text
stringlengths 17
34.5k
| label
class label 2
classes |
---|---|
Bir X hesabı tarafından 14 Temmuz 2024 tarihinde paylaşılan videonun Donald Trump’a silahlı saldırı düzenleyen suikastçının etkisiz hale getirildiğini gösterdiği iddia edildi. | 0LABEL_0
|
Uzmanlara 2 litre içmeye yokKaynak MediaFotoğraf yazısı İnsanlar ihtiyaç duyduklarından suyu tüketiyor olabilir 30 Kasım 2022İskoçya Aberdeen Üniversitesi araştırmacılar 2 litre içilmesi tavsiyesinin ihtiyaç duyulandan olduğunu söylüyor Science dergisinde yayımlanan araştırma günlük ihtiyacının bölümünün gıdalardan alındığını hesaba katıyor yüzden bilim insanları 1 5 1 8 litre tüketmenin yeterli olacağı görüşünde Bundan önceki araştırmaların örneklem büyüklüklerinin küçük sınırlı olduğu belirtiliyor BBC konuşanAberdeen Üniversitesi Prof John Speakman 2 litre hesaplamasının küçük yanlışlıktan kaynaklandığını söylüyor Speakman bunu açıklıyor İçmemiz gereken sindirmemiz gereken toplam yediklerimizden aldığımız miktarı arasındaki farktır İnsanların gıda tükettiğini etmenin insanlara yemek yediklerini sormaktı İnsanlar yemek yediklerini azımsadıkları eksik bildirdikleri yapıldı nedenle ihtiyaç duyulan miktarı abartıldı devri yapan insanlar içiyorKaynak ABERDEEN ÜNİVERSİTESİFotoğraf yazısı Araştırma İskoçya Aberdeen Üniversitesi yürütüldü Yeni araştırma bilim insanları çapında işbirliğine geniş nüfusu kapsama aldılar Araştırmacılar 23 farklı ülkeden 8 96 arasındaki 5 604 kişiyle çalıştılar Kararlı izotop tekniği verilen yöntemi kullanan bilim insanları insanların içtikleri suyun içindeki hidrojen molekülünü kararlı izotopu olan döteryum hidrojen değiştirdiler İnsan vücudunda bulunan döteryum zararsız element Suyun vücutta sindirildiğini bulmak döteryumun atıldığını incelediler Buna devri yapan insanlar içiyordu Araştırma nemli ortamlarda yüksek rakımlarda yaşayanların sporcular emziren kadınlarında devirleri olduğunu buldu devrinde önemli etkense vücudun yaktığı enerji miktarıydı yüksek değerler 4 2 litre 20 35 erkeklerde gözlendi miktar yaşla azalıyordu 90 yaşlarındaki erkekler 2 5 litreye iniyordu 20 40 kadınların devir miktarları 3 3 litre rakam 90 yaşında 2 5 litreye düşüyordu Gıdalardan alınan miktarıKaynak Getty ImagesFotoğraf yazısı Prof Speakman gıda halihazırda ihtiva ettiğinden yemek yiyerek önemli miktarda sağlanır diyor Prof Speakman devrinin içilmesi gereken miktarı olmadığını söylüyor 20 lerindeki erkeğin 4 2 litre içmesine yoktur değerin yüzde 15 yüzeyinden yapılan alışverişi metabolizmadan üretilen oluşturuyor Gereken tüketimi miktarı 3 6 litredir gıda ihtiva ettiğinden yemek yiyerek önemli miktarda sağlanır çalışma hepimizin bardak içmesi gerektiğine önerinin durumda insan yüksek olduğunu alımı herkese uyan reçete verilerle desteklenmediğini gösteriyor Bilim insanı araştırmanın insanların gelecek ihtiyaçlarını etme konusunda büyük adım olduğunu söylüyor içmenin önemli maliyeti olabilir Prof Speakman içme suyunun olmadığını söylüyor ekliyor 40 insan ihtiyaçlarından litre içerse tedarik etmemiz gereken 20 litre suyu gereksiz yere içip idrara dönüştüğünüz anlamına gelir Bunu yapmanın bedeli | 1LABEL_1
|
Kaynak,Getty Images
Türkiye'de konut fiyatlarındaki artış ciddi boyutlara varmış durumda.
Hem ev satış fiyatları hem de kiralardaki yükseliş, enflasyonla alım gücü düşen insanların bütçesini zorluyor.
Türkiye genelinde ev fiyatlarındaki artış yüzde 100'e varmış, kimi şehirlerde aşmış durumda.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, açıkladığı yeni paketlerle konut fiyatlarında yaşanan yükselişe karşı vatandaşları korumak niyetinde olduklarını söyledi.
Ancak konutların daha iyi kredi oranlarıyla satışının yapılmasının yükselen ev fiyatlarına çare olacağı düşünülmüyor.
Haberin sonu
Ekonomist Murat Gülkan, "Konut fiyatlarında ve kiralarda böylesine bir yükseliş varken neden ucuz krediyle fiyatlar daha da yükseltiliyor, anlamak zor" yorumunda bulunuyor.
Erdoğan'ın konuşmasında üç ayrı paket açıklandı.
Bunların ilk ikisi 2 milyon TL'ye kadar olan konutlar için ev sahibi olmak isteyenleri hedefliyor.
Kaynak,DHA
Ekonomist Arda Tunca, İstanbul'da bu fiyatlara ev kalmadığını, İstanbul dışındaki şehirlerde bile ev fiyatlarının bu seviyeyi aştığını vurguluyor.
Tunca, "Maaşlar enflasyonla aynı oranda artmadığı için nüfusun büyük bir bölümü için ev sahipliği imkansız hale geldi" diyor.
Gayrimenkul değerleme uzmanı Ahmet Büyükduman ise inşaat sektörüne teşvik sunulmasını, konutta arz sorununa can suyu sağlayacağı için olumlu buluyor.
Ancak Büyükduman'a göre de açıklanan bu paket genel olarak konutların fiyatını artıracak bir hamle.
Açıklanan birinci paket, ilk kez konut alacaklara yönelik. Paket, İlk Evim Konut Finansman Paketi olarak isimlendirildi.
2 milyon liraya kadar ilk kez, sıfır ev satın alanlar, 10 yıla kadar vade ve aylık yüzde 0,99 faizle kredi edinebilecek.
İkinci paket ise döviz tevdiat hesaplarını bozduranlara veya fiziki altınlarını Merkez Bankası'na satanlara avantajlı kredi sağlıyor.
Üçüncü paket inşaat sektörüne yönelik.
Yeni evler inşa etmeleri için müteahhitlere kolay finansman sağlanacak.
Gayrimenkul değerleme uzmanı Ahmet Büyükduman, Türkiye'de konut fiyatlarının bu kadar yüksek olmasını yeteri kadar erişilebilir ve ucuz ev bulunmamasına bağlıyor.
Bu yüzden Büyükduman'a açıklanan bu paketin inşaat sektörüne destek sağlaması bir nevi rahatlama sağlayabilir.
Büyükduman, özellikle ilk kez konut sahibi olmak isteyenlerin hedef alınmasını da olumlu görüyor.
"Tarihimizde ilk defa evini alacak olanlar için bir teşvik ortaya kondu, bu açıdan önemli" diyen Büyükduman, kariyerinin başındaki insanların krediye nasıl erişeceği ya da taksitlerini nasıl ödeyeceği gibi soru işaretlerinin bulunduğunu da inkar etmiyor.
Koronavirüs pandemisinin ortaya çıkmasının ardından da konut başta olmak üzere banka kredilerinde teşvik paketleri açıklanmış, herhangi bir kısıt olmadan konut sektörüne yönelik olarak kredi muslukları açılmıştı.
O dönem konutlara talep arttığı için konut fiyatları yükselişe geçmişti.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, son yaptığı açıklamada her vatandaşı ev sahibi yapana kadar çalışmaların sürdürüleceğini aktardı.
Büyükduman ise faiz oranı düşeceği için ev fiyatlarının yukarı çıkacağına dikkati çekerek, "Bu paketler herkesi konut sahibi yapamaz, ama bir adımdır" diyor.
Ekonomist Murat Gülkan da, "Konut fiyatlarındaki artış, konut kredilerinde ucuzlamayı hemen götürüyor; hatta daha pahalı bir hale getiriyor" açıklamasında bulunuyor.
"Konut kredilerini ucuzlatıp konut fiyatlarını patlatmanın vatandaşa hiçbir faydası yok, zararı var" diyen Gülkan, dar ve orta gelirli kişilere yönelik iyi kalite konut üretmenin gerekliliğini vurguluyor.
Kaynak,DHA
Ekonomistlere göre Türkiye'de konut sektöründeki artan fiyatlar yine dönüp dolaşıp yüksek enflasyon ve düşük politika faizi sarmalına dayanıyor.
Türkiye'de yüzde 70'e varan enflasyona rağmen Merkez Bankası'nın faizi yüzde 14'te tutması, Türk Lirası varlıkların yatırımlarının negatif olmasına yol açıyor.
Ekonomist Gülkan'a göre enflasyonu düşürmeden konut sektöründe yaşanan sıkıntılara çare bulmanın bir imkanı yok.
Yüksek konut fiyatlarının büyük bir sosyoekonomik problem doğurduğunu aktaran Gülkan, "Çoğu hanehalkı için barınma, aylık giderlerinin en büyük kısmını oluşturuyor. Fiyatlar da kiralarla beraber hareket ediyor" sözlerini sarf ediyor.
Bu makalede Google YouTube içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın.
YouTube paylaşımının sonu
İçerik bulunamadı
Ekonomist Arda Tunca, yüksek enflasyon yüzünden gayrimenkulün son yıllarda ciddi bir yatırım aracına dönüştüğünü hatırlatıyor.
Tunca'ya göre konut fiyatlarının bu kadar yükselmesinin en büyük nedenlerinden biri bu.
"Kredi faizleri her ne kadar düşükmüş gibi gözükse de ücretler o kadar baskılanmış durumda ki enflasyona göre aylık taksit ödemelerinin gerçekleştirilmesi mümkün değil" diyen Tunca, açıklanan paketi bu yüzden siyasi bir hamle olarak tanımlıyor.
Tunca'ya göre bu yüzden bu paketlerle ciddi bir konut talebinin oluşması mümkün değil:
"Diyelim ki paketler gerçekçi ve bu sayede ciddi bir konut talebi yaratıldı, ancak kredi genişlemesi tarihin en yüksek seviyelerinde. Talebin artması enflasyonun daha da yükselmesi anlamına gelir. Enflasyonla mücadele etmek için popülist bir yaklaşımla enflasyonu artırıcı bir başka unsur daha yaratılıyor." | 1LABEL_1
|
Kaynak,GETTY IMAGES
Güney Afrika, koronavirüsün Omicron varyantının tespit edildiği ilk yerdi ve ardından ülkede vakalar hızla arttı. Omicron daha sonra birçok ülkede görüldü ve hızla yayıldı.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), bu varyantın daha önce hiçbir varyantta görülmemiş bir hızla bulaştığını açıkladı.
Peki Güney Afrika deneyiminden başka neler öğrenebiliriz?
Güney Afrika'da Covid nedeniyle hastane kabullerine ilişkin veriler, kabullerin tüm bölgelerde keskin bir şekilde arttığını gösteriyor.
Ancak vaka sayısı göz önüne alındığında, hastaneye kaldırılanların sayısı beklendiği kadar hızlı artmıyor. Şu anda daha az hasta, oksijene ve solunum cihazına ihtiyaç duyuyor. Hastalar, daha kısa süre hastanede kalıyor.
Haberin sonu
Discovery Health adında bir sağlık hizmetleri sağlayıcısı, Güney Afrika’da Omicron salgınının başlarında enfekte olmuş yetişkinlerin hastaneye kabul edilme oranlarının, Covid’in ilk dalgasında enfekte olanlara göre, yaklaşık yüzde 30 daha az olduğunu hesapladı.
Güney Afrikalı bilim insanları ise bu verilerin, varyantın daha hafif olduğunu kanıtlamak için yeterli olmadığını söylüyor.
Omicron’u önceki dalgalardan ayıran en büyük fark, popülasyondaki aşılanma oranı ve doğal bağışıklık kazanılmış olması.
İki doz aşı veya geçirilen bir enfeksiyon, insanları Omicron varyantından korumada çok daha az etkili görünüyor. Yine de bu durum insanların ciddi hastalıklara yakalanmasını önlüyor gibi görünüyor.
Kaynak,GETTY IMAGES
Güney Afrika’nın başkenti Johannesburg'daki Chris Hani Baragwanath hastanesinde kıdemli bir bilim insanı olan Dr. Vicky Baillie, hastanede tedavi oranlarının düşmesinin, insanların daha fazla bağışıklığa sahip olmasından kaynaklandığını söylüyor ve ekliyor:
“Mutasyonun daha az öldürücü olduğuna dair bir kanıt yok.”
WHO, varyantın etkisinin daha hafif seyrettiğine yönelik verilerin yanıltıcı olabileceğine karşı uyarıyor. Bunun sebebiyse hastanedeki sayıların düşük olması ve hastaneye kabul edilenlerin çoğunu 40 yaşın altındakilerin oluşturması nedeniyle ağır hastalıklara yakalanma olasılıklarının zaten düşük olması.
Diğer yandan kişilerin hastaneye kabul edilme nedenleri de farklı olabilir ancak Güney Afrika hastaneleri kabul edilen herkesi test ediyor, bu nedenle çok sayıda hafif vaka tespit ediyor.
Bir diğer neden, Güney Afrika’da 60 yaşın üzerindekilerin aşılanma oranının ortalama nüfustan çok daha yüksek olması. Bu da onları ciddi hastalıklara karşı koruyor olabilir.
Güney Afrika, genç bir nüfusa sahip. Örneğin Türkiye’de nüfusu ikiye ayıran medyan yaş 31,5 iken; bu yaş İngiltere’de 40,4, Güney Afrika'da ise 27,6. Bu nedenle Omicron deneyimi daha yaşlı nüfusa sahip ülkeler için farklı olabilir.
Gauteng eyaleti de dahil olmak üzere Güney Afrika'nın en çok etkilenen bölgelerindeki hastanelerden gelen raporlar, hastaneye kabul edilen çocukların sayısında bir artış olduğunu gösteriyor.
Gauteng'de Covid nedeniyle hastanelere kabul edilen çocukların oranı, ilk haftada yüzde 14 gibi yüksek olan bir seviyeden, üçüncü haftada yüzde 8'e düştü.
Bu verileri varyantın gençler için daha tehlikeli olabileceğine dair bir işaret olarak yorumlayanlar da var.
Ancak Johannesburg'daki Witwatersrand Üniversitesi'nden Prof. Dr. Helen Rees, bunun çok küçük sayılara dayandığını belirtiyor.
Bununla birlikte Prof. Dr. Rees, yetişkinlerde olduğu gibi, genellikle Covid nedeniyle kabul edilen çocuklarla başka bir şey için kabul edildikten sonra virüse yakalandığı keşfedilenler arasında ayrım yapamadıklarını da söylüyor.
Dr. Baillie, BBC'ye yaptığı açıklamada, hastanesine Covid nedeniyle kabul edilen az sayıda çocuk olduğunu ve bunların da 2-3 gün içinde iyileştiklerini söylüyor.
Kaynak,GETTY IMAGES
Dr. Baillie ayrıca, bu verilerin çocukların çoğunun yoksulluk içinde yaşadığı bir bölgeden geldiğine dikkat çekiyor. Çocukların bu nedenle yetersiz beslenmiş ve virüse yakalanma risklerinin ortalamadan daha yüksek olabileceğini de belirtiyor.
Güney Afrika’da aşılanma oranları nispeten düşük, nüfusunun sadece yüzde 26'sı tamamen aşılanmış durumda.
Bu nedenle ülkenin Omicron deneyimi, daha yüksek aşılanma oranına sahip ülkelerle doğrudan karşılaştırılamayabilir.
Ancak ülkede doğal bağışıklık oranları çok yüksek.
St. Andrews Üniversitesi'nden Dr. Müge Çevik, aşılama yoluyla hastalığın başkalarına bulaşma riskinin önemli ölçüde azaldığına inanıyor.
Dr. Çevik, ‘’Çünkü insanlar daha kısa sürelerde hasta olacaklar, hastalığı daha hızlı yenecekler ve bu sayede hastalığa daha az yayılma fırsatı verecekler.’’ diyor.
Ancak varyant, daha yüksek aşılama oranına sahip popülasyonlarda bile hızla yayılıyor.
Çok az sayıda aşı enfeksiyonları tamamen durdurabilir, ancak ciddi hastalıkları önleme konusunda, aşılamanın bu önemli mutasyondan sonra bile büyük ölçüde başarılı olduğunu gösteren kanıtlar var.
Net olmayan şey ise aşıların tam olarak ne kadar başarılı olduğu.
Güney Afrika'da yapılan araştırmaya göre, Pfizer-BioNTech aşısı, ikinci dozdan birkaç ay sonra bile hastaneye kaldırılma oranını yaklaşık yüzde 70 azaltıyor. Üçüncü takviye dozundan sonra bu oran yüzde 90'ı aşıyor.
Ancak Güney Afrika’da nüfusun çoğu Johnson & Johnson ve diğer aşıları oldu. Farklı aşıların farklı gruplar için ne kadar etkili kaldığını göstermek için ise daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.
BBCİzleme Servisi'ndenNicola Morrisonhaberekatkıda bulundu. | 1LABEL_1
|
Yunan Devlet Ajansı AMNA haberine 32 yaşındaki polis Selanik olaya sorgu hakimine verdi Sorgu hakimi savcı zanlının tutuklu tutuksuz yargılanacağı konusunda hemfikir olamayınca nihai 5 tanındı süreçte zanlının hapsinde tutulmasına verildi Yunanistan Selanik kentinde 5 ihtarına uymayarak kaçan sürücü Kostas Frangulis polisin ateş açması sonucu yaralanmıştı Başından yaralanan 16 yaşındaki yoğun bakımda tedavi altına alınmıştı Yunanistan Emniyet Teşkilatından yapılan açıklamada polisin genci satın aldığı benzinin parasını ödemeden ayrıldığı benzinlik çalışanının şikayeti aldığı belirtilmişti Açıklamada polis takibinden kurtulmak tehlikeli şekilde araç kullandığı uyarıları dikkate almadığı aktarılan genci polisin ateş açarak durdurmaya çalıştığı kaydedilmişti Roman kökenli Frangulis yaralanması başkent Atina Selanik Roman vatandaşların yaşadığı bölgeler olmak noktada protestolara açmıştı Polis protestoların yoğunlaştığı bölgelerde yoğun güvenlik önlemleri almıştı Hükümet Sözcüsü Yannis İkonomu protestoculara soğukkanlılık sağduyuya etmişti | 1LABEL_1
|
Twitter’da pek çok kullanıcı tarafından ortaya atılan iddiaya göre Covid-19 varyantlarının çıkış tarihleri daha varyantlar ortaya çıkmadan biliniyordu. Kullanıcılar iddianın devamında da bu varyantların planlı olarak çıkarıldığını ve salgının küresel bir tezgah olduğu belirtti. | 0LABEL_0
|
Kaynak,Getty Images
Farklı ülkeler için yatırımla vatandaşlık başvurularında danışmanlık hizmeti veren uluslararası bir şirketin internet sitesinde, ülkeler için ayrılmış sayfalar var.
Bu ülkelerden biri olarak, Türkiye’ye ayrılmış bir sayfa da bulunuyor.
Burada, Türkiye’deki programın çeşitli avantajları anlatılıyor.
Tanıtım şu cümleyle sona eriyor: “Türkiye'deki yatırımcılar için özellikle gayrimenkul rotası cazip durumda. Bu, minimum 400 bin ABD doları ve ek masraflar tutarında bir mülkün satın alınmasını gerektiriyor ve bu da Türkiye'yi piyasadaki en düşük maliyetli yatırım yoluyla vatandaşlık programlarından biri haline getiriyor.”
