Id
stringlengths
0
7
Tag
stringclasses
3 values
Title
stringlengths
1
235
Summary
stringlengths
0
1.64k
Text
stringlengths
10
301k
1095266
haber
Güney Amerika Süper Kupası'nın sahibi: Independiente del Valle
Güney Amerika Süper Kupası'nın sahibi: Independiente del Valle
Güney Amerika Futbol Konfederasyonu (CONMEBOL) tarafından bu yıl 31. kez düzenlenen organizasyonda, geçen sezon Libertadores Kupası'nı kazanan Brezilya ekibi Flamengo ile Sudamericana Kupası'nın sahibi Ekvador temsilcisi Independiente del Valle, rövanş mücadelesinde karşı karşıya geldi. İlk maçta 1-0 mağlup olan Flamengo, 90+6. dakikada Giargian de Arrascaeta'nın golüyle Maracana Stadı'nda oynanan maçı uzatmalara götürdü. Bu bölümde de skor değişmeyince şampiyonu penaltı atışları belirledi. Seri atışlarda rakibine 5-4 üstünlük sağlayan Independiente del Valle, tarihinde ilk kez kupayı müzesine götürdü. (AA)
39520
haber
Güney ifadesini kabul etmiyor
Ergenekon’un kara kutusu Tuncay Güney, 32. Gün programında “Emniyet ifadelerini kabul etmediğini söyledi.
Ergenekon’un kara kutusu Tuncay Güney, 32. Gün programında "Emniyet ifadelerini kabul etmediğini söyledi. 11 Nisan 2009 03:00 Ergenekon Soruşturması'yla adı gündeme gelen ve elindeki belgelerle operasyonların yapılmasında önemli rolü olduğu iddia edilen Tuncay Güney, "32 Gün"e Kanada'dan yine canlı yayında katıldı. 32. Gün’de Mehmet Ali Birand ve Rıdvan Akar’ın sorularını cevaplayan Güney, "Hem manevi hem fiziki işkence gördüm. Emniyette verdiğim ifademi hiçbir şekilde kabul etmiyorum" dedi. Güney'e işkence yapılırken çekilen ses kaydı Tuncay Güney 2001 yılında polise verdiği ifadelerin işkence altında alındığını iddia etmiş, ancak ifadelerin yer aldığı video kaydını izleyen hiç kimse Güney'e inanmamıştı. Çünkü Güney, o görüntülerde oldukça rahat görünüyordu. Güney'in işkence altında alındığını iddia ettiği o ifadeler Ergenekon'un birinci iddianamesinin en önemli dayanağı olmuş hatta Milli İstihbarat Teşkilatı o ifadelerden bir Ergenekon şeması bile çıkarmıştı. Ancak geçtiğimiz günlerde sürpriz bir gelişme yaşandı. MİT Ergenekon Davası'na bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne bir kaset gönderdi. O kasette Tuncay Güney'in Emniyet'teki sorgusunda işkence gördüğünü ispatlayan ses kayıtları vardı. MİT daha önce 32. Gün'de defalarca işkence gördüğünü iddia eden Tuncay Güney'i doğrulamış oldu. Gördüğü işkencenin kimsenin umurunda olmadığını söyleyen Güney, "Bugün herkes çıkarının peşinde. Davanın düşmesini bekliyorlar. Dün söylediklerimi duymak istemeyenler, bugün benim sesimi duyurmaya çalışıyor" ifadesini kullandı. Tuncay Güney yaşadığı işkencenin ayrıntılarını anlattı: "Copla taciz edildim" Güney, programda, kendisine işkence edenler arasında dönemin Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan’ın da bulunduğunu söyledi. 2 gün boyunca kaba dayak yediğini söyleyen Güney, dönemin İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu ve Kemal Karademir’in de işkencecileri arasında bulunduklarını, İhtiyaroğlu’nun kendisini copla taciz edip, işkence yaptığını ve küfür ederek, 'biraz sonra zevk almaya başlarsın' dediğini açıkladı. İfade vermeden önce cinsel organından elektrik verilmek istendiğini, bunun üzerine ağlayarak, "Tamam ne söylerseniz o ifadeyi imzalayacağım. Romayı da ben yaktım" diyerek, işkenceden kurtulduğunu iddia etti. Video kasedinde işkence sonrası görünümünün düzeltildiğini söyleyen Güney, "Dikkat edin benim gömleğim kirli değildir video kasette, pantolonumun ütüsü gayet güzel duruyor, o kadar işkenceden sonra..." dedi. "Yazıcıoğlu’ndan hakkını helal etmesini istedim" Rıdvan Akar’ın sizin üzerinizden Ergenekon şeması oluşturuldu, Emniyetteki ifadelerinizi kabul ediyormusunuz sorusu üzerine Güney, "O ifadelerin hiçbirini kabul etmiyorum. Bana ne dikta edildiyse onları söyledim. Daha 29 yaşındaydım. Ama Maraş Katliamına karışanları anlattım. Gülay Kömürcü’yü tanımam. Enis Berberoğlu’nu tanımam. 7 TİP’li gencin öldürülmesi olayı hakkında hiçbir bilgim yoktur. Ama bu gençlerin katledilmesine Muhsin Yazıcıoğlu’nun da karıştığını söyledim. Oysa böyle bir şey yok. Ve birkaç hafta önce Yazıcıoğlu beni aradı. Ne yaptın kardeşim. Bu ifadeler nereden çıktı, dedi. Ona bu ifadeyi işkence altında verdiğimi, bana zorla söylettiklerini, anlattım. Hakkını helal etmesini istedim. " dedi. "Saçan’ı Allah’ın mahkemesine sevk ettim" İşkenceler sonrası anüsünden ameliyat olduğunu iddia eden Tuncay Güney, "Ben Adil Serdar Saçan’dan hukuk mahkemesinde şikayetçi değilim. Onu Allahın mahkemesine sevk ettim. Ben Saçan Ergenekon’a aittir, bu yapının içindedir demedim. Çünkü bu konuda da hiçbir bilgim yok" Kendisine işkence yapanlarla birgün yüzyüze gelip sohbet etmek istediğini söyleyen Güney, bu insanlar yaptıkları işkencelerin ardından evlerine gidip çocuklarını ailelerini nasıl seviyorlar merak ediyorum. Birgün onların kapılarını elimde bir gül ile çalacağım" "Sistematik işkence gördüm" Sistematik olarak işkence gördüğünü sürekli vurgulayan Güney, "Bizi Haseki Hastanesi'ne getirdiler. Her gün hastaneye getiriyorlar. Erkek doktorlar vardı. Doktorlara bir şey diyemedim. Bir gün bir bayan doktor çıktı. Baktım bu bayan Anadolulu, makyajı olmayan Haseki Hastanesi'nde doktor, ben dedim ki "doktor hanım bize işkence yapıyorlar, zorla konuşturmaya çalışıyorlar. Bana tacizde bulundular". Onun evrakları da vardır. Doktor Hatice hanımdı. Bu hanımefendi kalktı polisin birini çağırdı. Polis beni tekrar minibüse getirdi yeniden işkence yaptılar, sen doktora bunu nasıl söylersin diyerek." Bu devletin sistematik o dönemki işkencesidir. Ben bugün o günkü koalisyon hükümetini, dönemin İçişleri Bakanı mı suçlayayım, Emniyet Genel Müdürü'nü mü suçlayayım, doktorunu mu suçlayayım? Doktor, polis, siyasal, bürokrat işkenceye göz yummuştur. Tuncay Güney işkence görmüş, cinsel tacize uğramış, hiç kimsenin umrunda değil. Siyasiler de sadece bu dosya nasıl düşer diye bakıyorlar. " Kendisinin MİT mensubu olup olmadığının sorulmasının üzerine Güney, MİT mensubu değilim. Bunu kurumda açıkladı. Ancak, daha önceden de söylediğim gibi MİT’te çalışmaktan gurur duyardım. Devletimin bütün kurumları için geçerli. Vergi Dairesinde de çalışsam gurur duyardım. ‘Anadoluluyum bugün dünyada oynuyorum, elitler çekemiyor" Türk basının bu işi çok büyüttüğünü söyleyen Tuncay Güney, "Ben sade bir insanım. Ama benim şifremi kimse çözemez. Anadoluluyum. Bugün dünyada oynuyorum. Bunu elitler kaldıramıyor" "Kanadoğlu’na benim işkence kasetlerimi verin" Zaman zaman iddia ve ifadelerini sertleştiren Güney, "Sözde Onursal Yargıtay Başkanı Kanadoğlu, benim için yalancı ‘deli’ diyordu. Bana hakaret ediyordu. Ben bu kadar işkence gören biri olarak ülkemi AB’ye şikayet etmedim. Ona benim işkence kasetlerimi verin" açıklamasında bulundu. Programcı Akar, Güney’in’Sözde Onursal Yargıtay Başkanı’ sözünü ısrarla düzeltti. "Türkiye benimle gurur duymalı" Program sonunda "Olağanüstü Şüpheliler" filmini izlediniz mi sorusunu yönelten Rıdvan Akar’a Güney, "İki kez." Cevabını verdi. Başrol oyuncusuna kendinizi benzetiyormusunuz sorusunu ise "Hayır. Öyle olsa Türkiye benimle gurur duymalı" diye cevapladı. ‘Çalmanın kılıfını öğreteceğim" Programın sonuna doğru Türkiye’ye bankacı olarak döneceğini açıklayan Tuncay Güney, "Türkiye’ye çalmanın kılıfını öğreteceğim" dedi.
