text
stringlengths 17
34.5k
| label
class label 2
classes |
---|---|
ABD'de bir kişinin havalimanlarındaki güvenliğin yetersiz olduğunu kanıtlamak için uçak çaldığı iddia edildi. | 1LABEL_1
|
Gıda Köy İşleri Bakanlığından yapılan açıklamada ülkedeki kümes hayvanlarının kafesteki kuşların salgınla mücadele kapsamında kısıtlamalar 7 Kasım ’ içeride tutulması gerektiği duyuruldu konusu açıklama ülke genelindeki sayıda çiftlikte yabani kuşlarda kuş gribinin tespit edilmesinden geldi “ Şimdiye kadarki büyük kuş gribi salgınıyla karşıyayız ” İngiltere Veteriner Yetkilisi Christine Middlemiss konuya yaptığı açıklamada “ şimdiye kadarki büyük kuş gribi salgınıyla karşıyayız ” değerlendirmesinde bulundu Middlemiss kısıtlamalar kümes hayvanları kuşların içeride tutulması kararının hayvanları bulaşıcı olan “ kuş gribinden korumanın ” olduğunu etti İngiliz Tavukçuluk Konseyi ülkenin karşıya kaldığı kuş gribi salgını Noel döneminde hindi satın almak isteyen müşterilerin fiyat artışlarından etkilenebileceği uyarısında bulundu İngiltere ’ 2 3 olmak 2021 ’ yaklaşık 5 5 kuş itlaf edildi Ülkede 80 kuş gribi vakası tespit edilirken 2021 ’ 210 ’ kuş gribi vakası doğrulandı Artan vakalar ülke genelinde “ önleme bölgesi ” edilmiştiİngiltere ’ yabani kuşlarda ticari tesislerde kuş gribi vakalarındaki artışın riski azaltmak 18 ’ ülke genelinde “ Kuş Gribi Önleme Bölgesi ” edilmişti konusu duyuruyla ülkedeki kuş kümes hayvanları bakıcılarının hayvanlarını kuş gribi tehdidinden korumak biyogüvenlik önlemleri almalarının yasal zorunluluk olacağı belirtilmişti | 1LABEL_1
|
TİM: İhracatta 182 milyar doları aşacağız Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle, Ocak ayı ihracat rakamının 13 milyar 171 milyon dolara ulaştığına dikkat çekerken, Yeni Ekonomi Programı (YEP) hedefine paralel olarak 182 milyar doları aşacaklarına inandığını vurguladı. Gülle, 2019 yılı Ocak ayı ihracatına ilişkin yaptığı değerlendirmelerde şunları söyledi: Bildiğiniz gibi 2018 yılı İhracatta Rekorlar Yılı olmuştu. İki ay hariç her ay rekorlara imza atmış, yıl genelinde ise 168 milyar ile Cumhuriyet tarihi rekoru kırmıştık. 2019da da rekorlara devam ediyoruz. Ocak ayı rakamı 13 milyar 171 milyon dolar, Genel Ticaret Sistemine göre ise 13 milyar 904 milyon dolar oldu. Yeni Ekonomi Programı hedefi olan 182 milyar doları aşacağımıza yürekten inanıyoruz. Türkiye hesaplamasında Özel Ticaret Sisteminin yanı sıra Genel Ticaret Sistemine göre de veriler açıklanmaya başladı. Özel Ticaret Sistemi hesabına göre ihracat Ocakta yüzde 5.93 artışla 13 milyar 171 milyon dolar olarak rekor kırarken, serbest bölge ihracatları ve antrepo verilerini de kapsayan Genel Ticaret Sistemine göre ise Ocak ayında ihracat 13 milyar 904 milyon dolar oldu. Ankarada Ticaret Bakanlığında yapılan basın toplantısında konuşan Gülle, dış ticaret rakamları konusunda Genel Ticaret Sistemi ve Özel Ticaret Sistemi olmak üzere dünyada kullanılan iki yöntem olduğuna dikkat çekti: Bugüne kadar yapılan dış ticaret hesaplamalarında, ülkemiz Özel Ticaret Sistemini kullandı. Dış ticaret verilerimiz buna göre hesaplandı. Ancak, bu veriler bugüne kadar ülkemizin ihracat gücünü tam manasıyla yansıtamadı. Bunun en büyük sebebi ise serbest bölgelerden yapılan ihracatın çok önemli bir rakama ulaşması. Bugün fiziki olarak ülkemiz sınırları içerisinde yer alan 21 serbest bölgemiz, dünya ile tam entegre olmuş durumda ihracat ve ithalat işlemleri yürütüyor. İşte bu aydan itibaren, ihracatımızın performansını daha kapsayıcı bir şekilde ortaya koyabilmek ve dünya ile olan ticaretimizi daha isabetli analiz edebilmek adına, Bakanlığımız ile birlikte bu verileri de işlemeye başladık. Bu yeni metodolojimizin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Gülle, ihracatın bu yılki sloganının rekorlar kırmanın ötesinde başarıyı sürdürülebilir kılmak ve yenilikçi ürünlerle küresel pazar payında kalıcı artışlar yakalayabilmek olduğunu söylerken, sözlerini şöyle sonlandırdı: Eğer bu yönde sıkı çalışır, hedeflediğimiz projeleri hayata geçirebilirsek rekorlar zaten kendiliğinden gelecektir. Bu sebeple 2019 yılı İhracatta Sürdürülebilirlik ve Yenilik Yılı olacak dedik. Bu yönde çalışmalarımıza da aralıksız devam ediyoruz. Bu çalışmalara yön verebilmesi için, olarak kendimize bir yol haritası belirledik. 5G Yol Haritası olarak adlandırdığımız bu stratejide, Güçlü Türkiye, Güçlü Ekonomi, Güçlü İhracat, Güçlü İnsan Kaynağı, Güçlü Altyapı ve İhracat Ekosistemi başlıkları yer alıyor. Bildiğiniz gibi iki hafta önce bu başlıkların detaylarını da kamuoyu ile paylaştığımız Yeni Vizyon, Yeni Yol haritası sloganı ile İhracat 2019 Raporunu yayınladık. Buna göre, dünyada en çok ticareti yapılan 200 ürünün 47sinde ülkemizin rekabetçi olduğu anlaşılıyor. Ancak, tablo şu ki 47 ürünün dünyada toplam ithalatı 1.8 trilyon dolarken, bunun içerisinden aldığımız pay 50 milyar dolar ile sadece yüzde 2.8. Bu pay, elbette küresel ticaretten aldığımız binde 9.0 oranındaki payın üzerinde. Ancak güçlü olduğumuz ürünlerde ne kadar ilerlersek ve bu gücümüzü ihracat pazarlarına ne kadar yansıtabilirsek, ihracatımız da o ölçüde artacaktır. Bugün, Şubat ayında yayınlanmak üzere, Ekonomik Araştırmalar Şubemiz bu çalışmayı 1,000 ürün için yapıyor. Bu 1,000 ürünün 285inde önemli bir rekabet gücüne sahibiz. Bu ürünlere ilişkin yaptığımız çalışmayı bu ay içerisinde yayınlayarak, çok daha fazla sayıda firmamıza yol göstermiş olacağız. | 1LABEL_1
|
1. Geleneksel Memuriyet Kongresi ‘‘Şu an sistem yok’’ Gerekçesiyle Yarıda Kaldı 1. Geleneksel Memuriyet Kongresi Türkiye'nin çeşitli yerlerinden iki bin idari izinli memurun katılımıyla beraber dün Ankara Congressium'da başladı. Dünyadaki teknolojik yeniliklere memurları entegre etmeyi ve genel memur imajını masaya yatırmayı amaçlayan kongre, öğleden sonra ‘sistemin gitmesi’ sebebiyle yarıda kaldı. Günün geri kalanını boş geçiren katılımcı memurlar büyük bir mutlulukla Ankara sokaklarına aktı. Türkiye’de ilk kez düzenlenen kongre, Çalışma Başbakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ramazan Bilener'in konuşmasıyla başladı. Müsteşar Yardımcısı’nın “Valla benim bu memuriyetten çektiğimi kimse çekmemiştir. Halen daha sokağa çıksanız 'Müsteşar ne demek, ne iş yapar' diye sorsanız çoğu kişi cevap veremez. Bakanları tanıyorsunuz, ben onlardan daha çok çalışıyorum ama inan olsun tanıyan yok. Geçen mandalina alırken pazarcı elime vurup 'Abi onları mıncıklama. gözünle seç' diye azarladı. Bakana bunu yapsan seni paket ederler” şeklindeki açılış metni salonda duygu dolu anların yaşanmasına sebep oldu. Ancak, dakikalar geçmesine rağmen bir türlü bitmek bilmeyen konuşma salondaki duygusal iklimin hızla bıkkınlık dolu inlemelere dönüşmesine yol açtı. Durumun fark edilmesi üzerine, çay molasına gidildi. Müsteşar Yardımcısının hayli uzun konuşması ve çay molasının bitiminin ardından, kongrenin ana toplantı gündemlerinden olan yenilikler ve teknolojik gelişmeler başlığına geçildi. Memuriyetini Hacettepe Üniversitesi Öğrenci İşleri’nde sürdüren Berşan Kebikeç’in ‘Memuriyette inovasyon mümkün mü? Memur dün neydi bugün ne?’ konulu sunumu tüm katılımcılar tarafından dikkatle takip edildi. Sunumu boyunca, memuriyetle inovasyon arasında sıkı bağlar kurulması gerektiğini vurgulayan Kebikeç’in ‘Yeni teknolojiye alışmak: Kamu kurumlarında mülga olan Solitaire yerine Candy Crush adaptasyonu’ isimli çalışması salondan büyük alkış aldı. Slaytların bitmesiyle birlikte soru cevap bölümüne geçen öğrenci işleri çalışanı Berşan Kebikeç'in katılımcılardan gelen sorulara “Bilmiyorum. O işe biz bakmıyoruz”, “Siz form doldurun yarın bakarız”, “O belgeyi biz veremiyoruz. Onun için üst katta Gizem hanımla görüşmeniz gerekiyor” şeklinde cevaplar vermesi ise “İşte memurla empati kurabilen gerçek bir memur” görüşünün pekişmesine neden oldu. Son olarak “Laboratuar sonuçlarını öğleden sonra veriyoruz” diyen Kebikeç, bu sözleriyle hem öğle tatilinin geldiğini müjdeledi hem de sağlık sektöründe çalışan memurları da unutmadığını gösterdi. Saat 13.30'da başlayan ikinci oturumda Dr. Fatih Yıkman, ‘Memurun imajı: Bu Tarz Benim-Memur Özel’ konulu konuşmasını yapmak üzere geldiği sıradaysa yemekte yağlı haşlama yiyen katılımcıların uyukladığı görüldü. Dr. Fatih Yıkman konuşmasında “Kahverengi takımın içine pembe kravat taktık diye bizi hor gördüler. Öbürsüleştiler. Şimdi soruyorum bu tarzın kime ne zararı var?” dedikten sonra ekose ceketin altına rahatlıkla pötikare gömlek giyilip, kombinin yün kravatla tamamlanabileceğini söylemesi özellikler salondaki henüz uyumamış erkek memurlar tarafından yoğun alkışla karşılandı. Son olarak, günün üçüncü oturumunda sunumunu yapmak üzere gelen SGK Memuru İnci Demin'in bilgisayarını hazırlarken “Ay ben yanlış bir şeye bastım galiba. Ekran gitti” demesi salonda gülüşmelere neden oldu. Arızanın giderilememesi üzerine moderatör Alper Göbek’ten gelen “Arkadaşlar maalesef şu anda sistem yok. Sunumu erteliyoruz” açıklamasıysa büyük bir mutlulukla karşılandı. Moderatörün “Ya gelir şimdi, şaaparız, hallederiz” sözlerine “Ohoo mesai bitti sayılır saat olmuş 2 buçuk” tepkisini veren memur kitleleri, üç gün devam edecek olan kongrede sistemin hiç düzelmemesi umuduyla salonu boşalttı. | 0LABEL_0
|
30 Kasım 2022’de OpenAI, ChatGPT isimli yapay zekâ uygulamasını kamuoyuna sundu. Kullanıma sunulduğu günden bu yana hem yapabildikleriyle hem de vaat ettikleriyle yeni bir dünyayı hayal ettiren ChatGPT’nin kullanıldığı alanlar gün geçtikçe arttı. Bugün akademik makalelerin yazar kadrosunda bile ChatGPT’ye yer verildiğini görmek mümkün. Pek çok alanda olduğu gibi teyitçilik alanında da ChatGPT ve benzeri yapay zekâ araçlarının kullanımı konusunda tartışmalar sürüyor. | 0LABEL_0
|
Lübnan’da çoğunlukla Hizbullah üyelerinin iletişim için kullandığı çağrı cihazlarının 17 Eylül 2024’te patlaması sonucu en az 12 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce kişinin ise yaralandığı açıklandı. | 0LABEL_0
|
Avustralya’daki orman yangınlarıyla hızlı bir giriş yaptığımız 2020 senesi, senaryo yazarlarına taş çıkartacak bir hızla devam ediyor. Bu kadar tantana çok gelmiş olacak ki, pek de hoş hatırlamayacağımız 2020 yılıyla ilgili “gaipten” haberler geldiğini öne süren iddialar ortaya çıkıyor. | 0LABEL_0
|
Kaynak,Reuters
Pekin, ABD'nin tüm Çin mallarına ekstra yüzde 10 gümrük vergisi uygulamasına kızgınsa da bunu belli etmemekte başarı gösteriyor.
Ticaret savaşının kazananı olmayacağına dair uyarılarını tekrarladıktan sonra Washington'ı görüşmelere başlamaya çağıran Pekin, gümrük vergisinin devreye girdiği saate kadar adım atmadı.
Gümrük vergisi uygulaması başladıktan hemen sonra yaptığı açıklamada ise 10 Şubat'tan itibaren ABD'den aldığı bazı mallara - ham petrol ve büyük otomobiller de dahil - yüzde 10-15 oranında misilleme gümrük vergisi uygulayacağını duyurdu.
Çin hükümeti, daha fazla gümrük vergisinden kaçınmak ve dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ilişkinin kontrolden çıkmasını önlemek için Washington ile bir anlaşma yapma umuduyla itidalli davranmış olabilir.
Zira ABD Başkanı Donald Trump, Kanada ve Meksika'ya yüzde 25'lik gümrük vergilerinin yürürlüğe girmesinden saatler geri adım atmayı kabul etti. Trump ve Çin Devlet Başkanı Şi Jinping'in bu hafta görüşmesi bekleniyor.
Haberin sonu
Trump'ın ilk döneminde Çin'den ithal edilen on milyarlarca dolarlık ürüne uyguladığı gümrük vergilerine ek olarak getirilen yüzde 10'luk vergi, ekonominin durgun seyrettiği Çin'de endişelerin artmasına neden oluyor.
Pekin ve Washington daha önce de gümrük vergileri konusunda karşı karşıya gelmişti. Ancak Trump'ın ilk döneminden bu yana çok şey değişti.
Birincisi, Çin ekonomisi 2020'de olduğu kadar ABD'ye bağımlı değil. Pekin Afrika, Güney Amerika ve Güneydoğu Asya'daki ticaret anlaşmalarını güçlendirdi. Şu anda 120'den fazla ülkenin en büyük ticaret ortağı konumunda.
Carnegie China'dan Chong Ja Ian'a göre gümrük vergisi konusunda anlaşma hala mümkün olabilir ancak yüzde10'luk ek vergi Trump'ın ABD ekonomisi için istediği kaldıracı sağlamakta yetersiz kalabilir.
Çin Devlet Başkanı Şi Jinping burada daha büyük bir fırsat da görüyor olabilir.
Trump daha ilk haftasında Avrupa Birliği'ni (AB) bile gümrük vergileriyle vurmakla tehdit ederek kendi arka bahçesinde bölünme tohumları ekiyor. Trump'ın eylemleri ABD'nin müttefiklerini kendilerini neyin beklediği konusunda meraka düşürebilir.
Buna karşılık Çin sakin, istikrarlı ve belki de daha cazip bir küresel ticaret ortağı olarak görünmek istiyor.
Stimson Centre Çin Programı Direktörü Yun Sun'a göre, "Trump'ın 'Önce Amerika' politikası dünyadaki neredeyse tüm ülkelere zorluk ve tehditler getirecek."
"ABD-Çin stratejik rekabeti açısından bakıldığında, ABD'nin liderliğinin ve güvenilirliğinin azalması Çin'in yararına olacaktır. İkili ilişkiler düzeyinde Çin için iyi sonuçlanması pek olası değil ama Pekin kesinlikle durumdan yararlanmaya çalışacak..."
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisinin lideri olarak Şi, Çin'in alternatif bir dünya düzenine liderlik etme arzusunu gizlemiyor.
Covid pandemisinin sona ermesi ardından yoğun bir şekilde seyahat etti ve Dünya Bankası gibi büyük uluslararası kurumları ve Paris İklim Anlaşması gibi anlaşmaları destekledi.
Çin devlet medyası bunu bütün ülkeleri kucaklamak ve diplomatik bağları derinleştirmek olarak yansıtıyor.
Trump 2020'de ABD'nin Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) sağladığı finansmanı durdurduğunda, Çin ek fon sözü vermişti. Washington'ın WHO'dan ayrılmasının ardından Pekin'in Amerika'nın yerini doldurmak için yeniden devreye girebileceği beklentileri yüksek.
Trump'ın göreve geldiği ilk gün tüm dış yardımları dondurması uzun süredir ABD fonlarına bağımlı olan ülke ve kuruluşlarda kaosa yol açtı. Bu alanda da Çin, ekonomik gerilemeye rağmen bu boşluğu doldurmaya soyunabilir.
Modern Çin tarihçisi ve Seul'deki Yonsei Üniversitesi'nde Profesör olan John Delury, Trump'ın 'Önce Amerika' doktrininin Washington'ın küresel lider konumunu daha da zayıflatabileceğini söylüyor.
Delury'ye göre, "Büyük ticaret ortaklarına yönelik gümrük vergileri ve dış yardımların dondurulması kombinasyonu, hem Küresel Güney'e hem de OECD'ye ABD'nin uluslararası ortaklık ve işbirliğiyle ilgilenmediği mesajını veriyor".
"Şi'nin tutarlı 'kazan-kazan' küreselleşme mesajı, Amerika dünyadan çekilirken yepyeni bir anlam kazanıyor."
Pekin, küresel yönetime talip olurken son 50 yılın Amerikan liderliğindeki dünya düzenini altüst etmek için fırsat arıyor ve ikinci Trump yönetiminin yarattığı belirsizlik bu fırsatı sunabilir.
Kaynak,National Task Force for the West Philippine Sea
Chong ise "Bunun Pekin'e gerçekten önemli bir avantaj sağlayıp sağlamadığı konusunda pek emin değil."
"Özellikle Pasifik'teki pek çok ABD müttefiki ve ortağının Pekin'le çalışmak için bir nedeni var ama aynı zamanda temkinli olmak için de nedenleri var. Bu nedenle Japonya, Güney Kore, Filipinler ve Avustralya'nın kısmen Çin'e karşı besledikleri endişeler nedeniyle birbirlerine yaklaştıklarını gördük."
Avustralya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'ne göre Avustralya, Japonya ve Güney Kore arasında "ikinci bir Trump yönetiminin etkisiyle" olası bir üçlü ilişki için "ivme kazanılıyor."
Filipinler ile birlikte her üç ülke de Çin'in Güney Çin Denizi'ndeki iddialarından endişe duyuyor. Bu üç ülke aynı zamanda Tayvan'la ilgili olası bir savaştan da endişeli.
Pekin burayı eninde sonunda ülkenin bir parçası olacak ayrılıkçı bir eyalet olarak görüyor ve bunu başarmak için güç kullanmayı da göz ardı etmiyor.
Tayvan uzun zamandır ABD-Çin ilişkilerindeki en çekişmeli konulardan biri. Pekin, Washington'ın Taipei'ye verdiği her tür desteği kınıyor.
Ancak Trump sürekli olarak Kanada'yı ilhak etmek ya da Grönland'ı satın almakla tehdit ederken Washington'ın Çin'in saldırganlık işaretlerine karşılık vermesi zor olabilir.
Bölgedeki çoğu ülke, Çin ile ekonomik ilişkilerini dengelemek için Washington ile askeri ittifakı kullandı.
Ancak şimdi, Pekin'den çekinen ve ABD'den korkan bu ülkeler, dünyanın en büyük güçlerinden hiçbirinin yer almadığı yeni Asya ittifakları kurabilirler.
Trump gümrük vergilerini, Çinlilerin Yeni Yılı kutladıkları ve en uzun tatile çıktıkları hafta sonunda açıkladı.
İlk başta Çin'in tek tepkisi yasal yollara başvuracağı ve Dünya Ticaret Örgütü'nü (DTÖ) kullanarak şikayetlerini dile getireceği yönündeydi.
Ancak bu Washington için çok az tehdit oluşturuyor. DTÖ'nün uyuşmazlık çözüm sistemi, Donald Trump'ın ilk döneminde itirazları ele alacak yargıçların atanmasını engellediği 2019'dan bu yana fiilen kapalı.
Ardından Çin misilleme gümrük vergilerini açıkladı. Tatil sona ererken ve parti yetkilileri Pekin'e görev başına dönerken vermeleri gereken kararlar var.
Yetkililer son haftalarda, özellikle de iki liderin geçen ay Trump'ın deyimiyle "harika bir telefon görüşmesi" yapmasının ardından, Trump yönetiminin ilişkiyi istikrarlı tutmak isteyebileceğine dair işaretlerle cesaretlenmişti.
Ancak hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar dış politika ve ekonomi alanında Çin'i Amerika'nın en büyük tehdidi olarak görmeye başladıkça bu durum daha da zorlaşacak.
Fudan Üniversitesi Amerikan Çalışmaları Merkezi'nde profesör ve direktör olan Wu Xinbo'ya göre, "Trump'ın öngörülemezliği, fevriliği ve pervasızlığı kaçınılmaz olarak ikili ilişkilerde önemli şoklara yol açacak".
"Ayrıca, ekibinde Çin konusu da dahil olmak üzere epeyce şahin var. İkili ilişkilerin önümüzdeki dört yıl boyunca ciddi bir kesintiye uğraması kaçınılmaz."
Çin, ABD ile ilişkileri ve bir ticaret savaşının yavaşlayan ekonomisine verebileceği zarar konusunda kesinlikle endişeli.
Ancak aynı zamanda mevcut siyasi ortamı kullanarak uluslararası toplumu kendi istediği yöne ve kendi etki alanına çekmenin de yollarını arayacaktır. | 1LABEL_1
|
2012 ’ 391 dolar olan asgari ücret 302 dolar seviyesinde Türkiye ’ asgari ücretle çalışanların oranı DİSK ’ yüzde 57 ortalamasının üstünde olan oran asgari ücret Türkiye ’ önemli tartışma konularından 2023 ’ uygulanacak asgari ücret önümüzdeki haftalarda toplanacak Asgari Ücret Tespit Komisyonu belirlenecek enflasyona önlemin alınmadığı Türkiye ’ yapılan zamların etkisi sürmüyor Asgari ücrete dolar bazında bakıldığında erime görülebiliyor 2022 yarısında 287 dolar olan asgari ücret temmuz zammı sonrası 2 dolar kuruna 302 dolar seviyesine geldi Türkiye ’ deki asgari ücret 2015 ’ Avrupa ülkesinin üzerindeydi tarihten tablo döndü Avrupa İstatistik Ofisi Eurostat verilerinde 27 Avrupa ülkesi arasında Türkiye Arnavutluk ’ düşük asgari ücreti veren ülke konumunda Asgari ücretli çalışan sayısının düşük olduğu Belçika ’ asgari ücret 1850 avro seviyesinde | 1LABEL_1
|
Uzun Bir Ayrılığın Ardından Muhtarlarına Kavuşan Erdoğan, 2 Ay Önce Söylediğini İnkar Edip Dolar'ı Yükselttiği Performansıyla Bir Kez Daha İzleyicileri Mest Etti.... Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önce uzun bir aradan sonra tekrar muhtarları Beştepe'de ağırlaması, ardından da 2 ay önce Lozan hakkında söylediği sözlerin tam tersini savunması Türkiye'nin normalleşme yolunda ilerlemesi adına sevinç yarattı. Külliye'ye yakın kaynaklardan alınan bilgilere göre normalleşme adımlarının önümüzdeki günlerde de aynı kararlılıkla sürdürüleceği öğrenildi. Sonunda 3,5 aylık hasret bitti ve bugün Ak Saray'da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile muhtarlar bir araya geldi. Cumhurbaşkanları ile coşkuyla kucaklaşan ve vakit kaybetmeden Erdoğan'ın bir şeyler anlatması için salondaki yerlerini alan muhtarlar, 15 Temmuz hiç yaşanmamış gibi kendinden emin tavırlarıyla tüm Türkiye'yi rahatlatan görüntüler sergilediler. Muhtarları özlediği her halinden belli olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ise konuşmasının hemen başında Moodys Kredi Derecelendirme Kuruluşu'na yüklenerek yaptığı hızlı açılışla izleyicini bir kez daha coşturdu. Türkiye'nin normalleşmesine dair önemli ipuçları sayılabilecek ''Moody's sen kimsin yaa?'' çıkışı ve hemen peşisıra Dolar'ın yükselmesiyle birlikte salondan ''Allah'ına kurban!'', "İşte Türkiye bu!", "Hasret sona erdi" nidaları yükselirken, Erdoğan yoğun istek üzerine "Eyyyy Moddy's"i izleyicileriyle birlikte iki kere daha seslendirdi. Hızlı açılışın ardından toplantının merakla beklenen "Spekülasyon yaratacak saçma çıkış"" ve "2 ay önce söylediğinin tam tersini aynı içtenlikle söyleme" bölümleri için nefesler tutulurken, Cumhurbaşkanı sevenlerini bir kez daha hayal kırıklığına uğratmadı. 24 Temmuz tarihinde antlaşmanın yıldönümünde Lozan'dan övgüyle söz eden ve antlaşmayı Türkiye Cumuriyeti'nin tapusu olarak nitelendiren Erdoğan, aynı antlaşma için bu kez ''Ya bu Lozan'ı bize zafer diye yutturmaya çalışıyorlar'' ifadelerini kullanarak dinleyenleri bir dediğinin diğerini tutmadığı ve tarih konusunda en ufak bir fikrinin olmadığını sergilediği olağan hal günlerinde nostaljik bir geziye çıkardı. Toplantının kapanış bölümü ise adeta bir sürpiziler geçidi gibiydi. Erdoğan, tam izleyicinin ''Ya galiba FETÖ tehlikesi tamamen bitti, bak her şey eskisi gibi. Demek ki OHAL de kalkacak'' diye düşündüğü anda yaptığı "12 ayda da bitmeyebilir bu iş" çıkışıyla herkesi ters köşeyi yatırırken, durduk yere Dolar'ı yükseltme performansından bir şey kaybetmediğini de bir kez daha gözler önüne serdi. | 0LABEL_0
|
Uzun zamandır sosyal medyada paylaşılan bazı gönderilerde, Apranax isimli ilacın çiğnenmesinin beyin kanamasına yol açtığı iddia ediliyor. | 0LABEL_0
|
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu YSK üyelerine hakaret ettiği iddiasıyla yargılandığı verilen 2 7 15 hapis siyasi yasak cezasının Altılı Masa destek Saraçhane İstanbullularla buluştu İBB toplanan kalabalığa hitap masa liderleri kararı protesto edip İmamoğlu destek verdiler 6 masadan Partisi Başkanı Karamollaoğlu sağlık nedenleri mitinge katılmadı İşte İBB önüne kurulan platformda liderlerden CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu açıklamaları 10 halinde düşüncelerini sizlerle paylaşacağım 1 Adalet kutup yıldız gibidir sabit durur kainat etrafında döner buraya getiren yaşadığımz adaletsizlik Hepinizin huzurunda veriyorum Adalet gelecek gelecek 2 Adaleti dağıtacak kişi hukukun üstünlüğü vicdani kanaatine vermek zorundadır yapılmazsa adaletsizlik olur 3 Adaleti dağıtacak kişi Saray sofrasına oturmayacak sofraya oturan alimin fetva yanlıştır 4 Milli 1921 1924 anayasalarının maddesi şudur Hakimiyet egemenlik kayıtsız şartsız milletindir Milletin iradesine darbe vuruşmuştur 16 İstanbullunun iradesine yargıç darbe vurulmuştur 5 Adalet Türkiye sorununa dönüşmüştür sokakta herhangi vatandaşa sorun ülkede adalet olun büyük kısmı ülkede adalet yoktur diyecek altılı masa olarak adaleti ülkeye getireceğiz Türkiye hukukun üstünlüğü üstünlerin hukuku manzarayı bitireceğiz 6 Yargıç koltuğunda yargıyı itibarsızlaştıranlar uyuşturucu baronlarına çıkarmazsan parti teşkilatından gelenler koltuğuna oturdular Adalet ağacının içindeki kurtları temizleyeceğiz 7 Zulmün artsın zeval bulasın Öteden ülkede zulüm Vekillerimiz gazeteciler tutuklandı İstanbul başkanımız siyasi yasak kapsamına alındı 8 Şunu bilsin Ekrem Başkan verilen bize adım attırmayacaktır Adalet ağacının içindeki kurtları temizleyeceğiz edeyim Ekrem İmamoğlu İstanbul hizmet etmekten alıkoyamaz 9 Göndereceğiz göndereceğiz Adaletsizliği kural haline getirenleri göndereceğiz Tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyenleri göndereceğiz Milli iradeye darbe yapanları göndereceğiz endişe etmeyin altılı masa kararlı ülkeye huzuru bereketi adaleti getireceğiz 10 unutmasın umutsuzluğa kapılmasın maratondur Maratonun sonuna geldik 6 maraton bitecek başınızı eğmeyin önümüzde kaldı haykırın İktidar iktidar iktidar İktidar olmak geliyoruz | 1LABEL_1
|
Görüntülerin sosyal medyada içerik üreticisi olan çiftin 5 yıl içinde yaşadığı değişimi gösterdiği iddia edildi. | 0LABEL_0
|
Kaynak,Reuters
2024 Paris Olimpiyat Oyunları'nda Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımı çeyrek finalde Çin'i 3 - 2 ile geçti ve yarı finale kaldı. Türkiye, İtalya-Sırbistan eşleşmesinin galibiyle 8 Ağustos Perşembe günü karşılaşacak.