Son yıllarda Türkiye’de de uygulanmaya başlanan yatırımla vatandaşlık konusunda ülke içinde hem olumlu hem de olumsuz görüşler bulunuyor.
Haberin sonu
Benzer tartışmalar birçok farklı ülkede de yapılıyor.
Peki Türkiye’deki uygulama hakkında neler biliniyor? Dünyada ne tür uygulamalar mevcut? Olumlu ya da olumsuz yaklaşımların dayanakları neler?
Bu ve benzeri sorulara yanıt aradık.
Yatırımla vatandaşlık için ‘altın pasaport’ tanımı da kullanılıyor.
Bu, yatırımla oturum izni sağlayan ‘altın vizeden’ farklı bir uygulama.
‘Altın pasaportta’ yabancılar, belli bir miktar parayla bir ülkeye, o ülkenin istediği ek şartları da kabul edip yatırım yapıyor ve o ülkenin vatandaşlığını elde edebiliyor.
Dünyadaki yatırımla vatandaşlık uygulamaları 1980’lere kadar uzanıyor.
Özellikle Karayip ülkeleri bu konuda dikkat çekiyor.
Son yıllarda ise bu programlar büyük bir endüstri haline gelmiş durumda.
BBC Türkçe’ye konuşan, yatırım karşılığı oturum ve vatandaşlık için danışmanlık hizmeti veren, İngiltere merkezli La Vida Golden Visas şirketinin pazarlama müdürü Lizzie Edwards, yatırımcıların yabancı ülke vatandaşlığını talep etme nedenleriyle ilgili şunları söylüyor:
“Günümüzde çoğu yatırımcı kendisine bir 'B planı' arıyor. Günümüz dünyasındaki belirsizliklerle karşısında, ikinci bir ikamet veya pasaport ihtiyacı hiç bu kadar güçlü olmamıştı.
“Yatırımcıları teşvik eden nedenler farklılık gösterse de başvuruların önde gelen nedenleri arasında güvenlik amaçları, vizesiz seyahatin yaygınlaştırılması ile eğitim ve iş olanaklarını da içine alan küresel fırsatların artırılması yer alıyor."
BBC Türkçe’nin görüştüğü Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Milletlerarası Özel Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. İlyas Gölcüklü, bu uygulamayı savunanların, genel olarak gelişmekte olan ekonomiler için bu durumu bir fırsat olarak gördüklerini söylüyor.
Türkiye’de de “yabancıların istisnai olarak Türk vatandaşlığı almasıyla” ilgili olarak 2016 ve 2017’de yapılan yasal düzenlemelerle yabancı yatırımcıların Türk vatandaşlığı almasının önü açıldı.
2017’de, vatandaşlık için asgari taşınmaz bedeli 1 milyon dolar, sabit sermaye tutarı 2 milyon dolar, asgari istihdam rakamı ise 100 kişi olarak belirlendi.
2018’de ilgili yönetmelikte bir değişiklik yapıldı ve yatırım tutarları değiştirildi.
Bu kapsamda, asgari taşınmaz bedeli 250 bin dolar, sabit sermaye yatırımı şartı ise 500 bin dolara indirildi. İstihdam rakamı ise 50 kişiye düşürüldü.
Bu düzenlemenin ardından programa ilgi arttı.
Düşürülen rakamlar 2022’de tekrar artırıldı.
Bu kez asgari gayrimenkul edinme bedeli 400 bin dolara, asgari sabit sermaye yatırımı 500 bin dolara çıkarıldı.
La Vida Golden Visas şirketinden Lizzie Edwards, bu değişikliklerin Türk vatandaşlığına talebi etkilediğini gözlemlediklerini aktarıyor:
“Hükümet, yatırım alt sınırını 250 bin dolara düşürdüğünde başvurular yüksekti. Haziran 2022’de ise minimum yatırımı 400 bin dolara çıkardılar. Bu hâlâ popüler bir program ancak artık bazılarının bütçesine biraz daha az uygun durumda.”
Kaynak,Getty Images
Peki Türkiye’de yatırımla vatandaş olan yabancılara dair eldeki veriler neler?
Türkiye’de bugüne kadar kaç kişinin yatırım yoluyla vatandaşlık aldığına dair güncel bir resmi veri bulunmuyor.
İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, ilgili yönetmeliğin Eylül 2018’de değiştirilmesinden bir yıl sonra, yani Eylül 2019’da bir açıklama yayımladı.
Bu açıklamada, aradaki bir yıllık dönemde 2 bin 611 yabancı yatırımcının Türk vatandaşı olduğu belirtildi.
Aileleriyle birlikte Türk vatandaşı olan yabancı yatırımcı sayısının ise 9 bin 962’ye ulaştığı belirtildi.
Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise 10 Mayıs 2022’de düzenlediği bir basın toplantısında bu konuda veriler paylaştı.
Soylu, 25 bin 969 yabancı yatırımcının gerekli kriterleri sağlayarak vatandaşlık kazandığını söyledi.
Bu yabancı yatırımcılardan elde edilen gelirin 7 milyar 530 milyon dolar olduğunu belirten Soylu, bu kişilerin yatırımlarının sadece emlak yatırımı olmadığını belirtti.
2019’daki açıklamada, bu yolla en çok vatandaşlık alan ülkelerin başında Orta Doğu ülkeleri yer alıyordu.
İlk onda yer alan ülkeler şunlardı: Irak (327), Afganistan (240), Filistin (170), Mısır (110), Libya (66), Lübnan (44), Saint Kitss ve Nevis Federasyonu (29), Suudi Arabistan (29), Azerbaycan (28), Pakistan (26).
BBC Türkçe, bu alandaki güncel veriler için İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ile Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) bilgi talebinde bulundu. Henüz yanıt alamadı.
TÜİK’in 2022 yılına ilişkin konut satış istatistiklerine göre, ülke genelinde geçen yıl yabancılara 67 bin 490 konut satıldı.
Bu dönemde Türkiye'den en çok konutu 16 bin 312 adetle Rus vatandaşları aldı. Konut alan Rus sayısında yüzde 203,2 artış oldu.
Rusları 8 bin 223 adetle İranlılar, 6 bin 241 ile Iraklılar, 2 bin 705 ile Almanlar, 2 bin 702 ile Kazakistan uyruklular takip etti.
Ukraynalıların aldığı konut satış adedi ise yüzde 106,6'lık artışla 2 bin 574'e yükseldi.
Konut satışlarının hepsi, yatırımla vatandaşlık için yapılmıyor.
Bununla birlikte inşaat sektörü temsilcileri, vatandaşlığın bu satışlar içinde önemli bir yer tuttuğunu savunuyor.
Doç. Dr. İlyas Gölcüklü de “Yatırım yoluyla vatandaşlığın kazanılmasında çeşitli seçenekler olmasına karşın gayrimenkul alımı, Türkiye’de de dış sermayeyi cezbetmek için en sık uygulanan metottur” diyor.
Gölcüklü, TÜİK verilerine göre konut alımında son yıllarda ülke sıralamasının değiştiğini belirtiyor ve “Rusya-Ukrayna Savaşı da nazara alındığında Rusya vatandaşlarının, Türkiye’de konut alan yabancılar listesinde son dönemlerde zirveye çıkmasına da şaşırmamak gerekir” diyor.
La Vida Golden Visas şirketinin pazarlama müdürü Lizzie Edwards, kendi şirketlerine yatırımla Türk vatandaşlığı için başvuranların ülkelerine dair sorumuza şu yanıtı veriyor:
“Türkiye'nin yoğun başvuru almasının nedenine ilişkin temel varsayım, ülkenin Orta Doğu'ya yakınlığının yanı sıra kültürel ve dini benzerlikleri. Türkiye aynı zamanda, AB ve Karayipler'deki birçok yatırımla oturum ve vatandaşlık programına başvururken ne yazık ki çeşitli sınırlamalar ve yaptırımlarla karşı karşıya kalan İranlı, Rus, Iraklı ve Afgan yatırımcılar için de cazip hale gelmiş durumda.”
Kaynak,Getty Images
Türkiye’de de dünyada da yatırımla vatandaşlık programını savunanlar olduğu gibi eleştirenler de var.
Bu konuda dünyadaki tartışmaları aktaran Doç. Dr. İlyas Gölcüklü, “yatırımla vatandaşlığın Avrupa Birliği hukukunda vatandaşlığın metalaştırılması olarak yorumlandığını, vatandaşlığın adeta alınıp satılabilen bir ticari mala dönüştürüldüğünü ve bunun da tartışmalara sebep olduğunu” söylüyor.
Gölcüklü, “Piyasaların dayatması sonucu geliştirilen yumuşak kıstaslarla vatandaşlığın tanınması, vatandaşlığın tanımı ve özü ile tam anlamıyla uyuşmamaktadır. Gerçekten de vatandaşlık, vatandaşı olunan devletle hukuki ve siyasi bağ ile bağlılığı ifade eden ulusal bir kavramken, adeta ulus üstü vatandaşlık yaratan yatırım yoluyla vatandaşlıkta bu niteliklerin varlığından kolayca bahsedilemez” diyor.
Türkiye Barolar Birliği (TBB), Haziran 2022’de, yatırımla Türk vatandaşlığı kazanılmasını düzenleyen yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması ve iptali için dava açtı.
Uygulamanın Anayasa’ya aykırı ve kanuni dayanaktan yoksun olduğunu öne süren TBB, bunu ayrıca “vatandaşlık kavramını soyutlaştırmakla ve özünden uzaklaştırmakla” suçladı.
Danıştay’ın ilgili dairesi, talebi oy çokluğu ile reddetti.
Dünyada yatırımla vatandaşlığa yöneltilen eleştiriler arasında suçlulara hareket alanı açması, kara parayı aklamayı kolaylaştırması ve konut fiyatlarını yükseltmesi iddiaları da bulunuyor.
Türkiye’de de hem son dönemdeki konut fiyat artışları hem de yakalanan bazı yabancı suçluların Türk vatandaşlığı almış olması nedeniyle benzer eleştiriler dillendiriliyor.
Bazı ülkelerin son yıllarda bu programlarını gözden geçirdikleri de görülüyor.
Avrupa Komisyonu son yıllarda hazırladığı raporlarla, yatırımla vatandaşlığın güvenlik, kara para aklama, vergi kaçırma gibi konularda kaygı yarattığını bildiriyor.
Eleştiriler ardından Kıbrıs 2020’de, Bulgaristan ise 2022’de altın pasaport uygulamasına son verdi.
Uygulama kaldırılmadan önce en çok başvurunun Rusya, Çin ve Ukrayna'dan geldiği Kıbrıs’ta, birçok suçluya pasaport verildiğinin ortaya çıkması büyük bir tartışmaya neden oldu.
Komisyon bu uygulamayı sürdüren Malta’ya eleştirilerde bulunuyor.
Altın Pasaport dışında, yatırımla oturma izni imkânı sunan ‘altın vize’ uygulamasında değişikliğe giden ülkeler de oldu.
İrlanda ve Portekiz ‘altın vize’ uygulamasını 2023’te kaldırdı.
Portekiz hükümetinin aldığı kararda ülkedeki konut sorunu önemli rol oynadı.
İngiltere de 2008’de yürürlüğe koyduğu, hızlandırılmış oturum hakkı sağlayan Tier 1 yatırımcı vizesini kara para aklama ve dolandırıcılığın önüne geçmek amacıyla geçen yıl kaldırdı.
Öte yandan Macaristan hükümeti ise 2017’de sona erdirdiği altın vize uygulamasını yeniden başlatmaya hazırlanıyor.
Kaynak,Getty Images
Doç. Dr. Gölcüklü, Türkiye’deki yatırım alt limitinin yükseltilmesinin olumlu bir adım olduğunu ancak başka düzenlemelere de ihtiyaç olduğunu savunuyor:
“Kanada, İngiltere, Almanya gibi gelişmiş ülkeler, salt belirli bir miktar yatırımla yetinmeyerek, öncelikle oturum izni verip yakın gözlemler neticesinde vatandaşlık hakkı tanıyabilmektedirler.
“Vatandaşlığın ekonomik yönlerinden ayrı olarak, sosyal ve politik sonuçlarını da dikkate alarak imkândan yararlanacak kişilerin belirli bir süre Türkiye Cumhuriyeti’ne entegrasyonu, belirli bir süre oturum izniyle takip edilmesi, yatırım asgari tutarlarının daha da artırılması, gelen paranın kaynağının takibi vb. ek şartların da getirilmesinin Türkiye Cumhuriyeti’nin ve de tüm vatandaşlarımızın menfaatleri için daha iyi olacağı kanaatindeyiz.”
Elde somut bir veri bulunmamakla birlikte, TÜİK’in son aylardaki konut satış verilerinde, yabancılara konut satış oranının düşüşte olması, yatırımcı yabancıların vatandaşlık başvurularında bir azalma anlamına gelebildiği şeklinde yorumlanıyor.
Doç. Dr. Gölcüklü gelecekte ise bunun değişebileceği kanısında:
“Kanaatimizce güncel limitin 400 bin dolar olması ve artış gösteren kur etkisi nedeniyle yatırım yoluyla vatandaşlığa olan ilginin eskiye nazaran şimdilik azalıyor olması beklenen bir durumdur ancak savaşlar, iklim değişikliği vb. sebeplerle Türkiye Cumhuriyeti’ne doğru ek göç dalgalarına bağlı olarak bu ilgi zamanla artış da gösterebilecektir.” | 1LABEL_1
|
Milli Eğitim Bakanlığı 2022 2023 eğitim öğretim yılı 1 ’ dönem Öğretim Lisesi sınavları çevrimiçi ortamda düzenleniyor Sınavlar örgün eğitimde görülen Türk edebiyatı matematik coğrafya kültürü derslerden yapılıyor kendine kodları bulunuyor sınav geldiğinde öğrencilere sayısal koduna sorular yöneltiliyor 12 ’ sınıftaki öğrenci 141 kodlu İnkılap Tarihi Atatürkçülük sınava girdiğinde koddaki öğrenciyle soruları görüyor Öğrenciler belirlenen aralığındaki 11 sınavlara erişebiliyor 9 ’ sınıf matematik dersinden sorumlu olan öğrenci sınav belirlenen 9 20 tarihleri arasında istediği saatte sınavını başlatabiliyor Sınavını başlattığı öğrencilere 20 soru yöneltiliyor 20 soru öğrencilere sınav başlatıldığı 25 veriliyor Sınav bilgisayarda sınav sisteminin erişildiği sınav penceresi dışında herhangi pencere açılamıyor planda çalışan internet bağlantısı kullanan uygulamalar varsa kapatılıyor program tarayıcı sayfa açılması hâlinde öğrenciye mesajı verilerek açılan sayfanın kapatılmaması durumunda öğrencinin derse sınavı iptal ediliyor öğrenciler sınava girdiği bilgisayar ekranı dışında telefonlarıyla sınav ekranındaki soruların fotoğrafını çekebiliyor Çevrimiçi ortamda düzenlenen sınavı yapmak istemeyen öğrenciler sayede telefonlarının kamerasıyla sınav sorularını fotoğraflıyor öğrencilerle paylaşıyor öğrencinin sınavını başlatmasıyla Telegram uygulamasında geçtimiz yılın mart ayında kurulan grupta bekleyen öğrenciler sınav sorularının cevaplarını araştırmaya koyuluyor cevapları sınavı çözen öğrenciyle paylaşıyor sayede dersten sorumlu olan öğrenciler sınav kendilerine sorulan soruların cevaplarını öğrenerek çözebiliyor Milli Eğitim Bakanlığı Öğretim Lisesi yetkililerine sınav sorularının Bakanlığın izni bilgisi olmadan paylaşılmasının yaptırımları bulunuyor Bakanlık yetkilileri konuyla ilgili içeriği bilgileri paylaştı “ İlgili kanunun hükümleri yapılan sınavlarda sınav sorularını bunların cevaplarını internet sosyal medya benzeri platformlarda paylaşan öğrenciler işlemler yapılmaktadır Buna sınavda kopya girişiminde bulunan buna yardımcı olanlar 5 yıla hapis cezası talebiyle yargılanabiliyor Sınav sorularını paylaşan öğrenci sınavın yapıldığı tarihten 2 süreyle Bakanlık yapılan ehliyet sınavları dahil sınava başvuramıyor giremiyor ” | 1LABEL_1
|
Sosyal medya platformlarında paylaşılan bir gönderideki görselin, Ankara trafiğinin güncel halini gösterdiği iddia edildi. Paylaşım, Mansur Yavaş yönetiminin kentteki yeni trafik sorununun sorumlusu olduğunu söylüyordu. | 0LABEL_0
|
Bir Instagram hesabı tarafından 1 Kasım 2023’te yapılan paylaşımda limon, bal ve Aspirin kullanılarak hazırlanan bir kürün diz ağrılarını doğal yoldan tedavi ettiği iddia edildi. | 0LABEL_0
|
Şimdi önce WhatsApp'a girin. | 1LABEL_1
|
Katar sahipliğinde düzenlenen 2022 Kupası final mücadelesinde Hoalid Regragui ekibi Fernando Santos yönetimindeki Portekiz Thumama Stadyumu karşıya geldi 1 0 üstünlüğüyle finale yükselirken Portekiz turnuvaya finalde ederek büyük sürprize imza attı Karşılaşmaya Portekiz yıldız futbolcusu Cristiano Ronaldo damgasını vurdu Maçın 51 Ruben Neves giren Cristiano Ronaldo pozisyona girsede golle buluşamadı Portekiz elendi rakibi Portekiz 1 0 ederek Kupası dışına ittiği maçın yıldızı Cristiano Ronaldo gözyaşlarını tutamadı Turnuvaya finalde ederek büyük kırıklığı yaşayan Portekiz Ronaldo üzüntüsü gözlerden kaçmadı 37 yaşındaki oyuncu büyük olasılıkla karşısında Kupası maçına çıktı | 1LABEL_1
|