995274
haber
Güney Kıbrıs Akdeniz'de NAVTEX ilan etti
Sondaj yapılacak parselde Türkiye ve KKTC'nin kıta sahanlığıyla çakışma bulunmuyor
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Arama ve Kurtarma Koordinasyon Merkezi'nin, Exxon Mobil-Qatar Petroleum konsorsiyumu tarafından "Rum münhasır ekonomik bölgesi" (MEB) içerisinde bulunan 10’uncu parseldeki "Glafkos" yatağında bir teyit sondajı yapılması amacıyla NAVTEX (Denizcilere Duyuru) yayımladığı bildirildi. Rum basınında yer alan habere göre, ilan edilen NAVTEX ile birlikte, 19 Kasım 2021 -22 Ocak 2022 tarihleri arasında ön hazırlık çalışmaları ve sondaj faaliyetlerinin yapılacağı duyuruldu. GKRY Enerji Bakanı **Nataşa Pilidu**, geçen hafta yaptığı açıklamada, tüm sürecin 2-3 ay süreceğini, araştırma sondajının sonuçlarının da 2022 yılının şubat ile mart ayında çıkmasının beklendiğini belirtmişti. Exxon Mobil-Qatar Petroleum konsorsiyumu tarafından 2019 yılında "Glafkos" yatağında yapılan araştırma sondajının, 5-8 trilyon ayak küp doğal gaz içerdiği tahmin edilen bir doğal gaz yatağı bulunmasına yol açtığı anımsatıldı. ### "Doğu Akdeniz'de macera arayan cevabını alır" GKRY'nin, Koronavirüs salgını nedeniyle Nisan 2020'de ertelenen Doğu Akdeniz'de ilan ettiği MEB sondaj programlarının yeniden başlayacağını duyurması ve ilan ettiği NAVTEX'ler bölgede tansiyonun artması anlamına geliyor. GKRY tarafından Nautical Geo araştırma gemisinin faaliyetlerine yönelik 29 Eylül 2021'de NAVTEX yayımlanması ve Malta bayraklı, İtalyan sahipli Nautical Geo'nun 3 Ekim 2021'de çalışmalarına başlaması tansiyonu artırmıştı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı **Fuat Oktay**, 15 Kasım 2021'de KKTC'nin 38. kuruluş yıl dönümü vesilesiyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, bölgedeki enerji kaynaklarının, adadaki iki taraf için iş birliği fırsatı olduğunu vurgulamıştı. *"Rum tarafının yine tek yanlı tutum takındığını"* söyleyen Oktay, *"Akdeniz'in yaşanan insani krizler ve göçmen manzaraları sebebiyle, trajedi denizi olarak anıldığı yetmedi mi? Şimdi Rum tarafı, bölgede yeniden tek taraflı hidrokarbon çalışmalarına başlayacağını duyuruyor. Hiç merak etmesinler, onları yalnız bırakmaz, sondaj çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam ederiz. Kimseden çekinmiyoruz. Doğu Akdeniz'de macera arayan cevabını alır"* demişti. (AA)
1126049
haber
Güney Kıbrıs basını: Rusya, BM Güvenlik Konseyi'nin Pile'deki olaylar nedeniyle Türk tarafını kınayan açıklamasını veto etti
Rusya'nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin "Kıbrıs'ta Türk tarafını BM Barış Gücü'ne karşı güç kullandığı" iddiasıyla kınayacağı bir açıklama yayımlamasını veto ederek engellediği belirtildi. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin en yüksek tirajlı gazetesi Phileleftheros'dan Michalis İgnatiou'nun haberine göre, Britanya'nın BM Daimi Temsilciliği tarafından yazılan metni daimi üyelerden ABD ve Fransa da destekledi. Phileleftheros, Çin'in de metne bir itirazda bulunmadığını iddia etti. Habere göre, Rusya ise metni kabul edilebilir bulmadıklarını ifade ederek veto etti. Phileleftheros, "Kararın bizzat Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından alındığına inanıldığını" yazdı. İgnatiou, Rusya'nın veto kararının BMGK'nın diğer üyeleri arasında rahatsızlık yarattığını ve pazartesi başka bir girişimde daha bulunulacağını öne sürdü. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), cuma günü BM Barış Gücü kontrolündeki tampon bölge Yeşil Hat'ta bulunan Pile köyünü Yiğitler'e bağlayan karayolunun iyileştirilmesi için çalışmalara başlamıştı. BM Barış Gücü, KKTC'nin bölgede çalışma yapma yetkisi olmadığını belirterek, müdahalede bulunmuştu. KKTC'li yetkililer de müdahaleye karşılık vermişti.
1130197
haber
Güney Kıbrıs, Fransa, İtalya ve Yunanistan'dan Doğu Akdeniz'de ortak askeri tatbikat
Hristodulidis ayrıca güç gösterisinin başka bir ülkeye karşı yapılmadığını vurguladı
Güney Kıbrıs, Fransa, İtalya ve Yunanistan'dan Doğu Akdeniz'de ortak askeri tatbikat Hristodulidis ayrıca güç gösterisinin başka bir ülkeye karşı yapılmadığını vurguladı 15 Eylül 2023 11:43 T24 Dış Haberler Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis, ülkesinin Doğu Akdeniz'de Yunanistan, Fransa ve İtalya ile birlikte ortak askeri tatbikat düzenlediğini duyurdu. Tatbikatta yer alan Fransız fırkateyni Chevalier Paul'u ziyareti öncesinde yaptığı konuşmada Hristodulidis, AB'nin bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamaya hazır olduğunun; tatbikatın da "özel bir jeostratejik öneme" sahip olduğunun altını çizdi. Hristodulidis ayrıca güç gösterisinin başka bir ülkeye karşı yapılmadığını vurguladı. Kıbrıs Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre; Pazartesi günü başlayan ve kod adı EUNOMIA 4-2023 olan beş günlük tatbikata Fransız Rafale jet avcı uçakları ve Airbus A400M Atlas nakliye uçakları da dâhil olmak üzere deniz ve hava kuvvetleri katıldı. Tatbikat ayrıca bu yıl ilk kez bölgesel bir acil durum halinde sivillerin tahliyesi tatbikatını da içeriyor. Nisan ayı ortasında Sudan'da çatışmalar patlak verdiğinde İngiltere yüzlerce vatandaşını Sudan'dan tahliye etmek için Kıbrıs'ı bir geçiş noktası olarak kullanmıştı.