Karşılaşmanın ilk setini 25-23 Çin aldı.
İkinci seti 25 - 21, üçüncü seti 26 - 24 alan Türkiye setlerde skoru 2-1'e getirdi.
Büyük mücadeleye sahne olan dördüncü sette Çin 25 - 21 ile skoru 2 - 2'ye getirdi.
Son seti 15 -12 alan Türkiye yarı finale kaldı.
Haberin sonu
Kırmızı Beyazlılar Tokyo Olimpiyatları'na çeyrek finalde veda etmişti.
Türkiye, Çin karşısında sahaya Cansu, Vargas, Hande, Ebrar, Eda, Zehra, Gizem altısıyla çıktı.
Melissa Vargas maçta 42 sayı kaydetti.
Takımın kaptanı Eda Erdem TRT'nin maç sonu yayınındaki röportajına, "Ne maçtı ama. Oynaması da çok zevkliydi." dedi.
Erdem "Çeyrek finaller her zaman en zor maçlardır" diye konuştu.
Türkiye'nin İtalyan koçu Daniele Santarelli de "Buraya ulaşmak bir rüyaydı. Bugün çok gururluyum" dedi.
Kaynak,Getty Images
A Milli Kadın Voleybol Takımı, C Grubu'nda Hollanda'yı 3-2, Dominik Cumhuriyeti'ni 3-1 yendi; İtalya'ya 3-0 yenildi.
A Milli Voleybol Takımı, C Grubu'nu ikinci sırada tamamlamıştı.
2024 Paris Olimpiyatları'nda diğer çeyrek final maçları ise şöyle:
Kaynak,Getty Images
Kaynak,Reuters
2024 Paris Olimpiyatları'nda kadınlar voleybolunda yarı final maçları perşembe, üçüncülük maçı cumartesi, final maçı ise pazar günü oynanacak.
Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımı, tarihinde 3. kez olimpiyatlarda mücadele ediyor.
2012 Londra Olimpiyatları'nda gruptan çıkamayan Türkiye, koronavirüs salgını nedeniyle 2021'de yapılan 2020 Tokyo Olimpiyatları'nda ise 5. olmuştu.
Çin ise bugüne kadar olimpiyatlarda kadınlarda voleybolda 3 altın, 1 gümüş, 2 bronz madalya kazandı.
Kadınlar voleybolunda dünya sıralamasında son puan durumu şöyle:
1- 415.22 puan | İtalya
2- 395.42 puan | Brezilya
3- 374.39 puan | Polonya
4- 362.15 puan | Türkiye
5- 350.95 puan | Çin
6- 347.46 puan | ABD
7- 325.18 puan | Japonya
8- 289.98 puan | Sırbistan
9- 284.76 puan | Kanada | 1LABEL_1
|
Sosyal medyada yapılan bir paylaşımda Kemal Kılıçdaroğlu’nun, iktidara geldiklerinde Ayasofya’yı yeniden müze yapacaklarını ve Taksim Camisi’ni yıkacaklarını söylediği iddia edildi. | 0LABEL_0
|
18 yaşında hissediyorum Seda Sayan, önceki gece Günay Restaurant’ta sahneye çıktı. Gece boyunca yerinde durmayan Sayan, seyircilerine “Gençlik aşısı dedikleri bu olsa gerek. Ne zaman burada sahne alsam kendimi 18 yaşında hissediyorum. Bana çok iyi geliyorsunuz” diye teşekkür etti. Sanatçı, sahne programını yoğun istek üzerine iki kere bis yaparak uzattı. | 1LABEL_1
|
Bir Twitter (X) hesabı tarafından 14 Ağustos 2023 tarihinde paylaşılan videonun, ABD Hawaii’de çıkan yangın sonrasını gösterdiği ve yangının lazerle çıkarıldığını kanıtladığı iddia edildi. | 0LABEL_0
|
Fotoğrafı tersine görsel arama yöntemi ile aradığımızda, minyatürün Sotheby's isimli sanat mezatı firmasınca 2012’de satışa konduğunu görüyoruz. “Osmanlı İmparatorluğu Sanatı” koleksiyonu içinde yer alan minyatürün açıklamasında, eski Türkçe “Aliciğim baliciğim, sevindiren” yazıyor. Ayrıca minyatür 1500’lerden değil, 1660’lı yıllardan. | 0LABEL_0
|
2018 Emekli Aylığı Yeterlilik Raporu’na göre Avrupa Birliği ülkelerinin tamamında yaklaşık 17 milyon kişi, yani 65 yaş üzeri her beş kişiden biri açlık ve sosyal dışlanma riski taşıyor. Sadece Türkiye’de değil dünyada da, emeklilikte de müreffeh bir yaşam sürmek için koşulların iyileştirilmesine, ileri yaş yoksulluğunun önüne geçilmeye çalışılıyor. Bu bölümde emekliliğin farklı bir boyutu olan emeklilik yaşı ve yaşlı bağımlılığı konusunu ele alacağız. | 0LABEL_0
|
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Rahip Brunson Açıklaması: ''Dedim kusura bakmayın, bizim kimsenin rahibine bakacak durumumuz yok şu an. Alın bunu...'' Mahkemenin verdiği adli kontrol şartı ve yurt dışı çıkış yasağının kaldırılması kararı ile birlikte Rahip Brunson bu akşam Türkiye'yi terk ederken, Cumhurbaşkanı Erdoğan konuyla ilgili soruları yanıtladı. Türkiye'nin ajanlık ve terör örgütlerine destekle suçlanan yabancı bir rahibi besleyecek kadar zengin bir ülke olmadığına dikkat çeken Erdoğan, ''Biliyorsunuz bu şahıs yaklaşık 2 yıldır cezaevinde devletimizin imkanlarını kullanarak hayatını idame ettiriyordu. Bunun yemesi içmesi, elektriği, suyu, kışın doğal gazı derken belli bir masrafı var. Kimse kusura bakmasın, benim ülkemin vatandaşları burada zor şartlarda evine ekmek götürmeye çalışıyorken ben elin rahibini cezaevimde besleyemem. Biz burada 3 kuruşun hesabını yapıyoruz'' sözleriyle ABD'li rahibin ülkesine yollanmasının perde arkasını aktardı. Türkiye'nin her dinden, milletten ve ırktan bir çok yabancıya ev sahipliği yaptığına, gücü yettiğince de yapmaya devam edeceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Biliyorsunuz bizde şu an 4 milyon kadar Suriyeli var zaten. Bunun yanında Afganı, Iraklısı falan derken epey bir insanı ağırlıyoruz ama misafirperverlik de bir yere kadar. Neticede bizim de durumumuz belli. Bir yerden sonra bunlar arasından bazılarına artık kapıyı göstermemiz gerekiyordu'' ifadelerine yer verdi. Diğer ülkelerden gelenlerin çoğunlukla mecburiyetten burada bulunduklarına o yüzden misafir eksiltmeye onlarla başlamanın etik olmayacağına dikkat çeken Erdoğan, şöyle devam etti: ''Ama bakıyorsunuz bu ABD'li bir insan. Belli ki keyfinden duruyor. Sayın Trump'a da geçenlerde bir görüşmemizde konuyu açtım. 'Bu adamı buradan alın, suçluysa da sizin cezaevlerinizde çeksin cezasını. Bize durduk yere masraf çıkarıyor' dedim. Ha turist olarak gelir, parasıyla kalır Amenna ama bir mahkum olarak aşımıza ortak oluyorsa, zaten full kapasiteye dayanan cezaevlerimizi öyle 1-2 ay da değil ha, tam 2 sene boyunca meşgul ediyorsa ona kapıyı göstermesini de biliriz. Bu noktada öyle ABD'ymiş bilmemneymiş de tanımayız. Gerekeni yaparız...'' Geçmişte Almanya'nın istediği kimi tutuklululara da benzer şekilde kapıyı gösterdiklerini hatırlatan Erdoğan, Türkiye'nin sınırdışı ettiği batılı mahkumlar sayesinde Adalet Bakanlığı bütçesinden bugüne dek en az 300.000 TL tasarruf ettiğini, bunun da bu zamanda iyi bir para olduğunu ifade etti. | 0LABEL_0
|
Bu içerik ilk kez "The next great fake news threat? Bot-designed maps" başlığıyla Fast Company tarafından 9 Mayıs 2018 tarihinde yayınlanmış ve İlayda Ece Ova tarafından Teyit için çevrilmiştir. | 0LABEL_0
|
Kaynak,Getty Images
Belçika'da, ülkenin ikinci büyük kenti Anvers'teki (Antwerp) uluslararası fetiş festivali "Darklands" kaynaklı maymun çiçeği virüsü vakası sayısı 4'e yükseldi. Şu ana kadar 14 ülkede vaka tespit edilmiş durumda. Sağlık Bakanlığı Türkiye'de henüz vaka görülmediğini açıkladı.
Uzmanlar sayının daha da artabileceğini söylüyor. Sağlık otoriteleri, Avrupa'daki maymun çiçeği virüsü vakalarının Anvers'teki festivalden yayılmış olabileceği görüşünde.
Belçika sağlık otoriteleri, bu kez de ülkenin Fransızca konuşulan Valon bölgesindeki Liege kentinden bir kişide maymun çiçeği virüsü saptandığını açıkladı.
Daha önce virüs saptanan Flaman kesimindeki 3 kişi gibi, son vakanın da da Anvers'teki fetiş fuarı kaynaklı olduğu belirlendi.
Belçikalı virolog Marc van Ranst ve resmi otoriteler, festivale katılan herkesin, maymun çiçeği virüsü belirtileri konusunda dikkatli olması ve başkalarıyla yakın temasta bulunmaktan kaçınması çağrısında bulundu.
Haberin sonu
Belçikalı uzmanlar, Avrupa'daki maymun çiçeği virüsü vakalarının, Anvers'teki Darklands festivalinden yayılmış olabileceğini düşünüyor.
Festival organizasyonundan yapılan açıklamada da, benzer bir görüş vurgulanarak, büyün katılımcıların dikkati olması istendi.
RTL Haber'e göre, Anvers'te 4 - 9 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen Darklands, dünyanın en büyük gay fetiş festivallerinden biri olarak kabul ediliyor.
Bir seyahat acentesi tarafından, "cinsel ufuklarını genişletmek isteyen maceracı eşcinsel erkekler için güvenli bir sığınak" olarak tanımlanan festival, başta Hollanda olmak üzere, diğer Avrupa ülkelerinden de çok sayıda ziyaretçi çekiyor.
Cinsel temas ya da çok yakın temas yoluyla bulaşan maymun çiçeği virüsünün, son salgında ağırlıklı olarak eşcinsel erkekler arasında görülmesi, hastalığın Anvers'teki festivalinden yayılmış olma olasılığını güçlendiriyor.
Kaynak,Getty Images
Festival komitesi, virüsün yurtdışından gelen festival ziyaretçileri tarafından bulaştırıldığına inanmak için nedenler olduğunu söylüyor.
Belçika makamları, festival yönetiminden, binlerce ziyaretçiyi enfeksiyon hakkında bilgilendirmesini istedi.
Festivale katılanlara, virüsün kuluçka süresinin 21 güne kadar çıktığı hatırlatılarak, hastalığın belirtileri konusunda tetikte olmaları çağrısı yapıldı.
Kuluçka süresi nedeniyle, önümüzdeki hafta festival kaynaklı vaka sayılarının daha artması bekleniyor.
Anvers'teki festivale, her yıl dünyanın değişik ülkelerinden büyük çoğunluğu erkek, yaklaşık 10 bin kişi katılıyor.
İsviçre ve İsrail'de tespit edilen son vakalarla, maymun çiçeği virüsü görülen ülke sayısı 14'e çıktı.
Bu makalede X içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın.
X paylaşımının sonu
İçerik bulunamadı
Türkiye'de ise bugüne kadar maymun çiçeği vakası görülmediği açıklandı.
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, gelişmelerin Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar ve Erken Uyarı Dairesi Başkanlığımız tarafından yakından takip edildiği belirtildi. | 1LABEL_1
|
Fransa’da 17 yaşındaki bir gencin polis tarafından öldürülmesinin ardından başlayan protestolar, bir süredir dünya basınının sıcak gündeminde. Ajansların paylaştığı canlı görüntülerde, başta Paris olmak üzere birçok önemli şehirde sokaklarda saldırgan eylemler kameralara yansıyor. Fransız polisi, olaylarda birçok otomobil ve taşınmaz mülkün zarar gördüğünü kaydetti. Ülkede 10 kentte sokağa çıkma yasağı ilan edildiği biliniyor. | 0LABEL_0
|
sektörün geniş portföyüne sahip inşaat firması olan Yapı Avrupa ’ Türkiye ’ büyük kentsel dönüşüm projesi olan Yapı Antalya ’ teslimlere kesmeden ediyor 2 500 konutun edildiği projede geçtiğimiz teslimine başlanan parsel 1032 konutu sahipleriyle buluşuyor Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Altan Elmas ocak ayının sonuna 3 600 konutun edilmiş olacağını belirterek inşaatları biten cepheleri bitmek kalemleri başlamak olan parsellerin tamamını 2023 yılının haziran ayının sonuna tamamlayarak edeceklerini açıkladı Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Altan Elmas pandemi şoku yükselen döviz kurları Rusya Ukrayna savaşı Türkiye ekonomisini olumsuz etkileyen gelişmelere Yapı ’ 3 yıldır kesintisiz performansı gösterdiğini belirterek “ Yapı Antalya ’ geçtiğim teslimlerine başladığımız parsel 1032 konutu ederek 3 yılda 3 600 ’ Yapı Antalya ’ olmak 5 binden konutu sahipleriyle buluşturduk ” dedi Yapı Antalya ’ edilen oturuma açılan bölümün Park etabı olduğunu Altan Elmas “ Yapı Antalya projemizle Antalya ’ şehir ediyoruz şehirde teslimine süredir ettiğimiz Park etabında yaşam başladı 9 kişi yaşıyor 2023 yılının haziran sonuna sahiplerinin konutlarını olacağız ” konuştu Tamamlandığında 70 kişinin yaşayacağı Yapı Antalya ’ çeşitli etaplardaki yaklaşık 8 500 konutun inşaatına ettiklerini anlatan Elmas Park etabındaki 35 blokta doluluk oranının yüzde 100 ’ ulaştığı bilgisini verdi Elmas şunları söyledi “ Konut teslimlerinin geçtiğimiz ağustos ayında başladığı Turkuaz Sitesi ’ sona yaklaştık 2023 yılının çeyreğinde teslimlerimizi tamamlayacağız blokları kenarında gelen medeniyet temasının olduğu Turkuaz sitesinde 1105 konut alıyor Büyük metrekareye sahip daireleriyle geniş ferah yaşam sunan etabımız yemyeşil bahçesi rengarenk çiçekleri çocuklar yetişkinler mevsim kullanılacak kapalı yüzme havuzları gölet kenarındaki dinlenme alanları site konsepti içerisinde oluşturulan meydanları yürüyüş yolları modern düzenlemesiyle plana çıkıyor Projenin etabı olan Cadde Antalya “ Şanzelize ” olarak konumlandırılan 1 3 kilometre uzunluğundaki Alışveriş Caddesi ’ sahipliği yapıyor Cadde ’ deki 7 blok 485 konut 68 ofis 68 dükkânın anahtar teslimleri ediyor Cadde Yapı Antalya ’ ticari aktivite hızlanacak şehir dokusu hale gelecek ” | 1LABEL_1
|
Survivor'da dokunulmazlık oyununu hangi takım kazandı? İşte eleme adayları Survivor'da dokunulmazlık oyunlarının hırsı ve heyecanı sürmeye devam ediyor. Ekranların soluksuz olarak takip edilen yarışma programı Survivor'da bu akşam Türkiye ve Yunanistan takımı arasında nefes kesen anlar yer aldı. Güç ve kondisyon gerektiren parkurda yarışmacılar zor anlar yaşadı. Peki, Survivor'da dokunulmazlık oyununu hangi takım kazandı? İşte nefes kesen mücadelenin detayları. Ekranların heyecan seviyesi yüksek yarışma programı Survivor'da bu akşam Türkiye ve Yunanistan arasında son ana kadar rekabet yaşandı. Haftanın ilk dokunulmazlık oyununda Türkiye takımı fırtına gibi esmişti. İkinci dokunulmazlık oyununda da soluksuz takip edilen anlar yer aldı. Peki, Survivor'da dokunulmazlık oyununu hangi takım kazandı? İşte nefes kesen mücadelenin detayları. Survivor Türkiye-Yunanistan birinci bölümde oynanan dokunulmazlık oyununda başa baş bir mücadele yaşandı. Haftada iki kez oynanacak olan dokunulmazlık oyunlarından ilkini büyük 3 puanlık farkla Türkiye kazandı. İkinci dokunulmazlık oyununda ise yine oldukça zorlu bir parkur vardı ve yarışmacılar sıcak havada oldukça ter döktü. Atış ve hız gerektiren ikinci dokunulmazlık oyununda Türkiye bir kez daha galibiyete ulaştı. Son oyunda büyük performans gösteren Hikmet Tuğsuz müthiş bir performans sergiledi ve takımını koruma altına almayı başardı. Survivor'da bu hafta oynanan iki da iki takım yarışmacılarına zorlu anlar yaşattı. Oynanan iki dokunulmazlık oyununun ardından Türkiye 2 zaferle takımını dokunulmazlık altına aldı ve bu hafta takımından eleme adayı çıkartmadı. Yunanistan takımında ise 3 eleme adayı belirlendi. İlk eleme adayı oy çokluğuyla İoulieta Kitrinou oldu. İkinci eleme adayı ise bireysel dokunulmazlığı kazanan Ria belirledi ve ikinci aday Spyros oldu. Üçüncü eleme adayını ise erkeklerden bireysel dokunulmazlığı kazanan Toni söyledi. Üçüncü aday ise Dimitra Tsaganou oldu. | 1LABEL_1
|
Yanlış bilgiyi kasten üretenler, siyasi etkilerinin yanı sıra sitelerine aldıkları reklamlar aracılığıyla da yüksek miktarlarda gelir elde ediyorlar. Reklamı verenler ise büyük çoğunlukla, markalarının bu tür sitelerde yer almasından memnun değil. Daha da kötüsü, bazı marka ve şirketlerin, reklamlarının nefret söylemi, yanıltıcı siyasi propaganda veya yanlış bilgi içeren sitelerde yer aldığından haberi dahi yok. | 0LABEL_0
|
Kaynak,Apple
Apple'ın gelenekselleşen lansman etkinliği ile iPhone telefonlarının yeni sürümlerini tanıttı. Tanıtımı yapılan iPhone 13'te, gelişmiş video kameralarda olduğu gibi alan derinliği özelliği bulunacak.
Sinematik çekim özelliği ile örneğin kareye biri girdiğinde odak noktası bu kişi olabilecek ve odakta olmayan arka plan daha flu bir hal alacak.
Sunumu yapan Apple CEO'su Tim Cook, odak noktası efektini videonun çekimi sonrasında uygulanabilen tek telefonun iPhone 13 olduğunu söyledi.
Ancak yeni iPhone'un tanıtılması sonrası, bu efekt dışında, yeniliklerden çok güncellemeler olduğu değerlendirilmesi yapıldı.
BBC'nin Amerika'daki teknoloji muhabiri James Clayton, Apple'ın ses getiren değişimlerle bilindiği zamanların geride kaldığı yorumunu yaptı.
Haberin sonu
Daha hızlı olan A15 çip işlemcisi olan yeni iPhone'un, daha parlak bir ekranı olduğu ve pil ömrünün de 2,5 saat daha artırıldığı belirtiliyor.
Yeni telefonun kozmetik özellikleri arasında ise renk alternatifleri öne çıkıyor. iPhone 13, pembe, mavi ve "geceyarısı yıldız ışığı" renklerinde de olacak.
Yeni telefonun kapasitesi de en yüksek 500GB olarak belirlendi. En düşük de artık 64GB yerine 128GB olacak.
Apple, yeni telefonun çevreci özellikler taşıdığını da özellikle vurguladı. Cihazın anten hattının plastik su şişelerinden dönüştürüldüğü kaydedildi.
Yeni seri iPhone 13 mini, iPhone 13, 13 Pro ve Pro Max olarak ayrı ayrı satışa sunulacak.
İleri video çekim özellikleri bulunan 13 Pro Max telefonunun 1TB kapasiteli cihazının Apple Türkiye'deki satış fiyatı 22 bin 999 TL olarak belirlendi. Aynı cihazın İngiltere satış fiyatı ise yaklaşık 16 bin 900 TL'ye karşılık geliyor.
Kaynak,Apple
Apple'ın yeni buluşlar ortaya koymak gibi bir ünü var. Ama bu tanıtımı göz önüne alırsak, bu ün geride kalmış.
Dikkat çekici manada yeni bir şey ortaya konulmadı. iPhone, Apple Watch ve iPad'deki güncellemeler, riskten kaçıldığı hissini veriyor.
Her ne kadar kamera ile ilgili olan sunum ilgi çekici olsa da, örneğin uydu kapasitesi gibi yenilikler dedikoduda kaldı.
Tim Cook, iPhone 12'nin hemen hemen aynı görünümünde olan iPhone 13'ten bahsederken, "Bunlar bir dizi mükemmel duyuru değil mi?" ifadesini kullandı.
iPhone'un, 13'ün kimilerince uğursuz olmasından da kaynaklanarak, artık numaralandırılmayabileceği iddia ediliyordu. Ancak Apple'dan böyle bir radikal adım gelmedi.
Her şeye karşın Apple, her zaman olduğu gibi bu cihazlardan yığınla satacak.
Ama öncesindeki müthiş pazarlamaya bakarsak, bu oldukça sönük bir tanıtımdı. Özellikle de kendisini yeniliklerle tanımlayan bir şirket için. | 1LABEL_1
|
Golbol Kadın Milli Takımı Şampiyonası ’ finalinde Güney Kore ’ 10 4 yenerek şampiyon Portekiz ’ Matosinhos şehrinde düzenlenen şampiyonanın finalinde Fatma Gül Güler Reyhan Yılmaz Sevda Altunoluk Şeydanur Kaplan Sevtap Altunoluk Berfin Altan ’ oluşan milli Güney Kore ’ karşılaştı İlk yarıyı 3 1 önde tamamlayan yıldızlı ekip yarıda farkı açtı maçı 10 4 kazanarak şampiyonluğa ulaştı Golbol Kadın Milli Takımı tarihinde şampiyonluğunu etti 2018 Rio 2020 Tokyo ’ paralimpik oyunları şampiyonluğuna ulaşan yıldızlı ekip şampiyonalarında 2014 ’ 2018 ’ olmuştuGüney Kore ’ yenerek şampiyonluğu zaferini Golbol Kadın Milli Takımı tarihi başarıya imza attı | 1LABEL_1
|
Sosyal medya ve haber siteleri tarafından yapılan bir video paylaşımında Rusya Devlet Başkanı Putin’in İsrail Başbakanı Netanyahu’nun elini sıkmadan geçtiği ve onu görmezden geldiği iddia edildi. Görüntülerde Putin’in İngiltere Kralı Charles’ın elini sıktığı görülüyor. Ayrıca videonun güncel bir olayı gösterdiği de yapılan paylaşımlardan arasındaydı. | 0LABEL_0
|
Antalya ’ Manavgat ilçesinde futbol okulunda antrenör olarak görev yaptığı belirlenen iddiaya 14 yaşındaki sporcuya cinsel içerikli mesajlar attı olarak antrenörün 14 yaşındaki çocuğa “ seviyorum kaybetmek istemiyorum Mesajlarıma cevap geleceğim ” dediği öğrenildi İlişkili Haberler Cinsel saldırıya uğrayan kızın annesi ağlayarak feryat etti Ölsem bundan iyiydi Cinsel içerikli paylaşımlara verilmişti Sosyal medya platformuna Türkiye erişim engeli getirildi Antrenörün kendisine tutumundan attığı mesajlardan rahatsız olan durumu ailesine bildirdi çocuğunu yanına alarak telefondaki mesajlarla Jandarmaya Şikayet antrenör Side Jandarma Karakoluna bağlı ekipler gözaltına alındı Jandarmadaki işlemlerinin mahkemeye çıkarılan çalıştığı spor okulundan benzeri suçlamalar gönderildiği sürülen ailelerin şikayeti mahkemelik olan cinsel istismar suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi | 1LABEL_1
|
Kaynak,Getty Images
ABD'nin 47'nci başkanı seçilen Donald Trump'ın ilk döneminde Ankara-Washington hattındabüyük krizler yaşanmıştı.
Peki Trump'ın ikinci döneminde iki ülke ilişkilerini neler bekliyor?
Uzmanlar, ikinci Trump iktidarının ilişkilere kısa vadede somut kazanımlar getireceğini, ancak uzun vadede bazı sorunlara yol açabileceğini düşünüyor.
Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi (EDAM) Direktörü Sinan Ülgen, Ankara-Washington ilişkilerinin önümüzdeki aylarda yeniden gözden geçirileceğini düşünüyor.
Seçim sonuçlarınıBBC Türkçe’ye değerlendiren Ülgen’e göre ilişkilerde beklenilen ivme değişikliğinin temeli Trump ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın arasında “geçmişte var olan yüksek düzeyli ilişkiye" dayanıyor.
Haberin sonu
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal medya hesabından Trump’ın seçim zaferini “Dostum Donald Trump’ı tebrik ediyorum” diyerek kutladı.
Kaynak,EPA
Londra Üniversitesi Oryantal ve Afrika Çalışmaları Okulu'nda (SOAS) Araştırma Görevlisi Dr. Karabekir Akkoyunlu, Trump’ın zaferinin Ankara’da olumlu karşılandığını düşünüyor.
Akkoyunlu, “Biden döneminde soğuyan bağlar yeniden hareketlenecek, ilişkiler değerler çerçevesinde değil maddi çıkarlar ve pazarlıklar üzerinden şekillenecektir” diyor.
Yeditepe Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Deniz Tansi de Trump'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile "özel bir diyaloğu" olduğuna dikkat çekiyor ve bunun yok sayılamayacağını söylüyor.
Ancak Tansi, Trump döneminde Ankara-Washington hattında yaşanan krizleri hatırlatarak “uluslararası ilişkilerde pürüssüz ilişki modeli yoktur" hatırlatmasını yapıyor.
Trump'ın Beyaz Saray'daki ilk döneminde Suriye'nin kuzeyi ile ilgili ayrışan politikalar ilişkileri düğümlenme noktasına getirmişti.
Washington, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile iş birliği yaparken, Ankara bu kuvvetlere karşı 2019'da Barış Pınarı Harekatı'nı başlatmıştı.
SDG'nin omurgasını Türkiye'nin PKK'nın uzantısı saydığı ve "terörist" olarak tanımladığı Halk Savunma Birlikleri (YPG) oluşturuyor.
Sinan Ülgen, ABD'nin 2015 yılından beri sürdürdüğü bu politikanın ve beraberinde gelen anlaşmazlığın Türkiye-Amerikan ilişkileri bakımından "en büyük olumsuzluk" olduğunu vurguluyor.
EDAM direktörü, Ankara’da ikinci Trump döneminde Washington’ın Suriye politikasını gözden geçirmesine yönelik bir beklenti olduğunu söylüyor.
Deniz Tansi de Washington'ın SDG ve bileşenlerine yönelik askeri desteğinin azalabileceğini düşünüyor.
Ancak Tansi, Pentagon'un bu konuda sıkı bir tutum takındığını ve Trump'ın Suriye'den tamamen çekilip çekilmeyeceğinin soru işareti olduğunu ekliyor.
Siyaset Bilimci Soli Özel ise İran'ın bölgedeki nüfuzunun zayıflaması durumunda Beşar Esad'ın Türkiye'ye karşı daha olumlu yaklaşabileceğini söylüyor.
Özel, “ABD’nin çekilmesi durumunda Suriye ve Türkiye, Kürtlerin kazandığı siyasi alanı daraltmak ya da yok etmek isteyecektir” diyor ve ekliyor:
“Türkiye ve ABD arasında bir mutabakat arayışı mutlaka vardır. Bir anlaşmaya varılırsa çok da şaşırmam.”
Trump’ın İsrail’e ve Başbakan Binyamin Netanyahu’ya mevcut Joe Biden yönetiminden daha fazla destek vermesi bekleniyor.
Yeditepe Üniversitesi'nden Deniz Tansi, Türkiye'nin İsrail'e yönelik tutumunun bu nedenle Trump iktidarı ile soruna yol açabileceğine dikkat çekiyor:
“Trump ve Netanyahu arasında özel bir siyaset ilişkisi modeli var. Türkiye’deki iktidar bu anlamda nasıl bir çıkış yolu bulur? Burada ciddi soru işaretleri var.”