hevesle herkesin bilimsel araştırmalar tutkulu heyecanlı olabilmesini dilerdim dilediğime etmeliymişim Ölümcül Covid 19 pandemisinin olduğu kriz krize tepkiler çapında milyarlarca insanı bilime ilgili heyecanlı kıldı Bilim getirilen kararlar yaşam özgürlüklerin belirleyicisi haline geldi şey bilimden bilimi yorumlayan bilimcilerden siyasi mücadele çerçevesinde yorumladığı bilime dayanarak tedbirler dayatanlardan etkilendi ortaya çıkan bilimle kitlesel meşguliyetin sorunu Batı ’ çoğunluğu kapsayacak şekilde insanın bilimsel yöntemin normlarıyla anlamda tanışmamış olması Merton normları altında anılan bilim etiği komünalizm evrenselcilik tarafsızlık örgütlü şüphecilik eğitimde medyada bilim müzelerinde bilimsel konular hakkındaki TV belgesellerinde yaygın değildi Pandemiden veri paylaşımı veri iletim protokolleri bağımsız keşifler sınırlıydı bilimsel yöntemin temeli olan komünalizmden taviz veriliyordu Bilimin evrensel olmadığı hiyerarşideki yerini koruyacak elitler krallığı olduğu fikrine geniş çapta müsamaha gösterilmişti finansal çıkarlarla çatışmalar bilimin komşuluğunda serpilmiş tarafsızlık kimsesizliğe terk edilmişti Örgütlü şüphecilik akademik mabetlerde alıcı bulmuyordu hakemli dergiler sonuçları sıklıkla olarak çarpıtarak sunuyordu Bilimsel keşifler kamuya medyaya geniş ölçekte yayılırken yöntemlerinin kesinliğine sonuçların doğasındaki değişebilir olma durumundan araştırmaya neyin abartılabileceğine odaklanılıyordu Bununla bilimin yöntemlerine normların gözardı edildiği sinik yaklaşımla idrak edilmiş olsa idrak bilim çevreleri arasında pandemi öncesinde komünalizm evrenselcilik tarafsızlık örgütlü şüphecilik mücadele veren sesler çoğalmaktaydı Reformcular konumlarda olsa ahlaki açıdan yüksek sayılabilecek zemine sahiplermiş görülüyordu Biyotıptan psikolojiye bilimsel yaşanan kopyalanabilirlik krizi insanlar konularının özüne yaklaşmak şeffaflığı artırmak çaba göstermeye başladı çabalar işlenmemiş veri veri iletim protokolü kod paylaşımlarını kapsıyordu Akademi içindeki eşitliksizliklerin görülmesine iyileştirilmesine çağrılar artmaya başlamıştı kişi kusurların reform kabul edilmesi fikrine açılmıştı Fikir temelli uzmanlar nüfuzlu komitelerde profesyonel derneklerde büyük konferanslarda verme birimlerinde sistemin merkezi noktalarında baskın konumda kalmaya ederken kanıt temelli eleştirilerle sıkıştırılıyordu alanında çalışan bilim alemdarı tutarsız taraflar olmayı sürdürdüse çıkar çatışmalarını şeffaf yola koymak çatışmaların etkilerini azaltmak uğruna gösterilen çaba vardı Araştırmanın araştırılması anlamına gelen araştırma geniş çapta saygı görmeye başlamıştı pandemi krizinin değişimi itekleyeceği umulabilirdi değişim yaşanmasına yaşandı – olabilecek Pandemi komünalizmin rüzgarlar skandalları komplo teorilerini ateşledi dönemde popüler basında sosyal medyada ‘ olgusal gerçekler ’ olarak buldu yayıldıktan The Lancet ’ çekilen hydroxychloroquine hakkındaki rapor başlangıç örneğiydi Paylaşma açıklık eksikliği düzey dergisini 671 hastanenin göz olmayan verilerle desteklediği makaleyi yayınlamaya götürdü uydurmasyonu yayınlanmadan fark etmedi düzey dergisic The New England Journal Medicine benzer makale yayınlamayı başardı bilimci şekilde atıfta bulunmayı sürdürüyor aralığının ateşli kamusal bilimsel tartışması Corona virüsü evrimin mahsulü müydü laboratuvar kazası mıydı ’ yapacağı asgari komünalizm Merton ’ lügatindeki ‘ komünizm ’ sunumuyla yatıştırılabilirdi Wuhan Viroloji Enstitüsü laboratuvar kayıtlarını açardı şüpheyi kaygıyı çırpıda ortadan kaldırırdı Yapmadılar Uygulanan deneylerin hangileri olduğuna şekilde açıklık gösterilmediğinde laboratuvardan sızan teoriler kışkırtıcı çekicilikle güvenilir olmaya laboratuvar sızıntısı teorisini bilimsel araştırmaya atılabilecek büyük tekme açıklama olarak dikkate almak istemiyorum milyonların ölümüyle milyarların ızdırabıyla ilgili eksiksiz kamusal veri paylaşımı yapılamıyorsa bilimsel şeffaflığa paylaşma kültürüne umuttan edilebilir Virüsün kaynağı olursa kabul edilen normlara uyulmamış bunun reddedilmiş olması verebileceği büyük hasarı vermiştir Görünüşe bakılırsa pandemi gecede ‘ ürkütücü evrensel bilim ’ yontulmasına önayak şekilde Covid 19 bilimcisi yorumlar yaptı 2021 Ağustos ’ gelindiğinde Covid 19 1 yazarın dahil olduğu 330 bilimsel makale yayınlanmıştı bilim olarak bildiğimiz şeyi oluşturan 174 disiplinden birinin Covid 19 yayın hazırladığı analizde gösterildi 2020 ’ otomobil mühendisliğinin Covid 19 yayın yapan bilimcisi yokmuş 2021 başında otomobil mühendisleri konuya söyleyeceklerini söyledi İlk bakışta disiplinlerarası eğilimin beklenmedik hareket kabiliyetiyle potansiyeline ulaşması gibiydi çalışmaların düşük nitelikliydi yanlıştı hatalı yönlendirmeler konusuydu Uzmanlığı olmayan kişi gecede uzman kesiliverdi kendilerince dünyayı kurtarıyorlardı suni uzmanlar arttıkça randomize kontrollü çalışmalar tarafsız olan verinin derlenmesi kanıt temelli yaklaşımlar uygun olmadığı olduğu zararlı bulunduğu gerekçesiyle göz edilir geldi Güvenilir çalışma tasarımlarının aşağılanması davul zurnayla kutlanır büyüleyici bilimci çalıştı Covid 19 Çalışmalarına hayranım Katkıları bize dünyaları öğretti Şükran duygum yetenekli olup yaşlanmakta olan bilimsel işgücümüze canlılık katan eğitilmiş araştırmacıyı kapsıyor bilimcinin kolunun altında şüpheli yersiz olmayan delilleriyle şüpheli yersiz olmayan verileriyle baskı makinesinden çıkmış uzman geldi Sosyal medya anaakım medya yetme uzmanların pazarlanmasına yardım etti Epidemiyolog sağlık politikası uzmanı olmayan alanlara bilgisi olan görüşlerin olduğunu bilebilen haberciler epidemiyolog sağlık politikası uzmanı olarak işaret edilebiliyordu Buna karşılık Amerika ’ epidemiyolog sağlık politikası uzmanlarından bazılarına konuya fikirleri yokmuş tehlikelilermiş çamur atıldı konusu yöntemleri verileri anlamadan bilimsel görüşler arasında hakemlik yapabileceğine inanan insanlar yapıldı Tarafsızlık kuyuya düştü çatışma içindeki oluşumlar azından gündemlerini saklamaya çalışırdı Pandemi tutarsız oluşumlar kahramanlık mertebesine yükseldi büyük firmaları bariz biçimde işlevsel hayat kurtaran yenilikler üretti motivasyonlarının gütmek olduğu biliniyordu biliniyor Büyük tütün firmalarının milyonlarca insanın olduğu eşit ölçüde zararlı ürünlerinin tanıtımını yaparken hedef şaşırttığı biliniyor pandemi ürünlerin tesir etkileri kanıtlar gösterilmesini istemek aforoz edilme olarak değerlendirilirdi ‘ Bilimi savunmak ’ sergilenen kibirli otoriter yaklaşım olağanüstü geliştirilen Covid 19 aşılarının yarattığı eşsiz şansı harcayarak aşıya tereddüdü karşıtlığını güçlendirmiş olabilir Tütün endüstrisi itibarını tazeledi Philip Morris kurumsal sorumluluk profilini ileriye taşımak küçük kesimi tütün ürünlerinden kaynaklanan hastalık geçmişi Covid 19 ’ ölme riski taşıyan hayatları kurtarmak solunum cihazları bağışladı Tutarsız olma potansiyeli taşıyan oluşumlar düzene sokulanlar olmaktan toplumsal düzenleyicilere dönüştü Karantina döneminde insan yaşamının geçirdiği sanal dönüşümden trilyonlarca dolar kümülatif pazar değeri kazanan büyük teknoloji firmaları bilgiyi platformlarında kullanıcılara çarpıtarak sunan sansür düzenekleri geliştirdi Herhangi çıkarla bağı olmayan hayrına çalışan bilimciler anlatımları sorgulama cesareti gösterdiği tutarsız olmakla karalanırken şirket hükümet danışmanlığından milyonlarca dolar kazanan danışmanlar seyircilerden topladı kıymetli konumlara yerleştirildi kazandı Örgütlü şüphecilik kamusal sağlığa tehdit olarak görüldü İki düşünce ekolü arasında çarpışma yaşanıyordu Otoriter kamu sağlığına bilim… bilim kaybetti Dürüst sürekliliği olan sorgulamayla farklı yolların keşfedilmesi bilim zaruridir Kamusal sağlık meselesinin otoriter versiyonunda katılımcı olanın eylemler ihanet yozlaşma olarak görüldü anlatı ‘ Savaştayız ‘ savaştayken herkesin emirlere uyması gerekir müfrezeye sağa gitme emri verildiyse askerler sola manevra yapmanın yollarını arıyorsa firari olduğu vurulur Bilimsel şüphecilik vurulmalıydı soru sorulmamalıydı Emirler açıktı emirleri verdi fikrinin uzmanlığının çelişkilerinin yetkili olması gerektiği kararını aldı kişi general aşağılık politikacı diktatör yapmadı bunu bilime siyasi müdahalede bulunuldu devasa biçimde Bunu yapan hepimizdik olmayan küme pişmiş kanıt bulamaçı paraşüt gazeteciliğin bilgisiz donanımsız tecrübesiz yapılan gazetecilik ambalaj haberciliği teşvik coşku partizan medya bilimcileri kendilerinin canavar avatarları hâline getiren ortalığa devasa boyutlarda lakırdı safsata tüküren takma isimli ismini pazarlayan sosyal medya karakterlerinin yaygınlaşması beyin pazarlama güçlerini esneten yetersiz düzenlenmiş endüstri teknoloji şirketleri uzatmalı krizin ızdırabını çeken sıradan insanlar… miktar miktar faziletli düşünme miktar muhteşem bilimsel başarı karışımında yüzdü karışımda çatışmalar siyasi kutuplaşma korku panik nefret bölünme sahte haberler sansür eşitsizlik ırkçılık kronik akut toplumsal işlev bozukluğu vardı Ateşli sağlıklı bilimsel tartışmalara kapımız eleştiriler büyük yardımcılarımızdır John Tukey seferinde grup istatistikçiyi tanımlamak kullanılan ismin ‘ çıngar ‘ olduğunu söylemişti bilimcilere yakışan isim ‘ Savaştayız ’ başlayan söylem adım attı kirli savaş onursuz olanlardan Muhalifler tehdit edildi istismara uğradı sosyal medyada etkisizleştirme kampanyaları medyada haberleri yobazlar yazılan satanlar okunanlar aşağılandı İfadeleri çarpıtıldı bostan korkuluğuna çevrildiler maskara edildiler Wikipedia sayfaları saldırıya uğradı İtibarları yöntemli biçimde harap yerle edildi parlak bilimci pandemi istismara uğradı tehdit edildi tümünün amacı insanları ailelerini perişan etmekti İmzasız takma isimli istismarın ürpertici etkisi vardır istismarı uygulan insanların saygın kişiler arasından çıkması isimlerini pazarlaması kötüdür Yobazlığa ikiyüzlülüğe verilecek uygun yanıtlar medenilik empati ağırbaşlılıktır iletişimin önünü kesen sosyal tecrit altında sosyal medya kullanımı sanal yaşam erdemleri aktarabilir Siyasetin pandemi zararlı etkisi vardı Apolitik bilimcinin söylediği yazdığı şey siyasi gündemler silah hâline getirilebilirdi Maske halk müdahalelerini siyasi olmasın gruba bağlamak gruba adanmış olanları tatmin grubu çileden çıkarır işleyiş müdahalelerin etkili olması geniş çapta olması gereken benimsemenin altını oyar Kamu kılığına giren bilimi yaralamadı İnsanları bırakılmak küçük düşürmek güçlendiren katılımcı halk vurdu bilimci verilerini çıkarsamalarını siyasi partilerin güncel doktrinlerine sosyal medyanın havasını koklayarak değiştirmemelidir değiştiremez sol arasındaki siyasi çatışmaların anlamını yitirmeye başladığı ortamda veriler cümleler yorumlamalar bağlamlarından koparıldı silah olarak kullanıldı apolitik bilimci yerde sol kanattan yorumcuların saldırısına uğrarken yerde sağcıların hedefi muhteşem bilimci kaosta kendini susturmak zorunda kaldı sansür bilimsel araştırma kamu uğraşlarına verdi Pandemi suistimal edilen karalanan tehdit edilen niyetli bilimci kahramanım Hepsine saygı duyuyorum bilimsel duruşlarının benimkiyle örtüşüp örtüşmemesine bakmaksızın yaşamak zorunda kaldıkları şey duyuyorum Duruşları benimkiyle örtüşmeyenleri acılarını paylaşmaya etmekle büyük sevgiyle anıyorum ‘ yüklenmiş ’ evrimin arkasında komplo planlama yoktu kriz zamanlarında olanlar serpilirken zayıflar güçten düşer Pandeminin yarattığı karışıklığı arasında milyonlarca dezavantajlı insan ölür milyarlarca insan çekerken güçlüler tutarsız olanlar tutarsız Korkarım bilim bilimsel normlar dezavantajlıların kaderini paylaştı paylaşıyor bilim herkese yardım edebilir Bilim anlayışlı olmak anlayış görmek kaydıyla insanların gelmiş şey olarak duruyor Çeviri Albina UlutaşlıOrijinal makale https www tabletmag com sections science articles pandemic science John Ioannidis Stanford Üniversitesi ’ epidemiyoloji halk biyomedikal bilim istatistik profesörü Dünyanın saygın bilimcilerinden birisi 2005 tarihli Why Most Published Research Findings False denemesi 3 okuyucuyla okunan makaledir | 1LABEL_1
|
Bir X hesabı tarafından 14 Ocak 2024 tarihinde paylaşılan videoda bir İETT otobüsünün içinde su baskını olduğu iddia edildi. | 0LABEL_0
|
Beşiktaş Sompo Japan fark attı, Sakarya Büyükşehir küme düştü Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi'nin 29. haftasında Beşiktaş Sompo Japan, deplasmanda Adatıp Sakarya Büyükşehir Belediye Basketbol'u 115-62 yendi. Bu sonuçla Sakarya temsilcisinin küme düşmesi sezonun tamamlanmasına 1 hafta kala kesinleşti. İlk çeyrekte Uğur Dokuyan, Alp Karahan ve Tevfik Akdamar'ın sayılarına, Pressey, Gibson, Erkan Veyseloğlu, Alexander, Dusan Cantekin ve Samet Geyikle cevap veren konuk ekip, 5. dakikada farkı 8 sayıya (18-10) çıkardı. Farkın kapanmasına izin vermeyen , Ömer Utku Al ve Dusan Cantekin'in pota altından bulduğu sayılarla ilk çeyreği 28-21 önde kapadı. İkinci çeyreğe etkili başlayan konuk ekip, Kenan Sipahi, Can Maxim Mutaf, Benzing, Dusan Cantekin ve Samet Geyik ile basketler bularak 15. dakikada farkı çift hanelere taşıdı: 40-25. Üstünlüğünü sürdüren Beşiktaş Sompo Japan soyunma odasına 23 sayı farkla 57-34 galip durumda gitti. Üçüncü periyoda hem hücumda hem savunmada etkili başlayan konuk ekip, peş peşe top kayıpları yapan Sakarya temsilcisi karşısında Pressey, Samet Geyik, Gibson ve Erkan Veyseloğlu'un sayılarıyla 24. dakikayı 76-34 önde geçerken, son çeyreğe de 40 sayı farkla 88-48 üstün girdi. Üstün oyununu son periyoda da taşıyan Beşiktaş Sompo Japan, müsabakayı 53 sayı farkla 115-62 kazandı. | 1LABEL_1
|
Avrupa devleri derbiye onun için geliyor! Rodrigues'in gidişiyle asıl yeri olan sol açığa geçen Henry Onyekuru, 13 gol ve 3 asistlik performansıyla devlerin dikkatini çekmeyi başardı. | 1LABEL_1
|
Fransa’da yapılan genel seçimlerin ikinci turu sonucunda sol partilerin ittifakı Yeni Halk Cephesi seçimden birinci çıktı. İlk turu birinci tamamlayarak gündem yaratan aşırı sağcıların ittifakı Ulusal Birlik ise bu kez üçüncü geldi. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un partisinin de içinde bulunduğu Cumhuriyet için Hep Birlikte İttifakı seçimi ikinci bitirirken hiçbir parti ya da ittifak parlamentoda çoğunluk sağlayamadı. | 0LABEL_0
|
Sosyal medyada çamur dolu bir hendeğin içinde Afrikalı gençlerin olduğu bir video, elmas madenlerinde çalışmak için satılan Afrikalıları gösterdiği iddiası ile paylaşıldı. İddiaya göre bu video, 2024’te Kongo’da kaydedilmişti. | 0LABEL_0
|
Kaynak,Facebook
Suriye’nin eski Ankara Büyükelçisi Dr. Nidal Kabalan, Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme gündemiyle ilgili “havada olumlu işaretlerin olduğu” yorumunu yaptı.
Şam’dan telefon yoluylaBBC Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Kabalan, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın son konuşmasında normalleşmenin başlaması için Türk ordusunun Suriye’den çekilmesinin ön şart olmadığını söylemesini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye açıklamalarına karşılık olarak yorumladı.
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad’la kişisel tanışıklığı olduğunu, bakanların da birbirini tanıdığını bildiğini söyleyen Kabalan, önümüzdeki süreçte karşılıklı adımların atılması durumunda dışişleri bakanları seviyesinde bir görüşme beklediğini belirtti.
Suriye’nin son Ankara Büyükelçisi Kabalan, ordu dışında hiçbir silahlı gücü sahada kabul etmediklerini, 14 yıllık süreçte gelinen aşamada Suriye’nin önceliğinin değiştiğini ve artık tam kontrolün hedeflediğini belirtti.
Halk Savunma Güçlerini’ni (YPG) de eleştiren Kabalan, “Ayrılıkçı oluşum hayali müzakere konusu değil” dedi.
Haberin sonu
Kabalan ayrıca iki ülke arasındaki normalleşmede en zor konunun Suriyeli mültecilerin dönüşü olduğunu söyledi.
Kaynak,Getty Images
Türkiye ile Suriye arasında, ilişkileri normalleştirmek için geçtiğimiz yıllarda da girişimler olmuş ancak bunlar olumlu sonuçlanmamıştı.
Son süreç, Mayıs 2023’teki bakanlar düzeyindeki görüşmeler ardından tıkanmıştı.
Ancak süreç, Haziran ayında yeniden canlanma emareleri göstermeye başladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 28 Haziran’da yaptığı açıklamada Suriye ile ilişkilerin normalleşme isteğini yansıtan mesajlar verdi.
Erdoğan 5 Temmuz’da ise Esad’ı görüşmeye davet edeceğini söyledi.
Son yıllarda Suriyeli yetkililer, normalleşme sürecinin başlaması için Türk askerlerinin Suriye topraklarından çekilmesi gerektiği yönünde açıklamalar yapmıştı.
Ancak Suriye lideri Beşar Esad, 25 Ağustos’ta Halk Meclisi’nde yaptığı konuşmada, normalleşme konusunda temkinli ifadeler kullanmakla birlikte görüşmelere başlamak için Türk askerlerinin çekilmesinin bir ön koşul olmadığını söyledi.
Kabalan, Esad’ın bu açıklamasının neyin sonucu olduğuna dair sorumuza şu yanıtı verdi:
“Buna, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriye ile ilişkilerin normalleşmesi konusunda istekli olduklarını ifade eden son açıklamalarının neden olduğunu düşünüyorum. Rus ve Iraklı arabulucular tarafından iletilen mesajlar da Türk Cumhurbaşkanı'nın bu konuda ciddi olduğu yönündeydi. Devlet Başkanı Esad'ın bu açıklamalara (Erdoğan’ın açıklamaları) karşılık verdiğini düşünüyorum.
“Cumhurbaşkanı'nın birkaç gün önce Şam'daki Halk Meclisi'nde yaptığı konuşmada vurguladığı husus, Türk güçlerinin Suriye'den çekilmesinin bir ön koşul değil müzakerelerin bir sonucu olması gerektiği ancak böyle bir çekilme için Türkiye'nin bölgesel ve uluslararası garantörlerle sağlam bir taahhütte bulunması gerektiğidir.”
Kabalan iki liderin görüşmesi konusunda da “Bence iki liderin görüşmesi kendi başına hedef değil, sahada atılacak normalleşme adımlarının bir sonucu olmalı” dedi.