1161742
haber
Güney Kore'de 76 kediyi katleden zanlıya 14 ay hapis cezası
Güney Kore'de 76 kediyi katleden zanlıya 14 ay hapis cezası
Güney Kore'de Changwon Bölge Mahkemesi'nde görülen duruşmada kimliği açıklanmayan bir adam, Güney Kore'nin hayvanları koruma yasasını ihlal etmekten suçlu bulundu. 76 kediyi öldürdüğü belirlenen adam, kedilerin arabasını tırmalaması üzerine hayvanlara karşı "derin bir nefret" duymaya başladığı açıklamasını yaptı. Zanlının sokaktaki başıboş kedileri yakaladığı, ve bazılarını çevrimiçi sitelerden sahiplendiği, yakaladığı kedilerin bazılarını boğarak, bazılarını da makas ve bıçak gibi kesici aletlerle öldürdüğü belirtildi. 14 ay hapis cezasına çarptırılan adam, mahkeme kararına itiraz etti. Güney Kore Uluslararası İnsancıl Toplum Direktörü Borami Seo, "Bu eziyet davası aynı zamanda hayvanları yasal olarak canlı varlıklar olarak tanıyacak ve onların hukuken korunmasını daha da güçlendirecek Medeni Kanun değişikliğinin yapılmasının önemini de vurguluyor" diye konuştu.
1092187
haber
Güney Kore'de milletvekilleri maaşlarının yüzde 3'ünü depremzedelere bağışlayacak
Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol, Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle mevcut tüm kaynakların seferber edilmesi talimatı vermişti
Güney Kore'de milletvekilleri maaşlarının yüzde 3'ünü depremzedelere bağışlayacak Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol, Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle mevcut tüm kaynakların seferber edilmesi talimatı vermişti 14 Şubat 2023 11:03 Güney Kore Ulusal Meclisi, Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle milletvekilleri maaşlarının yüzde 3'ünün Türkiye ve Suriye'deki depremzedeleri desteklemek için bağışlanmasını öngören kararı onayladı. Yonhap haber ajansına göre, Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen Türkiye ve Suriye'deki afetzedeler için hızlı destek önlemlerini içeren karar, Meclis Genel Oturumu'nda 229 milletvekilinden 228'inin onayıyla geçti. Karar, iki ülkedeki arama kurtarma ve restorasyon çalışmalarının desteklenmesi, deprem bölgesindeki Koreli göçmenler, öğrenciler ve turistler için güvenlik önlemleri alınması, depremzedeleri desteklemek için milletvekilleri maaşlarının yüzde 3'ünün bağışlanmasını içeriyor. Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol, dün, Kahramanmaraş merkezli depremler nedeniyle mevcut tüm kaynakların seferber edilmesi talimatı vermişti. Seul yönetiminin, ilave destek ekibinin yanı sıra 150 çadır ve 2 bin 200 battaniyeyi 16 Şubat'ta askeri uçakla yollayacağı; 29'u bir haftada olmak üzere toplam 372 sağlık çalışanının Türkiye'ye gönderileceği belirtilmişti.
1160110
haber
Güney Kore'de parlamento seçimlerini muhalefet kazandı
Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol'un Halkın Gücü Partisi (PPP) 108 sandalye kazandı
Güney Kore'de parlamento seçimlerini muhalefet kazandı Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol'un Halkın Gücü Partisi (PPP) 108 sandalye kazandı 11 Nisan 2024 07:58 T24 Dış Haberler Güney Kore'nin liberal muhalefet partileri, dün yapılan parlamento seçimlerinde ezici bir zafer kazandı. Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol ve muhafazakar partisine büyük bir darbe indiren muhalefet, yine de meclisteki nitelikli çoğunluğun çok az bir kısmını elde edebildi. Ulusal Seçim Komisyonu ve yayın kuruluşlarının verilerine göre, Demokrat Parti'nin (DP) yeni meclisteki 300 sandalyenin 175'ini aldığı tahmin ediliyor. Nitelikli çoğunluk için 200 sandalye gerekiyordu. Yoon'un Halkın Gücü Partisi (PPP) ise 108 sandalye kazandı. Yoon'a karşı mücadeleci bir kampanya yürüten DP lideri Lee Jae-myung, şimdi en önemli önceliğin ortalama tüketici için hissedilebilir bir ekonomik iyileşme için çalışmak olduğunu söyledi. Parlamento seçim sonuçları, 2022 başkanlık seçimlerini Yoon'a karşı kaybeden Lee'yi bir kez daha başkanlık yarışına girme konusunda cesaretlendirebilir. Yoon'un eşi Kim Keon Hee de Dior marka lüks bir çantayı hediye olarak kabul ettiği iddiasıyla tartışmalara karışırken, partisinin üst düzey üyeleri hakkında ayrı yolsuzluk ve görevi kötüye kullanma iddiaları ortaya atıldı. Özel kalem müdürü, Yoon'un seçim sonucunu "alçakgönüllülükle kabul ettiğini" ve yönetimini yenileme sözü verdiğini söyledi. Yonhap'ın haberine göre Başbakan Han Duck-soo ve diğer üst düzey yardımcıları da seçim yenilgisinin ardından istifa etmeyi teklif etti.
1154439
haber
Güney Kore ile ABD, 11 gün sürmesi planlanan ortak askeri tatbikata başladı
Tatbikatın 14 Mart'ta sona ermesi bekleniyor
Güney Kore ile ABD, 11 gün sürmesi planlanan ortak askeri tatbikata başladı Tatbikatın 14 Mart'ta sona ermesi bekleniyor 04 Mart 2024 10:29 Güney Kore ile ABD, "ortak savunma duruşunun güçlendirilmesi" hedefiyle ortak askeri tatbikata başladı. Yonhap'ın haberine göre, "Özgürlük Kalkanı" adıyla düzenlenen ortak tatbikatın 11 gün sürmesi hedefleniyor. Tatbikatla iki ülkenin ortak savunma duruşunun artırılmasının hedeflendiği, kara, deniz, hava, siber araçların kullanımıyla çok alanlı operasyonlara ve nükleer operasyonlara karşılık verilmesine odaklanılacağı bildirildi. Güney Kore'deki Birleşmiş Milletler Komutanlığı (UNC) bünyesindeki ülkelerden personelin gözlemci olarak katılacağı tatbikatın 14 Mart'ta sona ermesi bekleniyor. Ne olmuştu? Genelkurmay Başkanlığından şubatta yapılan açıklamada, yaklaşık 48 saha çalışmasının planlandığı tatbikatta Kuzey Kore füzelerinin tespiti ve müdahaleye ilişkin çalışmaların gerçekleştirileceği bildirilmişti. Güney Kore Dışişleri Bakanı Cho Tae-yul da 29 Şubat'ta ABD ziyareti kapsamında mevkidaşı Antony Blinken ile bir araya gelmiş, basın toplantısında Cho, "Nükleer ve füze tehditlerinin arttığı bu dönemde Kuzey Kore'nin provokasyonlarıyla mücadele etme, yasa dışı gelirlerini engelleme ve insan hakları konusunda işbirliğini güçlendirmede mutabık kaldık." ifadesini kullanmıştı.
166885
haber
Güney Kore İsrail'den roket satın aldı SEUL (A.A)
Güney Kore İsrail'den roket satın aldı SEUL (A.A)
-Güney Kore İsrail'den roket satın aldı SEUL (A.A) - 06.09.2011 - Güney Kore'nin Kuzey Kore'nin saldırılarına karşı İsrail'den gelişmiş roketler satın aldığı bildirildi. Güney Kore hükümetinden bir yetkili, Kuzey Kore'nin geçen yılki saldırısının ardından İsrailli bir şirketle gelişmiş roket alımı konusunda 43 milyon dolarlık anlaşma yaptıklarını belirtti. Yetkili, satın alınan 67 adet Spike NLOZ roketinin Sarı Deniz'deki Baengnyeong ve Yeonpyeong adalarına konuşlandırılacağını söyledi. Adının açıklanmasını istemeyen yetkili, anlaşmanın Temmuz ayında yapıldığını kaydetti. İsrail'in Rafael Savunma Sistemleri şirketi, söz konusu roketlerin 25 kilometre menzilli ve gizlenmiş hedefleri vurabilecek kapasitede olduğunu bildirdi. Kuzey Kore'nin Yeonpyeong adasına geçen kasım ayında yaptığı bombardımanda 4 Koreli ölmüştü.