Washington merkezli Middle East Institute düşünce kuruluşunun Türkiye Programı Direktörü Gönül Tol da İran-İsrail geriliminin ilişkilerle ilgili önemini vurguluyor:
"İran ile yaşanan gerginlik, hele ki ABD taraf tutmaya iterse, Türkiye'yi zor durumda bıracak bir şey. İran’a askeri müdahale de Türkiye'yi zor durumda bırakır."
Tol ayrıca Ankara'nın Hamas yanlısı tutumunu sürdürmesi durumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Donald Trump'ın ilişkisinde gerginlik çıkabileceğini de söylüyor.
Sinan Ülgen, Türkiye’nin Filistinlilere desteğinin Trump’ın İsrail politikalarıyla “tam bir tezat” oluşturduğunu vurguluyor.
Kaynak,Getty Images
Ülgen'e göre “ABD’nin İran konusunda İsrail güdümünde yürüteceği bir politikanın bölgesel istikrarsızlığa yol açma ihtimali çok büyük".
Seçim döneminde Trump'ın İsrail’in İran’ın nükleer alt yapısını bombalaması yönünde mesajlar verdiğini hatırlatan Ülgen "Bu, Türkiye bakımından da olumsuzluk taşıyabilir, bir bölgesel savaş senaryosunu tetikleyebilir” diyor.
Trump, 4 Ekim'de yaptığı bir konuşmada İsrail'in İran'ın saldırısına karşılık Tahran'ın nükleer tesislerini vurması gerektiğini söylemişti.
Ancak Deniz Tansi'ye göre Trump başkanlık koltuğuna oturduktan sonra bu konuda daha itidalli davranabilir:
“İran’ın nükleer tesislerinin vurulması çevresel felaket demek. Trump adayken açık çek vermişti. Seçilmiş başkan olduktan sonra aynı şeyi tekrar eder mi onu da düşünmek lazım."
Karabekir Akkoyunlu ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İsrail-Gazze savaşının Trump döneminde ABD ile ilişkileri etkilemesine "izin vermeyeceğini" savunuyor ve ekliyor:
"Trump’ın İran’a karşı takınması beklenen sert tutum ise Türkiye için hem bir risk hem bir fırsat teşkil ediyor, Ankara bu konuda da denge siyaseti yürütmeye çabalayacaktır."
İkinci Trump iktidarının Türkiye üzerindeki olası ekonomik etkileri de tartışma konusu.
ABD, 2018’de Rahip Brunson krizi sırasında Türkiye’ye yaptırımlar getirmiş, 2019’da Barış Pınarı Harekâtı’nın başlamasının ardından Trump Türkiye’nin “sınırı aşması” durumunda ekonomisini “yok etme”tehdidinde bulunmuştu.
Sinan Ülgen, Trump’ın yeniden başa geçmesiyle ABD’nin “daha tek taraflı, daha korumacı, çok taraflı kuralları yok sayan bir güç ekonomisi politikasına” yönelebileceğini ve bunun Türkiye’yi dış ekonomik ilişkiler bakımından “daha zorlu bir konjonktüre” itebileceğini söylüyor.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) analisti Selim Koru da Trump'ın ekonomik politikalarının Türkiye ekonomisini etkileyeceğini düşünüyor:
"Trump, hakim neoliberal paradigmada büyük değişiklikler vadediyor. Bunun tam olarak nasıl bir şekil alacağını bilmek mümkün değil, ancak yapısal değişiklikler olacağı için Türkiye de derinden etkilenir."
Gönül Tol ise Türkiye ve ABD'nin ikili ticaretinin "çok kuvvetli olmamasına" karşın Trump iktidarında olası bir yeni ticaret savaşının Türkiye'ye de zarar vereceğini vurguluyor.
Kaynak,Getty Images
Deniz Tansi ise Trump'ın iktidara gelmesi durumunda Türkiye'nin BRICS grubuna üyelik başvuru sürecini erteleyeceğini düşünüyor ve "Trump’ın bu konuda anlayışlı davranacağını sanmıyorum" yorumunu yapıyor.
Tansi, benzer şekilde Trump yönetimindeki bir Washington'ın Türkiye'nin Çin'den elektronik araç alımı ve Pekin'in Türkiye'ye yatırımlarına sempatik bakmayacağını da vurguluyor:
"Trump'ın Türkiye'ye yönelik dış politika ve savunma bakımından göreli rahatlatan bir söylemi olabilir, ama ekonomi konusunda müsamaha göstereceğini sanmıyorum."
Trump’ın seçim vaatlerinden biri de Ukrayna’daki savaşı 24 saat içinde bitirmekti.
EDAM Direktörü Sinan Ülgen, “Türkiye hem Trump ile hem de [Rusya Devlet Başkanı Vladimir] Putin ve [Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir] Zelenski ile var olan yüksek düzeyli siyasi ilişkileri üzerinden yakın geçmişte olduğu gibi bir diplomatik rol oynayabilir” diyor.
Türkiye, 2022'de Rusya, Ukrayna ve BM'nin parçası olduğu ve "Tahıl Koridoru" olarak da anılan Karadeniz Tahıl Girişimi müzakerelerine ev sahipliği yaptı.
Taraflar Temmuz 2022'de anlaşmaya vardı ve İstanbul'da imzalar atıldı. Ancak Rusya, ihracat engellerinin kaldırılmamasını gerekçe göstererek Temmuz 2023'te anlaşmadan çekildi.
Deniz Tansi de Trump'ın Ukrayna'ya askeri yardımı büyük oranda kesmesini bekliyor ve savaşın bitmesi için "Ukrayna'yı hızla ikna etmek" adına Ankara'dan bir "kolaylaştırıcı" olarak yardım isteyebileceğini düşünüyor.
Trump geçmişte Türkiye'nin de parçası olduğu NATO ittifakını eleştirmiş, müttefikleri taahhüt ettikleri savunma harcamalarını yapmamakla suçlamıştı.
İkinci Trump iktidarında ABD'nin NATO'ya karşı nasıl bir yaklaşım benimseyeceği belirleyici olacak.
Sinan Ülgen, Trump'ın NATO'yu zayıflatacak bir politika yürütmesinin Türkiye'nin dezavantajına olacağını düşünüyor.
TEPAV analisti Selim Koru ise Trump'ın Türkiye'nin NATO tutumundan "memnun" olduğu kanısında:
"Trump'ın NATO'ya dair sıkıntısı Avrupalı ülkelerin stratejik yetersizliğiyle ilgili. Türkiye tam tersi bir yönde ilerliyor."
Yeditepe Üniversitesi'nden Deniz Tansi de Trump'ın çevresinin Türkiye'nin NATO'daki konumuna önem verdiğini vurgulyor. | 1LABEL_1
|
Buse'nin acılı annesi: 'Sadece kızımı değil her şeyimi kaybettim' Antalya'nın Kemer ilçesindeki hortum felaketinde dereye sürüklenen otomobilde kaybolan ve 99 gündür bulunamayan üniversiteli Kader Buse Acar'ın (20) annesi Ayla Akkın, "Elden gelen hiçbir şey yok. Tek umudumuz, isteğimiz mezarının olması. O benim her şeyimdi. Ben sadece kızımı kaybetmedim, her şeyimi kaybettim" dedi. Baba Ahmet Acar ise yarın kızı için gıyabi cenaze namazı kılınacağını söyledi. Üniversite öğrencisi , 24 Ocak'ta 'i vuran hortuma annesi 'ın kullandığı otomobilde yakalandı. Hortumun sürüklediği otomobil, Ağva Deresi'ne düştü. Ayla Akkın, suya kapılan araçtan çıkabildi; ama Kader Buse kayboldu. Bugüne kadar çok sayıda ekip tarafından yapılan aramalara rağmen çantası ve ayakkabısının teki dışında Kader Buse Acar'ın izine rastlanmadı. Kader Buse Acar'ı arama çalışmaları ise 99'uncu günde devam etti. Devlet Su İşleri'nce (DSİ) Ağva Deresi'ndeki suyun debisinin düşürülmesi için çalışma yapıldı. Suyun yönünün değiştirilmesinin ardından ortaya çıkan balçıkta arama yapıldı. İl Jandarma Komutanlığı'nın kadavra köpeği 'Pense'nin de kullanıldığı, 99 gündür sürdürülen arama çalışmalarına Kemer İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri katıldı. Baba 'ın iş yerinin bulunduğu Kemer Küçük Sanayi Sitesi Kooperatifi'nce getirilen iş makinesiyle çalışmalara destek verildi. Arama çalışmalarının ardından gazetecilere açıklama yapan Ahmet Acar ve Ayla Akkın, tüm ekiplere minnettar olduklarını söyledi. Baba Ahmet Acar, jandarma ekiplerinin tüm arama çalışmalarına rağmen kızının halen bulunamadığını söyledi. Kızının yarın gıyabi cenaze namazını kılacaklarını anlatan Acar, "Ruhunun şad olması için bu namazı kılmak zorundayız. Bugüne kadar bir umutla bekledik, namazını kılmadık; ama artık kılmak zorundayız" dedi. Çok üzgün olduğunu dile getiren anne Ayla Akkın da "Sona geldik. Allah'a dayandık. Elden gelen hiçbir şey yok. Tek umudumuz, isteğimiz mezarının olması. Allah onu da vermeyebilir. Onun bilincindeyim; ama umutla aramayı devam ettiriyoruz" diye konuştu. Kızıyla olay günü kahvaltı yaptıklarını da anlatan Ayla Akkın, şunları söyledi: "Masada otururken, uzun uzun sohbet ettik. 'Benim hedeflerim, hayallerim büyük' dedi. Türkiye'ye başarılarıyla kendini duyurmak istiyordu. Maalesef bu şekilde duyurdu. Ben de 'Boş ver kızım. Okulu bitir, yanıma gel' dedim. Boynumu büktüm. 'Bu sefer gitme kızım' dedim. Boynunu bükerek, bana tebessüm etti; ama beni temelli bırakıp gitti. Bir bakmışsın arkadaştık, bir bakmışsın kardeş, bir bakmışsın anne ve kızdık. O benim her şeyimdi. Ben sadece kızımı kaybetmedim, her şeyimi kaybettim." | 1LABEL_1
|
Cumhurbaşkanı seçimlerinin kesin sonuçları 19 Mayıs’ta resmi olarak açıklandı. Türkiye 28 Mayıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu için tekrar sandığa gidecek. | 0LABEL_0
|
30 Kasım 2022’de OpenAI, ChatGPT isimli yapay zekâ uygulamasını kamuoyuna sundu. Kullanıma sunulduğu günden bu yana hem yapabildikleriyle hem de vaat ettikleriyle yeni bir dünyayı hayal ettiren ChatGPT’nin kullanıldığı alanlar gün geçtikçe arttı. Bugün akademik makalelerin yazar kadrosunda bile ChatGPT’ye yer verildiğini görmek mümkün. Pek çok alanda olduğu gibi teyitçilik alanında da ChatGPT ve benzeri yapay zekâ araçlarının kullanımı konusunda tartışmalar sürüyor. | 0LABEL_0
|
“Cumhuriyet tarihinin en soğuk ve en karlı günleri geliyor, kutupların kapısı açılıyor, kuvvetli fırtına gelecek, uçabilecek eşyalara dikkat…” | 0LABEL_0
|
İsrail-Filistin krizi devam ediyor. Sosyal medyada dolaşıma giren bir videoda Filistin bayrağı sallayan kişinin Danimarka kralı olduğu iddia edildi. Söz konusu videoyu inceledik. | 0LABEL_0
|
Parti Başkan Yardımcısı Parti Sözcüsü Ömer Çelik parti merkezinde Cumhurbaşkanı Parti Başkanı Erdoğan başkanlığındaki Merkez Yürütme Kurulu MYK toplantısı ederken basın toplantısı düzenledi Toplantıda Meclis sevk edilecek başörtüsü aileyle ilgili anayasa değişikliği teklifinin alındığını belirten Çelik Sayın Cumhurbaşkanımızın grup toplamızda anayasa değişikliğiyle ilgili kapsamlı açıklamaları olacak ondan yüce Meclis sevk edeceğiz konuştu 29 Cumhuriyet Bayramı büyük coşkuyla kutlandığını getiren Çelik Cumhuriyet imizin 99 ilanından bugüne sürü bedel ödeyerek sürü mücadele ederek Cumhuriyet imizin demokrasimizin kazanım etmesi konusu kazanımları korumak bunları ufuklara taşımak bundan sonrasında Türkiye Yüzyılı Cumhurbaşkanımız edilen çerçeve içerisinde şekilde ortaya koyuldu ifadesini kullandı Çelik Türkiye Yüzyılı muasır medeniyet seviyesinin çıkma iradesinin iddiasının ortaya konulacağına çerçeve olduğuna dikkati çekti Türkiye ulusal bölgesel vesayetle mücadele ettiğini bunun Türkiye etkileyen küresel vesayetin insanlığın başında olduğunu getiren Çelik küresel vesayete beşten büyüktür ilkesiyle çıktıklarını aktardı Çelik Türkiye ulusal uluslararası bölgesel olayların merkezindeki kilit ülke konumundadır Cumhuriyet alıyor yaşlanmıyor İnşallah inançla kararlılıkla yılımızı kucaklamaya yılımızla buluşmaya hazırlanıyoruz Türkiye Cumhuriyeti payidar kalacaktır sözünü olarak önümüzde zamanlarda mücadelesi verilmiş kararlılık inanç meşalesi olarak tutup Türkiye Yüzyılı işaret edilen ufuklara yürüyoruz dedi Mevlüde cenaze törenine Parti olarak heyetlerimizle katılacağız kaybımız Mevlüde hayatını kaybetti Çelik 29 Almanya Solingen 2 kızı 2 torunu 1 yeğeninin faşist ırkçı katillerin saldırısına uğradığını sembol olduğunu getirdi Çelik Mevlüde barış yaşayalım kimseyi kışkırtmayalım acımı kalbime gömüyorum dedi barışın uzlaşının sesi olarak sembol Hayatını nefesini verinceye şekilde geçirdi Almanya törene Türkiye deki cenaze törenine Parti olarak heyetlerimizle katılacağız Kendisine Parti olarak vazifemizi yapmak arkadaşlarımız bulunacaklar ifadesini kullandı Almanya Başbakanı Olaf Scholz Mevlüde yayımladığı mesajının değerli olduğunu belirten Çelik şunları kaydetti Şansölye Türkçe Başınız diyerek Mevlüde yolculuğuna uğurlanmasında selamladı Tabii Mevlüde yolculuğuna uğurlanmasında selamlamak acıya açan faşist katilleri arkasındaki ekosistemin siyasi tutumların siyasi söylemlerin ayrımcılıkların İslam düşmanlığından tutun Türk düşmanlığına nefret suçlarının yargılanması gerekir Almanya siyasetçilerin Mevlüde rahmet dilemesi soylu davranış içerisinde olduğunu etmesi tabii değerli yeterli Eksik kalan Türk düşmanlığı İslam düşmanlığına faşist katillerin yaşadığı insanları öldürme saikiyle hareket ettiği ekosisteme tavır almaları gerekiyor bunu duymak istiyoruz faşist katillerin Türklere Müslümanlara dönük eylemler basit kınamalarla geçiştirilen sıradan vakalar olarak alınır olur Onları travmalarıyla bırakmak gerekiyor Togg ilgili değerlendirmede bulunan Çelik Cumhuriyet 100 yılına girerken Türkiye ideali olan projelerden birisinin hayata geçmesi sevindirici şey Tabii sevinemeyenler baktım çirkin şekilde eleştiriyorlar milletin sevinciyle sevinemeyen milletin derdiyle dertlenemeyen milletin iyiliğinden mutlu olmayan travmatik tipler travmanın herhangi tedavisi Yeryüzünde şimdiye bulunamamış onları travmalarıyla bırakmak gerekiyor dedi Türkiye bulunduğu bölgede terörü destekleyen siyasi projelerin olduğuna işaret Çelik terör örgütleriyle mücadele ederken siyasi projelerin bölgeye getirmeye çalıştığı felaketler milli güvenliğe dönük tehditlere şart altında müsaade etmeyeceklerini vurguladı Çelik genelindeki propaganda merkezlerinin mekanizmalarını eskisi harekete geçiremediklerini getirerek mücadeleyi siyasi diplomatik ideolojik fiziki olarak veriyoruz iletişim düzeyinde veriyoruz alanların senkronize düzeyde istihbarat terörle mücadeleyle desteklenmesi büyük mücadele tablosu ortaya çıkarıyor konuştu Terör örgütünün çevrelerden aldığı akılla ürettiği propagandaların Türkiye karşılık bulmasının utanç verici olduğunu söyleyen Çelik Bunların önde gelenlerinden tanesi Türk Silahlı Kuvvetleri kimyasal silah kullanıyor iftirasının atılmasıdır Bunun yegane kaynağı terör örgütü terör örgütünün propaganda ağına sahip olduğunu görmek açısından Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında görev yapan birilerinden sivil toplum örgütlerine yerlere bunun gündeme sokulmaya çalışıldığını gördük ifadelerini kullandı Nefret siyaseti terörü mazur göstermek devreye sokuldu Çelik dünyanın herhangi ordusuna Kimyasal silah kullanıyor denilmesinin suçlama olduğunun altını çizerek etti insanlığa işlenmiş suçtur Türk Silahlı Kuvvetleri siviller konusunda tarihi eserler konusunda hassasiyeti yüksek olan orduya bunu yaptığınız provokasyondur nefret siyasetinin terörü meşrulaştırmak terörü mazur göstermek devreye sokulduğunu görüyorsunuz Ondan bunun söylenmesinin herhangi şekilde fikir hürriyetiyle ilgisi mıydı muydu diyerekten temelsiz tartışma yapıyorlar hekim hekimlerin oluşturduğu Türk Tabipleri yapılan açıklamayı reddettiğini getiren Çelik alanın çoğulcu şekilde düzenlenmesi alandaki tekelci yapıların kurulmuş tekelci hegemonyaların kırılması düzenlemeleri alanların demokratikleşmesi çoğulculaşması gündeme getireceğiz dedi Ömer Çelik ülke genelinde Kültür Turizm Bakanlığı kültür festivalleri 29 Cumhuriyet kutlamak etkinlik düzenlendiğini hatırlatarak Diyarbakır Kültür Festivali kapsamında 35 farklı mekandaki 600 etkinlikte 2 sanatçının vatandaşlarla buluştuğunu söyledi Geçmişte terör olarak nitelendirilen yerlerin kültür kültür festivali haline gelmesinin gelindiğini gösterdiğini vurgulayan Çelik bunların güvenliğini sağlayan polisimiz jandarmamız sınırın ötesindeki Silahlı Kuvvetlerimizin verdiği mücadele terörün ülkeden sökülüp atılması konusunda düzey noktaya geldiğimizi Milli İstihbarat Teşkilatının yaptığı operasyonlarla büyük sonuçlar aldığımızı göstermektedir değerlendirmesinde bulundu türlü uyarıya itmelere ediyorlar Çelik Yunanistan Ege işlediği insanlık suçlarının bitmek bilmediğine dikkati çekerek türlü uyarıya itmelerle insanları ölüme yaralanmaya Akdeniz kaybolmaya itmeye ediyorlar rakamlara baktığımızda 2020 2021 2022 yılında Yunan sahil güvenlik güçlerinin Ege 1671 itme vakasında 46 göçmeni ittiği 46 kişinin hayatını isteye tehlikeye attığı görülmüştür bilgisini verdi Bunların Avrupa bilgisi dahilinde gerçekleşmesinin utanç verici olduğunu Çelik Frontex Yunan sahil güvenliğinin işlediği suçlar insanlığa işlenmiş kapsamındadır dedi Tahıl koridoruÇelik tahıl koridoru anlaşmasının fakir ülkelerin açlıkla karşıya kalmaması büyük misyon ürettiğini dünyanın gördüğünü getirerek şunları kaydetti Rusya anlaşmayı askıya aldığını bundan çekildiğini ediyor Bundan büyük üzüntü duyduğumuzu etmek isterim Savunma Bakanlığımızın açıkladığına İstanbul koordinasyon merkezindeki personel hala görev yerlerinde duruyor Arzu ediyoruz temenni ediyoruz anlaşma işlerlik kazansın bölgenin insanlığın faydasına sonuçlar doğuran kıymetli çabadır Karadeniz tahıl girişimi 9 metrik tondan gıdanın insanlara ulaşmasını sağladı iradenin tutulmasını hayati hayat kurtaran girişimin olmasını temenni ediyoruz Ortadoğu DEAŞ yaptığından bunların farkı Yunanistan Rodos Murat Reis Külliyesi yapılan saygısızlığı hatırlatan Çelik konuştu sistematik şekilde şehitliklerimize maması atılarak köpeklerin yoğunlaşması şekilde şehitliklerimizin görmesi şeklinde sinsi yöntemler kullanıyorlar Yunanistan şehitliklerimize tarihi mekanlarımıza maneviyat merkezlerine insanlığın mirasıdır saygılı olmaya ediyoruz DEAŞ yaptığından bunların farkı tarihi eserleri DEAŞ şekilde ediyor bakıyorsunuz Yunanistan çeşitli yerlerindeki otoriteler tavrı sergiliyor Yunan hükümetinin bunlara demesi gerekiyor Avrupa ortasında tarihi etmek barbarlık kabul edilemez Ömer Çelik parti olarak 4 5 Kasım İstanbul 21 Yüzyılda Açılımlar Forumu gerçekleştireceklerini bildirerek Buna Sayın Cumhurbaşkanımız konuşma yaparak katılacaklar Parti iktidara gelişinin 20 dönümünde 21 Yüzyılda Açılımlar başlığı altında çeşitli konuları tartışacağız Dünyanın yerinden katılımcı bilgisini paylaştı Ömer Çelik CHP vekillere tepki Mahkeme basmanın meclis basmaktan farkı meclisin değerlendirmesi gereken Kabadayılık yaparak tavır ortaya koyulması usulsüz adapsız barbarca tavır olmuştur https qAslfnjnvj pic twitter com tl1wV52s8K— Sputnik Türkiye sputnik October 31 2022 Mahkeme basmanın Meclis basmaktan farkı Konuşmasının soruları yanıtlayan Çelik Yalova Belediyesi zimmete geçirilmesi iddiasıyla açılan davanın duruşmasında CHP milletvekillerinin tavrıyla CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Erdoğan aday olmamdan korkuyor cümlesiyle ilgili değerlendirmesi soruldu Mahkeme basmanın Meclis basmaktan farkı ifadesini kullanan Çelik devletin egemenlik alanlarına dönük büyük saygısızlıktır milletvekilleri empati yapsınlar kendileri Meclis kürsüsünde konuşurken Meclis basıldığını düşünsünler tablo kabul edilemezse vekillerin mahkemeye dönük saygısızlığı kabul edilemez değerlendirmesinde bulundu Çelik konunun Meclis değerlendirilmesi gerektiğini söyleyerek Meclis üyelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi konusunda standartlara uyması gerekiyor saldırgan yakışıksız üslupsuz davranış olmuştur dedi CHP Başkanı Kılıçdaroğlu sözleriyle ilgili Kılıçdaroğlu adaylığını etmesini beklediklerini getiren Çelik şunları kaydetti Sayın Kılıçdaroğlu adaylığını etsin Cumhurbaşkanımızın karşısına çıksın Bekliyoruz kere söyledik Televizyon programında tartışalım diyor kere Cumhurbaşkanımızın diyorum Bugünlerde sosyal medyada video TOGG Bunun fabrikası diyor komediyi geçti dediği olmayan birisiyle neyi tartışacaksınız Sayın Kılıçdaroğlu İngiltere gidiyormuş hatırlatmak isterim seçimler Türkiye yapılacak haberi Siyasetle ilgili hedefleri varsa gerçekleştirmenin Türkiye Kendisinin adaylığını etmesi açısından tutarlı olacaktır tutarlılık arıyorsa Anadolu Ajansı yayımladığı belgeleri inceleme önerisiÇelik Fransız şirketi Lafarge terör örgütü IŞİD yardım etme suçunu kabul ettiği hatırlatılarak PKK destekleri biliniyor itiraf edilmedi Lafarge terör örgütü destekleriyle ilgili neler söylemek istersiniz sorusu bunu kendilerinin tespit ettiklerini anımsattı PKK Suriye kolu PYD YPG karargahının yüksek inşaat tekniği Lafarge yapıldığının ortaya çıktığını getiren Çelik sonrasında IŞİD ilgili iddiaların ortaya çıktığını söyledi Çelik Biliyorsunuz Anadolu Ajansımız bunların DEAŞ verdiği desteklerin belgelerini yayımladı basın mensubu arkadaşlara Anadolu Ajansının yayımladığı belgeleri incelemelerini öneririm ifadelerini kulandı ABD görülen firma yetkililerinin IŞİD terör örgütüne destek verdiklerini açıkladıklarını tazminat ödeyeceklerini getiren Çelik sözlerini sürdürdü utanç verici şey olabilir DEAŞ göğüs göğüse mücadele ediyoruz Fransa Devlet Başkanı Fransa hükümet yetkilileri PKK YPG terör örgütüne mücadelemizi DEAŞ mücadeleyi zayıflatıyor diyerek sürü açıklamada bulundular istihbaratının bilgisi dahilinde Fransız Lafarge firmasının DEAŞ destek verdiği ortaya çıkıyor iddia dolaşıyor Hala Macron hükümetinden açıklama Fransa siyasetinde tartışılıyor eleştiriliyor Fransız hükümetinin Türkiye PKK PYD YPG mücadelesini eleştirmek otoritelerinin bilgisi dahilinde firmanın Lafarge DEAŞ YPG terör örgütüne verdiği destekler konusunda açıklama yapması gerekir Hayata geçene somutlaşana yeterli bulmuyoruz İsveç Dışişleri Bakanı hükümetin YPG terör örgütüyle politikasının olmadığını Madrid yapılan mutabakatı hayata geçirecekleri yönündeki açıklamasına görüşü sorulan Çelik konuştu Açıklamaları tabii hayata geçene somutlaşana yeterli bulmuyoruz Avrupalı dostlarımızdan terör konusunda yüksek ifadeler çarpıcı köklü ifadeler estetik ifadeler duyduk ülkelerin sokaklarında terör örgütlerinin eylemleri hepimizin şahit olduğu eylemler onların televizyonlarında terör örgütünün propagandaları hepimizin şahit olduğu programlar olarak ortaya çıktı zamana terör örgütü iltisaklı kişilerin yoğun şekilde Avrupa Parlamentosu girip çıktığını ettik buna itiraz ettik İsveç açıklamaları hayata geçene yeterli Hayata geçmesini bekliyoruz Mutabakatla ilgili konular hayata geçtikten gerekli yasal düzenlemeler yapıldıktan mesele kalmayacaktır Çelik Büyük Partisi Başkanı Mustafa Destici siyasi partilere Hazine yardımının kaldırılması HDP verilen yardıma konulması Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunacakları yönündeki açıklamasına görüşünün sorulması Hazine yardımının dünyanın demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan siyasi partilerin güçlenmesi onların faaliyetlerini yapabilmeleri alanının korunması üretildiğini anlattı Teröre destek veren verilen Hazine yardımını amacı dışında anayasal düzene kullanan herhangi siyasi parti konusu olduğunda buna mahkemelerin vereceğine belirten Çelik şunları kaydetti konudaki siyasi eleştirilerimizi ettiriyoruz Anayasa Mahkemesinin Hazine yardımını kesmekten alanlara paketi uygulama yelpazesi vardır içerisinde mantıklı tutarlı şekilde düzenlenmiştir Tabii siyasi faaliyet özgürlüğünü teminat altına alacak donanımlara ihtiyaç vardır zamanda bunun amacı dışında kullanılması terör iltisaklı durumlarda kullanılmasında engelleyecek mekanizmalar hukukumuzda mevcuttur | 1LABEL_1
|
Kaynak,Getty Images
Bu haber ilk olarak 5 Haziran 2021'de yayımlandı.
5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde bilim insanları, iklim krizi ve çevreye etkileri konusunda güçlü uyarılarda bulunuyor. Dünyada bu etkilerin en yoğun hissedildiği bölgelerden Akdeniz havzasında yer alan Türkiye için de uzun zamandır tehlike çanları çalıyor.
Türkiye'de çevre sorunlarının listesi bir hayli kabarık: Orman tahribatı, su kaynaklarının yitirilmesi, iklim değişikliğinin insan ve doğa üzerindeki etkisi, denizlerin ve toprağın kirletilmesi, hava kirliliği, fosil yakıtlar, atık ve çöp sorunları...
Son olarak Marmara Denizi ve İstanbul Boğazı'nda ortaya çıkan müsilaj, çevreyle ilgili kaygıları daha da derinleştirdi. Oysa uzmanlara göre tehlike her zaman bu kadar gözle görünür olmayabiliyor.
Sorunlar alt alta yazıldığında karamsar bir tablo ortaya çıksa da, bilim insanları çözümün "imkansız" olmadığında hemfikir. Ancak kronik hale gelen bazı sorunlar, çevre konusunda çözümlere ulaşmayı daha da geciktiriyor.
Bilim insanlarının ve çevre uzmanlarının bir şikayeti, çevre sorunlarında 'geri dönülmez noktaya gelinmeden önce' adım atılmıyor olması.
İklim değişikliği ve çevresel sorunlar, uzun zamana yayılabiliyor. Dolayısıyla ciddi değişimler her zaman çıplak gözle görünür olmuyor. Bir sorunun açıkça görülür hale gelmesini beklemek, bazen çözüm için geç kalınması anlamına geliyor.
