerektiğini bilmesi gerekir. Yalnızca adalet huzur getirir." dedi.
## İçerik
#### Adalet Bakanı Gül, "Biz, 2019'un yargıya güven yılı olmasını hedefliyoruz. Ne olursa olsun insanımızın adalete yaslanması gerektiğini bilmesi gerekir. Yalnızca adalet huzur getirir." dedi.
###### Ankara
**Adalet Bakanı Abdulhamit Gül** , Best FM'de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Yargı Reformu Strateji Belgesini hakkında bilgi veren Gül, yargı reformuna çok önem verdiklerini, "yargıya güven nasıl duyulurun" üzerinde durduklarını ifade etti.
Üçüncü olacak bu çalışmanın 5 yıllık bir süreye yayılacağını belirten Gül, şunları söyledi:
"Herkesin ihtiyacı adalettir. İnsanlar aç kalır, susuz kalır ancak adaletsiz kalamaz. Yeni dönemde hangi hususlarda eksiklik var, işte bunları ortaya koyacağız. Hem bunlar hem de ceza adaleti açısından, özellikle toplumu rahatsız eden bir çok konuda cezaları artırma konusunda ne gerekiyorsa, adaletin hızlı tecellisi konusunda ne gerekiyorsa bunların tamamı çalıştığımız ve çok önem verdiğimiz bir konu. Devletin temeli adalet, adaletin temeli ise hukuktur. FETÖ'nün tahrip ettiği yargıda, birçok kumpasın yapıldığı noktada neler yapılması gerekiyor, hepsini ortaya koyuyoruz."
Adalete güven konusunun önemine işaret eden Gül, "Özellikle biz, 2019'un yargıya güven yılı olmasını hedefliyoruz. Bu konuda önemli mesafeler aldık. Kimsenin elinde sihirli değnek yok. Bunları görerek çözeceğiz. Ancak ne olursa olsun insanımızın, adalete yaslanması gerektiğini bilmesi gerekir. Zengin olsun, fakir olsun, herkesin adalete ihtiyacı vardır. Statü, para huzur getirmez. Yalnızca adalet huzur getirir." diye konuştu.
Bu konuda, insan odaklı bir yargı hedefi koyduklarını vurgulayan Gül, "Mahkeme neden soğuk geliyor? Çünkü, süreç başlıyor, ne zaman biteceği belli değil. İşte biz, özellikle de hızlı sonuç alan bir yargılama sürecini hedefe koyduk. Geciken adalet, adalet değildir." ifadelerini kullandı.
### "Makul süreyi tespit ettik"
Bakan Gül, adaletin hızla sonuca varabilmesi için hedef süre uygulaması başlattıklarını hatırlatarak, bu kapsamda özellikle soruşturma ve kovuşturma konusunda bazı davalarda çalışma yaptıklarını anlattı.
Yaklaşık 2 bin dosya üzerinde çalışarak başlıklar çerçevesinde, savcının önüne gelen bir konunun ne kadar sürede tamamlanması gerektiğine baktıklarını belirten Gül, şu değerlendirmede bulundu:
"Makul süreyi tespit ettik. Bir dosya örneğin ne kadar sürede bitmeli, 100 gün veya 150 gün. 1 Ocak'tan itibaren vatandaşa adliyelerde ne veriliyor? 'Senin davadan şu kadar sürede bitecek.' Vatandaş da 'En fazla bu kadar sürede bitecek' diyor. Önünü görebiliyor. Bu süreler, azami sürelerdir. Daha kısa da sürebilir. Elbette, dosyaya yeni delil girer ise uzayabilir. Ancak temel hedef, vatandaşa bildirilen hedef süredir. Biz, bunun denetimini de yapacağız. Gerekçesi yok ve vatandaşa belirlenen sürede bitmemiş. Bunu da denetleyip, hatayı tespit edeceğiz. Biz, bunu sıfır hata ile tamamlayacağız. Bu konuyu istinaflar için de belirleyeceğiz. Hem Yargıtay hem Danıştay hızlanacaktır. Örneğin, cinayet davasının şu anda 753 gün ortalama görülme süresi. Hedefte ise 300-390 günde tamamlanacak. Elbette, bu hedef sürelere laboratuvar gibi bakılacak."
### "OHAL Komisyonu bağımsız"
OHAL Komisyonuna da değinen Gül, bu mekanizmanın, bir kişi bile olsa haksızlığa uğrayanların tespiti için bağımsız bir şekilde kurulduğunu söyledi.
Bu komisyonun verdiği kararda da haksızlığa uğradığını düşünenlerin, mahkemeye itiraz haklarının bulunduğunu anımsatan Gül, "Tüm bu haksızlıkları giderebiliyoruz. Ancak OHAL Komisyonu hem bakanlığımız hem de hükümetimizden bağımsız hareket etmektedir." dedi.
"Nöbetçi noter" uygulaması ile ilgili çalışmaların devam ettiğini bildiren Gül, "Noter uygulamasını tüm kurumlarla entegre etmek adına çalışıyoruz. Bu her aktör tarafından büyük bir teveccüh ile karşılandı. Bu konuda çok gecikmeden uygulamaya geçeceğiz. Bu, vatandaş, kamu çalışanı, işveren, işçi açısından hayatı kolaylaştıracak. Çok gecikmeyeceğiz. Baharda bunu halledeceğiz. Yaza kalmayacak. Burada makul süreler önemli. Her uygulamada makul ve adil süreler çok önemli." diye konuştu.
### "Yeni personel alımı gerçekleşecek"
Gül, FETÖ ile mücadelede sosyal medya veya farklı mecralarda masum kişileri lekelemeye yönelik art niyetli davranışların olduğuna dikkati çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gerçek olan hukuk ve adalettir. Biz, bunu sağlıyoruz. FETÖ'cüler hukuk veya yasa dinlemezlerdi. Şu veya bu sebeple birilerine iftira atılıyordu. İftira olunca ne oluyordu? Örneğin bir vatandaşın evine polis geliyordu. Sosyal çevresinde artık etiketlenmiş oluyordu. Sonra mahkeme takipsizlik kararı veriyor. Ancak verse de bunun dedikodusu devam ediyor. Yeri geliyor kira alacağını alamayan iftira atıyor. Bu durumlarda savcı, hiç şüpheli sıfatı vermeden, kapısına polis göndermeden hakkında soruşturma yapmamak üzere bir ihbar kararı veriyor. Kişinin eşinin, çocuğu veya komşusunun haberi olmadan bu iş araştırılarak, çözülüyor. Devlet bu adamı koruyor. Bir yılı aşkındır bunu uyguluyoruz. Şu ana kadar 55 bin kişi böylelikle savcının, emniyetin önüne çıkmadan, kimsenin haberi olmadan aklandı. Masum vatandaşın lekelenmesine izin vermiyoruz."
Yakın bir zaman içerisinde yeni personel alımı gerçekleşeceğini belirten Bakan Gül, hem adliyeler hem de ceza infaz kurumlarında personele ihtiyacı olduğunun altını çizdi.
### "Artık nitelik olarak atılım yapıyoruz"
Gül, şunları ifade etti:
"Çok önemli adliye binaları ve hizmetler yaptık. Nicelik olarak artırdık. Artık, nitelik olarak bir atılım yapıyoruz. Meslek öncesi ve meslek içi eğitime önem veriyoruz. Savunma hususunun eksik gitmesinin önüne geçiyoruz. Yakın zamanda açıklayacağımız reform paketimiz var. Örneğin, avukatlık sınavı getiriyoruz. Fakülteden mezun olunca, hemen avukatlık yapmak mümkün olmayacak. Bu sınav gelince ne olacak, fakültelerde eğitimin kalitesi artacak. Bu sınavı ÖSYM yapacak. Şu anda fakültelerde olan öğrencileri kapsamayacak. Çünkü onlar, fakülteye girerken bu sınav gündem de yoktu. Bundan sonra tercih edenleri kapsayacak. Niteliği arttırmak için garklı uygulamaları da devreye sokacağız. Yakın bir zamanda bunları da kamuoyu ile paylaşacağız."
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, hakim ve savcılık makamlarında ihtisaslaşmaya yönelik çalışmaların da yapılacağını kaydetti.
**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# İş Bankası "Altın Gençleri" ödüllendirdi
## Özet
Türkiye İş Bankası, Altın Gençler uygulaması ile 2018 üniversite sınavında üstün başarı gösteren 120 öğrenciyi ödüllendirdi
## İçerik
Bu yıl YKS'de dereceye giren ve Türkiye'nin önde gelen üniversitelerinde eğitim hakkı elde eden öğrencilere ödülleri, İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali'nin de katılımıyla düzenlenen törende verildi.
Genel Müdürlük binasındaki törene, öğrencilerin yanı sıra aileleri ve öğretmenleri de katıldı.
Törende konuşan Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Bali, ailelerin evlatlarının eğitimine verdiği önemden bahsederek, "ceketimi satar yine seni okuturum" sözünün çok anlam ifade ettiğini anlattı.
Öğrenciler ile onların başarılarında katkısı bulunan ailelerini ve öğretmenleri kutlayan Bali, 2 milyondan fazla öğrencinin girdiği sınavda böyle bir başarıya ulaşmanın çok önemli olduğunun altını çizdi.
Bali, "Bu başarının kolay edilemeyeceğini hepimiz biliyoruz. Sınava hazırlanırken gösterilen çabayı, gayreti, ailelerin ve çevrenin verdiği desteği unutmak mümkün değil. Disiplinli bir şekilde azimle çalışan sizlerin başarısı da tabii ki bunlarla kıyaslanmayacak kadar büyük." dedi.
- "Sadece iktisadi kalkınmaya değil toplumsal gelişmeye de katkı sağlıyoruz"
Bali, sürdürülebilirliğin ve istikrarın karşılığı olan İş Bankası'nın, kuruluş misyonu gereği sadece iktisadi kalkınmaya değil toplumsal gelişime de katkı sağladığını vurguladı.
Bu kapsamda eğitim, kültür-sanat ve çevre alanlarında toplumun bütün kesimlerini kapsayacak şekilde uzun soluklu ve yaygın projeler yürüttüklerini dile getiren Bali, kalkınmanın en önemli sacayaklarından biri olarak gördükleri eğitime özel bir önem verdiklerini bildirdi.
Bali, bu alanda Türkiye Satranç Federasyonu ana sponsorluğunun yanı sıra Darüşşafaka ile "81 İlden 81 Öğrenci" projesine devam ettiklerini, ayrıca "Karneni Göster Kitabını Al" kampanyası ile milyonlarca öğrenciyi kitapla buluşturduklarını anlattı. Bali, "1971 yılından bu yana 'Altın Gençler' uygulaması ile de şimdiye kadar 3 binin üzerinde öğrenciyi ödüllendirdik. Uygulamanın ilk yıllarında ödül alanlar 60 yaşını geçti." diye konuştu.
- "Sosyal sorumluluk projelerimiz sürecek"
Bali, İş Bankası'nın her zaman olduğu gibi sosyal sorumluluk alanındaki faaliyetlerine uzun soluklu şekilde devam edeceğini belirterek, sözlerini şu şekilde tamamladı:
"Bu kurum, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün belirli bir misyonla Cumhuriyet'ten sadece bir yıl sonra, iktisadi bağımsızlık olmadan siyasi bağımsızlığın sürdürülemeyeceği misyonuyla, ülkeye her alanda hizmet vermek üzere kuruldu. 1924 yılında 2 şube, 37 çalışan ve 1 milyon Türk lirası gibi çok mütevazı bir sermaye ile yola çıkan bu müessese, bugün Türkiye'nin en büyük özel bankası. Uzun dönemdir de çizgisini değiştirmeden topluma hizmet etmeye devam etmektedir. Ben İş Bankası’nın kurumsal başarı hikayesinin, bireysel başarı gösteren gençlerimize çok özel bir örnek oluşturduğunu düşünüyorum."
Konuşmadan sonra Bali tarafından 120 öğrenciyi temsilen iki öğrenciye plaketleri verildi. Tören boyunca çok mutlu oldukları gözlenen öğrenciler, etkinlik sonrası Bali ile fotoğraf çektirdi. |
# Irak'ta etkisiz hale getirilen terörist sayısı 38'e yükseldi
## Özet
Irak'ın kuzeyinde TSK tarafından düzenlenen operasyonda etkisiz hale getirilen terörist sayısı 38'e yükseldi.
## İçerik
**Türk Silahlı Kuvvetleri** nce Irak'ın kuzeyindeki **terör örgütü PKK** kamplarına yönelik operasyonda saldırı hazırlığındaki 8 **terörist etkisiz hale getirildi** .
Güvenlik kaynaklarından alınan bilgiye göre, Hakkari'nin Yüksekova ilçesindeki 3. Piyade Tümen Komutanlığına bağlı 34. Hudut Tugay Komutanlığı ile Dağ ve Komando Tugay Komutanlığınca 10 Mart'ta PKK'lı teröristlerin sınırın Irak tarafındaki kamplarına yönelik başlatılan hava destekli operasyon kararlılıkla devam ediyor.
Güvenlik güçlerince Irak'ın kuzeyindeki Hakurk bölgesinde yürütülen operasyonda, İnsansız Hava Aracı (İHA) ile tespit edilen saldırı hazırlığındaki 8 PKK'lı terörist, gerçekleştirilen hava harekatıyla etkisiz hale getirildi. Böylelikle 10 Mart'tan bu yana devam eden operasyonda etkisiz hale getirilen terörist sayısı 38'e yükseldi.
### Depo olarak kullanılan mağara imha edildi
Operasyonda, PKK'lı teröristlerce depo olarak kullanılan mağara güvenlik güçlerince tespit edildi.
Mağarada yapılan aramada, 500 kilo tuz, 10 kilo sumak, 6 çuval çay, 1 ton şeker, 250 kilo bulgur, bin paket makarna, 30 çuval un, 250 litre sıvı yağ, 50 teneke peynir, 20 teneke zeytin, 800 kutu helva, 100 teneke salça, 15 jelikan mazot, 10 takım beyaz kar kıyafeti, 10 şemsiye, 3 hilti, 50 lamba, eski fotoğraf makinası, 8 gaz maskesi, telsiz düzeneği, 400 fünye, 2 sıhhi çanta, 1 uydu alıcısı, televizyon, 100 CD, 2 çuval örgütsel doküman, 5 çuval kadın pedi, 4 tüp, 300 metre kablo, 4 akü ve mühimmat bulundu. Ele geçirilen malzemeler, söz konusu bölgede imha edildi.
Operasyon bölgesinde şimdiye kadar teröristlerce kullanılan 15 mağara ve 30 barınak kullanılmaz hale getirildi.
Muhabir: Yılmaz Kazandıoğlu
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Vaniköy Camisi'nin Bursa'daki benzeri Mehmed Vani Camisi 346 yıldır ayakta
## Özet
Yangın sonucu kullanılamaz hale gelen Vaniköy Camisi'ni yaptıran Vani Mehmed Efendi tarafından 1674'te Bursa'nın Kestel ilçesinde benzer mimari özelliklerle inşa ettirilen Mehmed Vani Camisi'nden yüzyıllardır ezan sesi yükseliyor.
## İçerik
#### Yangın sonucu kullanılamaz hale gelen Vaniköy Camisi'ni yaptıran Vani Mehmed Efendi tarafından 1674'te Bursa'nın Kestel ilçesinde benzer mimari özelliklerle inşa ettirilen Mehmed Vani Camisi'nden yüzyıllardır ezan sesi yükseliyor.
###### Bursa
İstanbul'da yangın sonucu kullanılamaz hale gelen **Vaniköy Camisi** 'ni yaptıran Vani Mehmed Efendi tarafından 1674'te Bursa'nın Kestel ilçesinde benzer mimari özelliklerle inşa ettirilen Mehmed Vani Camisi özenle korunuyor.
Kestel'de bir dönem yaşayan Vani Mehmed Efendi'nin, Vaniköy Camisi'ne benzer ahşap ve bazı yapı malzemeleriyle ilçeye yaptırdığı kendi adını taşıyan cami zamana meydan okuyor.
Doğum tarihi bilinmeyen ancak 1685'te vefat eden Vani Mehmed Efendi'nin kabrinin de giriş kısmında bulunduğu cami, yansıttığı tarihi birikimiyle dikkati çekiyor.
Caminin kuzeyindeki giriş kapısı üzerinde yer alan kitabede 1674 yılında "Şeyh Mehmet Vani" tarafından yaptırıldığı belirtiliyor.
İlçe Müftüsü Arif Yeşiloğlu, AA muhabirine, Van doğumlu olan Vani Mehmed Efendi'nin Kestel'de yaşamaya başlamasının ardından Vani Mehmed Camisi'ni yaptırdığını söyledi.
Caminin etrafında imaret, hamam, medreseler ve Vani Mehmed Efendi'nin de ikamet ettiği evin yapıldığını anlatan Yeşiloğlu, "Kestel'in manevi kurucularından önemli bir zat. Camimiz, tek minareli olup, çatılı bir yapıda, Vakıflar Genel Müdürlüğüne aittir mülkiyeti. Vani Mehmed Efendi, Kestel'de vefat ettikten sonra caminin girişine defnedilmiştir. Kestel'imize ziyarete gelen vatandaşlarımız, Vani Mehmed Efendi'yi ziyaret etmekte ve ruhlarına fatiha okumaktadır." diye konuştu.
Yeşiloğlu, caminin 2012 yılında restore edildiğini aktararak, şunları kaydetti:
"İstanbul'daki caminin ve müştemilatının yanmasından dolayı çok müteessir oldum. İnşallah devletimiz, Vakıflar Genel Müdürlüğümüz, en kısa sürede o camimizin yapımını, yeniden yapılmasını tamamlayacak ve ibadete açılacaktır. Kestel'deki cami ile İstanbul'daki cami aynı kişiler adına yaptırılan camilerdir. İki yapının da minarelerinin birbirlerine benzemesi, çatılı olması ve büyüklük itibariyle birbirine yakın olması hasebiyle bakıldığında ikizi gibi bir görüntü vermektedir. Bizim için en önemli husus, iki caminin de Vani Mehmed adına yaptırılmış olması. Hatta bir de Erzurum'da adına bir cami bulunmaktadır."
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Arel öğrencileri, baharı FestivArel'le şenlendirdi
## Özet
Arel Üniversitesi bahar şenlikleri kapsamında gerçekleştirilen FestivArel'de öğrenciler, DJ performansları, outdoor oyunları ve konserlerle eğlendi
## İçerik
Arel Üniversitesi açıklamasına göre, 2 Mayıs Perşembe günü gerçekleşen FestivArel’de Eypio, Deniz Tekin, Son Feci Bisiklet ve Ece Seçkin sahne aldı.
Erken saatlerde kampüsü dolduran öğrenciler, konserler öncesi DJ performansı ve outdoor oyunlarıyla eğlendi. Binlerce kişinin katıldığı etkinliklerde, yalnızca Arel Üniversitesi öğrencileri değil, dışarıdan bilet alarak katılan yüzlerce kişi de yer aldı. Saat sabah 10.00’dan itibaren aktivitelerle başlayan FestivArel, sahne performanslarının ardından gece 01.30 sularında sona erdi.
FestivArel’in tüm etkinlikleri Kemal Gözükara Yerleşkesi içerisinde gerçekleştirildi. Outdoor oyunlar Ar-Ge merkezlerinin de yer aldığı çim alanda gerçekleştirilirken, yine yerleşke içerisine dev bir sahne kuruldu.
- "FestivArel geleneksel hale geliyor"Konserlere kısa bir ara verilmesiyle sahneye çıkan İstanbul Arel Üniversitesi Vekil Rektör Prof. Dr. Ali Argun Karacabey, öğrencilere bir müjde verdi. İstanbul Arel Üniversitesi’nde uzun süredir festival yapılmadığını hatırlatan Karacabey, “Bundan sonra geleneksel olarak yapmaya devam edeceğimiz FestivArel’in ilkinde bulunuyoruz diyebiliriz” ifadelerini kullandı. Öğrencilerin festival hazırlıklarında daha fazla etken olmalarını da isteyen Karacabey, “Bundan sonraki festivalleri öğrenciler yapacak, biz sizlere yardımcı olan taraf olacağız” ifadesini kullandı.
- Sosyal medyada da izlendi
FestivArel, sosyal medya mecralarından canlı yayınla binlerce kişiye ulaştı. Henüz sanatçılar sahnedeyken, onlar için hazırlanan özel klipler binlerce sosyal medya kullanıcısıyla buluşturuldu. Sanatçıların kampüse giriş ve sahneye hazırlıklarını ve sahne performanslarını içeren klipler, büyük beğeni topladı. |
# Suzuki, denizlerden mikro-plastik atık toplama ünitesi geliştirdi
## Özet
Suzuki tarafından geliştirilen ünite, su yüzeyindeki mikro-plastik atıkların sadece tekne ile dolaşarak toplanabilmesini sağlıyor
## İçerik
Şirketten yapılan açıklamaya göre, denizlerdeki plastik atıkların ekolojik sistem üzerindeki etkileri endişe verici boyutlara ulaştı. Denizlerdeki atıkların doğru bir şekilde toplanmaması ve söz konusu atıkların doğal ortamında mikro plastik parçacıklara ayrılması söz konusu sorunun daha da ilerlemesine neden oluyor.
Suzuki, denizlerde ve kıyılarda meydana gelen söz konusu çevre kirliliğinin önüne geçmek adına 10 yıldır Suzuki Temiz Okyanus Projesi’ni devam ettirirken, bu yıl ise öncelikli olarak motoru soğutmak için tonlarca deniz suyunu pompalayan ve ardından okyanusa geri gönderen dıştan takma motorun yapısına odaklandı.
Soğutma işlevini gördükten sonra denize geri dönen suyu kullanan Suzuki, bu kapsamda mikro plastik atıkları toplayan bir toplama ünitesi geliştirdi. Bu ünite sayesinde su yüzeyindeki mikro-plastik atıkların sadece tekne ile dolaşarak toplanabilmesi sağlandı.
Proje kapsamında dıştan takma motorların kullanıldığı denizleri, nehirleri, gölleri ve göletleri gönüllü olarak temizleme faaliyetleri de Suzuki'nin yürüttüğü çalışmalar arasında yer alıyor. 2010 yılında başlatılan çalışmalar, 2011 yılından itibaren küresel bir boyuta taşındı. Bugün gelinen noktada 26 ülkeden toplam 8 binin üzerinde kişi söz konusu çalışmalara katıldı.
Su dönüş hortumuna kolaylıkla monte edilebilen ünite, yalnızca motoru soğutmak için kullanılan ve ardından denize geri dönen suyu kullandığı için motor performansına da olumsuz etki etmiyor.
Japonya’da yapılan gözlem araştırmalarında, filtreden toplanan maddelerin içinde mikro plastik atık bulundu.
Sistemin, Japonya dışında da yürütülen araştırmadan elde edilecek sonuçlara göre daha da geliştirilmesi amaçlanıyor. Suzuki, söz konusu üniteyi 2021'den itibaren motorlarında isteğe bağlı donanım olarak sunmayı, ilerleyen yıllarda da standart özellik olarak devreye almayı planlıyor.
- Plastik tüketimi her yıl yaklaşık 2,3 ton azalacak
Suzuki, bu hedefi kapsamında dıştan takma motor ürünlerinin plastik ambalajlarını azaltarak harekete geçti. Haziran ayından itibaren bazı ürünlerde alternatif ambalaj malzemeleri kullanan şirket, geri bildirimleri de değerlendirerek söz konusu çalışmalarına devam ediyor. Bu kapsamda, Suzuki Marine orijinal parçalarının bir kısmının sevkiyatlarında ekim ayından itibaren de plastik yerine kağıt ambalaj kullanılmaya başlandı.
Suzuki Marine orijinal parçaların tamamının ambalajında çevre dostu malzemelerin kullanılması halinde plastik tüketiminin her yıl yaklaşık 2,3 ton azalması hedefleniyor.
Suzuki Temiz Okyanus Projesi’nin ilerletilmesi, şirketin sürdürülebilir gelişme hedeflerinden sosyal sorunları çözme girişimleri arasında yer alıyor. Suzuki Marine Ekibi, okyanusu temizlemek için tüm dünyadaki ortakları ve tekne kullanıcıları ile birlikte Suzuki Temiz Okyanus Projesi’ni tanıtmayı planlıyor. |
# TBMM Başkanı Şentop: Toprak bütünlüğü güvence altına alınmış modern ve müreffeh bir Ukrayna vizyonunu daima destekledik
## Özet
TBMM Başkanı Şentop, "Toprak bütünlüğü güvence altına alınmış modern ve müreffeh bir Ukrayna vizyonunu daima destekledik. Bugün de bu yöndeki gayretlerinde Ukrayna makamlarının ve Ukrayna halkının yanındayız." dedi.
## İçerik
#### TBMM Başkanı Şentop, "Toprak bütünlüğü güvence altına alınmış modern ve müreffeh bir Ukrayna vizyonunu daima destekledik. Bugün de bu yöndeki gayretlerinde Ukrayna makamlarının ve Ukrayna halkının yanındayız." dedi.
###### TBMM
**TBMM Başkanı Mustafa Şentop** , **Kırım Tatarları** 'nın yerli halk statüsünün kabulüyle Kırım Tatar Meclisinin statüsü konusundaki mevzuat çalışmalarına önem atfettiklerini belirterek, "Bu çalışmaların parlamentoya sunulduğunda gereken desteği bularak kanunlaşması Kırım Tatarları'nın temel beklentisidir." dedi.
Şentop, **Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Ukrayna Delegasyonu Başkanı Maria Mezentseva** ve beraberindeki heyeti makamında kabul etti.
Mezentseva ve heyetin ziyaretinden duyduğu memnuniyeti ifade eden Şentop, iki ülke arasındaki istişarelerin, Türkiye ile Ukrayna arasındaki iş birliğine yeni bir boyut kazandıracağını söyledi.
İki ülke arasındaki iş birliği ruhunun, bölgede barış, istikrar ve refahın tesisi bakımından da sağlam bir temel teşkil ettiğini vurgulayan Şentop, "İki yakın dost olan sayın cumhurbaşkanlarımız, ilişkilerimize her alanda ivme kazandırılması hususunda müşterek iradeye sahiptir." ifadesini kullandı.
Bu iradenin bir tezahürü olarak Kovid-19 salgınına rağmen iki ülke arasındaki temasların hız kesmediğine dikkati çeken Şentop, şöyle konuştu:
"Stratejik ortaklığımızın önemli bir boyutunu parlamentolarımız arasındaki ilişkiler oluşturmaktadır. Değerli dostum ve mevkidaşım Ukrayna Meclis Başkanı Sayın Dimitro Razumkov'un davetine icabetle mart ayı başında ülkenize gerçekleştirmeyi planladığım ziyaretimi, ülkemizde meydana gelen ve neticesinde maalesef şehitler verdiğimiz elim bir helikopter kazası nedeniyle bir gece öncesinde ertelemek durumunda kalmıştık. Ertelediğimiz bu ziyareti en yakın zamanda gerçekleştirmeyi arzu ediyorum. Bu vesileyle, Meclis Başkanınız Sayın Razumkov'a en iyi dileklerimi ve selamlarımı iletmenizi diliyorum.
Meclislerimiz arasında 2013 yılında imzalanan ve ilişkilerimizin altyapısını oluşturan bir İşbirliği Protokolü mevcuttur. Bu protokole milletvekillerimizin karşılıklı katkılarıyla işlerlik kazandırılması önemlidir. Meclis başkanları olarak farklı vesilelerle bir araya geliyor ve istişarelerde bulunuyoruz. Ancak, dostluk gruplarımız ve ilgili komisyonlarımız arasındaki temasların artırılmasında da fayda mülahaza ediyorum. Bilhassa, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ve Karadeniz Ekonomik İşbirliği Parlamenter Asamblesi (KEİPA) başta olmak üzere üyesi bulunduğumuz parlamenter asamblelerde tesis ettiğimiz yakın ilişkiler ve delegasyonlarımız arasındaki yoğun diyalog memnuniyet vericidir."
İki ülke arasında "kazan-kazan" prensibi temelinde devam eden ilişkilerin savunma sanayisinden eğitime, turizmden sağlık sektörüne geniş bir yelpazesi bulunduğunu belirten Şentop, "Kovid-19 salgınının getirdiği zorluklara rağmen ikili ticaret hacmimiz 5 milyar dolara yakın gerçekleşmiştir. Bu rakamı ilerleyen dönemlerde 10 milyar dolara yükseltme hedefimiz bulunmaktadır. Bu hedefe ulaşmak için Serbest Ticaret Anlaşması'nı bir an önce imzalamalıyız." dedi.
Mustafa Şentop, iki ülke cumhurbaşkanlarının da 10 Nisan'daki Yüksek Düzeyli Stratejik Konseyin 9. Toplantısı'nda bu yöndeki iradelerini ifade ettiklerini hatırlattı.
### Kırım Tatarları'nın statüsü
TBMM Başkanı Şentop, Ukrayna ile ilişkilerin en önemli boyutunu turizmin oluşturduğunu dile getirerek, "Salgının getirdiği tüm şartlara rağmen 2020 yılında yaklaşık 1 milyon Ukraynalı misafiri ülkemizde ağırladık. Bu sayının bu sene daha da artmasını temenni ediyoruz. Ukrayna'nın yakın dostu ve stratejik ortağı olarak, toprak bütünlüğü güvence altına alınmış modern ve müreffeh bir Ukrayna vizyonunu daima destekledik. Bugün de bu yöndeki gayretlerinde Ukrayna makamlarının ve Ukrayna halkının yanındayız. Türkiye olarak, Kırım dahil Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne desteğimizi başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası platformlarda ifade etmeye devam ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Bunun Türkiye'nin ilkesel bir duruşu olduğunu vurgulayan Şentop, şunları söyledi:
"Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde görev yapan Türk delegasyonu üyesi milletvekillerimizin bu konuda verdikleri imzaları ve ilkesel duruşumuzu tevsik eden girişimlerini sizler de takip ediyorsunuz. Bildiğiniz gibi Kırım meselesi bizler için soydaşlarımız boyutuyla da ehemmiyet taşımaktadır. Bu çerçevede, Kırım Tatarları'nın yerli halk statüsünün kabulüyle Kırım Tatar Meclis'nin statüsü konusundaki mevzuat çalışmalarına da önem atfettiğimizi vurgulamak isterim. Bu çalışmaların parlamentoya sunulduğunda gereken desteği bularak kanunlaşması Kırım Tatarları'nın temel beklentisidir. Sizlerin de gayretiyle atılacak bu adımlar, Kırım Platformu gibi girişimlerinize uluslararası desteği de şüphesiz artıracaktır."
Şentop, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin Kırım Tatarları'nı sahiplenici açıklamalarından her zaman memnuniyet duyduklarını söyledi.
### "FETÖ, yeni jenerasyonlu uluslararası bir terör örgütüdür"
Kiev'de bir cami ve külliye inşaatı üzerinde çalıştıklarını anlatan Şentop, her iki projenin de süratle tamamlanmasını ümit ettiklerini aktardı.
Şentop, 1915 olayları hakkında Ukrayna Meclisi'ne sunulan iki tasarının geri çekilmesinden duyduğu memnuniyeti de ifade ederek, "Ukrayna Meclisinin art niyetli girişimlere mahal vermediğini ve bu konuyu her zaman sağduyulu bir yaklaşımla değerlendirdiğini biliyor ve bu anlayışın devamını arzu ediyoruz." diye konuştu.
Darbe teşebbüsünün ardında FETÖ'nün olduğunun mahkeme kararlarıyla tespit edildiğini belirten Şentop, şöyle devam etti:
"FETÖ, sivil toplum kuruluşları, eğitim kurumları gibi bazı masum yapılanmaları hain hedeflerinin maskesi olarak kullanmaktadır. Darbe teşebbüsü gecesi Meclisimizi bombalayan pilotların FETÖ okullarında görev yapan öğretmenlerden talimat aldıklarını tespit ettik. Bu terör örgütü FETÖ, yeni jenerasyonlu uluslararası bir terör örgütüdür. İlk hedefi Türkiye olmakla beraber faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde risk oluşturmaktadır. Ukrayna'da bazı okullarda faaliyetlerini sürdürdüklerini üzüntüyle takip ediyoruz. Bu konunun Ukrayna açısından bir risk oluşturduğunu tekrar anımsatmak istiyorum."
### "İnanılmaz derecede dayanıklısınız, demokratiksiniz"
Mezentseva ise TBMM'de bulunmaktan son derece mutlu olduğunu belirterek, "Meclis Başkanımız Razumkov da size selamlarını iletti, sizinle yüz yüze görüşmek istediğini belirtti." diye konuştu.
Mezentseva, 1923'ten beri faaliyet gösteren en büyük demokrasilerden biri olan ülkenin parlamento başkanı olmanın kolay olmadığını dile getirerek, "Meclisiniz hakkında şunları söyleyebilirim: İnanılmaz derecede dayanıklısınız, demokratiksiniz. Burada ortaya çıkan hür fikirleri destekleyerek ilerliyorsunuz." ifadesini kullandı.
AKPM ve Ukrayna-Türkiye dostluk grubu kapsamındaki ilişkilerin şimdiden çok verimli sonuçlar vermeye başladığını kaydeden Mezentseva, "Özellikle AKPM çerçevesinde Kırım Platformu geliştirmesiyle ilgili imzalanan belgeyi ilk imzalayan vekiller arasında Türk vekiller vardır. Türk delegasyonu destekleriyle Kırım Tatarları'nın haklarının ihlalleriyle ilgili belgeyi geri değerlendirmeye ekleyebildik. Kırım Tatar halkının yerli halk olarak tanınması yasa tasarısı sunuldu." dedi.
Mezentseva, Türkiye ile Ukrayna arasında eğitim ve kültürel faaliyetleri güçlendirmek istediklerini de sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Türkiye'nin Washington Büyükelçiliğinden iftar yemeği
## Özet
Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği, Amerikalı Müslüman kanaat önderleri ile Washington'da yerleşik bazı ülke diplomatik temsilcilerine Amerika Diyanet Merkezinde iftar verdi.
## İçerik
**Türkiye'nin Washington Büyükelçiliği** tarafından Amerika Diyanet Merkezinde (DCA) verilen **iftar** a, Amerikalı Müslüman kanaat önderleri ile Washington'da yerleşik bazı ülke diplomatik temsilcileri katıldı.
DCA'de organize edilen ve ev sahipliğini Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç'ın yaptığı programa çok sayıda Amerikalı, Türk ve diğer ülkelerden diplomatik temsilciler iştirak etti.