968072
haber
Güney Kore kadın okçuluk takımı, 33 yıldır altın madalyayı kimseye kaptırmıyor
Güney Kore kadın okçuluk takımı, 33 yıldır altın madalyayı kimseye kaptırmıyor
Güney Kore kadın okçuluk takımı, tarih yazıyor. Üst üste 9'uncu altın madalyasını kazanan Güney Koreli sporcular, 33 yıldır altın madalyayı kimseye kaptırmıyor. Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları'nda Okçuluk kadınlar takım müsabakasında Güney Kore mutlu sona ulaştı. Kadınlar takım yarışlarının finalinde Sığınmacı Olimpik Sporcular Takımı'na 6-0 üstünlük kuran Güney Kore, altın madalyanın sahibi oldu. Okçulukta üst üste 9'uncu altın madalyasını kazanan Güney Koreli kadın sporcular, 33 yıldır altın madalyayı kimseye kaptırmıyor. Bu branşta ilk altın madalyasını ev sahibi olduğu Seul 1988'de elde eden Güney Kore, sonraki 7 oyunlarda da altın madalyayı kaptırmadı. Güney Kore, Tokyo 2020'de de altın madalya kazanarak 33 yıllık bu geleneği sürdürdü. Bireysel eleme turlarında da Güney Koreli kadın sporcular ilk üç sırayı elde ederken 1'inci olan An San, 680 puan ile Olimpiyat rekoru kırdı. Tokyo 2020'de kadın takımının yanı sıra Güney Koreli sporcular, erkekler ve karışık takım müsabakalarında da altın madalya kazandı.
526165
haber
Güney Kore Kuzey Kore'yi tarafsız bölgede görüşmeye davet etti
Deniz Kılınç / İstanbul, 2 Ocak (DHA) - Güney Kore yönetimi, Kış Olimpiyatları'nda gerçekleşebilecek olası bir işbirliğini tartışmak için Kuzey Kore'yi tarafsız bölgede görüşmeye davet etti
Güney Kore Kuzey Kore'yi tarafsız bölgede görüşmeye davet etti Deniz Kılınç / İstanbul, 2 Ocak (DHA) - Güney Kore yönetimi, Kış Olimpiyatları'nda gerçekleşebilecek olası bir işbirliğini tartışmak için Kuzey Kore'yi tarafsız bölgede görüşmeye davet etti 02 Ocak 2018 18:21 Deniz Kılınç / İstanbul, 2 Ocak (DHA) - Güney Kore yönetimi, Kış Olimpiyatları\'nda gerçekleşebilecek olası bir işbirliğini tartışmak için Kuzey Kore\'yi tarafsız bölgede görüşmeye davet etti. Güney Kore, Gangwon ilinde bulunan Pyeongchang bölgesinde düzenlenecek Kış Olimpiyatları\'nda olası bir işbirliği için Kuzey Kore yönetimini 9 Ocak\'ta görüşmeye davet etti. Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un yeni yıl kutlamaları sırasında, Güney Kore\'de düzenlenecek olimpiyat oyunlarının başarılı geçmesi için Güneyli \"hemşerilerine\" yardım teklif etmiş ve devlet yönetimindeki Kuzey Kore medyasında yer alan konuşmasında \"Olimpiyatlar için güneye bir heyet göndermeye hazırız. Bu durum sayesinde kuzey ve güney tekrar bir araya gelebilir\" demişti. Kim Jong-Un\'un açıklamalarının ardından Güney Kore Birleşme Bakanı Cho Myong-gyon, Kuzey Kore yetkililerini iki ülke arasında tarafsız bölge olarak varsayılan Panmunjom\'da 9 Ocak\'ta görüşmeye davet etti. Gerçekleştirdiği basın açıklamasında Myong-gyon kararın ABD ile tartışıldığını söyledi ve \"Askıya alınan Kore arası iletişimlerin sağlamlaştırılması gerektiğini düşünüyoruz. İki Kore ülkesinin tarafsız bölgede gündem maddeleri ve heyetlerin uzlaşması konularında görüşmelerini teklif ediyoruz\" dedi. Kim Jong-Un\'un konuşmasına rağmen henüz Kuzey Kore\'nin cevap vermediği görüşmenin gerçekleşmesi durumunda, Kuzey ve Güney Kore yetkilileri iki yıldan uzun bir süre sonra ilk kez bir araya gelmiş olacak. Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
1057437
haber
Güney Kore'nin YouTube kanalı hacklendi: Elon Musk videoları yayımlandı
Bir hafta içinde Güney Kore hükümetine ait üç YouTube kanalı saldırıya uğradı
Güney Kore'nin YouTube kanalı hacklendi: Elon Musk videoları yayımlandı Bir hafta içinde Güney Kore hükümetine ait üç YouTube kanalı saldırıya uğradı 05 Eylül 2022 22:49 Güney Kore hükümetinin resmi YouTube kanalı, cumartesi hacker saldırısına uğradı. Yaklaşık 260 bin abonesi olan hesabın adı, yerel saatle 03.30'ta hacklendikten sonra SpaceX Invest olarak değiştirildi. Kanalda SpaceX ve Tesla CEO'su Elon Musk'ın görüntülerini de içeren kripto paralarla ilgili bir video yayımlandı. Independent Türkçe'de yer alan habere göre; yayını izleyenlerin sayısının 50 bini geçtiği görülürken, hesabı yöneten Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan bir yetkili, saldırıyı saat 06.00 sularında fark ettiklerini bildirdi. Adı açıklanmayan yetkili, gerekli önlemlerin alındığını ve hesapta kontrolün 07.20'de sağlandığını duyurdu. Hükümet hesabının kullanıcı adının ve şifresinin çalındığından şüpheleniliyor. YouTube'ın çatı şirketi Google, saldırıyla ilgili soruşturma başlatıldığını duyurdu. Seul polisi de olayı araştırıyor. Bakanlık yetkilisi, ilerideki muhtemel hack girişimlerine karşı alınabilecek önlemler için soruşturma sonuçlarını beklediklerini bildirdi. Güney Kore'deki Ulusal Modern ve Çağdaş Sanat Müzesi'nin YouTube kanalı da 29 Ağustos'ta hacklenmiş ve aynı gün kurtarılmıştı. Kore Turizm Organizasyonu'nun 500 binden fazla aboneye sahip YouTube kanalı da Perşembe ve Cuma iki gün üst üste saldırıya uğramıştı. Kanala erişim bir süre sağlanamazken, yetkililer hesabı cumartesi kurtarmıştı.