Kaynak,Getty Images
Kabalan, normalleşme sürecinde Suriye’nin gündemindeki bazı başlıkların şunlar olduğunu savunuyor:
“Türk askerlerinin Suriye’den çekilmesi, İdlib ve Halep kırsalındaki silahlı gruplara verilen desteğin sona erdirilmesi, terörist grupların ortadan kaldırılması ve bu grupların kontrolündeki yerlerin Suriye devletine devri, stratejik M4 ve M5 karayollarında Suriye kontrolünün sağlanması, sınır kapılarının açılması, Suriye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasında Ankara’nın yardımı, mültecilerin dönüşü...”
Kabalan, görüşmelerin öncekilere göre daha olumlu bir havada olup olmadığına dair sorumuza “Havada olumlu işaretler var” yanıtını veriyor, ardından şunu ekliyor:
“Ayrıca, bazıları Türkiye ve diğer bazı ülkeler tarafından terörist grup olarak tanımlanan ayrılıkçı Kürt grupların son günlerde Ruslardan, kararlarını vermeleri ve Suriye hükümetiyle iletişim kurmanın bir mekanizmasını bulmaları gerektiği yönünde sert mesajlar aldıklarını da belirtmeliyiz.”
Bu aradaTRT Haber’in Türkiye Dışişleri Bakanlığı kaynaklarında dayandırdığı haberine göre Türkiye'nin, Suriye ile ilişkilerin 2011 öncesine dönmesi için dört koşulu bulunuyor.
Bu koşullar şöyle:
“Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve birliğini muhafaza etmek üzere terör unsurlarından arındırılması; Suriye’nin kendi halkıyla, kendi halkının meşru talep ve beklentileri temelinde2254 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararıçerçevesinde gerçek bir ulusal uzlaşı sağlaması; Bununla bağlantılı olarak güvenli ve onurlu geri dönüşler için gerekli koşulların oluşturulması; İnsani yardımların kesintisiz şekilde sürmesi.”
Kaynak,Getty Images
Peki Kabalan’a göre Şam’ın normalleşme sürecinde Türkiye’den beklediği ilk adım ne?
Kabalan, bunun “Suriye’den çekilme taahhüdü” olduğu görüşünde:
“Erdoğan’ın Türk askerlerini Suriye’den çekeceğine dair somut bir taahhütte bulunması ve bu konuda sahada atılacak adımlar için bir takvim sunması gerekiyor.”
Haziran ayının sonunda Türkiye ile Suriye sınırındaki Ebu Zendin sınır kapısı açılmış, bazı silahlı muhalif gruplar bu durumu protesto etmişti.
Bu kapı, silahlı muhalif gruplar ile Suriye ordusu güçlerinin denetimi altındaki bölgelerin arasında bulunuyor.
Kabalan, bu kapının açılması gibi gelişmeleri Türkiye’nin Suriye’ye yönelik olumlu jestleri olarak gördüğünü belirtiyor.
Kaynak,Getty Images
Türkiye-Suriye normalleşmesinin, YPG’nin ana gövdesini oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve SDG denetimindeki alanlarla ilgili olası sonuçlarının ne olacağına dair görüşünü sorduğumuz Kabalan, “Suriye’de ordu dışında hiçbir silahlı gruba yer olmadığını" söyledi.
Kabalan, "sınırlardaki güvenlik konusunda Suriye’nin, Türkiye ile çalışmaya hazır olduğunu" savundu:
“Suriye’de Kürt olsun olmasın, YPG olsun olmasın, PKK olsun olmasın hiçbir ayrılıkçı ya da terörist gruba yer olmayacaktır. Suriye ordusuna karşı silah taşıyan her bir grup ortadan kaldırılacaktır. İnanıyorum ki Suriye; egemenliğini, istikrarını ve güvenliğini tehlikeye atmadığı sürece, sınırları boyunca her türlü güvenlik endişesini ortadan kaldırmak için Türkiye ile el ele çalışmaya hazırdır.”
Bu konuda Şam’ın yaklaşımını aktarırken bir dönemselleştirme yapan Kabalan, “Geçmiş yıllarda farklıydı. Şimdi Suriye hükümetinin önceliği, Suriye'nin tüm bölgelerinin kontrolünü yeniden ele geçirmek ve son 14 yılda ciddi şekilde zarar gören altyapıyı yeniden inşa etme sürecine başlamaktır” dedi.
Bu makalede Google YouTube içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın.
YouTube paylaşımının sonu, 1
İçerik bulunamadı
SDG ile Şam yönetimi arasında da belirli bir mutabakat için dönem dönem görüşmeler yapıldığını hatırlattığımız Kabalan şu yorumu yaptı:
“Bu oyunun sona erdiğini düşünüyorum. Kürt yetkililer ile Suriye güvenlik ve ordu yetkililerinin yaptıkları görüşmelerde ifade edilen pozisyonun bu noktada çok net olduğuna inanıyorum. Suriye'nin hiçbir parçası Kürtlere ya da başka bir etnik kökene verilmeyecektir. Yerel yönetim konularında, kamu ve sivil hizmet gibi bazı konularda işbirliği yapmak için müzakere edebiliriz. Suriye'nin herhangi bir yerinde herhangi bir ayrılıkçı oluşum hayalinin bu toplantılar sırasında tamamen ortadan kaldırıldığına inanıyorum. Bu bir müzakere konusu değil.
“Suriye'deki Kürtler Suriye halkının dokusunun bir parçasıdır. Elinde silah olmayan Kürtler bizim kardeşlerimizdir. Sorun Kürtlerle değil, esas olarak Kandil dağlarından Suriye'ye sızan, Suriye ordusuna ve Suriye halkına karşı silah taşıyan ve saldıran ve Amerikalılarla ittifak kurmaya çalışan bazı Kürtlerle ilgilidir.”
Kaynak,Getty Images
Eski büyükelçiye göre normalleşme sürecindeki en zor konu ise Suriyeli mültecilerin ülkesine geri dönmesi olacak.
Avrupa ülkelerinin son dönemde Suriye’ye dönenlerin barınmasına yardım için bazı adımlar attığını söyleyen Kabalan, yakında Suriye’de büyük bir af çıkmasını beklediğini, bunun da geri dönüşe katkı sağlayacağını söylüyor:
“Suriye'de krizin başlangıcından bu yana ki en büyük af çok yakın. Çok kısa bir süre içerisinde Devlet Başkanı Esad tarafından çıkarılacağına inanıyorum. Bu af, yasadışı yollarla başka ülkelere gidenler de dahil olmak üzere ülkeyi terk eden herkesi kapsayacak. Bu kişiler herhangi bir yaptırımla karşı karşıya kalmayacaklar. Bu da geri dönmek isteyenlerin geri dönüşüne kesinlikle ve büyük ölçüde yardımcı olacaktır.”
Kabalan geri dönüş planlarının başarıya ulaşması için uluslararası toplumun finansal ve lojistik desteğine ihtiyaç olduğunu da ekliyor.
Uluslararası Af Örgütü’nün de aralarında bulunduğu çeşitli insan hakları örgütlerine göre Suriye’deki durum, geri dönüş açısından güvenli değil.
Kabalan ise güvenlik açısı başta olmak üzere şartların dönüş için uygun olup olmadığına dair sorumuza “Kesinlikle evet” yanıtını verip Avrupa Birliği’nin de geri dönüş için maddi destek taahhütlerinde bulunduğu söylüyor ve ekliyor:
“Eğer uluslararası toplum bu konuda ciddiyse, eğer Türkiye ciddiyse, Suriye'nin de Suriye'ye geri dönmek isteyen herhangi bir Suriyeliyi kabul etme konusunda çok ciddi olduğunu garanti edebilirim. Ve dönen Suriyeliler, normal Suriye vatandaşları olarak yaşamak istedikleri sürece geçmişte yaptıklarından dolayı hiçbir sonuçla karşılaşmayacaklardır.”
Kaynak,Getty Images
Kabalan’a göre süreçteki ikinci zor konu ise Suriye yönetimi karşıtı silahlı muhalif gruplara ne olacağı.
Kabalan bazı grupların başka ülkelere gönderilmesi konusunda bir mutabakata varıldığını iddia ediyor:
“Bunlar terörist gruplar. Amerikalılar, Türkler, Katarlılar ve diğerleri tarafından verilmiş silahlardan oluşan cephanelikleri var. Dolayısıyla bu terörist gruplarla mücadele etmek zorundayız. Türk ve Suriyeli yetkililer arasında bu grupların Libya ve bazı Afrika ülkeleri gibi başka yerlere nakledileceklerine dair bir anlaşmaya varıldığına ya da en azından bir mutabakata varıldığına inanıyorum. Bunu reddeden grupların ise ortadan kaldırılması gerekecek.”
Kabalan bazı gruplar içinse orduya entegrasyon yönteminin gündeme gelebileceği kanısında:
“Terör eylemi gerçekleştirmemiş olanlarsa muhtemelen Suriye ordusuna entegre edilebilir. Benimkisi bir bilgi değil bir izlenim ama geçmişte Dera’da bu yaşandı. Bulundukları ya da faaliyet göstermek istedikleri bölgelerde, belirli bir rolle Suriye ordusuna entegre edilebilirler.”
Bu makalede Google YouTube içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın.
YouTube paylaşımının sonu, 2
İçerik bulunamadı
Irak Dışişleri Bakanı Fuat Hüseyin, Temmuz ayında yaptığı açıklamada Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme çabalarında yer aldıklarını belirtmişti.
Kabalan, Irak’ın bu süreçteki rolünün önemli olduğu kanısında.
Irak’ın hem Türkiye hem de Suriye ile iyi ilişkilerine dikkat çekiyor eski büyükelçi:
“Bazıları bunun (Rusya’dan sonra) ikincil bir rol olduğunu iddia edebilir ama ben bunun olumlu bir rol olduğuna inanıyorum. Suriye ve Irak arasındaki ilişkiler mükemmel, Türkiye ve Irak arasındaki ilişkiler çok iyi, Suriye-Irak ve Türkiye-Irak arasında güven var ve Suriye-Türkiye krizine bir çözüm bulmanın Irak'ın ulusal menfaatine uygun olduğuna inanıyorum.
“Kürt meselesinin bölgeyi tehdit eden bir mesele olduğunu unutmamalıyız. İran etkileniyor, Irak etkileniyor, Türkiye etkileniyor ve kesinlikle Suriye de bazı Kürt grupların ayrılıkçı planlarından etkileniyor. Bu mesele muhtemelen İran, Türkiye, Irak ve Suriye arasında bu dört ülkenin toprak bütünlüğüne zarar verecek bölgesel bir Kürt devletinin kurulmasını engellemek üzere mutabakata varılan tek meseledir.”
Kabalan gerekli adımların atılması durumunda bundan sonraki aşamada dışişleri bakanları düzeyinde bir görüşmenin beklenebileceğini söylüyor.
Eski büyükelçi, bu süreçte Hakan Fidan’ın varlığına da dikkat çekiyor:
“Hakan Fidan ve Faysal Mikdad birbirlerini çok iyi tanıyorlar. Her iki ikisini de şahsen tanıyorum ve birbirlerini tanıdıklarını da biliyorum.
“Hakan Fidan'ın birkaç hafta önce olumlu açıklamalar yaptığına düşünüyorum. Gerçi sonrasındaki diğer bazı açıklamalar, bu bahsettiğim açıklamalara karşıydı. Ama deyim yerindeyse 'adamın işini iyi bildiğini' düşünüyorum. İlerleme için neyin gerekli olduğunu biliyor. Hakan Fidan'ın dışişleri bakanlığına getirilmesinin Erdoğan'ın Suriye ile ilişkileri normalleştirme yolunda attığı önemli bir adım olduğuna inanıyorum.” | 1LABEL_1
|
Sosyal medya ve birçok haber sitelerinde dolaşan bir videonun, uçakta kedisini emziren bir kadını gösterdiği iddiası görenlerde şaşkınlık yarattı. Yorumlardan birçok kullanıcının iddianın gerçek olduğunu düşündüğü anlaşılıyor. | 0LABEL_0
|
İlaç tedarik sıkıntısına çözüm şubattaki fiyat güncellemesi erkene çekilerek yüzde 36 yapıldı İlaç avro kuruyla reel avro arasındaki makasın açılması sonuna gösteren sorunu ‘ kangrenleşti ’ İlaç avro kuru şubat ayında güncelleniyor İkinci temmuzda güncellenmişti haliyle reel avro kuru yaklaşık 19 lira Sağlık Bakanlığı ’ belirlediği avro kuru 7 86 liraydı Resmi Gazete ’ bugünkü sayısında Beşeri Tıbbi Ürünlerin Fiyatlandırılmasına Kararda Değişiklik Yapılması ’ fiyatını belirleyen avro değerinde artışa gidildi Buna fiyatlar yüzde 36 77 artırıldı Karara 2023 ’ değişikliğe gidilmeyecek | 1LABEL_1
|
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 18 Ekim 2024’te İstanbul’da Hamas yetkilileriyle bir görüşme düzenledi. Fidan, Hamas Şura Meclisi Başkanı Muhammed Derviş İsmail’e ve heyete siyasi büro başkanı Yahya Sinvar’ın ölümüyle ilgili taziye dileklerini iletirken toplantıda Gazze’nin güncel durumu da ele alındı. | 0LABEL_0
|
Kaynak,Getty Images
"30 yıldır bu sektörün içindeyim. Böylesini görmedim."
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, küresel enerji krizini bu şekilde tanımlıyor.
Bakan Dönmez'in de işaret ettiği gibi başta gaz olmak üzere, petrol, kömür ve genel olarak enerji fiyatları rekor seviyelere çıkmış durumda.
Doğalgaz, konutların ısınmasını ve bazı enerji santrallerinin çalışmasını sağladığı için tam da kış gelirken büyük önem taşıyan bir meta.
Bu yıl Avrupa gaz fiyatlarında şimdiye kadar yüzde 600'e varan bir yükseliş yaşandı.
Haberin sonu
Bu da elektrik fiyatlarına yansıdı; İngiltere'de kısa vadeli elektrik fiyatları bir ara normal seviyesinin 10 katına kadar çıktı.
Yükselen gaz fiyatları, gaz ithal ettiği ülkelerle sözleşmelerinin bu yıl sona ermesi sebebiyle Türkiye'yi de etkileyecek.
Eski BOTAŞ (Boru Hatları İle Petrol Taşıma Anonim Şirketi) yöneticisi ve enerji uzmanı Ali Arif Aktürk, bu gelişmelerden ötürü Türkiye'nin gaz alım maliyetinin ortalama yüzde 30-35 artacağını öngörüyor.
Bu durumun hanehalklarına nasıl yansıyacağı konusunda ise Aktürk, "Bunu tüketiciye ne şekilde yansıtırlar, o artık Hazine'nin gücüne bağlı" diyerek açıklıyor.
Kaynak,Getty Images
Evlere verilen doğalgazda kesintiler beklenmese de doğalgaz ile çalışan santrallerin zora girmesi durumunda elektrik kesintileri yaşanabilir.
Aktürk, "Kış çok soğuk geçerse sıkıntılı dönemlerde gaz santrallerinin gazı kesilir, o zaman da elektrik kesintileri başlar; elektrik kesintilerini de gezdirerek çözerler" diyor.
GazDay Enerji Danışmanlık Şirketi Genel Müdürü Mehmet Doğan da Türkiye'nin gaz alım faturasının önümüzdeki altı aylık dönemde yaklaşık 10 milyar dolar artabileceğini düşünüyor.
Bu artışların bir kısmının kamu tarafından karşılanması sebebiyle devletin artan gaz maliyetlerinin ne kadarını vatandaşa yansıtacağı henüz bilinmiyor.
Doğan ayrıca, "Hükümet zam yapmasa da siz siz olun gaz kullanmayın, az kullanmaya çalışın. Sonuçta bu ülkeye ve devlete zarar verecek bir şey. Yalıtımınızı yaptırın, polarlarınızı, kazaklarınızı giyin, evinizi 18 dereceye kurun ki az doğalgaz tüketilsin" tavsiyesini veriyor.
Öncelikle enerji krizinin neden Avrupa'da başladığını anlatalım.
Aslında krizin nedeni, hem arz hem talep hem de piyasa tarafında, çok fazla unsurun bir araya gelmesiyle ortaya çıktı.
Pandeminin etkisini azaltmasıyla ekonomik büyümenin hızlanması ve sanayi üretiminin artması, doğalgaza talebi yükselten nedenler arasında.
Geçen kışın soğuk geçmesi ve evden çalışmanın artmasıyla hanelerin kullandığı doğalgaz miktarının artması da talebi yükseltti.
Avrupa'da geçen kış ortaya çıkan talep, gazın depolardaki oranının yüzde 30 gibi endişe verici seviyelere inmesine neden oldu.
Yeşil politikaların güç kazanmasıyla santrallerde kömür yerine daha yeşil olduğu kabul edilen doğalgaz kullanılmaya başlandı.
Avrupa'nın genelinde rüzgar ve güneş gibi yeşil enerji kaynakları önceliklendirildi; nükleer santraller kapatıldı ve kömür kullanımı azaltıldı.
Ancak rüzgar ve güneşin istikrarlı bir şekilde enerji sağlayamaması, doğalgaza olan talebi artırdı.
Üreticiler ise artan bu talebe yetişemedi.
Gaz santralleri pandemi döneminde yapmaları gereken bakımları geciktirince artan talebe olması gerektiği kadar yetişemedi.
Norveç, beklenenden daha az gaz üretti.
Hollanda, gaz sahası Groningen'deki deprem riski nedeniyle üretimde kısıntıya gitti.
Diğer taraftan Avrupa'nın en büyük gaz ithalatçısı olan Rusya ise artan talebe ilave arz ile yanıt vermedi.
Buna neden olarak da Avrupa'nın karşı çıktığı Kuzey Akım 2 boru hattı projesini Rusya'nın bu vesile ile kabul ettirme gayreti gösteriliyor.
Gas&Power Enerji Uzmanı Emin Emrah Danış, bu süreci, "Başta Baltık ülkeleri, doğu Avrupa ülkeleri ve ABD olmak üzere kimi ülkeler, Kuzey Akım 2 doğalgaz boru hattının inşa edilmesini engelleyemese de iki seneye yakın bir süre geciktirdi" diyerek anlatıyor.
Danış, Ukrayna'yı es geçerek doğalgaz ihracatının önemli bir bölümünü Kuzey Akım 2 ve Türk Akım 2 boru hatlarına kaydırmayı planlayan Rusya'nın, AB'nin çıkardığı engellere ilave gaz tedariği yapmayarak yanıt verdiğini aktarıyor.
Danış'a göre Rusya'nın Kuzey Akım 2 boru hattına gaz doldurmaya başladığı haberleri gelse de bu hattan gaz akışı henüz başlamış değil.
Bütün bunlara bir de finansal piyasalardaki spekülatif işlemler eklenince Avrupa bir enerji krizine girdi.
Avrupa'da yükselen fiyatlar ise dünyanın kalanına da sıçradı.
Kaynak,Getty Images
Daha şimdiden Avrupa'da havlu atan enerji şirketlerini, Çin'de üretime ara veren fabrikaları duymak mümkün.
Bu krizin en hızlı etkisi enerji yoğun sektörlerde görülüyor.
Avrupa'da şimdiden gübre üreticileri arz kesintisine gitti.
Bu da halihazırda yükselen küresel gıda fiyatlarının daha da artmasına yol açabilir.
'Bütün malların temininde eksiklik olabilir'
Enerji uzmanı Mehmet Doğan bütün bu krizde suçun Avrupa'da olduğunu düşünüyor:
"Avrupa'nın enerji ihtiyacı ve talebini doğru planlayamamış olmasından başka bir şey değil."
Doğan'a göre piyasa koşulları ve doğalgaz alımı için yapılan sözleşmeler yüzünden bütün sektörlerdeki üreticiler için adil olmayan bir rekabet ortamı oluştu.