İftar yemeğine ABD Müslüman Organizasyonları Konseyi (USCMO) Genel Sekreteri Usame Cemal, Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) Başkanı Nihad Awad ve İslami Yardım kurumu başkanı Enver Han gibi Amerikalı Müslüman toplumun önemli isimlerinin yanı sıra, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Pakistan, Bangladeş ve Gambiya'nın büyükelçileri de katıldı.
Büyükelçi Kılıç, yaptığı konuşmada, Amerikalı Müslümanlarla Türk toplumu arasındaki bağların giderek güçlendiğine işaret ederek, bu tür organizasyonların çok özel bir önem taşıdığını vurguladı.
### "İslamofobik söylemlere karşı uyanık olmalıyız"
Yeni Zelanda'daki son cami saldırılarına atıf yapan Kılıç, İslamofobik söylemlerin tüm dünyaya verdiği zararın altını çizdi ve bu söylemlere karşı herkesin uyanık olması gerektiğini belirtti.
"Terörizmin rengi, ırkı ve dini olmaz; terörün her türlüsü apaçık bir suçtur ve hepimiz bu suçun karşısında olmalıyız." değerlendirmesini yapan Kılıç, ABD'de yaşayan tüm Müslümanların nefret söylemine karşı birlik içinde ve bunun da memnuniyet verici olduğunu kaydetti.
Kılıç ayrıca, New Haven'da kundaklanan Diyanet Camisi'ne yapılan saldırıdan duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve bu tür saldırıların ABD'de yerinin olmaması gerektiğini ifade etti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Türkiye'de 76 bin 341 kişinin Kovid-19 testi pozitif çıktı, 174 kişi hayatını kaybetti
## Özet
Türkiye'de son 24 saatte 418 bin 427 Kovid-19 testi yapıldı, 76 bin 341 kişinin testi pozitif çıktı, 174 kişi yaşamını yitirdi.
## İçerik
Sağlık Bakanlığı, Günlük Koronavirüs Tablosu'nu "covid19.saglik.gov.tr" sitesinden paylaştı.
Buna göre, son 24 saatte 418 bin 427 Kovid-19 testi yapıldı, 76 bin 341 kişinin testi pozitif çıktı, 174 kişi yaşamını yitirdi, iyileşenlerin sayısı 82 bin 203 oldu.
18 yaş ve üstü nüfusta ikinci doz aşı uygulananların oranı yüzde 84,26, birinci doz aşı yapılanların oranı yüzde 92,41 olarak kayıtlara geçti.
Türkiye'de bugüne kadar uygulanan aşı miktarı 141 milyon 98 bin 118 doza yükseldi.
18 yaş ve üstü nüfusta en az iki doz aşı yaptıranların oranının en yüksek olduğu 10 il Osmaniye, Ordu, Amasya, Muğla, Kırklareli, Çanakkale, Eskişehir, Balıkesir, Zonguldak ve Manisa oldu.
En az iki doz aşı uygulananların oranının en düşük olduğu iller ise Şanlıurfa, Batman, Siirt, Diyarbakır, Bingöl, Muş, Mardin, Bitlis, Ağrı ve Elazığ olarak sıralandı.
Temizlik, aşı dışında, Covid-19’la mücadelenin üç temel prensibinden biri. Elimizle gayri ihtiyari şekilde yüzümüze dokunmamız virüsün bulaşmasına neden olabiliyor. Temizlikte titiz olalım. Bu “istemsiz” hareketten de kaçınalım. Omicron’a karşı daha dikkatli olmak zorundayız. pic.twitter.com/r3kUM0WCTO
— Dr. Fahrettin Koca (@drfahrettinkoca) January 25, 2022
### "Omicron'a karşı daha dikkatli olmak zorundayız"
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Temizlik, aşı dışında, Kovid-19'la mücadelenin üç temel prensibinden biri. Elimizle gayriihtiyari şekilde yüzümüze dokunmamız virüsün bulaşmasına neden olabiliyor. Temizlikte titiz olalım. Bu 'istemsiz' hareketten de kaçınalım. Omicron'a karşı daha dikkatli olmak zorundayız." ifadelerini kullandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Koçtaş pandemi döneminde de ustaların yanında
## Özet
Koçtaş Genel Müdürü Devrim Kılıçoğlu, “Pandemi döneminde evlerde dekorasyon değişikliği ve tadilat taleplerindeki artış ile birlikte Ustabilir uygulamamız daha da çok önem kazandı. Haliyle bu da ustalarımız için önemli bir fırsata dönüştü" dedi
## İçerik
Şirketten yapılan açıklamaya göre, Koçtaş, ustalara özel sunduğu hizmet ve avantajlarını pandemi döneminde de sürdürüyor.
Usta Kart sahiplerine çok özel indirimler, ödeme kolaylığı, telefonla sipariş hizmeti ve nakliye kolaylığı gibi birçok ayrıcalık sunan Koçtaş, ustaya ihtiyaç duyan müşteriler ile ustaları bir araya getirdiği ücretsiz platformu Ustabilir uygulamasının web sitesi “ustabilir.com”u da hizmete açtı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Koçtaş Genel Müdürü Devrim Kılıçoğlu, perakende müşterilerinin yanında ustaların da Koçtaş için büyük önem taşıdığını belirterek, şunları kaydetti:
“2018 yılı içerisinde hizmete açtığımız ‘Ustabilir’ mobil uygulamamız sayesinde evinde yaptıracağı tadilat için güvenilir bir usta ihtiyacı duyanlar ile ustalarımızın arasında ücretsiz bir köprü oluşturmuştuk. Bu uygulamamızı bir adım ileri taşıyarak ustabilir.com’u da hizmete açtık. Ustabilir’de kullanıcılar, ihtiyaç duyulan hizmet için seçili bölgedeki ustaları kolaylıkla filtreleyebiliyor, aradığı ustayı yorum, sertifika, puan ve referans işleri üzerinden değerlendirebiliyor. Ustalar ise uygulama üzerinden kendilerine profil sayfalarını oluşturup, müşteri ağını genişletebiliyor ve Koçtaş’ın kendilerine sunduğu ek avantajlardan yararlanabiliyor.
Pandemi döneminde evlerde dekorasyon değişikliği ve tadilat taleplerindeki artış ile birlikte Ustabilir uygulamamız daha da çok önem kazandı. Haliyle bu da ustalarımız için önemli bir fırsata dönüştü. Salgın döneminde de ustaların çalışırken dikkat etmesi gereken kurallarla ilgili Ustabilir’e eklediğimiz videolar ile onları bilgilendirmeye gayret ettik. Şu an Koçtaş Usta Kart sahibi 58 bine yakın usta, Ustabilir aplikasyonuna kayıtlı ise 8 bini aşkın ustamız bulunuyor. İşimizin belkemiği olarak tanımladığımız ustalarımıza birçok avantaj sağlamak için sürekli çalışıyoruz. Pandemi döneminde de ustalarımızın yanındayız.”
- “Pandemi döneminde kullanılmadığı için silinen 217 bin TL değerinde puanı ustalarımızın Usta Kart’larına geri yüklüyoruz”
Kılıçoğlu, Usta Kart sahiplerinin alışverişlerinde indirim ve puan kazanmalarına olanak sağladıklarını aktararak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ustalara yönelik ürün gamımızı sürekli artırıp geliştirirken bir yandan da ustalara özel fırsat ve avantajları hayata geçirmeyi sürdürüyoruz. Ustalarımızın, Usta Kartlı alışverişlerine bakarak Bronz Usta, Gümüş Usta ve Altın Usta olarak üç sınıflandırma yapıyoruz. Ustaların, Bronz Usta seviyesinden Altın Usta seviyesine doğru yükseldikçe Usta Kart ile kazandıkları fayda oranları da artıyor. Normal şartlarda belirli dönemlerde silinen, kullanılmamış puanları, pandemi döneminde ustalarımızın mağdur olmamaları için Usta Kart’larına toplamda 217 bin TL değerinde puan geri yüklüyoruz.
Son olarak, bu yıl ilk kez düzenlediğimiz ‘Usta Ödülleri’ni de her yıl gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Ustalarımızı, ‘Usta Kart ile En Çok Ciro Yapan’, ‘Usta Kart ile En Çok Sayıda Alışveriş Yapan’, ‘Ustabilir Uygulamasında En Çok İş Tamamlayan’ ve ‘Ustabilir Uygulamasında En Çok İş Tamamlayan ve Puanı En Yüksek Ustalar’ olmak üzere 4 farklı kategoride ödüllendirdik. Her kategoride birinci olan ustalarımız 5 bin TL, ikinci olan ustalarımız 1.000 TL, üçüncü olan ustalarımız ise 500 TL olmak üzere toplam 26 bin TL puan ile ödüllendirildi. Ustaların eğitimine ve gelişimine de ciddi katkı sağlıyoruz. Koçtaş Kampüs’te 2019 yılında inşaat boyacılığı, sıhhi tesisat gibi alanlarda eğitim alan 86 ustamız MEB onaylı sertifikalarına kavuştu. Önümüzdeki dönemde de ustalara yönelik eğitim programlarını sürdüreceğiz.” |
# Metro Türkiye çalışanlarından küçük işletmelere 750 bin TL'lik destek
## Özet
Kendi İşim Günü'nü kutlayan Metro çalışanları, küçük işletmelere destek olmak için Türkiye'de 750 bin TL'yi aşan alışveriş yaptı
## İçerik
Metro'dan yapılan açıklamaya göre şirket, faaliyet gösterdiği ülkelerde Kendi İşim Günü'nü 5'inci kez kutladı.
Her yıl Ekim ayının ikinci salı günü, dünyanın farklı yerlerindeki işletme sahipleriyle birlikte Kendi İşim Günü'nü kutlayan Metro çalışanları, bu yıl ki kutlamalarda işletmeleri ziyaret ederek yaptıkları alışverişler ile bu zorlu dönemde onların yanında yer aldı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Metro Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Sinem Türüng, Metro Türkiye olarak işletme sahipleriyle güçlü bağlar kurmaya, her gün onların başarısına katkıda bulunmaya çalıştıklarını aktardı.
Kendi işinin sahibi işletmecileri desteklemek, küçük işletmelerin bilinirliğini artırmak ve bu işletmelerin ekonomideki yerinin önemi konusunda farkındalık yaratmak için çalışmalar yaptıklarını belirten Türüng, şunları kaydetti:
'Her zaman olduğu gibi Kovid-19 döneminde de bu işletmelerin yanında yer alarak onlara destek olduk. Pandemi döneminde 'Küçük İşletmem İçin' projemizle yeme-içme sektöründeki 1500 küçük işletmeye 8 milyon TL'lik ürün ve hizmet yardımı sağlamıştık. Kendi İşim Günü'nde de işletmelere verdiğimiz desteğin kapsamını genişleterek kuaförler, bakkallar gibi pandemide faaliyetlerini durduran ya da azaltan işletmelerin de yanında olmayı amaçladık.
Böylece Türkiye'nin dört bir yanındaki küçük işletmelere 750 bin TL'den fazla maddi destek sağlamış olduk. Çalışanlarımızla birlikte bu zorlu süreçte farklı sektörlerden işletmelerin de yanında olmaktan mutluluk duyuyoruz. 30 yıldır olduğu gibi bundan sonraki süreçte de küçük işletmelerin yanında olmaya devam edeceğiz.'
Açıklamada verilen bilgilere göre, Metro Türkiye, 21 şehirde 37 mağazasında görev alan çalışanlarıyla işletmelere destek olmak üzere bir inisiyatife imza attı.
Bu kapsamda, 13 Ekim'e özel her çalışana, sık ziyaret ettikleri yeme-içme işletmeleri, bakkallar, kuaförler gibi küçük işletmelerden alışveriş yapmaları için maddi kaynak sağladı.
Metro Türkiye'nin 4 bin 200 çalışanı, küçük işletmelerde şirketin ayırdığı 750 bin TL'yi aşan harcama yaparak yerli ekonomiye destek oldu. Dünya genelinde ise 90 bin aşkın Metro çalışanı işletmelerden 2 milyon avroluk alışveriş yaptı. |
# Kardiyoloji Uzmanı Dr.Naser Can'dan kalp hastaları koronavirüs uyarısı
## Özet
Medicana Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Dr. Naser Can,"Dokulara oksijen ulaştırmak için daha çok çalışması gereken hastalıklı bir kalp etkilenecektir.Kalp rahatsızlığınız varsa,Kovid-19 salgını sırasında korunmak için ekstra özen göstermelisiniz"dedi
## İçerik
Medicana'dan yapılan açıklamaya göre uzman doktor Can, kalp hastalarında koronavirüs riski hakkında önemli bilgiler verdi.
Kovid-19 salgınının kalp sorunları olan insanlar için ciddi endişeler barındırdığını belirten Can, "Koroner kalp hastalığı veya hipertansiyonu olan yaşlı kişilerin enfekte olma ve daha şiddetli semptomlar geliştirme olasılığı daha yüksektir." bilgilerini verdi.
- "İnme hastaları ayrıca Kovid-19 alırlarsa komplikasyon riskiyle karşı karşıya kalabilirler"
Amerikan Kardiyoloji Koleji'nin şubat ayında, kalp hastalarını potansiyel artan risk konusunda uyararak "ek, makul önlemleri" teşvik etmek için bir bülten yayınladığını aktaran Can, şunları kaydetti:
"Erken raporlara dayanarak, bültene göre hastaneye yatırılan Kovid-19 hastalarının yüzde 40'ında kardiyovasküler hastalık veya serebrovasküler hastalık (beyinde inme gibi kan akışını engelleyen durum) vardı. Ülkenin farklı bölgeleri farklı düzeylerde virüs aktivitesi görüyor ve en fazla risk altında olanlara kalabalıktan kaçınmak ve başkalarıyla teması sınırlandırmak için mümkün olduğunca evde kalmalarını tavsiye ediyor.
Amerikan Kalp Derneği, kalp hastalığı olan veya inme geçiren insanlar için dikkatli ve hazırlıklı olmalarını tavsiye ediyor. Güncel bilgilere dayanarak, koroner kalp haslığı veya hipertansiyonu olan yaşlı insanların enfekte olma ve daha şiddetli semptomlar geliştirme olasılığı daha yüksektir. İnme hastaları ayrıca Kovid-19 alırlarsa komplikasyon riskiyle karşı karşıya kalabilirler."
- "Kalp hastaları daha dikkatli olmalı"
Dr. Can, virüsün ana hedefinin akciğerler olduğunu ifade ederek, virüsün kalp dokusuna da saldırıda bulunduğunu ve miyokardit olarak tanımlanan kalp kası ve ileti yollarında hastalık oluşturabildiğini kaydetti.
Akciğerlerin tutulumunda kanın yetersiz oksijen içermesini kompanse etmek için, kalbin dolaşım hızını artırmak zorunda kalacağını belirten Can, şunları ifade etti:
"Dokulara oksijen ulaştırmak için daha çok çalışması gereken hastalıklı bir kalp etkilenecektir. Bu, kalbin etkin bir şekilde pompalama problemleri yaşadığı kalp yetmezliği olan biri için sorunları daha da kötüleştirebilir. Kalp rahatsızlığınız varsa, Kovid-19 salgını sırasında kendinizi korumak için ekstra özen göstermelisiniz. Altta yatan kalp sorunu olan bir kişinin bağışıklık sistemi daha az olabilir.
İnsanların yaşlandıkça bağışıklık sistemlerinin zayıfladığı bilinmektedir. Ve 'kronik tıbbi rahatsızlığı olanlarda, virüslere maruz kaldığında vücudun bağışıklık tepkisi güçlü olmayacaktır.' Böyle bir kişi virüse yakalanırsa, komplikasyonlara maruz kalacaktır. Ayrıca, arterlerinde plak olarak bilinen yağ birikimi olan insanlar için virüsler özel bir risk oluşturabilir. Kanıtlar, benzer viral hastalıkların bu plakları dengesizleştirebileceğini, potansiyel olarak kalbi besleyen bir arterin tıkanmasına neden olarak hastaları kalp krizi riski altına sokabileceğini göstermektedir."
- "Hastaysanız işten uzak durun"
Dr. Naser Can, bireylerin Kovid-19 salgını ortasında da sağlıklı yaşam tarzını koruması gerektiğini belirterek, evde sağlıklı bir yaşam tarzını sürdürmeye yardımcı olacak egzersizlerin yapılması gerektiğini kaydetti.
Can değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
"Evde devre antrenmanı oluşturun. Atlama krikoları, lunges veya yerinde koşu gibi evde yapabileceğiniz üç veya dört egzersiz seçin. Her egzersizi kısa aralıklarla yapın ve devreyi iki ila üç kez tekrarlayın. Günlük aktivitelerinizin temellerini hatırlayın: sigara içmeyin, dengeli beslenin, uykunuza dikkat edin, ellerinizi en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla sık sık yıkayın, öksürüğünüzü veya hapşırmalarınızı bir mendille örtün ve ardından dokuyu atın, hastaysanız işten uzak durun, yüzeylere dokunmaktan kaçının, yüzünüze dokunmamaya çalışın ve gözle görülür hasta görünen insanlardan kaçının." |
# Moderna yetişkinlerde Omicron'a karşı takviye dozu denemeye başladı
## Özet
ABD ilaç firması Moderna, Kovid-19'un Omicron varyantına karşı takviye dozunu yetişkinlerde denemeye başladı.
## İçerik
Moderna'dan yapılan açıklamada, Omicron'a karşı geliştirilen takviye dozun dün ilk kez bir katılımcıya yapıldığı duyuruldu.
Açıklamada, Omicron için özel üretilen takviye dozun, Moderna'nın iki dozunu yaptıran ya da iki dozun üstüne üçüncü takviye dozu olan 600 kişilik bir grup üstünde deneneceği belirtildi.
New England tıp dergisinde yayımlanan bir çalışma, Omicron varyantını hedef alan antikorların aşının üçüncü takviye dozundan altı ay sonra azaldığını ancak hala tespit edilebilir seviyede kaldığına işaret etti.
**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Omicron, çocuklardaki Kovid-19 vakalarını da artırdı
## Özet
Prof. Dr. Ergin Çiftçi, "Yatan hastalarımızın çoğunluğu altta farklı hastalıkları bulunan çocuklar. Sağlıklı çocuklarda şu an kötü bir seyir görmüyoruz." dedi.
## İçerik
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ergin Çiftçi, Kovid-19'un Omicron varyantı nedeniyle çocuk hasta ve hastaneye yatanların sayısında artış görüldüğünü belirterek, "Yatan hastalarımızın çoğunluğu altta farklı hastalıkları da bulunan çocuklar. Sağlıklı çocuklarda şu an kötü bir seyir görmüyoruz." dedi.
Çiftçi, dünyayla birlikte Türkiye'de de baskın hale gelen Kovid-19'un Omicron varyantının çocuklardaki etkilerine ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Omicron'un etkisiyle günlük vaka sayılarının 70 binin üzerine çıktığına dikkati çeken Çiftçi, çocuklardaki Kovid-19 vakalarında da buna paralel artış görüldüğünü vurguladı.
Prof. Dr. Çiftçi, "Hastanemize başvuran ve hastaneye yatan çocuk Kovid-19 vaka sayısında ciddi artış oldu. Yakın bir dönemde Kovid-19 yataklarımızın tamamı boşalmıştı. Bütün hastalarımızı taburcu etmiştik ve yeni Kovid-19 vakası hastaneye yatmıyordu. Fakat Omicron'un ortaya çıkışıyla birlikte çocuk hasta ve hastaneye yatanların sayısında artış gördük. Şu an hastanemizde Kovid-19'a ayrılan bütün yataklarımız dolu durumda." diye konuştu.
### "Ağır etkilenen çocuklar da var"
Kovid-19 nedeniyle hastaneye yatırılan çocukların büyük bölümünde altta yatan farklı hastalıklar bulunduğuna dikkati çeken Çiftçi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kovid-19 genel olarak erişkinlere göre çocuklarda daha hafif seyrediyor ama ağır etkilenen çocuklar da var. Örneğin karaciğer, kalp, böbrek gibi organların transplantasyonu (nakli), kemik iliği nakli yapılan, bağışıklık sisteminde sorun olan, kronik kalp hastalığı olan çocuklar var. Altta yatan farklı bir hastalığı olan çocuklar Kovid-19'a yakalandıklarında hastaneye yatmak durumunda kalabiliyor. Yatan hastalarımız da çoğunlukla böyle. Altta yatan bir hastalığı olmayan, sağlıklı çocuklarda şu an kötü bir seyir görmüyoruz. Hastalık, genel olarak Delta varyantına göre daha iyi seyrediyor. Sağlıklı olup da hastanemizde Kovid-19 nedeniyle yatan bir çocuğumuz yok."
Prof. Dr. Çiftçi, Kovid-19 geçiren çocuklarda nadiren Multisistem Inflamatuar Sendromu (MIS-C) görülebildiğine işaret ederek, "Kovid-19'u belirtili veya belirtisiz geçiren çocukların bir kısmında iyileştikten yaklaşık 1-1,5 ay sonra Multisistem Inflamatuar Sendromu dediğimiz hastalık gelişebiliyor. Bu hastalıkta en çok gördüğümüz, vücutta döküntüler, gözlerde kızarıklık, dudaklarda çatlama, soyulma gibi deri ve mukoza belirtileri oluyor." ifadesini kullandı.
### "Zamanında tedavi edilmesi hayati önem taşıyor"
Ayrıca hastalık kaynaklı bulantı, kusma, ishal, karın ağrısı, halsizlik, çarpıntı ve kalp yetmezliği gibi bulgular ile organ tutulumlarını gördüklerini anlatan Çiftçi, şöyle konuştu:
"Multisistem Inflamatuar Sendromu, zamanında tedavi edilmezse maalesef çocukların yaşamını kaybetmesine neden olabiliyor. Hastalık, Kovid-19 geçiren çocukların çok küçük bir kısmında gelişiyor. Aileler, çocuklarını hastalıktan sonraki 1-1,5 aylık süre içinde takip etmeli. Eğer çocukta ateş veya bahsettiğim diğer belirtiler görülürse mutlaka bir hekime götürülmeli. Multisistem Inflamatuar Sendromu da akılda tutularak, çocuğun Kovid-19 geçirdiği hekime iletilmeli."
Çiftçi, hekimlerin MIS-C'yi kolaylıkla teşhis edebildiğini, hastalığın tedavisinin zor olmadığını belirtti.
### "12 yaş üstündeki çocukların aşıları tamamlanmalı"
Okulların yarıyıl tatiline girmesiyle çocukların sosyal ortamlarda daha çok yer alacağına işaret eden Çiftçi, temel önlemlere dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Aşıların Kovid-19'un ağır geçirilmesini engellediğini, hastalığın yayılımının önlenmesinde de etkisinin bulunduğunu anımsatan Çiftçi, "Çocuğu olan anne babaların mutlaka aşılarını yaptırmaları ayrıca çocukla teması olması muhtemel kişilerin de aşılanmış olmasına dikkat etmesi gerekiyor. 12 yaş ve üstünde de eksik dozu bulunan çocukların aşıları mutlaka tamamlanmalı." uyarısında bulundu.
Çiftçi, tatilde çocukların bir araya gelerek yapacağı aktivitelerde de maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkat edilmesinin, maske takılmayan kalabalık alanlardan uzak durulmasının önem taşıdığını söyledi.
Salgının kontrol altına alınamaması nedeniyle dünyada gelişmiş bazı ülkelerde 12 yaş altı çocuklarda Kovid-19 aşılarının uygulandığını anımsatan Çiftçi, Türkiye'de de böyle bir uygulamaya gidilmesi gerektiği görüşünü paylaştı.
### "İnfluenza ile Kovid-19 belirtilerinde mutlaka test yapılmalı"
Mevsimsel etkiyle artan influenzanın (grip) da Kovid-19'la benzer belirtiler gösterdiğine dikkati çeken Çiftçi, "İnfluenza ile Kovid-19'u ve bazı diğer solunum yolu enfeksiyonlarını birbirinden ayırmak çok mümkün değil. Çoğunlukla birbirine benzeyen belirtileri bulunuyor. İnfluenzada ani başlayan yüksek ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı, öksürük gibi belirtiler söz konusu. Bu belirtiler ortaya çıktığında mutlaka test yapılmasını öneriyorum." ifadesini kullandı.
Çiftçi, influenzanın da testle teşhis edildiğini ve tedavisinin ilaçla kolaylıkla yapılabildiğini vurguladı.
**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Paris Belediye Başkanı Hidalgo, salgının yönetimi konusunda Macron'u eleştirdi
## Özet
Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında aldığı kararlardan dolayı eleştirdi.
## İçerik
Ülkede 2022'de düzenlenecek cumhurbaşkanlığı seçiminde Macron'a rakip olacağı öngörülen Hidalgo, salgın tedbirlerine ilişkin adımlarda Macron'u yerel otoritelerle istişare etmeden hareket etmekle eleştirdi.
Sokağa çıkma yasağı, kitapçıların kapatılması ve aşı planlama stratejisi başta olmak üzere birçok konuda Fransa Cumhurbaşkanını Elysee Sarayı'ndan salgına ilişkin kararları dikte etmekle suçlayan Hidalgo, buna karşın kendisinin sahada olduğu ve alınan tedbirlerin sahadaki gerçeklerle uyumlu olması gerektiğini savundu.
### Bir ufuk çizmeyen dur-kalk taktiği
Hidalgo, Le Monde gazetesine verdiği demeçte, "Kovid-19 ile mücadele stratejisinin başarısı, ikna edici sonuçlar sağlamayan veya bir ufuk çizmeyen dur-kalk taktiğinin parçası olarak birbirini takip eden kapanma açılma önlemlerine indirgenemez." değerlendirmesinde bulunarak, Macron'a salgın kararları alınırken halkın durumunu dikkate alması tavsiyesinde bulundu.
Paris Belediye Başkanı şubatın son haftasında yıllık izindeyken yardımcısı Emmanuel Gregoire hükümetle paralel olarak Paris'te 3 haftalık sokağa çıkma yasağının masadaki seçenekler arasında olduğunu açıklamıştı.
Gelen tepkiler üzerine seçmenini karşısına almak istemeyen Hidalgo'nun da baskısıyla yardımcısı Gregoire, geri adım atarak 3 haftalık sokağa çıkma yasağının masadaki seçenekler arasında olduğunu bunu desteklemediklerini belirtmişti.
Bu durum Elyse Sarayı ile Paris Belediyesi arasındaki gerilimi daha da tırmandırmıştı.
Paris kulislerinde Hidalgo'nun Fransa'da yaşanan ekonomik sıkıntı ve salgın yönetimi konuları üzerinden Macron'a yüklenerek 2022'de karşısına sol cephenin adayı olarak çıkacağı konuşuluyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Halkbank, Makedonya'da liderliği hedefliyor
## Özet
Halkbank Makedonya Genel Müdürü Dr. Bilal Sucubaşı, Makedonya finans sektöründe pazarın yüzde 10'undan fazlasına sahip olduklarını belirtti
## İçerik
Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak ile ekonomi yazarlarından oluşan heyet, Makedonya Türkiye Ticaret Odası (MATTO) ev sahipliğinde Makedonya'nın başkenti Üsküp'ü ziyaret etti.
Ziyarete, Makedonya'da yatırımları bulunan Türk şirketleri de iştirak ederek, tecrübe ve tavsiyelerini basın mensuplarıyla paylaştı.
Halkbank Makedonya Genel Müdürü Dr. Bilal Sucubaşı, burada yaptığı sunumda, Halkbank'ın, Avrupa pazarının giriş kapısı olarak değerlendirilen Makedonya'da 2011'de faaliyetlerine başladığını, şu anda aktif büyüklüğüyle ülkenin 4'üncü büyük bankası olduğunu anlattı.
Makedonya finans sektöründe pazarın yüzde 10'undan fazlasına sahip olduklarını vurgulayan Sucubaşı, "30 bini kredi kullanıcısı olmak üzere 200 bine yaklaşan müşterimiz, 500'ü aşan çalışanımızla Makedonya'da en hızlı büyüyen banka olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Hedefimiz liderlik." diye konuştu.
Sucubaşı, Avrupa Birliği ve NATO üyeliğine hazırlanan Makedonya'ya yabancı yatırımcı ilgisinin her geçen gün arttığını belirterek, şunları kaydetti:
"Makedonya ekonomi yönetimi, ülkede yabancı yatırımları artırma kararlılığında. Sağlanan vergi muafiyetleri, stratejik konum, eğitimli iş gücü Makedonya'nın dünyanın her yerinden yatırımcı ilgisi görmesini sağlıyor. NATO ve AB üyeliği sonrasında aynı fırsatlar sunulamayabilir. O yüzden Makedonya'da bugünden yer almak kazançlı olabilir. Türkiye'den birçok şirket, Makedonya'da inşaattan gıda üretimine, otomotiv yan sanayiden hizmete kadar önemli yatırımlara imza attı. Daha fazlası için, bankamız asli görevi olan finans desteğinin dışında danışmanlık gibi birçok başka alanda da hizmet veriyor. Makedonya 2 saatlik kara yoluyla 650 milyonluk pazara rahatlıkla ulaşılabilen bir üs konumunda. Üretim tesislerinin şimdilik kısıtlı olduğu bu ülkede yatırım yapacak iş insanlarımıza destek vermeye devam edeceğiz."
- "Makedonya'nın geleceğine inanıyoruz"
TAV Makedonya Genel Müdürü Alper Ersoy da, balkanların tam merkezinde, 500 milyon nüfuslu Avrupa pazarının hemen yanı başında yer alan Makedonya'nın, genç ve eğitimli nüfusu, istikrarlı ekonomik, politik ve hukuki yapısı, Avrupa Birliğine ve NATO'ya aday ülke olması ve Makedonya hükümetinin yapıcı ve iş birlikçi yaklaşımıyla gelecek vaat eden, gelişime açık, stratejik konuma sahip bir ülke olduğunu söyledi.
Balkanların, yatırımları için hedef bölgelerinden birisi olduğunu aktaran Ersoy, Mart 2010'da Üsküp ve Ohrid havalimanlarının işletmesini 20 yıllığına devraldıklarını anımsattı.
Ersoy, Üsküp ve Ohrid havalimanlarına toplamda 120 milyon avroluk yatırım yaptıkları bilgisini vererek, şunları kaydetti:
"Bu iki havalimanını devraldığımızda toplamda sadece 639 bin yolcuya hizmet veriliyordu. Geçen yıl ise Üsküp ve Ohrid'de toplamda 2 milyonun üzerinde yolcuya hizmet sağladık. 2010'dan bugüne yolcu sayımız Üsküp'de yüzde 209, Ohrid ise yüzde 344 artış gösterdi. Bu yıl sonunda sadece Üsküp'te 2 milyon yolcu sayısını aşmayı bekliyoruz. Direk uçuş yapılan destinasyon sayısını 15'den 38'e çıkardık. Üsküp Havalimanı'nı devraldığımızda Türkiye ile Makedonya arasında haftalık 4 uçuş vardı. Bugün Türk Hava Yolları haftada 14, Pegasus 5 olmak üzere haftalık 19 uçuş yapılmaktadır. 2019'da bu sayının artmasını bekliyoruz. Aynı zamanda ilk defa İstanbul’dan Ohrid'e uçuşlar bu yıl başladı. Çapraz uçuşlarla işlettiğimiz 18 havalimanını birbirine bağlamak için yoğun çaba sarf ediyoruz."
Alper Ersoy, kendilerine sadece Makedonya'ya gelerek ticari faaliyet gösteren kar amaçlı bir şirket olarak bakmadıklarını, Türkiye'nin ticari elçileri gibi görüp, bunun bilinciyle hareket ettiklerini dile getirdi.
Makedonya'da sosyal sorumluluk faaliyetleri de yürüttüklerini anlatan Ersoy, "Makedonya'nın geleceğine inanıyoruz. Gelecekte de paydaşlarımız için en yüksek faydayı yaratmak ve iyi bir ülke temsilciği yapmak üzere çalışmayı sürdüreceğiz." diye konuştu.
- Heyete özel tanıtım etkinliği
Ziyaret kapsamında, Makedonya-Türkiye Ticaret Odası (MATTO) tarafından ülkenin yatırım, iş ve turizm merkezi olarak tanıtımının gerçekleştirildiği bir etkinlik düzenlendi.
Etkinliğe, Makedonya Ekonomi Bakanı Kreşnik Bekteşi, Dış Yatırımlardan Sorumlu Türk kökenli Devlet Bakanı Adnan Kahil, MATTO Başkanı Aydoğan Ademovski, MATTO üyesi şirket temsilcileri ile her iki ülkenin ekonomi gazetecileri katıldı.
- Makedonya'daki Türk yatırımları
Alınan bilgiye göre, Makedonya'da Türk şirketlerine birçok fırsat sunuluyor. Makedonya'da yatırım yapan Türk şirketleri için 10 yıl kurumlar vergisi muafiyeti bulunurken, aynı teşvik yatırımcıya kişisel olarak da sunuluyor. Öte yandan ülkede üretim yapıp dünya ülkelerine ihracat yapılması halinde, bu ihracat için KDV ve gümrük vergisi ödenmiyor. Türk şirketlerine ayrıca, belediye verileri muafiyeti, 99 yıllığına düşük bedelle arazi kiralama, doğalgaz, elektrik, su, kanalizasyon gibi altyapı bağlantı yardımları da veriliyor.
Söz konusu avantajlardan faydalanarak Makodonya'ya yatırım yapan şirketler arasında TAV Havalimanları ve Halkbank'ın yanı sıra Türk Hava Yolları, Limak Holding, Cevahir Holding, Acıbadem, Sütaş, Altınbaş, LC Waikiki, Koton, Collezione ve Aselsan gibi şirketler de bulunuyor.
Limak Holding'in, Üsküp'te 50 dönüm üzerine kuracağı yaşam alanı projesi konut, ofis, AVM ve rezidanslardan oluşurken, bu projenin maliyeti de 200 milyon avro civarında. Cevahir Holding'in de Makedonya'da 300 milyon avroluk yatırımla rezidans ve AVM projesi bulunuyor. 42'şer katlı 4 kuleden oluşacak proje, ülkenin en yüksek binaları olacak.
Aselsan, Makedonya'da "Koridor 10" olarak adlandırılan otoyolların üzerinde bulunan gişelerin modernizasyonu ve elektronik ödeme sisteminin uygulanması ihalesini toplam 18,7 milyon avro ile kazanırken, çalışmaların bu yıl içinde tamamlanması bekleniyor.