1158880
haber
Güney Kore ve Japonya, Kuzey Kore'nin balistik füze fırlattığını duyurdu
Güney Kore ve Japonya, Kuzey Kore'nin Japon Denizi (Doğu Denizi) yönüne balistik füze fırlattığını bildirdi. Güney Kore Genelkurmay Başkanlığından yapılan açıklamada, Kuzey Kore'nin yerel saatle 06.53'te Japon Denizi yönüne balistik füze ateşlediği belirtildi. Açıklamada, orta menzilli olduğu tahmin edilen füzenin Japon Denizi'ne düştüğü kaydedildi. Japonya Savunma Bakanlığı, Kuzey Kore'nin fırlattığı füzenin 100 kilometre irtifaya ulaşabildiğini ve havada azami 650 kilometre mesafe katederek Japon ulusal münhasır bölgesinin dışına düştüğünü açıkladı. Füzenin düştüğü bölgede seyreden deniz ve hava unsurlarında hasar tespit edilmediği bildirildi. "Uluslararası toplumun güvenliğini ilgilendiren bir sorun" Japonya Başbakanı Kişida Fumio, yaptığı açıklamada, sert tepki gösterdiği füze denemesinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarını ihlal ettiğini söyledi. Kişida, "Bu, sadece ülkemizin güvenliğini değil bölgenin ve uluslararası toplumun güvenliğini de ilgilendiren bir sorun ve kesinlikle kabul edilemez" dedi. Japon Başbakan, Kuzey Kore'nin füzelerine karşı halkın güvenliğinin sağlanması amacıyla ülkesinin, ABD ve Güney Kore ile işbirliğini sürdüreceğini vurguladı. ABD Hint-Pasifik Kuvvetleri Komutanlığı (INDOPACOM), yayımladığı bildiride Kuzey Kore'yi "yasa dışı ve istikrarsızlaştırıcı eylemlerden kaçınmaya" çağırdı.
1161456
haber
Güney Kore ve Japonya, Kuzey Kore'nin balistik füze fırlattığını duyurdu
Güney Kore ve Japonya, Kuzey Kore'nin Japon Denizi (Doğu Denizi) yönünde balistik füze fırlattığını bildirdi. Yonhap'ın haberine göre, Güney Kore Genelkurmay Başkanlığı, Kuzey Kore'nin Japon Denizi yönünde balistik füze ateşlediğini açıkladı. Japonya Sahil Güvenliği de Kuzey Kore'nin yerel saatle 15.04'te balistik füze fırlattığını doğruladı. Japonya Savunma Bakanlığının açıklamasına göre, füze, Japon ulusal münhasır ekonomik bölgesinin dışına düştü. Füzenin düştüğü bölgede olası hasarın saptanmasına yönelik Başbakanlık binasında acil durum ekibi oluşturuldu. Japonya Başbakanı Kişida Fumio, bölgede "beklenmedik durumlara karşı" her türlü önlemin alınması talimatı verdiğini bildirdi. Denemenin, ABD Uzay Kuvvetleri Komutanı General Stephen Whiting'in Güney Kore'nin başkenti Seul'e ziyaret düzenlediği döneme denk gelmesi dikkati çekti. Japonya'da devlet televizyonu NHK, Kuzey Kore'nin yıl başından bu yana farklı tip ve menzillerde 10'uncu kez füze denemesi yaptığını belirtti. Pyongyang yönetimi, geçen hafta Sarı Deniz'de "süper büyük savaş başlığı" kullanılan "Hwasal-1Ra-3" seyir füzesi ile "Pyoltsi-1-2" isimli yeni tip uçaksavar füzesi test etmişti. © Tüm hakları saklıdır.
762947
haber
Güney Kore'de ilk 5G'li görüntülü arama gerçekleştirildi
Özge Düzgün, (DHA) - Güney Kore’de ilk 5G’li görüntülü arama akıllı telefon kullanılarak gerçekleştirildi
Güney Kore'de ilk 5G'li görüntülü arama gerçekleştirildi Özge Düzgün, (DHA) - Güney Kore’de ilk 5G’li görüntülü arama akıllı telefon kullanılarak gerçekleştirildi 03 Aralık 2018 17:41 Özge Düzgün, (DHA) - Güney Kore’de ilk 5G’li görüntülü arama akıllı telefon kullanılarak gerçekleştirildi. SK Telecom, KT ve LG Uplus, Güney Kore\'de \'ticari 5G\' ağlarını başlattı ve daha önce test amaçlı kullanılan 5G ile ilk ticari bağlantıyı hayata geçirerek bir videolu görüşme gerçekleştirdi. Hizmet şu anda yalnızca kurumsal müşteriler için kullanılabiliyor çünkü 5G akıllı telefonlar gelecek yıl Mart ayına kadar pazara girmeyecek. Sadece kurumsal kullanıcılar bu yeni nesil ağ teknolojisini deneyimleyebilecek. SK Telecom CEO\'su Park Jung-Ho, operatörün ticari ağında ilk 5G görüntülü aramayı yapan kişi olarak tarihe geçti. Çağrı, SK Telecom’un Bundang, Gyeonggi Eyaletindeki şebeke kontrol merkezinden, Seul’un merkezindeki Myeong-dong ofisindeki bir personel yöneticisine yapıldı. Bu görüntülü görüşmeyi yapmak için Samsung\'dan bir prototip 5G akıllı telefon kullanıldı.Samsung Mobile’ın patronu DJ Koh, Samsung Electronics ve SK Telecom\'un 5G\'nin ticarileşmesini hızlandırmak için birlikte çalıştıklarını söyledi. GÜNEY KORE 5G\'YE GEÇTİ Güney Kore\'de başlatılan 5G bağlantı şu an için 13 büyük şehri kapsarken; Seul, Juju Adası, Seongnam, Hwaseong da bağlantının olduğu şehirler arasında yer aldı. Telekomünikasyon firmaları, akıllı telefonlar 2019\'da piyasaya çıkmadan önce ülkedeki ağı genişletme konusunda çalışma yapıyor. Samsung’un prototip telefonu görüntü olarak Galaxy S9 Plus’a benziyor. 5G Galaxy S10\'un çalışmaları ise sürüyor. Samsung\'un ilk 5G akıllı telefonunun Mart 2019\'da piyasaya çıkması bekleniyor. Şirketin, Galaxy S10\'un 5G desteği ile ayrı bir modelini çıkaracağı duyuruldu. Görüntü Dökümü: - 5G teknolojisi kullanılarak gerçekleştirilen video görüşmesi Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
526292
haber
Güney Kore’de kripto para piyasalarına yatırımlar bir yılda 64 kat arttı
Deniz Kılınç / İstanbul, 2 Ocak (DHA) – Güney Kore Mali Gözetim Servisi’nin 1 Ocak’ta yayınladığı veriler, ülke genelinde kripto para piyasalarına yapılan yatırımları gösterirken, Güney Kore genelinde 2016 yılına göre 2017 yılında kripto para piyasalarına
Güney Kore’de kripto para piyasalarına yatırımlar bir yılda 64 kat arttı Deniz Kılınç / İstanbul, 2 Ocak (DHA) – Güney Kore Mali Gözetim Servisi’nin 1 Ocak’ta yayınladığı veriler, ülke genelinde kripto para piyasalarına yapılan yatırımları gösterirken, Güney Kore genelinde 2016 yılına göre 2017 yılında kripto para piyasalarına 02 Ocak 2018 20:40 Deniz Kılınç / İstanbul, 2 Ocak (DHA) – Güney Kore Mali Gözetim Servisi’nin 1 Ocak’ta yayınladığı veriler, ülke genelinde kripto para piyasalarına yapılan yatırımları gösterirken, Güney Kore genelinde 2016 yılına göre 2017 yılında kripto para piyasalarına 64 kat daha fazla yatırım yapıldığını ortaya koydu. Güney Kore yönetimi ilk kez kripto para piyasalarındaki işlemlere ilişkin veri elde etti. Sedaily gazetesinde yer alan habere göre, 12 Aralık itibariyle kripto para piyasalarına yapılan yatırımlar 2.067 trilyon Kore vonu (1.95 trilyon dolar) olarak belirlenirken bu rakam 2016 yılında 32.2 milyar Kore vonu (30.3 milyon dolar) olarak açıklandı. Elde edilen veriler, Güney Kore genelinde kripto para piyasalarına yapılan yatırımların ilk kez gözlemlenmesine olanak sağlarken devlet bankaları ve özel bankalar arasındaki yatırım oranını ortaya koydu. Sedaily gazetesindeki habere göre, kripto para piyasalarına yapılan yatırımların 1.4 trilyon vonu devlet bankalarından, 743 milyon vonu ise özel bankalardan yapıldı. Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