BBC Türkçe'ye konuşan Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. İrem Daloğlu Çetinkaya, İstanbul Boğazı'nı kaplayan 'deniz salyası', ya da müsilaj sorununu örnek gösteriyor:
"Kırılma noktasını aştıktan sonra problemleri çözmeye karar veriyoruz. En başından, sorunu gördüğümüz noktada değil de sistem çöktükten sonra harekete geçiyoruz.
"Müsilaj bunun örneği. Sistem çökmüş, kırmızı alarm veriyor ama önceki uyarıların hiçbirini dikkate almadığımız için bu noktada panik şekilde 'Bunu nasıl çözebiliriz' diye bakıyoruz. Bu yüzden çevre sorunları 'çözülemez' damgası yiyor."
Kaynak,Getty Images
Prof. Dr. Murat Türkeş de İstanbul Boğazı'nda geri dönüşü olmayan bir çevre sorunu yaşandığına ilişkin 30 yılı aşkın süredir uyarılar yapıldığını söyleyerek bu durumu doğruluyor.
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, "30 senedir sabah akşam konuştuk, fakat İstanbul bu hale geldi. Yaşanacaklar 30 sene önce çok netti. Marmara Denizi'nin öldüğünü, böyle devam ederse geri dönüşünün olanaksız olduğunu hocalarımız çok net yazdılar" diyor.
Sorunlar gözle görünür hale gelmeden adım atılmaması, çevre sorunlarının çözümünü erteleyen başlıca nedenlerden.
Türkiye'de çevre sorunlarının 'çözümsüz' görünmesinde, yasaların uygulanma biçimi de devreye giriyor. Zira hangi yasaların hazırlanması gerektiğini sorduğumuz uzmanlardan, "Önce mevcut yasalar hakkıyla uygulanmalı" yanıtını alıyoruz.
Ormanların korunmasını ve madencilik faaliyetlerini düzenleyen yasaların hikayesi, en dikkat çekici örnekler arasında.
Kaynak,Getty Images
Türkiye'de 2001'den bu yana maden faaliyetlerini düzenleyen kanunlar 21 kez değişikliğe uğramış. 21 değişikliğin 5'i, maden izinlerini düzenleyen 7. maddeye ilişkin.
Uzmanlara göre her değişiklikte daha fazla doğa varlığı, orman ekosistemi, su varlıkları ve kültür mirası madencilik faaliyetlerine açık hale gelmiş.
Prof. Dr. Murat Türkeş, Türkiye'de bugün doğayı, ormanları ve kültürel varlıkları, madencilik etkinliklerine karşı koruyan tek bir koruma statüsünün kalmadığını söylüyor:
"Madenler, enerji, abartılmış otoyollar, köprüler, bağlantı kavşakları, aklınıza ne gelirse... Söz konusu bunlar olduğu zaman Türkiye'nin hiçbir zenginliğinin önemi kalmıyor. Bütün bu zenginlik bir rant alanı olarak düşünülüyor.
"Aslında yasalar genel olarak mevcut. Ama onların üzerinde yapılan değişikliklerin, özel izinlerin, doğaya, ormanlara, tarım alanlarına, su havzalarının aleyhine yapılan tüm değişikliklerin ortadan kaldırılması gerek."
Yasa ve düzenlemelerde açılan gediklerin yarattığı sorunlara verilen bir diğer örnek, Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporları.
ÇED raporu sisteminin uygulanma amacı, projelerin çevreye etkilerinin ölçülmesi. Ancak bu amacını çoktan yitirdiği yönünde çevre uzmanlarının yoğun eleştirileri var. Birçok çevre davasında da ÇED raporlarının bilimsel olarak hazırlanmadığı, raporların göstermelik olduğu savunuluyor.
Kaynak,Getty Images
Örneğin 2019'da Kazdağları yakınlarında Alamos Gold'un yaptığı altın madenciliği için ağaç kesimleriyle ilgili ÇED raporunda, ağaç sayılarının hesaplanmasının hatalı olduğu yönünde çok sayıda rapor yazıldı.
Türkiye Ormancılar Derneği, ÇED raporunda kesilecek ağaç sayısının 45 bin 650 olarak belirtildiğini ancak resmi kayıtlara dayanarak yapılan inceleme sonucunda kesilen ağaç sayısının 348 bin adet olduğunu açıkladı. Yani ÇED raporundaki sayının yaklaşık 7 katı.
Yasaların devre dışı kalmasının son örneği, 2020 yılının başında kapatılması gereken 13 kömür termik santralinin faaliyetlerini sürdürdüğünün açığa çıkması oldu.
İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği'nin (İDPAD) yayınladığı "Özelleştirilmiş Termik Santraller ve Çevre Mevzuatına Uyum Süreçleri" raporuna göre, çevre mevzuatının gerektirdiği yatırımları tam olarak yapmayan, baca gazı ve vahşi atık depolama sorunlarını çözmeyen bu santrallere geçici faaliyet belgesi düzenlendi ve faaliyet göstermelerine izin verildi.
Uzmanlara göre çevre sorunlarında tüketicilerin belli konularda tavır alamaması ve bütüncül bir yaklaşımın benimsenmemesi de sorunların 'çözümsüz' kalmasında etkili oluyor.
Türkiye'nin su kaynaklarındaki sorunlara yönelik yaklaşım, bunun önemli bir örneği.
Coğrafi yapısı ve konumu itibarıyla Türkiye'nin su sorunu yaşamadığına yönelik algı, bilim insanlarına göre gerçeği yansıtmıyor.
Kişi başına düşen yıllık su miktarı 8 bin metreküpten fazla olan ülkeler su zengini, 2 bin metreküpten az olan ülkeler su kıtlığı yaşayan ülkeler ve bin metreküpten az olan ülkeler ise su fakirliği çeken ülkeler arasında yer alıyor. Devlet Su İşleri'nin (DSİ) verilerine göre Türkiye'de yıllık kişi başına düşen su miktarı yaklaşık 1519 metreküp. Bu miktarla Türkiye, su kıtlığı çeken ülkeler kategorisinde yer alıyor.
Kaynak,Getty Images
Dr. İrem Daloğlu Çetinkaya, öğrencilerinin kendisine "Türkiye nasıl su fakiri olabilir?" diye sorduğunu anlatıyor:
"İnsanlar, 'Ben musluğu açtığımda su geliyor' diye düşünüyorlar. Çünkü suyun nereden geldiğini de bilmiyorlar. İstanbul'da su çevre havzalardan taşınıyor."
Türkiye'de hem su miktarında, hem de su kalitesinde sorun yaşandığını belirten Çetinkaya'ya göre, "Türkiye'de su neden yetersiz kalabilir?" sorusu ancak bütüncül bir yaklaşım benimsendiğinde anlaşılabilir:
"Dolaylı olarak kullandığımız su, doğrudan kullandığımızdan daha fazla. Bu kısmı görmediğimiz için gözardı ediyoruz. Tüketici olarak gücümüzün de farkına varamıyoruz. 'Akan suyu dişimizi fırçalarken kapatalım'dan öte bir gücümüz var."
Tüketicilerin, "su ayak izlerini" de bilmeleri gerektiğinin altı çiziliyor.
Su ayak izi, kişilerin doğrudan kullandığı suyun ötesinde, satın alınan giysiden tüketilen gıdaya kadar tüketicilerin aldığı ürünlerde kullanılan toplam su miktarını ifade ediyor.
Bu makalede Google YouTube içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın.
YouTube paylaşımının sonu
İçerik bulunamadı
Dr. İrem Daloğlu Çetinkaya, bilim dünyasıyla toplum arasındaki kopukluğun da bilinçlenme sorununda rol oynadığı görüşünde:
"Karmaşık ve dinamik sistemleri anlamak kolay değil. Ama bu, güçsüz olduğumuz anlamına gelmiyor. Müsilaj için insanlar nasıl ayaklandılar? Şimdi seslerini çıkarıyorlar çünkü şu anda görme fırsatına ulaştılar. Bilimle toplum arasındaki iletişimde de bir kopukluk var."
Prof. Dr. Murat Türkeş, her şeye rağmen çevre konularında ortaya çıkan toplumsal duyarlılığın olumlu olduğunu belirtiyor:
"Türkiye'nin birçok yerinde, özelllikle tarım, su havzaları ve bunlara zarar veren termik santral ve madenciliğe karşı yerel halkta ve Türkiye ölçeğinde işbirliği ve dayanışma içinde bir karşı çıkış söz konusu. Bunlar şu anda bir baskı unsuru da oluşturuyor.
"Türkiye'de hukuk mücadeleleri çevre davalarında zorlaştı, ama yine de termik santraller ve madenlere karşı olumlu sonuçlar alınabiliyor."
Türkiye'de çevre eğitimi, ilkokul, ortaokul ve lise düzeylerinde veriliyor. Ancak ders içeriklerinde neden-sonuç ilişkilerinin kurulmasında ve insan-doğa ilişkilerinin kavranmasında eksikler bırakıldığı yönünde eleştiriler sıklıkla dile getiriliyor.
Çevre bilincinin eğitim sisteminin ilk basamaklarından itibaren alınması gerektiğini ifade eden Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. İrem Daloğlu Çetinkaya, olguların bir bütün halinde görülmesi durumunda öğrencilerin daha farklı tepkiler verebileceğini kaydediyor:
"Bazı kavramlar ve değerler ne yazık ki ileri yaşlarda çok daha zor yerleşiyor. Okul öncesi eğitimden başlayarak doğa ve insan arasındaki ilişki ve denge görülmeli ve mümkünse deneyimlenmeli. İlkokul, ortaokul, lise düzeyinde öğrenciler bu olguları tartışıyolar, ama bütüncül şekilde görmedikleri için sebep sonuç ilişkilerini bilmiyorlar."
Üniversitelerde çevre konusundaki derslerin zorunlu tutulabileceğini belirten Çetinkaya, başka ülkelerde bu derslerin öğrencilere şart koşulduğunu da hatırlatıyor.
İtalya, geçtiğimiz yıl okullarda iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma dersini zorunlu hale getiren ilk ülke olmuştu. | 1LABEL_1
|
İngiltere ’ dinozor türleri bulundu30 Eylül 2021Kaynak Anthony HutchingsFotoğraf yazısı türlere Ceratosuchops inferodios solda Riparvenator milnerae isimleri verildiİngiltere yürütülen kazı çalışmalarında dinozor keşfedildi Fosilleri ülkenin güneyindeki Wight Adası bulunan canlıların 125 bölgede yaşadığı ediliyor Paleontologlar spinosauridae familyasında bulunan türün korkutucu görünüşe sahip olduğunu boylarının 9 metre kafataslarının 1 metre olduğunu belirtiyor 50 kemikten oluşan iskeletlerin çıkarılması sürdü Kaynak Chris BarkerFotoğraf yazısı Riparovenator milnerae timsahlara benzeyen 1 metre uzunluğunda kafası olduğu düşünülüyorCeratosuchops inferodios adlı türün cehennemden çıkmış boynuzlu timsah kafalı balıkçıl kuş anlamına geliyor Haberin başlığını atlayın okumaya edinÖnerilen hikayelerKanada durumda yavru mamut mumyası bulunduNeandertallerin sonunu şiddet getirdi Sahte Roma imparatorunun varlığı antik parayla kanıtlandı Portekiz ’ bahçesini kazan Avrupa ’ büyük dinozor fosilini bulmuş olabilirHaberin sonuRiparvenator milnerae Milner nehir kenarı avcısı anlamında Fosil koleksiyoncuları bulduktan adada dinozor müzesi büyük kuyruk fosilini bölgeden çıkarmayı başarmıştı İngiltere 1983 familyadan dinozor olan Baryonyx fosiller bulunmuştu Kaynak Chris BarkerFotoğraf yazısı Fosiller kumsalın yakınlarında bulunduDoktora öğrencisi Chris Baker Bulduğumuz Baryonyx birbirlerinden farklı İngiltere edilenden spinosauridae familyasından dinozora sahipliği yaptığını gösteriyor diyor Araştırma ekibinden dinozor uzmanı Darren Naish Wight adasında Baryonyx benzeyen dinozorların keşfedilmeyi beklediğini biliyorduk bunları peşe bulmak büyük sürpriz dedi Uzmanlar Avrupa ortaya çıkan spinosauridae familyasının Asya Afrika Güney Amerika yayıldığını düşünüyor Dinozor müzesinin küratörü Martin fosillerle Wight Adası Avrupa dinozor bulunan yerlerden olma özelliğini pekiştirdiğini belirtiyor | 1LABEL_1
|
Benzin fiyatlarına geceden geçerli olmak 1 lira 7 kuruş yapılması bekleniyor Motorinde herhangi fiyat değişikliği beklenmiyor İstanbul motorin litre fiyatı 21 10 liradan satılıyor Benzinin litresi 17 42 liradan satılıyor EKONOMİBenzine indirim geldi9 17 05 | 1LABEL_1
|
Bir Twitter hesabı tarafından 12 Mayıs 2022 tarihinde yapılan bir paylaşımda, Pfizer’ın talebiyle bebek mamalarının raflardan indirildiği ve Bill Gates’in yapay süt teknolojisinin deneneceği iddia edildi. | 0LABEL_0
|
Kaynak,Getty Images
İngiltere'de enflasyon baskısıyla reel ücretler rekor düzeyde düşüş gösterdi.
Ulusal İstatistik Ofisi (ONS) verilerine göre, ortalama ücretler Nisan-Haziran ayları arasında yüzde 4,7 oranında artmış olsa da, enflasyonun gerisinde kaldı.
Bunun sonucunda reel ücretler ya da ücretin "gerçek değeri" yüzde 3 düştü.
İngiltere'de enerji faturalarındaki yüksek artış ile gıda ve yakıt masraflarının artması hane halkı bütçesini sarstı.
Ülkede yıllık enflasyon yüzde 9,4 ile son 40 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. İngiltere Merkez Bankası'nın tahminlerine göre bu oran yıl sonunda yüzde 13'e çıkabilir.
Haberin sonu
Ücret artışı ile enflasyon arasındaki fark, 20 yılı aşkın bir süre önce kayıtlar tutulmaya başladığından beri en yüksek düzeye ulaştı.
ONS Ekonomik İstatistikler Direktörü Darren Morgan, ücretlerin "gerçek değerinin" düşmeye devam ettiğini belirterek, "Primler dışarıda tutulduğunda, 2001'de kayıtlar başladığından beri hala en hızlı oranda düşüyor" dedi.
Veriler ayrıca kamu ile özel sektörde ücretler arasında da uçurum olduğuna işaret ediyor.
Kaynak,Getty Images
Özel sektörde ücretler yüzde 5,9 oranında artarken, kamuda sadece yüzde 1,8 artış oldu. Morgan bunu "20 yıldır görülen en büyük fark" olarak niteledi.
Son dönemlerde bazı sektörlerde işçiler daha iyi çalışma koşulları ve ücret artışı talebiyle grevlere başladı.
40 bini aşkın demiryolu işçisi Perşembe ve Cumartesi günleri arasında tekrar greve çıkacak.
Posta işçileri de bu ay iki gün greve gidecek.
Binlerce British Telecom çalışanı da ücret artışı talebiyle Temmuz ayı sonunda iki gün greve çıkmıştı.
Hükümet geçen ay öğretmenler, hemşire, doktor, polis ve silahlı kuvvetler mensupları da dahil olmak üzere kamu çalışanlarının ücretlerinde artış yapılacağını açıkladı.
Ancak bu artış enflasyon oranının altında oldu. Yetkililer ücretlerin daha yüksek oranda artmasının enflasyonu daha da alevlendireceğini iddia ediyor.
Merkez Bankası, fiyat artışlarını frenlemek amacıyla bu ay politika faizini yüzde 1,75'e yükseltti. Bu son 27 yılda yapılan en büyük artış oldu.
Resolution Foundation adlı düşünce kuruluşundan ekonomist Nye Cominetti, ücretlerin son 45 yılda en büyük kayba uğradığını ve bu kaybın resmi rakamlara yansıdığından daha büyük olduğunu belirtti.
ONS verilerine göre, işsizlik oranı yüzde 3,8 düzeyinde seyrederken, 16-64 yaş arasında istihdam oranı az bir düşüşle yüzde 75,5'e geriledi. | 1LABEL_1
|
2022 Kupası açılış maçında Ekvador Katar 2 0 etti Karşılaşmayı tribünde izleyen Japon taraftarların karşılaşmanın çöp topladığı görüldü Kupası açılış maçının tribünde bulunan Japon taraftarlar bulunduğu bölümü temizledi duruma şaşıran Katarlı taraftarın çektiği video sosyal medyada içerisinde etkileşim aldı supporters japonais présents dans stade hier nettoyé tribunes après Qatar Équateur 👏🇯🇵🎥 qatarliving pic twitter com rKdvuCIcS8— Actu Foot ActuFoot November 21 2022 Katarlı taraftar duruma şaşırarak Japon sporseverlerin anlarını görüntüledi Japonlara teşekkür saygı duyduğunu Katarlı taraftar Japonlara yardım etti Mağlubiyet Japon taraftarları bozmadı Ağlaya ağlaya çöp topladılar3 Temmuz 2018 12 40 | 1LABEL_1
|
Meteoroloji Müdürlüğü Marmara Ege Batı Akdeniz fırtına uyarısı yaptı Yağışların Karadeniz kıyılarında kuvvetli olması bekleniyor raporu ” Ülkemiz genelinin parçalı bulutlu Marmara ’ doğusu Akdeniz İç Anadolu Eskişehir Karadeniz Malatya Erzincan Tunceli Kars Ardahan çevreleri Kırklareli ’ kıyı kesimlerinin yağışlı geçeceği ediliyor Karadeniz kıyıları Kastamonu ’ kıyı kesimlerinde kuvvetli olması beklenen yağışların kıyılarda yağmur kesimlerde karla karışık yağmur şeklinde olması bekleniyor İç bölgelerde sis bekleniyor ” sıcaklığının güney kesimlerde hissedilir azalacağı ülke genelinde mevsim normalleri civarında seyredeceği ediliyor | 1LABEL_1
|
HaberTürk’te 1 Ocak 2020 tarihinde yayınlanan “Türkiye’nin Nabzı” isimli programa konuk olan Prof. Dr. Canan Karatay, İsrail’de hiç aşı yapılmadığını iddia etti. Sunucu Didem Arslan Yılmaz moderatörlüğündeki programda söz alan Karatay, bazı ülkelerde “din bakımından” hiç aşı yapılmadığını ve İsrail’in de bu ülkelerden biri olduğunu ifade ediyor. | 0LABEL_0
|
Biden petrol şirketlerine seslendi Savaştan etmeyi bırakıp üretimi artırınKaynak Getty Images1 Kasım 20228 Kasım yapılacak seçimlere ABD Başkanı Joe Biden yüksek kârlar açıklayan petrol şirketlerine seslenerek Üretimi artırıp Amerikalıların maliyetlerini azaltmalarına yardımcı olun dedi Biden petrol şirketlerinin yüksek vergilerle karşılaşacağı tehdidinde bulunarak Petrol endüstrisi Amerika yatırım yapma Amerikan halkına destek olma sorumluluğunu getirmiyor ifadelerini kullandı Ukrayna savaşa gönderme yapan Biden petrol şirketlerinin savaştan etmeyi bırakmaları çağrısında bulundu Biden yükümlülüklerini getirmemeleri durumunda petrol şirketlerinin kârları üzerinden yüksek vergilerle karşılaşacağını belirtti Beyaz Saray konusu önlemler Kongre eşgüdümlü çalışma başlattığı duyuruldu Konuşması Biden kapitalistim Bunu söylemiştim Şirketlerin kârlar etmesiyle bunu yatırım inovasyona çevirmesiyle sorunum olan şey bunun yanından geçmiyor dedi Öte yandan enerji uzmanları Kongre parti üstünlüğü sağlarsa sağlasın enerji şirketlerine vergiler getirecek yasanın çıkarılmasının olacağı görüşünde Küresel enerji devleri Rusya ’ Ukrayna ’ işgaliyle yükselen enerji fiyatlarından yararlanarak büyük oranları açıklamaya ediyor Shell Nisan Haziran döneminde oranını önceki çeyreğe yüzde 26 arttırdığını rekor seviyeye ulaştığını açıkladı Hollanda İngiltere merkezli petrol gaz devi yılın çeyreğinde 11 5 dolarlık açıkladı Exxon Mobil Chevron yüksek kârlar açıklayan enerji devleri arasında İngiliz enerji şirketi British Gas ’ sahibi Centrica 2022 ’ yarısındaki faaliyetlerinden 1 5 dolar ettiğini açıkladı Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Birol aylarında dünyanın büyük küresel enerji krizine girdiğini söylemişti Avrupa ’ enerji fiyatları artıyor uzmanlar aylarında insanların faturalarını ödemekte zorlanabileceği enerji krizinin vurabileceği konusunda süredir uyarıda bulunuyordu | 1LABEL_1
|
Kaynak,Reuters
Kuzey Koreli askerlerin Ukrayna'da Rus ordusu saflarında savaşmak üzere konuşlandırıldığına dair haberlerin sayısı artıyor.
Geçen hafta Interfax-Ukrayna ve KyivPost adlı haber kaynakları, Ukrayna istihbaratına dayandırdıkları haberlerde, 3 Ekim'de Rus işgalindeki Donbas'ta Kuzey Kore ordusu mensubu altı askerin öldürüldüğünü, üçünün de yaralandığını bildirdi.
Haberlere göre olay, bir askeri eğitim alanına Ukrayna'nın füze saldırısı sonucu gerçekleşti.
Kaynaklara göre Kuzey Koreli askerler söz konusu bölgede Rus ordusundan askerlerle "deneyim paylaşımı" için bulunuyordu.
Peki bu iddialar doğru mu?
Haberin sonu
Ukrayna istihbaratı geçen yıl, mühendislerin de bulunduğu küçük bir askeri grubun Kuzey Kore'den bölgeye geldiğini bildirmişti. Rusya bu iddialara yanıt vermemişti.
8 Ekim'de Güney Kore Savunma Bakanı Kim Yong-hyun, Kuzey Kore'nin Rusya'ya yardım etmek üzere Ukrayna'ya "yüksek ihtimalle" asker göndermiş olabileceğini açıkladı. Kuzey Koreli askerlerin Donbas'ta öldürüldüğüne ilişkin iddiaların da "muhtemelen doğru olduğunu" kaydetti.
Güney Kore Savunma Bakanı şunları söyledi:
"Rusya ve Kuzey Kore, askeri bir ittifaka benzeyen bir anlaşmaya imza attıktan sonra, cepheye asker gönderilmesi ihtimali çok arttı."
Güney Koreli bakan, Haziran ayında Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ile Rus lider Vladimir Putin arasında imzalanan stratejik ortaklık anlaşmasını kast ediyor
2023'ün Eylül ayında Putin, Rusya'da Kim Jong-un ile bir araya geldiği sırada, söz konusu iddiaların "bütünüyle saçmalık" olduğunu savunmuştu.
Bu yılın Haziran ayındaki anlaşmayı imzaladıklarında ise Putin, Kuzey Koreli askerlerin Ukrayna'da konuşlandırılma ihtimaliyle ilgili bir soruya şu yanıtı vermişti:
"Biz kimseden bunu istemedik, kimse de bize bunu teklif etmedi."
Kaynak,Reuters
Ne Moskova ne de Pyongyang, iki ülke arasındaki askeri işbirliğinin arttığını gizliyor.
Geçen yıl Temmuz ayında dönemin Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu Pyongyang'a "askeri bağları güçlendirmek" için gitmişti. Karşılığında Eylül ayında Kim Jong-un Rusya'yı ziyaret etti.
Yine Eylül'de Güney Kore lideri Yoon Suk Yeol, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'ndaki yıllık oturumda, Kuzey Kore'den Rusya'ya silah gönderilme ihtimalini gündeme getirdi.
16 Ekim 2023'te İngiltere merkezli Royal United Services Institute (RUSI), Kuzey Kore'nin Rusya'ya silah ve mühimmat göndermesiyle ilgili bir rapor yayınladı ve bunların konumlarını içeren bazı uydu görüntülerine raporda yer verdi.
Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov bu iddiaları reddetti: "Yalnızca İngiliz istihbaratı değil, Amerikan istihbaratı da sürekli bunu bildiriyor fakat hiçbir kanıt ortaya koymuyorlar."
Ancak 2023 sonunda, Ukrayna'da Rus birliklerinin Kuzey Kore'ye ait bomba ve mayınları kullandığı belirlenmiş ve Rus askeri çevrelerinde de (genellikle olumsuz yorumlarla) tartışılmaya başlanmıştı.
Kaynak,Reuters
Haziran'da ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby, Kuzey Kore'nin Rusya'ya balistik füze gönderdiğini ve Rusya'nın bunları halihazırda Ukrayna'ya karşı kullandığını ileri sürdü.
Rus basını da Haziran ayında Kuzey Kore'nin askeri mühendisleri Ukrayna'ya gönderme planından bahsetti.
Güney Kore televizyonu TV Chosun'un konuştuğu kaynaklar, Kuzey Kore'nin 10 adet mühendis tugayına sahip olduğunu, bunun üç ya da dördünün Rusya'ya sevk edilebileceğini iddia etti. Bunun için Pyongyang yönetiminin Moskova'dan yıllık 115 milyon dolar ödeme alabileceği öne sürüldü.
Peskov bu iddiaları reddederek, "Bunun ne olduğunu hiç bilmiyorum" dedi.
Temmuz ayında Kuzey Kore devlet medyası KCNA, ülkenin seçkin askeri eğitim heyetinin Rusya'yı ziyaret ettiğini bildirdi. Heyetin başında Kim Il Sung Askeri Üniversitesi'nin Başkanı olan Kim Geum Chol vardı.
Kaynak,Reuters
Kuzey Kore ordusu, ülkenin geri kalanına benzer şekilde oldukça kapalı ve bilinmeyen bir yapıya sahip. Ordunun çatışma gücüyle ilgili tahminler oldukça çelişkili.
Kuzey Kore'de 3 ile 10 yıl arasında değişen ve kadınları da kapsayan zorunlu askerlik sistemi var.
2018'deki raporlar Kuzey Kore ordusunun dünyanın en büyük dördüncü ordusu olduğunu ortaya koyuyordu. Ülke, yaklaşık 1,2 milyon askere sahip.
Russian Institute for Strategic Studies adlı enstitüden uzman Andrei Gubin, bu sayıların daha düşük olabileceğini söylüyor: "Şu anda Kuzey Kore ordusunun asker sayısı 850 binden fazla değil."
Gubin, ordunun büyük bir seferberlik gücüne sahip olduğunu da ekliyor. Buna göre toplamda 6,2 milyon kişi seferberlik halinde görev yapabilir.
Öte yandan Kuzey Kore ordusu genellikle Sovyetler Birliği'nden kalma askeri teknolojiyi kullanıyor, fakat Rusya'dan farkı, bu ordunun gerçek çatışma deneyimi bulunmuyor.
Ordunun ana gücü olan motorize birlikler dışında, Kuzey Kore ordusunun Ukrayna'daki savaşta ne tür bir görev alabileceği bilinmiyor.
Küçük gruplar halinde hareket etmeleri muhtemel fakat bu daha gelişmiş bir koordinasyon gerektirir ve Rus birlikleriyle aralarında dil engeli olduğu da unutulmamalı.
Her durumda, Rusya'nın yanında Kuzey Kore askerlerinin yer almasını gizlemek imkansız olur.
Kuzey Koreli askerlerin öldürülmesi ya da esir alınması durumunda Ukrayna ordusu bunu duyurmaktan çekinmeyecektir.
Kuzey Koreli askerlerin ayrı birlikler halinde değil Rus birliklerinin parçası olarak hareket etmesi ise iki ülke arasında gerginlik başlığı haline gelebilir. Rusya ve Kuzey Kore müttefik konumda olsalar da Rus ve Kuzey Koreli liderler arasında ciddi ideolojik farklılıklar var.
Kaynak,Reuters
Bu faktörler, Kuzey Kore'nin Ukrayna savaşı için askeri birlik gönderme ihtimalinin devre dışı bırakılması anlamına gelmiyor.
Pyongyang'ın paraya ve teknolojiye ihtiyacı var. Moskova'nın ise askere ve cephaneliğe. İki taraf da askeri iş birliğinden yana görünüyor.
Uzun yıllar boyunca Kuzey Kore ordusu ucuz iş gücü olarak kullanıldı. Sovyet ordusunun inşaat ve yapılaşmayı sağlayan birliklerine benzer şekilde işlev gördüler.
Kuzey Koreli askeri mühendislerin ve yapı birimlerinin inşa ettiği askeri yapıların kalitesi genellikle yüksek bulunuyor.
Bunların Rus ordusu için işlevli olabileceği söylenebilir.
Kuzey Koreliler cephe gerisinde, askeri alt yapı, yer altı depoları, yollar ve köprüler inşa etmekle görevlendirilebilirler.