Bu yüzden kimi şirketlerin üretimini durdurduğunu söyleyen Doğan, "Her türlü malın temininde eksiklik, her türlü fiyatta yükselme beklemek lazım" diyor.
Avrupa'da baş gösteren bu krize doğalgazın neredeyse tamamını ithal eden Türkiye de zor bir dönemde yakalandı.
Türkiye'nin 2021 yılının sonuna kadar bitmesi beklenen ithalat sözleşmeleri var.
Doğalgaz, boru hatlarıyla taşınarak evlere ve santrallere ulaşıyor.
Ancak doğalgazın ihtiyacı karşılayamadığı durumlarda ya da taşınamadığı yerlerde LNG devreye giriyor.
LNG, doğalgazın belirli bir soğutma işleminin ardından sıvı hale dönüştürülmesiyle elde ediliyor, enerji ihtiyacının olduğu yerlere kolayca taşınabiliyor.
Türkiye de doğalgazın ihtiyacını karşılamadığı durumlarda LNG alımı gerçekleştiriyor.
Kaynak,Getty Images
Türkiye'nin bu kış da LNG alması bekleniyor.
Ancak LNG fiyatlarının da yükselmesi de enerji faturasının kabarmasına yol açacak.
Türkiye, doğalgazı Rusya, Azerbaycan ve İran'dan boru hatlarıyla, LNG'yi de Cezayir, Nijerya ve diğer ülkelerden gemilerle satın alıyor.
Türkiye'nin Rusya, Azerbaycan ve Nijerya ile 1990'lı ve 2000'li yıllarda imzaladığı uzun vadeli doğalgaz ithalat sözleşmelerinin ise bu yıl vadesi doluyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, ilave doğal gaz anlaşmasının Azerbaycan ile 2024 sonuna kadar geçerli olmak üzere yapıldığını açıkladı.
'Faturayı yine biz ödüyoruz'
Gas&Power Enerji Uzmanı Emin Emrah Danış, "Döviz kurlarındaki artışı da dikkat aldığımızda enerji fiyatlarındaki artışın hem toplam enerji ithalat faturası hem de tüketicilere uygulanan nihai fiyatlarda önümüzdeki dönemde artışlara yol açması bekleniyor" açıklamasında bulunuyor.
Bu yüzden Danış'a göre konutlarda, fabrikalarda ve işyerlerinde elektrik ve doğal gazın verimli kullanılması kamu kaynaklarının korunması ve karbon salımını düşürmek için önemli.
GazDay Enerji Danışmanlık Şirketi Genel Müdürü Mehmet Doğan ise kamunun artan maliyetlerinin vatandaşa yansıtılması gerektiği görüşünde.
Doğan, "Bu fatura hanehalkına, sanayiye ve enerji santrallerine yansıtılmalı, yoksa büyük bir zararı olur. İnsanların yaktıkları gazın fiyatını bilmesi lazım, devlete gelecek büyük yükü daha sonra yine biz ödüyoruz" yorumunda bulunuyor.
Uzmanlara göre Avrupa'daki enerji krizi yeşil politikaların da bir sonucu.
Enerji uzmanı Ali Arif Aktürk, karbon nötr bir dünyanın hayal olduğu görüşünde:
"Karbon nötr bir dünyaya geçelim, bunu herkes istiyor. Ancak bunu sadece rüzgarla, güneşle, yanında bir yedeği olmadan yönetmenin imkanı yok.
"Ya nükleer santraliniz olacak, ya gaz ya kömür ya da petrolden elektrik üreteceksiniz bunların üretemediği dönemde."
Uzmanların üzerinde anlaştığı bir diğer konu da Rusya lideri Vladimir Putin'in elinin Avrupa'ya karşı güçlenmiş olduğu.
Kaynak,Getty Images
Putin, şimdiye kadar yaptığı gibi bundan sonra da her diplomatik meselenin tartışılması sırasında gaz kartını masaya koyabilecek.
Aktürk buna, "Putin'in bir cümlesiyle gaz piyasası yüzde 40 gerileyebiliyor" diyerek örnek gösteriyor.
Enerji uzmanı Mehmet Doğan da Avrupa'nın yeşil politikalarına karşı Putin'in güç kazandığı görüşünde:
"Putin'in açıklamalarında da bu var, 'Gazı istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Biz gazı üret mi diyeceğiz üretme mi diyeceğiz?'"
Doğan'a göre enerjide yeşil dönüşümün sağlanması için kriz yaşanmaması gerek:
"Çünkü kriz altında kalan bir sistem hiçbir şeyle mücadele edemez." | 1LABEL_1
|
Ebola Virüsü, En Azından Bazı İnsanların Doğal Yollardan Ölmesini Sağlamak Amacıyla Türkiye'ye Giriş Yaptı... Son dönemde Afrika başta olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerine sıçrayarak büyük bir panik yaratan Ebola virüsü nihayet Türkiye'de. Ölümcül virüs'ün dün gece İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan yurda giriş yaptığı haberi kamuoyunda heyecan yaratırken, Sağlık Bakanlığı ise "Kesin konuşmak için henüz erken, testlerin tamamlanmasını bekliyoruz ama %90 ihtimalle artık bizim de Ebola'mız var diyebiliriz...” sözleriyle önümüzdeki günlerin, normal hastalıktan ölecek vatandaş sayısında önemli iyileşmelere gebe olduğunu müjdeledi. Ebola'nın ülkeye girdiği haberinin hızla yayılmasının ardından basın mensuplarının karşısına geçen Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Adnan Balcılar, uzun bir süredir normal şekilde hastalıktan ölme konusunda ciddi sıkıntılar yaşayan kitleleri sevindirecek açıklamalara imza attı. Balcılar, “Valla ne yalan söyliyim 2014'ün istatistiklerini kurtarırsa bu Ebola kurtarır. İç çatışmada öleni, dış çatışmada yaralanıp gelip burda öleni, madende öleni, üzerine üst geçit yıkılanı, asansörden düşeni derken yaşlılıktan ya da hastalıktan ölene hasret kaldığımız bir sene oldu... Ama görüyorsunuz işte, Allah büyük. Tam umudumuzu kesmek üzereyken bir anda rüzgar tersine döndü...” derken, Bakanlık olarak şu an Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden gelecek müjdeli haberi beklediklerini kaydetti. Ebola’nın dünyanın en önde gelen virüslerinden biri olduğunu ve bu tarzda bir virüsün kendi iktidarları döneminde Türkiye’ye gelmiş olmasının kıvancını yaşadıklarını da belirten Bakanlık Müsteşarı, “CHP dönemine bakın anca kuşpalazı, anca difteri. İşte bunlar maalesef kendi kafaları gibi çağ dışı hastalıklar getirebildiler anca bu ülkeye” sözleriyle de muhalefeti eleştirmekten de geri kalmadı. Virüsün - eğer varsa - şu an henüz kuluçka aşamasında olması gerektiğini de sözlerine ekleyen Balcılar, vatandaşları sabırlı ve sağduyulu davranmaya çağırdı: “Öncelikle herkes sakin olsun. Bu virüs dediğimiz şey zaten bölünerek çoğalan bir yaratık. Kuluçkadan sonra bi iki gün içinde herkese yetecek kadar Ebolamız olacak. Şu an vatandaşlardan ricamız, her zamankinden daha dikkatli olmaları ve saçma sapan bir şekilde ölmemeleri yönünde. Gaz kapsülüdür, inşaat kazasıdır böyle şeyler istemiyoruz. Biraz bekleyin, biz de şöyle ağız tadıyla, içimize sine sine ölüm raporunuza ‘doğal yollardan’ yazabilelim... ” Sağlık Bakanlığı’nın itidal çağrısına karşın, Ebola’nın ülkeye giriş yaptığını duyan vatandaşlar dün geceden itibaren hastane önlerine akın etti. Birçok sağlık kurumundan “Arkadaşım yemin ederim yok Ebola, göz hastanesiyiz lan biz deli etmeyin adamı” benzeri sözlerle kovulan kitleler yer yer doktorlara şiddet uygularken, en büyük gerginlik ise karantina altına alınan Pendik Araştırma ve Eğitim Hastanesi önünde yaşanıyor. Yüzlerce kişinin heyecanla Ebola haberi beklediği hastanenin çevresinde polis geniş güvenlik önlemleri alırken, heyecanlı bekleyişlerini sürdüren vatandaşlardan bazılarının görüşleriyse şöyleydi; Ben kot taşlama işçisiyim. Açıkçası kariyerim için çok büyük bir adım olacak bu. Bakalım... İnşallah... Yani gördüğünüz gibi geceden beri bekliyoruz ama baya kuyruk var. Bi şekilde bu ülkede ölmek için en ideal fırsatlardan biri bence. Torunuma kadar anlatırım bunu... Anlatırlar yani... Biz arkadaşlarla Diyarbakır'dan otobüs kaldırıp geldik. Adana'dan Antep'ten gelenler var. Türkiye’nin hemen her yanından evliliğinde sorun yaşayarak gelen kadınlarımız var. Hepimiz burda tek yürek, tek ses olduk. Gerekirse çadır kurup bekleyeceğiz. O virüsü almadan gitmek yok... Bir Ebola için bu kadar saattir sırada bekliyoruz. Hastanelerde kuyruğu bitirdik randevu sistemine geçtik diye reklam yapmayı biliyorlar. Sağlık Bakanımız lütfen gelsin ve şu manzarayı görsün. Biri çıkıp şu camdan bize doğru öksürse bitecek çilemiz halbuki... Dedemi getirdim ben. Bu adam kalp hastası! 65 yaş üstü! Hani buna öncelik veriliyordu hastanelerde? Yazıklar olsun! | 0LABEL_0
|
Kaynak,Getty Images
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İdlib'de Türkiye ve Suriye ordularını karşı karşıya getiren süreçle ilgili olarak Ankara'nın atacağı adımları partisinin grup toplantısında açıkladı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı telefon görüşmesinin hemen ardından konuşan Erdoğan, Şam yönetiminin yanı sıra ilk kez Moskova yönetimine de "güvende olmazsınız" mesajını verdi.
Cumhurbaşkanı'nın "bitmez tükenmez toplantılar" ifadesini kullanarak Moskova'nın oyalayıcı tutumuna ve 8-10 Şubat'ta sonuç vermeyen görüşmelere eleştiri getirmesine karşın, Türkiye'den Rusya'ya bir heyet gideceği açıklandı.
Son 10 günde Suriye ordusunun saldırıları sonucu İdlib'de 13 asker ve 1 sivil vatandaşını kaybeden ve bu güçlerin Şubat sonuna kadar gerginliği azaltma bölgesinden çekilme uyarısını yapan Türkiye, bundan sonraki süreçte izleyeceği askeri ve siyasi adımları Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı açıklamayla duyurmuş oldu.
Bu makalede Google YouTube içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın.
YouTube paylaşımının sonu, 1
İçerik bulunamadı
Ankara'da yapılan değerlendirmelerde, Erdoğan'ın mesajları 5 ana başlıkta toplanıyor:
Haberin sonu
Erdoğan'ın konuşmasının en önemli unsurlarından biri Astana ve Soçi süreçlerini beraber yürüttüğü Rusya'ya dönük sert mesajlar içermesi oldu.
Erdoğan'ın mesajlarındaki sert tonun, sabah saatlerinde telefonda görüştüğü Putin'den Türkiye'nin İdlib'den kaynaklanan duyarlılıkları konusunda istediği yanıtları alamamış olmasından kaynaklandığı yorumları yapıldı.
Erdoğan, gazetecilerin soruları üzerine, Putin'le yaptığı görüşmede Türk askerlerine yapılan saldırılar kapsamında Rusya'nın da verdiği hasarı ele aldıklarını söylemesi, Suriye ordusu güçlerinin saldırılarına Rusya'nın da katıldığını kaydetmesi dikkat çekti.
Erdoğan'ın Rusya'yı da sorumlu tuttuğu saldırıları "katliam" olarak tanımlaması ve Suriye-Rusya ikilisinin 'sivil halkı hedef aldığını' vurgulaması önemli bir mesaj olarak görüldü. Bu saldırıların gerçekleşmesinde İran destekli milislerin de rol oynadığını belirten Erdoğan, Rusya ile beraber diğer Astana Süreci ortağına da suçlama yöneltmiş oldu.
Cumhurbaşkanı, son dönemdeki saldırıların doğrudan İdlib'deki Türk askeri varlığını hedef aldığını anımsatarak, Suriye hükümetine en güçlü askeri desteği veren Rusya'nın da bu kayıplardan sorumlu olduğu mesajını verdi.
Erdoğan'ın, "Mehmetçiklerin kanının döküldüğü bir yerde, kendini ne kadar büyük görürse görsün, hiç kimsenin güvende olamayacağını da burada açıkça söylüyorum" sözlerinin de bu kapsamda kullanıldığı kaydediliyor.
Rusya ise bugün yaptığı açıklamada İdlib'de yaşanan gerginlikten Türkiye'yi sorumlu tuttu.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova "Bugün yaşananların nedeni olarak Türkiye'nin 17 Eylül 2018'deki Soçi Mutabakatı'na kronik bir şekilde uymamasını ve Ankara'nın asker göndermesini görüyoruz" dedi.
Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov da Türkiye'nin "İdlib'de teröristleri etkisizleştirme sözünü" yerine getirmediğini söyledi.
Kaynak,Getty Images
Cumhurbaşkanı'nın konuşmasındaki önemli bir ayrıntı da Türkiye'nin Suriye ordusu ve müttefiklerine karşı yapacağı olası operasyonlarda önemli bir takviyeyle güçlendirilmiş kara güçlerinin yanı sıra hava unsurlarının da kullanacağı söylemesi oldu.
Erdoğan'ın bu yöndeki en açık cümlesi, "Şubat ayı sonuna kadar rejimi Soçi Muhtırası sınırları dışına, yani gözlem noktalarımızın gerisine çıkartmakta kararlıyız. Bunun için karada ve havada her ne gerekiyorsa çekinmeden, tereddüt etmeden, hiçbir oyalamaya meydan vermeden yapacağız" oldu.
Askeri uzmanlar, Türk ordusunun Suriye ordusunu güneye doğru püskürtmek için gerçekleştireceği askeri bir operasyonun havadan desteklenmemesi durumunda başarılı olma olasılığının az olduğunu dile getiriyorlar.
Türkiye'nin askeri bir operasyonda Suriye hava sahasına girebilmesi için Rusya'nın onayını alması gerektiği kaydediliyor.
Türkiye, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarında Rusya'nın iznini alarak hava unsurlarını kullanmıştı. Rusya'nın Hmeymim üssünde konuşlu S-400 hava savunma sistemlerinin yanı sıra Suriye ordusu da kendi hava savunma sistemleri ile Suriye hava sahasını koruyor.
İdlib'deki sorunun çözülememesi sonucu Türkiye'nin kapsamlı bir operasyona başlaması durumunda ve özellikle hava sahasını tek taraflı kullanması durumunda gerginliğin çok kısa bir sürede Türk ve Rus askeri unsurlarını karşı karşıya getirebileceği kaygısı dile getiriliyor.
Kaynak,Getty Images
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya'ya verdiği sert mesajlara rağmen İdlib sorununu bir kez daha görüşmek üzere bu sefer Ankara'dan bir heyetin Moskova'ya gideceğini ifade etti.
Türk ve Rus yetkililer, 3 Şubat'ta yedi Türk askeri ve bir Türk vatandaşının Suriye ordusu saldırısı sonucu öldürülmesi üzerine hemen her düzeyde temas kurmuşlar ve sorunu çözmeye çalışmışlardı.
Erdoğan ve Putin'in yanı sıra iki ülke dışişleri bakanları, Mevlüt Çavuşoğlu ve Sergey Lavrov, telefonda görüşmüşler, bu temasların sonucunda Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir heyet 8 ve 10 Şubat'ta Ankara'da temaslarda bulunmuşlardı.
Ancak Rus heyetinin Ankara'da temaslarda bulunduğu saatlerde Suriye ordusunun bir kez daha saldırması ve beş Türk askerini öldürmesi Türkiye'deki öfkeyi artıran bir unsur olmuştu.
Son dönemde yapılan değerlendirmeler, Rusya'nın Türkiye ile temasları Beşar Esad yönetimine askeri hedeflerine ulaşması için zaman kazandırmak amaçlı yaptığını gösteriyordu.
Bu makalede Google YouTube içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın.
YouTube paylaşımının sonu, 2
İçerik bulunamadı
Erdoğan, Ankara'nın bu noktadaki rahatsızlığını da dünkü konuşmasında, "Bitmez tükenmez toplantıların sonucunu beklemeden, hemen şimdi ne yapmamız gerekiyorsa onun adımlarını atacağız" ifadeleriyle dile getirdi.
Ancak tüm bu açıklamalara rağmen yeni bir heyetin gideceğinin açıklanması Türkiye'nin her şeye karşın Rusya ile teması bu aşamada kesmek niyetinde olmadığı, Ankara-Moskova arasındaki çok boyutlu ve derin işbirliklerine verdiği önemi gösterdiği yorumuna neden oldu.
Erdoğan'ın mesajlarının önemli bir parçasını Suriye ile yaşanan gerginliğin askeri yansımaları oluşturdu. Suriye ordusunun Türkiye ile Rusya'nın Eylül 2018'de uzlaştığı gerginliği azaltma bölgesi sınırlarına geri çekilmesi, sivillere dönük saldırıların sona erdirilmesi ve 12 gözlem istasyonu ile bölgedeki diğer mevzilerde yer alan Türk askeri varlığına saldırılmaması Erdoğan'ın Suriye ve Rusya yönetimlerine ilettiği 3 ana uyarı olarak görülüyor.
"Şubat ayı sonuna kadar rejimi Soçi Muhtırası sınırları dışına, yani gözlem noktalarımızın gerisine çıkartmakta kararlıyız," diye konuşan Erdoğan, Türkiye'nin İdlib'deki askerî gücünü tahkim ettiğini de anımsattı.
Ankara, Suriye ordusu ve müttefiklerinin M4 ve M5 karayollarını tamamen ele geçirmesini önlemek amacıyla bu hat üzerinde geçici mevzilenme üsleri oluşturmuştu. Suriye ordusu ise Taftanaz hava üssü ve Sarakib yakınlarındaki 2 geçici konuşlanmaya saldırı düzenlemişti.
Erdoğan, Özgür Suriye Ordusu'nun harekete geçtiğini, Suriye ordusuna ait hava araçlarının hedef alınacağını kaydederek, sahadaki hareketliliğin başladığını duyurmuş oldu.
Suriye ordusunun Türk askerine olası bir saldırısında ise 10 kat misliyle yanıt verileceğini ayrıca misillemenin İdlib bölgesiyle sınırlı kalmayacağını da vurguladı.
Bu sözlerle Erdoğan, Türkiye açısından düşman konumda görülen Suriye ordusu ve müttefiklerinin Suriye'nin neresinde olursa olsun hedef alınabileceğini kayda geçirmiş oldu.
Suriye'de İdlib merkezli uzun vadeli ve kapsamlı bir sıcak çatışma alanına giren Türkiye, bu süreçte uluslararası desteği arkasına almaya çalışıyor.
Özellikle ABD ile temasları sıklaşması, Erdoğan'ın ABD Başkanı Donald Trump ile bu konuyu telefonda görüşmek istemesi İdlib ile ilgili olarak Washington-Ankara arasındaki görüş birliğine işaret ediyor.
Kaynak,AFP
ABD'nin Suriye özel temsilcisi James Jeffrey'in bu kritik süreçte Ankara'da gerçekleştirdiği temasların bundan sonraki süreçte İdlib konusunda atılacak adımları koordine etmeyi planladığı kaydediliyor.