525952
haber
'Güneydoğu'nun Sümela Manastırı' keşfedilmeyi bekliyor
Nezir GÜNEŞ/MARDİN, (DHA)- MARDİN'in Nusaybin ilçesinde Bagok Dağı eteklerinde bulunan, konumu ve manzarası nedeniyle Trabzon'daki Sümela Manastırı'na benzetilen 1700 yıllık Mor Evgin Manastırı keşfedilmeyi bekliyor
Nusaybin\'e 25 kilometre uzaklıktaki Bagok Dağı eteklerinde, Roma Dönemi\'nde inşa edilen 1700 yıllık Mor Evgin Manastırı, 1970 yılında manastır rahibi Lahdo Örz\'ün hayatını kaybetmesi ile kapandı. Manastır, 41 yıl sonra Mardin\'in Mityat ilçesinden başrahip atanması ile yeniden açıldı. Mardin\'deki diğer manastırlardan mimari açıdan daha farklı olan ve Türkiye\'deki en büyük klise çanının bulunduğu manastır, Süryaniler için ikinci Kudüs olarak da biliniyor. Süryaniler, hacı olmak için Kudüs\'e giderken, ibadetlerinin bir kısmını manastırda yapıyor. Yapıda bir öğrencisiyle hizmet veren Başrahip Raban Yuyakim Unfal, Mor Evgin Manastırı\'nın Süryani cemaatinin en eski ibadet yerlerinden biri olduğunu söyledi. Manastırın Mardin merkezdeki Deyrulzafaran ve Midyat\'taki Mor Gabriyel manastırlarından daha eski olduğunu anlatan Unfal, şöyle dedi: \"Burası sadece Süryaniler için değil memleketimiz için de bir zenginlik. Süryaniler için ikinci Kudüs olarak bilinir. Rahiplik yaşamı burada başlamıştır. Bu manastırda binlerce rahip yetişmiştir. Cemaatimiz Kudüs\'e gitmeden önce buradan bereket alıp yollarına devam ediyorlardı. Burası daha keşfedilmemiş bir yer. Manastırımızın kapısı açık olduğu için çok mutluyuz ve Allah\'a şükür ediyoruz.\" HAYRAN KALDILAR Yazdan kalma günlerin yaşandığı Mardin\'de, güzel havayı fırsat bulup manastırı ziyaret etmeye gelen üniversitesi öğrencisi Vehap Kaya, Süryani tarihine meraklı olduğunu belirterek, \"Nusaybin\'de Sümela Manastırı gibi bir manastır olduğunu söylediler. Ben de çok merak edip, gelip gezdim. Çok hoşuma gitti, çok etkilendim. Sümela Manastırı\'nı görmeden burayı görmüş oldum. Çok güzel ve etkileyici bir yer. Herkesin gelip görmesini tavsiye ederim\" diye konuştu. Ziyaretçilerden Selahaddin Güneş de Sümela Manastırı\'nın kopyası gibi olan Mor Evgin Manastırı\'nın keşfedilmesi halinde günde binlerce ziyaretçinin akınına uğrayacağını söyledi. Manastırı ilk defa ziyaret eden Zeynep Temiz ise \"Yapılacak tanıtımla birlikte hem yerli hem yabancı turistler tarafından önemli derecede ziyaret edilecektir. Bunun sebebi de manzarası ve bulunduğu konum itibarıyla Güneydoğu\'nun Sümela Manastırı olabilecek noktada bir yerde. İnşallah yapılacak çalışmalar neticesinde burası Güneydoğu\'daki inanç turizminde hak ettiği yere ulaşacaktır\" ifadelerini kullandı. MOR EVGİN MANASTIRI\'NIN TARİHİ Mor Evgin Manastırı, Nusaybin\'in 25 kilometre uzaklığındaki Bagok Dağı\'nda, denizden yaklaşık 1000 metre yüksekte bulunuyor. Mısır\'dan gelen Mor Evgin ve 70 müjdecisi tarafından yaklaşık 1700 yıl önce inşa edilen manastır günümüze kadar gelmiştir. Yapmış olduğu hizmetler nedeniyle Mor Evgin\'e ikinci Mesih unvanı da verilmesinden dolayı bu manastır, Süryanilere ait manastırların anası olarak sayılıyor. Rahip sayısı 350\'ye kadar ulaşan manastır, bir dönem Uzakdoğu ülkelerine kadar Süryanilerin rahip ihtiyacını karşılamış. FOTOĞRAFLI Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
285371
haber
Güngör Uras grafiklerle yanıtladı, Yunanistan nasıl fakirleşti?
2009'da Yunanistan’da kişi başı gelir 23.500 dolar idi. Sonra küçülmeye başladı. Şimdilerde ise 18 bin dolar
Güngör Uras grafiklerle yanıtladı, Yunanistan nasıl fakirleşti? 2009'da Yunanistan’da kişi başı gelir 23.500 dolar idi. Sonra küçülmeye başladı. Şimdilerde ise 18 bin dolar 29 Ocak 2015 13:25 Yunanistan’da kamu borçlarını silmeyi vaat eden Alexis Tsipras liderliğindeki SYRIZA seçimden zaferle ayrılırken, yeni hükümetin borçlar konusunda Avrupa Birliği ile nasıl bir anlaşmaya varacağı merakla bekleniyor. Milliyet gazetesi yazarı Güngör Uras, "Bir ülkede eğer milli gelir büyümesi yavaşlar ise, ülkenin üretimi ve buna bağlı olarak geliri azalıyor. İşsiz sayısı artıyor. Eğer büyümedeki yavaşlama bütçe açığı ile körüklenir ise, ülke açığı kapatmak için borçlanıyor. Borçlar büyüdükçe de borç servisinin bütçeye ve ekonomiye yükü büyümeyi daha da yavaşlatıyor, bütçe açığını daha da büyütüyor" dedi. Güngör Uras’ın Milliyet gazetesinin bugünkü (29 Ocak 2015) nüshasında yayımlanan, "Yunanlılar nasıl fakirleşti?" başlıklı yazısı şöyle: Yunanistan’da seçimi kazanan Çipras’ın dış borçları ödeyip ödemeyeceği çok konuşuluyor ama Komşu’nun "bu hale nasıl düştüğü" hiç hesaba katılmıyor Sözü uzatmadan net bir dille açıklayayım... Bir ülkede eğer milli gelir büyümesi yavaşlar ise, ülkenin üretimi ve buna bağlı olarak geliri azalıyor. İşsiz sayısı artıyor. Eğer büyümedeki yavaşlama bütçe açığı ile körüklenir ise, ülke açığı kapatmak için borçlanıyor. Borçlar büyüdükçe de borç servisinin bütçeye ve ekonomiye yükü büyümeyi daha da yavaşlatıyor, bütçe açığını daha da büyütüyor. Yunanistan örneğine bir de bu gözle bakalım. Komşu’nun bütçeleri kaldırılamaz açık verdi AB kurallarına göre bütçe açığı milli gelirin yüzde 3’ünden az olmalı. Komşu’da bütçe açıkları giderek büyüdü. 2010’da bu rakam yüzde 15.7’ye çıktı. Açık artıkça hükümet daha fazla borçlandı. Dış borç hızla yükseldi 2004’lerde 150 milyar doların altında olan toplam dış borç, 2010’da 450 milyar doları buldu. Milli gelirin % 175’i büyüklüğünde borç Avrupa Birliği’nin ilkelerine göre borcun milli gelirin yüzde 60’ını aşmaması gerekiyor. 2006 yılında milli gelirin yüzde 100’ü olan borç tutarı 2012’de milli gelirin yüzde 175’inin üzerine çıktı. Bütçe açığı ve dış borç ‘büyüme’yi frenledi... Avrupa Birliği ile yapılan anlaşmalar sonrası istenilen porformans bir türlü yakalanmayınca ekonomi dar boğaza girdi, Yunanistan’da büyüme tersine döndü. Milli gelir büyüyecek yerde küçülmeye başladı. 2009 yılında 341 milyar dolar olan milli gelir 241 milyar dolara geriledi. Bunun anlamı ekonominin yüzde 30 küçülmesidir. Milli gelir azalınca halk da fakirleşiyor Yunanistan’da kişi başı gelir 23.500 dolar idi. (Yıl 2009). Sonra küçülmeye başladı. Şimdilerde ise 18 bin dolar. Kişi başı milli gelir 2009’dan bu yana (5.350 dolar) yüzde 23’ler dolayında azaldı.