İlk yurt dışı yatırımında Makedonya'yı tercih eden Sütaş'ın da ülkede yılda 70 milyon litre süt işleme kapasiteli tesisi bulunuyor. |
# Afganistan'da binlerce uyuşturucu bağımlısı hastanelerde tedavi edilmeyi bekliyor
## Özet
Afganistan'da hastanelerde yatan binlerce uyuşturucu bağımlısı tedavi edilmeyi bekliyor.
## İçerik
#### Afganistan'da hastanelerde yatan binlerce uyuşturucu bağımlısı tedavi edilmeyi bekliyor.
###### Kabil
Afganistan'ın başkenti Kabil'in Kabil Bay bölgesinde bulunan, ülkenin uyuşturucu bağımlılarına hizmet veren en büyük hastanesi, 1200 yataklı İbn-i Sina Uyuşturucu Bağımlıları Tedavi Merkezi kapılarını AA'ya açtı.
Tam kapasiteyle çalışan hastanede 50'si psikolog, 60'ı psikiyatrist 450 personel çalışıyor.
Bağımlılar genellikle şehrin köprü altı gibi metruk bölgelerinden toplanarak 45 günlük tedavi sürecine alınıyor. Bu kişilerin çoğu zorla toplanırken, kimisi de tedavi için kendisi başvuruyor.
### İlaç ve psikoterapi desteği
Hastaneye yeni gelen bir kişinin, kayıt işlemlerinin ardından kıyafetleri değiştiriliyor, saçları kesiliyor, banyo yaptırılıyor ve böylece bağımlılar tedavi sürecine hazır hale getiriliyor.
Tedavide günlük program sabah erkenden başlıyor. Bağımlılar, sabah namazı ve kahvaltının ardından ilaç ve psikoterapi sürecine giriyor. Bunun ardından süreç satranç, müzik, basketbol, futbol, voleybol gibi çeşitli oyun ve spor faaliyetleriyle devam ediyor.
Bağımlılara tedavi amaçlı düşük doz dahi olsa uyuşturucu madde verilmezken, süreç günlük raporlarla takip ediliyor ve taburcu edildikten sonra da hastane ekibi üzerinden gerekli takipler yapılıyor.
Bağımlıların çoğu işsiz ve dar gelirli ailelere sahip, kimisi ise sokakta yaşıyor. Durumu iyi olanlar, uyuşturucu maddeyi ailelerinin parasıyla alıyor. Maddi durumu iyi olmayanlar ise evlerindeki eşya ve takıları zorla alıp satıyor. Sokakta yaşayanlar ise hırsızlık, dilencilik yaparak ya da kağıt-pet şişe toplayıp satarak uyuşturucu madde temin ediyor.
İbn-i Sina Uyuşturucu Bağımlıları Tedavi Merkezi Başkanı Dr. Ahmet Zahir Sultani, tedavide başarı oranının yüzde 60'a yakın olduğunu kaydetti.
Sultani, ülke genelinde 800 bini kadın 3 milyon 500 bin uyuşturucu bağımlısı bulunduğunu söyledi.
Ülke genelindeki hastanelerde 4 bin yatılı bağımlı olduğunu kaydeden Sultani, tıbbi teçhizatlarının yeterli olduğunu ifade etti.
### "Taliban ile mafya baskısı sona erdi"
Afganistan ekonomisinde uyuşturucu madde ticaretinin önemli bir yer tutması nedeniyle daha önce uyuşturucu mafyalarının baskısına maruz kaldıklarını belirten Sultani, Taliban'ın ülke yönetimini devralmasıyla meydana gelen değişiklikleri şu şekilde anlattı:
"Taliban'ın gelmesiyle uyuşturucu bağımlılarını toplama işlemi arttı. Son 2 ayda 3 binden fazla bağımlıyı topladık ve hastanede tedavi edip ailesine teslim ettik. Daha önce uyuşturucu mafyaları tarafından çok tehdit alıyorduk. Hatta Taliban öncesi hastanemize silahlı saldırı yapılmıştı. Uyuşturucu mafyaları müşterilerini kaybetmek istemiyor ancak Taliban'ın gelmesiyle bu tehdit ortadan kalktı. Şu ana kadar böyle bir tehdit almadık."
### Bağımlılar iyileşmek istiyor
Uyuşturucu madde bağımlısı 43 yaşındaki Emanullah Ahmedi, daha önce de hastaneye kendi isteğiyle geldiğini ancak taburcu edildikten kısa süre sonra yeniden uyuşturucuya başladığını kaydetti.
6 yıldır uyuşturucu madde kullandığını belirten Ahmedi, hastaneye yine kendi istediğiyle geldiğini ifade ederek "Bırakmak istiyorum ancak uyuşturucu Afganistan'da çok yaygın. Her yerde kullanıyorlar. Umarım bu sefer bırakırım." dedi.
İşsiz olduğunu ve uyuşturucu madde alabilmek için ailesinin varlıklarını sattığını belirten Ahmedi, iyileşip 4 çocuğu ile güzel bir hayat yaşamak istediğini söyledi.
25 yaşındaki Habib Azizi de madde bağımlılığı nedeniyle ailesiyle arasının açıldığını ve sokaklarda yaşamaya başladığını belirtti.
Taliban'ın son toplamasında hastaneye getirildiğini anlatan Azizi, topladığı kağıt ve pet şişeleri satarak uyuşturucu madde satın aldığını kaydetti.
Yaklaşık 20 gündür hastanede olduğunu söyleyen Azizi, iyileşmeye yönelik ilerleme gördüğünü belirterek "4 yıldır uyuşturucu madde kullanıyorum. Umarım bağımlılıktan kurtulurum ancak pek ihtimal vermiyorum. Çabalayacağım." dedi.
Ülkede uyuşturucu kullanımının yaygın olduğunu ifade eden Azizi, taburcu edildikten sonra düzenli bir iş bulup evlenmek istediğini söyledi.
**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# 2018-KPSS branş bazındaki sıralamalar güncellendi
## Özet
2018 KPSS'ye katılan adayların sınav sonuçlarına göre branş bazında sıralamaları güncellendi.
## İçerik
**ÖSYM** 'den, 2018 **Kamu Personel Seçme Sınavı** na (**KPSS** ) katılan adayların sınav sonuçlarına göre branş bazında sıralamalarının güncellendiği bildirildi.
Kurumdan yapılan açıklamada, **2018-KPSS**'ye (lisans, ön lisans ve ortaöğretim) katılan adayların sınav sonuçlarına göre branş bazında sıralamalarının güncellenerek ÖSYM Aday İşlemleri Sistemine yansıtıldığı belirtildi. Adaylar, ÖSYM'nin "https://ais.osym.gov.tr" adresinden kimlik numaraları ve şifreleriyle güncellenmiş branş bazında sıralamalarını öğrenebilecekler.
Branş bazında sıralamaların, adayları bilgilendirme amacıyla oluşturulduğu ve kendileri ile aynı alanda sınava giren diğer adaylar arasında kendi başarı durumlarını değerlendirmelerine imkan veren bir hizmet olduğu belirtilen açıklamada, görüntülenen sayfanın belge niteliği taşımadığı vurgulandı.
Her türlü değerlendirmede, ÖSYM sisteminde kayıtlı bilgilerin esas alındığı bildirilen açıklamada, "Branş bazında sıralama işlemleri adayların (YÖKSİS ve e-Okul sistemi üzerinden çekilmiş olan) ÖSYM sistemi üzerinde 18 Ocak 2019 tarihi ile aktif olarak bulunan eğitim bilgileri; ve bu tarih itibarıyla sistemde aktif eğitimi gözükmeyen adayların ise başvuruda belirttikleri eğitim bilgileri baz alınarak hazırlanmıştır." bilgisine yer verildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"MEB tarafından gerçekleştirilen öğretmen alımlarında KPSS P10, P120 ve P121 puan türleri kullanılmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığınca öğretmenliğe atanacakların sıralamaları; alanlara göre mezun oldukları yükseköğretim programları, mezun oldukları yıllar ve öncelikleri, TTK kararlarına göre kontrol edilerek adayların alan bazındaki başvuruları esas alınarak belirlenmektedir. Bu nedenle öğretmen adaylarının branş bazında sıralama bilgilerini kontrol ederken bu durumu göz önünde bulundurmaları gerekmektedir."
Adayların branş bazında sıralamaları incelerken göz önünde bulundurması gereken teknik açıklamalar da ÖSYM'nin sitesinden paylaşıldı.
Muhabir: Barış Gündoğan
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# NBA şampiyonu Tivibu'da belli oluyor
## Özet
Phoneix Suns ile Milwaukee Bucks'ı karşı karşıya getirecek NBA Finalleri, S Sport üzerinden Tivibu ekranlarında olacak
## İçerik
Türk Telekom'dan yapılan açıklamaya göre, NBA'de final serisi başlıyor.
NBA'de şampiyonluk yüzüklerinin 2021'deki adresi belirleniyor. Batı şampiyonu Phoneix Suns ile doğu şampiyonu Milwaukee Bucks'ı karşı karşıya getirecek final serisinin tüm maçları, Tivibu ekranlarından sporseverlerle buluşacak.
Doğu Konferansı finalinde Atlanta Hawks'ı eleyerek NBA Finalleri biletini alan Milwaukee Bucks ile 10 yıl aradan sonra katıldığı play-off'larda Batı Konferansı şampiyonu olmayı başaran Phoneix Suns'ın mücadele edeceği seride ilk hava atışı çarşamba sabaha karşı TSİ 04.00'te yapılacak.
Chris Paul'lü, Devin Booker'lı Phoneix Suns; Giannis Antetokounmpo'lu Kris Middleton'lı Milwaukee Bucks ile sezonun son düellosu için karşı karşıya geliyor. Serinin tüm heyecanı 'geri al izle', 'kaydet izle' ve 'durdur izle' özellikleriyle 73 numaralı kanalda Tivibu kullanıcılarını bekliyor. |
# Subay alımı için ön başvurular başladı
## Özet
Muvazzaf ve sözleşmeli subay ihtiyacını karşılamak üzere Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisine öğrenci alımı için ön başvurular başladı.
## İçerik
#### Muvazzaf ve sözleşmeli subay ihtiyacını karşılamak üzere Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisine öğrenci alımı için ön başvurular başladı.
###### Ankara
**Jandarma Genel Komutanlığı** ve **Sahil Güvenlik Komutanlığı**na muvazzaf ve sözleşmeli ** subay** alımına ilişkin ilan Resmi Gazete'de yayımlandı.
Buna göre, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığında eğitim-öğretim görecek, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının erkek/kadın sözleşmeli subay ihtiyacını karşılamak amacıyla ön başvurular 9-29 Nisan tarihleri arasında internet üzerinden yapılacak.
Alım yapılacak muvazzaf ve sözleşmeli branşları ile diğer şartlar **www.jandarma.gov.tr**, **www.sg.gov.tr**, **www.jsga.edu.tr** ve ** www.dpb.gov.tr** adreslerinde yer alan "2019 Yılı Jandarma Genel Komutanlığı Muvazzaf/Sözleşmeli Subay Başvuru Kılavuzu" ile "2019 Yılı Sahil Güvenlik Komutanlığı Muvazzaf/Sözleşmeli Subay Başvuru Kılavuzu"nda yer alacak.
Ön başvurular sadece "**https://vatandas.jandarma.gov.tr/PTM/Giris** internet adresi ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi Başkanlığı Personel Temin Sistemi üzerinden e-Devlet kapısı vasıtasıyla yapılacak.
### İnternet dışında yapılan başvurular kabul edilmeyecek
Sisteme e-Devlet şifresi, mobil imza, e-imza, T.C. kimlik kartı veya internet bankacılığı seçeneklerinden birisi ile giriş yapılabilecek. İnternet ortamı dışında posta yoluyla veya şahsen yapılan başvurular dikkate alınmayacak.
Başvurusu kabul edilip seçme sınavlarına katılmaya hak kazanan adayların listesi ile sınavlarla ilgili uygulama esasları, sınav ücreti yatırma duyurusu, sınav merkezi, sınav tarihi ve diğer tüm duyurular "https://vatandas.jandarma.gov.tr/PTM/Giris" adresinden ilan edilecek.
### Başvurular 29 Nisan'da sona erecek
Bugün başlayan başvurular, 29 Nisan günü saat 16:59'da sona erecek.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# İhracat rakamları açıklandı
## Özet
TÜİK'e göre ihracat 2019'da bir önceki yıla göre yüzde 2,1 artarak 171 milyar 531 milyon dolar oldu.
## İçerik
**Türkiye'nin ihracatı**, geçen yıl bir önceki yıla göre yüzde 2,1 artarak 171 milyar 531 milyon dolara yükseldi, **ithalat** ı yüzde 9,1 azalarak 202 milyar 705 milyon dolara geriledi. Dış ticaret açığı yüzde 43,5 azalarak 31 milyar 174 milyon dolara olarak gerçekleşti.
Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı iş birliğiyle oluşturulan 2019 yılına ilişkin geçici **dış ticaret verileri** açıklandı.
Buna göre, ihracat geçen yıl, 2018'e göre yüzde 2,1 artarak 171 milyar 531 milyon dolara ulaştı. Aynı dönemde ithalat yüzde 9,1 düşüşle 202 milyar 705 milyon dolara indi.
Dış ticaret açığı ise yüzde 43,5 azalarak 55 milyar 126 milyon dolardan, 31 milyar 174 milyon dolara geriledi.
İhracatın ithalatı karşılama oranı 2018 yılında 75,3 iken geçen yıl sonu itibarıyla yüzde 84,6'ya çıktı.
### Aralık ayı ihracatı
İhracat, 2019 yılı aralık ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6,4 artarak 14 milyar 694 milyon dolar, ithalat yüzde 14,9 artarak 19 milyar 19 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Dış ticaret açığı da bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 57,6 artarak 2 milyar 744 milyon dolardan, 4 milyar 325 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 77,3 olarak belirlendi.
Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, 2019 Aralık ayında imalat sanayinin payı yüzde 93, tarım ve ormancılık sektörünün payı yüzde 4,4, madencilik ve taşocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,8 ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 0,5 oldu.
Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, aralıkta ara mallarının payı yüzde 75,4, sermaye mallarının payı yüzde 14,2 ve tüketim mallarının payı yüzde 10,2 oldu.
### Genel Ticaret Sistemi'ne göre dış ticaret
Genel Ticaret Sistemi'ne göre ihracat, 2019 yılında bir önceki yıla göre yüzde 2,2 artarak 180 milyar 718 milyon dolar, ithalat ise yüzde 9,1 azalarak 210 milyar 261 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu yılda ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 85,9 oldu.
Aralık ayında Genel Ticaret Sistemi'ne göre ihracat, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6,9 artarak 15 milyar 684 milyon dolar, ithalat yüzde 19,3 artarak 19 milyar 971 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 78,5 olarak gerçekleşti.
### 2019'da en fazla ihracat Almanya'ya yapıldı
AB'nin ihracattaki payı Aralık 2018'de yüzde 47,1 iken geçen yılın aynı ayında yüzde 44 olarak kayıtlara geçti.
AB'ye yapılan ihracat, geçen yıl aralıkta bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 0,5 azalarak 6 milyar 470 milyon 670 bin dolara geriledi.
Almanya geçen yıl 15 milyar 435 milyon dolarla Türkiye'nin en fazla ihracat yaptığı ülke oldu.
Bu ülkeyi 10 milyar 870 milyon dolarla Birleşik Krallık, 9 milyar 300 milyon dolarla İtalya, 8 milyar 999 milyon dolarla Irak, 8 milyar 58 milyon dolarla ABD takip etti. İhracatta ilk 5 ülkeye yapılan satışlar, toplam ihracatın yüzde 30,7'sini oluşturdu.
### En fazla ithalat Rusya'dan
İthalatta ise ilk sırayı 22 milyar 454 milyon dolarla Rusya aldı. Bu ülkeyi 18 milyar 497 milyon dolarla Çin, 17 milyar 976 milyon dolarla Almanya, 11 milyar 186 milyon dolarla ABD, 8 milyar 612 milyon dolarla İtalya izledi. İthalatta ilk 5 ülkeden yapılan alımlar, toplam ithalatın yüzde 38,8'ine karşılık geldi.
Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre, geçen yıl aralık ayında ihracat, Kasım 2019'a kıyasla yüzde 0,9 azalırken, ithalat yüzde 1,1 arttı.
Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise ihracat, Aralık 2019'da bir önceki yılın aynı ayına kıyasla yüzde 5,4, ithalat yüzde 11,6 yükseldi.
### En çok ithalat ve ihracat yapılan fasıllar
Geçen ay fasıllar düzeyinde en büyük ihracat kalemi, 2 milyar 273 milyon 588 bin dolarla "motorlu kara taşıtları, traktörler, bisikletler, motosikletler ve diğer kara taşıtları, bunların aksam, parça, aksesuarları" oldu. "Kazanlar, makineler, mekanik cihazlar ve aletler, nükleer reaktörler, bunların aksam ve parçaları" ise 1 milyar 430 milyon 782 bin dolarla ikinci sırada yer aldı.
Söz konusu ayda en fazla ithalat yapılan fasıl ise 3 milyar 633 milyon 655 bin dolarla "Mineral yakıtlar, mineral yağlar ve bunların damıtılmasından elde edilen ürünler, bitümenli maddeler, mineral mumlar" olarak kaydedildi. Bu faslı 2 milyar 203 milyon 903 bin dolarla "Kazanlar, makineler, mekanik cihazlar ve aletler, nükleer reaktörler, bunların aksam ve parçaları" izledi.
Aralık 2019'da imalat sanayisi ürünlerinin toplam ihracattaki payı yüzde 93, yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayisi ürünleri ihracatındaki payı yüzde 4,3, orta yüksek teknolojili ürünlerin payı ise yüzde 36,9 olarak gerçekleşti.
Söz konusu ayda imalat sanayisi ürünlerinin toplam ithalattaki payı yüzde 76,6 oldu. Yüksek teknolojili ürünlerin, imalat sanayisi ürünleri ithalatı içindeki payı yüzde 15,7, orta yüksek teknolojili ürünlerin payı da yüzde 40,6 olarak hesaplandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# MÜSİAD SAMEKS martta 54,3 puana yükseldi
## Özet
Endekste gözlenen artışta, bir önceki aya göre 1,8 puan yükselerek 54,8'e çıkan hizmet sektörü endeksi belirleyici rol oynadı
## İçerik
MÜSİAD tarafından hazırlanan SAMEKS'in Mart 2022 sonuçları açıklandı.
Buna göre, martta mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Bileşik Endeksi, önceki aya göre 0,8 puan artarak 54,3 olarak gerçekleşti.
Endekste gözlenen bu ivme artışında önceki aya göre 1,8 puan yükselerek 54,8 değerine ulaşan hizmet sektörü endeksi belirleyici rol oynarken; sanayi sektörü endeksi ise 1,8 puanlık azalışla 52,1'e geriledi. Buna karşın 50 referans değeri üzerindeki seyrini sürdürdü.
Bu dönemde hizmet sektörüne ilişkin iş hacmi, girdi alımlarındaki güçlü seyrin sürmesiyle 5 aylık aradan sonra referans değerin üzerine yükselerek olumlu bir görüntü sunarken sanayi sektöründe yeni siparişler ve girdi alımlarının artış hızı önceki aya göre geriledi ve üretim alt endeksi negatif görünüm arz etti.
Söz konusu gelişmeler neticesinde 54,3 seviyesinde gerçekleşen mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış SAMEKS Bileşik Endeksi; pozitif görünümünü bu dönemde de sürdürerek mart ayına ilişkin ekonomik aktivitenin canlılığına işaret etti.
- Sanayi Sektörü SAMEKS Endeksi
Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış Sanayi Sektörü SAMEKS Endeksi, 2022 yılı Mart ayında, bir önceki aya göre 1,8 puan azalarak 52,1 seviyesine geriledi.
Yeni siparişlerin önceki aya göre 3,8 puan azalarak 50,1 seviyesine gerilemesi, sektör genelindeki ivme kaybında belirleyici rol oynadı. Yeni siparişlerdeki ivme kaybının etkisiyle önceki aya göre 5,6 puan azalan üretim alt endeksi, 44,8 puana gerileyerek negatif bir görünüm sundu.
Önceki aya göre 7,9 puan birden azalan girdi alımları, söz konusu ivme kaybına karşın 66,1 puanla güçlü seyrini bu dönemde de sürdürdü. Mart ayında nihai mal stoku alt endeksi önceki aya göre 3,1 puan artarak 49,0 puan seviyesine yükselirken, tedarikçilerin teslimat süresi alt endeksi ise 3,7 puan artışla 58,7’lik seviyesiyle olumlu görünümünü sürdürdü.
Sektöre ilişkin istihdam alt endeksi ise bu dönemde gözlenen üretim kaybına paralel 2,5 puan azalarak 48,3'e geriledi. Böylece Sanayi Sektörü SAMEKS Endeksi önceki aya göre 1,8 puan azalarak 52,1 puana geriledi, buna karşın 50 referans değerinin üzerindeki seyrini sürdürdü.
- Hizmet Sektörü SAMEKS Endeksi
Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış Hizmet Sektörü SAMEKS Endeksi, 2022 Mart ayında önceki aya göre 1,8 puan artarak 54,8'e yükseldi. Bu gelişmede sektöre ilişkin girdi alımları 0,6 puan artış kaydederek 72,3 seviyesine yükseldi ve güçlü seyrini bu dönemde de sürdürdü.
Mart ayında hizmet sektöründe iş hacmi alt endeksi önceki aya göre 6,1 puan artarak 50,1'e yükselerek ve 4 aylık aradan sonra yeniden artış eğilimine girdi. İş hacmindeki olumlu görünüme paralel olarak istihdam alt endeksi önceki aya göre 3,4 puan artış kaydederek 52,3’lük seviyesiyle sektör genelinde emek talebinin toparlandığına işaret etti.
Nihai mal stoku alt endeksi önceki aya göre 1,5 puan artış kaydetmesine karşın 47,7 puanda kalırken, tedarikçilerin teslimat süresi alt endeksi ise 0,3 puanlık artışla 52,4 seviyesine yükselerek olumlu görünümünü sürdürdü.
1,8 puanlık artışla 54,8 seviyesine yükselen Hizmet Sektörü SAMEKS Endeksi, Ocak ayında başlayan olumlu görünümünü bu dönemde de sürdürdü. |
# Yüksekdağ'ın danışmanı hakkında 10 yıla kadar hapis istemi
## Özet
Sosyal medyada paylaştığı mesajla terör örgütü propagandası yaptığı iddia edilen eski HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ'ın danışmanı Sıtkı Güngör hakkında yürütülen soruşturma tamamlandı.
## İçerik
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, eski HDP Eş Genel Başkanı **Figen Yüksekdağ** 'ın danışmanı **Sıtkı Güngör** hakkında sosyal paylaşım sitesi Twitter'da "sitkigungor" isimli hesaptan paylaşılan "Bahar erken geldi... Cemreler düşüyor sanki #çınar." iletisiyle terör örgütü propagandası yaptığının tespit edilmesi üzerine resen soruşturma başlatıldığı belirtildi.
Sıtkı Güngör'ün başsavcılıkça ifadesinin alındığı hatırlatılan iddianamede, Güngör'ün "HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın danışmanı olarak görev yaptığı, Twitter'daki hesabın kendisine ait olduğu, soruşturma konusu tweeti kendisinin atmadığı, hesabının birileri tarafından ele geçirilmiş olabileceği, arkadaşlarının kendisini arayarak, 'ırkçı mesajlar atıldığını' söylemeleri üzerine hesabına girip mesajı gördüğü, bu mesajı hemen sildiği, kullanıcı adı ve şifresini değiştirdiği, eski adresinin iadesi için Twitter'a başvurduğu, hesabının daha önce kötü niyetli kişiler tarafından iki kez ele geçirildiği, kendisi ve mensubu olduğu partinin kamuoyu önünde küçük düşürmenin amaçlandığı ve atılı suçlamaları kabul etmediği" beyanında bulunduğu kaydedildi.
### "Çınar'daki saldırıda ölenler arasında 5 aylık bebek vardı"
İddianamede, sanık Güngör'ün 21 Ocak 2016'da tutuklama istemiyle sevk edildiği mahkemece adli kontrol hükümlerine tabi tutularak serbest bırakıldığı belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı:
"13 Ocak 2016 günü saat 23.30 sıralarında PKK terör örgütü mensuplarınca **Diyarbakır** 'ın **Çınar ** ilçesinde ilçe emniyet müdürlüğüne bomba yüklü araç ve roketatarlarla saldırı düzenlendiği, olayda bir polis ve 5 sivilin hayatını kaybettiği, 39 kişinin yaralandığı, ölenler arasında 5 aylık bir bebek ile iki çocuğun bulunduğu, emniyet binası ve lojmanların büyük hasar gördüğü, şiddetli patlama nedeniyle civardaki bir evin çöktüğü, şüpheli Güngör'ün 14 Ocak 2016'da saldırıdan kısa bir süre sonra Twitter'da bahsedilen paylaşımda bulunduğu, bu paylaşımla PKK terör örgütünü ve örgütün cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini övdüğü değerlendirilmiştir."
Sıtkı Göngör hakkında söz konusu mesajı nedeniyle "suçu ve suçluyu övme" suçundan da soruşturma başlatıldığı ancak "terör örgütü propagandası yapma" suçunun cezasının daha ağır olması nedeniyle o suçla ilgili eylemin de "propaganda" kapsamında değerlendirilmesi gerektiği aktarılan iddianamede, sanık Güngör'un, "basın ve yayın yoluyla terör örgütü propagandası yapmak" suçundan 2 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
İddianame gönderildiği İstanbul Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
Muhabir: Murat Kaya, Muhammed Enes Can, Murat Paksoy |
# Irak'ta hükümet de göstericiler de direniyor
## Özet
Irak Başbakanı Abdulmehdi, meydanlardan yükselen "istifa" talebine direnirken, göstericiler de sokağı terk etmemekte ısrarcı.
## İçerik
#### Irak Başbakanı Abdulmehdi, meydanlardan yükselen "istifa" talebine direnirken, göstericiler de sokağı terk etmemekte ısrarcı.
###### Bağdat
Irak'ta Başbakan Adil Abdulmehdi, meydanlardan yükselen "istifa" talebine karşı direnirken, hükümete karşı güvenini kaybeden göstericiler de sokağı terk etmemekteki ısrarını sürdürüyor.
Abdulmehdi, Meclis'in en büyük iki grubu olan "Sairun" ve "Fetih" koalisyonlarının anlaşıp hem hükümet başkanı hem de kabine konusunda alternatif bulmaları halinde istifa edebileceğini söylüyor. Başbakan, aksi halde ülkede siyasi boşluk oluşacağı ve kaosa sürüklenileceği uyarısı yapıyor. Ancak Abdulmehdi'nin söz konusu iki grubun ortak bir aday üzerinde anlaşmasının zor olduğunu bildiği için "işi çıkmaza soktuğu" yorumları yapılıyor.
**5 soruda Irak’ta neler oluyor****Irak'taki gösterilerin ülkeye maliyeti büyük****Irak İçişleri Bakanlığı: Teyakkuz durumu sona erdi****Irak’ta Sünni koalisyon meclis oturumlarına katılmayacak****Irak'ın Zikar kentinde protestocular valilik binasını ateşe verdi**
Şu ana kadar Abdulmehdi koltuğunu korumada başarılı oldu ancak bu İran ve ABD'nin anlaşması halinde Irak'a yeni bir başbakanın getirilemeyeceği anlamına da gelmiyor.
Irak'taki Şiilerin dini merci Ali es-Sistani de mevcut krizden çıkılması için son iki haftadır "yeni seçim yasasıyla erken seçime gidilmesi" mesajı vermeyi sürdürüyor. Sistani'nin yaptığı "ülke, iç savaş ve kaos ortamına sürüklenebilir" uyarısı dikkati çekiyor.
Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ise hükümetin en büyük ortağı olmasına rağmen göstericilerin yanında yer alarak hükümeti ve parlamentoyu sık sık eleştiriyor ve Abdulmehdi'yi istifaya çağırıyor. Sadr'a bağlı milislerin başkent Bağdat'ta Tahrir Meydanı'ndaki gösteri alanında silahsız da olsa bulundukları biliniyor.
İstifa etmemekte direnen Abdulmehdi'nin görevden alınması için Meclis'te salt çoğunluğun sağlanması gerekiyor ancak söz konusu iktidarın nimetlerinden yararlanan ne Sairun Koalisyonunun ne de Haşdi Şabinin siyasi ayağı niteliğindeki Fetih Koalisyonunun buna yanaşacağı ileri sürülüyor.
### Reformlar için hükümete 45 gün süre
Irak Meclisi'nde milletvekili bulunan siyasi partiler, göstericilerin taleplerinin de yer aldığı reformların 45 gün içinde gerçekleştirilmemesi durumunda hükümete verdikleri güvenoyunu çekeceklerini ve erken seçim kararı alacaklarını açıkladı.
Bağdat'ta 6 gün önce akşam geç saatlerde Fetih, Nasır ve Kanun Devleti koalisyonlarının yanı sıra Sünni ve Kürt partiler ile Irak Türkmen Cephesi temsilcileri Ulusal Hikmet Akımı lideri Ammar el-Hekim'in evinde bir araya gelerek göstericilerin taleplerini görüştü.
Toplantı sonrası yayınlanan ortak yazılı açıklamada, "kabine revizyonu ve hizipçilikten uzak atamaların yapılması, yeni seçim yasası ve seçim komiserliği üyelerinin bağımsız isimlerden oluşacak şekilde yeniden seçilmesi" gibi birdizi reformları gerçekleştirmesi için hükümete ve Başbakan Abdulmehdi'ye 45 gün süre verildiği bildirildi.
Açıklamada, "Meclis ve hükümet, söz konusu reformları belirlenen süre içerisinde gerçekleştirmede aciz kalırsa hükümetten güvenoyu çekilecek ve erken seçim kararı alınacak." ifadesine yer verildi..
### Göstericiler, biriken sorunların ve yolsuzlukların sorumlusu olarak gördüğü siyasilere ders vermek istiyor"
Iraklı siyasi analistler, bundan sonra ülkeyi bekleyen muhtemel senaryolara ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Siyasi analist Haşim el-Kindi, "Irak'ta yaşanan tüm sorunların kaynağı, devlet yönetimindeki siyasi hizipçilik. Hükümet, yıl sonuna kadar göstericilerin taleplerine yanıt vermeli. Göstericiler 16 yıldır biriken sorunların ve yolsuzlukların sorumlusu olarak gördüğü siyasilere ders vermek istiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Hükümet ve Meclis'in birtakım kararlar aldığını ancak bunun sokakta karşılık bulmadığını belirten Kindi, "Halk, parlamentoya ve hükümete karşı güveni kaybetmiş durumda." dedi.
Irak'ta en önemli tartışma konularından biri olan Anayasa değişikliğine de değinen Kindi, şunları kaydetti:
"Kürtler ve Sünniler, kendilerine tanınan ayrıcalıklardan mahrum bırakılmaktan korktukları için Anayasa'nın değiştirilmesine karşı çıkıyor. Anayasal değişikliğin makul şekilde yapılması gerekir ki 16 yıldır biriken hatalardan artık geri dönülsün. Gösteriler, hataları düzeltmek için büyük bir fırsat. Sokağın baskısıyla gerçek anlamda reformlar yapılması önemli. Bu gösteriler, barışçıl şekilde devam etmesi ve dış müdahalelerden uzak durulması halinde anlam kazanır."
### "Irak'ta büyük bir siyasi kriz yaşanıyor"
Iraklı bir diğer siyasi analist Sabah Ugeyli ise "Göstericilerin bir bölümü 'rejimi düşürmek' isterken, bir bölümü 'iktidardaki yüzlerin değişmesi' ve bir diğer bölümü ise 'başkanlık sistemine geçilmesi' talebinde bulunuyor. Dolayısıyla Irak'ta büyük bir siyasi kriz yaşanıyor. Bu, öyle birkaç günde çözülebilecek türden bir kriz değil." değerlendirmesinde bulundu.
Ülkede Anayasa'dan kaynaklı birtakım sorunlar olduğunu ifade eden Ugeyli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Adil bir seçim yasası için Anayasa değişikliği şart. Meclis, göstericilerin taleplerini karşılayabilecek birtakım yasalar çıkarabilir ve bu durum siyasi yönetime karşı güveni yeniden tesis edebilir. Siyasi partilerin de bunun için ciddi şekilde çalışması gerekiyor. Siyasi partilerin, Ammar el-Hekim'in evinde toplanıp reform belgesi imzalaması ve bu konuda hükümete 45 gün süre vermesi krizi hafifletebilir ve sokağa güven aşılayabilir ancak bunun halk nezdinde somut şekilde gerçekleşmesi lazım. Dini merci de göstericilerin yanında yer alan bir tutum sergiliyor ve hükümetin düşürülmesinden ziyade belirli bir zaman diliminde reformların yerine getirilmesinden yana bir görüş ifade ediyor."
Ugeyli son olarak Irak'ta adil bir seçim yasası ve bağımsız yargıçlardan oluşacak seçim komiserliği gibi değişikliklerle siyasetin yeniden dizayn edilebileceğini sözlerine ekledi.
### Abdulmehdi'ye karşı 4 aday iddiası
Siyasi partilerin, göstericilerden gelen "istifa" çağrısına kulak tıkayan Başbakan Abdulmehdi'nin yerine gelebilecek alternatif isim arayışında olduğu ifade ediliyor.
Irak Stratejik Araştırmalar Topluluğu Başkanı Vatik Haşimi, "Başbakan Abdulmehdi'ye karşı 4 alternatif isim üzerinde duruluyor. Bunlardan biri şu an Cumhurbaşkanlığı Müsteşarlığı görevini yürüten Ali Şükrü. Eski Necef Valisi Adnan el-Zuri, Basra Valisi Esat İdani ve Sosyal Çalışmalar Bakanı Muhammed Şiya Sudani de zikredilen diğer isimlerden." dedi.