Washington'dan son dönemde yapılan açıklamalar ve 12 Şubat günü Haseke bölgesinde Suriye ordusuna karşı sınırlı da olsa bir harekat düzenlemesi dikkat çeken gelişmeler olarak görüldü.
Ancak diplomatik kaynaklar, ABD'nin İdlib'de askeri bir müdahalede bulunmasını zayıf bir olasılık olarak görüyorlar.
ABD'nin yanı sıra NATO ve önde gelen Avrupa ülkelerinden olabilecek destek de Ankara'nın radarında. Brüksel'e bulunan Savunma Bakanı Hulusi Akar, NATO'dan İdlib konusunda somut adım atmasını istedi.
Türkiye'nin NATO'nun henüz somut bir talepte bulunmadığı ancak gelişmelere göre hareket edeceği kaydediliyor. | 1LABEL_1
|
“Türkiye’nin En Hızlı Büyüyen 100 Şirketi” arasına girdi Apsiyon, Türkiye'nin en Hızlı Büyüyen 100 Şirketi’nin seçildiği TOBB Türkiye 100 Listesi’nde yerini aldı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) öncülüğünde, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) iş birliğiyle gerçekleştirilen TOBB Türkiye 100 Listesi’ne giren ’a ödülü, 19 Mayıs 2019 Pazar günü Samsun Şehit Ömer Halisdemir Konferans Salonu'nda düzenlenen Türkiye 100 Ödül Töreni'nde, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ve TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu tarafından takdim edildi. Apsiyon CEO'su Kudret Türk ve diğer Türkiye 100 şirket temsilcilerini bir araya getiren bu özel günde, ödül töreninin açılış konuşmalarını TOBB Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank gerçekleştirdi. Tören sonrasında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye 100 şirket temsilcileri ile buluştu. Kesintisiz Ar-Ge yatırımları ve müşteri odaklı inovasyon faaliyetleriyle kurulduğu günden bu yana her yıl hızlı bir büyüme yakaladıklarını belirten Apsiyon CEO'su Kudret Türk, "Apsiyon bugün 620 bini aşkın konutta, 1,5 milyondan fazla kullanıcıya ulaşıyor." diye konuştu. Türkiye 100 Listesi için, başvuru yapan yerli şirketlerin TOBB ve TEPAV tarafından değerlendirmeye alındığı yarışmada, 2015 ve 2017 yılları arasında şirketlerin satış gelirlerindeki artış incelendi. TOBB tarafından yapılan açıklamaya göre, Türkiye'nin En Hızlı Büyüyen 100 Şirketi, iki yıllık süreçte satış gelirlerini ortalama yüzde 605 oranında artırdı. Listeye giren şirketlerin ortalama ciro büyüklüğü ise 59,8 milyon TL olarak duyuruldu. Türkiye 100 listesinde 25 farklı şehirden şirket yer alırken, hızlı büyüyen şirketlerin yüzde 23’ünün İstanbul’da faaliyet gösterdiği görülüyor. Türkiye ortalamasından 18 kat hızlı büyüyen Türkiye 100 şirketlerinde istihdam ortalaması 93,2 kişi oldu. Merkez Ofisi ve Ar-Ge Merkezi İstanbul’da konumlanan , 105 kişilik yetkin ekibiyle yoluna devam ediyor. Türk, “Türkiye 100 Listesi’nde yer alan şirketlerin yüzde 63’ünün ihracat yaptığını görüyoruz. Apsiyon olarak 2019 hedeflerimizin başında, amiral gemisi ürünümüzü 2.0 versiyonuyla baştan aşağı yenileyerek global açılımı güçlü bir adımla başlatmak.” diye konuştu. | 1LABEL_1
|
Kaynak,Getty Images
Enflasyonla mücadele kapsamında son bir yılda faizleri 4,5 puan yükselten FED Çarşamba günü yaptığı toplantıda politika faizini 25 baz puan artırdı.
Banka, ABD bankalarının sağlam bir görünümü olduğunu belirttiği karar metninde, gelişmelerin büyüme üzerindeki etkilerinin değerlendirileceğini belirtti.
Geçen hafta, Avrupa Merkez Bankası da politika faiz oranını 0,5 puan artırdı.
Enflasyonun yüzde 10,4’e yükseldiği İngiltere’de ise Merkez Bankası, faiz kararını Perşembe günü açıklayacak.
___________________
Haberin sonu
BBC'nin New York'taki ekonomi muhabiri Natalie Sherman'in Fed kararı öncesindeki analizi:
Küresel ekonomi bir dizi sorunla karşı karşıya ve tüm gözler tek bir yöne bakıyor: Amerika.
ABD'de bu finansal sistemin sağlığına ilişkin korkuları artıran, iki banka iflası yaşandı.
Dünya ekonomisini şoke eden ve resesyon endişelerini artıran bu iki iflas, küresel borçlanma maliyetlerinin, ABD liderliğinde, keskin şekilde artmaya devam etmesi sonrası geldi.
Krizin merkezinde ABD Merkez Bankası FED var.
FED yetkilileri, geçen yıldan bu yana, enflasyonla mücadele için faiz oranlarını artırıyor.
Ancak ekonomiler böylesine baskı altındayken bu trend devam edebilir mi?
Yalnızca iki hafta önce FED Başkanı Jerome Powell, fiyatlardaki dengelenme eğiliminin duraklamaya başladığına işaret ederek, faiz oranlarının beklenenden fazla ve daha hızlı artırılabileceği uyarısını yaptı.
Şubat ayına kadar olan 12 ayda fiyatların artış oranı %6 oldu. Bu oran sağlıklı kabul edilen yüzde 2’lik artış oranından çok daha yüksek.
Ancak son bankacılık çalkantısı sonrası birçok yatırımcı, Fed'in finansal piyasaları ürkütücek seviyede bir hamleden kaçınacağı beklentisinde.
Birçok finans uzmanı, faizin 0,25 puan seviyesinde artırılabileceği gibi artıştan tamamen kaçınılabileceği ihtimalini de değerlendiriyor.
Karar nasıl çıkarsa çıksın, tüm gözlerin çevrili olduğu makamdaki FED Başkanı Powell’ın tüm kritiklerini tatmin etme şansı çok az.
Faiz oranlarında 0,25 puanlık bir artış bekleyen Oxford Economics'in baş ekonomisti Ryan Sweet, "Bu muhtemelen Fed'in bir süredir almak zorunda kaldığı en zor karar” yorumunu yapıyor.
İngiliz ekonomist, Powell'ın “iki yönlü ekonomisti” mükemmel oynaması gerektiğini söylüyor ve yatırımcıları, “hem enflasyonla mücadele için halen faiz oranlarını artırabileceklerine, hem de finansal sistem üzerinde baskıyı azaltacak araçları olduğuna ikna etmesi gerekiyor” diyor.
Ancak Ryan Sweet, FED’in bu mesajı iyi vermesi gerektiğine dikkat çekerken, "En büyük zorluk iletişim olacak ve FED’in bu noktada iyi bir sicili yok" diyor.
Eski Başkan Donald Trump tarafından FED’e liderlik etmesi için atanan Powell, 2021’de ABD’yi etkisi altına almaya başlayan fiyat artışları için, “geçici” ifadesini kullanmıştı ve bu nedenle oluşan itibar kaybını yeniden sağlamak için hali hazırda uğraşması gerekiyordu. Son banka iflasları da soru işaretlerine yenilerini ekledi.
Hızlı faiz artışı kampanyasına odaklanan FED’in piyasayı gözetme noktasında fazla gevşek olup olmadığı sorusu gündeme geliyor.
FED başkanı Powell’ın “şaşırtıcı seviyede bir başarısızlık listesi” olduğunu savunan Demokrat Senatör Elizabeth Warren, Jerome Powell’ın görevde kalmaması gerektiğini söyledi.
Gerekçe farklı olsa da, Powell'a yönelik eleştirel sesler, Wall Street'te ve Silikon Vadisi'nde de yükseldi.
Yatırımcı David Sacks, banka iflaslarının ardından Twitter hesabından, "Fed enflasyona, olduğundan altı ay önce tepki vermeli ve ardından faiz oranlarını daha kademeli şekilde artırmalıydı. Bunun yerine frene asıldılar ve şu anda araç kaza yapmış durumda” mesajını paylaştı.
Tepki yayılırken, Beyaz Saray bu hafta, ABD Başkanı Joe Biden'ın Bay Powell'a "güvenini" teyit ettiğini kaydeden bir bildiri yayınladı.
FED geçen yıl boyunca, bankaların borçlanma faizini sıfıra yakın bir seviyeden %4,5'in üzerine çıkardı. Bu oran, 2007'den bu yana en yüksek seviye demek.
Ancak istihdamdaki artış, konut piyasasındaki keskin yavaşlamaya ve düşük borçlanma maliyetlerinin büyümeyi hızlandırdığı teknoloji sektöründe sıkıntı yaratmasına karşın, ekonominin beklenenden iyi performans göstermesini sağladı.
Yine de, iflaslarla yaşanan paniğinin ABD ekonomisini beklenenden daha erken resesyona sokması muhtemel.
İngiliz ekonomist Sweet, Powell üzerindeki baskınını arttığına şüphe olmadığını söylüyor ve devam ediyor: "Bankacılık sisteminde herhangi bir sıkıntı yaşandığında tüm gözler Merkez Bankası'na çevrilir” diyor. | 1LABEL_1
|
Kamuoyunun gerçek bilgiye erişmesinin önündeki engelleri ortadan kaldırmak ve yanıltıcı bilginin daha kolay ayırt edilmesini sağlamak için çıktığımız teyitçilik yolculuğunda bugün altıncı yaşımızı kutluyoruz. Yanlış bilginin kriminalize edilmeye çalışıldığı bugünlerde, teyitçiliğin, ardına aldığı eleştirel düşünür topluluklarla tarafsız ve bağımsız kalarak üretime devam edebilmesi her zamankinden daha önemli. | 0LABEL_0
|
Kaynak,Getty Images
Çin yapımı yapay zeka uygulaması DeepSeek dünyanın büyük bir kısmını şaşkınlığa uğratsa da Çin'i yakından takip edenler için bu bir sürpriz değildi.
Çin son 10 yılda yüksek teknoloji ürünlerindeki uzmanlığını yavaşça geliştiriyordu. Bu, "Çin Malı 2025" adlı iddialı bir projenin parçasıydı.
Uzmanlara göre DeepSeek'in başarısı, bu büyük projenin bir meyvesi.
"Çin Malı 2025", Çin hükümeti tarafından 2015'te gösterişli bir şekilde duyuruldu.
Amaç, her gün kullanılan milyonlarca nesnenin altında yazan bu ifadeyi düşük kaliteli ürün imajından kurtarıp, yüksek teknolojili, yüksek kaliteli ürünlerin üstüne de yazabilmekti.
Haberin sonu
Çin 2025'e kadar domine etmek istediği 10 teknoloji endüstrisi seçip, bunlara odaklandı.
Yapay zeka, kuantum bilgisayarlar, elektrikli araçlar, yenilenebilir enerji ve pil teknolojisi bunlardan bazılarıydı.
Çin bu alanların çoğunda büyük bir oyuncu olmayı başardığı gibi, bazılarında en iyimser beklentileri bile aştı.
Londra'daki Kings College'dan ekonomik kalkınma uzmanı Dr. Yundan Gong "Çin Malı 2025 bence çok başarılı oldu" diyor ve ekliyor:
"Pek çok endüstride Çin çağa ayak uydurdu hatta bazılarında liderlik etmeye başladı."
Çin otomobil sektörünün önceki liderlerini (Almanya, Japonya, ABD) geçti ve elektrikli araç üreticisi BYD gibi şirketler sayesinde diğer ülkelerden daha fazla otomobil satar hale geldi.
Elektrikli araçlardaki bu başarısı, Çin'in dünyanın en büyük pil üreticisine dönüşmesiyle de ilişkili.
Uluslararası Enerji Ajansı'na göre yenilenebilir enerji alanında Çin artık, küresel güneş paneli tedarik zincirinin yaklaşık yüzde 80-95'inden sorumlu.
Araştırmacılar Çin'in yenilenebilir enerjide bir deve dönüştüğünü ve 2028 itibarıyla dünyadaki tüm yenilenebilir enerjinin yüzde 60'ının Çin'de üretileceğini söylüyor.
Kaynak,Getty Images
Çin drone sektöründe de lider oldu. Araştırma şirketi BCC Research'e göre Şenzen merkezli DJI'ın Pazar payı yüzde 70 ve bu alandaki ilk 10 şirketten üçü Çinli.
Bu noktaya ulaşabilmek için Çin Komünist Partisi 10 yıl önce 250 adet mini hedef belirlemişti. South China Morning Post gazetesinin analizine göre bu hedeflerin yüzde 86'sı tutturuldu.
Eski ABD Başkanı Joe Biden'ın eski danışmanı ve düşünce kuruluşu German Marshall Fund'ın idari direktörü Lindsay Gorman "Çin'in başarılı olduğu şey, devlet kapitalizmi modelini kullanarak hükümetin araştırılacak ve fonlanacak alanları tespit etmesi" diyor.
Gorman, Çin'in yabancı yetenekleri ülkeye getirebilme ve yabancı şirketleri Çinli şirketlerle ortaklık kurmaya ikna etme kapasitesine de dikkat çekiyor.
Bu başarı için büyük harcamalar da yapıldı. ABD Kongresi'nin araştırmasına göre Çin hükümeti araştırma, geliştirme ve yabancı şirketlerin alımına 1,5 trilyon dolarlık kaynak aktarmayı planladı. Rapora göre 2020'ye kadar bunun 627 milyar doları harcanmıştı.
Çin Malı 2025 o kadar başarılı oldu ki, birkaç yıl sonra Çin hükümeti rakip ülkeleri kışkırtmamak için bu kavramı kullanmayı bıraktı.
Fakat bunun için çok geçti. Son yıllarda Batı'daki pek çok ülke Çin'e, her geçen yıl daha da sıkılaşan teknoloji ihracat yaptırımları uygulamaya başladı.
Amaçları Çin'in gelişmesini yavaşlatmaktı. Bu, mikroçip inovasyonu gibi bazı alanlarda işe yaramışa benziyor.
Kaynak,CFOTO/Future Publishing via Getty Images
Fakat uzmanlar diğer bazı alanlarda kısıtlamaların Çin'i engellediğini düşünüyor. Sonuçta Çin Malı 2025'in hedeflerinden biri de kendine yetebilirlik oranını artırmaktı.
Galler'deki Cardiff University Business School'dan Uygulamalı Ekonomi Profesörü Peng Zhou "Çin'de eski bir deyiş vardır: Yaşam bir yolunu bulur" diyor ve ekliyor:
"Kısıtlamalar ve yaptırımlar sadece kökünü değiştirdi, yönünü değiştirmedi."
Prof. Zhou gibi uzmanlar, DeepSeek'i bunun güzel bir örneği olarak görüyor. Şirket, ABD'nin yaptırımları nedeniyle en güçlü çiplere erişemiyordu.
Daha güçsüz çiplerle çalışmak zorunda kalmaları, onları yeni teknikler geliştirmeye itti ve böylece çok daha ucuza çalışabilen bir yapay zeka modeli geliştirdiler.
Bazı rakipleri DeepSeek'in açıklamalarına şüpheyle yaklaşsalar da DeepSeek ABD Başkanı Donald Trump'ı da şoka uğrattı. Trump bunun ABD'li yapay zeka devleri için "uyarı işareti" olduğunu söyledi.
Fakat yine de ABD yapay zeka alanında dünya lideri olarak görülüyor.
Kuantum bilgisayar alanında da ABD pek çok açıdan önde. Fakat Çinli bilim insanları artık bu alanda diğer ülkelerdeki meslektaşlarından daha fazla makale yayımlıyor.
ABD ayrıca kamu ve özel kaynaklardan yüz milyarlarca doları mikroçip üretimi, bilimsel araştırmalar ve yapay zeka altyapısına yatırarak Çin'le rekabetinde konumunu güçlendirmeye çalışıyor.
Çin'in yolundaki bir diğer potansiyel engel de ulusal güvenlik endişeleri. TikTok'un ABD'den çıkmamış ilk popüler sosyal medya platformu haline gelmesi, casusluk şüphesi nedeniyle ABD'de yasaklanmaya yaklaşmasına yol açtı.
Temu ve Shein gibi Çinli e-ticaret platformları ve DeepSeek gibi yapay zeka uygulamaları da aynı kaderi paylaşabilir.
Öte yandan Batı'nın dışında varlığını sürdürmenin mümkün olduğunu Çinli Telekom devi Huawei'ye bakarak görebilirsiniz.
Hızla büyüyen şirket 5G ve akıllı telefon alanında liderliğe yükselirken, 2019'dan itibaren ulusal güvenlik endişeleriyle yaptırımlar ve yasaklarla karşı karşıya kaldı.
Fakat Huawei dünyanın başka bölgelerinde büyüdü, kendi mikroçiplerini üretmeye başladı ve 100 milyon dolar ciroya ulaşarak Batı'nın yaptırım zincirini boşa çıkardı. | 1LABEL_1
|
sprey Covid aşısına onay veren ülke Kaynak Getty Images6 Eylül 2022Çin spreyle solunan Covid 19 aşısına onay veren ülke CanSino şirketi hazırlanan aşının içeriği enjektörle yapılan aşıların içeriğine benziyor Sprey zararsız adenovirüsün koronavirüsün genetik kodunun kısmını insan vücuduna aktarıyor Convidecia verilen buharı olarak nefesle çekiliyor Araştırmalar aşının koruma sağladığını gösteriyor ABD İngiltere Türkiye ’ benzer aşılar çalışmalar yürütülüyor Bilim insanları Covid 19 vücuda solunum yollarından girdiği bölgeden yapılan aşının koruma sağlayabileceği görüşünde yandan ’ kullanılması hatırlatma dozu olarak kullanılmak onay aldı sayıda ülke öncesinde hatırlatma dozları yapılması randevular açmış durumda Uzmanlar sonbaharda grip koronavirüsün yayılabileceği uyarısında bulunuyor | 1LABEL_1
|
Kaynak,Getty Images
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) politika faizini yüzde 50'de sabit tuttu.
Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan başkanlığında toplanan kurul, yılın dokuzuncu faiz kararını açıkladı.
Banka son beş aydır politika faizini yüzde 50'de sabit tutuyor.
Reuters'ın anketine katılan ekonomistlerin çoğu Merkez Bankası'nın Kasım ayına kadar faizi yüzde 50'de sabit tutmasını bekliyordu.
Ankete katılan üç ekonomist ilk faiz indiriminin Ekim'de gelmesini beklerken, dördü Kasım'da, üçü Aralık'ta ve ikisi de yeni yılın ilk çeyreğinde faizlerin inmeye başlayacağını öngörüyor.
Haberin sonu
AA'nın beklenti anketine katılan ekonomistlerin tamamı da politika faizinin yüzde 50'de sabit bırakılacağını öngörmüştü.
Bu ankette ekonomistlerin yıl sonu politika faizi beklentilerinin ortalaması ise yüzde 46,65 olarak hesaplandı.
Yıl sonuna ilişkin beklentilerini paylaşan ekonomistlerden 2'si yıl sonunda politika faizinin yüzde 50, 2'si yüzde 47,5, 1'i yüzde 46,5 ve 5'i yüzde 45 olacağını öngördü.
Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) göre Ağustos ayında Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) aylık yüzde 2,47 arttı, yıllık enflasyon ise yaklaşık 10 puan azalarak yüzde 51,97'ye geriledi.
Kaynak,Getty Images
5 Eylül'de açıklanan Orta Vadeli Program'da (OVP) enflasyon hedefi de revize edilmişti.
OVP'de 2024 için yıllık enflasyon hedefi yüzde 41,5 olarak açıklandı. Önceki OVP’de bu oran yüzde 33'tü.
ABD Merkez Bankası (FED), dört yıl aradan sonra politika faizini ilk kez 18 Eylül'de indirdi.