201218
haber
Güngör Uras: İçimde bilmediğiniz beşinci biri var
Milliyet gazetesinin ekonomi yazarı Güngör Uras, bilinmeyen yönlerini Miraç Zeynep Özkartal'a anlattı
Hayatını bir nehir söyleşi kitabında anlatan dört isimli yazar Güngör Uras, "İçimde bilmediğiniz beşinci biri var" dedi. Milliyet gazetesinden Miraç Zeynep Özkartal'ın "Acaba çokkişilikli miyim?" başlığıyla yayımlanan (7 Nisan 2012) söyleşisi şöyle: Acaba çokkişilikli miyim? Güngör Uras "Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane" yazarlardan. Haftada 12 yazı yazıyor. Bu yazılarda dört karakterle karşımıza çıkıyor: Güngör Uras, Ali Rıza Kardüz, Tevfik Güngör ve Ayşe Hanım Teyze... Aslında dört imza daha çıkar ondan. Haftada 24 yazı yaz deseniz, 25’inciyi de ekler ardına... En çok istediği tamamen mizah yazmak. "Beni ciddiye almazlar" diyor, tutuyor elini... Oysa teşvik primlerini bile dalga geçerek anlatmak istiyor. 79 yıllık ömrünü Haşim Akman’a anlattığı nehir söyleşi kitabında da her şeye mizahla baktığı her satırdan belli oluyor. Kitabın adı "Saf ve Bakir Anadolu Çocuğu"... * Kitapta da görülüyor ki siz aslında dört kişiniz. Güngör Uras, Ali Rıza Kardüz, Tevfik Güngör ve Ayşe Hanım Teyze... Bu kalabalık nereden çıktı? Herhalde hayal gücümden. İnsan yalnız olduğunda kendini başka başka kalıplara sokuyor. Şöyle olsaydım nasıl olurdum? Böyle olsaydım nasıl olurdum? Hep aynı kişi olarak hayal kurarsanız, aynı şeyleri düşünürsünüz. Oysa ben farklılık severim. Beni mutlu ediyor. Ayşe Hanım Teyze yazısı yazarken kendimi onun yerine koyuyorum, hislerini duymaya çalışıyorum. Acaba çokkişilikli miyim? Kötü bir durum mu bu? * Kim Ayşe Hanım Teyze? Aslında başlangıcını anlatayım sana. Necati Doğru Güneş’in ekonomi müdürüydü, "Bize de bir şey yaz" dedi. Oraya Zehra Hanım Teyze diye, annemin adıyla bir karakter yazmaya başladım. Onun da evveliyatı var. TRT 2’de Olayların İçinden diye bir program yapıyordum, gelen konuklara "Annem Zehra Hanım Teyze seyrediyor, onun anlayacağı şekilde anlatın" diyordum. Fazla teknik konulara girerlerse, "Zehra Hanım Teyzem anlamıyor" diye tekrarlatırdım. * Zehra hanım Ayşe Hanım’a nasıl dönüştü? Annem vefat etti. Bir ara Nuran teyze diye eşimin adıyla yazmaya kalktım, sonra kızar diye vazgeçtim. Sonunda Ayşe Hanım Teyze oldu ve bir Anadolu kadınına dönüştü. Ayşe Hanım Teyze kim biliyor musun? 60 yaşlarında saf bir Türk kadını. Bir yerde üç beş kuruş parası vardır, geçim zorluğu içindedir. Torununu, damadını düşünür. Faizi nereden alacağım, altını ne yapacağım diye dertlenir ve devamlı kazık yer. Yolda çevirip soruyorlar, "Ayşe Hanım Teyze perişan" diyorum. "Ben yemek yemem, pala bıyıklıları anlatırım" * Ali Rıza Kardüz sanırım Güngör Uras’tan bile meşhur... Kardüz bugün lokanta yazarı ama çıkışı Turgut Özal yüzünden oldu. Yazdığım bir yazıya Özal çok bozulup şikayette bulunmuş. Ben de Güngör Uras değil de Ali Rıza Kardüz diye yazayım dedim; ama durumu ilk fark eden yine Turgut bey oldu. Bunun üzerine Ali Rıza Kardüz’ü başka bir firma yaptım, lokantaları geziyor. * Politikadan uzaklaşsın diye mi? Sabah gazetesinde yazı yazmaya başlamıştım. O zamanlar daha İstanbul’da lokantaları herkes bilmiyor, yeni yeni 29 açılmış, ŞamdanSa açılmış. Benim de bir huyum var, hiçbir şeyi içimde tutamam. Gittiğim, gördüğüm her şeyi başkalarına anlatmak zorundayım. Dinç Bilgin ve Zafer Mutlu dediler ki, "Şu anlattıklarını yazsana". Böylece lokantacı oldum. * Oldunuz ama ben biliyorum ki siz pek yemek yemezsiniz... Yok, yiyemem. Öğleyin yemek yersem öğleden sonra uyurum. Akşam yersem de uyuyamam. Yemem ama anlatırım. Ben gurme değilim zaten, lokanta yazarıyım. Pala bıyıkları yazarım; yani aşçıbaşı kim, garsonlar kim... * Dört imzanın arasında en az tanınanı da Tevfik Güngör... Oysa ki benim vitrinim Tevfik Güngör’dür, iş çevreleri beni onunla tanır. O daha ciddi yazılar yazıyor. Dünya gazetesinde iş adamlarına dönük yazılar yazıyor. Haftada beş gün Tevfik Güngör olarak yazıyorum, tam 30 yıldır ve hiç tatil vermeden! Milliyet’e de haftada yedi yazı yazıyorum, orada da hiç tatil vermedim. "İsmail Halit adıyla dini konularda da yazıyordum" * Yazmadan duramıyor musunuz? Duramam tabii. Anlatmadan da, yazmadan da duramam. Asıl bilmediğiniz beşinci biri daha var. * O kim? İsmail Halit. Bir zamanlar Tercüman’da bu imzayla dini ve ahlaki konularda yazmıştım. Bana göre o yazılarım çok daha önemlidir. Bana göre Müslümanların tek kitabı Kuran’dır. Kuran dışına öbür hadislerin filan hatalı olduklarına inanıyorum. Birçok konuda Kuran’a dayalı olarak bilgi verme arayışına girmiştim. Son zamanlarda din ve politika birbirine girince o yazıları kestim. "Safiyetimi ve bekaretimi İstanbul’da kaybettim" * Kitabınızın başlığı "Saf ve Bakir Anadolu Çocuğu". Çok uzun süredir iş dünyasının ve basının içindesiniz. Kurtlar sofrasında saf kalmak mümkün mü? Ben bu saf ve bakir Anadolu çocuğu sözünü eskiden beri kullanırım. 1974’te Ankara’dan İstanbul’a geldikten sonra Sanayi Odası genel sekreteri Ertuğrul Soysal ve başkanı Nurullah Gezgin bana dediler ki, "Bu lafı bir daha kullanma. Burada ne bekaretin kaldı ne de safiyetin". Doğrudur. Benim saflığım ve bekaretim İstanbul’da yitirilmiş durumda. Ama ben hala Anadolu’nun büyük bir kesiminin bu sıfatları taşıdığına inanırım. Halkımızı kandırmak çok kolay. Eğer kurtsanız... * Sizi kandırmak kolay mıdır? Tabii, ben de saf ve bakir bir Anadolu çocuğuyum. Hem kanmak neyle olur? Neye açsanız onunla... Paraya mı açsınız, güce mi, sevgiye mi? * Siz neye kanarsınız? Belli bir yaşa geldim. Bundan sonra mevki ya da politik bir beklentim olmadığına göre, sevgiyle kanarım. Çok hassasımdır. bak, gözlerim doldu şimdi... * Bu kitap için geriye dönüp bakınca bir şans hikayesi mi görüyorsunuz, başarı hikayesi mi? Şans hikayesi. Bir yerlere gelmişsem hep o şanstan. * Kitapta da fark ediliyor ki kendinizi hep geri planda tutmayı tercih ediyorsunuz. Ben normal bir Türk vatandaşıyım. * Ne demek o? Okulda benden daha başarılı arkadaşlarım vardı. Planlama Teşkilatı’nda benden daha iyi eğitim görmüş, daha başarılı kimseler vardı. Onlarla mukayese ettiğimde ben normal bir insanım. Çizgi dışı değilim. Bana verilen vazifeyi yaparım, insan ilişkilerinde iyiyimdir, bir de farklı olmaya çalışırım. Başarım nerede diye düşünürsem, bugüne kadar hep başkalarından farklı aş pişirdim. * Nasıl oldu o? Övünmek gibi görünecek diye çekiniyorum. Ama ben fikir geliştiririm. Proje geliştiririm. Türkiye gerçeklerini bildiğim için, olmayacak şeylere çözüm bulurum. * 80’inize bir kala, imza attığınız bunca işin ardından nasıl olup da kendinizi ‘büyük Türk büyüğü’ ilan etmemeyi başarıyorsunuz? Ben bir şey olmadım ki. Planlama’da neysem oyum hâlâ. Bunu tevazu olarak falan söylüyor da değilim.