Haşimi, açıkladığı isimler dışında bağımsız bazı adayların da düşünüldüğünü ancak geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Berhem Salih'in evinde toplanan siyasi partilerin adı geçen adaylardan herhangi biri üzerinde henüz anlaşmadığını kaydetti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Türk Telekom'un "Tablolar Konuşuyor Dijital Resim Sergisi" açıldı
## Özet
Sesli betimlemeli 30 tablodan oluşan sergi, Türkiye’nin en büyük kütüphanesi olan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde 31 Mayıs’tan itibaren hafta içi görme engelli sanatseverler başta olmak üzere tüm ziyaretçilere açık olacak
## İçerik
Şirketten yapılan açıklamaya göre, sesli betimlemeli 30 tablodan oluşan sergi, Türkiye’nin en büyük kütüphanesi olan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde 31 Mayıs’tan itibaren 30 Temmuz’a kadar hafta içi 09.15-17.45 saatleri arasında görme engelli sanatseverler başta olmak üzere tüm ziyaretçilere açık olacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Türk Telekom Üst Yöneticisi (CEO) Ümit Önal ile birlikte açılışını yaptığı sergiyi, Türk Telekom’un görme engelli çocuklara yönelik yürüttüğü Günışığı projesinde eğitim alan çocuklarla birlikte gezdi.
Erdoğan, sesli betimlemeli tabloları dinleyen çocukların sergiye yönelik deneyimleri hakkında kendileriyle sohbet etti.
Emine Erdoğan, Türk Telekom’un engelli bireylere yönelik gerçekleştirdiği kurumsal sosyal sorumluluk projeleri hakkında bilgi aldı. Açılışın ardından Türk Telekom’un Günışığı projesindeki az gören çocuğun çizdiği tablo Emine Erdoğan’a hediye edildi.
Dünyaca ünlü 30 sesli betimlemeli tablo, Türkiye’nin önde gelen teknoloji şirketlerinden Vestel’in ekranları aracılığıyla ziyaretçilerle buluşuyor.
Türk Telekom’un reklam yüzü Kenan İmirzalıoğlu ise Namık Kemal İsmail’in Çanakkale Savaşı-Son Mermi adlı tablosuna sesiyle hayat verdi.
Sergide seslendirilen diğer eserlerden bazıları Johannes Vermeer'in İnci Küpeli Kız, Edward Munch'ın Çığlık, Leonardo Da Vinci'nin Mona Lisa, Osman Hamdi Bey'in Kaplumbağa Terbiyecisi, Vincent Van Gogh'un Arles'teki Yatak Odası ve Claude Monet'in Gelincikler ve İzlenim: Gündoğumu tabloları oldu.
Görme engelli bireyler bu eserlere diledikleri herhangi bir zamanda Telefon Kütüphanesi mobil uygulaması aracılığıyla da ulaşabilecek. Ayrıca görme ve işitme engelli ziyaretçiler, yine onlar için özel olarak geliştirilen, bireysel kullanıma uygun olarak tasarlanmış yön bulma uygulaması “Sesli Adımlar” ile akıllı telefonları üzerinden sesli yönlendirme ve ikonlar aracılığıyla hem sergiyi hem de kütüphaneyi ziyaret edebilecekler.
- 'Türk Telekom, Türkiye’ye değer anlayışıyla projeler üretiyor'
Açıklamada görüşlerine yer verilen Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, 'Türk Telekom olarak, Türkiye’ye değer anlayışıyla projeler üretiyor, sosyal sorumluluk yaklaşımımızın temeline, bilgiye erişimde fırsat eşitliğini de ekliyoruz.' ifadelerini kullandı.
Önal, şunları kaydetti:
'Telefon Kütüphanesi uygulamamızın 10. yılında, Cumhurbaşkanlığımız himayesinde düzenlediğimiz ‘Tablolar Konuşuyor Dijital Resim Sergisi’ de bu anlayışın bir ürünü olarak hayat buluyor. Projelerimizde toplumun her kesimini kucaklamayı millî sorumluluk düsturumuzun bir gereği olarak görüyoruz. Türkiye’nin lider bilgi ve iletişim teknolojileri şirketi olarak, farkındalık oluşturan sosyal sorumluluk projelerimizle görme engelli bireylerin ve herkesin toplumsal yaşama daha eşit ve daha aktif katılımını artırarak sağlamaya devam edeceğiz.'
Şirketten yapılan açıklamaya göre, sesli betimlemeli 30 tablodan oluşan sergi, Türkiye’nin en büyük kütüphanesi olan Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’nde 31 Mayıs’tan itibaren 30 Temmuz’a kadar hafta içi 09.15-17.45 saatleri arasında görme engelli sanatseverler başta olmak üzere tüm ziyaretçilere açık olacak.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Türk Telekom Üst Yöneticisi (CEO) Ümit Önal ile birlikte açılışını yaptığı sergiyi, Türk Telekom’un görme engelli çocuklara yönelik yürüttüğü Günışığı projesinde eğitim alan çocuklarla birlikte gezdi.
Erdoğan, sesli betimlemeli tabloları dinleyen çocukların sergiye yönelik deneyimleri hakkında kendileriyle sohbet etti.
Emine Erdoğan, Türk Telekom’un engelli bireylere yönelik gerçekleştirdiği kurumsal sosyal sorumluluk projeleri hakkında bilgi aldı. Açılışın ardından Türk Telekom’un Günışığı projesindeki az gören çocuğun çizdiği tablo Emine Erdoğan’a hediye edildi.
Dünyaca ünlü 30 sesli betimlemeli tablo, Türkiye’nin önde gelen teknoloji şirketlerinden Vestel’in ekranları aracılığıyla ziyaretçilerle buluşuyor.
Türk Telekom’un reklam yüzü Kenan İmirzalıoğlu ise Namık Kemal İsmail’in Çanakkale Savaşı-Son Mermi adlı tablosuna sesiyle hayat verdi.
Sergide seslendirilen diğer eserlerden bazıları Johannes Vermeer'in İnci Küpeli Kız, Edward Munch'ın Çığlık, Leonardo Da Vinci'nin Mona Lisa, Osman Hamdi Bey'in Kaplumbağa Terbiyecisi, Vincent Van Gogh'un Arles'teki Yatak Odası ve Claude Monet'in Gelincikler ve İzlenim: Gündoğumu tabloları oldu.
Görme engelli bireyler bu eserlere diledikleri herhangi bir zamanda Telefon Kütüphanesi mobil uygulaması aracılığıyla da ulaşabilecek. Ayrıca görme ve işitme engelli ziyaretçiler, yine onlar için özel olarak geliştirilen, bireysel kullanıma uygun olarak tasarlanmış yön bulma uygulaması “Sesli Adımlar” ile akıllı telefonları üzerinden sesli yönlendirme ve ikonlar aracılığıyla hem sergiyi hem de kütüphaneyi ziyaret edebilecekler.
- 'Türk Telekom, Türkiye’ye değer anlayışıyla projeler üretiyor'
Açıklamada görüşlerine yer verilen Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, 'Türk Telekom olarak, Türkiye’ye değer anlayışıyla projeler üretiyor, sosyal sorumluluk yaklaşımımızın temeline, bilgiye erişimde fırsat eşitliğini de ekliyoruz.' ifadelerini kullandı.
Önal, şunları kaydetti:
'Telefon Kütüphanesi uygulamamızın 10. yılında, Cumhurbaşkanlığımız himayesinde düzenlediğimiz ‘Tablolar Konuşuyor Dijital Resim Sergisi’ de bu anlayışın bir ürünü olarak hayat buluyor. Projelerimizde toplumun her kesimini kucaklamayı millî sorumluluk düsturumuzun bir gereği olarak görüyoruz. Türkiye’nin lider bilgi ve iletişim teknolojileri şirketi olarak, farkındalık oluşturan sosyal sorumluluk projelerimizle görme engelli bireylerin ve herkesin toplumsal yaşama daha eşit ve daha aktif katılımını artırarak sağlamaya devam edeceğiz.' |
# Afrika'da insani diplomasi: Türkiye ve Güney Kore
## Özet
Afrika ülkeleri için Türkiye’nin bölgeye yaptığı yatırım ve yardımlar, Batılı ülkelerin aksine, iki tarafın da çıkarlarına hizmet etme maksadı taşıyor. Türkiye bu yönüyle, sömürgeci geçmişe sahip Batılı ülkelerden farklılaşmaktadır.
## İçerik
#### Afrika ülkeleri için Türkiye’nin bölgeye yaptığı yatırım ve yardımlar, Batılı ülkelerin aksine, iki tarafın da çıkarlarına hizmet etme maksadı taşıyor. Türkiye bu yönüyle, sömürgeci geçmişe sahip Batılı ülkelerden farklılaşmaktadır.
###### İstanbul
Avrupalı ülkeler tarafından “paylaşılan” ve sömürgeleştirilen Afrika ülkeleri ancak 20. yüzyılın ortalarından itibaren -en azından kâğıt üzerinde- bağımsızlıklarına kavuştular. Bağımsızlıklarını elde etmelerinin ardından birçok ekonomik, siyasi ve toplumsal sorunla karşılaşan Afrika ülkeleri bu problemlerin çözümünde günümüze kadar ciddi bir başarı elde edemediler. Bu başarısızlığın arkasında birçok neden yatmakla birlikte, yaşanan askeri darbeler ve uzun süren siyasi, ekonomik ve toplumsal istikrarsızlıklar ülkelerin kalkınmasına engel teşkil etti. Batılı ülkelerin bağımsızlık sonrası Afrika ülkeleriyle olan ilişkilerinde benimsedikleri post-kolonyalist ve üstten bakan dayatmacı tavır ikili ilişkilerde bağımlılığı beraberinde getirdi. Uluslararası finans kuruluşlarının kredi, yardım ve hibelerine rağmen yoksulluktan kurtulamayan birçok Afrika ülkesi iç savaşların veya farklı etnisiteler arasındaki güç mücadelesinin pençesinden kurtulamadı. 422 milyon kişinin yoksulluk sınırının altında yaşadığı, 600 milyondan fazla insanın elektriğe ulaşımının olmadığı, 783 milyon Afrikalının temiz suya erişiminin sınırlı olduğu kıta, temel gıda ürünlerinde yardıma ihtiyaç duymaktadır. Bu problemlerin çözümünde yıllık 130 ila 170 milyar dolarlık altyapı yatırımına ihtiyaç duyan Afrika ülkeleri, iç istikrarsızlıkların oluşturduğu ortam nedeniyle gerekli düzeyde yatırım alamamaktalar.
“Beyaz adamın yükünü” son altı yüz yıldır taşıyan Afrika, tarihte birçok defa olduğu gibi günümüzde de küresel oyuncuların doğal kaynaklar, yeni pazar arayışı ve siyasi nüfuz için mücadeleye giriştiği bir bölge. Kıtanın sömürgeleştirildiği ilk dönemlerde Afrikalılar ucuz işgücü için kıta dışına taşınırken, sanayi devrimi sonrası bölgenin doğal kaynakları Batılı ülkelere aktarılmıştı. Atlantik köle ticaretinin başlamasının ardından Afrikalı işgücünün Kuzey Amerika’ya transferi, küresel sermaye gruplarının tercih ettiği maliyet azaltıcı önemlerinden biri olmuştu. Ekonomik kaynakların, kurulan ticari ağlar sayesinde sanayileşen Batılı ülkelere aktarılması, ihtiyaç duyulan ucuz maliyetleri temin etmişti. Avrupalı büyük güçlerin siyasi ve ekonomik olarak kurdukları sömürü düzeninin getirdiği çarpık insani ilişkiler ise Afrikalıları ikinci sınıf vatandaş konumuna taşımıştı. Siyasi kurumları inşa eden, kültürel ilişkileri empoze eden, ticari ağlar üzerinde kontrolü bulunan, yaşam tarzını “medeni ilerleme” olarak sunan ve yerel tarihsel kökleri inkârı teşvik eden Batılı sömürgeci güçler, kıtanın geçmişinde ve geleceğinde söz sahibi haline geldiler. Son iki yüzyıl boyunca siyasi, ekonomik ve toplumsal bağımsızlık için mücadele eden Afrika ülkeleri, günümüzde bağımlılık ilişkilerinin getirmiş olduğu tarihsel yüklerin altında kalkınmaya çalışmaktalar. Bu kalkınmaya destek konusunda, Batı dışı alternatifler olarak Türkiye ve Güney Kore’nin kıtadaki konumları dikkat çekiyor.
### Doğu Asya kaplanı ve Afrika
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yıpratıcı bir iç çekişmeye sahne olan Kore yarımadası, günümüzde iki ayrı ideolojiyle yönetilen bir bölge. Yarımadanın iki ayrı ülkesinden biri olan Güney Kore ekonomik, siyasi ve diplomatik olarak Kuzey Kore’ye kıyasla çok daha gelişmiş olanaklara sahip. Mevcut ekonomik farklılık, Güney Kore’nin diğer bölge ve ülkelerle daha kolay ilişki geliştirmesine olanak sağlamakta. Bu kolaylık Afrika-Güney Kore forumunun kurulumuna katkı sağlamış ve günümüzde ticari ilişkilerle bütünleşmiştir. Yirmi birinci yüzyılın dönüşen dış ilişkilerine paralel olarak “Global Kore” yaklaşımıyla perçinlenen Afrika açılımı, günümüzde enerji, dış ticaret ve diplomasi alanlarında ön plana çıkıyor. Özellikle Soğuk Savaş’ın ön kabullerinin ortadan kalkması Güney Kore’ye farklı bölgelere açılma fırsatı sundu. Yeni coğrafyalara yayılan ihracatla birlikte diplomatik ilişkilerin önemi artarken enerji ithalatı daha kritik bir konum kazandı. Güney Kore de pek çok ülke gibi enerji ihtiyacını dışarıdan temin ediyor. Kendisine yetecek doğal kaynaklardan mahrum bir ekonomi olan Güney Kore enerjide büyük ölçüde dışa bağımlı. Bu bağımlılık dış ilişkileri daha önemli hale getirirken, Afrika ülkelerinin enerji ithalatı potansiyelini artıran bir unsura dönüşüyor. Küresel kömür tüketiminin yüzde 2,2’sini, sıvılaştırılmış doğalgaz ithalatının yüzde 11,5’ini ve dünya petrol alımının yüzde 3,3’ünü gerçekleştiren Güney Kore için Afrika gibi doğal kaynaklar açısından zengin bir bölge kritik öneme sahip. Günümüzde enerji ithalatının büyük bölümünü Afrika dışı tedarikçilerden sağlasa da Güney Kore’nin farklı kaynaklara yönelme potansiyeli var.
Kenya’da 1,3 milyar dolarlık enerji üretim tesisi için anlaşma imzalayan Güney Kore, Etiyopya’da 82 milyon dolar değerinde demiryolu inşa etti. Fas’ta 1,8 milyar dolarlık kömür üretim tesisi ihalesini de Güney Kore’nin en büyük şirketlerinden biri olan Daewoo yürütüyor. Ekonomik, siyasi ve diplomatik temeller üzerinden ilerleyen Güney Kore-Afrika ilişkilerinin pek çok alanda iyi bir seviyede olduğu görülüyor.
Son 19 yıllık süreçte doğal kaynak ve mineraller dâhil olmak üzere 63,4 milyar dolarlık enerjiyi Afrika’dan ithal eden Güney Kore, bölgede yaklaşık 20 milyar dolarlık bir dış ticaret hacminin oluşmasını sağladı. İthalatın büyük bölümü enerji ürünlerinden oluşurken ihracatta teknoloji-yoğun sektörlerin tercih edildiği görülüyor. Bu durum Afrika ile ticaret yapan birçok ülke için geçerli. Fakat Güney Kore’yi farklı kılan şey, sadece dış ticarette değil diplomaside de kıtaya özel bir önem vermesi. Güney Kore’nin Afrika için önemini Kovid-19 salgınında bölgeye yaptığı yardımlarda da açıkça görmek mümkün. Özellikle bizzat Güney Kore tarafından yapılan veya fonlanan hastaneler, birçok Afrika ülkesi için sağlık altyapısının gelişmesine olanak sağladı.
Mozambik, Uganda, Tanzanya, Fildişi Sahilleri, Etiyopya, Kenya, Gana ve Güney Afrika gibi Afrika ülkeleriyle ilişkilerini birçok açıdan geliştiren Güney Kore, diğer yandan da Kuzey Kore’nin bölgedeki etkinliğini azaltma niyeti taşıyor. Özellikle Kuzey Kore’nin silah teknolojisi transferi üzerinden geliştirdiği ilişkilerden rahatsızlık duyan Güney Kore, Afrika ülkeleriyle ticaret ve ekonomik kalkınma gibi daha pozitif temeller üzerinden diyalog kurmakta. Oluşan ikili ve çok taraflı ilişkiler Kore kalkınma modelinin kıta genelinde benimsenmesine olanak sağlarken dış ticaret de ivme kazanıyor. Ayrıca Güney Kore’nin Afrika ülkelerine finansman desteği sunması ve ekonomik yardımları yıllara göre artırması, kıta ile Asya Kaplanı arasındaki ilişkileri geliştirdi. Son yirmi yıllık süreçte Afrika ülkelerine 1 milyar dolara yakın yardım yapan Güney Kore’nin, oluşan ticari gelişimden de pay almak istediği görülüyor. Örneğin 2016 yılında Afrika akıllı telefon pazarına giriş yapan Samsung’un 15,5 milyar dolarlık satış yaptığı biliniyor. Ruanda hükümetiyle 4G altyapısı için 140 milyon dolar değerinde anlaşma imzalayan Kore’nin en büyük iletişim firması KT Corp ülkede 1,4 milyon kişinin internete erişmesini sağlamış durumda. Kenya’da gıda sektörüne yatırım yapan Lotte ise Güney Kore’nin önemli ve büyük firmaları arasında yer alıyor. Ayrıca Güney Kore’nin Madagaskar’da 1,3 milyon metrekareye varan tarım arazisi kiralaması da kıtanın Seul yönetimi için ifade ettiği öneme ayrıca işaret ediyor.
Kenya’da 1,3 milyar dolarlık enerji üretim tesisi için anlaşma imzalayan Güney Kore, Etiyopya’da 82 milyon dolar değerinde demiryolu inşa etti. Fas’ta 1,8 milyar dolarlık kömür üretim tesisi ihalesini de Güney Kore’nin en büyük şirketlerinden biri olan Daewoo yürütüyor. Ekonomik, siyasi ve diplomatik temeller üzerinden ilerleyen Güney Kore-Afrika ilişkilerinin pek çok alanda iyi bir seviyede olduğu görülüyor. Ancak Çin, İngiltere, Fransa, Türkiye ve ABD gibi aktörlerin ekonomik ve siyasi olarak aktif olduğu Afrika’da Güney Kore işbirliği için farklı ülkelere de ihtiyaç duyuyor. İhtiyaç duyulan aktörler arasında Türkiye ve ABD’nin konumu, diğerlerine kıyasla işbirliği konusunda daha büyük uygunluk arz ediyor; zira her iki ülkeyle de iyi ilişkilere sahip olan Güney Kore, kıtada sadece ekonomi ve diplomasi alanlarında faaliyet yürütüyor. Bu nedenle ABD ve Türkiye ile yapılacak işbirliği Güney Kore-Afrika ilişkilerinin daha hızlı gelişmesine katkı sağlayabilir.
### Ay yıldızlı hilalin Afrika yaklaşımı ve Güney Kore
Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının buluştuğu bir konumda bulunan Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra genel itibariyle Batı eksenli bir dış politika izledi. Batı kökenli bir bakış açısıyla çevre coğrafyaları okuyan Türkiye, Afrika politikasını da 2000’li yılların başına kadar bu perspektif ışığında oluşturdu. Bu yaklaşım 2000’li yılların başından itibaren değişmeye başladı ve Türkiye Afrika’ya artık kendine özgü bir perspektifle yaklaşıyor. Bu değişim ise siyasi ve kültürel mirasın stratejik bir politikada birleşmesini sağlamıştır. Mevcut stratejik politikanın bir yansıması olarak Türkiye’nin elçilikler aracılığıyla kurduğu diplomatik ilişkiler ağı, ekonomik ve siyasi alanın da gelişmesine katkı sunmuştur. Gelişen ekonomik ilişkiler Türkiye yatırımlarının Afrika’ya doğru kaymasını sağlarken dış ticaret de gelişim göstermiştir. Gerekli fiziki altyapıya sahip olmayan Afrika ülkeleri için Türkiye’nin bölgeye yaptığı yatırım ve yardımlar, Batılı ülkelerin aksine, iki tarafın da çıkarlarına hizmet etme maksadı taşıyor. Türkiye bu yönüyle, sömürgeci geçmişe sahip Batılı ülkelerden farklılaşmaktadır. Osmanlı’nın yüzyıllar boyunca kontrol ettiği bazı toprakların da yer aldığı Afrika kıtası, özellikle Somali örneğinde olduğu gibi, doğru yaklaşım sergilendiğinde gelişimin mümkün olduğunu göstermektedir.
Güney Kore ve Türkiye’nin Afrika’da beraber hareket etmeleri veya farklı alanlarda ortak projeleri hayata geçirmeleri üç tarafa da daha fazla yarar getirecektir. Ortak geliştirilen projeler, yerel hükümetlerle daha fazla diyalog kurulması, teknoloji transferinin sağlanması, eğitim ve sağlık altyapısının geliştirilmesi, kıtanın ekonomik kalkınmasına imkân sunarken bütün taraflar ortaya çıkan hareketlilikten pay alacaktır.
Afrika kıtasında bulunan 54 ülkenin 28’i İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesidir. Türkiye ile dinî, kültürel ve sosyal anlamda birçok ortak noktanın oluşumuna imkân veren bu durum, Afrika ülkeleriyle iyi ilişkilerin tesisine zemin hazırlamıştır. Sömürge geçmişi, kölelikle mücadele tarihi, yoksulluğun sürekli oluşu ve altyapı yatırımlarına ihtiyaç duyar hali ile Afrika ülkeleri, günümüzde Türkiye için yeni fırsatlar sunmaktadır. Bölgenin sunduğu fırsatlardan bütün tarafların eşit düzeyde faydalanması ise karşılıklı olarak işbirliği içinde hareket edilmesine bağlıdır. Bu açıdan Güney Kore ve Türkiye’nin Afrika’da beraber hareket etmeleri veya farklı alanlarda ortak projeleri hayata geçirmeleri üç tarafa da daha fazla yarar getirecektir. Ortak geliştirilen projeler, yerel hükümetlerle daha fazla diyalog kurulması, teknoloji transferinin sağlanması, eğitim ve sağlık altyapısının geliştirilmesi, kıtanın ekonomik kalkınmasına imkân sunarken bütün taraflar ortaya çıkan hareketlilikten pay alacaktır. Böylelikle Güney Kore ve Türkiye, bölgedeki diğer aktörlere kıyasla, daha fazla kabul görebilir ve Afrika ile ilişkilerini her sahada geliştirebilirler.
### İnsani diplomasi kalkınma için fırsat mı?
Türkiye ve Güney Kore Afrika gibi kalkınmakta olan bölgelere, diğer aktörlere kıyasla, farklı bir şekilde yaklaşmaktalar. Türkiye insani yardım yapılması, karşılıklı ilişkilerin geliştirilmesi, ortak projelerin hayata geçirilmesi, eğitime ulaşımın yaygınlaştırılması ve ekonomik kalkınmanın sağlanmasına yönelik, kıtayla ilgili son derece olumlu bir yaklaşıma sahip. Güney Kore’nin de benzer temeller üzerinde inşa edilen bir Afrika politikası bulunuyor. İki ülkenin kıta genelinde sürdürdüğü politikaların benzeşmesi, işbirliği için taraflara fırsatlar sunuyor. Ortaya çıkan fırsatın iyi bir şekilde değerlendirilmesi ise ülkeler arasındaki ilişkilerin tarihsel seyrine bağlı. Özellikle Çin, AB, Hindistan ve Rusya gibi küresel aktörlerin kıtada ekonomik, siyasi ve diplomatik olarak aktif olması belli bir rekabet ortamı doğurmuş durumda ve Afrika ülkeleri bu rekabet ortamından menfi şekilde etkilenmekte ve tek taraflı bağımlılık kronik bir hal almaktadır.
Sonuç olarak, mevcut rekabet ortamında Güney Kore ve Türkiye gibi, sömürgeci bir geçmişe sahip olmayan iki gücün ortak hareket etmesi Afrika’ya, özellikle de Ankara ve Seul yönetimlerine daha fazla yarar sağlayacaktır.
[İstanbul Üniversitesi’nde doktora çalışmasına devam eden Deniz İstikbal SETA Ekonomi Direktörlüğü’nde araştırma asistanı olarak görev yapmaktadır]
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Yardım kuruluşlarından yanan ormanların yeniden yeşertilmesine destek
## Özet
Fidan bağışları, Orman Genel Müdürlüğünün açtığı banka hesapları başta olmak üzere çeşitli vakıflar aracılığıyla yapılabiliyor. Vatandaşlar, kurum ve kuruluşlara fidan başına 10 lira bağışta bulunabiliyor.
## İçerik
#### Fidan bağışları, Orman Genel Müdürlüğünün açtığı banka hesapları başta olmak üzere çeşitli vakıflar aracılığıyla yapılabiliyor. Vatandaşlar, kurum ve kuruluşlara fidan başına 10 lira bağışta bulunabiliyor.
###### Ankara
Türkiye'de 28 Temmuz'dan bu yana çıkan orman yangınlarına karşı** "ağaçlandırma seferberliği"** başlatıldı. Bu kapsamda düzenlenen yardım kampanyalarına Orman Genel Müdürlüğünün (OGM) açtığı banka hesapları başta olmak üzere çeşitli vakıflar aracılığıyla da destek verilebiliyor.
AA muhabirlerinin derlediği bilgilere göre, son 5 gündür ülkenin özellikle güney kesimlerini etkisi altına alan yangınlar sebebiyle ormanlık bölgelerin büyük bir kısmı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
Ormanların yok olmasını engellemek amacıyla "ağaçlandırma seferberliği" başlatıldı. Bu kapsamda vatandaşlar, çeşitli kurum ve kuruluşlarca düzenlenen fidan bağışı kampanyalarına destek olmaya başladı.
### Bir fidan bağışı 10 lira
OGM üzerinden fidan bağışında bulunmak isteyenler, bağış yapmak istenilen ilden sorumlu Orman Bölge Müdürlüğü hesabına bir fidan bedeli 10 lira olacak şekilde şartlı bağış yapabiliyor.
Ormancılığı Geliştirme ve Orman Yangınları ile Mücadele Hizmetlerini Destekleme Vakfı üzerinden bağışta bulunmak isteyenler de ilgili internet sitesinden bağışını gerçekleştirebiliyor.
Türk Kızılaya fidan bağışlamak isteyenler de "Birlikte Söndürelim" sloganıyla hayata geçirdiği kampanyaya "YANGIN" yazıp 2868'e kısa mesaj göndererek 10 liralık destekte bulunabiliyor.
### Hem fiziki hem maddi destek
Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfının (TEMA) resmi internet sitesindeki bilgilere göre, isteyenler gönüllülük esasıyla saha faaliyetlerinde aktif rol alabiliyor.
Bunun yanı sıra sadece maddi destekte bulunmak isteyenler de bu zamana kadar yangından etkilenen şehirlerden Antalya, Adana, Mersin, Muğla, Osmaniye ve Hatay'a fidan başına 10 lira olacak şekilde destek verebiliyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# İki Türk mühendisin geliştirdiği cihaz ABD ordusu ve NASA'da
## Özet
Yıldırım fotoğrafı çekme isteğiyle yola çıkan iki Türk elektronik mühendisi, geliştirdikleri fotoğraf makinesine monte edilebilen MIOPS SMART'ı, Amerikan ordusu ve NASA'ya satmayı başardı.
## İçerik
Yıldırım fotoğrafı çekme isteğiyle yola çıkan iki Türk elektronik mühendisi, başta tamamen el üretimiyle geliştirdikleri, daha sonra uluslararası fonlama platformundan destek alarak seri üretime geçtikleri fotoğraf makinesine monte edilebilen MIOPS SMART adlı cihazı, Amerikan ordusu ile Amerikan Ulusal Uzay ve Havacılık Dairesi'ne (NASA) satmayı başardı.
Konuya ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulunan MIOPS Teknoloji Kurucu Ortağı Onur Çelik, firmayı 2016'da Erkan Yiğiter ile kurduklarını, 2016'dan bu yana fotoğrafçılık ve video sektörü için çeşitli ürünler geliştirdiklerini anlattı.
Ortağıyla kendisinin elektronik mühendisi olduğunu, MIOPS SMART ürününün ilk halinin el üretimiyle yapıldığını ifade eden Çelik, "Elde ürettiğimiz ürünleri hazır plastik kutulara monte ederek ilk olarak fotoğrafçılara kullandırdık, öyle denedik. Onlar için hakikaten kullanışlı olduğunu ve işlerine yaradığını gördükçe bunun bir ürün haline dönüşmesine karar verdik." diye konuştu.
Çelik, geliştirdikleri ürünleri kitlesel fonlama platformlarında kullanıcı beğenisine sunduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Buralarda projelerimizi fonlayarak ürünlerimizi hayata geçirdik. İlk projemiz MIOPS SMART ürünümüzdü. Anlık olayları fotoğraflamak için yaptığımız bir üründü. Şimşek çakması, balon patlaması, bardak kırılması, merminin havadaki hareketi gibi olayları fotoğrafçıların kolay şekilde çekebilmelerini sağlayan bir cihaz... Uluslararası fonlama platformu Kickstarter'da bu üründen yaklaşık bin 750 adet ön sipariş aldık ve yaklaşık 375 bin dolarlık fon topladık. Daha sonra bu ürünü prototipten gerçeğe dönüştürdük ve ürünün satışına başladık. 6 farklı ülkede uluslararası fuarlara katıldık ve zamanla kendi bayi ağımızı da oluşturduk. Şu anda 19 farklı ülkede 22 bayi aracılığıyla ürünlerimizi dünyadaki farklı fotoğrafçılara ulaştırıyoruz."
### "Diğer sektörlere nasıl yayılacağımız üzerinde de düşünüyoruz"
Onur Çelik, geliştirdikleri ürünü Amerikan ordusu ve NASA'ya da sattıklarını ifade ederek, "Şu anda Amerikan ordusunda aktif olarak kullanılan 10 cihazımız, NASA'da 5 cihazımız var. NASA roket kalkış anlarının fotoğraflanmasında, Amerikan ordusu da bomba infilak testlerinin fotoğraflanmasında kullanıyor. Geçen hafta yazıştık 'hala ürünü kullanıyor musunuz?' diye, 'şu an sahada aktif olarak kullanıldığını ve işlerine yaradığını' söylediler. Biz bu ürünü geliştirirken bu alanda kullanılacağını hiç düşünmemiştik." diye konuştu.
Çelik, ürüne yönelik talebin Amerikan ordusu ve NASA’dan mı geldiğine yönelik soru üzerine, şunları kaydetti:
"Talep onlardan geldi. Biz cihazın böyle kullanım alanı olduğunu zaten düşünmemiştik. NASA’da roketin kalkış anında çıkardığı sesten cihazı tetikleterek fotoğraf çekebileceklerini düşünmüşler. Amerikan ordusu da bomba infilak anında insan bulunması sakıncalı olacağı için aynı fikirden yola çıkmış. Bombanın sesiyle cihazı harekete geçirip fotoğraf çekebileceğini düşünmüşler."
Çelik, 2018 için kendilerine 10 milyon lira ihracat hedefi koyduklarını, bu hedefe ulaşacaklarına inandığını söyledi. |
# Lastiklerden yaptıkları sahada voleybol oynuyorlar
## Özet
Siirt'te bir grup çocuk, mahallelerinde atıl araç lastiklerinden yaptıkları voleybol sahasında oynayarak eğlenceli vakit geçiriyor.
## İçerik
#### Siirt'te bir grup çocuk, mahallelerinde atıl araç lastiklerinden yaptıkları voleybol sahasında oynayarak eğlenceli vakit geçiriyor.
###### Siirt
**Siirt** 'te bir grup çocuk, kendi imkanlarıyla araç lastiklerinden yaptıkları **voleybol sahası** nda, yeni tip** koronavirüs** (Kovid-19) tedbirleri kapsamında oyun oynayarak stres atıyor.
Merkez Afetevler Mahallesi'ndeki çocuklar, evlerinin yakınındaki boş arazide, temin ettikleri atıl araç lastikleriyle voleybol sahası yaptı.
Sahaya karton döşeyerek düşme anında dikenlerden korunmaya çalışan çocuklar, alanda sosyal mesafe kuralına uyarak ve maske takarak voleybol oynuyor, eğlenceli vakit geçiriyor.
Çocuklardan 13 yaşındaki Nursen Oysal, Kovid-19 sürecindeki kısıtlamada evde sıkıldıklarını söyledi.
Dışarıya çıktıklarında keyifli vakit geçirmek için arkadaşlarıyla mahalledeki boş arazide voleybol sahası yapmaya karar verdiklerini anlatan Oysal, şöyle konuştu:
"Kendi imkanlarımızla kullanılmayan araç lastikleriyle voleybol sahası, 2 odun yardımıyla file yaptık. Dikenler ayaklarımıza batmasın diye kartonları da sahanın içine kurduk. Elimizden bu kadar geldi. Bize güzel bir park yapılmasını istiyoruz."
Rümeysa Eren (10) de yaptıkları sahada mutlu şekilde vakit geçirdiklerini dile getirdi.
Kenan Sercan (10) ise Kovid-19 nedeniyle normalleşme sürecinde de maske takarak oyun oynadıklarını belirterek, "Mahallemizde oyun alanları yetersiz olduğu için lastiklerle etrafını çevirerek voleybol sahası yaptık. Arkadaşlarımızla buraya gelerek oyun oynuyor, hoşça vakit geçiriyoruz. Bize yeni bir saha yapılmasını isteriz." dedi.
Fırat Oysal (12), emek vererek yaptıkları sahada voleybol oynamanın mutluluğunu yaşadıklarını kaydetti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Honda ve General Motors’tan elektrikli araç üretiminde iş birliği
## Özet
Anlaşma kapsamında General Motors'a ait tescilli Ultium pilleri kullanılarak 2 adet yeni Honda elektrikli araç üretilecek
## İçerik
Honda açıklamasına göre, Honda ve GM arasında yapılan anlaşma kapsamında GM'nin tescilli Ultium pilleri kullanılarak 2 adet yeni Honda elektrikli araç üretilecek.
Honda'nın "Elektrikli Vizyon" stratejisi kapsamında yapılan anlaşma ile üretilecek araçların 2024 yılında satışa çıkması öngörülüyor.
Yeni elektrikli araçların iç mekan ve dış tasarımları Honda tarafından gerçekleştirilecek ve Honda'nın sürüş özellikleri modellerde yer alacak.