FED, faiz indirimini 50 baz puanla beklenenden daha yüksek oranda gerçekleştirerek politika faizini yüzde 4,75-5,00 aralığına çekeceğini açıkladı.
Politika faizi, merkez bankaları tarafından belirleniyor ve genellikle ülkenin kısa vadeli borçlanma faiz oranını ifade ediyor. | 1LABEL_1
|
Sosyal medyada paylaşılan bir videonun lavlara düşen bir kadını gösterdiği iddia edildi. | 0LABEL_0
|
Ünlü Para Birimi Dolar, Hakkında Merak Edilenleri Yanıtladı: ''Trump'a ben de uyuzum...'' Son ayların Türkiye'de en çok konuşulan isimlerinden olan ABD Doları, hakkında merak edilen soruları bir basın toplantısıyla yanıtladı. Türkiye ile olan ilişkisinden, özel yaşamına dek pek çok konuda konuşan popüler para birimi, ılımlı yaklaşımıyla Türk halkına zeytin dalı uzattı. Toplantıya katılan gazeteci ve misafirlere hediye edilen 1 dolarların fetö şüphesi uyandırabilir uyarısı üzerine 2 dolarla değiştirilmesi yüzünden geç başlayan toplantıya birkaç fed yetkilisi ve avukat ordusuyla katılan Dolar, özellikle de türk lirasının kendisi karşısında yaşadığı kayba üzüldüğünü belirterek samimi açıklamalara imza attı. Sözlerine, karşısında en çok etkilenen para birimi olan Türk lirasıyla başlayan dünyaca ünlü para birimi, "Ne diyorlar: 'Doların yeşili, Trump'ın sarısı, Ortadoğudaki kanın kırmızısı. Al sana terör örgütü bayrağının renkleri' diye büyük oyun çözen bir millet bu. Hacker gibiler maşallah. Aramızın bozulmasını en son ben isterim." diyerek toplantıyı olumlu bir dille açtı. Sözlerine samimi bir şekilde devam eden yeşil güç, "Bizim kuzen mesela Kanada'da. Onun hiç böyle sorunları yok. Siz onu Kanada doları olarak biliyorsunuz. Biraz soğuk moğuk ama mis gibi ülke. Medeniyet, hoşgörü falan had safhada. Bazen düşünüyorum zamanında bu kadar açılmasa mıydım dünyaya diye. Evet popüler olduk değerimiz arttı falan ama göz önündesin. Herkes kendi ekonomik başarısızlığını sana atıyor. İnterneti açıp 'dolar lobisi yine iş başında, hain dolar, allah bin türlü belasını versin bu doların' gibi yorumları görünce insanın ister istemez morali bozuluyor. Gerçi bu moral bozulması değerimi düşürmüyor elhamdülillah ama olsun, her şey de kur değil. Geçen mesela Youtube'da geziyorum,, baktım herifin teki dolar yakıyor ne bileyim öteki burnunu siliyor falan. Bunlar çirkin şeyler. İnsanın kafası atıyor keşke bir dinar olsaydım yuan olsaydım diyor. Hatta bazen Allah beni TL etseydi de şu saçmalıkları görmeseydim diyorum. Tabi o kadar da değil canım heheh" diyerek ne kadar bezmiş halde olduğunu vurguladı. "Bakın ben dünya çapında bir para birimiyim. Benden istediği kadar basar Fed. Aha şu kadarcık da enflasyon artmaz. Korkumuz yok. Bu bir realite yani. Derdimiz hava atmak değil yanlış anlaşılmasın. Ben yükselmiyorum Türk Lirasi düşüyor, onu diyorum. Bu da bilinsin. Ayrıca Trump'a ben de uyuzum. Yeşile karşı sarı olayımız da var renk uyumsuzluğu babında hatta ama ülkemizin menfaatleri uğruna el ele Central Park'a çıkıp birlik mesajı da veririz gerekirse." Siyasete girmekten de çekinmeyen ünlü para birimi, "Türkler oyun bozmada olduğu kadar dolar bozmada da iyiler. Eyvallah buna itirazım yok. Zor zamanlarda kenetlenip birlik olarak sağlam bir duruş sergiliyorsunuz. Bunu takdir ediyoruz. Sizinle aramiz iyi. Bu manipülatif algı yönetimleri zaman zaman aramıza kara kedi gibi girse de temelde bir sorunumuz yok. Sizin siyasilerle de aramız iyidir mesela. Bakmayın gösterdikleri tepkiye, her işlerini dolarla hallediyorlar sağ olsunlar. Kıskanç Merkel'in Eurosunu kullanacak değiller ya." diyerek rakip para birimlerine meydan okudu. Sterlinle aralarında yaşanan gerginliğe de değinen dolar, "bizim bir sorunumuz yoktu aslında sterlin ile. Ne de olsa Amerikayı İngiliz derin devleti yönetiyor. Çıkarlar ortak anlayacağınız. Rotschild, Rockefeller falan bunu en iyi Mehmet amcam Fatma teyzem bilir. Illuminati'ye hiç girmiyorum. Ama o Euro'ya da ne oluyor?! Hep benim 1 lira önümde gitmeler falan. Yakışıyor mu yani! Bir süre Döviz.com'a bakıp sakinleşen Dolar, "İstanbul borsası 100 bin değil 200 bin olsun isterim. Büyümek karşılıklı bir eylem sonuçta. Dolar çıkınca borsa düşermiş falan bunlar hep batı uydurması şeyler. Bakın benim atam olan Benjamin Franklin'in Orta Asya'dan gelmiş olabileceğine dair ciddi göstergeler var. Baklava, lahmacun etli ekmek falan eksik olmaz Amerikan mutfağımızdan'' diyerek Türk halkına zeytin dalı uzattı. Bir de bu yastık altı meselesi var. Yani biz İtalya'da da Singapur'da da ne bileyim Brezilya'da falan da aktifiz ama yastık altı olayı bir tek siz Türklere has bir fantezi galiba. Ilk başta biz de anlam veremedik fakat böyle özel bir yerde muhafaza edilmekten te gururumuz okşanmadı değil. Türk halkıyla ilişkimiz eskiye dayanıyor anlayacağınız. Arada sırada bizi bozdurmaları canımızı hiç sıkmıyor. Biliyorum ki gönüllerimiz bir, türkülerimiz bir. Nasılsa hasrete dayanamayız, yine bir araya geliriz biz. | 0LABEL_0
|
Bir X hesabı tarafından 11 Kasım 2018’de yapılan paylaşımda kalp krizi geçirirken üst üste kuvvetlice öksürmenin kalp krizini engellediği iddia edildi. Paylaşımda, bir kişinin tek başınayken kalp krizi geçirdiğini fark ettiği durumda neler yapması gerektiğine dair detaylı bir anlatım yer alıyor. | 0LABEL_0
|
Kaynak,Reuters
Rusya, Ukrayna'da son haftaların en yoğun hava saldırılarını düzenledi. Saldırılarda özellikle başkent Kiev, Harkov, Lviv ve Odessa hedef alındı. Kiev'in büyük bölümüne elektrik verilemiyor. Kiev Belediye Başkanı Vitali Klitschko, halka sığınaklarda kalma çağrısı yaptı.
Hava saldırılarında en az 6 kişi öldü.
Saldırılarda Ukrayna genelinde 27 bölgeden en az 10'unun hedef alındığı sanılıyor.
Harkov ve Odessa'da binalar ve altyapı tesisleri vuruldu, çeşitli bölgelerde elektrik kesintileri yaşandı.
Başkent Kiev'e yönelik hava saldırılarının ardından acil servis ekipleri, şehrin batısında ve güneyinde elektrik kesintisi yaşanan yerlerde çalışmalarını sürdürüyor.
Haberin sonu
Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, "Düşman, Ukraynalıları yeniden korkutmak için 81 füze attı ve sefil taktiklerine geri dönmüş oldu. İşgalciler ancak sivilleri korkutabiliyor" dedi.
Kaynak,Reuters
Rusya'nın son hava saldırıları sonrası Avrupa'nın en büyük nükleer güç santrali Zaporijya'da da enerji hattı kesildi.
Santralin dizel jeneratörlerle çalıştırıldığı bildiriliyor.
Zaporijya Nükleer Santrali, geçen yılın Mart ayından bu yana Rusya'nın işgali altında.
Ancak tesis Ukraynalı teknisyenler tarafından işletiliyor.
Ukrayna'nın nükleer enerji operatörü Energoatom, "Saldırının ardından işgal altındaki Zaporijya Nükleer Santrali ile Ukrayna elektrik sistemi arasındaki son bağlantının kesildiğini" açıkladı. | 1LABEL_1
|
Kaynak,Getty Images
Bilim insanları, bazı kadınların hamilelik sırasında neden daha şiddetli bulantı ve kusma yaşadıklarının sebebini buldu. Bunun, rahatsızlığın tedavisi için önemli bir adım olduğu belirtildi.
Yeni sonuçlanan bir araştırmaya göre, bebeklerin ürettiği bir hormon, “Hyperemesis Gravidarum” (HG) olarak adlandırılan şiddetli bulantı ve kusmaya yol açıyor.
Bu nedenle hamilelik sırasında, büyüme farklılaşma faktörü 15 (GDF15) hormonu almak, yeni bir tedavi yöntemi olabilir.
Cambridge Üniversitesi’nden Prof. Stephen O'Rahilly, “Anne bu hormona ne kadar duyarlıysa, o kadar bulantı ve kusma yaşar” diyor ve ekliyor:
“Bunu bilmek sorunu nasıl çözebileceğimiz konusunda ipucu veriyor”.
Haberin sonu
Kaynak,SUSIE VERRILL
İngiltere istatistiklerine göre her 100 hamilelikte yaklaşık iki kişide, şiddetli bulantı ve kusma görülüyor. Bu rahatsızlık, fetusun hayatını riske atıyor ve çok sayıda kadın susuz kaldığı için hastanede tedavi görmek zorunda kalıyor.
Bazı anneler, hamilelik boyunca günde bazen 50 defa kustuğunu bildiriyor.
Hamileliği sırasında çok şiddetli bulantılar yaşayan 35 yaşındaki Susie Verrill, o dönem hamileliğine son vermeyi bile düşündüğünü anlatıyor.
Kaynak,SUSIE VERRILL
İngiltere’de yaşayan Verrill, üç çocuk annesi. Hamileliklerinin ikisinde bu rahatsızlığı yaşadı.
“Gerçek bir varoluş krizi yaşadım, ailemle bir arada olamıyordum. Hamileliğe devam etmemeyi düşündüm, bu sorunu yaşayanlarda çok yaygın bir şey.
“Öğürmeden nefes alamıyordum. İki hamileliğimde de, beş ay boyunca odamdan çıkamadım. Hayatta kalmak için dünyanızı küçültmeniz gerekiyor. Eşim benim bakıcım oldu.
“Tüm hayatınızı etkiliyor ve bebek doğana kadar sadece o günü de atlatmaya çalışıyorsunuz”.
Son çalışmalar, bulantıların GDF15 ile ilgili olabileceğini gösteriyor ancak araştırmacılar henüz net bir sonuca ulaşmış değil.
Nature dergisinde yayımlanan, Cambridge Üniversitesi ile İskoçya, ABD ve Sri Lanka’dan araştırmacıların dahil olduğu yeni bir araştırma, hastalığın şiddetinin üretilen hormonun miktarıyla ilişkili olduğunu ortaya koydu.
Cambridge’teki Rosie Maternity Hastanesindeki kadınlarda yapılan araştırma, HG riskinin yüksek olduğu bir genetik biçimine sahip kadınların hormon seviyelerinin düşük olduğunu ortaya koydu. Tam tersine, Akdeniz anemisi olan kadınlarınsa GDF15 hormonu yüksek olduğu için genelde HG rahatsızlığı çekmedikleri belirtiliyor.
Cambridge Üniversitesi’nde metabolizma hastalıkları konusunda çalışan birimin başındaki Prof. O'Rahilly, hormonların, annenin beynindeki bir alıcıya ulaşmasını engelleyerek hastalığın daha güvenli ve etkili şekilde önüne geçilebileceğini söylüyor.
Kaynak,Vivienne Kumar
İki çocuk annesi Vivienne Kumar da, hamileliği boyunca yalnızca uyurken kusmadığını söylüyor:
“Sorun yalnızca sabah bulantısı değil, güçten düşüyorsun. Bir kez başlayınca asla tamamen geçmiyor, sonsuza kadar sizinle kalıyor.
“Dünyadan soyutlandığımı hissettim. Evden çıkmak çok zordu. Eşim ve annemden yardım alabildiğim için çok şanslıydım. Onlar olmadan devam edemezdim.”
Üçüncü kez hamile kaldığında , sekiz gün boyunca hastanede yattığını ve sonunda bebeğini kaybettiğini söylüyor:
“Çok farklı ilaçlar alıyordum. Steroid verildi ancak işe yaramadı ve ne yazık ki bebek hayatta kalamadı.”
Bu konuda çalışan bir hayır kurumunun başındaki Charlotte Howden, sabah bulantılarının insanların ilgisini çeken bir araştırma alanı olmadığını söylerken son gelişmelerden dolayı mutlu olduklarını ekliyor. | 1LABEL_1
|
Sosyal medya paylaşımlarında, organize suç örgütü liderliğinden hüküm giyen Sedat Peker’in Youtube’tan gümüş plaket aldığına yönelik iddialar yer aldı. Paylaşımlarda, “Devletin Sedat Peker’i bulamamasına rağmen” Youtube’un Sedat Peker’e gümüş plaketi ulaştırdığı belirtilmektedir. İlgili görsel yukarıdadır. | 0LABEL_0
|
Kaynak,Getty Images
ABD, küresel güç dengesi, dünyanın geleceği ve bazı ülkelerin gelecekteki büyüme beklentileri açısından sonuçları olan ilginç bir ekonomik canlanmanın tadını çıkarıyor.
Ekonomiyi canlandırmak için milyarlarca dolar borca girilerek büyük bir risk alınıyor ama potansiyel olarak bunun önemli getirileri var.
Bu ekonomik canlanma sahada da görülüyor. Örneğin ABD'nin güneyindeki Georgia eyaletinde tarlaların ve ormanların olağanüstü bir hızla fabrikalara dönüştürüldüğünü görüyoruz. ABD'de olanlar ancak 2000'li yılların ortalarında Çin'de gördüklerimizle kıyaslanabilir.
ABD Başkanı Joe Biden'ın ekonomi politikaları ülkenin çehresini değiştiriyor. Rakamlar bunun ne kadar büyük ölçekli olduğunu gösteriyor: Şubat 2021'den bu yana - göreve gelmesinden hemen sonra - fabrika inşaatına yapılan aylık yatırım üç kattan fazla artarak neredeyse 20 milyar dolara ulaştı.
Çin kıyaslaması tesadüf değil. Biden, yeşil sanayi ve mikroçip üretimini Çin'den ABD'ye geri taşımak için bol para harcıyor.
Haberin sonu
Küresel yeşil ekonomiye geçiş bir zamanlar "Çin malı" olacakmış gibi görünürken, bugün ABD bu alanda iddiasını ortaya koyuyor. Ancak bu riskleri de beraberinde getiriyor.
ABD bunun için yüz milyarlarca dolar borçlanıyor. Tam da fiyat artışları yavaşlamaya başlamışken borçlanma nedeniyle ABD enflasyonunun yeniden yükselebileceğine dair endişeler var. Ayrıca ülkenin çok fazla borçlanmasından da korkuluyor. ABD'nin yıllık bütçe açığı gayri safi yurt içi hasılasının (GSYH) %6'sı civarında ve tarihsel ortalama olan %3,7'nin oldukça üzerinde.
Olumlu gelişmeler de var. ABD'de işsizlik son 50 yılın en düşük seviyesinde ve her ay yüz binlerce yeni işçi istihdama katılıyor. ABD, dünyadaki gelişmiş mikroçiplerin beşte birini üretme yolunda olduğunu söylüyor.
Dünyanın en büyük bankalarından JP Morgan'ın CEO'su ve başkanı Jamie Dimon'a göre, "patlayan" ABD ekonomisi "inanılmaz" seviyede ve ortalama tüketici "eskisinden çok daha zengin".
Georgia eyaleti bu harcama furyasından en fazla faydalananlardan biri. Georgia, Batarya Kuşağı olarak adlandırılan bölgede yer alıyor. Ülkenin güneydoğusundaki bu bölgede elektrikli otomobil bataryaları ve diğer bileşenleri üreten fabrikalar yoğunlaşmış durumda.
Covington kasabası, Archer Aviation için bu yıl tamamlanacak bir fabrikayı barındırıyor. Şirket uçan araba olarak tanımladığı araçları burada seri olarak üretmeyi planlıyor.
Şehrin diğer ucunda ise elektrikli kamyon fabrikası için zemin hazırlandı. Tamamlandığında, her yıl binlerce kamyon üretmesi bekleniyor. Georgia sahilinde, bir yıl içinde elektrikli arabalar ve bataryalar için yepyeni bir Hyundai "meta fabrikası" (gerçek bir fabrikanın dijital ikizi) üretime başlayacak ve yılda 500 bin araba üretmeyi planlıyor.
Ancak bütün bunlara rağmen Scoops dondurma salonunda hem yerel halk hem de turistler herhangi bir ekonomik büyüme hissetmediklerini söylüyorlar. Fiyatlar hala yüksek. Aileler kredi kartlarına bel bağlamış durumda. Fabrikalarda gerçekleşen endüstriyel bir büyüme olsa da etkisi insanların günlük yaşamlarına yansımış değil.
Fiyatların hala beklenenden daha fazla artıyor olması, faiz oranlarının da yüksek kalmaya devam etmesi anlamına geliyor. ABD merkez bankası enflasyonu yavaşlatma çabasıyla faizleri yüksek tuttuğundan, borçlanma maliyeti şu anda 22 yılın en yüksek seviyesinde.
Ancak Georgia eyaletinin başkentinde Atlanta Federal Rezerv Başkanı Raphael Bostic, birçok insanın faiz artışlarına eskisinden "daha az duyarlı" olduğunu söylüyor. Bostic'e göre bunun nedeni ABD'de uzun vadeli, 30 yıllık ipoteklere olan eğilim ve büyük krediler genellikle çok daha düşük bir faiz oranıyla sabitleniyor.
Yine de ABD'nin faiz oranlarını daha uzun süre yüksek tutma kararının ABD dışında da zincirleme bir etkisi var. Zira Avrupa piyasaları ABD'yi takip ediyor ve faiz oranlarının beklenenden daha yavaş düşeceği varsayılıyor.
Daha uzun vadede, Biden'ın ekstra yatırımları ABD ekonomisini daha da üretken hale getirebilir. Ancak ABD ekonomisinin daha acil sorunu, enflasyonun inatçılığı ve yüksek devlet borçlarının yerleşik hale gelme riski.
ABD'nin ulusal borcu şu anda 34 trilyon dolar ve GSYH'ye oranla, bir sonraki başkanlık döneminin sonunda tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaşması bekleniyor. Pandeminin maliyetleri, askeri yardımlar, vergi afları ve yeşil yatırımları finanse etmek için yapılan borçlanmaların hepsi buna katkıda bulundu.
Mevcut oranlarla sadece bu borcun faizini ödemek bile ABD'ye savunmaya harcadığından daha fazlasına, 870 milyar dolara mal olacak. Kongre Bütçe Ofisi, on yıl içinde borç faizleri ile sağlık sigortası, sağlık yardımı ve sosyal güvenlik için yapılan zorunlu hükümet harcamalarının birleşiminin ABD'nin tüm vergi gelirlerini tüketeceğini ve savunma, altyapı ve mahkemeler gibi başka hiçbir şeye pay bırakmayacağını söylüyor.