Cephe gerisinde Kuzey Koreli askerlerin görev almaları, Rusya'nın cepheye daha fazla Rus askeri göndermesini sağlayabilir. | 1LABEL_1
|
Sacit Ali Eren: "Emekleri için Ümit Özat’a teşekkür ederiz" Giresunspor Kulübü Başkanı Sacit Ali Eren, yollarını ayırdıkları teknik direktör Ümit Özat ve ekibine emekleri için teşekkür etti. , devre arasında Hüseyin Kalpar’dan boşalan teknik direktörlük görevine getirdiği ile yollarını ayırdı. Sosyal medya hesabı üzerinden kulüpten ayrıldığını duyuran Ümit Özat’ın ardından Başkan de açıklama yaptı. Başkan Eren, "Kısa bir süre önce kulübümüzde göreve başlayan değerli hocamız Ümit Özat ile hiçbir maddi beklentisi olmaksızın karşılıklı anlaşarak yollarımızı ayırmış bulunmaktayız. Emekleri için kendisine ve ekibine teşekkür eder, bundan sonraki teknik direktörlük hayatında başarılar dileriz" dedi. Ümit Özat, geçtiğimiz hafta Giresun’da Osmanlıspor ile oynanan maçın ardından, "Şunu gördüm ki burada bir düzen var. Ya bu düzeni değiştireceğim ya da bende gideceğim. Giresunspor önemli bir camia ama bir takımı ilgilendiren şeylerde ortak kararlar almazsak çok uzun sürede duracağımızı düşünmüyorum" açıklamasını yapmıştı. Öte yandan Ümit Özat, Giresunspor ile çıktığı maçlarda, deplasmanda oynanan Eskişehirspor ve Elazığspor maçlarında berabere kalmış, kendi sahasında Osmanlıspor’a 2-0 yenilmişti | 1LABEL_1
|
Acı haber 68 gün sonra geldi! Niğde'de 68 gündür kayıp olarak aranan Metin Kocaoğlu, gölette ölü olarak bulundu. Kocaoğlu'nun 2 kuzeni gözaltına alındı. Geçtiğimiz 25 Şubat'ta F.K., eşi 'ndan alamadığı gerekçesiyle kayıp başvurusunda bulundu. Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturma kapsamında İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde kurulan ekip, Kocaoğlu'nun öldürülmüş olabileceği ihtimaline karşı mahalle ve tarlalarda kazı yaparak aramalarını sürdürdü. Ekipler, soruşturma kapmasında Kocaoğlu'nun kuzenleri M.A. ve kardeşi A.A.'yı 30 Nisan'da gözaltına aldı. M.A'nın cesedin bir gölette olduğunu bilgisini vermesi üzerine ekipler, şüpheliye yer tespiti yaptırıldı. Kayseri'den dalgıç polisler, gölette yaptığı çalışmayla Kocaoğlu'nun cesedine ulaştı. Yaklaşık 2,5 aydır su altında kalan Kocaoğlu'nun cesedi, otopsi yapılmak üzere Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı. Şüpheli M.A'nın sosyal medyadan "Arkadaşlar kuzenim Metin Kocaoğlu 54 gündür kayıp. Allah rızası için görenler arasın" şeklinde paylaşım yaptığı öğrenildi. Başsavcılıktan yapılan yazılı açıklamada, bütün genel ve özel soruşturma işlemlerinin yürütüldüğü belirtilirken, şu görüşlere yer verildİ: "Yürütülen soruşturma sonucunda 30 Nisan'da M.A. ve A.A. gözaltına alındı. Yapılan arama ve soruşturma işlemleri sonucunda birtakım delillere ulaşılması üzerine 3 Mayıs'ta şüpheliye yer gösterme işlemi yaptırıldı. Yer gösterme işlemi sonucunda dalgıç polisler tarafından bir gölette kayıp şahıs Metin Kocaoğlu'nun cesedine ulaşıldı. Ceset üzerinde DNA incelemesi ve klasik otopsi işlemi yapılmaktadır. Söz konusu adli olaya ilişkin şüpheliler M.A. ve A.A. gözaltına alınmıştır." | 1LABEL_1
|
Bir Facebook kullanıcısı tarafından 29 Ağustos 2024’te yapılan bir paylaşımda, doğumda çekilen acının 20 kemiğin kırılmasına bedel olduğu iddia edildi. | 0LABEL_0
|
İsrail Yüksek Mahkemesi, hapishanelerdeki Filistinli çocukların ailelerini aramalarına izin verilmesi için yapılan başvuruyu reddetti. Yüksek Mahkeme'nin bu kararı gözlerin yeniden ülkenin askeri yargı sistemine çevrilmesine neden oldu.
Dünyada çocukları askeri mahkemelerde yargılayan tek ülke olan İsrail her yıl en az 500 Filistinli çocuğu tutukluyor.
Bu çocuklardan bazılarının tek kişilik hücrelerde tutulduğu belirtiliyor.
Bazı çocuklar ise neden hapse atıldıklarını bile öğrenemden aylarca cezaevlerinde kalıyorlar.
Bazı aileler ise çocuklarına anlamadıkları İbranice dilinde itiraf metinlerin imzalatıldığını iddia ederken, İsrailli yetkililer bu iddiaları reddediyor.
İsrail askerine tokat atan Filistinli kız Ahed Tamimi hakim karşısında
İsrailli askere vuran Filistinli kıza 12 ayrı suçlama | 1LABEL_1
|
Şeyma Subaşı'nın Kim Olduğunu Öğrenmeme Mücadelesinde 2. Yılını Dolduran Mine Ezgit(30) İçin Çember Giderek Daralıyor... Mine Ezgit, en büyük zevklerinden biri Şeyma Subaşı, Asena Atalay, Bahar Candan gibi isimler her gündeme geldiğinde sosyal medya hesaplarından 'O kim yaa?' paylaşımı yapmak olan yüz binlerce özel insandan biri. Adını 2 yıldır duyduğu Şeyma Subaşı'nın kim olduğunu öğrenmemek için Google'a karşı çetin bir mücadele veren Ezgit, ünlü ismin son olarak Ahmet Hakan'la yaşadığı polemikle gündeme gelmesinin ardından belki de en zor günlerinden birini yaşıyor. Ezgit, Şeyma Subaşı'nın önce Hürriyet gazetesine verdiği röportaj, sonra da aynı röportajdaki bazı ifadeleri yüzünden Ahmet Hakan'ın köşesinde alay konusu olmasıyla gündeme gelmesinin ardından dün Facebook hesabında bir kez daha "Şeyma Subaşı kim ya? Gerçekten soruyorum :)" yazarak çevresinde büyük takdir toplamıştı. Kimsenin "Lan o kadar merak ediyorsan git google'a sor, instagram'da arat. Buradan niye soruyon?" dememesi sayesinde magazin ünlülerini herhangi bir şekilde tanımamanın ayrıcalığını bir kez daha doyasıya yaşayan Ezgit, Ahmet Hakan isminin de bir şekilde olaya dahil olmasının ardından bu vasfını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Şeyma Subaşı - Ahmet Hakan polemiğinin büyümesi halinde Subaşı'nın yeterince ünlü olacağına ve artık kim olduğunu öğrenmemenin imkansız hale geleceğine dikkat çeken talihsiz kadın, içinde bulunduğu tehlikeyi şu sözlerle aktardı: "Aynısı daha evvel Aleyna Tilki için olmuştu. Sonra Asena Atalay, daha sonra da Bahar Candan. Bunların hepsi için ilk ortaya çıktıkları günlerde 'O kim ya? :)' dedim, herkes onları konuşurken magazinle falan hiç işim olmadığını göstermeme büyük yardımları dokundu ama sonra bir şekilde fazla gündeme gelince artık mecburen kim olduklarını öğrenmek zorunda kaldım. Elimde şu an bir tek Şeyma var. Allah muhafaza o da giderse ne yaparım bilmiyorum..." Şeyma Subaşı'nın kim olduğunun netleşmesi durumunda alternatif isim arayışlarına da şimdiden başladığını belirten Ezgit, "Danla Biliç diye bi kız var mesela adını duyuyorum ama o henüz 'o kim ya' demek için yeterince ünlü değil sanırım. Anneme söyledim, o da 'o kim ya?' dedi, oradan anladım. Biraz eskidi ama Eda Taşpınar'a geri dönebilirim belki. Neticede hala kim olduğunu bilmiyorum. Bakalım artık Allah bir yol gösterecek..." sözleriyle de mücadelesinden vazgeçmeyeceğini bir kez daha gözler önüne serdi. | 0LABEL_0
|
Sosyal medyada paylaşılan bazı görsellerin, sigara izmaritlerinden toplanan DNA verilerinin analiziyle üç boyutlu yazıcıdan çıkan portreleri gösterdiği iddia edildi. | 0LABEL_0
|
Ortalık savaş alanına döndü Denizli’de Pamukkale Üniversitesi Hastanesi’nin ek binası olan Doktorlar Caddesi’ndeki 7 katlı binada yıkım çalışması yapılırken, 3 ve 4’üncü katlar çöktü. Çökme sırasında inşaat atıkları çevreye yayıldı, ortalık toza büründü. İnşaat atıkları nedeniyle çevredeki bazı iş yerleri zarar gördü. ’nin Saraylar Mahallesi Doktorlar Caddesi’ndeki daha önce hizmet verdiği binada eski olması nedeniyle bir süre önce yıkım işlemi başlatıldı. Yıkım işlemini başlatan firma iş makineleriyle 7 katlı olan binanın katlarını tek tek yıkmaya başladı. Ancak bugün saat 18.00 sıralarında binanın yıkım işleminin yapıldığı arka bölümünde iddiaya göre iş makinesi operatörünün 2’ince kattan itibaren 3’üncü katta taşıcıyı kolonları yıkmaya başlaması çökmeye neden oldu. Binanın geri kalan 3 ve 4’üncü katları taşıcıyı kolonların zayıflaması üzerine birden çöktü. Çökmeyle birlikte etrafa inşaat atıkları dağıldı. Doktorlar caddesi çökmeyle birlikte toz bulutu içerisinde kaldı. Yıkılan binanın yanındaki iki apartman girişi inşaat atıkları nedeniyle kapanırken, bazı işyerlerinde de zarar oluştu. Katların çökmesi sırasında hiç kimsenin bölgede bulunmaması olası bir faciayı önledi. Olay yerine Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ekipleri ile İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ekipleri ve polis sevk edildi. Polis ekipleri caddeyi yaya ve araç trafiğine kapattı. Binanın çevresinde olası bir tekrar çökme ihtimaline karşı önlem aldı. Sabah bina çevresinde hasar tespit çalışması yapılacak. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı. | 1LABEL_1
|
Hakkari Şemdinli ilçesinden 2014 PKK katılarak kuzeyinde örgütün kamplarına götürülen Iğdır İl Emniyet Müdürlüğünün sürdürdüğü çalışmalar sonucu ailesinin desteğiyle olmaya ikna edildi alınarak Türkiye getirilen Iğdır kendisini bekleyen ailesiyle görüştü örgüte katılım sürecini PKK kamplarında yaşadıklarını gördüğü baskıları örgütteki korku paniği anlattı yaşta kandırılarak örgüte katılımının sağlandığını belirten Örgüte Şemdinli katıldım bölgesine geçirdiler 6 kaldım eğitim verdiler dedi Oradaki kamplardaki insanlık dışı yaklaşımlar insanın pişman olmasına yetiyor ailesine kavuşmayı isteyen insanın bulunduğunu söyledi Örgüttekilere olun çağrısında bulunan etti dönmeyi isteyip çekinen tedirgin olan örgütten korkan insan Bunlardan birisi arkadaşımdı korkuyla dönememe korkusuyla Hapis cezası tecrit dedikleri şey ortamda seninle şekilde iletişim kurmuyor süreli oluyor Kaçmaya eğilimi olan bunu yapmak isteyen kişi örgüt şey yapar korkusuyla yapamayan dönemeyen kişi Örgüt Türkiye güvenlik güçlerinin muamelesi olduğu anlatıldığını belirten olduktan bunun olmadığını gördüğünü polislerce karşılandığını aktardı etti Polisten anlatıldığı yaklaşım görmedim bunu irademle söyleyebilirim Yaklaşımlardan kaldım tutuklu yaklaşım sergilenmedi misafirlikteyim yaklaşım gösterdiler olma sürecim geçti Terör örgütü PKK bulunanlara seslenen şunları kaydetti Onlara önerim fırsatı buldukları olmalarıdır fırsatı bulduğumda kaçtım Kendilerine ailelerine devletlerine yaptıkları hatanın telafisi olabilir Fırsatını bulduklarında kaçmaları kendilerine yapabilecekleri büyük olur Türkiye yürüttüğü operasyonların Türk Silahlı Kuvvetlerinin teknolojik silahlarının örgüt korku oluşturduğunun altını çizen yaşam buna şekilleniyor Görüntü vermemek önlem almaya çalışıyorlar Herhangi hareketlilik yaşanmasın uğraşıyorlar konuştu | 1LABEL_1
|
UEFA U17 Avrupa Şampiyonası Eleme Turu maçında İrlandalı futbolcuların, İsrail marşı esnasında arkalarını dönerek İsrail’i protesto ettikleri iddia edildi. | 0LABEL_0
|
Kaynak,Getty Images
Çin, bir spreyle solunan Covid-19 aşısına onay veren ilk ülke oldu.
CanSino şirketi tarafından hazırlanan aşının içeriği, enjektörle yapılan aşıların içeriğine benziyor.
Sprey, zararsız bir adenovirüsün içinde koronavirüsün genetik kodunun bir kısmını insan vücuduna aktarıyor.
Convidecia Air adı verilen aşı, bir su buharı olarak nefesle çekiliyor.
Araştırmalar aşının iyi bir koruma sağladığını gösteriyor.
Haberin sonu
ABD, İngiltere ve Türkiye’de de benzer aşılar üzerinde çalışmalar yürütülüyor.
Bilim insanları Covid-19 genellikle vücuda üst solunum yollarından girdiği için bu bölgeden yapılan aşının ek bir koruma sağlayabileceği görüşünde.
Öte yandan aşı Çin’de tek başına kullanılması için değil, hatırlatma dozu olarak kullanılmak üzere onay aldı.
Çok sayıda ülke sonbahar öncesinde yeni hatırlatma dozları yapılması için randevular açmış durumda.
Uzmanlar sonbaharda hem grip hem de koronavirüsün daha hızlı yayılabileceği uyarısında bulunuyor. | 1LABEL_1
|
Kaynak,Getty Images
Şanghay'daki sıkı Covid kapatma önlemleri yüzünden geçici olarak üretimi durduran firmalara büyük bir Apple iPhone imalatçısı olan Pegatron da katıldı.
Tayvan merkezli teknoloji şirketi Pegatron, Çin'deki iki fabrikasında üretimi geçici olarak durdurduğunu açıkladı.
Açıklama, yetkililerin geçtiğimiz Salı günü Şanghay'daki koronavirüs önlemlerinin bir kısmının yumuşatıldığını duyurmalarına rağmen yapıldı.
Gevşetilen önlemler sayesinde kentin 25 milyonluk nüfusu haftalardır ilk kez evlerinden çıkabilmiş olacak.
Pandemi'nin ortaya çıktığı 2019'dan bu yana Çin, dönem dönem aralarında Şian ve Vuhan'ın da bulunduğu büyük kentlerde milyonlarca insanı etkileyen sıkı kapatma önlemleri uyguladı.
Haberin sonu
Şanghay'da, bugüne kadar uygulanan en büyük kapatmanın hayata geçirilmesi, şehrin Çin'in finans ve imalat sektörünün kalbi olması nedeniyle büyük bir etki yaratıyor. Şanghay aynı zamanda dünyanın en büyük limanı.
Çok sayıda imalat ve finans şirketinin bulunduğu kent, Mart ayı sonlarında Covid vakalarının ciddi artış göstermesi üzerine karantinaya alınmıştı.
Petagron, hisse senetleri piyasasına yaptığı bildirimde Şanghay ile yakındaki Kunşan'daki iki fabrikasında üretimi, yerel yetkililerin Covid-19'un yayılmasını engelleme konusundaki kuralları kapsamında durdurduğunu söyledi.
Kaynak,Getty Images
Şirket "en kısa zamanda üretime yeniden başlamak için" yetkililerle işbirliği içinde hareket edeceğini de bildirdi.
Japon Nikkei gazetesinin haberine göre, önde gelen Apple MacBook imalatçısı Quanta ile iPad imalatçısı Compal Electronics de Çin'deki faaliyetlerini durdurdular.
Pegatron BBC'nin sorularına daha detaylı yanıt vermedi. Apple, Quanta ve Compal da BBC'ye henüz yorum yapmadılar.
Wedbush Securities yatırım danışmanlığı şirketinden uzman Dan Ives, kapatmaların üretimi etkileyeceğini düşünüyor.
Ives bu ayın başından şu ana kadar 3 milyon iPhone'un üretiminin etkilendiğini, kapatmaların sürmesi halinde bu etkinin büyüyeceğini söylüyor.
Ives ayrıca kapatmaların 2 milyon iPad ve 1 milyon civarında MacBook üretimini de etkileyebileceğini tahmin ediyor:
"Pegatron'un fabrikalarını kapatması yangının yani Apple parçaları ve iPhone ekosistemindeki diğer parçaların tedarik zincirindeki sıkıntıların üzerine benzin dökülmesi gibi oldu. Tedarik zinciri sorunları iyice büyümüş oldu."
Diğer bir Tayvan şirketi olan ve yine Apple için iPhone montajı yapan Foxconn da geçen ay Şenzen'deki fabrikasında üretimi durdurmuştu.
Şirket buradaki üretimi başka yerlere taşımış, o arada Şenzen'de de işçilerin fabrikada yaşayıp gecelediği bir kapalı devre üretim sistemi başlatmıştı. | 1LABEL_1
|
Kaynak,Getty Images
Yeni bir araştırmaya göre, dünyanın en büyük şirketleri, kendi belirledikleri iklim hedeflerine uymuyor, bu hedeflere yönelik çalışmalarını ise abartılı şekilde sunuyor.
Yeni İklim Enstitüsü ve Karbon Piyasalarını İnceleme adlı sivil toplum kuruluşlarının incelediği 25 şirketin arasında Google, Amazon, Ikea, Apple ve Nestle bulunuyor.
Bu şirketlerin net sıfır karbon hedeflerine ulaşmak ve sera gazı emisyonlarını azaltmak için kamuoyuna duyurdukları iklim stratejilerini inceleyen çalışma, şirketlerin büyük çoğunluğunun iklim krizinin gerektirdiği yeni çalışma koşullarına ve yöntemlerine yeterince hızlı şekilde adapte olamadığını öne sürüyor.
Raporda yer alan şirketlerden bazıları BBC'ye araştırmanın yöntemlerini doğru bulmadıklarını, aslında iklim krizinin etkileriyle mücadele etmekte önemli yol kat ettiklerini belirtti.
Tüketiciler, dünyadaki en büyük şirketlerin iklim kriziyle mücadelede ön sırada olmasını bekliyor ve daha 'yeşil' olmasını talep ediyor. Ancak bu çalışmanın bulgularına göre incelenen 25 şirket, küresel sera gazı emisyonunun tamamının yüzde 5'inden sorumlu.
Haberin sonu
Kurumsal İklim Sorumluluğu adlı çalışmaya göre bu dev şirketlerin karbon ayak izleri çok büyük. Ama bunun yanı sıra dünyada iklim krizinin etkileriyle mücadele etme çalışmalarında liderlik edebilecek pozisyondalar.
Ancak dünyada kurumsal iklim taahhütlerinin gittikçe çoğaldığı bu dönemde iklim krizinde gerçek öncüleri ayırt etmek zorlaşıyor.
Araştırmanın baş yazarı Thomas Day, ekibinin ilk etapta kurumsal şirketler arasında iklim krizi ile mücadelede iyi örnekleri tespit etmek için yola çıktığını, ancak inceledikleri şirketlerin sözleri ve hareketleri arasındaki tutarsızlıkları görünce hayal kırıklığına uğradıklarını anlattı.
Amazon verdiği bir demeçte, "İklim krizinin çok ciddi bir sorun olduğunun ve acilen harekete geçmemiz gerektiğinin farkındayız. Bunu göz önünde bulundurarak iklim hedeflerimizi belirledik. 2040 yılına kadar net sıfır karbon hedefimize ulaşmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz" dedi.
Nestle ise, "Taahhütlerimiz ve çalışmalarımızın incelenmesine sıcak bakıyoruz ama Yeni İklim Enstitüsü'nün çalışmasında yanlışlıklar var, aynı zamanda bizim konuya yaklaşımımızı yansıtmıyor" ifadesini verdi.
Uzmanlar, tüm dünyanın 2050 yılına kadar sıcaklık artışını durdurmak için net sıfır karbon hedefine ulaşması gerektiğini vurguluyor. Bunu başarmak için atmosfere salınan sera gazını ciddi miktarda azaltmak gerekiyor.
Şirketler kendi iklim hedeflerini kendi belirliyor ve uygulamaya koyuyor.
Google, 2030 yılına kadar 'karbonsuz' olmayı taahhüt ederken Ikea, 2030'a kadar 'iklim pozitif' olacağını öne sürüyor.
Çalışmada incelenen her şirkete bir 'dürüstlük' puanı verildi. Bazı şirketlerin iklim hedefleri doğrultusunda performanslarının diğerlerinden daha iyi olduğu tespit edildi. Ancak hiçbir şirkete yüksek puan verilmedi.
Puanlama kriterlerinden bazıları karbon salım figürlerinin yayımlanması, karbon salım kaynaklarının belirlenmesi ve bütün bu bilgilerin anlaşılabilir bir şekilde sunulması.
Araştırma, şirketlerin iklim hedeflerinin uygulanması durumunda karbon salımlarının yalnızca yüzde 40 civarında düşeceğini, yani hiçbir zaman 'net sıfıra' ulaşılamayacaklarını tespit etti.
İncelenen 25 şirketten sadece üçünün karbon salımlarını düşürmek konusunda ciddi olduğu öne sürülüyor. Bu şirketler Maersk, Vodafone ve Deutsche Telekom.
Çalışma aynı zamanda şirketlerin iklim hedefleri konusunda kullandıkları dilin uygun olmadığını ifade ediyor.
Day, "Şirketlerin hırslı taahhütleri artık yetersiz kalıyor" diyor.
Day ve araştırma ekibi, şirket kullanıcılarının şirketlerin iklim hedeflerine ne kadar uyduğunu anlamakta zorlanacağına dikkat çekiyor, bilgi ve verilerin çok karışık olduğunu belirtiyor.
Day, bazı karbon salımı verilerinin şirketin doğrudan operasyonlarından değil de kullanıcıların tüketiminden kaynaklandığını, şirketlerin bu yönde sunduğu iklim hedeflerinde eksiklikler olduğunu söylüyor.
Rapora göre Apple'ın karbon ayak izinin yüzde 70'i tüketicilerin kullanımından kaynaklanıyor.
İkea, BBC'ye verdiği demeçte şirketlerin iklim hedeflerinin incelenmesini olumlu karşıladıklarını ifade etti.