Bu iş birliği ile üretilen Honda elektrikli araçlar için her iki şirketin otomotiv alanındaki uzmanlıkları birleşecek.
- Üretim ABD'de yapılacak
Araçların üretimi ABD'deki General Motors tesislerinde gerçekleştirilecek. Honda'nın ABD ve Kanada pazarında araç satışına ise 2024 yılında başlaması bekleniyor.
Üretimdeki iş birliğine ek olarak Honda, GM'nin OnStar güvenlik hizmetini yeni üretilecek elektrikli araçlara HondaLink ile entegre olacak şekilde ekleyecek.
Ayrıca Honda, GM'nin eller serbest (hands free) ileri seviye sürücü destek teknolojisini de kullanmayı planlıyor.
Honda, 2018 yılında da GM'nin pil modülü geliştirme çalışmalarına katılmıştı. |
# LG, ürünleriyle sağlıklı yaşamı destekliyor
## Özet
LG, doğadan aldığı buharın gücünü sunduğu çamaşır makinesi, kurutucu ve bulaşık makinesi ile bakterileri yüzde 99,9 yok ederken, NatureFRESH buzdolabıyla yiyecekleri çok daha uzun süre ilk günkü tazeliğinde saklıyor
## İçerik
Markadan yapılan açıklamaya göre, LG, yeni nesil ürünleri ile tüketicilerinin sağlıklı yaşam tarzlarını desteklemeye, onlara hijyen sunmaya devam ediyor. LG, doğadan aldığı buharın gücünü sunduğu çamaşır makinesi, kurutucu ve bulaşık makinesi ile bakterileri yüzde 99,9 oranında yok ederken, NatureFRESH buzdolabıyla yiyecekleri çok daha uzun süre ilk günkü tazeliğinde saklıyor.
- Sert kimyasallara gerek kalmadan gerçek temizlik
Bir yandan kullandığımız giysi ve mutfak eşyalarının hijyenini sağlarken, diğer yandan da aslında insan sağlığı için pek de önerilmeyen sert kimyasalları kullanmak sağlıklı yaşama önem verenler için önemli bir çelişki oluşturuyor. LG, bu sorunu gücünü doğadan alan buhar teknolojisi ile çözüyor. LG Steam (buhar) teknolojisine sahip çamaşır makineleri ve kurutucular üst düzeyde hijyen sağlarken alerji ve solunum problemlerine neden olan alerjenleri yüzde 99,9 oranında yok ediyor.
Sağladığı yüksek ısı ve buharla, kumaşların içerisine gizlenen bakterileri yok ediyor. LG TrueSteam özellikli bulaşık makineleri de, tıpkı çamaşır makinesi ve kurutucuda olduğu gibi buharın gücünden yararlanarak mutfak eşyalarının hem lekesiz şekilde yıkanmasını hem de dezenfekte edilmelerini sağlıyor. LG’nin bu doğal ve sıhhi çözümü, yaygın ev bakterilerini ortadan kaldırıyor ve sanitasyon döngüsünde çalıştırıldığında, gıda zehirlenmesi ile ilişkili olanlar da dahil olmak üzere bakterileri yüzde 99,99 oranında yok ediyor.
- Taze gıda, sağlıklı yaşam
LG, sağlıklı yaşamın diğer bir anahtarı olan taze gıda tüketimine LG NatureFRESH buzdolaplarıyla destek veriyor. LG NatureFRESH; gıdaları, klasik buzdolaplarına oranla 7 güne kadar uzayan bir süre için ilk günkü canlılığında ve lezzetinde tutuyor.
- LG A9’la tozdan arınmış evler
Yeni kablosuz dikey süpürge LG A9 ise, 5 aşamalı hava filtreleme sistemi sayesinde 2,5 mikrona kadar olan toz parçacıklarını temizleyebiliyor. 1., 2. ve 3. aşamalarda daha büyük parçacıklar toz haznesinde toplanıyor. 4. ve 5. Aşamalarda ise, daha ince tozlar filtrelenerek yakalanıyor. Böylelikle, alerji ve solunum problemlerine neden olan alerjenleri yüzde 99,9 oranında yok ediyor; tüketiciler temiz evlerinin keyfini sürebiliyor.
Ev hijyenine verdiğimiz önemin arttığı bugünlerde yapay zeka teknolojisi desteği, pratik ve rahat kullanımlarıyla LG beyaz eşyaları tüm aile bireylerinin temizliğe dahil olmasını kolaylaştırıyor. Tüketicilerine son teknolojik ürünleriyle rahat ve kaliteli bir yaşam sunan LG, üstün Ar-Ge çalışmalarıyla sağlıklarını korumaya katkı sağlıyor. |
# Yaşamlarını otizmli çocuklarına adayan fedakar anneler
## Özet
Adana'da büyük ümitlerle kucaklarına aldıkları evlatlarının otizmli olduğunu öğrenen anneler, çocuklarının gelişimi ve hayata tutunmaları için yılmadan çaba gösteriyorlar.
## İçerik
#### Adana'da büyük ümitlerle kucaklarına aldıkları evlatlarının otizmli olduğunu öğrenen anneler, çocuklarının gelişimi ve hayata tutunmaları için yılmadan çaba gösteriyorlar.
###### Adana
Büyük ümitlerle kucaklarına aldıkları evlatlarının **otizmli **olduğunu öğrenen **anneler** , hayatlarını adadıkları çocuklarının gelişimi için fedakarca mücadele ediyorlar.
"Melek" diye tabir ettikleri evlatlarının bir kez olsun "anne" diyebilmesini hasretle bekleyen anneler, çocuklarının gelişimi için adeta savaş veriyorlar.
**Gönüllü Anneler Topluluğu** kurucusu Gülşen Akgöz, AA muhabirine, 16 yıl önce kucağına aldığı kızı Selin'in 8 aylıkken otizmli olduğunu ve gelişim geriliği bulunduğunu öğrendiğini söyledi.
Kızının rahatsızlığıyla görev yaptığı 16 yıllık anaokulu öğretmenliğini bıraktığını ifade eden Akgöz, o günden bu yana "meleğim" dediği kızı için mücadele ettiğini kaydetti.
İlk etapta otizm tanısını kabullenemediğini anlatan Akgöz, şöyle devam etti:
"İnsan en değerli hazinesine toz konduramıyor. Neden ben diyor. Altından kalkabilir miyim, nasıl bir hayat beni bekliyor diye kaygılar ve endişeler başlıyor. Otizm neydi, tedavisi var mıydı, nasıl bir hayat beni bekliyordu, altından kalkabilir miyim diye kaygılar yaşıyordum. Kendimde bu gücü hissedemiyordum. Başta kabul etme evrem çok zor oldu, eve kapandım ve ağladım. Baktım kızım düzelmiyor, ağlamak çözüm değil, o zaman ne yapabilirim, bu çocukları topluma kazandırmak için önce güçlü, mutlu bir anne olmalıydım. Evet bunlar kolay olmadı ama bunu başardım. Çıktığım bu yol bazen içimi acıtıyor, bazen mücadele verirken düşüyorum ve yaralar kalıyor, o yaralar kalsa da iz bıraksa da asla pes etmiyorum, sonuna kadar arkasındayım evladımın."
Akgöz, kızı Selin'in büyük mücadeleler ve çalışmalar sonunda anne diyebildiğini ve bu duygunun tarifinin imkansız olduğunu söyledi.
Kızını topluma kazandırmak, ona şifa bulabilmek için çıktığı bu zorlu yolculukta aynı kaderi paylaşan birçok aileyle tanıştığını dile getiren Akgöz, birbirlerinin yaralarını sardıkları bu ailelerle 2016 yılında Gönüllü Anneler Topluluğu'nu oluşturduklarını kaydetti.
Akgöz, toplulukla özel gereksinimli çocuklarının mutluluğu ve başarıları için birçok proje gerçekleştirdiklerini ve etkinlikler düzenlediklerini belirtti.
### "Evlatlarımızı topluma kazandırmak için gerekirse bir ömür sırtımızda taşırız"
Otizmli çocuğa sahip olmanın çok zor olduğunu vurgulayan Akgöz, "Bizi yoran şey evlatlarımız değil. Evlatlarımızı topluma kazandırmak için gerekirse bir ömür sırtımızda taşırız. Bizi yoran, zorlayan şey toplumun bakış açısı, bize yaklaşımı. Biz Otizm Farkındalık Günü olan 2 Nisan'da hayatın içerisinde yokuz, 365 gün hayatın içerisindeyiz. Bu çocukların yok sayılması, ötekileştirilmesi, dışlanması bizi yoran şey. Lütfen bu çocuklara acıyarak, kendi evlatlarına hak gördüğünü, kendi çocuklarını topluma kazandırmak için hak gördüğü şeyleri başka çocuklara da hak görmemezlik yapmasınlar." diye konuştu.
Akgöz, özel gereksinimli çocuk sahibi ailelerin en büyük kaygısının "Benden sonra çocuğuma ne olacak, benden sonraya kalmasın." olduğunu dile getirerek, "Ben benden sonraya kalmasın demek istemiyorum. Eğer ben ölürsem gözüm arkada gitmesin. Bu çocukları güvenilir, emanet edeceğimiz toplumun, devletin denetlediği yaşam merkezleri açılsın, biz ailelerin gözü arkada bırakmayın." ifadelerini kullandı.
### "Otizmi ilk etapta hiç bilmiyordum, grip gibi düşündüm, öyle zannettim"
Filiz Dündar da 14 yıl önce kucağına aldığı Emir'in otizmli olduğunu bir yaşında öğrendiklerini söyledi.
Oğluna tanı konulana kadar otizmin ne olduğunu bilmediğini, öğrendiğinde yıkıldığını belirten anne Dündar, bu durumu kabullenmesinin çok zor olduğunu kaydetti.
Dündar, ilk öğrendiğinde çocuğundan utandığı zamanların olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Çünkü en sevdiğiniz varlık, canınızdan, kanınızdan, ona toz kondurmazken, tırnağına zarar gelsin istemezken böyle bir tanıyla karşı karşıya kalınca tamamen kendimi çektim. Komşularımdan, akrabalarımdan herkesten kendimi çektim. Otizmi ilk etapta hiç bilmiyordum, grip gibi düşündüm, öyle zannettim. Özel eğitim aldırarak, gizlice çocuğumla servislere bindiğim, sakladığım oldu. Bir grip gibi düşündüm, biz bunu yeneceğiz, kimsenin haberi olmadan atlatacağız ama zaman geçtikçe bunun geçici bir şey olmadığını daha iyi anladım. Şu an o ilk başlarda çocuğumla ilgili hissettiğim duygulardan eser yok."
Dündar, oğlunun eğitim hayatında çok zorluklarla karşılaştıklarını, birtakım olumsuzluklara maruz kaldıklarını söyledi.
Oğluyla yaşamayı, onunla mutlu olmayı öğrendiğini dile getiren Dündar, şöyle devam etti:
"Komşunuzdan akrabalarınıza kadar bazen acıyarak bakan bir göz, bazen iğrenerek bakan ifadeler görüyoruz maalesef. Sanki o çocuğun dünyaya gelmesini özellikle istemişsiniz gibi sizi suçlayan gözler. Bunlara çok maruz kaldım, çok zorlanıyoruz. Toplumda, toplu taşımada, gittiğimiz mekanlarda sıkıntı yaşıyoruz. Bizim zaten çok zor bir hayatımız var, gerçekten de zor. Toplumdaki insanlar biraz daha duyarlı olsunlar. Otobüste, restoranda yani yanımızdaki çocuklarımıza delilermiş gibi değil de özel gereksinimli bir birey olduğunu kabul ederek baksınlar."
Anne Sevim Erat, zorlu bir hamilelik ve doğumun ardından 34 yıl önce kucağına aldığı oğlu Tolga'nın otizm tanısının 6 aylıkken koyulduğunu bildirdi.
İlk günden bu yana verdikleri büyük mücadelelerle birçok şeyi başardıklarını anlatan anne Erat, "Hiç kimse istemez ama Allah'ımızın bir emaneti o bize. Tekrar dünyaya gelsem Tolga'nın annesi olmak isterim." dedi.
Kızının göz teması kurmamasıyla 8 aylıkken otizmli olduğunu öğrendiğini ifade eden anne Nur Hayat Anış, 10 yaşında olan Zehra'nın konuşabildiğini, yürüyebildiğini ve bunlar için de şükrettiğini belirtti.
Bedriye Yılmaz da 11 yaşında olan oğlu Furkan'ın otizmli olduğunu 3,5 yaşındayken öğrendiğini ve o günden bu yana onu topluma kazandırmak için büyük mücadeleler verdiklerini kaydetti.
Otizmli torunu Mehmet'e bakan Filiz Bayat ise onu çok sevdiğini ve yanından bir an olsun ayrılmadığını söyledi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# bizz@kampüs’te öğrenciler Ülker Çokonat için yarıştı
## Özet
Ülker Üst Yöneticisi Mete Buyurgan, "Gençlerimizin yoğun ilgi gösterdiği bizz@kampüs, yıllar içerisinde ülkemizin pazarlama alanındaki öncü organizasyonlarından biri olmayı başardı" dedi
## İçerik
Ülker'den yapılan açıklamaya göre, üniversitelerin 3 ve 4. sınıf ile yüksek lisans öğrencilerinin Ülker’in en sevilen markaları için geliştirdiği yenilikçi pazarlama fikirlerinin yarıştığı 'bizz@kampüs'te 'Astronuts' takımı 'Ülker Çokonat' için hazırladığı projeyle birinciliğe layık görüldü.
Öğrencilerin “Ülker Çokonat” markası için yarıştığı bizz@kampüs'e bu yıl 169 farklı üniversiteden 1.897 takım ve 4 bin 320 bin öğrenci başvurdu.
Yarışmada birinciliğe Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce İşletme bölümü öğrencileri Melike Yavaş ve Merve Memiş ile Dokuz Eylül Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümü öğrencisi Ayşe Nur Şahin’in oluşturduğu 'Astronuts' takımının projesi seçildi.
İkincilik ödülüne Yeditepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümü öğrencileri Betül Oral ve Şamil Aybey Dönmez ile Yeditepe Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümü öğrencisi Fevzican Acar’ın kurduğu 'Team Gusto' takımının projesi seçilirken; üçüncülük ödülüne ise Kadir Has Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü öğrencileri Oğuzhan Sönmez ve Volkan Saygın ile Kadir Has Üniversitesi İletişim Bilimleri yüksek lisans öğrencisi Bahadır Öz’ün kurduğu 'Eren' takımının projesi layık görüldü.
İlk 3’e girenlere uzun dönem staj imkanının sağlandığı yarışmada, birinciye 30 bin TL, ikinciye 25 bin TL ve üçüncüye 20 bin TL olmak üzere toplam 75 bin TL ödül verildi.
- 'Markalarımızı gençlerin gözünden görmek bizim için çok değerli'
Açıklamada görüşlerine yer verilen Ülker Üst Yöneticisi (CEO) Mete Buyurgan, bizz@kampüs’te bugüne kadar binlerce öğrenciyi ağırladıklarını belirterek, 'Gençlerimizin yoğun ilgi gösterdiği bizz@kampüs, yıllar içerisinde ülkemizin pazarlama alanındaki öncü organizasyonlarından biri olmayı başardı. Bu yıl ise 11'inci kez düzenlediğimiz yarışmada markalarımızı gençlerin gözünden görmek bizim için çok değerli.
Dereceye girsin veya girmesin, gençlerimize yaşam boyu yararlanacakları bir deneyim ortamı sunuyoruz. Bir kez daha bizz@kampüs’e ilgi gösteren tüm gençlerimize yol arkadaşlıkları ve bizlere kattıkları için çok teşekkür ediyoruz.' ifadelerini kullandı.
Gençlerin üniversite yıllarını en iyi şekilde değerlendirmeleri gerektiğini aktaran Buyurgan, 'Üniversitede geçen sürenin, yaşam yolculuğunun belki de en önemli, en değerli deneyimi olduğuna inanıyorum. Üniversitede edinilen teorik bilgileri besleyecek şekilde, yarı zamanlı çalışmayla, staj yaparak tecrübe kazanmanın da önemli olduğunu düşünüyorum.
Bu nedenle nitelikli öğrenci kulüplerine üye olmak, staj ve yetenek programlarına dahil olmak, bizz@kampus gibi yarışmalara katılmak son derece önemli. Son olarak da sevdiğiniz, ilgi duyduğunuz ve ileride mutlu olacağınıza inandığınız bir işi yapmanızı ve eğitiminize buna göre yön vermenizi tavsiye ediyorum.' değerlendirmesinde bulundu.
Yarışmada proje sunumları, Ülker İnsan Kaynakları Başkan Yardımcısı Faruk Gözleveli, Ülker Unlu Mamuller ve Çikolata Üretim Başkan Yardımcısı Kadir Kamadan, Ülker CMO’su Mustafa Kabakçı, Ülker Çikolata Pazarlama Direktörü Nida Erdal, Ülker Kurumsal İletişim Direktörü Mehmet Uçan, Ülker Çikolata Ar-Ge Direktörü Müge Corcor, Alametifarika Kreatif Direktörü Odisseas Sevsevme ’nin yer aldığı jüri tarafından değerlendirildi.
Final etabında gençlerin gelişimlerine katkı sağlayacak eğitimler düzenlenirken, pazarlama odaklı webinarla sürece hazırlanmaları sağlandı. Finalist takımlara mentorluk ve sunum teknikleri eğitimleri de verildi. |
# Başörtüsü yasağı nedeniyle 2 kez liseden atıldı, 10 yıl sonra üniversiteye girebildi
## Özet
28 Şubat sürecinde imam hatip lisesinde okuyan ve başörtüsü yasaklarıyla karşılaşan İlknur Daşdemir, "9 kez üniversite sınavından çıkartıldım, yasakların kalkmasıyla 10 yıl sonra üniversiteye girebildim." dedi.
## İçerik
#### 28 Şubat sürecinde imam hatip lisesinde okuyan ve başörtüsü yasaklarıyla karşılaşan İlknur Daşdemir, "9 kez üniversite sınavından çıkartıldım, yasakların kalkmasıyla 10 yıl sonra üniversiteye girebildim." dedi.
###### İstanbul
28 Şubat Postmodern darbe sürecinde imam hatip lisesine giderken başörtüsü yasağı nedeniyle 2 kez okuldan atılan** İlknur ****Daşdemir** , aynı sebeple 9 kez üniversite sınavından çıkartıldığını, yasakların kalkmasıyla 10 yıl sonra üniversiteye girebildiğini söyledi.
**28 Şubat** sürecinde Güngören İmam Hatip Lisesi'ne giden İlknur Daşdemir, o dönem yaşadıklarını ve sonrasını AA muhabirine anlattı.
Dağdelen, o süreçte lise 2'nci sınıfa gittiğini belirterek, ilk olarak Milli Güvenlik derslerine rütbeli askerlerin girerek, o derste başlarını açmaları gerektiğinin kendilerine söylendiğini, ardından bütün derslerde başörtülerini çıkarmaları için kendilerine baskı yapıldığını, buna uymayanların derslere alınmadığını söyledi.
Daşdemir, "Erkek arkadaşlar da dahil olmak üzere sınıfı boşalttık. İnançlarımız doğrultusunda başörtüsü taktığımızı söyledik. Ancak derse giren rütbeli asker bize bunun inançlarımız doğrultusunda olmadığını, Kur'an-ı Kerim'de böyle bir ayet olmadığını, bizim bilinçlerimizin yıkandığını söyledi. Önce **Milli Güvenlik derslerinde** başımız açılması istendi, sonra peyderpey diğer derslere de sıçradı ve Kur'an-ı Kerim dersinde de başımız açık şekilde derse girmemiz istendi. Biz bunu kabul etmedik. Bunun üzerine polisler geldi, okulumuza almadılar. Günlerce, haftalarca, aylarca kar kış demeden içeriye girmek için kapıda bekledik." ifadelerini kullandı.
Lise 2'nci sınıfın ikinci döneminde idareye itaatsizlik ve derse **başörtüsüyle** girme ısrarından dolayı kendisine önce kınama ve uzaklaştırma verildiğini kaydeden Daşdemir, ardından tasdikname ile okuldan atıldıklarını belirtti.
Uzun uğraşlar sonucunda Eyüp İmam Hatip Lisesi'ne kaydolduğunu dile getiren Daşdemir, burada 2 ay okula gittiklerini ardından tekrar baskılarla karşılaştıklarını ifade etti.
### "Okulun demir kapılarını kapatıp bizi içeriye almadılar"
Daşdemir, şöyle devam etti:
"Bir gün okula gittiğimizde okulun etrafındaki binaların çatılarında keskin nişancılar olduğunu gördük. Öğrenci sayısından daha fazla polis vardı okulun önünde. Tabi hiç üzerimize alınmıyoruz, bizim için gelmiş olamazlardı, 'Herhalde okulun yakınlarında bir terör eylemi oldu, onun için geldiler' diye düşündük. Okula yaklaştık ancak önümüze çıkıp okula giremeyeceğimizi söylediler. Çaresiziz ne yapacağımızı bilemiyoruz. 15 yaşındayız o zaman. Hiçbir zararımız yok kimseye. Okulun demir kapılarını kapatıp bizi içeriye almadılar. İlk zamanlarda kimse başını açıp içeriye girmedi. Bu bir kimlik mücadelesiydi. Aylarca okulun önünde bütün öğrenciler kapının önünde mücadele ettik. Her gün polis nezaretinde biz içeriye girmek istiyorduk onlar tartaklayarak geri göndermek istiyorlardı."
15 yaşında bir öğrenci olarak haksızlıklara karşı mücadele verdiğini söyleyen Daşdemir, o günlere dair unutamadığı bir anısını şöyle aktardı:
"Yasağın ilk geldiği gün kapının önünde içeriye girmek istiyoruz ve kapının önünde 'Biz militan değiliz, elimizde silah yok, sadece okula girip okulumuzdan mezun olmak istiyoruz' diyorduk. Bunları anlatırsak belki acırlar bizi içeri alırlar diye düşündük. Bir grup arkadaşla sözcü olarak seçildik ve polisle konuşacaktık. Sözcü olan arkadaşım ağlamaya başladı. Dedi ki 'Başlarındaki polis benim ablam' dedi. Öyle kötü bir andı ki. Polis ağlıyor biz de alıyorduk. Sonra o arkadaşım ablası mesleğinden olmasın diye saçını kazıtarak derslere girmeye başladı."
Okula girmek için yaptıkları eylem sonucunda 3 kere gözaltına alındığını belirten Daşdemir, ümidini kaybetmeden okula girmek için mücadele verdiğini kaydetti.
Eyüp Anadolu İmam Hatip Lisesi'ndeyken başörtüsü yasağının devam ettiği derslere giremediklerini, devamsızlık hakları dolduğu için yine okuldan atıldıklarını söyleyen Daşdemir, İstanbul'da hiçbir okula kayıt yaptıramadıklarını, Manisa'daki Demirci İmam Hatip Lisesi'nde boşluk bulduklarını ve 3 ay orada okuyarak mezun olduğunu ifade etti.
### "Polis zoruyla sınavdan çıkarıldım"
Daşdemir, liseden mezun olduktan sonra üniversiteye girmek için de uzun uğraşlar verdiğini dile getirdi.
Üniversite sınavına girdiğini ancak başörtüsü taktığı için sınıftan çıkarıldığını aktaran Daşdemir, "Üniversite sınavında ya başımı açmam gerektiği ya da sınavdan çıkmam gerektiği söylendi. Polis zoruyla sınavdan çıkarıldım. Ondan sonra her sene istisnasız müracaatlarımı yeniledim. Kimi zaman başörtülü fotoğrafımdan dolayı müracaatımı kabul edilmedi. 10 sene sonra başörtülü bir şekilde sınava kabul edildim ve tam 10 sene sonra üniversiteye adım atabildim." dedi.
Okula girmek için mücadele ettiği dönemde polis tarafından gözaltına alındığını belirten Daşdemir, "Bunca genç kızın, bunca vatanını, milletini seven öğrencilerin hayatını mahvetmeye değdi mi?" değerlendirmesini yaptı.
Daşdemir, sözlerini şöyle tamamladı:
"Okul birincisi olan, ana dili gibi İngilizce konuşan arkadaşlarımız vardı, onlar şimdi evlerinde. Kimimiz doktor, kimimiz mühendis, kimimiz öğretmen olmak istiyordu. Ama maalesef 28 Şubat mağdurları o dönem yaşadıkları bu zulümden dolayı, eğitim hakları ellerinden alındığı için evlerinde izbe köşelerde kaldı."
Başörtüsü yasağının kalkmasıyla art arda iki üniversite okuyan Daşdemir, mesleğini anaokulu müdürü olarak sürdürüyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Konut satışları hız kesmiyor
## Özet
Türkiye'de en güvenli yatırım araçlarından biri olarak görülen konut sektöründe, satışlar son 6 yılda sürekli artış gösterdi.
## İçerik
Türkiye'de en güvenli yatırım araçlarından biri olarak görülen **konut sektörü** nde satışlar son 6 yılda sürekli artış gösterirken, bu dönemde toplam 5 milyon 896 bin 269 konut el değiştirdi.
AA muhabirinin Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerinden derlediği bilgilere göre, Ocak 2013-Ağustos 2018 döneminde yeni ve ikinci el **konut** lar dahil, toplam 5 milyon 896 bin 269 konut satıldı.
Söz konusu dönemde konut satışları sürekli artış gösterirken geçen yıl 1 milyon 409 bin 314 ile son 5 yılın satış rekoru kırıldı. Bu yılın ocak-ağustos döneminde ise 875 bin 64 konut el değiştirdi.
Türkiye'de barınma ihtiyacının dışında yatırım aracı olarak da önemli bir yeri olan konut piyasasında fiyatlar önemli oranda artış gösterdi.
TCMB verilerine göre, Konut Fiyat Endeksi 2013 yılından bu yana yüzde 83 artarak 268,09'a yükseldi. Fiyat artışı, en fazla konut satışının gerçekleştiği İstanbul'da yüzde 91,2, Ankara'da yüzde 53,7, İzmir'de yüzde 103,7 olarak kayıtlara geçti.
### Yabancılara satışlar 100 bini aştı
Özellikle Mütekabiliyet Yasası'nın çıkması ve Türkiye'de belli koşullarda konut alanlara vatandaşlık hakkı verilmesi gibi düzenlemelerin etkisiyle son yıllarda yabancılara yönelik konut satışları da hız kazandı.
Bu alanda yapılan satışlar 2013'te 12 bin 181 iken bu yılın ağustos ayı itibarıyla 18 bin 540'a ulaştı. Geride kalan yaklaşık 6 yılda ise yabancılar, Türkiye'de toplam 112 bin 933 konut edindi.
Yabancılar en fazla İstanbul ve Antalya'dan konut satın alırken, Bursa ve Yalova konut satışlarında ön plana çıkan diğer iller oldu.
Satın alanların uyruklarına göre değerlendirildiğinde ise Irak, Suudi Arabistan ve Kuveyt kökenliler konut alımında ilk sıralarda yer aldı. Rusya, Afganistan ve Azerbaycanlılar da üst sıralarda kendilerine yer buldu.
### "20-30 yıl daha konuta talep olacak"
Türkiye Tüm Emlak Müşavirleri Federasyonu (TEMFED) Genel Başkanı Ali Taylan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, çeşitli değerlendirmeler yapılmasına karşın Türkiye'deki konut stokuyla ilgili net bir rakamın bulunmadığını söyledi.
Türkiye'de konut alanında arz fazlası olmadığını, aksine açık bulunduğunu belirten Taylan, "Türkiye'de konut sahipliği oranı yüzde 67. Lüks konutlarda arz fazlası olsa da orta ve alt gelir grubuna sahip insanlar açısından hala açık söz konusu. Deprem kuşağında olmamızdan dolayı nitelikli konut ihtiyacımız göz önünde bulundurulduğunda Türkiye'de önümüzdeki 20-30 yıl daha konuta talep olacak." dedi.
Emlak Konut güvencesiyle uygulanan yüzde 0,98 faizle konut sahibi olma imkanının 25 bin konutluk sınırlı bir stoku kapsadığını ifade eden Taylan, son dönemde banka faizlerinin yüksek olması da dikkate alınarak bu uygulamanın yaygınlaştırılması gerektiğini dile getirdi.
Taylan, döviz kurlarında son dönemde yaşanan hareketliliğin, elinde döviz birikimi olanların konut alabilmeleri açısından avantaj oluşturduğuna işaret ederek, "Pazarlama konusunda da stratejimizi değiştirmemiz lazım. Türkiye'deki bu projeler yabancılara tanıtılarak kurlardaki artış avantaja çevrilmeli." diye konuştu.
Bu yıl sonu itibarıyla 1 milyon 100 bin civarında konutun el değiştirmesini beklediklerine dikkati çeken Taylan, tapu müdürlüklerinde hareketliğin devam ettiğini, bunun da konutun hala güvenli bir yatırım aracı olarak görülmesinin göstergesi olduğunu kaydetti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Yapı Kredi Çağrı Merkezi'ne uluslararası ödül
## Özet
## İçerik
Call Center Management Association'ın düzenlediği ve dünyanın önde gelen markalarının da yer aldığı Avrupa Çağrı Merkezi ve Müşteri Hizmetleri Ödülleri'nde 119 firma içerisinde Yapı Kredi Çağrı Merkezi, "Müşteri İçgörüsünün En İyi Uygulanışı" kategorisinde bronz ödülün sahibi oldu.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı Yakup Doğan, Yapı Kredi Çağrı Merkezi'nin kalite yönetiminde kullanılmaya başlanan NICE Speech Analytics ile verimliliğin büyük artış gösterdiğini belirterek, Yapı Kredi Çağrı Merkezi'nde yapılan görüşmelerin değerlendirilmesini ve raporlanmasını kapsayan NICE sistemi ile sağladıkları hizmetin kalitesini ölçebildiklerini kaydetti.
Yapı Kredi Çağrı Merkezi, Çayırova, Samsun, İzmir olmak üzere 3 farklı lokasyonda hizmet veriyor. |
# Samsun'da eski eşinin darbettiği kadının kız kardeşi yaşananları anlattı: Bu olay 3 kez daha başımıza geldi
## Özet
Eski eşi tarafından darbedilen kadının kız kardeşi Rümeysa M, "Bu olay 3 kez daha başımıza geldi. Darp raporu ve uzaklaştırma alarak tekrar tekrar yaşadık bunu." dedi.
## İçerik
#### Eski eşi tarafından darbedilen kadının kız kardeşi Rümeysa M, "Bu olay 3 kez daha başımıza geldi. Darp raporu ve uzaklaştırma alarak tekrar tekrar yaşadık bunu." dedi.
###### Samsun
Samsun'un Canik ilçesi Karşıyaka Mahallesi'nde yaklaşık 3 yıl önce boşandığı eşi tarafından dün gece 5 yaşındaki kızının önünde darp edilen E.M'nin kız kardeşi Rümeysa M. (18), AA muhabirine yaşananları anlattı.
**Samsun'da eski eşini darbeden zanlı tutuklandı****Samsun'da şiddet mağduru kadın ile 5 yaşındaki çocuğu koruma altına alındı**
Ablasının şiddetli geçimsizlikten dolayı boşandığını, eski eniştesinin işsiz olduğunu söyleyen Rümeysa M, yeğeninin babasına çok düşkün bir çocuk olduğunu dile getirdi.
Yeğeninin her çocuk gibi anne ve babasının yanında olmak isteğini ifade eden Rümeysa M, olay günü de babasıyla birlikte olduğunu belirtti.
Ablasının kızı için sürekli eski eşiyle iletişimde kalmak zorunda olduğunu vurgulayan Rümeysa M, "Bu olay 3 kez daha başımıza geldi. Darp raporu ve uzaklaştırma alarak tekrar tekrar yaşadık bunu. Ben ablama dedim, bunu sosyal medyaya taşıyalım çünkü artık bu zamanda sosyal medya olmadan bazı şeyler yoluna girmiyor. Daha fazlasına cesaret bulabiliyorlar. Sadece uzaklaştırma alıyorlar. Ablam çekindi 'ben istemiyorum' dedi. Daha büyüğü gelmesin derken başımıza bu olay geldi." diye konuştu.
### "Ben de olayı videodan öğrendim"
Dün gece eski eşiyle buluşmaya giden ablasından haber alamadıklarını ifade eden Rümeysa M, şöyle devam etti:
"Dün babasındaydı yeğenim. Ablam alacaktı sonra anneanneme geçeceklerdi. Biz ablama ulaşamadık. Ben ablamın eski eşinin annesinin evine gittim. Onun da haberinin olmadığını öğrendim. Ben dönerken arkadaşlarım beni aramaya başladı. 'Bu videoki ablan olabilir mi?' diye. Ben de olayı videodan öğrendim. Yaşadığım travmayı düşünelim. Benim yaşadığım travma bu iken yeğenimin olayı onların yanındayken yaşadığını düşünelim. Beş yaşında orada 'anne' diye bağırıyor ve babası hiçbir şekilde dönüp de bakmıyor. İnsani duyguları olan biri bu şekilde hareket edemez. Acımadan devam ediyor yapacağı işe, canice. Ve çok açık bir şekilde videoda görüldüğü gibi öldürmeye çalışıyor. Şans eseri kurtuldu ablam. Ablam hastanede şu anda. Hayati tehlikesi yok çok şükür. Ama bir süre gözetim altında kalacak."
Küçük kızın velayetinin annesinde olduğunu ancak babasıyla da görüştüğünü vurgulayan Rümeysa M, "Yeğenim babasını özlüyordu, ablam arayıp 'Seni özledi görüşün artık' diyordu. Mesela daha önceki darp olayında yeğenimi babasına ben ya da babam götürüyorduk ablamla yüz yüze gelip tekrar bir şey alevlenmesin diye. Bu adam çok dengesiz biri. Bir anda hiçbir şey yokken kavga edebiliyordu. Bu kavgaların olmasının hiçbir zaman sebebi olmadı. Ben ablam haksızdır demedim hiçbir zaman. Vurmanın zaten hiçbir zaman haklı bir tarafı olamaz. Anlaşamazsın görüşmezsin. Çocuğun için görüşürsün. Çok yanlış yani kaldıramıyorum bu olayı." ifadelerini kullandı.