Tüm bunlar ABD'nin istikrarlı bir para birimine sahip, yatırım yapılabilecek güvenli bir ülke olarak itibarını riske atıyor. Geçen yıl üç AAA kredi notundan ikisini kaybetti ve Hazine, Merkez Bankası (FED) ve Uluslararası Para Fonu (IMF) mali gidişatının "sürdürülemez" olduğunu söyledi.
ABD elbette iflas etmeyecek; istediği kadar dolar basabilir. İstikrarı, doların dünyanın rezerv para birimi olduğu, dünya çapında kabul gördüğü ve sıkıntılı zamanlarda güvenli bir yatırım olarak görüldüğü anlamına geliyor. Bu da ABD'nin sonsuz gibi görünen ucuz para akışından faydalanması ve ekonomiyi desteklemesi anlamına geliyor.
Ancak ABD şimdi bazı yatırımcıların sabrının sınırı olup olmadığını gerçekten test ediyor. ABD başkanlık seçimleri öncesinde her iki başkan adayı (Biden ve Trump) da borçlanmayı dizginlemekten pek bahsetmiyor. Bostic, ülkenin güvenli liman statüsünün tehlikeye girebileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
ABD dolarının dünyanın bir numaralı rezerv para birimi olmaya devam ettiğini belirten Bostic, "Herkes güvenliğin sağlanması için bir şeyler yapmak zorunda" diye ekliyor.
ABD, küresel üretimin dokusunu kesin bir şekilde dönüştürüyor ve onlarca yıldır Uzak Doğu'ya yapılan dış kaynak kullanımını tersine çeviriyor.
Mevcut Başkan Biden, oyunda kalmak için ekstra mali riskin buna değeceğine inanıyor. ABD ekonomisi, son verilerdeki bazı sarsıntılara rağmen, Batı'nın geri kalanından önemli ölçüde daha iyi performans gösteriyor.
Biden'ın kumarı işe yarasın ya da yaramasın, dünya ekonomisini dönüştürecek ve ABD'nin seçim sonrası tercihlerinde temel bir faktör olacak. | 1LABEL_1
|
Kaynak,A.L.I. TECHNOLOGIES
Japonya'da ALI Technologies isimli şirketin geliştirdiği uçan motosiklet, 680 bin dolar fiyatla (yaklaşık 6,5 milyon TL) satışa sunuldu.
"XTurismo Limited Edition" ismi verilen motosiklet tek şarjla saatte 100 km hıza kadar 40 dakika boyunca uçabiliyor.
Elektronik devi Mitsubishi ve Japon futbolcu Keisuke Honda'nın desteklediği Tokyo merkezli girişim, 2022 ortasına kadar tek kişinin bileceği uçan motosikletlerden 200 adet üretmeyi hedefliyor.
XTurismo Limited Edition'larda bir konvansiyonel ve akülü dört adet motor bulunuyor.
Bu makalede Google YouTube içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın.
YouTube paylaşımının sonu
İçerik bulunamadı
ALI Technologies CEO'su Daisuke Katano, yeni üretimleriyle birlikte "Yeni bir hareket yöntemi sunmayı umduklarını" söyledi.
Haberin sonu
Kaynak,A.L.I. TECHNOLOGIES
13 milyonluk nüfusa sahip Tokyo için aşırı kalabalıklaşma büyük bir problem. Yüksek teknoloji şehri, dünyanın en kalabalık metropol bölgelerinden birisi.
Ancak Japonya'daki mevcut yasalar, uçan motosikletlerin işlek yollarda uçmasına engel.
Yarış pistinde gerçekleştirilen lansmanda konuşan Katano, bu sebeple Japonya'da aracın yakın zamanda yalnızca bu tür pistlerde kullanılabileceğini söyledi.
Katano alternatif olarak aracın kurtarma ekipleri tarafından ulaşılamaz bölgelere gidişi için de kullanabileceğini düşünüyor. | 1LABEL_1
|
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Son zamanlarda siyasette sertleşme var. Bana yönelik tehditler var, ama hiç umurumda değil. Benim en büyük güvencem bu ülkenin saygıdeğer insanlarıdır" dedi. Gelişmeler canlı anlatım sayfamızda.
Kaynak,Getty Images
Sağlık Bakanlığı'na bağlı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, "Daha önce Bilim Kurulumuzun görüşü doğrultusunda aşılı olmayan kişilerin temaslı olması durumunda karantina süresinin 10 güne düşürülmesi, ancak 14 gün süreyle semptom takibi yapılması kararı alınmıştır." açıklaması yaptı.
Kaynak,Getty Images
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Yönetim Kurulu, aldığı karar ile stadyumlardaki seyirci kısıtlamasını kaldırdı.
TFF’nin resmi internet sitesinden yapılan açıklamada Sağlık Bakanlığı tarafından kabul edilen aşılardan en az iki doz aşı olanlar ya da Covid-19 hastalığını geçirmiş olup bir doz aşı olarak aşı takvimini tamamlamış olanlar ile Covid-19 hastalığını geçirip üzerinden 180 gün geçmemiş olan kişilerin stadyumlara alınacağı ifade edildi.
9 Kasım tarihinden itibaren PCR testi ile seyirci alınması durumu da yaş ayrımı yapılmaksızın ortadan kalktı.
Açıklamada "Tüm bunlarla birlikte mevsimsel grip olgularının arttığı bu dönemde, hem Covid-19 hem de gripten korunmak için pandemi ile mücadelede elimizdeki en önemli silah olan aşılanma yanında her alanda olduğu gibi tribünde de maske (stadyuma girişten çıkışa kadar maskenin çıkarılmaması), mesafe (seyircilerin kendi koltuklarında oturması ve tezahürat ile gol sevinci sırasında bulaş riski yaratacak şekilde mesafe kuralını bozmamaları) ve hijyene azami özen gösterilmesinin çok önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak doğru olacaktır." ifadeleri yer aldı.
AKP MYK toplantısının ardından açıklama yapan parti sözcüsü Ömer Çelik, Irak ve Suriye'ye asker gönderilmesinin iki yıl uzatılmasına dair tezkere oylamasıyla ilgili olarak "Maalesef hayır oyu veren partilerin milli hassasiyetten yoksunluğu ile karşı karşıya kaldık" dedi.
"Teröre destek verenler, PKK'yı terör örgütü saymayanlar, CHP'ye mesaj göndererek bu tezkereye hayır oyu verin dedikten bir müddet sonra CHP'den hayır oyu gelmiştir. Geçmiş zamanlarda CHP ile birçok konuda anlaşmamız olmasa bile Türkiye'nin sınır ve milli güvenliği konusunda çok yüksek hassasiyet üretirdi. Ortaya çıkan bu tablo CHP'nin tarihi açısından da bir kırılmadır. CHP kendi tarihindeki pozitif duruşu terk etmiş gözüküyor. Hayır oyu verdiler, bu da kayıtlara geçmiştir."
Yabancı basın mensupları ile bir araya gelen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili soru üzerine “Ankara halkı beni Ankara Büyükşehir Belediyesini, Ankara’yı yönetmem için seçti... Belediye başkanlığı yaparken bir başka hedefe odaklanmak gibi bir niyetim yok” dedi.
Yavaş'ın adaylığı, İYİ Parti lideri Meral Akşener'in "aday gösterilirlerse hayır demeyiz" açıklamasının ardından daha yoğun tartışılmaya başlanmıştı.
Yavaş, "Bu yapılan anketler hep bizim dışımızda yapılıyor. Ve kamuoyundaki Ankara için yapılan hizmetlerden duyulan memnuniyet bir şekilde Türkiye’ye yansıyor. Ben sadece bu nedenle ismimizin ön plana çıktığını düşünüyorum. Türkiye’de ne düşünülüyor diye hiç anket falan yaptırmadım. Dolayısıyla işime odaklanmış bir şekilde hizmet etmeye çalışıyorum” diye konuştu.
Kaynak,DHA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Son zamanlarda siyasette sertleşme var. Bana yönelik tehditler var, ama hiç umurumda değil. Benim en büyük güvencem bu ülkenin saygıdeğer insanlarıdır. Çünkü ben hiçbir ayrım yapmadan insanlara hizmet etmek istiyorum" dedi.
Muğla Büyükşehir Belediyesi'nin toplu açılış ve temel atma töreninde konuşan Kılıçdaroğlu, Suriye ve Irak tezkerelerine 'Hayır' oyu vermelerine ilişkin olarak da "Bu ülkenin topraklarına yabancı postalların basmasını istemem" dedi.
"Terörle mücadele edilecekse terörle mücadeleyi bu ülkenin saygıdeğer polisleri, şanlı şerefli askerleri yapar. Yabancı askerler gelecek, Türkiye'de terörle mücadele edecek… Bana da diyorlar ki, 'Buna evet de'. ‘Evet' dersek, Cumhuriyet'e ihanet etmiş oluruz."
"Saray'da oturan şahıs 'Çok büyük sıkıntılar var biliyorum, az kaldı' demiş. Çok doğru söylüyor. Evet az kaldı, çok yakında hep beraber yolcu edeceğiz."
"Önümüzde bir kış var. Allah fakire, fukaraya yardım etsin. Elektrik, doğal gaz faturaları katlanarak gelecektir. Vatandaşlar nasıl ödeyecek? Vatandaş güçlükle geçiniyor. Hükümete 'Karakış Fonu' kurun çağrısında bulundum. Bu fonla vatandaş en azından bu kışı rahat geçirsin."
İzmir Barosu, MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli’nin TBMM grup toplantısında Anayasa Mahkemesi’ni hedef alan
açıklamaları üzerine AYM Başkanlığı'na yazdığı mektupla Bahçeli hakkında suç duyurusunda bulunma çağrısı yaptı.
İzmir Barosu'ndan yapılan açıklamada, Bahçeli'nin ifadeleri için “Türk Ceza
Kanunu’na göre devletin kurum ve organlarını aşağılama suçunu oluşturmaktadır" denildi.
"AYM’nin kendisine yönelik alenen işlenen bu suça ilişkin suç duyurusunda
bulunmasını mahkemeleri töhmet altında bırakıp, baskı altına almayı amaçlayan
açıklamalar yapanlar karşısında yargının kendisini savunması olarak
değerlendiriyor ve bu tutumu önemsiyoruz. Yapacağınız suç duyurusu ayrıca, son
dönemde artan yargının itibarına gölge düşürmeye yönelik eylemlere karşı bir
duruş sergilenmesi açısından da önemlidir.”
Bahçeli, Salı günkü grup toplantısında, AYM'nin kapanmasıyla ilgili talebini, Kavala kararını hatırlatarak bir kez daha dile getirmiş ve "Anayasa Mahkemesi öyle bir hale gelmiştir ki nerede bir hain varsa, onlarla yan yanadır. Anayasa Mahkemesi kapanmasın da terörle mücadeleye sünger mi çekilsin? Demirtaş, Kavala davalarında hak ihlali var diyen sözde hainler gelsinler külahıma anlatsınlar" demişti.
Kaynak,DHA
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, AKP Meclis Grup Toplantısı'nda izletilen videoda Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'na yönelik linç girişimi ve saldırı görüntülerine yer verilmesine tepki gösterdi,
Özgür Özel yaptığı açıklamada, “Bu Meclis’te gerekli çoğunluk sağlandığında Çubuk saldırısının faili olarak gösterilecek ve yargılanacaktır" dedi.
Özel, "Kılıçdaroğlu’nun linç görüntülerini zevkle izlediler grup toplantısında. Bu ne kadar kötü olduklarının kanıtıdır. Yazıklar olsun. Milletimize şikâyet ediyoruz” diye konuştu.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Ankara’da trafik kazasında yaşamını yitiren doktor Rümeysa Şen'le ilgili açıklama yaparken, "Bazı kliniklerde asistan hekimlerin 36 saat çalıştığı durumlar olduğu maalesef gerçektir” diyen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya da tepki gösterdi.
Özel, "Sen sağlık sendikasının başkanı mısın, Sağlık Bakanı mısın? Dalga mı geçiyorsun? Yap o zaman düzelt, elinden tutan mı var?” dedi.
Kaynak,DHA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Atatürk Kültür Merkezi Millet Bahçesi Açılış Töreni'nde yaptığı konuşmada, "2053 vizyonumuzun ilk ve en iddialı hedefi olarak belirlediğimiz 'Yeşil Kalkınma Devrimi'nin lokomotif şehri Ankara olacaktır" dedi.
Erdoğan, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda "Cumhuriyet'in 100. yılına yakışır bir Millet Bahçesi" kurulacağını, ihalenin yıl sonuna kadar gerçekleştirileceğini açıkladı.
Erdoğan, "Dünya Bankası ve gelişmiş ülkeler vasıtasıyla Türkiye'ye kazandırdığımız 3 milyar 157 milyon dolarlık kaynağı yeşil iklim dostu projeler için kullanacağız" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı şöyle devam etti: "Biz Cumhur İttifakı olarak emin adımlarla yarınlara yürüyoruz. Şu anda Avrupa'ya bakalım, İngiltere'de raflar boş, Avrupa'da, Amerika'da boş. Bizde bolluk bereket yoluna devam ediyor. Ama nankörler
anlamazlar."
"İnsanlarımızın günlük hayatlarında yaşadığı her sorunun, üzerine binen her yükün farkındayız. Ama emin olun az kaldı. Birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi biraz daha yol aldığımızda bizi bekleyen aydınlık geleceğe beraber kavuşacağız."
Kaynak,Getty Images
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "siyasi cinayet" iddialarıyla ilgili soruşturma açan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına avukatı Hüseyin Aydın aracılığıyla verdiği dilekçede, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun soruşturma kapsamında ifadesinin alınmasını istedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı başvuruda, "siyasi cinayet" iddialarıyla ilgili önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesine başvurulması talebinde bulunmuştu.
Avukatlar başvuru dilekçesinde, Kılıçdaroğlu'nun siyasi cinayet iddialarını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı 3 konuşmaya dayandırdığını hatırlatarak "Sayın Cumhurbaşkanımızın bahsi geçen konuşmalarının hiçbirinde şiddeti çağrıştıracak, siyasi cinayet iddialarına dayanak teşkil edebilecek hiçbir ifade yoktur" diye yazdı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun da bir kamu görevlisi olduğuna dikkat çekilen dilekçede, "Kılıçdaroğlu'nun hiçbir şart ileri sürmeksizin bildiklerini, varsa elindeki belge ve delilleri yetkili makamlarla paylaşması yasal bir zorunluluktur" ifadeleri kullanıldı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bazı siyasi parti yöneticilerinin "siyasi cinayetler işlenebileceği yönünde duyumlar alındığına" dair açıklamalarının basına yansıması üzerine 13 Ekim 2021'de resen soruşturma başlatmıştı.
Kaynak,DHA
Esra Hankulu'nun şüpheli ölümüne ilişkin Ümitcan Uygun'un da aralarında bulunduğu 3 sanık hakkındaki iddianame kabul edildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede sanık Ümitcan Uygun Hankulu'nu öldürmek, diğer iki sanık ise suç delillerini karartmakla suçlandı.
Bu kapsamda sanık Uygun'un, "kendisini savunamayacak durumdaki kişiyi" “kasten öldürme suçu”ndan ağırlaştırılmış müebbete, tutuksuz sanıklar F. G. ve D. C'nin de "suç delillerini karartmaktan" 5 yıla kadar hapse mahkum edilmesi istendi.
Sanıklar, 19 Ocak 2022'de Ankara 9. Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak.
Ne olmuştu?
İddianameye göre, Ankara'nın Mamak ilçesindeki eve, 3 Ağustos'ta ihbar üzerine giden emniyet güçleri, 25 yaşındaki Esra Hankulu'nun hayatını kaybettiğini belirledi.
Bunun üzerine olay gecesi Hankulu ile aynı evde kalan sanıklar Ümitcan Uygun, F. G. ve D. C. gözaltına alındı. Uygun daha sonra tutuklandı.
İstanbul Adli Tıp Kurumu, Hankulu'nun künt kafa travması sonrası meydana gelen iç kanama sonucu hayatını kaybettiğini belirledi.
İddianamede ifadelerine yer verilen sanıklar, Hankulu'na yönelik bir eylemlerinin olmadığını, ölümüne ilişkin bilgilerinin bulunmadığını iddia etti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) toplantısında, İBB'nin 5 bin yeni taksi plakası teklifi oy çokluğu ile 10. kez reddedildi.
İBB'nin yeni taksi sistemi de reddedildi.
Bu makalede Google YouTube içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın.
YouTube paylaşımının sonu
İçerik bulunamadı
Kaynak,DHA
Denizli’nin Pamukkale ilçesinde, 25 yaşındaki Şebnem Şirin'i öldüren Furkan Zıbıncı, çıkarıldığı mahkemece, “tasarlayarak canavarca hisle öldürme” suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Demirören Haber Ajansı'nın (DHA) haberinde, Zıbıncı’nın Şirin’in boğazını keserek cinayeti işlediği kaydedildi.
DHA, Zıbıncı'nın savcılıktaki ifadesinde, olay anını hatırlamadığını söylediğini aktardı.
‘Kızım ölmedi, öldürüldü’
Şebnem Şirin'in naaşı, cenaze töreni için Ulu Camii'ye götürüldü.
Habere göre buradaki törene CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Bağımsız Milletvekili Teoman Sancar, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı AKP’li Osman Zolan, Pamukkale Belediye Başkanı AKP’li Avni Örki ve acılı ailenin yakınları katıldı.
Cenaze töreni öncesi anne Pervin Tokat, "Ona kıyılır mı? Yavrum gitti, canım kızım gitti" diyerek gözyaşı döktü.
Baba Halil Şirin ise tabuta sarılarak, "Yaktın ciğerimi kızım. Kızım ölmedi, öldürüldü. Katledildi. Bu yaşta böyle bir insan nasıl ölür? Kime ne zararı vardı benim kızımın? Vicdansız, nasıl kıydın? Mürüvvetini göremedim kızım. Allah'ım nasıl yaşarım. Gelin olduğunu göremedim kızım. Hayallerim vardı seninle, hayallerimi aldılar" diyerek feryat etti.
Ağabey Şevket Şirin de kardeşinin tabutu başında gözyaşı döktü.
Kılınan cenaze namazının ardından baba Halil Şirin kızının tabutuna omuz vererek, cenaze aracına kadar taşıdı. Şebnem Şirin'in cenazesi toprağa verilmek üzere Güney ilçesine götürüldü.
Cenaze töreninin ardından caminin yanında bekleyen yaklaşık 50 kadın, kadın cinayetlerinin son bulması için sessiz oturma eylemi yaptı.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, yılın son enflasyon raporunu açıklamak için basın toplantısı düzenliyor.
Kavcıoğlu, 2021 sonu enflasyon tahminini, yüzde 14,1'den yüzde 18,4'e yükseltti.
Kaynak,Getty Images
Merkez Bankası rezervleri nedir, nasıl hesaplanır?
Dolardaki artış günlük harcamalarımızı nasıl etkiliyor? | 1LABEL_1
|
Şehir efsanelerinden biri haline gelmiş Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki Soğuk Savaş döneminde, uzayda geçen mücadelenin en önemli hikâyelerinden biri uzayda astronotların kullandığı kalem üzerine. Bu şehir efsanesine göre, NASA uzayda kullanılabilmesi için bir kalem geliştirilmesini ister ve bu kalem için çok ciddi miktarlarda yatırım yapar. Sovyetler Birliği ise ABD bu kadar yatırım yaparken uzay yolculuklarında kurşun kalem kullanmaktadır. | 0LABEL_0
|
Instagram'da Ensonhaber tarafından paylaşılan bir videonun Hindistan’da kimse kullanmamasına rağmen kendi kendine hareket eden açık hava spor aletlerini gösterdiği iddia edildi. Video HaberVer ve Sputnik Türkiye gibi haber siteleri tarafından da yanıltıcı başlık kullanılarak haberleştirildi. | 0LABEL_0
|
Subsets and Splits
No community queries yet
The top public SQL queries from the community will appear here once available.