Google ise, "İklim hedeflerimizin kapsamını açıkça tanımlıyoruz ve bu hedeflere yönelik çalışmalarımızı sürekli belgeliyoruz" açıklamasını yaptı. | 1LABEL_1
|
Bir Twitter hesabı tarafından 30 Mart 2023 tarihinde yapılan paylaşımda Memleket Partisi Sözcüsü İpek Özkal’ın istifa iddia edildi. | 0LABEL_0
|
Feridun Düzağaç: "Matematik bizi kandırıyor" diye şarkı yazacak bir adamın öğrenciliği değildi benimki... Dört yılın ardından 10. stüdyo albümü “10’a Özel” ile hayranlarıyla buluşan Feridun Düzağaç’la Hürriyet Kampüs okuyucuları için, Kampüslülere özel bir röportaj yaptık. Çok teşekkür ederim. Bu dört yıl içinde konserlerimize devam ettik. Son iki yılında tekrar yeni bir albüm fikri üzerine yoğunlaşıp şarkılar, demolar biriktirmeye başladık. Son altı ayında da bu mesai yoğunlaştı. Albümün yol haritasında belirleyici olan Mehmet Esen’in Sanatoryum adlı şiirini bana verdiği gün oldu aslında. O güne kadar çeşitli nedenlerle, kendimce haklı bulduğum çekincelerle yeni bir albüm fikrinden oldukça uzaklaşmıştım. Fakat Mehmet’in şiirini okuduğum ve hissettiğim anda bunun şarkısını yapmak istedim. Bir yandan da başta Ata Akdağ olmak üzere şarkılar gelmeye devam ediyordu. Benim de demolarım vardı. Az önce de belirttiğim gibi, son altı ayında yaklaşık yirmi şarkı içinden, bu hepsinin hemen hemen ana teması hasret olan bu şarkıları 10’a Özel’de birleştirip dinleyicimizle paylaştık. Bu küskünlük gerekçeleri üzerine çok konuştum ve küskünlükleri anlatmak yeni küskünlüklere sebep oluyor aslında. Bu noktada toplum nezdinde bilinen insanların her iki kutuptan da pozitif ve negatif enerjilerle yüklü olduğunu görüyorum. O yüzden küskünlükler meselesini bir daha açmamak üzere kapatıyorum. Ama küstüğüm kesinlikle dinleyici değildi, tam tersine biz dinleyicilerimizle buluştuğumuz konserlerde, özellikle ilkbahar ve yaz aylarındaki festivallerde yaşadığımız anı bir oksijen çadırına benzetiyoruz. Bizi ayakta tutan, tüm zorluklara rağmen devam etmemizi sağlayan şey sorudakinin tam aksine dinleyicilerimizle birlikte olduğumuz zaman dilimleri. Evet, belirttiğiniz gibi müzisyen dostlarımın bu albümde benden daha çok payları var. Bir kere manevi olarak, albüm yapmak konusunda tedirginliğimi ve küskünlüğümü yenmem noktasında son derece ısrarlı ve doğru davrandılar. Hep söylediğim gibi, çok sevdiğim, çok hayran olduğum iki gruptan birer şarkıyı söylemiş olmak bu albümün beni en çok şımartan noktası. PEYK ve Pinhani dışında Pişmanlık Sineması’nı kotaran sevgili Bedük ve Peyk’in şarkısını düzenleyen Multitap grubundan da bildiğimiz Sertaç Özgümüş ve az önce söylediğim gibi yıllarca bana sahnemde eşlik eden sevgili Ata Akdağ… Tam olarak bir dayanışma albümü olarak görüyorum ben bu albümü. Yapımcı şirketin açılış şarkısı, klip şarkısı olarak başka bir tercihi vardı aslında. Fakat biz, ilk sorunuza da verdiğim cevaptan yola çıkarak, Sanatoryum’a biraz borçlu hissediyorduk ekip olarak. Albümün mutfak tayfası olarak biz tereddütsüz bir biçimde Sanatoryum’a bir video klip çekmeye karar verdik. Bir önceki albümde “Kül” şarkımızın da videosunu çeken çok kıymetli arkadaşımız Can Fakıoğlu’na, onun da tercih ettiği bir şarkı olması nedeniyle Sanatoryum’u gönderdik. Öncesinde birkaç kez adalarda hem şarkının ruhuna hem de şarkının hikayesine uygun mekanlar aradık. İki günlük bir çekim sonunda da ağırlıklı olarak Heybeli ve Burgazada’daki çekimlerimizle de elimizdeki, benim kısa film demeyi tercih ettiğim video klip izleyicilerimize ulaşmış oldu. Ancak video klip konusunda artık bir devrin sonu geliyor sanıyorum çünkü her birimizin ellerindeki akıllı telefonlar ve bu teknoloji çağında kanallarından maalesef yayın durma ya da yayın kapatma gibi kararlar alıyoruz. Bunu da teknolojinin ve dijitalin geldiği noktada çok rasyonel bir kararmış gibi tanımlamalıyız, bunun hakkını vermeliyiz diye düşünüyorum. Valla zamanla ilgili kurulmuş bütün geniş zamanlı cümleler hemen hemen çok doğru önermeler ve tespitler içeriyor. Bunlardan en klişesi ama korkarım en doğrusu “zaman her şeyin ilacı.” Bu anlamda evet Pişmanlık Sineması Bedük’ten bitmiş hali geldiğinde beni ve yakın çevremi de çok heyecanlandıran, çok başka bir şarkı oldu. Müzikal anlamda ise en köklü değişikliklerden biri oldu diyebilirim. Ben, bu albümle ilgili gelen yorumlar içinde, geride kalan onca albüme rağmen hala bir şeylerin, değişik soundların, değişik düzenlemelerin peşinde koşmamı takdir eden bir dinleyici yorumunu gerçekten gözleri dolarak okudum. Hiçbir şeyin kredisine güvenerek, laf olsun diye bir albüm yapmadık. 10’a Özel de bir sürü filtreden geçmiş bir albümdür. Şu an geldiğim noktada geride bıraktığımı düşündüğüm küskünlükten dolayı kendime kızıyorum ve yeni şeyler üretmek için ilk günkü heyecanla, sabırsızlıkla bekliyorum. Hem söyleyecek çok şey var hem de gerçekten söyleyecek hiçbir şey yok. Bu sohbeti okuyacak arkadaşlar aslında bir yanıyla teknolojik devrimin, bu dijital çağın 2000’lerin sadece başlangıcına tanık oldular. Benim neden bahsettiğimi anlamak için insanların eskiden mektupla randevulaştığı zamanlara dair biraz fikir sahibi olmak gerekiyor. Bırakın telefonla randevulaşmayı… Bu bizim için müzik ve müziğin insanın hayatındaki rolünden çok çalıyor. Her şey gibi tüm tüketim alışkanlıkları da birbirinden etkilenerek, içeriğini ve özünü yitirerek yaşanıyor. Bu konuda bir çalışma bir anket yapıldı mı bilmiyorum ama şu anda gençlere müzik dinleme imkanı sunan, dünyanın bütün müziğini bir aplikasyona sığdıran portallarda, bir şarkıya yirmi saniye zaman ayrılması yeterli olarak tanımlanıyor. Yani Spotify’da bir şarkıyı yirmi saniye dinlediğinizde o şarkı dinlenmiş kabul ediliyor. Benim bunun üzerine bir sitem ya da şikayet inşa etmem tabii ki mümkün ama sonucu değiştirmeyecek. Ben buna kartonet kokusu diyorum. Eski albümlere şarkı sözlerinin dışında bir mektup tadında bir şeyler yazardım ama artık yazamıyorum çünkü biliyorum ki cd dediğimiz fiziki formatlı şeyler tarihin müzesinde yerini aldılar bile çoktan. Sosyal medyayla ilişkim ise sadece Instagram’da. Onu da toplumsal olarak ya da ülke genelinde yaşadığımız acılı zamanlarda, gergin zamanlarda takip etmemeye çalışıyorum. Benim için tamamen keyifli olduğum zamanların bir alışkanlığı. Onun dışında konser tarihleri ve diğer paylaşımlarımız için aktif tutmaya çalıştığımız bir Facebook sayfamız var. Tabii ben sadece kendi çağımın gereği olarak Instagram’la yetinebiliyorum ama sosyal medyadaki yoğun zamanın insanın akıl ve ruh sağlığına olumsuz etkileri olduğunu da bir tavsiye şeklinde paylaşabilirim. Çok arzu ettiğim gibi geçmedi çünkü bütün tercihlerimi İstanbul’da yapmama rağmen son tercihimi kazanabildim. Doğup büyüdüğüm şehir Adana’da geçti hayatım. Bir iktisat fakültesi öğrencisi olmakla yetinmedim, sürekli yanına bir şeyler ekledim. Dil kursuna gittim, tiyatro kursuna gittim ve tabii en kıymetlisi kurduğumuz amatör grupla müzikteki yolumun taşlarını döşedim o zamanlarda. Kendi içinde çok sığ ve sıkıcı gibi duran o süreci zenginleştirmeye çalıştım. Ve bu söyleyeceğim şey duyanı çok şaşırtıyor ama benim öğrenciliğim üniversite öncesi son derece başarılıydı. Yani “ bizi kandırıyor” gibi bir şarkıyı yazacak adamın öğrenciliği değildi bendeki. Derecelerle bitirdim. Ama evet üniversitede kendi gerçeklerimle barıştım ve tanıştım herhalde. Çünkü çok net hatırlıyorum, mezuniyet diplomasını almak için öğrenci işlerine gittiğimde oradaki hocamız “Bu işte bir hata var, sen bu okulu bitirmiş olamazsın” dediği an dün gibi aklımda. Röportaj: Erkmen Özbıçakçı | 1LABEL_1
|
Dolar yılın en düşüğünde Merkez Bankası’nın önceki gün ‘sıkı duruş sürdürülecek’ açıklamasının ardından, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artışı için ‘sabırlı’ davranacağını duyurması Türk Lirası’nı güçlendirdi. Fed’in artırımlarında sabırlı olacağını ve üç yıllık sıkılaştırma politikasına son verebileceğinin sinyalini vermesiyle birlikte 5.20 TL’nin altına inerek 29 Kasım’dan bu yana en düşük seviyeye geriledi. Öte yandan dolarda tarihi zirvenin görüldüğü 13 Ağustos’tan bu yanaki düşüş yüzde 28 oldu. Bankalararası piyasada dolarda son işlemler 5.1728 liradan yapılırken serbest piyasada dolar günü 5.1760 puandan tamamladı. Tahvil ve piyasasında ise 10 yıllık tahvilin faizi dün yüzde 14.27’ye inerek 30 Mayıs 2018’den bu yanaki en düşük seviyeye geriledi. Faizde 13 Ağustos 2018’den beri yaşanan düşüş 8.5 puana ulaştı. 11 Ekim 2018’de yüzde 27 olan 2 yıllık tahvilin faizi de yüzde 18.11’e geriledi. Yükselişini sürdüren borsada ise endeks 105 bini geçerek 8 ayın en yüksek seviyesine çıktı. Öte yandan Citibank da dün portföylere TL’nin alınmasını önerdi. Bu arada Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası, ikinci Varlık Finansmanı Fonu kuruyor. Banka bu anlamda genel müdürlüğe yetki verdi. Kasım ayında Varlık Finansman Fonu kuran banka, aralık ayında da ilk Varlığa Dayalı Menkul Kıymet (VDMK) ihracını gerçekleştirmişti. | 1LABEL_1
|
Yeni Akit, Ortadoğu gazetesi, Haberkurulu, Tele 1 ve Gözlem gazetesi gibi internet sitelerinde yer alan bir iddiaya göre, The Simpsons dizisi bir bölümünde ünlü basketbolcu Kobe Bryant’ın helikopter kazası sonucu hayatını kaybettiğini işlemişti. Dizinin bu bölümünün 2017’de çekildiği öne sürülürken, konunun işlenmesi The Simpsons’ın kahinliğine yoruldu. | 0LABEL_0
|
Ülkemizdeki, özellikle Marmara Bölgesi’ndeki deprem gerçeği, son zamanlarda sıklıkla konuşuluyor. Kahramanmaraş depremi öncesi ve sonrasında yapılan yanlışlar neydi, bu yanlışlardan nasıl ders çıkarabiliriz, sonraki depremlerin felakete dönüşmemesi için neler yapılabilir soruları uzmanlar ve yetkililer tarafından cevaplanıyor. | 0LABEL_0
|
Bir Twitter hesabı tarafından 27 Ağustos 2022 tarihindeki paylaşımda Edirne’de bir gencin Suriyelileri "bedava erzak var" diyerek kandırıp Bulgaristan sınırında bırakıp kaçtığı iddia edildi. | 0LABEL_0
|
Türkiye İlk Defa İnternet Üzerinden Yapılan Bir Anketi Kaybetti "Daily Mirror gazetesinin yaptığı ’Son 20 Yılın En İyi Aktörü’ anketini Türkiye, Nejat İşler ile 3.sırada bitirdi. Dış İşleri Bakanlığı Sözcüsü “Biz kazanamayalım diye gizli oylama yapmışlar, sonuçlara itiraz edeceğiz” sözleriyle tepkisini dile getirdi. Daily Mirror gazetesinin internet üzerinden yaptığı ‘Son 20 Yılın En İyi Aktörü’ anketi dün akşam sonuçlandı. Al Paçino 26 milyon oyla 1. olurken, Johny Depp 2. seçildi. Oylamanın bitimine 15 dakika kala 14 milyon oy alarak 4102. sıradan 3. sıraya kadar yükselen Nejat İşler, birinciliği alma yolunda hızla ilerlerken anket aniden sonladırıldı. | 0LABEL_0
|
Bir X hesabı tarafından 16 Temmuz 2024 tarihinde paylaşılan videonun Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başkan adayı Donald Trump’ın Cumhuriyetçi Parti Ulusal Kongresi’nde (RNC) uyuyakaldığı anı gösterdiği iddia edildi. | 0LABEL_0
|
Fransa’da 17 yaşındaki bir gencin polis tarafından öldürülmesinin ardından başlayan protestolar, bir süredir dünya basınının sıcak gündeminde. Ajansların paylaştığı canlı görüntülerde, başta Paris olmak üzere birçok önemli şehirde sokaklarda saldırgan eylemler kameralara yansıyor. Fransız polisi, olaylarda birçok otomobil ve taşınmaz mülkün zarar gördüğünü kaydetti. Ülkede 10 kentte sokağa çıkma yasağı ilan edildiği biliniyor. | 0LABEL_0
|
Kaynak,Getty Images
ABD Başkanı Donald Trump, ABD Donanması'nın, Hürmüz Boğazı'nda İran'a ait bir insansız hava aracını düşürdüğünü söyledi.
Trump, USS Boxer amfibi taaruz gemisinin, insansız hava aracının geminin 914 metre kadar yakınına gelmesi üzerine "kendisini savunduğunu" belirtti.
İran ise, insansız hava aracının kaybolduğuna dair herhangi bir bilgileri olmadığını savundu. İran geçen ay bölgede bir Amerikan insasız hava aracını düşürmüştü.
Bu arada İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ise, dünya haritasında ABD, İran ve Hürmüz Boğazı'nın yerlerini gösteren bir haritayı "Hatırlatma" başlığıyla, Twitter hesabında paylaştı.
Bu makalede X içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın.
X paylaşımının sonu
İçerik bulunamadı
Trump ne dedi?
Haberin sonu
ABD Başkanı, Beyaz Saray'daki açıklamasında "Bugün Hürmüz Boğazında, amfibi taarüz gemisi USS Boxer'ın karıştığı olaydaki herkesi tebrik etmek istiyorum. Boxer, gemiye çok çok yakınlaşan, yaklaşık 1000 yard (914 metre) yakına gelen ve geri çekilmesi için bütün çağrıları görmezden gelen, İran'a ait bir insansız hava aracını düşürdü." dedi.
Olay, İran Devrim Muhafızları, Basra Körfezi'nde "petrol kaçakçılığı" yaptığı gerekçesiyle yabancı bir tankere el koyduğunu ve mürettebatı gözaltına aldığını açıklamasının ardından gerçekleşti.
Devrim Muhafızları'na bağlı Sepahnews adlı haber sitesi gemide 12 yabancı mürettebatın ve "Bölgeden çıktıktan sonra yabancı gemilere satmak üzere İran teknelerinden alınan petrolün" bulunduğunu yazdı.
BBC Dünya Servisi Orta Doğu Editörü Sebastian Usher ele geçirilen miktarın 1 milyon litre olduğunu ve bunun büyük tankerlere kıyasla küçük bir miktar olduğunu söylüyor.
Gemiye Larak Adası açıklarında el konulduğu belirtilirken, Devrim Muhafızları geminin adı veya kime ait olduğuyla ilgili bir bilgi paylaşmadı.
Gelişmenin ardından brent petrolün değeri yüzde 0,7 arttı.
İngiltere 4 Temmuz günü Cebelitarık açıklarında İran'dan Suriye'ye petrol taşıyan bir tankere Suriye'ye yönelik yaptırımları ihlal ettiği gerekçesiyle el koymuştu.
Bu kararın ertesi günü İran Devrim Muhafızları'na ait olduğu düşünülen üç gemi Basra Körfezi'den çıkıp Hürmüz Boğazı'na girmeye çalışan Heritage adlı petrol tankerine yanaşmıştı.
İngiltere Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre bölgede bulunan Montrose fırkateyni, İran gemilerini uzaklaştırdı. İran, İngiliz gemisine misilleme olarak el koymaya çalıştığı iddialarını reddetti.
İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komitesi Sözcüsü Hüseyin Nakavi Hüseyni, bugün yaptığı açıklamada "İran Körfezi ya herkes için güvenli olur ya da kimse için güvenli olmaz" dedi.
Fars Haber Ajansı'nın aktardığı konuşmaya göre Hüseyni İngiltere'nin 4 Temmuz'da İran tankerine el koymasının "korsanlık" olduğunu söyledi ve "İngiltere'yi pişman edeceklerini" açıkladı.
Hüseyni, Körfez bölgesinde ABD'nin insansız hava aracını düşürmelerinin İran'ın gelişmiş yeteneklerini sergilediğini belirtti.
Kaynak,Getty Images
İngiltere, el konulan tankerin İngiliz gemisi olmadığını açıkladı.
Reuters'a konuşan bir hükümet sözcüsü "El konulan geminin İngiltere ile bir bağlantısı olduğuna dair bir işaret göremedik" dedi.
İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı açıklamada "İranlı yetkilileri bölgedeki gerginliği azaltmaya davet ediyoruz" ifadeleri yer aldı.
Bakanlık, "İngiltere'nin uzun zamandır Körfez'de gemileri bulunuyor. Oradaki güvenlik durumunu sürekli olarak izliyoruz. Uluslararası hukuka uygun bir şekilde seyrüsefer serbestisini sağlamaya adanmış durumdayız" dedi.
Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) Konseyi ise yazılı bir açıklama yaparak İran'ı kınadı.
15-19 Temmuz tarihleri arasında Londra'da düzenlemekte olduğu toplantı sırasında bir açıklama yapan örgüt, İran'ın bu adımının insan hayatı, denizcilik güvenliği ve çevreyi tehlikeye attığını belirtti.
Suudi Arabistan'daki bir hava üssünde basına konuşan ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Sözcüsü Kenneth McKenzie de ABD'nin Körfez sularında seyrüsefer serbestisini korumak için bölgedeki müttefikleriyle birlikte "agresif bir şekilde" uğraşacağını açıkladı.
İran Pazar günü, "yardım çağırısı" yapan yabancı bir gemiye yardım etmek üzere gemiyi İran karasularına çektiklerini açıklamıştı.
İran Devrim Muhafızları bu iki geminin aynı gemi olup olmadığı konusunda bir açıklama yapmadı.
İnternet üzerinden gemi takibi yapılmasını sağlayan TankerTrackers sitesi ise Hürmüz Boğazı'nda "diğer gemilere yakıt sağlayan" Panama bandıralı Riah tankerinin Pazar günü İran karasularına girdiğini, geminin otomatik tanımlama sisteminin o noktadan sonra sinyal vermeyi bıraktığını duyurmuştu.
Son dönemde Basra Körfezi'ndeki gemilerde bazı patlamalar da meydana geldi. ABD bu gemilere İran tarafından saldırıldığını savundu ve İran'a ait gemilerin saldırı sonrası tankerlere yaklaşarak saldırı kanıtlarını topladıklarına dair bir video yayımladı.
İran ise suçlamaları reddediyor.
Bu makalede Google YouTube içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın.
YouTube paylaşımının sonu
İçerik bulunamadı | 1LABEL_1
|
Kaynak,Reuters
İsrail ve Filistin arasında yaşanan çatışmalarda ABD Başkanı Joe Biden, İsrail yönetimine olan desteğini açık bir şekilde gösterirken ABD kamuoyunda İsrail devletinin politikalarına karşı sesler de çıkıyor. Ancak İsrail’i eleştirenlere karşı güçlü bir tepki de gösteriliyor.
ABD Kongre binasını, İsrail ve Filistin çatışmalarında ateşkes ilan edilmesini talep eden en az yüz kadar protestocu işgal etti.
ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail’in ateşkes ilan etmesi için baskı yapması talebiyle protesto düzenleyen göstericiler siyah tişört giyerek, “Yahudiler şimdi ateşkes istiyor” sloganı attı.
Kongre’de görevli polisler binada eylem yapmanın yasak olduğunu vurgulayarak Çarşamba günü düzenlenen eylemde bazı kişilerin gözaltına alındığını aktardı.
Protesto, anti-siyonist bir Yahudi topluluk olan “Barış için Yahudi Sesi” (Jewish Voice for Peace) tarafından organize edildi.
Haberin sonu
Kongre binasında oturma eylemi düzenlenmeden önce binanın dışında toplanan kalabalık, Biden yönetimine ateşkes için baskı kurması yönünde çağrıda bulundu.
AFP haber ajansına konuşan 32 yaşındaki Hannah Lawrence, “İsrail üzerinde baskı kurma yetkisine sahip tek kişi şu an için Biden; Biden’ın bu yetkisini masum insanların hayatını kurtarmak yönünde kullanması gerek” dedi.
71 yaşındaki haham Linda Holtzman ise, “Gazze’de olanlara, Gazze’deki yıkıma bakın. Eğer kendinizle barışık bir şekilde yaşamak istiyorsanız soykırıma karşı durmanız gerekir. Hemen şimdi ateşkes talep ediyorum” dedi.
Diğer yandan İsrail ve Hamas arasında yaşanan çatışmalar, ABD’deki üniversitelerde de gerilimlerin yaşanmasına neden oluyor.
Geçen hafta Columbia Üniversitesi’nde İsrail ve Filistin yanlısı yüzlerce öğrenci düzenlenen bir protestoda karşı karşıya geldi.
Üniversite yetkilileri New York’taki kampüse erişimi engellemek zorunda kaldı.
Harvard Üniversitesi’nde ise 7 Ekim’de Hamas’ın düzenlediği saldırının ardından İsrail’i suçlayan bir mektup yazan öğrenciler büyük bir tepki gördü.
Şiddetten İsrail’i sorumlu tutan öğrencilerin isimleri kamuya açık yerlerde ilan edildi, öğrenciler ve aileleri tehdit edildi, okuldan diğer öğrenciler ve okul yönetimi tepki gösterdi, Wall Street’teki şirketlerin öğrencilere bir daha iş vermemek için isimlerini kaydettiği aktarıldı.
New York’taki bir öğrenci birliğinden bir kişinin, çatışmalarda kaybedilen hayatlardan ötürü İsrail’i sorumlu tutan bir mektup kaleme alması yüzünden bir hukuk şirketindeki iş fırsatını kaybettiği ve öğrenci birliği görevinden atılacağı ifade edildi.
New York Times’ın haberine göre Dışişleri Bakanlığı’nın siyasi ve askeri ilişkiler bürosunda 11 yıldır çalışan Josh Paul ise ABD’nin İsral’e silah göndermeye devam etmesi dolayısıyla istifasını sundu.
Paul, istifa mektubunda Biden yönetiminin “tek bir tarafa körü körüne destek vermesini” eleştirdi. | 1LABEL_1
|
Denizli'de feci kaza Denizli'nin Honaz ilçesinde, kavşaktaki kırmızı ışıkta durmayarak geçen minibüsün otomobile çarpması sonucu, sürücü koltuğundaki polis memuru Fahrican Acamoğlu (25) yaşamını yitirdi. | 1LABEL_1
|
Kaynak,Getty Images
Sağlık çalışanlarının mali haklarının iyileştirilmesini içeren Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
Buna göre, 1 Ocak 2029'a kadar sözleşmeli aile hekimi olarak çalışanlar, tıpta uzmanlık sınavı sonuçlarına göre merkezi yerleştirmeye tabi olmaksızın aile hekimliği uzmanlık eğitimi yapabilecek.
Tabip veya diş tabibi kadro ve pozisyonları esas alınarak emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanmış olup, aylıklarıyla birlikte makam tazminatı ödenmesine hak kazanamamış olan tabip ve diş tabiplerinden ilgili mevzuatına göre uzman olanlara, 26 bin gösterge rakamının, uzman olmayanlara 20 bin gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda her ay emekli aylıklarıyla birlikte ilave ödeme yapılacak.
Her bir sağlık tesisinde ek ödemeye esas işlemleri denetlemek üzere inceleme heyetleri oluşturulacak.
Sağlık kurum ve kuruluşlarında bakanlıkça belirlenen hizmet sunum şartları ve kriterleri, personelin unvanı, görevi, disiplin durumu, çalışma şartları ve süresi, hizmete katkısı, performansı, tetkik, eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetleri ile muayene, ameliyat, anestezi, girişimsel işlemler ve özellik arz eden riskli bölümlerde çalışma gibi unsurlar dikkate alınmak suretiyle ek ödemenin oranı Sağlık Bakanlığı'nca çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek.
Haberin sonu
Kanunla, personele dağıtılabilecek ek ödeme tutarları da belirleniyor.
Sağlık Bakanlığı bağış, faiz ve kira gelirleri dışındaki döner sermaye gelirleri, Sosyal Güvenlik Kurumundan elde edilen tüm kaynaklar ile diğer nakit kaynaklarını personele ek ödeme dağıtımında kullanabilecek.
Bakanlık döner sermaye işletmeleri, sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi, kaliteli ve verimli hizmet sunumunun teşviki, sağlık kurum ve kuruluşlarının kendi imkanlarıyla karşılayamadıkları ihtiyaçların giderilmesi; eğitim, araştırma, geliştirme faaliyetlerinin ve bakanlık taşra teşkilatının desteklenmesi amacıyla yapılacak giderlere iştirak etmek için aylık gayrisafi hasılattan aylık tahsil edilen tutarın yüzde 6'sını geçmemek üzere, bakanlıkça belirlenecek oranı Bakanlık Döner Sermaye Merkez Saymanlığı hesabına aktaracak.
Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının kadro ve pozisyonlarına atanan ve döner sermaye gelirlerinden ek ödeme alan eğitim görevlilerine, en yüksek devlet memuru aylığının yüzde 410'u, uzman tabip, tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar ile uzman diş tabiplerine yüzde 335'i ve pratisyen tabip ve diş tabiplerine ise yüzde 265'i oranında, her ay herhangi bir katkıya bağlı olmaksızın, merkezi yönetim bütçesinden ek ödeme yapılacak.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da, sosyal medya hesabı üzerinden değiştirilmeksizin kabul edilen yasa teklifinin maddelerini paylaştı:
Bu makalede X içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın.
X paylaşımının sonu, 1
İçerik bulunamadı
İl sağlık müdürlüğünün ve hastanelerin sözleşmeli pozisyonlarında istihdam edilen tabipler ile bakanlık veya bağlı kuruluşlarının kadrosunda tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık mevzuatına göre diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uzmanlık eğitimi veya yan dal uzmanlık eğitimi yaptırılanlar için de bu hüküm uygulanacak.
Kanunla, uzman tabip, tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman, tabip, diş tabibi ve eczacı kadro ve pozisyonlarına yapılacak ilk defa veya yeniden atamalara ve kuraya ilişkin şartlar da düzenleniyor. Kura ve bunların Sağlık Bakanlığındaki atamalarına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek.
Tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık eğitimini, ilgili dalda tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan profesör, doçent, doktor öğretim üyesi, eğitim görevlisi ve başasistanlar verecek. Doktor öğretim üyesi ve başasistanların tıpta uzmanlık eğitimi verebilmeleri için uzmanı oldukları alanda fiilen en az bir yıl çalışmış olmaları şart olacak.
Kanun, Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'da değişiklik yapıyor. Buna göre, ilgili kanun kapsamında devlet hizmeti yükümlülüğünü yapan personel, bulundukları ilde ilgili kanuna tabi sözleşmeli sağlık personeli olarak çalışabilecek.
Pozisyon yetersizliği sebebiyle sözleşmeli personel istihdamında güçlük yaşandığında, bu güçlüğü aşmak üzere pozisyon sayısı artırılacak.
Eğitim aile sağlığı merkezi veya eğitim aile hekimliği birimlerinde görev yapan öğretim üyeleri ve eğitim görevlilerine asıl kurumlarında da ödeme yapılacak.
Sağlık Bakanlığı araştırmacı kadrosunda bulunan personele döner sermaye bütçesinden yapılan ek ödeme, uygulama birliğinin sağlanmasını teminen merkezi yönetim bütçesinden yapılacak.
Oylamaya katılan CHP milletvekilleri ise kanun teklifinin yetersiz olduğu yönünde eleştirilerini dile getirdi.
Bu makalede X içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın.
X paylaşımının sonu, 2
İçerik bulunamadı | 1LABEL_1
|
Kadın polis tuvalette 'iç beden araması' yapmıştı! AYM’den hak ihlali kararı… Anayasa Mahkemesi (AYM), polis tarafından, Cumhuriyet savcısına haber verilmeden iç beden araması yapılarak mahrem bölgesinde uyuşturucu bulunan Kolombiyalı kadının, başvurusunu haklı buldu. Mahkeme, polisin arama eylemi ile Anayasa'nın 17'nci maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan 'kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı'nın ihlal edildiğine karar verdi. 8 Şubat 2015 tarihinde, Brezilya'nın Sao Paulo kentinden kalkan uçakla İstanbul Atatürk Havalimanı'na gelen Kolombiyalı B.P.O., güvenlik kontrol aşamalarından geçerken tedirgin davranışlarıyla dikkat çekince takibe alındı. Havalimanı çıkışında yakalanarak polis merkezine götürülen B.P.O.'nun saklamaya çalıştığı beyaz renkli balonun içinde 5 paket halinde 18 gram kokain bulundu. Bu sırada tuvalete gitmek isteyen Kolombiyalı kadına, vücut boşluğunda başka uyuşturucu maddeler de olabileceği şüphesiyle, eşlik etti. Tuvalette eline eldiven takan kadın polis, Cumhuriyet savcısına verilmeden yapılan aramada, şüphelinin mahrem bölgesinde, içinde 40 gram kokain olan bir balon daha buldu. Şüpheli, bunun üzerine Cumhuriyet savcısından izin alınarak iç beden muayenesi için hastaneye sevk edildi. Hastanede yapılan iç beden muayenesinde radyoloji kontrolü sırasında B.P.O.'nun vücudunda yabancı cisim olduğu belirlendi. Doktor takibine alınan şüphelinin vücudundan doğal yollardan atılan 28 balon daha çıktı. Balonların içinde 145 gram daha kokain olduğu belirlendi. Susma hakkını kullanan B.P.O., çıkarıldığı mahkemece 'uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etme' suçundan tutuklandı. Mahkemede tercüman aracılığıyla yaptığı savunmasında, polisin mahrem bölgesinde elle arama yapmasının usule aykırı, bu şekilde elde edilen delilin de hukuka aykırı olduğunu savunan sanık B.P.O., 25 yıl hapis ve 740 lira adli para cezasına çarptırıldı. , Yargıtay tarafından da onandı. Cezası onanan B.P.O., 4 Aralık 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. B.P.O., başvurusunda, Anayasa'nın 17'nci maddesinin ikinci fıkrasında kanunda yazılı haller dışında kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamayacağının güvence altına alındığını; ancak polisin yasal olmayan şekilde vücut dokunulmazlığını ihlal ettiğini ileri sürdü. Başvurucu, ilgili yasal düzenlemelere göre zorunlu hakim ya da Cumhuriyet savcısı kararı olmaksızın polisin mahrem bölgesinde elle arama yapmasından şikayetçi olarak, 'maddi ve manevi varlığının korunması hakkı'nın ihlal edildiğini iddia etti. Başvuruyu görüşerek 27 Mart 2019 tarihinde karara bağlayan AYM, başvurucunun Anayasa'yla güvence altına alınan 'maddi ve manevi varlığını koruma hakkı'nın ihlal edildiğine karar verdi. Kararda, "Başvuru konusu olayda bu güvencelere uygun hareket edilmediği ilk bakışta anlaşılabilmekte ve kamu makamlarınca da buna dair tatmin edici bir açıklama getirilmediği görülmektedir. Zira başvurucunun vücut boşluğunda uyuşturucu madde taşıdığı yönündeki haklı ve yoğun şüphe halinde dahi kolluk görevlilerince yapılması gerekenin delillerin kaybolmasına mani olarak derhal adli amir pozisyonunda olan Cumhuriyet savcısını aramak ve alınacak talimat doğrultusunda hareket etmek olduğu açıktır. Bu halde kolluk görevlisince gerçekleştirilen eylemin kanuni bir dayanağının olduğu söylenemez" denildi. Mahkeme, başvurucunun iç beden muayenesine ilişkin şikayetine ilişkin, Anayasa'nın 17'nci maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan 'kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı'nın ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi. Anayasa Mahkemesi'nin, başvuru konusu arama eylemini, Anayasa'nın 17'nci maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan 'kötü muamele yasağı' kapsamında değil, birinci fıkrasında güvence altına alınan 'kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı' çerçevesinde incelediğine işaret edildi. İncelemenin bu kapsamda yapılmasına, aralarında Başkan Zühtü Arslan'ın da olduğu 3 üyenin karşı oyları ve oy çokluğuyla karar verildi. Başkan Arslan, karşı oy gerekçesinde müdahalenin insan haysiyetiyle bağdaşmadığını vurgulayarak, bu muameleye maruz kalan kişi üzerinde 'travmatik veya en azından elem düzeyinde' etki doğurabileceğine işaret etti. Arslan, "Öte yandan bu tür muamelenin aşağılanma ve küçük düşürülme duygusuna yol açabileceği de açıktır. İnsan bedeninin en mahrem alanına yapılan böyle bir müdahale, Anayasa'nın 17'nci maddesinin üçüncü fıkrasında yasaklanan 'kötü muamele' türlerinden 'insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele' olarak nitelendirilmelidir" dedi. Mahkeme, başvurucunun Anayasa'nın 36'ncı maddesinde güvence altına alınan 'adil yargılanma hakkı kapsamında uygun yargılanma hakkı'nın ihlal edildiği iddiasını ise oy birliğiyle reddetti. | 1LABEL_1
|
Abdi İpekçi mezarı başında anıldı MİLLİYET Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarıyken uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Abdi İpekçi, ölümünün 40. yılında mezarı başında anıldı. 'nin Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki kabri başındaki anmaya kızı Nükhet İpekçi İzet, Genel Yayın Yönetmeni Mete Belovacıklı, Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Basın Konseyi Genel Sekreteri Mustafa Eşmen, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Demirören Medya çalışanlarının da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı. Kur'an-ı Kerim okunması ile başladı ve ardından dualar edildi. Nükhet İpekçi İzet, "Yıllar içinde sürekli çoğalan cinayetlerin ardından, mecburen başvurulan sloganlar, şarkılar, anıtlar, şiirler, çiçekler, sorularımızın cevaplarını oluşturacak heceleri sökmeye yetmedi. Susurluk döneminde birkaç cümle kurabilir oldum. 15 Temmuz'dan sonra farklı bir yol ayrımına girdik. Daha somut kelimeler, daha şeffaf cümleleri, daha açık adresler, işitmeye, görmeye ve söylemeye başladık. Şu 40 yıl içinde birbirlerine karşıt siyasi görüşteki çeşit çeşit topluluklar, yaşadıkları kayıpları, süre giden hukuksuzlukları vurgulamak için büyük salonlarda, geniş caddelerde bol bol buluştular. Ama Gladyo, PKK, kontrgerilla, Türkiye derin devleti, ABD derin devlet ve her ikisinin farklı yan örgütlerinin sahneledikleri oyunları tam anlamıyla tanıma, anlama alanı hep çok dardı. Duruşma salonlarına katılım ise hep azdı. 40 yıl önce de öyle idi. Şimdi de öyle. Son Hrant Dink davasındaki izleyicilerin azlığı çok şaşırtıcı. Demek ki toplumu sarsan, cinayetlerin takipçi kitlesi bu konuları duruşma salonlarında bilgi ile akılla izlemektense, yıldönümlerinde anıtlarda, konserlerde toplanıp izlemeyi daha elverişli buluyor" ifadelerini kullandı. Nükhet İpekçi İzet, "Keşke geriye dönük davalar açılabilse, zaman aşımı tekniğinin engelleri aşılabilse ve tabi keşke takip edilebilecek dosyalar olabilse. Çünkü bildiğiniz gibi, kimilerimizin dosyası bile adliyede her nasılsa kaybedilip yok edildi. Kimilerimizin dava dosyası bir yana bir mezarı bile yok. Artık karanfiller de dayanamıyor. Gırtlağa takılı kalmış bir acının ve hukuksuzluğa olan isyanın yoğunluğu Umut Bahçeçi'nin elindeki karanfili bir nefeste, sapından koparıp havaya savuracak denli yüksek olabiliyor. İşte şimdi yine bir mezarın başında 40 yıllık bir hukuksuzluğu sorguluyoruz. Hakikat ihtiyacımızı dile getiriyoruz. O hakikaten resmen kayda geçirilmesini talep ediyoruz. İyice demlenmiş bir tarihten süzülenlere bakmaktayız. Adımlarımız geriye gittikçe bugünü daha iyi görüyoruz. Hasan Fehmi'ye kadar gidip bugüne kadar gelebiliriz. 40 yıl yada 110 yıl olduğumuz yerde saydığımızı görebiliriz." diye konuştu. Abdi İpekçi'nin yaşamı boyunca sevgi içinde olduğunu belirten Nükhet İpekçi İzet, "Karşısındaki ile hemhal olabilen biriydi. Bu dünyaya insan olmaya gelmişti. Hiç kibirsizdi ama hasiyetliydi ve ülke hasiyeti için didinmişti. Hiç kimsenin ölümünü temenni etmemişti. Ne yazık ki onu hakiki haliyle tam kendiyle, samimiyeti ile tanımış olanlar artık teker teker hayattan ayrılıyorlar. Tanıklıkları hep eksik kalacak" dedi. Anma programında konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto ise, "Abdi Bey'in katledilişinin üzerinden 40 yıl geçti. Ama halen faili meçhul dosyalar tozlu raflarda duruyor. Biz Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak, o dosyaların biran önce meclise getirilmesini istiyoruz. Araştırma komisyonun kurulmasını, kurulmasa bile en azından konuşulmasını istiyoruz. Çünkü bu faili meçhuller önlenmezse, gazetecilere yönelik saldırılar devam edecek. Bu durumdan endişeliyiz" dedi. | 1LABEL_1
|
Bir Facebook hesabı tarafından 26 Temmuz 2022 tarihinde yapılan paylaşımda Türkiye’nin dünyadaki incir üretiminin %26’sını üstlendiği ve bu alanda açık ara dünya lideri olduğu iddia edildi. | 1LABEL_1
|
Rusya’da yapılan bir ev baskınında çekildiği söylenen video, sosyal medyada yayılıma girdi. Yerlere saçılmış paraları gösteren videonun Türkiye’ye gelen Rus arama kurtarma personelinin enkazdan çaldığı paraları gösterdiği iddia edildi. | 0LABEL_0
|
Sosyal medyada paylaşılan bir videoda, sabun kutusuna gizlenmiş tuşla girilen mekanın Diyarbakır'da bir kumarhane olduğu iddia edildi. | 0LABEL_0
|
7 karşılaşmayla edildi Batı Konferansında zirve mücadelesi veren Nuggets konuk ettiği Hornets 4 farkla geçtiği maçta star Jokic 40 27 ribaunt 10 asistle triple double yaptı Sırp pivot maçta 35 25 ribaunt 10 asist yapan 1968 Wilt Chamberlain oyuncu Kentavious Caldwell Pope 20 5 asist Aaron Gordon 19 10 ribaunt Bruce Brown 16 sayıyla Nuggets sezonun 18 galibiyetine uzanmasına yardımcı Mağlubiyet serisi 8 maça çıkan Hornets LaMelo Ball 31 5 asist Kelly Oubre 16 Gordon Hayward 15 10 ribaunt Jalen McDaniels 14 5 ribaunt Mason Plumlee 11 9 ribaunt üretti Jordan Poole kariyer rekoruBu sezon istikrarlı performans sergileyemeyen şampiyon Golden State Warriors deplasmanda Toronto Raptors 126 110 yenerek 31 maçında 15 galibiyetini aldı Warriors Jordan Poole 43 sayıyla kariyer rekoru kırdı Draymond Green 17 9 ribaunt 5 asist Klay Thompson 17 7 ribaunt JaMychal Green 15 7 ribaunt Kevon Looney 11 11 ribauntla oynadı Sezonun 17 mağlubiyetini Raptors Pascal Siakam 27 5 ribaunt asist Fred VanVleet 22 8 asist Scottie Barnes 17 5 ribaunt Malachi Flynn 16 6 ribaunt Chris Boucher 11 14 ribauntluk performans sergiledi Minnesota Timberwolves kulüp rekoruyla kazandıMinnesota Timberwolves kulüp rekorunu kırdığı maçta konuk ettiği Chicago Bulls 150 126 skorla yendi Galibiyet mağlubiyet sayısı 15 eşitlenen Timberwolves Anthony Edwards 37 11 asist Angelo Russell 28 8 asistle skora büyük katkı sağladı sezon 18 kaybeden Bulls skorer isimleri 29 6 asistle DeMar DeRozan 23 9 ribauntla Nikola Vucevic 22 6 asistle Zach LaVine Sonuçlar Boston Celtics Orlando Magic 92 95Indiana Pacers New York Knicks 106 109Toronto Raptors Golden State Warriors 110 126Detroit Pistons Brooklyn Nets 121 124Minnesota Timberwolves Chicago Bulls 150 126Denver Nuggets Charlotte Hornets 119 115Los Angeles Lakers Washington Wizards 119 117 Anadolu Ajansı web sitesinde Akış Sistemi üzerinden abonelere sunulan haberler özetlenerek yayımlanmaktadır Abonelik iletişime geçiniz | 1LABEL_1
|
Kaynak,Getty Images
Facebook ve Instagram'ın sahibi Meta, sosyal medya platformlarında paylaşılan içeriklerin doğruluğunun bağımsız kontrolcüler tarafından denetlenmesinden vazgeçtiğini duyurdu. Şirket bunun yerine X'te paylaşımın doğruluğu üzerine kullanıcıların yorum yaptığı "topluluk notlarına" benzer bir yöntem izleyeceğini açıkladı.