### Emsal olmalı
Sosyal medyada olayla ilgili destekte bulunanlara minnettar olduğunu bildiren Rümeysa M, şunları kaydetti:
"Şuna eminim, sosyal medyada bu kadar sesimizi duyurmaya çalışmasaydık bu adam bu kadar ağır bir şeyle suçlanmayacaktı. Hatta denetim alıp elini kolunu sallaya sallaya çıkacaktı. Tek istediğim bu artık rol model olsun. 'Ben ne yapıyorum? Bunu yapmaya hakkım yok' desinler. Öyle bir ceza alsın ki buna cesareti olmasın insanların. Gerçekten bitsin artık bu olaylar. Yarın ben, bir başkası için hashtag açmak istemiyorum. Sosyal medyadan gerçekten binlerce mesaj geldi. Hepsi o kadar iyiydi ki hepsi ailemmiş gibi davrandı. Kendi ablaları, ben kendi kardeşleriymişim, yeğenim çocuklarıymış gibi davrandılar. Hepsi çok destek oldu. Hepsine çok teşekkür ediyorum onlar olmasa bu kadarını başaramazdık."
Karşıyaka Mahallesi'nde yaşanan olayda, İbrahim Zarap, bir araya geldiği 5 yaşındaki kızını teslim etmek için eski eşi E.M. ile buluşmuştu. Bu sırada Zarap ve E.M. arasında tartışma çıkmıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine Zarap eski eşini darbetmişti.
Çevredeki vatandaşların ihbarı üzerine, kafasında ve yüzünde ezikler oluşan E.M, olay yerine gelen sağlık ekiplerince hastaneye kaldırılmış, gözaltına alınan şüpheli Zarap sevk edildiği adliyede, "kasten adam öldürmeye teşebbüs" suçundan sevk edildiği nöbetçi hakimlikçe tutuklanmıştı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Ahvaz saldırısı ve muhtemel sonuçları
## Özet
İran'ın Huzistan eyaletine bağlı Ahvaz kentinde askeri geçit töreni sırasında düzenlenen terör saldırısı, yerel ve uluslararası ölçekte önemli sonuçlara yol açabilir.
## İçerik
#### İran'ın Huzistan eyaletine bağlı Ahvaz kentinde askeri geçit töreni sırasında düzenlenen terör saldırısı, yerel ve uluslararası ölçekte önemli sonuçlara yol açabilir.
İSTANBUL - Hamid Ebrahimi
**İran** ’ın güney batısında bulunan Huzistan eyaletinin merkezi **Ahvaz** ’da cumartesi günü düzenlenen askeri geçit törenine dört kişilik silahlı grup tarafından **silahlı saldırı düzenlendi** .
**Saldırı** , İran’ın Haziran 2017'de DEAŞ’ın üstlendiği Tahran saldırılarından sonra yaşadığı en kanlı terör saldırısına dönüşürken, resmi açıklamalara göre olayda askerlerle beraber sivillerin de bulunduğu 29 kişi hayatını kaybetti, 60’tan fazla kişi de yaralandı.
Yapılan saldırının etkileri sadece ülke sınırları içinde kalmayıp uluslararası toplumda da tepkilere neden oldu. Eylemin Huzistan bölgesinde, İran’ın Kutsal Savunma olarak adlandırdığı İran-Irak savaşının başlangıcının yıldönümünde ve Arap milliyetçisi ayrılıkçı bir örgüt tarafından düzenlenmesi, İranlı yetkililerin de olayla ilgili ABD ve Suudi Arabistan’ı sorumlu tutmaları, dikkatleri yapılan eylemin iç boyutlarıyla birlikte uluslararası boyutlarına da çekti.
### Huzistan bölgesi
İran’ın güney batısında yer alan, batıdan Irak ve Kuveyt’le toprak ve sahil sınırı olan, güneyden Basra körfezine bağlana Huzistan eyaleti tarihsel olarak İran’ın Irak, Hicaz ve Şam coğrafyasına olan kapısı olarak önemli bir konumda bulunmuştur. Bölgenin bu coğrafi ve tarihi özelliğiyle beraber 20. yüzyılın başlarında bölgeden çıkarılmaya başlayan petrol, bu toprakların ekonomik ve stratejik değerini artırmış, İran için hayati bir bölge haline getirmiştir. Günümüzde İran’ın ham petrol üretim merkezi olan Huzistan eyaleti ayrıca İran’ın en önemli uluslararası deniz ticareti kapılarından olan İmam Humeyni, Mahşehr, Hurremşehr ve Hindican limanlarına sahiptir.
Huzistan ham petrol ve doğal gaz rezervleri açısından İran’ın en zengin bölgesidir. Eyaletin merkezi olan Ahvaz hem Huzistan hem de İran’ın diğer güney, batı ve doğusundaki tüm petrol ve doğal gaz kaynaklarına sahip olan bölgelerin ham petrol ve doğal gaz dağıtımı ile ilgili sanayinin merkezidir. Abadan Rafineri Tesisleri, İmam Humeyni Limanı Petrokimya Tesisleri ve Mahşehr Petrokimya Tesisleri bölgedeki petrol sanayilerindendir. Bunun yanında bölgedeki demir çelik fabrikaları da ülkenin ekonomisinde önemli paya sahiptir. Tarım ürünleri üretimi açısından da verimli topraklara sahip olan Huzistan’da bölgedeki Heftteppe şeker fabrikasının da ihtiyaçlarını karşılayan geniş çapta şeker kamışı üretimi gerçekleştirilmektedir. Eyalet Ervend (Şattülarap), Karûn, Kerha ve Hindican nehirleri ile birlikte ülkenin en büyük su barajı olan Kerha barajı ile de bu açıdan önemli bir konuma sahiptir.
Nüfusu Araplar, Farslar, Lorlar ve Türkmenlerden oluşan Huzistan’da çoğunluğu oluşturan Araplar, eyaletin merkez, batı, güney batı ve güney kısımlarında ikamet etmektedir. Ekseriyeti Şii olan bölgedeki yerleşik Araplarda aşiret yapılanması halen devam etmektedir.
Huzistan’ın İran için ekonomik ve jeostratejik ehemmiyeti devletin her zaman bölgedeki durum ve gelişmelere hassasiyetle yaklaşmasına neden olmuştur. Dolayısıyla bölgenin heterojen demografik yapısı hem Pehlevi rejimi döneminde hem de İran İslam Cumhuriyeti döneminde iç karışıklık ve dış müdahale açılarından bölgenin güvenliği için bir potansiyel tehdit olarak değerlendirilmiş ancak farklı dönemlerde benzer politikalarla söz konusu ‘tehdit’e karşı önlem ve uygulamalar hayata geçirilmeye çalışılmıştır.
### Bölgedeki siyasal-toplumsal hareketlerin geçmişi
Kaçar hanedanının sonuna kadar bölgenin yönetimi Arap aşiretlerinin elinde olup bu bölge ayrıca Arabistan olarak da kayıtlarda kullanılmaktaydı. Ancak 1925’ten itibaren Pehlevi hanedanı, bu tarihten itibaren bölgedeki yerleşik Araplara yönelik ağır asimilasyon ve baskı politikalarıyla beraber zorunlu göç politikasıyla da bölgenin demografik yapısını değiştirmeye çalıştı. Rıza Şah’tan sonra yerine geçen oğlu Muhammed Rıza döneminde ise devletin söz konusu politikaları eskisi kadar sert ve şiddetli olarak devam etmese de devletin bölgeye yaklaşımında bir değişiklik yaşanmadı.
1979 devriminden sonra Tahran’daki yönetimin bölgeye yönelik politikalarının değişeceğini bekleyen yerleşik Arapların umutları ise kısa sürede boşa çıktı. Nitekim devrimden sonra Huzistan’daki yerleşik Arap halkı ve siyasi gruplar, birtakım siyasi, toplumsal ve kültürel taleplerle bölgede etkin olan Şii din adamlarından Şeyh Muhammed Tahir Âl-i-Şübeyr etrafında toplanarak harekete geçtiler. Ancak bu girişim Tahran yönetiminden karşılık görmeyerek akim kaldı ve Şeyh Tahir ile Devrim Rehberi Ayetullah Humeyni arasında yapılan birebir görüşme dahil tüm müzakereler başarısız oldu. Nihayetinde güvenlik güçlerinin müdahalesi ile bölge tekrar merkezi hükümetin hakimiyetine geçti ve Şeyh Tahir, Kum kentine sürgüne gönderildi.
Kısa süre sonra İran-Irak savaşının başlamasıyla bölgede yaşanan ve etkileri halen devam eden büyük yıkım ve zorunlu göçler, mevcut sorunları daha da karmaşık hale getirdi. Savaş döneminden sonra insani, doğal ve yeraltı kaynakları, ekonomik altyapı vb. açıdan son derece zengin olan Huzistan’da yerleşik halk, bu nimetlerden çok az faydalanabildi, yüksek yoksulluk ve işsizlik oranları, sosyo-ekonomik indekslerin düşük seviyelerde seyretmesi yıllarca siyasi, kültürel ve toplumsal haklarından mahrum kalan yerleşik Arap vatandaşların günümüze kadar uzanan ve zaman zaman toplumsal ayaklanmalara dönüşen tepkilerine yol açtı. Nitekim 2005 Nisan ayında hükümetin bölgenin demografik yapısını değiştirmek için bakanlıklara verdiği iddia edilen gizli talimatın ortaya çıkması, haftalarca süren bir halk ayaklanmasını tetikledi.
### Huzistan’daki siyasi oluşumlar ve Hareketü’l-Nidal Örgütü
Muhammed Rıza Pehlevi döneminde daha çok sol görüşlü birçok siyasi oluşum Huzistan’da merkezi hükümete karşı faaliyete başladı. Ancak devletin sıkı baskı ve kontrolü altında bu örgütlerin siyasi faaliyetleri ile birlikte silahlı faaliyetleri ara ara petrol borularında patlamalar gerçekleştirmek gibi eylemlerle sınırlı kaldı.
1979 devriminden hemen sonra bölgede yerleşik Araplara mensup birkaç siyasi oluşum faaliyete başladı. Ekseriyeti devrim yanlısı olan ve siyasi olarak bağımsızlıktan ziyade yerel yönetimle ilgili talepleri olan bu gurupların en önemlisi Arap Halkı Örgütü idi. Ancak Şeyh Tahir’in tutuklanarak sürgüne gönderilmesi ile sonuçlanan merkezi hükümetle yaşanan sürecin nihayetinde söz konusu örgütlerin bölgedeki faaliyetleri kısa sürede son buldu. Bu dönemde İran-Irak savaşının başlamasıyla Irak’ta Ahvaz’ı Özgürleştirmek İçin Arap Cephesi örgütü kuruldu. Irak hükümeti tarafından desteklenen bu örgüt savaş boyunca İran’a karşı silahlı mücadeleye devam etti.
Savaştan sonra Cumhurbaşkanı Rafsancani döneminde silahlı mücadele yürüten farklı gurupların ortaya çıktığı ve daha çok petrol tesislerine saldırı eylemleri gerçekleştirdikleri görüldü. Ancak reformistlerin 1997’de iktidara gelmesi, ülkedeki diğer yerlerde olduğu gibi Huzistan Arapları için de birtakım açılımları beraberinde getirdi. Bu dönemde bölgedeki yerleşik Araplara mensup bazı siyasi şahsiyetler, faaliyetlerini yürütmek için Vifak Komitesi adında bir siyasi oluşum tesis ettiler. Bu siyasi oluşum daha sonra İslami Vifak Partisi adıyla İran’daki Arapların ilk yasal siyasi örgütü olarak ülkenin resmi siyaset alanına girdi. Faaliyeti sürecinde meclise milletvekili ve bölgedeki kent ve köy konseylerine üye çıkarabilen bu parti, başarılı bir deneyim oldu. Nitekim partinin faaliyeti döneminde bölgedeki gerginlikte ve saldırılarda ciddi bir azalma meydana geldi. Buna rağmen ilerleyen süreçte 2005 olaylarına neden olacak birtakım provakatif eylemler ve güvenlik güçlerinin sert müdahaleleri, yeni başlamış olan süreci baltaladı ve böylece partinin faaliyetleri durduruldu.
Günümüze gelindiğinde Huzistan’ta Arap kesime mensup sayıları onlarca olan siyasi veya silahlı mücadele veren örgüt ve oluşumların teşekkül ettiğini görüyoruz. Çoğunun ortadan kalktığı veya etkinliği olmayan bu gruplardan bazıları, günümüzde de faaliyetlerini sürdürmektedir. Ahvaz’ı Özgürleştirmek İçin Arap Cephesi ve Ahvaz’ı Özgürleştirmek İçin Arap Hareketi Partisi, bu grupların arasında yer alan marjinal ayrılıkçı örgütlerdendir. El-Ahvaz Halk Demokratik Cephesi gibi bazı uluslararası kuruluşlarda da temsilcisi olan bu grupların hem siyasi hem de silahlı olarak halihazırda en etkin olanı ise 22 Eylül'de Ahvaz’da terör saldırısını üstlenen Hareketü’l-Nidal (el-Ahvaz hareketi) örgütüdür.
Bu örgüt adını 2005 Ahvaz olaylarında duyurmaya başladı. O dönemde bölgede düzenlenen gösterilerin devamında Ahvaz kaymakamlık binasına, bazı banka şubelerine, diğer birkaç kamu kurumuna ve petrol borularına 13 bombalı saldırı gerçekleştirdi. Arap milliyetçiliğini esas alan örgüt Huzistan, Hürmüzgan ve Buşehr eyaletleri dahil olmak üzere Arap yerleşimli bölgelerin İran tarafından işgal edildiğini öne sürerek amacının bölgeyi özgürleştirmek ve bölgeye yerleşen ‘yerli olmayan’ sakinlerden arındırmak olarak ilan etmiştir. Örgüt silahlı faaliyetlerini Muhittin Âl-i-Nâsır tugayları adıyla yürütmektedir.
Hareketü’l-Nidal örgütü, Huzistan’da 2011, 2012 ve 2015 yıllarında düzenlediği saldırılarla günümüze kadar eylemlerine devam ederken, ülke dışında da faaliyetlerini sürdürdü. Örgüt Tunus ve Kuveyt başta olmak üzere bazı Arap ülkelerinde toplantılar düzenleyip söz konusu devletlerden, örgütün Arap Birliği'ne temsilci kabul edilmesi gibi birtakım taleplerde de bulundu. Merkezi Hollanda bulunan örgüt, Ahvazuna adında Arapça yayın yapan bir televizyon kanalına sahiptir.
Yapılan son terör saldırısını üstlenen Ahvaz Direniş Ordusu ise çeşitli siyasi ve silahlı örgütlerden oluşturulmuş olmasının örgüt tarafından öne sürülmesine rağmen, bu teşkilatın Hareketü’l-Nidal örgütü tarafından yönetildiği bilinmektedir. Nitekim Ahvaz’daki saldırının gerçekleşmesinden kısa süre sonra açıklama yapan Devrim Muhafızları Ordusu Sözcüsü Tuğgeneral Ramazan Şerif, eylemin El-Ahvaz hareketi (Hareket’ül-Nidal) tarafından gerçekleştiğini ifade ettikten sonra Farsça yayın yapan Londra merkezli İraninternationan tv kanalına bağlanan Hareketü’l-Nidal örgütü sözcüsü Yakup el-Tostari, saldırıyı Ahvaz Ulusal Direniş Ordusu adına üstlendiklerini duyurdu.
### Saldırının uluslararası boyutu
İran’ın Irak, Suriye ve Yemen'de artan nüfuzunu ciddi bir tehdit olarak algılayan Suudi Arabistan’ın daha önce 2011 Bahreyn müdahalesi, daha sonra 2015’te Yemen’e askeri müdahaleye başlaması iki ülke arasındaki gerginliği arttırmıştı. Ancak iki ülke arasındaki iplerin kopmasına neden olan olaylar, Suudi Arabistan’ın Ocak 2016’da İran’a yakın Şeyh Nimir El-Nimir’i idam etmesi ve devamında Suudi Arabistan’ın İran’daki Meşhed Başkonsolosluğunun işgal edilerek ateşe verilmesi oldu. Donald Trump yönetiminin işbaşına gelmesi ile birlikte ABD tarafından İran’a karşı açılan yeni cephede yer alan Suudi Arabistan ve bölgedeki müttefikleri, bu dönemden itibaren İran’a karşı hamlelerinde daha cesaretli hareket etmeye başladılar. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın “bölgedeki çatışmaları İran’ın içine taşıyacağız” gibi konuyla ilgili net ifadeleri ve benzeri açıklamaların, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn yetkililerinden de gelmesi İran’a karşı hamlelerin cesaret boyutunu açık bir şekilde ortaya koyduğu gibi olası müdahalelerin sinyalini de vermekteydi.
Trump döneminde ABD’nin Nükleer Anlaşmadan çekilmesinin ardından Washington'un yeni bir strateji izlediğinin ve buna paralel olarak özellikle İranlı Kürt ve Araplara mensup örgütlerde yeni hareketliliklerin farkında olan İran, muhalif liderleri ortadan kaldırarak söz konusu örgütlerin harekete geçmesini engellemeye ya da geciktirmeye çalıştı. Hareket’ül-Nidal’in Genel Sekreteri Mevlana Neysi’nin de 8 Aralık 2017’de Lahey kentinde yapılan bir suikastta öldürülmesi bu açıdan değerlendirilebilir.
İran’ın saldırının aradından atacağı adımlara gelince, ülke içinde örgüt ve mensuplarına yönelik daha sert mücadele edilecek ve bununla birlikte örgütün bölge ve bölge dışındaki varlığına karşı da harekete geçecektir. İran’ın saldırıya karşı tepkisinin üç yönden ilerlemesi muhtemeldir. Birinci olarak örgütün kendisine yönelik operasyonlar olabilir. Bu durumda örgütün özellikle Avrupa’daki üye ve/veya yöneticilerine suikast girişimlerine tanık olunabilir. İran daha önce Cundullah örgütü lideri Abdulmalik Rigi olayında yaşandığı gibi örgüt liderlerini ele geçirmek için benzer operasyonlar da düzenleyebilir.
İkinci olarak İran'ın uluslararası toplumun örgütü bir terör örgütü olarak kabul etmesi ve özellikle Avrupa devletlerinin örgüte karşı harekete geçmeleri için diploması yürütmesi öngörülebilir. Bunun yanında İran yapılan saldırının daha önceki DEAŞ saldırısında olduğu gibi bölgesel varlığına bir gerekçe olarak öne sürecektir. Dolayısıyla 26 Eylül günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu oturumunda konuşma yapacak olan Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin bu konuyu gündeme getirmesi olasıdır.
Üçüncü olarak İran, yaşanan terör saldırısından, başta ABD olmak üzere bölgede Suudi Arabistan’ın başını çektiği İran karşıtı ittifakı sorumlu tuttuğu için söz konusu ittifaka karşılık vermek isteyecektir. Nitekim Devrim Muhafızları Ordusu Sözcüsünün açık bir şekilde saldırıdan sorumlu örgütün Suudi Arabistan tarafından beslendiğini ifade etmiştir. Devrim Rehberi Ali Hamaney, Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Dışişleri Bakanı Cevat Zarif de yaptıkları açıklamalarda ABD ile beraber bölgedeki ‘terör destekçisi’ devletlerden bahsederek Suudi Arabistan’a işaret etmişlerdir.
Bu açıklamalara dayanarak İran’ın Suudi Arabistan’a karşılık vermek istediği düşünülebilir. İran bölgedeki vekil güçleri ve özellikle Yemen’deki Husiler vasıtasıyla Suudi Arabistan ve/veya Birleşik Arap Emirlikleri’ne saldırılar düzenleyebilir. İran’ın mevcut durumda, ordu yetkililerinden gelen açıklamalar doğrultusunda Suudi Arabistan veya bölgedeki müttefiklerinin topraklarını hedef almanın yollarını aradığı ayrıca düşünülebilir. Böyle bir saldırının bölgedeki devletlere ait hedeflerden ziyade İran’ın Hareketü’l-Nidal örgütüne ait bildiği merkez veya eğitim kampı gibi üslere yönelmesi daha muhtemeldir. Devrim Muhafızları Ordusunun Ahvaz saldırısıyla ilgili açıklamasında yer alan “canileri bölge ve bölge dışındaki coğrafyalarda izleyip cezalandırmak için hiçbir çabadan geri durmayacağız. Teröristlerin arka destek noktalarına ve liderlerinin üs merkezlerine tamamen vakıf olduğumuz gibi yakın gelecekte sert intikamımızı alacağız.” ifadeleri bu ihtimalleri güçlendirmektedir.
### Tahran-Riyad hattındaki gerilim artacak
Ahvaz’daki terör saldırısı İran’ın içindeki dinamikler ve uluslararası alanda yaşanan gelişmeler çerçevesinde önemli sonuçlara yol açacak. İç gelişmeler açısından ele alındığında bu saldırı, güvenlik tedbirlerini sıkılaştırmanın yanı sıra olayla ilgili tutuklamalar, yargı süreci ve idam gibi ağır cezaları beraberinde getirebilir. Bu durum siyasi veya sivil aktivistlerin faaliyetlerini daha da zorlaştıracak bir ortamı oluşturacağı gibi olası ağır cezalar Arap nüfusu ile hükümet arasınındaki gerilimin daha da derinleşmesine yol açacak. Olayların bu minvalde seyretmesi durumunda, zaten devletin bölgeye yönelik sert politikalarından rahatsız olan Huzistan'da yeni gerilimlerin ortaya çıkması muhtemel görünüyor. Artan ekonomik sorunlarla beraber özellikle son dönemde artan kum fırtınaları ve su kirliliği gibi çevre sorunlarıyla başetmeye çalışan bölge halkının ve bilhassa gençlerin, etnik, politik, ekonomik, kültürel ve toplumsal taleplerini dile getirecek yasal siyasi parti ve oluşumlar bulamamaları, bölgedeki radikal eğilimlerin güçlenmesine ve sorunların kronik bir hal almasına sebebiyet verebilir.
Uluslararası açıdan ise İran ile Suudi Arabistan arasında halihazırda yaşanmakta olan siyasi krizin daha da derinleşeceği kesin. Son saldırının ardından Yemen savaşında, siyasi çözüme giden yol daha da daralacak ve iki ülke arasındaki gerginlik Irak gibi farklı alanlara da yayılabilecektir. Diğer taraftan yaşanan son saldırı Trump yönetimindeki ABD’nin İran’la yaşanan krizde müdahalesinin sadece ekonomik boyutlarla sınırlı kalmadığını gösteriyor. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde İran’a karşı yaptırımların daha da ağırlaşması ile beraber İran’ın bölgesel olarak da faaliyetlerine karşı hamlelerin artması ihtimal dahilinde.
[Hamid Ebrahimi, İran Araştırmaları Merkezi'nde (İRAM) İç Politika Asistanı olarak görev yapmaktadır]
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# AFAD'dan İdlib'deki ihtiyaç sahiplerine gıda yardımı
## Özet
AFAD, Ramazan Bayramı öncesinde İdlib'deki kamplarda yaşayan ihtiyaç sahiplerine 3 bin gıda kolisi dağıttı.
## İçerik
**Afet ve Acil Durum Yönetimi** (**AFAD** ) **Başkanlığı** , **Ramazan Bayramı **öncesinde **Suriye** 'nin **İdlib **kentindeki kamplarda yaşayan ihtiyaç sahiplerine **3 bin gıda kolisi ** dağıttı.
AFAD'ın sosyal medya hesaplarından yapılan paylaşımda, gıda kolilerinin Killi köyü mevkisinde gerçekleştirilen dağıtımına ilişkin görüntülere yer verildi.
Paylaşımda, "Emanetlerinizi ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak için bu kez İdlib'deydik. Bayramın gerçek manasıyla bayram olmasına katkı verebilmek için insanımız için ülkemizde insanlık için sınırların ötesindeyiz." ifadeleri yer aldı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Fransa'da son 24 saatte 689 Kovid-19 vakası tespit edildi
## Özet
Fransa'da yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında son 24 saatte 689 yeni vaka kaydedildi.
## İçerik
Fransa Halk Sağlığı Kurumundan yapılan açıklamaya göre, son 24 saatte hastanelerde 63 kişi hayatını kaybetti, salgında toplam ölü sayısı 110 bin 483'e çıktı.
Virüs tespit edilen kişi sayısı 689 artışla 5 milyon 741 bin 354'e yükseldi.
Kovid-19 testlerinin pozitif çıkma oranı yüzde 1,5'e düştü.
Hastanelerde 2 bin 68'i yoğun bakımda olmak üzere 12 bin 374 kişinin tedavisi devam ediyor.
Fransa Sağlık Bakanlığının paylaştığı verilere göre, 27 Aralık 2020'den bu yana Kovid-19 aşısı yapılanların sayısı 30 milyon 472 bin 434'e ulaştı, bunlardan 16 milyon 126 bin 305'ine ikinci doz uygulandı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# İran'dan Hindistan'a petrol uyarısı
## Özet
Tahran, Hindistan hükümetinin İran'dan petrol ithalatını durdurması halinde bu ülkeye uygulanan özel imtiyazları sona erdireceklerini duyurdu.
## İçerik
İran, Hindistan hükümetinin kendilerinden **petrol** ithalatını durdurması halinde bu ülkeye uygulanan özel imtiyazlara son vereceklerini açıkladı.
İran basınına yansıyan haberlere göre, İran'ın Yeni Delhi Maslahatgüzarı Mesud Rezvaniyan, Hindistan'ın **ABD'nin baskıları** neticesinde İran'dan petrol ithalatını durdurması halinde Tahran'dan sağlanan özel imtiyazları kaybedeceğini belirtti.
Rezvaniyan, "Eğer Hindistan, İran petrolü yerine Suudi Arabistan, Rusya, Irak ve ABD gibi ülkelerden petrol ithal ederse Tahran tarafından sağlanan imtiyazlardan mahrum kalacaktır." dedi.
ABD'nin müttefiklerine yaptığı İran'dan petrol ithalatının durdurulmasına yönelik baskılara değinen Rezvaniyan, ülkesinin Hindistan için "güvenilir bir enerji ortağı" olduğunu söyledi.
Çabahar Limanı Projesi
Hindistan'ı **stratejik Çabahar Limanı** 'nın geliştirilmesi projesine yönelik verdiği sözleri şu ana kadar yerine getirmediği gerekçesiyle de eleştiren İranlı diplomat, “Hint yatırımının Çabahar Limanı'nın genişletilmesi için vadettiği bağlantı projelerinin şimdiye kadar gerçekleşmemiş olması talihsiz bir durum." dedi.
Projenin stratejik açıdan önemine dikkati çeken Rezvaniyan, projenin tamamlanması için Hindistan'ın gerekli adımları atmasını beklediklerini dile getirdi.
İranlı diplomat, ilişkilerin daha fazla geliştirilmesi için iki ülkenin her alanda mevcut kapasitelerinden yararlanması gerektiğini sözlerine ekledi.
ABD, nükleer anlaşmadan çekilmesinden sonra İran'a yaptırımları devreye sokacağını açıklamış ve müttefiklerinden İran'la petrol ticaretlerini kasım ayı itibarıyla sonlandırmalarını istemişti.
İran, Hindistan ve Afganistan arasında imzalanan "Çabahar Anlaşması" ile İran'ın güneydoğusunda dünyanın **en önemli enerji geçiş hatlarından biri** olan Hürmüz Boğazı'nın girişinde ve Umman Denizi kıyısındaki Çabahar Limanı'nın, Hindistan'ın Orta Asya'ya, Afganistan'ın uluslararası sulara açılan kapısı olması planlanıyor.
Çabahar Limanı'ndan başlayıp Kuzey Horasan'a kadar devam etmesi planlanan tren yolu projesi, Hindistan'ın Pakistan'ı devre dışı bırakarak Afganistan'a ulaşma projesi olarak kabul ediliyor. Hindistan'ın projeye **500 milyon dolar** yatırım yapacağı belirtilmişti.
Muhabir: Ahmet Dursun |
# Washington'da Filistinlilerin İsrail karşıtı protestosunda 7 kişi gözaltına alındı
## Özet
ABD merkezli Filistin Gençlik Hareketi'nin, İsrail'in yasadışı yerleşimlerini protesto etmek üzere İsrail'in Washington Büyükelçiliğinin önünde başlattığı oturma eyleminde 7 gösterici gözaltına alındı.
## İçerik
#### ABD merkezli Filistin Gençlik Hareketi'nin, İsrail'in yasadışı yerleşimlerini protesto etmek üzere İsrail'in Washington Büyükelçiliğinin önünde başlattığı oturma eyleminde 7 gösterici gözaltına alındı.
###### Washington
ABD'nin başkenti Washington'da yüzlerce kişi pankartlarla İsrail Büyükelçiliğinin önünde toplandı.
Filistin Gençlik Hareketi adlı oluşumun organize ettiği protestoda, başta Kudüs'ün Şeyh Cerrah Mahallesi'nde olmak üzere İsrail'in yasadışı yerleşimleri protesto edildi.
Söz konusu oluşum tarafından yapılan açıklamada, İsrail'in, Filistinlileri evlerinden zorla çıkartarak genişlettiği yasadışı yerleşimlerin durdurulması, ABD'nin İsrail'e verdiği desteğin sonlandırılması ve medyanın İsrail'in Filistin işgaline göz yummaması olmak üzere üç talepte bulunulduğu, bunlar yerine getirilmedikçe oturma eyleminin sonlandırılmayacağı ifade edildi.
Ellerinde pankartlar ve Filistin bayrakları taşıyan grup, İsrail aleyhine sloganlar attı.
İsrail'in Washington Büyükelçiliğinin önünde çadır kuran göstericilerden 7'si polis tarafından gözaltına alındı.
**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Kefalet sigortasında yeni dönem
## Özet
Maher Holding Üst Yöneticisi Levent Uluçeçen, "İnanılmaz bir şey yapıyoruz. Teminat mektubu yerine geçen kefalet sigortası veriyoruz" dedi
## İçerik
Uluçeçen ve Quick Sigorta Genel Müdür Yardımcısı Dr. İsmail Kızılbay, Akdeniz Üniversitesi Yavuz Tekelioğlu Salonu'nda düzenlenen "Teoriden Pratiğe Atlayış Serbest" konulu konferansta öğrencilerle bir araya geldi.
Holdingin üst yöneticisi Uluçeçen, sigortacılığın çok güvenli olduğunu, insanların evini, arabasını, tüm birikimlerini emanet ettiğini söyledi.
Gece dahi sigorta yapabildiklerini anlatan Uluçeçen, şunları kaydetti:
"Ülkemizde hassas bir dönemden geçiyoruz. İnanılmaz bir şey yapıyoruz. Teminat mektubu yerine geçen kefalet sigortası veriyoruz. Kefalet sigortası, teminat mektubu yerine geçiyor. Biz bütün şirketlere kefalet sigortası yapacağız. Yani sistemi açıyoruz, artık bankacılık kendi mesleğine dönecek. Teminat mektubu işi sigortacılık işiydi. Teminat mektubu diyorlardı buna, aslında bu kefaletti. Amerika'da bütün şirketler, sigorta şirketlerinden alır kefalet sigortasını. Türkiye'de bankacılar bu işi yapıyordu. Bankacılardan artık kendi işimizi devralıyoruz, kefalet senedi veriyoruz. Kefalet sigortası yapıyoruz şirketlere."
Yakın zamanda inşaat tamamlama sigortasına da gireceklerini belirten Uluçeçen, Quick Sigortanın 1,5 senelik sigorta olmasına rağmen önemli çalışmalar yaptığını dile getirdi.
Holding olarak eğitime de ciddi yatırımlar yaptıklarını ifade eden Uluçeçen, Türkiye'de 125 sigortacılık bölümü olduğunu ancak buradan mezun olanların poliçe kesmesini bilmediğini onun için sistemlerini üniversiteye açtıklarını vurguladı. |
# Türk dizilerinin başarısı ABD'de masaya yatırıldı
## Özet
Türk dizilerinin Arap ülkelerinden Latin Amerika’ya uzanan başarısı, Amerika’da Indiana Üniversitesinin düzenlediği bilimsel toplantıda ele alındı.
## İçerik
Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya geniş bir coğrafyada fenomen haline gelen Türk dizilerinin başarısı, akademisyenler tarafından ilgiyle takip ediliyor.
Indiana Üniversitesince düzenlenen bir konferansta sunum yapan Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. B. Senem Çevik, Türk dizilerinin uluslararası başarısının, Türkiye’nin ülke imajına ve yumuşak gücüne katkı sunarak özellikle ele aldığı temalar açısından kadın izleyiciler üzerinde önemli etkiler yaptığını belirtti. Çevik’e göre Türk dizileri, bilhassa Ortadoğu’daki etkisi değerlendirildiğinde, toplumda yeni sosyal normlar ve kültür kodlar ortaya koyuyor.
Türk dizilerinin etkisini bir dönemin Amerikan yapımlarının popüler kültür üretimi üzerindeki etkisine benzeten Çevik, "Türk dizileri romantizm, kadının eğitimi, özgürleşmesi ve en önemlisi de aile temalarını ele alıyor" dedi.
Bu özelliklerin Türk dizilerini Ortadoğu’da çekici kıldığı kadar toplumsal bir tehdit unsuru olarak görülmesine de sebep olduğunu söyleyen Çevik, Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğünün Türk dizileri ile ilgili verilerini de paylaştı.
Çevik, dizilerin kadına yönelik şiddet gibi kimi zaman riskli konuları ele alarak geleneksel ile modern arasındaki dengeyi sağladığını belirtti.
**‘Özgürleşen kadın imajı çekici geliyor’**
Türk dizileri son dönemde Latin Amerika’da bilhassa Arjantin, Şili ve Uruguay’da ulaştığı yüksek izlenme oranlarıyla bu bölgede Türkiye’yi gündem maddesi yaptı.
Dizilerin bu denli başarılı olması akademik çevrelerde yeni Osmanlıcılık tartışmalarını tetiklerken Çevik, bu tartışmaların gerçekle bağdaşmadığını, tarihi figürlerden ilham alan dizilerin dahi temelde romantizm ve kadın özgürleşmesi konularını işlediğini vurguladı.
Kamu ve özel sektör işbirliğinin önemine değinen Sanem Çevik, "Televizyonculuk sektörünün bir başarısı olan diziler, ülkelerin dış dünyalara açılan kapıları olabilir. Bu nedenle Türkiye’nin de dizi sektörüne bir kamu diplomasisi aracı olarak bakması hem bu alanı geliştirecek, hem de Türkiye’nin vermek istediği soyut mesajları her eve ulaştırabilecektir’ şeklinde konuştu.
Yabancı akademisyenlerin büyük ilgi gösterdiği sempozyumda Türkiye’nin Ortadoğu’da en fazla popülarite yakalamış dizilerinin içerikleri analiz edildi. Arjantin’de yakın zamanda "Las Mil y Una Noches" ismiyle yayına giren ve büyük ivme yakalayan "Binbir Gece" dizisi, Türkiye’de üretilen dizilerin her bölgeye hitap edebileceğinin bir göstergesi olarak değerlendirildi.
Türk dizileri, dünyada 75’ten fazla ülkede birçok dilde yayınlanıyor.
Muhabir: Mintaha Neslihan Eroğlu
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# İzmir'de çıkan yangında 11 katlı bina boşaltıldı
## Özet
İzmir Buca'da bir evde çıkan yangında 11 katlı bina tahliye edildi.
## İçerik
İzmir'in **Buca** ilçesinde bir evde çıkan yangında 2'si çocuk 10 kişi dumandan etkilenirken, **11 katlı bina tahliye** edildi.
Alınan bilgiye göre, Buca ilçesi Çamlık Mahallesi'nde bir sitenin 3. katındaki evde henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı.
Yangını fark eden ev sahibi İsmail Dağtekin, kendisini güçlükle dışarı atıp komşularından yardım istedi. Yangında içeride mahsur kalan çocuklar Azize ve Sıla ile anne Hafize Dağtekin komşuları tarafından evden çıkarıldı.
Bu arada, yangında üst kattaki 6 kişi de duman ve sızan karbonmonoksit gazından etkilendi. Dumandan ve gazdan etkilenen 2'si çocuk 10 kişi, ambulanstaki ilk müdahalenin ardından Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde ile çevredeki diğer hastanelere sevk edildi.
İtfaiye ekipleri de yangına müdahale edip 11 katlı binayı boşalttı. Duman nedeniyle bazı vatandaşlar itfaiye ekiplerince evlerinin balkonundan tahliye edildi.
Evdeki 2 çocuk ile annelerini kurtaran ve kendisi de dumandan etkilenen komşu Mesut Yıldız, yoğun duman altında eve girip ilk olarak yanan odanın kapısını kapattığını belirterek, "Sürüne sürüne eve girdim ve anne ile 2 çocuğu çıkardım. En son çocuğu çıkarırken ben de dumandan etkilendim ve diğer arkadaş da beni evden çıkardı." dedi.
Yine mahsur kalanlara yardım eden komşu İbrahim Solak ise evdeki çocukların "kurtarın bizi" çığlıkları arasında içeri girip yangına müdahale etmeye çalıştıklarını söyledi.
**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Kazakistan, Omicron varyantı belirlenen ülkelerden gelenlere ev karantinası uygulayacak
## Özet
Kazakistan, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) Omicron varyantı tespit edilen ülkelerden gelen yolculara 7 gün ev karantinası kuralı uygulama kararı aldı.
## İçerik
Kazakistan Sağlık Bakanı Yardımcısı Marat Şoranov, haftalık Bakanlar Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada, Omicron varyantının ülkeye girişini engellemek amacıyla 3 Aralık'tan itibaren yeni kuralların devrede olacağını bildirdi.
Buna göre, Güney Afrika, Botsvana, Lesoto, Namibya, Zimbabve, Mozambik, Malavi, Madagaskar, Esvatini, Tanzanya ve Hong Kong’dan gelen yabancıların Kazakistan'a girişleri kısıtlanacak. Yolcu trafiğinin yüksek olduğu Mısır ile uçuşlar askıya alınacak.
Omicron varyantının tespit edildiği ülkelerden gelen yolcular ise Kovid-19'a karşı aşı pasaportları olsa dahi PCR testi ibraz etmek zorunda olacak.
Ayrıca PCR testi sonucu haricinde, söz konusu yolculara 7 gün ev karantinası kuralı da uygulanacak.
Şoranov, ülkede epidemiyolojik durumun kontrol altında olduğunu ve son bir ayda Kovid-19'a yakalanma oranının 2,8 kat azaldığını aktardı.
Halihazırda sadece Kuzey Kazakistan eyaletinin "kırmızı kategoride" yer aldığı ülkede son 24 saatte 654 kişide virüs tespit edildi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Suikaste uğrayan Fahrizade, İran'ın nükleer programının mimarlarındandı
## Özet
Tahran'da suikaste uğrayan İran'ın nükleer programının kilit isimlerinden bilim insanı Muhsin Fahrizade, İsrail'in hedefindeki kişi olarak ön plandaydı.
## İçerik
#### Tahran'da suikaste uğrayan İran'ın nükleer programının kilit isimlerinden bilim insanı Muhsin Fahrizade, İsrail'in hedefindeki kişi olarak ön plandaydı.
###### Tahran
Bugün Tahran'da suikaste uğrayan İran'ın nükleer programının kilit isimlerinden bilim insanı **Muhsin Fahrizade** , İsrail'in hedefindeki kişi olarak öne çıkıyordu.
Aynı zamanda Savunma Bakanlığı Araştırma ve İnovasyon Kurumu Başkanı ve askeri bir kurum olan İmam Hüseyin Üniversitesi'nde **fizik profesörü** olarak görev alan Fahrizade, askeri alandaki faaliyetleriyle de bilinen bir isim.
Başkent Tahran'a yakın Kum kentinde 1957 yılında dünyaya gelen Fahrizade, 1979 yılındaki İran İslam Devrimi'nin ardından kurulan Devrim Muhafızları Ordusu'nda görev aldı.
İran Savunma Bakanlığı ile Silahlı Kuvvetler Başdanışmanı ve İran Fizik Araştırma Merkezi (**PHRC** ) Başkanı olması nedeniyle 24 Mart 2007'de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 1747 sayılı kararla yaptırım listesine aldığı İranlı yetkililerden biriydi.
Fahrizade, Batılı gazetecilerin en çok röportaj yapmak istedikleri kişiler arasında yer alıyordu ancak Tahran Yönetimi, önceki yıllarda söz konusu bilim insanıyla ilgili bilgilerin yayınlanmaması için çaba gösteriyor ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) denetçilerinin onunla görüşmesine izin vermiyordu.
### "İran'ın askeri nükleer programının babası"
Batılı istihbarat örgütlerinin "İran'ın askeri nükleer programının babası" olarak nitelendirdikleri Fahrizade'nin faaliyet alanı, İran'ın bilimsel nükleer programını bu ülke için nükleer bir potansiyele dönüştürmekti.
Fahrizade'nin bir fizik profesörü olarak, nükleer bomba geliştirmek için 1989 yılında kurulduğu iddia edilen gizli program "Amad" projesini yönettiği söyleniyor. UAEA'ya göre program 2003 yılında sonlandırıldı.
Fahrizade, ABD'nin Foreign Policy Dergisi tarafından yayınlanan dünyanın en güçlü 500 kişisi listesinde yer alan beş İranlı figürden birisiydi.
İran'ın nükleer programının arkasındaki figür olarak kabul edilen Fahrizade'nin nükleer anlaşmanın imzalanmasında da etkin bir rol oynadığı belirtiliyor.
### Netanyahu tarafından hedef gösterilmişti
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun Mayıs 2018'de İran nükleer programı hakkında yaptığı sunumda zikrettiği tek İranlı bilim insanıydı.
İsrailli kaynaklar, MOSSAD'ın 2018 yılında Tahran'daki atom reaktörlerden sorumlu Muhsin Fahrizade Mehabadi'ye suikast girişiminde bulunduğunu ancak başarılı olamadığını duyurmuştu.
İran'ın Fars Haber Ajansı'na göre, Fahrizade'nin adı Birleşmiş Milletler'deki (BM) listelerden MOSSAD'ın eline geçmişti.
Fahrizade, 1940'larda ABD'de atom bombasının geliştirilmesinde önemli bir rol oynayın Amerikalı fizikçi olan Robert Oppenheimer ile karşılaştırılıyordu.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Karaderili Şirketler Grubu kadın istihdamına önem veriyor
## Özet
Karaderili Şirketler Grubu, yüzde 50 seviyelerinde seyreden kadın istihdam oranıyla kadın istihdamına verdiği önemle öne çıkıyor.
## İçerik
Karaderili Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Elvan Karaderili, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında yaptığı açıklamada, tesislerinde kadına verilen istihdamın özellikle takibini yaptığını belirtti.
Toplumsal ve ekonomik gelişme için kadınların desteklenmesinin önemini vurgulayan Karaderili, “Kadınların çalışma hayatında var olmalarının toplumsal gelişmenin olmazsa olmazı olduğunu biliyoruz. Kadınların iş gücüne katılımı kendi sosyoekonomik durumlarını, ailelerini ve çevrelerini geliştirecek ve tüm toplumda etki yaratacak önemli bir değişim ve gelişimin öncüsü olacaktır.' ifadelerini kullandı.
Karaderili, kadına karşı her tür ayrımcılığa karşı olduklarının altını çizerek, şirketlerinde kadın istihdam oranının 2020’nin ilk çeyreğinde yüzde 50-55 seviyelerine yükseldiğini, halihazırda toplamda 2 bin kişiye istihdam sağladıklarını kaydetti.
2021’in sonunda yatırımlarının büyümesi ile buna 1.500 kişi ilave edileceğini vurgulayan Karaderili, '2021-2022 yılları içerisinde şirketlerimizde kadın istihdamını yüzde 55 seviyelerinde koruyacağız, turizm sektöründe kadın yatırımcı ve yönetici olarak iş alımlarında tesislerimizde kadına verilen istihdamın özellikle takibini yapıyorum.' ifadelerini kullandı.
Karaderili, kadınların iş gücüne katılımının, istihdamının, sürdürülebilir kalkınmanın ve çarkların dönmesinin en önemli unsuru olduğunu ifade ederek, 'Hayatın her anında fedakârlığın, duyarlılığın ve şefkatin sembolü olarak bilinen kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü en içten dileklerimle kutluyorum.” dedi. |
# Beko İzmir'de 4 mağaza açtı
## Özet
## İçerik
Arçelik AŞ Türkiye’den Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Can Dinçer, açılışlarla ilgili açıklamasında 2015 yılında Türkiye’deki Beko mağazalarının 60 milyona yakın ziyaret sayısına ulaştığını belirterek, 'Yeni atılımlarımız sayesinde bu rakamı daha da yükseklere taşımayı hedefliyoruz' ifadesini kullandı.
Avrupa pazarında son 7 yılda payını artıran Beko, solo beyaz eşya pazarında lider konumda bulunuyor. |
# Alternatif Bank 23 Nisan'ı çalışanlarının çocuklarıyla kutladı
## Özet
Alternatif Bank Çocuk Şenliği'ne 100'e yakın aile çocuklarıyla katıldı
## İçerik
Alternatif Bank'tan yapılan açıklamaya göre banka, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı öncesinde düzenlediği şenlikle çalışanlarının çocuklarını Vadistanbul'daki genel müdürlük binasında ağırladı. Alternatif Bank Çocuk Şenliği'ne 100'e yakın aile çocuklarıyla katıldı.
Bankanın İstanbul Kurumsal Şubesi ve genel müdürlüğünü ziyaret eden minik Alternatif Banklılara bankacılık mesleği tanıtılırken, şube müdürü başta olmak üzere tüm anne ve babaların koltukları çocuklara bırakıldı.
Şube ziyaretinin ardından çocuklar, ofis katlarını gezerek ebeveynlerinin iş ortamlarını yerinde görme fırsatını yakaladı. 23 Nisan'ın anlamını doyasıya yaşayan çocuklar, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kompozisyonu ile greenbox'ta fotoğraf çektirerek bu özel günü ölümsüzleştirdi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Alternatif Bank İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Ebru Taşçı Firuzbay, Alternatif Bank ailesi olarak dünyada çocuklara armağan edilen tek bayramın gururunu yaşadıklarını belirtti.
Bu çok özel günü çalışanların çocuklarıyla kutlamaktan büyük mutluluk duyduklarını ifade eden Firuzbay, "Şenliğimiz, çalışanlarımızla bir araya geldiğimiz anlamlı günlerden biri olmasının yanı sıra çocuklarımızın yaptığımız işi yerinde görmeleri açısından da oldukça kıymetliydi. Yarının doktorları, sanatçıları, eğitimcileri, devlet adamları, bankacıları ve daha pek çok mesleğin önemli temsilcileri olacağına yürekten inandığımız yavrularımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutluyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Şenlikte bando eşliğinde, sihirbaz ve jonglör gösterisi, yüz boyama, çeşitli atölyeler, langırt turnuvaları gibi etkinliklerle eğlenceli dakikalar yaşandı. |
# Canlı türleri altıncı yok oluşun eşiğinde
## Özet
4,5 milyar yaşındaki dünyamızın ilk 700 milyon yılında hayat yoktu. Sonrasında ise okyanuslarda ve karada canlılık tam 5 kez bitme noktasına geldi.
## İçerik
#### 4,5 milyar yaşındaki dünyamızın ilk 700 milyon yılında hayat yoktu. Sonrasında ise okyanuslarda ve karada canlılık tam 5 kez bitme noktasına geldi.
###### Istanbul
ANKARA - Rıfat Ünal Sayman
Dünyamız evrendeki trilyonlarca gezegenden biri. Okyanusta bir su damlası. Buna rağmen eşsiz ve benzersiz. Dünyamızı eşsiz ve benzersiz kılan ise canlılara ev sahipliği yapması. Bu her zaman böyle değildi. 4,5 milyar yaşındaki dünyamızın ilk 700 milyon yılında hayat yoktu. Sonrasında ise okyanuslarda ve karada canlılık tam 5 kez bitme noktasına geldi. **Canlı türleri** nin en az yarısının yok olduğu bu olayları ‘kitlesel yok oluş’ olarak adlandırıyoruz.
Kuşkusuz bu yok oluşların en bilineni 66 milyon yıl önce gerçekleşen ve dinozorların dünyamızdan silindiği ‘5. yok oluş’tu. Günümüzde ise yeni bir yok oluş tehdidiyle karşı karşıyayız. Dünya üstündeki canlı türü sayısı ve bu türlerin nüfusları hiç olmadığı kadar hızlı bir azalış içinde.
Tür ve doğal yaşam alanı kaybı aslında uzun zamandır biliniyor. Yakın geçmişe kadar bu bir kitlesel yok oluş olarak değerlendirilmiyordu ve bu nedenle bugüne kadar korumada öncelik, nesli tükenme tehlikesi altında olan türlere verilmişti. Mayıs ayında Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi’nde yayınlanan bir makale, durumun tahminlerden de kötü olduğunu gösteriyor. Çalışma sadece tehdit altındaki türlere değil, bir bütün olarak dünya üzerindeki doğal yaşamın korunmasına odaklanmamız gerektiğini çok açık bir şekilde gösteriyor. Zira çalışma, geride bıraktığımız yüzyıl içinde memeli hayvanların yayılış alanlarının yüzde 80’ini kaybettiklerini, 1970’den günümüze kadar ise seçilen 3 bin tür için, canlı sayısının yüzde 50 azaldığını ortaya koyuyor.
‘6. yok oluş’ aslında en fazla farkında olmamız gereken yok oluş. Çünkü içinde yaşadığımız bu yok oluş süreci ‘antropojenik’, yani önceki yok oluşlardan farklı olarak insan faaliyetlerinden kaynaklanıyor. Küresel ölçekte hızla artan nüfus ve tüketim, seri üretim ve kullan at ekonomisi, doğal yaşam alanlarının endüstriyel tarım alanlarına dönüştürülmesi ve ormansızlaştırma, iklim değişikliği ve etkileri, kara ve denizlerde artan kirlilik ‘6. yok oluş’un ana sebepleri. Buna rağmen, yeni bir yok oluş sürecinde olduğumuzun geniş kitleler tarafından bilinmemesi, yok oluşu önleyecek sosyal ve ekonomik dönüşüme toplumsal desteğin düşük olmasına ve gerekli tedbirlerin yeterince alınmamasına neden oluyor. Bu da canlı türlerinin soylarının tükenme sürecini hızlandırıyor.
### Biyo-çeşitlilik kayıpları
Geçtiğimiz hafta yayınlanan bir rapor, bu durumu değiştirmeye aday. Bioversity International adlı bir düşünce kuruluşunun yürüttüğü araştırmanın sonuçları, biyo-çeşitlilik kayıplarının gıda güvencesini tehdit eder hale geldiğini ortaya koyuyor. Bu da işin ucunun insanoğluna artık daha fazla dokunmaya başladığını gösteriyor. Kuruluşun genel müdürü Ann Tutwiler gıda kaynaklarımızı oluşturan bitki ve hayvan türlerinin büyük bir bölümü tehdit altında olmasına rağmen, bu konudaki farkındalığın çok düşük olduğunu vurguluyor. Halihazırda tarihsel olarak tarımsal faaliyetlerde kullanılan 1000 tür, ‘tehdit altında’ statüsüne girmiş durumda. Küresel ölçekte gıda tüketiminin dörtte üçü sadece 12 bitki ve 5 hayvan türünden sağlanıyor. Bu da gıda üretiminde istilacı türler, zararlılar ve direnç kazanan virüsler düşünüldüğünde gıda tedarikinde çok büyük bir risk anlamına geliyor.
İnsanoğlu gıda konusunda çok az sayıda türe bağımlı olmanın sıkıntılarını tarihi boyunca çok acı deneyimlerle yaşadı, ama hâlâ gereken dersi almadı. Örneğin 1845-1849 yılları arasında Avrupa’da yaşanan büyük kıtlık, biyo-çeşitlilik eksikliğiyle doğrudan ilişkiliydi. Bu kıtlığın temel sebebi, takip eden yıllar arasında İrlanda’da patates hasadı yapılamaması olmuştu. O dönemde İrlanda’da temel besin kaynağı patatesti ve toplam tarım alanlarının yüzde 32’sinde patates üretimi yapılıyordu. Amerika’dan geldiği tahmin edilen ve 1845’de hızla yayılan bir hastalık, patateslerin henüz olgunlaşmadan tarlada çürümesine neden oldu. Yaşanan bu büyük kıtlık, açlık ve açlığa bağlı hastalıklardan kaynaklanan ölümlerle açlıktan kaçmak için yapılan zorunlu göçler, 1844’de 8,4 milyon olan İrlanda’nın nüfusunun 1851’de 6,6 milyona düşmesine neden oldu. İrlanda da yaşanan nüfus kaybı sonraki yıllarda da devam etti. Yaşanan kıtlık sırasında Osmanlı İmparatorluğu da İrlanda’ya deniz yoluyla gıda göndererek destek olmuştu.
Türkiye’nin 2006 yılında kuş gribiyle tanışması da önemli etkiler yaratmıştı. Birçok tavuk hastalıktan ölmüş, çok daha büyük bir miktarı da itlaf edilmişti. Toplam rakam 2,5 milyonu bulmuştu. Bu durum da tavuk ve yumurta gibi iki önemli besin kaynağına erişimde önemli sıkıntılar yaratmıştı. Bu gibi tehditlere karşı ülke olarak hazırlıklı olmamız, küresel çabalara da destek vermemiz gerekiyor. Bu da ancak tarımsal biyo-çeşitliliğin korunmasıyla mümkün olabilir.
Biyo-çeşitlilik, tarımsal faaliyetlerin yanı sıra, insan sağlığı için de zaruri bir konumda. Rapora göre, ilaç yapımında kullanıldığı tespit edilen 17 bin 810 tür bulunuyor. Tahminler, gerçek rakamın bunun çok üstünde olabileceğini söylüyor. Bu gün bu türler de tehdit altındalar. Biyo-çeşitlilik ve türlerin kaybı, sadece bugün ilaç sanayi için değil, aynı zamanda bugün keşfedilmemiş ama gelecekte bulunabilecek yeni tedavi olanaklarının yok olmasına da neden oluyor.
Dünyamız doğal yaşam kaybında belli bir noktaya geldi. Kaybedilenlerin tamamını geri getirmemiz maalesef mümkün değil. Ama bu kötüye gidişi durdurmak ve iyileştirmek için dönüşümü başlatmak insanoğlunun elinde. Bu amaçla uluslararası, devletlerarası ve ulusal düzeyde kurum ve kuruluşlara önemli görevler düşüyor.
### Uluslararası çabalar ve Aichi 2020 biyo-çeşitlilik hedefleri
Bilim dünyasının biyo-çeşitlilik kaybı ve beraberinde getirdiği olumsuzluklara ilişkin tespitleri ulusal ve uluslararası düzeyde karşılık buluyor. Bu kapsamdaki önemli adımlardan biri 1992 yılında Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin (BMBÇS) kabulüydü. Sözleşme kapsamında biyo-çeşitliliğin korunması için önemli süreçler yürütüldü. Bunların en önemlilerinden biri, 2010 yılında Japonya’nın Aichi şehrinde bir araya gelen dünya devletlerinin, 2011-2020 dönemini Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Onyılı ilan etmesiydi. Bu kapsamda, biyo-çeşitlilik kaybını yavaşlatmak için, 5 stratejik amaç altında toplam 20 hedef kabul edildi. 2020 yılına kadar ulaşılması amaçlanan ‘Aichi Hedefleri’nin öne çıkanlarından biri, karasal alanların (iç sular dâhil) yüzde 17’sine, kıyı ve deniz alanlarının ise yüzde 10’una koruma statüsü verilmesi oldu. Küresel ölçekte korunan alanların (karasal) toplam yüzölçümüne oranı hali hazırda yüzde 14.
### Avrupa Birliği’nin çabaları, Natura 2000 alanları ve Türkiye
Avrupa Birliği (AB) de biyo-çeşitliliği korumak üzere önemli bir çaba içerisinde. AB’nin bu konudaki en önemli adımları, 1979 yılında kabul edilen Kuş Direktifi ve 1992 yılında kabul edilen Habitat Direktifi. Kuş Direktifi, başta tehlike altındaki 194 kuş türünün, Habitat Direktifi ise kuşlar dışındaki belirli hayvan ve bitki türlerinin özel alanlarda korunmasını hedefliyor. Bu iki direktif kapsamında korunan alanların tümü Natura 2000 alanları olarak adlandırılıyor. Natura 2000 kapsamında AB yüzölçümünün yüzde 18’i koruma altında. Milli parklar ve benzeri diğer ulusal koruma statüleri dikkate alındığında, AB ülkelerinde toplam korunan alanların yüzölçümüne oranı yüzde 25’i buluyor.
AB BMBÇS’ne paralel olarak 2020 biyo-çeşitlilik stratejisini ve hedeflerini belirledi. Strateji kapsamında, türler için yüzde 50 ve habitatlar için yüzde 100 daha iyi muhafaza durumu hedefleniyor. Sürdürülebilir tarım, ormancılık ve balıkçılık faaliyetleri ve istilacı yabancı türlerle mücadele de AB’nin öncelikli hedefleri arasında. Geçtiğimiz Nisan ayında stratejiyi hayata geçirebilmek için ‘Doğa, İnsan ve Ekonomi Eylem Planı’ kapsamında yüzün üzerinde somut tedbir kabul edildi. AB Ortak Tarım Politikası ve bu kapsamda yapılan tarımsal desteklerde biyo-çeşitlilik önemli kriterlerden biri olarak öne çıkıyor. Bu da tarımsal biyo-çeşitliliğin finansal olarak desteklenmesini sağlıyor.
Türkiye 2007 yılında yayınladığı ‘Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Stratejisi ve Eylem Planı’ ile BMBÇS’ye uygun eylemleri gerçekleştirmeyi planladı. AB aday ülkesi olarak da ‘Kuş ve Habitat Direktifleri’ni uyumlaştırma çabası içerisinde. Halihazırda Türkiye’de korunan alanların ülkenin toplam yüzölçümüne oranı yaklaşık olarak yüzde 8. Bu oran ‘Aichi Hedefleri’nin altında kalıyor. AB üyeliğiyle birlikte yeni alanların tespiti ve ilanıyla bu oranın artması bekleniyor.
[Merkezi ve Doğu Avrupa için Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Türkiye direktörü olan Rıfat Ünal Salman, çevre ve sürdürülebilirlik konularında 50’den fazla projeye dahil olmuş, çok sayıda rapor, rehber kitap ve makale yazmıştır]
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Koronavirüs pandemisi insanları daha 'kontrol edilebilir' hale getirebilir
## Özet
İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Büyükaslan, "Şu anda kesin bir şey söylemek mümkün değil ama bu artık insanların tüm dünyada daha kontrol edilebilir olmasının ilk adımları olabilir." dedi.
## İçerik
#### İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Büyükaslan, "Şu anda kesin bir şey söylemek mümkün değil ama bu artık insanların tüm dünyada daha kontrol edilebilir olmasının ilk adımları olabilir." dedi.
###### İstanbul
**KORONAVİRÜS HABERLERİ**
- KORONAVİRÜS NEDİR:
**Bir bakışta koronavirüs salgını** - NE YAPMALIYIZ:
**Koronavirüsten nasıl korunuruz** - BİLMENİZ GEREKENLER:
**Koronavirüs hakkında Sağlık Bakanlığının bilgilendirmeleri** - A'DAN Z'YE KOVİD-19 REHBERİ:
**Koronavirüsle ilgili aradığınız tüm cevaplar** - SON DURUM NE:
**Anlık koronavirüs yayılma haritası** - RAKAMLARLA:
**Ülke ülke koronavirüs istatistikleri** - SAĞLIK BAKANLIĞI VERİLERİ:
**Türkiye günlük ve genel koronavirüs tablosu** - DÜNYADA ANLIK DURUM:
**Dünya haritası üzerinde son veriler** - ŞÜPHELERİNİZ Mİ VAR:
**Sağlık Bakanlığı online koronavirüs kontrol uygulaması**
** İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Büyükaslan**, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisinin dijital teknolojilerin insanlar üzerindeki etkisini artıracağını belirterek, "Yakın bir gelecekte enformasyon kodlarıyla istendiğinde açılıp kapatılabilen, komut verilip durdurulabilen, bireysel ve toplumsal kimi mücadelelerle formatlanmış insanlarla karşılaşmamızın mümkün olacağını düşünüyorum. "dedi.
Büyükaslan, yeni tip **koronavirüs ** (Kovid-19) pandemisinin sosyal izolasyon, karantina ve sokağa çıkma yasakları gibi etkenlerle birlikte sanal dünyaya daha çok bağımlı hale gelen bireyler üzerindeki etkisini ve dijitalleşen dünyadaki muhtemel yansımalarını AA muhabirine değerlendirdi.
Koronavirüsle mücadele kapsamında alınan tedbirlerin insanları daha fazla dijital dünyaya ittiğini ve "sanal kimlikleri" ön plana çıkardığını söyleyen Büyükaslan, şöyle devam etti:
"Etkileri daha şimdiden görülen yapay zeka ve türevlerinin gündelik hayatta daha fazla yer almasıyla bilinen anlamdaki yaşam formları ciddi değişiklikler gösterecek. 'Big Data' ile insanlığın düşünsel ve davranışsal soy kütüğünü tutanlar, onu zihinsel ve davranışsal olarak formatlamayı ihmal etmeyecekler. Yakın bir gelecekte enformasyon kodlarıyla güdüleyen ve güdülenme istendiğinde açılıp kapatılabilen, komut verilip durdurulabilen, formatlanmış insanlarla karşılaşmamızın mümkün olacağını düşünüyorum. İnternet bu süreçte, dünyayı çepeçevre kontrol eden, reorganize ve reforme eden bir ağ olarak işlevsellik kazanacaktır. Bugün bile 'nesnelerin interneti' denilen şey tam da bunun gerçekleşmesi yolunda ileri düzey bir adım olmuştur. "
Büyükaslan, pandeminin en gözle görülür sonuçlarından birinin "insanların korkularının deşifre edilmesi" olduğunu belirterek, "Hangi kaynaktan nasıl çıktığından ziyade bir virüsün tüm dünyada insanları eve kapatması, bundan sonra bu tip olayların tekrarlanabileceği gerçeğini de ortaya koyuyor. Dolayısıyla bunu hangi süreçlerde nasıl yapacaklar. Şu anda kesin bir şey söylemek mümkün değil ama bu artık insanların tüm dünyada daha kontrol edilebilir olmasının ilk adımları olabilir." ifadelerini kullandı.
### Salgın insanı bir taraftan sanal hayata diğer taraftan geleneksel iletişime zorluyor
Prof. Dr. Ali Büyükaslan, insanların evde kalmalarının onları hem sanal hem de aile içi iletişime zorladığını ifade ederek, bu tezat durumun daha büyük değişikliklerinin habercisi olabileceğine dikkati çekti.
İş ortamının eve taşınmaya başlanmasıyla birlikte evlerin ofislere dönüştüğünü belirten Büyükaslan, yaşanan bu değişime ilişkin şu değerlendirmede bulundu:
"İnsanlar pandemiyle birlikte evde kalmanın getirdiği arayışlarla yeni açılımlar, yeni keşifler peşinde koşacak. Bu arayışların, bu keşiflerin iletişimin tüm boyutlarında ve bireysel olandan kurumsal olana, özel olandan kamusal olana tüm katmanlarda gerçekleşeceği şimdiden görünmüştür. Eğitim faaliyetlerinin uzaktan eğitime dönüşerek yeni mecralarda kendine yer bulması, uzaktan çalışma koşullarının kamu ve şirketlerce benimsenmesi, e-ticaretin sadece eve kapanmanın bir sonucu olarak değil, artan bir ivmeyle alışverişin zorunlu mecrası olarak görülmesi bu durumun ön görünen sonuçlarından bazılarıdır. Ayrıca sosyal medya bir bilgi ve paylaşım kaynağı olmasının çok ötesinde bir başka salgına dönüşerek enformasyon boyutundan dezenformasyon boyutuna ulaşmaya başladı. Tüm bunların yanında virüs evde kalmanın getirdiği zorunlulukla birlikte aile fertlerinin geleneksel iletişimine olanak sağlayıp, neredeyse bunu zorunlu kıldı. "
### Birçok ülke virüsü ciddiye almada geç kaldı
Büyükaslan, salgının dünya çapında bu denli etkili olmasının önlemlerin geç alınmasından kaynaklandığını, bu durumda ise sosyal medyadaki bilgi kirliliğinin önemli rol oynağını vurguladı.
Dünyadaki birçok liderin koronavirüs salgını sürecinde virüsün abartıldığı ve virüsün bir "propaganda" aracı olduğu söylemlerine de değinen Prof. Dr. Ali Büyükaslan, şöyle devam etti:
"Liderlere ek olarak Dünya Sağlık Örgütü de koronavirüs salgınını küresel bir pandemi olarak ilan etmede geç kaldı. Özellikle AB ülkeleri işi başta çok ciddiye almadılar ve AB üyesi ülkelerden seyahat hareketliliğiyle virüs, bütün dünyaya 1,5 ay gibi bir sürede yayıldı. Bazı ülkelerde siyasiler medya kaynaklı haberleri abartı olarak görmeye alıştığı için belki de medya tarafından buna alıştırıldıkları için doğrudan insan sağlığını etkileyecek bu konuyu da hafife almışlar diyebiliriz. Gelinen noktada dünya tarihinde bütün ülkelerin hep birlikte evlere kapandığı bir süreci yaşıyoruz."
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Elazığ depremi dolayısıyla dayanışma ve başsağlığı mesajları
## Özet
Elazığ'da meydana gelen deprem dolayısıyla bazı ülkeler başsağlığı mesajı yayımladı.
## İçerik
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Elazığ'daki deprem nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'a taziye mesajı gönderdi.
Kremlin Sarayı'ndan yapılan açıklamaya göre, Putin, Erdoğan’a, gönderdiği telgrafla Elazığ'daki depremde hayatını kaybedenler ve büyük çaplı yıkımlar nedeniyle başsağlığı diledi.
Putin, "Rusya, bu felaketin sonucunda sevdiklerini kaybedenlerin acı ve kederlerini paylaşıyor, tüm yaralıların en hızlı şekilde iyileşmesini umuyor." ifadesini kullandı.
### Merkel'den taziye mesajı
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gönderdiği taziye mesajında, İstanbul’dan döndükten sonra Türkiye’nin doğusunda şiddetli deprem meydana geldiğinden haberdar olduğunu, bundan acı ve üzüntü duyduğunu belirtti.
İnsanların hayatlarından koparıldığını, birçoğunun evlerini kaybettiğini ve bütün vilayetin bu doğal felaketten etkilendiğini aktaran Merkel, "Alman hükümeti adında size taziye dileklerimi ve aynı zamanda aktif destek vermeye hazır olduğumuzu ifade ediyorum." ifadelerini kullandı.
Merkel, yarılara acil şifalar, hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı diledi.
### İtalya ve ABD'den taziye
İtalya Dışişleri Bakanlığının Twitter hesabından yapılan paylaşımda, Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio'nun dün akşam Elazığ ve Malatya'da yaşanan deprem sonrasında Türk mevkidaşına, İtalya'nın taziyelerini ve desteğini belirttiği kaydedildi.
ABD Dışişleri Bakanlığı da deprem nedeniyle hayatını kaybedenler için başsağlığı mesajı yayımladı.
Bakanlığın Twitter hesabından yapılan açıklamada, "Korkunç depremin ardından düşüncemiz Türkiye'deki dostlarımız ve müttefiklerimizle. Bu trajedide sevdiklerini kaybeden herkese başsağlığı diliyoruz." ifadeleri kullanıldı.
### BM'den Türkiye'ye Elazığ depremi için taziye ve destek mesajı
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, Elazığ'da meydana gelen depremde hayatını kaybedenlerin yakınlarına ve Türk hükümetine başsağlığı diledi.
BM Genel Sekreter Sözcülüğünden yapılan açıklamaya göre Guterres, Elazığ'da yaşanan depremdeki can ve mal kayıplarından derin üzüntü duyduğunu belirtti.
Depremde hayatını kaybedenlerin yakınlarına ve Türk hükümetine taziyelerini ileten Guterres, yaralılara da acil şifa diledi.
Guterres, Birleşmiş Milletler'in Türkiye ile dayanışma içinde olduğunu ve destek teklifinde bulunduğunu ifade etti.
### Macron: Dayanışma içindeyiz ve destek vermeye hazırız
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Elazığ'da meydana gelen deprem nedeniyle destek mesajı yayımladı.
Macron, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, ülkesinin Türkiye'nin yanında olduğunu belirtti.
Fransa Cumhurbaşkanı, "Düşüncelerim hayatını kaybedenler ve yakınlarıyla. Dayanışma içindeyiz ve destek vermeye hazırız." ifadelerini kullandı.