Meta'nın sahibi Mark Zuckerberg Salı günü yayımladığı video ve yazılı paylaşımda üçüncü taraf moderatörlerin "siyasi anlamda çok taraflı olduklarını" söyledi ve "İfade özgürlüğü konusunda köklerimize dönüş zamanı geldi" dedi.
Meta'nın bu adımı, Zuckerberg ve diğer teknoloji devlerinin yöneticilerinin önümüzdeki günlerde göreve başlayacak ABD Başkanı Donald Trump ile ilişkilerini iyileştirmeye çalıştığı bir dönemde geldi.
Meta'nın Küresel İlişkiler Başkanı Joel Kaplan, şirketin bağımsız moderatörlere bağımlılığının "iyi niyetli" bir adım olsa da, sıklıkla sansürle sonuçlandığını vurguladı.
Cumhuriyetçi Parti'nin önde gelen isimlerinden olan Kaplan, eski İngiliz siyasetçi Nick Clegg'den görevi devralmıştı.
Haberin sonu
Kaynak,Getty Images
Trump ve Cumhuriyetçi Partili müttefikleri Meta ve doğruluk kontrolü politikasını eleştiriyor ve sağcı seslerin sansüre uğradığını savunuyordu.
Değişikliklerin açıklanmasından sonra konuşan Trump, Zuckerberg'in kararından etkilendiğini belirtti ve Meta'nın "iyi bir mesafe katettiğini" söyledi.
İnternette nefret söylemine karşı kampanya yürütenlerse değişikliği hayal kırıklığıyla karşıladı ve gerçek nedenin Trump'a şirin görünmek olduğunu savundular.
Büyük teknoloji şirketlerinden hesap sormayı amaçladıklarını söyleyen Global Witness adlı kuruluştan Ava Lee'ye göre "Zuckerberg'in duyurusu açıkça göreve gelecek Trump yönetimine yakınlaşma girişimi ve zararlı sonuçları olacak".
Lee bu adımı "Sansürden kaçınmayı iddia etmek sosyal medya platformlarının teşvik ettiği ve yer sağladığı nefret ve dezenformasyonun sorumluluğundan kaçmak için siyasi bir hamle" olarak değerlendiriyor.
Meta'nın 2016'da başlattığı şu andaki doğruluk kontrolü programı yanlış ya da yanıltıcı gibi görünen paylaşımların kontrolünü bağımsız kuruluşlara bırakıyor.
Doğru olmadığı belirlenen paylaşımlarda kullanıcılara daha fazla bilgi öneren etiketler eklenebiliyor ve platformlar bu paylaşımları daha alt sıralarda gösterebiliyor.
Bu sistemin yerine şimdi "öncelikle ABD'de" topluluk notları alacak.
Meta, yakın vadede AB ya da İngiltere'de üçüncü taraf doğruluk kontrolörlerinden vazgeçme planı olmadığını açıkladı.
Yeni topluluk notları sistemi, Elon Musk tarafından satın alınması ve adının değiştirilmesinden sonra X'te başlatılan yöntemden kopyalandı.
Topluluk notları sisteminde farklı görüşlerden kullanıcılar tartışmalı paylaşımlara açıklama ya da bağlam ekleyebiliyor.
Elon Musk, Meta'nın benzer bir mekanizma kullanacak olmasını "Bu harika" diyerek tepki gösterdi.
Ancak İngiltere'deki Molly Rose Vakfı duyuruyu "internet güvenliğinde büyük bir endişe" diye tanımladı.
Vakfın başkanı Ian Russel "Acilen bu önlemlerin boyutunu netleştirmeye çalışıyoruz. Bunlar intihar, kendine zarar verme ve depresif içeriklerde de söz konusu olacak mı? Bu hamlenin çok sayıda çocuk ve genç yetişkin adına korkunç sonuçları olabilir" diyor.
Meta BBC'ye yaptığı açıklamada intihar ve kendine zarar verme kurallarına aykırı içeriklerin "ağır ihlal" olarak değerlendirileceğini ve bu nedenle otomatik moderasyon sistemlerine tabi olacağını belirtti.
Facebook'un Avrupa'daki paylaşımlarını teyit etme programında yer alan doğruluk kontrolü kuruluşu Full Fact ise "taraflılık iddialarını reddettiğini" açıkladı.
Kuruluşun Yönetim Kurulu Başkanı Chris Morris değişikliği "dünya genelinde korkunç bir etkisi olması riski bulunan, hayal kırıklığı yaratan ve geriye doğru atılmış bir adım" diye tanımladı.
İçerik moderatörleriyle birlikte, doğruluk kontrolörleri bazen kendilerini internetin acil durum görevlileri olarak tanımlıyor.
Ancak Meta'nın patronları çok fazla müdahalede bulunduklarına karar verdi.
Joel Kaplan "Çok fazla zararsız içerik sansürleniyor, çok sayıda insan kendilerini adil olmayan bir şekilde 'Facebook hapishanesine' atılmış buluyor ve sıklıkla buna müdahale etmekte de ağır kalıyoruz" dedi.
Ancak Meta kararın bazı riskleri de beraberinde getireceğini kabul etmiş görünüyor. Zuckerberg yayımladığı videoda kararı bir "al-ver" olarak niteledi.
Meta'nın patronu "Bu daha az kötü şeyi yakalayacağımız anlamına geliyor ama aynı zamanda kazara paylaşımlarını ve hesaplarını sildiğimiz masum insan sayısını da azaltacağız" dedi.
Bu yaklaşım aynı zamanda İngiltere ve Avrupa'da son dönemde yürürlüğe giren düzenlemelerle de çelişiyor. Bu düzenlemelerde büyük teknoloji şirketleri barındırdıkları içeriklerin sorumluluğunu daha fazla almaya zorlanıyor ve aksi takdirde büyük cezalar öngörülüyor.
Dolayısıyla, Meta'nın kararının en azından şimdilik ABD'de yürürlüğe girecek olması şaşırtıcı değil.
Meta'nın yazılı açıklamasında ayrıca bu hamlenin kurallar ve politikaların "aşırıya gidişini geriye çevireceğini" de söyledi.
Açıklamada "Bazı şeylerin televizyonda ve Kongre'de söylenebilmesine karşın platformumuzda söylenememesi doğru değil" denildi.
Karar aynı zamanda teknoloji şirketleri ve patronlanının Trump'ın 20 Ocak'taki yemin törenine hazırlandığı bir dönemde alındı.
Bazı teknoloji şirketi patronları Trump'ı açıkça kutlarken, bazıları Trump'ın Florida'daki evine gitti. Bunlar arasında Kasım'da Mar-Lago'daki eve giden Zuckerberg de var. Meta aynı zamanda Trump'ın yemin töreni fonuna bir milyon dolar bağış yaptı.
Zuckerberg videosunda "Son seçimler aynı zamanda kültürel eğilimin bir kez daha ifade özgürlüğüne doğru yöneldiğini gösterdi" dedi.
New York Times'ın haberine göre Meta politika değişikliğini kamuoyuna duyurmadan önce Trump'ın ekibine bildirdi.
İngiltere'nin eski Liberal Demokrat Partili Başbakan Yardımcısı Nick Clegg'in yerine Meta'nın Küresel İlişkiler Başkanı olarak Kaplan'ın atanması aynı zamanda şirketin moderasyona yaklaşımı ve siyasi önceliklerindeki değişimin işaretleri olarak da yorumlandı.
Meta ayrıca, Trump'a yakın isimlerden karma dövüş sanatları müsabakaları düzenleyen UFC'nin Başkanı Dana White'ın da yönetim kuruluna gireceğini söyledi.
St John's Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Doç. Kate Klonick değişikliklerin "son birkaç yılda, özellikle Musk'ın X'i almasından sonra kaçınılmaz gibi görünen bir eğilimi" yansıttığını söylüyor.
Klonick'e göre "Şirketlerin daha önce taciz, nefret söylemi ve dezenformasyon gibi sorunlarla başa çıkma baskısı altında olduğu bir ortamdan, tam tersi bir yöne radikal bir gidiş söz konusu". | 1LABEL_1
|
Diyanet’in bütçesi 12 milyar ₺ iken Sağlık Bakanlığı’nınki 2.7 milyar ₺; doktor sayısı 107.000 iken imam sayısı 275.000; hastane sayısı 1.250 iken cami sayısı 85.000; doktor açığı 105.000 iken imam fazlası 115.000; her yıl 9.000 doktor mezun olurken 60.000 imam mezun oluyor. | 0LABEL_0
|
Kaynak,AFP
ABD'nin Orta Doğu siyaseti belirsizlikler, gerilemeler ve ağırlık noktalarındaki kaymalara rağmen genel olarak İsrail'i güvende tutma, İran gibi kontrol dışı aktörleri etkisizleştirme, Rusya benzeri alternatif güç odaklarını uzak tutma ve petrolün arz güvenliğini sürdürme ekseninde dönüyor. Sonuncusunun bağlamı epeyce zayıfladı.
Stratejik yönelim olarak ağırlığın Orta Doğu'dan Çin'i kuşatacak şekilde Asya'ya kayması son dönemlerde Orta Doğu siyasetinde boşluklar ve gri alanlar yarattı. Bu, ABD'nin yerel ortaklarının kendi oyunlarını da oynamalarına izin verirken, müttefikler arası uyumsuzluklara da yol açtı.
ABD'nin 46. Başkanı seçilen Joe Biden'ın döneminde siyasetteki gri alanların nasıl dolacağı merak ediliyor.
Kimilerine pervasız gelen ve diplomatik atışmalara yol açan sözlerine rağmen Biden; altı dönem Senato üyeliği, iki dönem de başkan yardımcılığı sayesinde sistemin işleyişini en iyi bilen siyasetçilerin başında geliyor.
Bu, her şeyden önce Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump döneminde Beyaz Saray ile kurumsal yapılarla arasında yaşanan uyumsuzluğu bitirmeyi vadeden bir profil.
Haberin sonu
Trump, Suriye'de Fırat'ın doğusundaki güçleri çekip alanı Türkiye'ye bırakma manevrasında olduğu gibi, Pentagon ve Dışişlerini ters köşeye yatıran ani kararlar alabiliyordu.
Biden'ın dümene geçmesi temel parametrelerde radikal değişikliklere yol açmayabilir. Yine de Biden kurulu düzenin reflekslerine göre şekillenmiş temel politikaların yürütülmesinde farklılığını hissettirecek yaklaşım, yöntem ve tercihlere sahip.
Bunun etkisini göstereceği alanlar belli: Biden'in öncelikleri Suriye, Kürtler, S-400 ve NATO ile ilişkiler bağlamında Türkiye'yi; Trump'ın çöpe attığı nükleer anlaşmaya dönüş hedefi nedeniyle İran ve hasımlarını; pek çok açıdan Rusya'yı ilgilendiriyor.
Biden'ın Irak, Suriye ve Libya'daki çatışmalarla ilgili yaklaşımı ABD'nin önderlik rolünü üstlenmesi gerektiği yönünde.
ABD liderlik rolü üstlenecekse, Türkiye ile çakışmalar ya da ayrışmalar kaçınılmaz gözüküyor. Arzulanan rolün ne kadar diplomatik ne kadar askeri olacağı önem kazanıyor.
Kaynak,Getty Images
Trump gelgitlere rağmen Irak ve Suriye'den çekilme niyetini korurken, Biden'ın Irak-Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) yeniden dirilmesine izin vermeme ve Kürtleri koruma taahhüdü sahada az da olsa asker tutmayı gerektiriyor. Doğrusu bu konularda çizgilerin çok net çizildiği de söylenemez.
Biden'ın dış politika danışmanı Antony Blinken, Suriye'de sınırlı sayıdaki Amerikan askeri varlığını ve kuzeydoğuda kontrol edilen petrolü, yeniden inşa sürecine destek olma önerisiyle birleştirerek, siyasi geçiş için bir koza dönüştürmekten bahsediyor.
Biden'ın danışmanları ABD'nin sahadaki askeri varlığına rağmen Cenevre süreci dahil siyasi geçişle ilgili çalışmalarda ağırlığını Rusya lehine yitirdiğini ve bunun tersine çevrilmesi gerektiğine inanıyor.
Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki kimyasal uyumun ne tür sürprizler getireceğini bilmedikleri için hem Irak hem Suriyeli Kürtler Biden'ın daha istikrarlı ve güvenli bir siyaset güdebileceğini umuyor.
Fakat nihayetinde Trump'ın da Suriye'den çekilme planını Pentagon, CIA ve Dışişleri'nin yönlendirmesiyle İran'ı ihata etme hedefine bağlayarak değiştirdiğini biliyoruz.
Yine de Biden, Kürtler açısından daha öngörülebilir bir lider sayılıyor. Biden, Trump'ın "Kum ve ölüm" diye tarif ettiği Suriye'den çekilme kararını "Kürtlere ihanet" olarak nitelemişti.
Kaynak,Reuters
Biden yeri geldiğinde müttefikleri eleştirmekten kaçınmamıştı. 2014'te Harvard'daki konuşmasında "En büyük problemimiz bölgedeki müttefiklerimiz. Türkler, Suudiler, Emirlikler vs. ne yapıyorlardı? Esad'ı devirme ve vekaleten bir Sünni-Şii savaşı çıkarma konusunda o kadar kararlıydılar ki herkese yüz milyonlarca dolar ve on binlerce ton silah akıttılar. Ancak desteği alanlar El Nusra, El Kaide ve dünyanın diğer yerlerinden gelen cihatçılardı" demişti.
Peki Joe Biden cihatçı örgütlerin üslenme alanına dönüşen İdlib'de farklı bir yaklaşım geliştirebilir mi?
Joe Biden'ın da İdlib'i Türkiye'nin koruması altında Şam ve ortaklarına karşı bir koz olarak görme eğilimini koruması muhtemel.
Biden, Trump'ın aksine çatışma alanlarında Türk-Rus ortak çözüm mekanizmalarını da sorun edebilir.
Kaynak,Getty Images
Biden, Türkiye'nin Libya siyasetiyle de ilişkilendirdiği Doğu Akdeniz'deki manevralarının durdurulmasından yana.
ABD, Libya Büyükelçisi Christopher Stevens'ın öldürüldüğü 2012'den beri kendi haline bıraktığı bu ülkede son zamanlarda diplomatik ağırlığını hissettirmeye başlamıştı. Bu eğilim askeri boyut kazanmadan diplomatik çizgide daha belirginleşebilir. Suriye'nin aksine Libya'da Türkiye ile eşgüdümün daha kolay şekillenmesi de mümkün.
Elbette kurumsal yapıların belirleyici etkisi tüm başkanlar için geçerli. Yeni dönemde önceliğin Türkiye ile ilişkileri iki lider arasındaki özel kanalından çıkartıp kurumsal çerçeveye ve NATO ortaklığı zeminine oturtmak olacağı öngörülebilir.
Müttefiklerle örselenen ilişkileri tamir etme hedefi özellikle Türkiye'nin yakın planda tutulmasını gerektiriyor.
Fakat izlenecek politikaların sonuçları açısından Türkiye'yi kazanmak ya da kaybetmek Biden'ın da yüzleşmekten kaçamayacağı bir ikilem.
Biden, ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) çerçevesinde Kongre'den geçen yaptırım tasarısını önemsiyor. Bu konuda Başkan sıfatıyla göstereceği nihai tutum ilişkilerin yönünü tayin edecektir.
Varsayım olarak, oyunun Türkiye'yi kazanmak üzerine kurgulanacağı, bu yüzden ABD'nin S-400 ve Halkbank dosyalarında sertleşip Suriye ve Kürtler konusunda Ankara'yı teskin etme yönünde esneyebileceği söylenebilir. Türkiye ile ortaklığın gidişatı da ABD'nin Suriye siyasetinin şekillenmesinde de etkili olacaktır.
Biden'ın en çok konuşulan dış politika tercihi İran'la 2015'te imzalanan nükleer anlaşmaya dönüp, Tahran üzerinde etkili olabilecek bir diyalog kanalı açmak.
Tahran açısından bu saatten sonra nükleer anlaşmaya dönüş tüm yaptırımların kaldırılması halinde bir anlam ifade ediyor.
Kaynak,Getty Images
Kongre'deki güçlü İran karşıtlığı dikkate alındığında, Biden'ın bunu yapması zor gözüküyor.
Sadece nükleer programla ilgili yaptırımların kaldırılması düğümü açar mı, şimdilik belirsiz.
Nükleer anlaşmaya dönülürse bu adım Trump zamanında Körfez ülkeleriyle yeniden yakalanan uyumu sarsacaktır.
Biden'ın dış politika ekibi İran'ı ana tehdit olarak görüp kuşatma siyaseti izlemek yerine Tahran ile komşuları arasında diyaloğu destekleyen bir yol öneriyor.
Obama'nın yaklaşımı da bu minvaldeydi. Ancak özellikle Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn, İran'la müzakereci yoldan çok rahatsızdı.
Trump'ın siyaseti ise İsrail-Arap normalleşme süreciyle Tahran'a karşı ortak bir cephe oluşturmak üzerine kurulu.
Muhtemelen Suudi liderliğindeki Arap bloku bir önceki kurguya dönme önerisine direnecektir. Biden'ın Yemen'deki savaşı desteklemediğine ilişkin sözleri de Suudi-Amerikan ekseninin önünde duran bir diğer sınav.
2014'te IŞİD'e karşı Irak'a yeniden dönmüş olan Amerikan askeri varlığının geleceğine dair tablo da biraz flu.
Trump Irak'taki askeri varlığı İran'ı kuşatma siyasetinin bir parçasına dönüştürerek işleri karmakarışık hale getirdi.
Biden'ın hassasiyet gösterdiği Kürtlerin yanı sıra Sünniler ve belli Şii bloklar İran'ı dengelemek için Amerikan askerinin kalmasını istiyor.
Bağdat ile Washington arasında halihazırda tartışılan "stratejik anlaşma" güçlerin statüsü için yeni bir çerçeve oluşturacak. Müzakerelerin gidişatına göre Irak'ta Amerikalıların fiilen kullandığı üslerin kalıcı hale gelip gelemeyeceği ya da asker kalacaksa hangi statüde kalacağı belli olacak.
Biden'ın başkanlık koltuğuna oturması halinde Trump'ın damadı Jared Kushner'e hazırlattığı "Yüzyılın Anlaşması" çerçevesindeki inisiyatifleri sürdürüp sürdürmeyeceği de merak ediliyor.
Biden Kushner'in Orta Doğu'nun en zorlu meselesinde bir barış inisiyatifi yürütecek kapasitede biri olduğuna inanmıyordu.
Kaynak,Getty Images
Fakat kim gelirse gelsin, İsrail-Amerikan ilişkilerinin tabiatı değişmiyor.
İsrail 2016'da ABD'den görülmemiş düzeydeki 38 milyar dolarlık yardım paketini Biden sayesinde garantilemişti.
Biden iki devletli çözüme inanıp, yasadışı yerleşimlerin genişlemesine karşı çıkarken, Trump'ın barışı imkansız kılan adımlarını tersine çevireceğini söylüyor.
Yine de öngörü, Trump'ın İsrail lehine sağladığı kazanımları koruyacağı yönünde. Bunlara Amerikan Büyükelçiliği'nin Kudüs'e taşınması dahil.
Biden, Suriye'ye ait Golan Tepeleri'ndeki ilhakı tanıyan başkanlık kararnamesine de sadık kalabilir. Kendisini "Siyonist" ve "İsrail'in sadık destekçisi" olarak tanımlayan Biden'ın, BAE ve Bahreyn ile başlayan Araplarla İsrail arasındaki normalleşme sürecine tam destek sunması da bekleniyor.
Kaynak,Getty Images
Bunlarla birlikte Biden, Trump döneminde oluşmuş yeni durum üzerinden Filistin Yönetimi'ni muhatap alan görece dengeli eski politikaya dönebilir.
Bu politika iki devletli çözümü dillendirmeyi, Filistin diplomatik misyonunun Washington'da çalışmasına izin vermeyi ve Birleşmiş Milletler'in Filistin'e destek programlarına katılmayı içeriyor. | 1LABEL_1
|
Kaynak,Getty Images
Çin'de, yüz tanıma teknolojisiyle alışveriş mahremiyet haklarının ihlal edilebileceğine ilişkin kaygılara rağmen giderek yaygınlaşıyor. Banka hesaplarına erişim için yüzlerini tanımlatan milyonlarca kişi, alışverişlerini sadece "gülümseyerek" yapıyor.
İngiltere'de yayımlanan Guardian gazetesinin haberine göre, dünyada mobil ödeme sisteminin en yaygın olduğu ülke olan Çin'de birçok işletmede pos makineleri dijital ödeme sistemi ya da banka hesaplarına bağlı kameralarla donatılmış durumda.
300 şubesinde bu teknolojiyi kullanan ve 400 şubesinde de uygulamayı devreye sokmaya hazırlanan Wedome adlı fırın zincirinden Bo Hu, "Cep telefonumu bile getirmeme gerek yok. Yanıma hiçbir şey almadan alışverişe çıkabiliyorum" diyor.
Gazeteye göre ülkede bu teknoloji daha çok vatandaşları izlemek için zaten yaygın olarak kullanılıyor. Çin yönetiminin Şincan'daki Uygur Türklerini "fişlemek" için bu teknolojiyi kullanması tepkilere neden olmuştu.
Avustralya'daki Macquarie Üniversitesi'nden Çin araştırmaları uzmanı Adam Ni, "Büyük bir risk var. Devlet bu teknolojiyi siyasi muhalifleri izlemek, Şincan örneğinde olduğu gibi etnik grupları denetim altında tutmak ve potansiyel suçluları belirlemek için bile kullanabilir. Yüz tanıma teknolojisi verileri toplama ve kullanımına ilişkin en tartışmalı unsur bu" diye konuştu.
Haberin sonu
Kaynak,Getty Images
Guardian'a göre, veri güvenliği ve mahremiyet kaygılarına rağmen birçok tüketici, yüz tanıma teknolojisini benimsemiş durumda.
E-ticaret devi Alibaba'nın ödeme sistemi Alipay'in 100 kentte kullanılabilen yüz tanıma teknolojisi cihazları, değişime öncülük ediyor.
Bu alanda kısa zamanda büyük bir ilerleme bekleyen şirket üç yıl içinde bu teknolojiye 420 milyon dolar daha yatırım yapmayı planlıyor.
600 milyon kullanıcısı olan WeChat'in sahibi "Tencent" şirketi de geçen ay "Frog Pro" adlı bir ödeme makinesi geliştirdi. Sektörde birçok start-up da kendine yer bulmaya çalışıyor.
Küresel sektör analizleri yapan Counterpoint şirketinin uzmanlarından Mengmeng Zhang, "Büyük mobil ödeme şirketlerinin girişimleri sonucunda yüz tanıma teknolojisiyle ödeme sisteminin çok yaygınlaşması potansiyeli var. Alipay, sistemi yaygınlaştırmak için bu teknolojiye milyarlar yatırıyor. Perakendecilere teşvikler, bu sistemi kullanan tüketicilere ödüller dağıtıyor" dedi.