La France se tient aux côtés de la Turquie face au séisme survenu hier. Mes pensées vont aux victimes et à leurs proches. Nous sommes solidaires et prêts à apporter notre soutien.
— Emmanuel Macron (@EmmanuelMacron) January 25, 2020
### İmran Han: Her türlü desteği vermeye hazırız
Pakistan Başbakanı İmran Han, deprem nedeniyle başsağlığı ve geçmiş olsun mesajı yayımladı.
Deeply saddened by the loss of so many precious lives and of hundreds injured in Turkey’s earthquake. Our thoughts and prayers are with the brotherly people and government of Turkey. Pakistan stands by them and is ready to lend any assistance in this hour of need.
— Imran Khan (@ImranKhanPTI) January 25, 2020
Han, Pakistan’ın Türkiye’ye her türlü desteği vereceğini belirterek, "Türkiye’de yaşanan depremde çok sayıda can kaybı yaşanması ve yaralı haberlerinden dolayı üzüntü içindeyiz. Dualarımız kardeş Türkiye halkı ve hükümetiyledir. Pakistan her zaman onların yanındadır ve böyle bir zamanda her türlü desteği vermeye hazırdır." ifadesini kullandı.
### Yunanistan Başbakanı Miçotakis: Yardıma hazırız
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, depremin ardından Twitter hesabından paylaştığı mesajında, "Türkiye'yi vuran yıkıcı depremin ardından Başkan Erdoğan ve Türk halkı ile canıgönülden dayanışma içindeyiz. Arama ve kurtarma ekiplerimiz yardım etmeye hazır." ifadelerini kullandı.
### Kosova Cumhurbaşkanı Thaçi: Kosova, Türkiye ve halkının yanındadır
Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Thaçi, sosyal medya hesabı Twitter'dan yaptığı paylaşımda, kalplerinin Elazığ'daki depremde hayatını kaybedenlerin aileleri ve yaralılarla birlikte olduğunu kaydetti.
Our hearts go out to families of victims and those injured by the earthquake that hit #Elazig. #Kosovo is ready to send immediate operational assistance, as we stand by the people and Government of #Turkey in these tragic moments.
— Hashim Thaçi (@HashimThaciRKS) January 24, 2020
Thaçi, "Kosova bu trajik anlarda Türkiye Hükümeti ve halkının yanındadır. Kosova acil operasyonel yardım göndermeye hazırdır." ifadelerini kullandı.
### Kanada: Sizler bu gece dualarımızdasınız
Kanada Başbakanı Justin Trudeau, sosyal medya platformu Twitter'dan yaptığı paylaşımda, "Türkiye'den yıkıcı haberler geldiğini" belirterek, "Kalplerimiz bugünkü depremde yaralanan veya sevdiklerini kaybeden herkesle beraber. Sizler bu gece dualarımızdasınız." ifadelerini kullandı.
Devastating news from Turkey this evening. Our hearts go out to everyone who was injured or who has lost a loved one in today’s earthquake. We’re keeping you in our thoughts tonight.
— Justin Trudeau (@JustinTrudeau) January 25, 2020
### KKTC'den başsağlığı mesajı
**Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı**, mesajında, Türkiye'de meydana gelen Elazığ merkezli depremde can kayıpları ve yaralıların olduğunu öğrenmekten büyük üzüntü duyduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Akıncı, "Şahsım ve Kıbrıs Türk halkı adına yaşamını yitiren kardeşlerimize Allah'tan rahmet, geride kalanlarına ve tüm Türk ulusuna başsağlığı ve sabırlar dilerim." ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Akıncı:
— KKTCCumhurbaşkanlığı (@KKTCCB) January 24, 2020
"Türkiye’de meydana gelen depremde can kayıpları ve yaralıların olduğunu büyük üzüntü ile öğrendim. Şahsım ve Kıbrıs Türk halkı adına yaşamını yitiren kardeşlerimize Allah’tan rahmet, geride kalanlarına ve tüm Türk Ulusuna başsağlığı ve sabırlar dilerim."
KKTC Başbakanı Ersin Tatar, resmi Twitter hesabından yaptığı paylaşımında, Elazığ'da meydana gelen deprem ve depremde hayatını kaybedenler nedeniyle derin üzüntü içinde olduğunu belirtti.
Elazığ’da meydana gelen deprem ve depremde kardeşlerimizin yaşamlarını yitirmeleri bizi derinden üzmüştür. Şahsım, Halkımız ve hükümetim adına tüm Türkiye’ye en kalbi duygularla geçmiş olsun dileklerimizi ifade eder, ölenlere Allah’tan rahmet yaralılarımıza acil şifalar dilerim.
— Ersin Tatar (@ersinrtatar) January 24, 2020
### "Dualarımızla Türk halkının yanındayız"
Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Boşnak üyesi **Sefik Dzaferovic** , Sivrice'de meydana gelen deprem nedeniyle Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a taziye mesajı gönderdi.
Depremde yaşanan can kayıpları nedeniyle duyduğu üzüntüyü ifade eden Boşnak lider, mesajında şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenizde meydana gelen trajik deprem haberini büyük bir üzüntü ile öğrendiğimi ifade etmek istiyorum. Dualarımızla Türk halkının yanındayız. Size, Türk halkına ve özellikle depremde yaşamlarını yitirenlerin ailelerine başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum."
### Kuzey Makedonya Cumhurbaşkanı Pendarovski: Türkiye ile dayanışma içindeyiz
Kuzey Makedonya Cumhurbaşkanı Stevo Pendarovski, resmi Twitter hesabında Elazığ'da meydana gelen depremle ilgili yaptığı paylaşımda, "Türkiye'deki depremde hayatını kaybedenlerin aileleri ve yakınlarını derin başsağlığı diliyorum. Türkiye ve Türk halkıyla dayanışma içindeyiz." ifadelerini kullandı.
I convey my heartfelt condolences to the families and loved ones of the people who died in the earthquake in Turkey. Solidarity with Turkey and the Turkish people.
— Stevo Pendarovski (@SPendarovski) January 24, 2020
### Arnavutluk Başbakanı Rama: Türk halkının yanındayız
Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, sosyal medya hesabı Twitter'dan Türkiye'deki depremle ilgili yaptığı paylaşımda, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı da etiketledi.
Too sad the misfortune that hit friendly Turkey through a severe earthquake which has caused losses of lives! We stand close to the Turkish people and pray God to give to the authorities of the country and President @RTErdogan all the strength needed to face this tragedy🙏
— Edi Rama (@ediramaal) January 24, 2020
Dost ülke Türkiye'de ağır bir depremden kaynaklanan korkunç bir felaket meydana geldiğini belirten Rama, söz konusu depremde hayatını kaybedenlerin olduğunu hatırlattı. Paylaşımında Rama, "Türk halkının yanındayız. Allah'tan, ülke yetkilileri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bu trajediyle başa çıkmak için güç vermesini dua ediyorum." ifadelerini kullandı.
### Meksika ve AND Parlamentosundan Türkiye'ye taziye mesajı
Meksika hükümeti ile Bolivya, Ekvador, Kolombiya, Peru ve Şili'nin oluşturduğu AND Parlamentosu, depremde hayatını kaybedenler için Türkiye'ye taziye mesajı iletti.
Meksika Dışişleri Bakanlığının Twitter hesabından yapılan paylaşımda "Meksika hükümeti, depremde hayatını kaybedenler için Türk halkı ve hükümetine başsağlığı diliyor, Afetzedelerle dayanışma içinde olduğunu vurguluyor." ifadeleri kullanıldı.
Güney Amerika'da Bolivya, Ekvador, Kolombiya, Peru ve Şili'nin oluşturduğu AND Parlamentosu da sosyal medya hesabından yayınladığı açıklamayla Türkiye'ye desteklerini sundu.
Açıklamada, AND Parlamentosu Başkanı Victor Rolando Sousa ve Genel Sekreter Eduardo Chiliquinga Mazon'un, tüm parlamenterler adına, hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifa dilediği aktarıldı.
### Türkiye'deki yabancı diplomatik misyonlar
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonundan, depreme ilişkin sosyal medya hesabı Twitter'dan yapılan açıklamada, "AB Türkiye Delegasyonu olarak bugün gerçekleşen depremden etkilenen herkese geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Depremde yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı, yaralananlara acil şifalar diliyoruz. AB, Türkiye'nin yanındadır." ifadelerini kullandı.
AB Türkiye Delegasyonu olarak bugün gerçekleşen depremden etkilenen herkese geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
— EU Delegation Turkey (@EUDelegationTur) January 24, 2020
Depremde yaşamını yitirenlerin ailelerine baş sağlığı, yaralananlara ise acil şifalar diliyoruz.
Avrupa Birliği Türkiye’nin yanındadır.#Elazığ #Deprem #Malatya pic.twitter.com/0GCXVjwZAf
İran'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Farazmand, Twitter hesabından, "Dost ve kardeş Türkiye devlet ve halkına, özellikle Elazığ'daki kardeşlerimize başsağlığı diliyoruz. Yüce Allah'tan hayatlarını kaybedenlere rahmet ve aileleri için de sabır, yaralananlara da acil şifalar diliyoruz." paylaşımında bulundu.
Dost ve kardeş Türkiye Devlet ve halkına özellikle #Elazığ'dakı kardeşlerimize başsağlığı diliyoruz.
— Mohammad Farazmand (@MhdFarazmand) January 24, 2020
Yüce Allah'tan hayatlarını kaybedenlere rahmet ve aileleri için de sabır, yaralananlara da acil şifalar diliyoruz. pic.twitter.com/jIfYB0EbVs
Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliğinden de depreme ilişkin Twitter'dan yayımlanan mesajda, "Elazığ merkezli depremden etkilenen herkese geçmiş olsun. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz." ifadelerine yer verildi.
### Malezya: Malezya halkı her türlü yardımı yapmaya hazırdır
Malezya Başbakan Yardımcısı Wan Azizah Wan İsmail**,** yayımladığı açıklamasında depremden ötürü derin üzüntülerini belirterek, "Malezya halkı, bu zor zamanında Türkiye halkının yanındadır ve her türlü yardımı yapmaya hazırdır." ifadesini kullandı.
— Dr Wan Azizah Ismail (@drwanazizah) January 25, 2020
### Azerbaycan, Bulgaristan ve Katar'dan başsağlığı mesajları
Azerbaycan, Bulgaristan ve Katar Dışişleri Bakanları ile ABD'nin Ankara Büyükelçiliği, Elazığ'da meydana gelen deprem nedeniyle taziye ve destek mesajlarını iletti.
Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Bulgaristan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı ile Katar Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman bin Casim Al Sani, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nu telefonla aradı. Çavuşoğlu'na taziye ve dayanışma mesajlarını ileten Bulgar ve Katarlı bakanlar, yardıma hazır olduklarını vurguladı.
Azerbaycan Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov ise Dışişleri Bakanlığı kanalıyla paylaştığı mesajında, "Elazığ’daki deprem dolayısıyla başsağlığı diliyorum. Olabilecek ihtiyaçlarınız için her türlü yardıma hazırız." ifadesini kullandı.
ABD'nin Ankara Büyükelçiliğinin Twitter'dan yaptığı paylaşımda da, "Dün gece meydana gelen depremde hayatlarını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar dileriz. Geçmiş olsun Türkiye." mesajı yer aldı.
### Barzani'den başsağlığı mesajı
**Eski Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani,** Elazığ’da meydana gelen deprem nedeniyle hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı diledi.
Kürdistan Demokrat Partisi'nin resmi internet sitesi KDP.info'da mesajı yayımlanan Barzani, Türkiye’de dün akşam meydana gelen deprem nedeniyle bazı vatandaşların hayatını kaybetmesi ve yaralanmasından derin üzüntü duyduklarını ifade etti.
Barzani, hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifa temennisinde bulundu.
### Kazakistan
**Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev** , mesajında, böyle bir zor zamanda acıları paylaştığını belirterek, "Tüm Kazakistanlılar ve kendi adıma kardeş Türk halkına başsağlığı diliyorum." ifadesine yer verdi.
Tokayev, mesajında, deprem sonucu hayatı kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.
Kazakistan'ın Kurucu Cumhurbaşkanı **Nursultan Nazarbayev** ise deprem sonucu hayatını kaybedenlerin haberini derin bir üzüntüyle öğrendiğini belirtti.
Nazarbayev, Türk halkının acılarını paylaştığını vurgulayarak, "Hayatını kaybedenlerin aile ve yakınlarına ve Türk halkına başsağlığı, yaralılara acil şifalar ve ailelerine kavuşmalarını diliyorum." ifadesini kullandı.
### Kırgızistan
**Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov** , Elazığ'da meydana gelen deprem dolayısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a başsağlığı mesajlarını iletti.
Ceenbekov, Elazığ'da meydana gelen deprem sonucu can kaybının olduğunu derin üzüntü ile öğrendiğini belirterek, "Kırgızistan halkı adına ve kendi adıma size ve Türkiye halkına en derin başsağlığı diliyorum. Kurbanların ailelerinin acılarını paylaşıyorum. Yaralılara acil şifa diliyorum." ifadelerine yer verildi.
### Somali
**Somali Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Ahmed İsa Avad,** Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nu telefonla arayarak, "Hayatını kaybedenlere başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Dualarımız zor günlerde her zaman Somali halkının yanında olan Türk halkına." şeklinde konuştu.
### Türk Konseyi Genel Sekreteri Amreyev
**Türk Konseyi Genel Sekreteri Baghdad Amreyev** ise yayımladığı başsağlığı mesajında, "Bu zor zamanlarda tüm düşüncelerimiz ve dualarımız Türkiye hükümeti ve Türk halkı ile beraberdir." ifadesini kullandı.
### AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Fontelles
**AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell Fontelles** , Twitter'dan taziye mesajını ileterek, "Türkiye halkı ile tam dayanışma" vurgusu yaptı.
### Romanya
Romanya Dışişleri Bakanı Bogdan Aurescu, Twitter'dan yaptığı paylaşımda, can kayıplarından duyduğu derin üzüntüyü dile getirerek, başsağlığı dileklerini sundu.
### Ukrayna
Ukrayna Dışişleri Bakanı Vadim Pristayko, Twitter'dan "Bu acı zamanda Ukrayna, Türkiye'nin yanında ve dualarımız Türk halkıyla." mesajını paylaştı.
### İran
İran Dışişleri Bakanı **Cevad Zarif** ve Hollanda Dışişleri Bakanı Stef Blok, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nu telefonla aradı. Çavuşoğlu'na taziye ve "geçmiş olsun" dileklerini ileten İranlı ve Hollandalı bakanlar, yardıma hazır olduklarını dile getirdi.
### İsveç
İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, Twitter'dan paylaştığı mesajında, "Türkiye'yi vuran deprem hakkında trajik haberler. Etkilenen herkese en derin taziyelerimizi yolluyoruz." ifadesini kullandı.
### Estonya
Estonya Dışişleri Bakanı Urmas Reinsalu, "Korkunç depremde sevdiklerini kaybeden herkese başsağlığı diliyorum. Bu zor zamanda Türk halkıyla beraberiz." mesajını Twitter üzerinden iletti.
### Ürdün
Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi ve Nepal Dışişleri Bakanı Pradeep Gyawali de sosyal medya üzerinden Türkiye'ye taziyelerini sundu ve dayanışma mesajını paylaştı.
### Kosova, Arnavutluk, Gürcistan, Belçika, Kuzey Makedonya'dan destek mesajları
Kosova, Arnavutluk, Gürcistan, Belçika, Kuzey Makedonya ile Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM), Elazığ ve çevre illeri etkileyen deprem nedeniyle başsağlığı mesajı yayımladı.
### Pakistan ve Ürdün
Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mahmud Kureyşi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nu arayarak, taziye ve destek mesajlarını iletti.
Daha önce Twitter'dan taziye dileklerini ileten Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi de Kral 2. Abdullah'ın talimatıyla Bakan Çavuşoğlu'nu arayarak, ülkesinin Türkiye'ye taziye ve desteklerini iletti.
### Litvanya, Endonezya ve Slovenya
Litvanya Dışişleri Bakanı Linas Linkevicius, Twitter'dan paylaştığı taziye mesajında, "Bu zor zamanda Türk halkıyla güçlü dayanışmamı ifade ediyorum." ifadesini kullandı.
Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi, "Dualarımız bu zor durumda kurbanlar ve aileleri ile birlikte. Allah herkesi korusun." mesajını Twitter hesabından paylaştı.
Slovenya Dışişleri Bakanı Miro Cerar ve Paraguay Dışişleri Bakanı Antonio Rivas Palacios da sosyal medya hesapları üzerinden Türkiye'ye başsağlığı diledi.
### Meksika ve İspanya
Meksika ve İspanya Dışişleri Bakanlıkları, Twitter'dan Türkiye ile dayanışma ve taziye mesajlarını paylaştı.
İspanya Dışişleri Bakanı Arancha Gonzalez, ayrıca sosyal medyadan "İspanya, deprem kurbanlarının aileleri ve arkadaşlarıyla yas tutuyor." paylaşımında bulundu.
### Kuzey Makedonya
Kuzey Makedonya Dışişleri Bakanı Nikola Dimitrov, "Kalplerimiz Türk dostlarımızla, güçlü kal Türkiye." mesajını paylaştı.
Eski Afganistan Dışişleri Bakanı İdris Zaman, Twitter'dan, depremde hayatını kaybedenler için taziyelerini sunarken, "Türk kardeşlerimiz dualarımızda." ifadesine yer verdi.
### Bosna Hersek
**Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyinin Sırp üyesi Milorad Dodik** , Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiği taziye mesajında, depremin neden olduğu maddi hasarın üstesinden gelinebileceğini ancak can kayıplarının baki bir acıya neden olduğunu kaydetti.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop'a taziye mesajı gönderen Bosna Hersek Temsilciler Meclisi Başkanı Denis Zvizdic de "Her türlü yardımı göstermeye hazır olduğumuzu unutmayın. Size ve hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dileklerimi iletiyor, yaralılara şifa diliyorum." ifadelerini kullandı.
**Demokratik Eylem Partisi (SDA) Genel Başkanı Bakir İzetbegovic** de Erdoğan'a bir taziye mesajı göndererek, can kayıplarına neden olan depremden duyduğu derin üzüntüyü dile getirdi.
İzetbegovic, yaralılara acil şifalar, hayatını kaybedenlerin yakınlarına ise başsağlığı diledi.
### Karadağ'dan destek mesajı
**Karadağ Cumhurbaşkanı Milo Djukanovic,** Erdoğan'a gönderdiği taziye mesajında, dost ülke Türkiye'nin acısını paylaştıklarını kaydederek, depremin neden olduğu kayıplardan duyduğu üzüntüyü aktardı.
### Moldova
**Moldova Cumhurbaşkanı İgor Dodon ** da Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, depremle ilgili büyük üzüntü duyduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Dodon, "Moldova halkı adına, deprem esnasında hayatını kaybedenlerin ailelerine bu zor anlarda başsağlığı mesajını iletiyorum." ifadelerini kullandı.
### Macaristan
**Macaristan Ulusal Meclis Başkanı Laszlo Köver** , Elazığ'daki deprem nedeniyle TBMM Başkanı Mustafa Şentop'a taziye mesajı gönderdi.
### İsrail
İsrail Dışişleri Bakanı Sözcüsü Lior Haiat, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Türk halkına başsağlığı dileklerini ilettiğini belirtti. Haiat, depremde yaralananların da en kısa zamanda iyileşmesini umduklarını kaydetti.
Lior Haiat'ın mesajı, İsrail Dışişleri Bakanlığının Twitter sayfasında da paylaşıldı.
### IKBY Başbakanı Barzani'den başsağlığı mesajı
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başbakanı Mesrur Barzani, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nu telefon ile arayarak Elazığ'da meydana gelen deprem nedeniyle başsağlığı diledi.
Barzani Çavuşoğlu'na ve depremde hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı, yaralananlar için de geçmiş olsun dileklerini iletti.
### Libya
Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) Dışişleri Bakanı Muhammed Tahir Siyala, mesajında, mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu'na, hayatını kaybedenlerin ailelerine ve Türk halkına içten taziyelerini sunarak, şu ifadeyi kullandı:
"Yüce ve Aziz Mevla'dan hayatını kaybedenleri engin rahmetiyle kuşatmasını, yaralılara acil şifalar vermesini dilerim. Bu fırsattan istifade ederek, zatıalinize sağlık ve mutluluk, dost Türk halkına daha fazla ilerleme ve bolluk dileklerimi sunarım. İçten takdir ve saygılarımı kabul buyurunuz."
### Finlandiya
Finlandiya Dışişleri Bakanlığı da Twitter hesabından Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto'nun taziye mesajını paylaştı.
### Gürcistan Cumhurbaşkanı Zurabişvili'den Türkiye'ye taziye mesajı
Gürcistan Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili, Elazığ’da meydana gelen deprem nedeniyle taziye mesajı yayımladı.
Zurabişvili, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Türkiye'deki deprem korkunç bir trajedidir. Gürcistan bu zor dönemde Türk halkının yanında duruyor." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Zurabişvili mesajında, depremde hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dileklerini iletti.
### Irak ve Gazze'den Elazığ depremi için Türkiye'ye taziye mesajı
Irak ve Gazze'den Elazığ'ın Sivrice ilçesinde meydana gelen deprem nedeniyle taziye ve destek mesajları geldi.
Irak Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Muhammed Ali el-Hakim'in mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu'nu telefonla arayarak başsağlığı dilediği belirtildi.
Açıklamada, Irak'ın, Türkiye hükümetinin ve halkının acılarını paylaştığı aktarıldı.
Gazze'deki Hamas Hareketinden yapılan açıklamaya göre, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yolladığı mesajında depremde ölenler için Allah'tan rahmet, yaralananlar için acil şifa dileklerini iletti.
Heniyye'nin, Türkiye'nin her türlü kötülükten korunması, istikrar ve güvenlik içinde olması için dua ettiği kaydedildi.
### Şeyh İkrime Sabri'den Türkiye'ye taziye mesajı
Mescid-i Aksa İmam Hatibi Şeyh İkrime Sabri, Elazığ'daki deprem nedeniyle Türkiye'ye başsağlığı mesajı gönderdi.
Ofisinden yayınlanan görüntülü taziye mesajında eski Kudüs-Filistin Müftüsü olan ve halihazırda Kudüs Yüksek İslam Heyeti Başkanlığı görevini yürüten Şeyh Sabri, Türkiye halkının Kudüs ve Filistin davasına verdiği desteği hatırlatarak, "Aziz Türkiye'nin değerli halkı size, yaşanan deprem dolayısıyla en samimi duygularımla taziyelerimi iletiyor, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum." ifadesini kullandı.
Depremde yaralananlara da acil şifalar dileyen ve geçmiş olsun dileklerini ileten Şeyh Sabri, Allah'ın takdirine boyun eğmenin önemine değinerek doğal afetlere karşı gerekli önlemlerin alınmasının önemini vurguladı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# İlk dönem Hristiyanların sığınağı: St. George Kilisesi
## Özet
Ürdün'de Rehab kentinde bulunan St. George Kilisesi, Roma İmpratorluğu'nun zulmünden korkan ilk dönem Hristiyanların yerin altında inşa ettiği ilk kiliselerden biri olma özelliğini taşıyor.
## İçerik
#### Ürdün'de Rehab kentinde bulunan St. George Kilisesi, Roma İmpratorluğu'nun zulmünden korkan ilk dönem Hristiyanların yerin altında inşa ettiği ilk kiliselerden biri olma özelliğini taşıyor.
###### El-Mefrak
Ürdün'de tarihi Rehab kentinde bulunan 30 kiliseden biri olan **St. George Kilisesi'yle **(M.S. 230) ilgili uzmanların elindeki veri ve belgeler, kilisenin bölgede yaşayan ve pagan Roma İmparatorluğu'nun zulmünden korktukları için gizlice monoteist Hristiyanlık inancını kabul eden 70 kişilik bir grup tarafından inşa edildiğini gösteriyor.
### İbadetlerini yapabilmek için yerin altına çekildiler
Söz konusu grubun, ibadetlerini gizlice yapmak için yerin altına inşa ettiği mağara görünümlü yapı bugün kilisenin alt kısmını oluşturuyor. Kilisenin yerin üstündeki kısmının ise Roma İmparatoru I. Theodosius'un M.S. 4. yüzyılda Hristiyanlığı resmi din ilan etmesinin ardından inşa edildiği tahmin ediliyor.
Arkeologlar, ilk dönem Hristiyanların, kubbeli tonoz şeklinde inşa edilen ve doğu yönüne bakan alt kısmı, ibadetlerini yapabilmek için inşa ettiğini ifade ediyor.
Kilisede ayrıca önde gelen Hristiyan din adamlarına ait olduğu düşünülen 3 de kabir bulunuyor. Yerin altına yapılan ve 7 metre genişliğinde, 5 metre uzunluğundaki oval şekilli kabirlere taşla örülmüş bir merdivenle iniliyor.
Kilisenin üst kısmında ise kilise hakkında kısa bilgi veren mozaik bir yazıt bulunuyor. Yazıtın güney yönünde çocukların vaftiz edildiği, kuzeyinde ise kâhin ve din adamlarının elbiselerini değiştirdiği ve kiliseye sunulan hediyelerin depolandığı iki oda bulunuyor.
### Turistlerden yoğun ilgi görüyor
Ürdün Tarihi Eserler Müdürlüğü'nün 2002'de ortaya çıkardığı kilise, herhangi bir tanıtım yapılmamasına rağmen her yıl dünyanın farklı yerlerinden yüzlerce kişi tarafından ziyaret ediliyor.
Mefrak Tarihi Eserler Müdürü İsmail el-Melham, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kilisenin 2 aşamadan geçerek bugünkü halini aldığını belirtti.
İlk aşamanın erken Hristiyanlık döneminde yerin altında 50 ila 70 kişinin ibadet edebileceği şekilde tasarlanmış bir mağaradan oluştuğunu dile getiren Melham, ikinci aşamada inşa edilen üst kısmın ise zeminin mozaik döşeli olduğunu ve burada kilisenin çok erken bir tarihte inşa edildiğini gösteren bir yazıtın bulunduğunu ifade etti.
Kilisenin Ürdün Tarihi Eserler Müdürlüğü'nden bir ekip tarafından ortaya çıkarıldığını ve gerekli kazı ve bakım çalışmalarının yapıldığını aktaran Melham, Hristiyanların en eski ibadethanelerinden biri olması hasebiyle kilisenin turistlerin uğrak noktası olmasını istediklerini vurguladı.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır.**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |
# Beşiktaş Kadın Basketbol Takımı'nın konuğu Olympiakos
## Özet
Beşiktaş Kadın Basketbol Takımı, FIBA Avrupa Kupası A Grubu ikinci maçında yarın sahasında Yunanistan'ın Olympiakos ekibini ağırlayacak.
## İçerik
Beşiktaş Kadın Basketbol Takımı, FIBA Avrupa Kupası A Grubu ikinci maçında yarın sahasında Yunanistan'ın Olympiakos ekibini ağırlayacak.
BJK Akatlar Spor Salonu'nda oynanacak karşılaşma saat 20.30'da başlayacak.
Siyah-beyazlılar, grubundaki ilk maçında Letonya'nın TTT Riga takımına deplasmanda 78-52 mağlup oldu. Yunanistan temsilcisi ise ilk müsabakasında Polonya'nın Gorzow ekibini evinde 69-50 yendi.
A Grubu'ndaki diğer maçta ise Gorzow, TTT Riga'yı konuk edecek.
Muhabir: Elif Nur Çolak |
# Kanserin erken teşhisine katkı sağlayacak çip geliştirdi
## Özet
Kanser ve kalp damar hastalıklarının erken teşhisine önemli katkı sağlayan mikroakışkan çip geliştiren Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız, bilimsel çalışmalarla kanser tedavisine çare bulunacağına inandığını söyledi.
## İçerik
Geliştirdiği mikroakışkan çip ile **kanser** ve kalp damar hastalıklarının erken teşhisine imkan sağlayan ve bu sistemle uluslararası ödüllere layık görülen Yrd. Doç. Dr. **Ahu Arslan Yıldız** , 4 yıl önce hastaların evlerinde kolaylıkla kullanabildikleri, hastalık riski taşıyıp taşımadıklarını test edebildikleri **mikroakışkan çip** tasarladı. Bilim dünyasının ilgisini çeken buluşu ile UNESCO-L'OREAL, ardından da "35 yaş altı umut vaat eden genç bilim insanı" (MIT TR35) ödülüne layık görülen Yıldız, kanser türlerinin erken teşhisinde önemli rol oynayacak sistemi daha da geliştirmek için çalışmalarına devam ediyor.
AA muhabirine konuşan Yıldız, "Geliştirdiğimiz mikroakışkan çip, çeşitli kalp damar hastalıkları ve çeşitli kanser türlerinin erken teşhisinde önemli rol oynayacak bir sistem. Bu sistem, hastaların evlerinde kolayca kullanabilecekleri ve hastalık riski taşıyıp taşımadıklarını test edebilecekleri basit bir sistem olacak. Bu yeni sistem sayesinde detaylı hastane ve doktor kontrolüne, pahalı laboratuvar testlerine gerek kalmadan kısa sürede ve çok daha az maliyetle hastalık teşhisi yapılabilecek, risk grubu hastalar belirlenip kontrol altında tutulabilecekler." diye konuştu.
Az gelişmiş ülkelerde çoğu hastalığın geç teşhis edilmesi ya da teşhis konulamamasının oldukça önemli bir sorun olduğunu belirten Yıldız, şöyle devam etti:
"Bazı kanser türlerinin tıbbi teşhisi erken müdahale ve hayat kurtarma açısından çok büyük önem taşıyor. Sonuç olarak bu alanda bir ihtiyaç olduğunu göz önünde bulundurarak, bu projeyi geliştirmeye karar verdim. Ben ve grubum proje dahilinde geliştirilen tanı teknolojisi ile detaylı laboratuvar tahlillerine, ileri teknoloji ölçüm ve tanı cihazlarına gerek duyulmadan, en ücra köşelerde bile kolayca kullanılabilecek, maliyeti düşük sistemlerin geliştirilmesini amaçlıyoruz."
Kanser ve benzeri hastalıkların tedavisinde kullanılacak yeni bir sistem üzerinde çalıştıklarını vurgulayan Yıldız, şöyle konuştu:
"Tüm bunlara ek olarak, çalışmalarımızın bir diğer odak noktası ise ilaç tarama çalışmaları. Yine geliştirilen bir diğer çip sistemi kullanılarak kanser ve benzeri hastalıkların tedavisinde kullanılacak ilaç türleri ve dozlarının taraması yapılması üzerine odaklanıyoruz. Her hastanın farklı ilaçlara ve farklı dozlara verdiği tepki birbirinden farklı. İlaç tarama testlerinin tıp tarihine en büyük katkısı gerçekten etkin ilacın ve dozun hızlıca belirlenip tedavide kullanımının sağlanması. Dolayısıyla hem hastalık tedavisi hızlıca sonuç vermeye başlıyor, hem de ilaç sarfiyatı ve etkisiz tedavinin önüne geçilmiş oluyor. Bu sistemlerin hepsi şu anda geliştirme ve deneme aşamasında. Henüz klinik kullanım aşamasına geçilmesine vakit var."
### Kanser vakalarındaki artışa "stres" uyarısı
Tüketim alışkanlıkları, çevre ve gündelik hayat şartlarının kanser vakaları üzerinde etkisi olduğuna dikkati çeken Yıldız, şöyle konuştu:
"Çok değil biraz geriye dönüp bakarsak Türk halkının her şeyi evde hazırlama ve tüketme alışkanlıklarından gittikçe uzaklaştığını görüyoruz. Artık her şey hazır; yoğurt hazır, ekmek hazır, salça hazır, reçel hazır, tarhana bile hazır. Hazır ve paketli gıdaların evlerimize hiç girmemesi gerekiyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de gündelik hayat alışkanlıklarımız yanlış. Bunun yanı sıra hava kirli, su kaynakları kirli, toprak kirli. Hazır gıda tüketmezseniz dahi yediğimiz sebze-meyvenin, içtiğimiz suyun veya soluduğumuz havanın kimyasal içeriğinden kanser olma riski taşıyoruz. Bunların yanı sıra genetik yani kalıtsal faktörleri de göz önünde bulundurmak lazım. Hepsine ek olarak bir de stres dolu gündelik hayatlarımız var ki içinde bulunduğumuz durum ve kanser vakalarındaki artış kaçınılmaz aslında."
### "Kansere çare eninde sonunda bulunacak"
Kanser tedavisi için umutlu olduğunu ve eninde sonunda kansere çare bulunacağına inandığını anlatan Yıldız, "Kanser tedavisi için umutluyum. Kansere çare eninde sonunda bulunacak. Umut etmek ve o umudun peşinden gidip gerçekleştirmeye çalışmak, bilim insanlarının en önemli motivasyonlarından biridir. Ben tedaviden öte, kanserin çaresinin, oluşumuna sebebiyet veren faktörlerin ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşeceği düşüncesini savunuyorum. Umuyorum o noktaya varmamız çok fazla zamanımızı almaz." dedi. |
# Fransa’da Senato tartışmalı genel güvenlik yasa tasarısını onayladı
## Özet
Senatoda ele alınan ve bazı maddeleri yeniden yazılan tasarı, 98 "hayır" oyuna karşı 241 "evet" oyuyla onaylandı.
## İçerik
#### Senatoda ele alınan ve bazı maddeleri yeniden yazılan tasarı, 98 "hayır" oyuna karşı 241 "evet" oyuyla onaylandı.
###### Paris
Tasarının yürürlüğe girmesi için **Ulusal Meclis** tarafından da kabul edilmesi gerekiyor. 22. maddesi, polislerin ve jandarmanın gösterileri izlemek için insansız hava araçları kullanmasını içerin tasarıda, polisin kamusal alanda çekilmiş görüntüleri kullanma yetkisi genişletilirken, gösterilerde helikopter ya da insansız hava araçlarının çektiği videoların yayınlanmasına da imkan tanınıyor.
Tasarının, güvenlik güçlerinin görüntülerini yayınlayanlara 1 yıl hapis ve 45 bin avroya kadar para cezası verilmesini öngören 24. maddesinin artan tepkiler üzerine yeniden düzenlenmesi kararlaştırılmıştı.
Genel güvenlik yasa tasarısı polis şiddetine yol açacağı ve özgürlükleri kısıtlayacağı gerekçesiyle ülkede **protesto** gösterilerine neden olmuştu.
**Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.** |