Tianjin'deki IFuree adlı bir süpermarkette müşteriler ödemelerini kasaya gitmeden yapıyor. 3 boyutlu bir kamera, kapıda müşterilerinin yüzlerinin genişliğini, yüksekliğini ve derinliğini tarıyor. Ödeme noktasında yüz, tekrar bu kez daha hızlı taranarak ödeme tamamlanıyor.
"Sina Technology" adlı internet sitesinin araştırmasına göre, bu sistemle ödeme yapanların yüzde 60'ı kamerada "çirkin çıkmaktan" şikayet ediyor.
Alipay bu kaygılara yanıt olarak kameralarında "güzelleştirici" filtreler kullanacağını açıkladı. | 1LABEL_1
|
WhatsApp ve Instagram çöktü mü? Bakanlıktan açıklama geldi Popüler sosyal medya platformları Instagram, WhatsApp ve Facebook'da kısa süreli erişim sorunu yaşandı. Birçok operatör ve farklı cihazdan Instagram, WhatsApp ve Facebook'a giriş yapılamaması üzerine kullanıcılar, 'WhatsApp, Instagram, Facebook ve diğer sosyal medya mecraları çöktü mü?' sorusuna internet üzerinden yanıt aradı. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, konuyla ilgili 'Instagram, Facebook ve WhatsApp servislerinde dünya genelinde sorun yaşanmakta olup, ülkemizdeki kullanıcılar da kısmen etkilenmektedir.' dedi. Sosyal medya kuruluşlarından ise herhangi bir açıklama gelmedi. WhatsApp ve Instagram yine erişim sorunuyla gündeme geldi. Uygulamaya girmeye çalışanlar mesaj göndereme ya da mesaj alamama sorunuyla karşılaştı. Instagram'da ise akış sağlanamıyor hatasıyla karşılaşıldı. Haftalar önce yaşanan erişim sorununda Facebook, Instagram ve WhatsApp aynı anda erişimdem kopmuş ve saatlerce dünya genelinde normale dönememişti. An itibariyle ise WhatsApp ve Instagram uygulaması bazı kullanıcılarda sorunsuz çalışma akışına dönerken, bazı cihazlarda ise hatayı yansıtmaya devam ediyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, Instagram, Facebook ve WhatsApp servislerinde dünya genelinde sorun yaşandığını belirterek, Türkiye'deki kullanıcıların da bundan kısmen etkilendiğini bildirdi. Sayan, Twitter hesabından sosyal iletişim ağlarında yaşanan sorunlara ilişkin yaptığı açıklamada, "Instagram, Facebook ve WhatsApp servislerinde dünya genelinde sorun yaşanmakta olup, ülkemizdeki kullanıcılar da kısmen etkilenmektedir." ifadesini kullandı. Diğer yandan WhatsApp'ın çökmesiyle Turkcell'in sohbet uygulaması BiP başta olmak üzere Telegram ve diğer uygulamalara olan ilgi arttı, iletişimini kesmek istemeyenler bu uygulamalara yöneldi. | 1LABEL_1
|
Bir TikTok hesabı tarafından 15 Haziran 2024 tarihinde paylaşılan videonun Aras Bulut İynemli, Taner Ölmez, Devrim Özkan gibi oyuncuları içeren ve yeni yayınlanacak Deha dizisinin fragmanı olduğu iddia edildi. | 0LABEL_0
|
Kaynak,Getty Images
İsveç’te Türk Büyükelçiliği önünde Kuran yakan Danimarkalı Rasmus Paludan ile aşırı sağ görüşlü İsveçli gazeteci Chang Frick arasında bir bağ olduğuna dair iddialar İsveç basınında geniş yer tuttu. Frick’in Rusya bağlantısı olduğu iddiaları da kendisine soruldu.
Frick, Kremlin ile arasında bağ olduğuna dair iddiaları reddediyor.
İsveçli uzmanlar ve yorumcular, Paludan ve Frick ile Rusya arasında bağlantı olabileceğine dair geçen hafta çıkan iddialarla ilgili İsveç basınına konuştu.
18 Ocak’ta, İsveç’te Syre adlı haber kuruluşu, aşırı sağ görüşlü Nyheter idag isimli bir internet sitesi sahibi olan ve aşırı sağ İsveç Demokratları’na ait televizyon kanalına düzenli programlar yapan Frick’in, Paludan’a eylemine izin başvurusu yapabilmesi için 320 İsveç kronu (30 dolar) ödediğini yazdı.
Ancak Paludan ve Frick’le İsveç basınının yaptığı çok sayıdaki röportaja bakıldığında, Kuran yakma eyleminde kimin inisiyatif aldığı; fikrin kimden çıktığını anlamak mümkün görünmüyor.
Haberin sonu
Expressen isimli dergiye konuşan Frick, Paludan’a izin başvurusu için ihtiyacı olan parayı ödediğini kabul ediyor. Buna gerekçe olarak da Paludan’ın Danimarka’da yaşadığını; oradan parayı gönderdiğinde zamanında ulaşamayacağını gösteriyor. Ancak ardından “Paludan’ı birey olarak desteklemediğini, bunun daha çok yardımsever olabilmek maksatlı bir hareket olduğunu” savunuyor.
İsveç Televizyonu’na verdiği mülakatta da Frick, “Bu olay özelinde konuşacak olursam, bu tarz aktivizmi destekliyorum. 300 kron çok düşük bir ücret, bu aktivizmin önünde durmamalıydı” dedi. Ödediği paranın gazeteci olarak güvenilirliğini olumsuz etkilemediğini, çünkü okuyucularını kandırmadığını “Ben zaten böyle çalışıyorum, bana baktığınızda ne görüyorsanız oyum” sözleriyle ifade ediyor.
Kuran yakma eylemine dahil olduğu bilinen bir başka aşırı sağ görüşlü gazeteci de inisiyatif aldığı iddialarını reddediyor. Dagens Nyheter gazetesine konuşan gazeteci, “Bu konuda çok fazla konuşma ve tartışma oldu. Sanırım birinin arkadaşının fikriydi” diyor.
Paludan ise Aftonbladet dergisine verdiği röportajda “Eylemi gerçekleştirmesini kendisinden kimin istediğini hatırlamadığını” savunuyor“. Alternatif medyadan ve diğerlerinden muhtemelen 20 kişiyle irtibat halindeydim. Bana söylemeselerdi gelip bunu yapmazdım.” diyor.
24 Ocak’ta, Amerika merkezli düşünce kuruluşu Robert Lansing Enstitüsü, Rusya ordusunun istihbarat örgütünün, konudan haberi olmadığı halde Paludan’ı, Chang Johannes Frick aracılığıyla kullanmış olabileceğini yazdı. Frick’in de “birçok verinin işaret ettiğine göre psikolojik operasyonlar için kullanılan bir GRU (Rusya ordusu istihbarat örgütü) elemanı olduğunu” yazdı.
Düşünce kuruluşunun yazısında aynı zamanda “Frick’in gizlice GRU ile işbirliği içinde hareket ettiğini ve Rusya ile bağlantılı olduğunu gösteren çok önemli birçok veri var” ifadeleri yer alıyor. Ardından da Frick’in Kremlin’e bağlı çalışan Russia Today adlı (bugünkü adı RT) haber kanalı için düzenli gazetecilik faaliyeti yaptığını söylüyor ve Frick’in uzun zamandır Polina isimli bir Rusya vatandaşı kız arkadaşı olduğunu; Polina ve Frick’in iki çocuğu da olduğu bilgisini ekliyor.
Dagens Nyheter, röportajın ardından yayımladığı bir başka makalede Frick’in geçen yıl, daha önce Moskova’da “gerçek mevki sahibi insanlarla tanıştığına dair” tweetler paylaştığını; 2017’de de Rusya’da seçim gözlemcisi olarak çalıştığını yazdı ve ekledi:
“Rusya’nın Ukrayna’da saldırısı sonrası Frick kendisini eski görüşlerinden uzaklaştırmaya çalıştı; Putin’i defalarca savunmasının sadece bir jest olduğunu savundu.”
Ancak İsveç Radyosu’na konuşan Frick, Robert Lansing Enstitüsü’nün argümanlarının zayıf olduğunu söyledi. Expressesn’e verdiği röportajda da “Rusya devletiyle hiçbir zaman işim olmadı. Rusya’nın Ukrayna’da yaptıkları konusunda derin eleştirilerim var” dedi.
İsveç medyası ise Kuran yakma eylemini, çoğunlukla İsveç’in NATO’ya üyelik sürecini olumsuz etkilediği bakış açısıyla ele aldı.
İktidardaki muhafazakar partili Başbakan Ulf Kristerrson’ın ülkeyi aşırı sağ İsveç Demokratları ile işbirliği halinde yönettiğine ve Frick’in de İsveç Demokratları’yla bağlantılı olduğuna vurgu yapan İsveç basını, partinin kendisinin de Rusya’yla bağlantıları olduğu iddialarına yer veriyor. Şu an İsveç’te asıl tartışma, Kristersson’ın ülke yönetiminde nasıl İsveç Demokratları’na bağlı olduğu ve bunun yaratabileceği sorunlar üzerinden sürüyor.
İsveç Haber Ajansı TT’nin haberine göre, uzmanlar her ne kadar Kuran yakma eylemindeki Rusya etkisini gözardı etmese de “somut bir kanıt gösteremiyorlar”.
Lund Üniversitesi’nden Tony Ingesson da, “Olayda Rusya’nın bir etkisi olduğu konusunda şüphe duymak için elimizde sebeplerimiz var. Bu kadar akıllıca organize edilmiş ve sonuçları Rusya’ya yarayan bir eylem bunu düşündürmek için yeterli ancak bu süreci takip etmek çok zor çünkü süreç, olması beklendiği gibi şeffaf veya görünür değil.”
TT, İsveç Savunma Akademisi’nden Jorgen Holmlund’un sözlerine de haberinde yer veriyor:
“Rus yetkililerin böyle bir eylemi organize edecek kabiliyeti var mı? Kesinlikle var. Peki bunun arkasında onların olduğundan, destek ve ödemeyi aracılar yoluyla onların sağladığından emin olabilir miyiz? Hayır. Peki ilişkilerinde istedikleri şey bu mu? Kesinlikle evet.” | 1LABEL_1
|
Sosyal medyada bazı kullanıcılar İsrail’in Gazze’ye hava saldırılarında öldürülen bir bebeğin görüntülerinin bir oyuncak bebeği gösterdiğini iddia etti. | 0LABEL_0
|
Sosyal medyada paylaşılan ve Teyit’e ihbar olarak gelen bir iddiaya göre, Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) ait bir kitapta çocuklara şiddet uygulayan ve cinsel istismarda bulunan kadınlar başı açık, sevgi gösteren kadınlar ise başörtülü olarak temsiledildi. İddianın kaynağı Birgün’den Mustafa Mert Bildircin’in ‘Sembollerle gericilik’ başlıklı haberiydi. İddiayı daha sonra Yol Tv, Sol Haber gibi haber platformları da paylaştı. Konuyu Ahmet Hakan da köşesine taşıdı. | 1LABEL_1
|
Salgınla beraber yanlış bilgiler yayılmaya devam ediyor. Sosyal medyada bu kez Covid-19 testinin ve aşıların güvenilir olmadığı iddia edildi. “Asla Covid-19 testi yaptırmayın” başlıklı paylaşımda testin SARS-CoV-2’yi tespit etmek için güvenilir olmadığı, sadece vücutta bulunan mikrobiyotanın bir parçası olan zararsız virüsleri veya hücre kalıntılarını tespit ettiği öne sürüldü. | 0LABEL_0
|
Kaynak,Getty Images
BBC Türkçe artık WhatsApp'ta. Bizi takip etmek ve haberlerimizin doğrudan telefonunuza gelmesini sağlamak için tıklayın.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında yolsuzluk iddiaları ile başlatılan soruşturma kapsamında tutuklandı.
Sulh Ceza hakimliği, İmamoğlu hakkında 31 Mart seçimleri öncesindeki "kent uzlaşısı" stratejisi bağlamında açılan "terör" soruşturmasında serbest bırakıldı.
Hakimlik, bu suçlamadan adli kontrole gerek görmedi.
İmamoğlu hakkındaki tüm suçlamaları reddetmişti.
CHP ise İmamoğlu'nun tek aday olduğu cumhurbaşkanı adayını belirleyeceği ön seçimi bugün gerçekleştiriyor.
Ülke genelinde kurulan sandıklarda CHP üyelerinin yanı sıra İmamoğlu'na destek vermek isteyenler için "dayanışma sandıkları" da kuruldu.
İmamoğlu'nun tutuklanmasının olası hukuki ve siyasi sonuçlarını inceledik.
İmamoğlu, hakkındaki "yolsuzluk" iddiaları nedeniyle tutuklandı.
Belediyelere kayyum atanması "terör" suçlaması nedeniyle yapılıyor.
Bu nedenle şu anda kayyum atanması ihtimali düşük gözüküyor.
Ancak İmamoğlu ileriki dönemde "teröre yardım" suçlamasıyla görevden uzaklaştırılırsa veya tutuklanırsa İçişleri Bakanlığı tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne kayyum atanabilir.
Bazı CHP kurmayları da sürecin "siyasi" ilerlediğini vurgulayarak kayyum riskinin teknik olarak devam ettiğini söylüyor.
CHP yönetimi, "kayyum atanmayacağı" yorumları konusunda temkinli.
BBC Türkçe'ye konuşan CHP kurmayları, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'ün tutuklanmamasına karşın, yürütülen terör soruşturması nedeniyle yerine kayyum atandığını hatırlatıyor.
CHP kurmayları, İçişleri Bakanlığı'nın İmamoğlu hakkındaki "terör" soruşturmasını gerekçe göstererek görevden uzaklaştırma kararı alması halinde "teknik olarak" kayyum atama ihtimali olduğunu vurguluyor.
BBC Türkçe'ye konuşan CHP'nin hukuk ve seçim işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gül Çifti, yargının araçsallaştırıldığını, bu nedenle kayyum ihtimalinin tamamen bertaraf edildiğinin söylenemeyeceği yorumunu yaptı.
CHP Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer de süreci "siyasi bir dava" olarak nitelendirdi.
Özer, dava süreçlerinin devam ettiğini hatırlatarak kayyum ihtimalinin tamamen ortadan kalkmadığını ancak terör dosyasından tutuklama kararı verilmemesinin, kayyum atanması riskini azalttığını söyledi.
İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından yerine İBB Birinci Meclis Başkanvekili Nuri Aslan geçici olarak belediye başkanvekili olarak görevlendirildi.
İmamoğlu, yolsuzluk iddiası nedeniyle tutuklandığı için Belediye Meclisi toplanarak kendi içinden bir ismi belediye başkanvekili seçecek.
Ekrem İmamoğlu, CHP'nin gerçekleştirdiği önseçime tek aday olarak girdi.
Önseçimde adaylığına ve aday olarak seçilmesine engel bir durum yok.
Resmen adaylık için YSK'nın seçim takvimini açıkladıktan sonra, İmamoğlu'nun CHP Meclis grubu tarafından aday gösterilmesi gerekiyor.
Bu sürecin ardından, Cumhurbaşkanı adaylığı için gerekli koşulları taşıması ve adaylık tarihinde kesin hüküm giymemiş olması şartıyla İmamoğlu resmen CHP'nin cumhurbaşkanı adayı olabilir.
İmamoğlu hakkındaki tutuklama kararı adaylığına ve cumhurbaşkanı seçilmesine engel değil.
İmamoğlu hakkında şu ana kadar kesinleşmiş yargı kararı bulunmuyor.
Ancak tutuklanmasına yol açan soruşturma dahil, kendisine yöneltilen suçlamalardan herhangi birinden kesin hüküm giymesi, siyasi yasak getirilmesi veya cumhurbaşkanı adaylığına engel bir durumun ortaya çıkması halinde adaylığı mümkün olmayacak.
Anayasaya göre cumhurbaşkanı adayı olabilmek ve seçilebilmek için üniversite mezunu olma koşulunu yerine getirmek gerekiyor.
Üniversitenin iptal kararı, şu anda adaylığa engel bir durum oluşturmuyor, bu konuda da yargı kararının kesinleşmesi gerekiyor.
Diploma iptali karşısında İmamoğlu İdare Mahkemesi'ne itiraz kararı aldı.
İdare Mahkemesi, diplomanın iptali yönünde karar verirse, İmamoğlu'nun bu kararı istinafa taşıma hakkı bulunuyor.
Bu süreçlerin sonunda diploma iptal edilirse, İmamoğlu aday olma yeterliliğini kaybetmiş olacak.
Ayrıca İmamoğlu'nun avukatları, diplomanın iptal kararıyla ilgili Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne de hak ihlali gerekçesiyle başvuracağını açıkladı.
Bu süreçte bir seçim olursa ve İmamoğlu başvuruda bulunursa, aday yeterliliğini taşıyıp taşımadığına Yüksek Seçim Kurulu (YSK) karar verecek. | 1LABEL_1
|
Kaynak,Getty Images
Ülkedeki tedarik zincirinin Ukrayna savaşından olumsuz etkilenmesi nedeniyle İngiltere'deki bazı süpermarketler her bir müşterinin alabileceği yemeklik yağ için sınırlamalar belirledi.
Market zinciri Tesco, müşteri başına üç adet, Waitrose ve Morrisons ise iki adet yağ ürünüyle satışlara sınırlama getirdi.
İngiltere'nin ayçiçek yağı tedariği büyük oranda Ukrayna'dan sağlanıyor. İthalat zincirinde yaşanan aksamalar stoklarda azalmaya ve alternatif ürünlere talebin artmasına neden oldu.
İngiltere'de perakende ticareti temsil eden örgüt British Retail Consortium, sınırlamaların geçici olduğunu belirterek, amacın "herkesin ürünlere ulaşabilmesi" olduğunu kaydetti.
Marketlerin hem market içi hem de online satışlarda uyguladığı sınırlamalara, zeytinyağı ve kanola yağı da dahil ediliyor.
Haberin sonu
Iceland market zincirinde de benzer bir sınırlamanın uygulandığına yönelik sosyal medyada gönderiler paylaşılsa da zincir yetkililerinden henüz bir yorum gelmedi.
Market uzmanı Ged Futter, müşterilerin yemeklik yağ konusunda birçok alternatife sahip olduğunu vurguladı.
Öte yandan Futter, sınırlamalar yoluyla şimdilik ertelenmiş olsa da, önümüzdeki aylarda raflarda ayçiçek yağı bulmanın zorlaşabileceği uyarısında da bulundu.
Kaynak,Bryan Roberts
Sainsbury's ve Asda adlı marketlerde ise şu ana kadar yemeklik yağlarda bir sınırlama uygulanmadı.
Assosia adlı piyasa inceleme kuruluşunun verilerine göre, Ocak ayından bu yana bir litrelik ayçiçek yağının fiyatı ortalama yüzde 10 artarak 1,26 pound'a yükseldi.
Beş litrelik şişelerde ise yüzde 6'lık fiyat artışı yaşandı.
Ayçiçek yağını ürünlerinde kullanan diğer gıda üreticileri de bu ürünlerde yaşanan azalmaya ilişkin kaygılarını belirtiyor. | 1LABEL_1
|
Soma Holding: ''Bu madenden kim sorumluysa derhal çıkıp hesap vermeli!'' Soma’da yaşanan facianın yankıları sürerken, konu hakkında bir açıklama da bugün öğlen saatlerinde Soma Holding’den geldi. Soma Holding Halkla İlişkiler Müdürü Bünyamin Kazlı, elim kazada hayatını kaybeden işçi yakınlarına baş sağlığı dilediği konuşmasında “Bu işlerle bağlantılı olan bir Maden Tetkik Arama var, onlar sorumlu olabilir. E içerde kömür olduğundan bahsediliyor. Türkiye Kömür İşletmeleri bir şeyler söyleyebilir. Yani sesli düşünüyorum… Konu ile bağlantılı Soma Linyitspor teknik direktörü bir açıklama yapabilir. Birçok kurum var aslında yani” sözleriyle sorumluların bir an evvel bulunup hesap sorulması gerektiğine dikkat çekti. Türkiye’de madenciliğin bıçak sırtı bir meslek olduğunu ve her dönem irili ufaklı bu tip tatsızlıklar yaşandığını söyleyen Kazlı, “Aslında bu işin iç yüzüne baktığımızda Türkiye’de maden işi tek parti döneminde başlıyor” diyerek sorunun özüne inilmesi gerektiğini ifade etti. “Hele CHP’li yöneticilerin bir ifadesi alınsın bakalım, neymiş ne değilmiş muhtemelen ortaya çıkacaktır” diyen Kazlı, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Yani tabi itham eder gibi olmak istemem, ama zaten bir suçları yoksa da o ortaya çıkacaktır, yanlış anlaşılmasın. Neticede onlar açısından korkacak bir şey olduğunu sanmıyorum. Korkuyorlarsa da zaten… Neyse…” Bu dönemde holding olarak kendilerinin de herkes gibi çok büyük acılar çektiklerini söyleyen Kazlı, bunların kamuoyu tarafından göz ardı edilmesinin üzücü olduğunu vurguladı. Mühendis arabalarının taşlanmasından, plaza önündeki eylemlerde çalışanların yaşadıkları anksiyeteye kadar birçok etkenle baş etmek durumunda kaldıklarını söyleyen başarılı yönetici, “Biz aslında kuru bakliyat firmasıyız. İşçiler bahçede maden ocağı bulmuş. öğle tatillerinde gidip kendi kömürlerini çıkartıyorlardı. Takdir edersiniz ki bu bizi kazadan sorumlu yapmaz. İsmimiz Soma diye bu kadar üstümüze geliniyor. Yani arkadaşlar biraz makul olun. Washington portakal kötü çıkınca Beyaz Saray’a suç bulunuyor mu?” sözleriyle, sırf isim benzerliğinden ötürü yaşadıkları mağduriyeti dile getirdi. Böyle acılı bir dönemde daha fazla bu konu üzerine konuşmak istemediğini söyleyen Kazlı, “Santiye şefi olur, işçi olur, ne bileyim chp veya 3. havalimanını istemeyen Almanya olur ama yani yeter ki bir sorumlu bulunsun” sözleriyle artık bir an evvel yetkili mercilerin harekete geçmesi gerektiğini ifade etti. Son olarak yakınlarını kaybeden herkese taziyelerini ilettiklerini söyleyen Kazlı; “Bize borçları var mı bilemiyoruz şu anda ama varsa bi kolaylık sağlama noktasında...'' derken üzerine yürümeye başlayan öfkeli gazeteciler nedeniyle apar topar toplantıya son verdi. | 0LABEL_0
|
Bir Twitter hesabı tarafından 5 Şubat 2022 tarihinde yapılan paylaşımda yeni bir HIV varyantının ortaya çıktığı ve buna Covid-19 aşılarının sebep olduğu iddia edildi. | 0LABEL_0
|
Cizre’de nehre düşüp kaybolan gencin cansız bedeni 16 gün sonra bulundu Şırnak'ın Cizre ilçesinde 16 gün önce Dicle Nehri kıyısında balık tutarken dengesini kaybederek suya düşüp kaybolan 25 yaşındaki Abdurrahman Ütün’ün cansız bedeni, Silopi’nin Kavaözü köyünde nehir sulanın ortasında bulunan ağaca takılı halde bulundu. ’de 16 Nisan'da meydana gelen olayda balık tutmaya çalışan 25 yaşındaki , iddiaya göre dengesini kaybederek suya düşüp akıntının etkisiyle kayboldu. Olayı görenlerin ihbarıyla bölgeye sevk edilen Cizre Belediyesi Su Altı Arama Kurtarma ekibi, AFAD, UMKE ve Tatvan Emniyet Müdürlüğü Su Altı Grup Amirliği ekipleri nehirde kaybolan genci kurtarmak için çalışma başlattı. Yapılan bütün çalışmalara rağmen kayıp gence ulaşılamadı. Bir haftalık çalışmanın ardından çevre illerden gelen AFAD, UMKE ve Tatvan Emniyet Müdürlüğü Su Altı Grup Amirliği ekipleri görev yerlerine geri dönerken Cizre Belediyesi Su Altı Arama ve Kurtarma ekibi arama çalışmalarına devam etti. Cizre Belediyesi Arama Kurtarma Ekibi 16 gün önce nehirde kaybolan gencin cenazesini Silopi’ye bağlı Kavaözü köyü mevkiinde nehrin ortasında bulunan bir ağaca takılmış halde buldu. Kurtarma ekibi tarafından köye getirilen cenaze, Cizre Belediyesi'ne ait cenaze aracı ile otopsi yapılmak üzere Cizre Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Yapılan otopsinin ardından Ütün’ün cenazesi ailesi tarafından teslim alınıp dualar eşliğinde Asri Mezarlığına defnedildi. Olayla ilgili soruşturmanın devam ettiği öğrenildi. | 1LABEL_1
|
Seçime 27 gün kaldı ve liderler seçim gününe yaklaştıkça il ve ilçe ziyaretlerine hız kesmeden devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kocaeli’deki iftar programının ardından dün yani 16 Nisan’da Şanlıurfa’da vatandaşlarla bir araya gelmiş, depremin yaralarının sarılacağına dair vaatlerde bulunmuştu. | 0LABEL_0
|
Anüsü olmayan 500 yıllık deniz canlısının sırrı çözüldü Kaynak Cambridge Üniversitesi Fotoğraf yazısı sanatçının fosillere dayanarak yaptığı Saccorhytus coronarius çizimi Yaratığın boyunun milimetreyi geçmediği sanılıyor 18 Ağustos 2022Victoria Gill BBC Bilim MuhabiriBilim insanları ağzı olan anüsü bulunmayan mikroskopik omurgalı yaratığın evrimsel gizemini çözdüklerini açıkladı 500 küçük fosil 2017 keşfedildiğinde deniz canlısının insanoğlunun bilinen atası olabileceği belirtilmişti Latince Saccorhytus coronarius olan yaratık geçici olarak deutorostom bağımsız gelişmiş ağzı bulunan canlılar grubuna konulmuştu insanlar dahil omurgalı canlıların ilkel ataları yapılan araştırmaysa Saccorhytus farklı grubuna konulması gerektiğini gösterdi İngiltere deki araştırmacılar yaratığın ayrıntılı röntgen analizini yaptı örümcekler böceklerin ataları olan ectozoan grubuna dahil edilmesi gerektiğini söylediler evrimsel karışıklığının hayvanda anüs bulunmamasıydı Saccorhytus ayrıntılı araştıran uzmanlardan Bristol Üniversitesi Emily Carlisle BBC yaptığı açıklamada karıştırıcı ectozoanın anüsü vardır bunun yoktu dedi Emily Carlisle ilginç seçeneğin grubun önceki atalarının anüsü olmaması Saccorhytus bundan evrimleşmesi olduğunu belirtti ekledi evrimi anüs kaybolmuştur ihtiyacı yoktur noktada delikle şeyi halledebiliyordur Saccorhytus yaşam ağacındaki yerinin değiştirilmesinin bakışta ağzın etrafındaki deliklerin solungaç olarak algılanmasıydı deutorostomlarda görülen ilkel Uzmanlar röntgen cihazlarıyla 1 milimetrelik yaratığı incelediklerinde bunların kopmuş omurgaların yuvaları oldukların fark etti fosilleri inceleyen bilim insanları hayvanı yaşam ağacının koymaya çalışıyor gelip evrimleştikleri konusunda resim sunuyor Carlisle Saccorhytus okyanus dibinde yaşıyor omurgaları kalabilmesini sağlıyordu dedi ekledi durduğunu sanıyoruz Bazıları günümüzde yaşayanlara benzeyen uzaylı görünen hayvanların arasında ortamda Kaynak Bristol Üniversitesi Fotoğraf yazısı röntgen cihazları 1 milimetrelik yaratığın fosilini ayrınılı görüntüledi Galler bulunan kayalardaki fosiller inceleme sürüyor Carlisle ortamla ilgili öğreneceğimiz şey Paleontoloji araştırmaları yaptıkça bilinmeyen olduğu fark ediliyor yaratık yaşadığı ortam yüzey kazınıyor Kaynak Bristol Üniversitesi | 1LABEL_1
|
Bir Facebook hesabı tarafından 15 Eylül 2023’te yapılan paylaşımda Ülker grubun, Ülker Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nun ismi Fenerbahçe Atatürk Stadyumu olarak değiştirilince sponsorluğunu çektiği iddia edildi. | 0LABEL_0
|
Bir Instagram hesabının 15 Eylül 2023’te yaptığı paylaşımda, Beşar Esad’ın 6 ay içinde ülkelerine dönmeyen Suriyelilerin mal varlıklarına el konulacağı ve Suriye vatandaşlığından çıkarılacaklarını duyurduğu iddia edildi. | 0LABEL_0
|
Ukrayna – Rusya arasında 24 Şubat’tan bu yana şiddetli bir şekilde devam etmekte olan çatışmalar, birçok söylentiyi beraberinde getirmeye devam ediyor. | 0LABEL_0
|
6 Şubat 2023'te Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki iki büyük deprem başta çevre iller olmak üzere çok sayıda şehirde hissedildi. | 0LABEL_0
|
Bilgi doğası gereği sosyal. Bilginin anlam kazandığı yer de yine sosyal bağlamlar ve ilişkiler olarak kabul ediliyor. Bu nedenle, bilginin şekillendirdiği ilişkileri, bilgiye erişim engellerini, zorluklarını ve ihtiyaçlarını anlamak için geniş ve evrensel bir çerçeveye ihtiyaç var. Bu sınırları her daim değişen çerçevenin ismi ise bilgi ekosistemi. | 0LABEL_0
|
Subsets and Splits
No community queries yet
The top public SQL queries from the community will appear here once available.