20615
haber
Güngör Uras'ın Ayşe Hanım teyzesi
Yıllardır ortalıkta bir Ayşe Hanım Teyze adı dolaşıyor. Hatta TBMM müzakerelerinde bile Ayşe Hanım Teyze’den söz ediliyor.
Halkın sorunları gündeme geldiğinde, çok kişi Ayşe Hanım Teyze’nin sorunlarından söz ederek örnek veriyor. Ayşe Teyze halk temsilcisi oldu. Kamuoyu 25 yıldır Ayşe Hanım Teyze’yi tanıyor, izliyor. Ayşe Hanım Teyze, Milliyet yazarı Güngör Uras’ın yazılarında halkın soru ve sorunlarını irdelerken yarattığı, memleket meselelerini düşünen, duyarlı, sevimli ve en önemlisi yatırımcı bir teyze. Halktan biri. Bir miktar tasarrufu var. Vurgun veya rant peşinde değil. Birikiminin erimemesini, mümkünse biraz da kazandırmasını istiyor. Ekonomide bir gelişme ortaya çıktığında, şimdi ne yapması gerektiğini hemen Güngör Uras’a soruyor. Uras, Ayşe Teyze’yi yanıtlarken, milyonlarca kişinin kafasındaki sorulara da yanıt vermiş oluyor. Milliyet gazetesinden İbrahim Ekinci, Güngör Uras’la bu ünlü teyzesinin hikayesini konuştu: Kim bu Ayşe Hanım Teyze? 1982 yılında Güneş gazetesinin ekonomi bölümü sorumlusu Necati Doğru’ydu. O yıllar halkımız ekonomide olan bitenle bugünlerdeki kadar ilgilenmezdi. Neyin ne olduğu pek bilinmezdi. Necati Doğru’nun teşviki ile ben "Olaylarla Alaylar" isimli bir köşe hazırladım. Önce karikatürist (Rahmetli) Mıstık’ın, daha sonra (şimdilerde Milliyet’te birlikte çalıştığımız) Haslet’in çizimleriyle ekonomide güncel olayları basitleştirerek, mizaha büründürerek yazmaya başladım. İlgi gördü. Necati Doğru, Güneş’ten ayrılıncaya kadar devam etti. Olaylarla Alaylar’da ekonomiyi sorgulayan yaşlı kadın Zehra Hanım Teyze idi. Zehra, benim annemin adıydı. Konuları Zehra Hanım’a sorgulatmak daha mı iyi bir teknik oldu? Ben ekonomi yazıyorum. Yazılarım bilgi vermeyi, haber vermeyi amaçlıyor. Her yazımdan okuyucularımın bir şeyler alabilmesini isterim. Yazıda ‘İşte bunlar bilgi, haber alın yararlanın’ demek çözüm değil. Okuyucu yazıyla verilmek istenilen bilgiyi, haberi anlayabilmeli, hazmedebilmeli. Yazıda en orijinal, en yararlı bilgi ve haber varsa bile, eğer anlaşılabilir biçimde ifade edilmemişse okuyucu yararlanamıyor. Ben kendim için yararlı gördüğüm, ilgimi çeken, araştırarak öğrendiğim, derlediğim bilgileri ve haberleri yazıya dökmeye çalışıyorum. Emek verdiğim, önemine inandığım bu bilgi ve haberlerin de her düzeyde okuyucum tarafından okunması için onları kolay okunabilir hale getirmeye çalışıyorum. Benim yazılarımdaki bilgiler, haberler başka yazılarda da yer alabiliyor. Benim yazılarımın farkı, basitliği, kolay okunabilirliği. Her kesimi ilgilendiren bilgi ve haberler üzerinde durulması. Başkalarının önem vermediği, basit gördüğü konuların, saf ve bakir Anadolu halkının sorunlarının işlenmesi. Farklı bir aş pişirmek istiyorsunuz da okuyucunun ilgisini nasıl izleyebiliyorsunuz? Yazılarımı okuyan bir büyüğüm beni uyarmıştı. Demişti ki, "Eğer yazdıklarını okuyanlar, o yazıdan bir şeyler alabiliyorlarsa, o yazıya gönderme yaparak okuduklarını öğrendiklerini başkalarına aktarırlar. Okuyucular o yazıdan ne kadar söz ederse o yazı o kadar başarılı demektir." Ben bu uyarıyı hiç unutmadım. Okuyucu bilmediği, merak ettiği şeyleri okuyor. Eğer yazı, bu bilgi ve haberleri anlaşılabilir, okuyucuyu zorlamayacak biçimde verebiliyorsa ilgi uyandırabiliyor. Ayşe Hanım’dan önceki Zehra Hanım madem ki gerçek kişi, onu biraz anlatır mısınız? Annem 1909’da Kabataş’da doğmuş. Babası Osmanlı Subayı. Annem küçüklüğünde cumaları Yıldız Camii’e gelen padişahı selamlamaya gider, ‘Padişahım çok yaşa’ diye bağırırmış. Ama Milli Mücadele’de büyükbabam Anadolu’ya geçince onlar da arkasından gitmiş. Milli Mücadele’yi, Mustafa Kemal devrimlerini yaşamış. Harf inkilabında eski Türkçe’den yeni Türkçe’ye geçmiş. Padişahım çok yaşayı unutmuş, Mustafa Kemal Paşa’ya alkış tutmuş. Cumhuriyet devrimlerine sahip çıkmış. Sadece annem değil, annesi de başlarını açmışlar. Babamla evlendikten sonra Halkevleri kadın kollarında çalışmış. Cumhuriyet Baloları’na katılarak dans etmiş. Yaşlılığında beş vakit namazı kaçırmazdı ama, namaz dışında başını hiç örtmezdi. Bizim evde TV yokken ajans dinlenir, mutlaka 2 gazete okunurdu. TV döneminde haber bültenleri izlenmeye, çok sayıda gazete okunmaya başlandı. Annem gazeteleri benden önce okur, ilginç konularda beni uyarır, anlayamadıklarını basitleştirerek anlatmamı isterdi. İşte önemli konuları önce okuyup anladıktan sonra basit olarak anlatma alışkanlığını böyle edindim. Ayşe Hanım Teyze nasıl bir Türk kadını? Zehra Hanım’dan görevi devralan Ayşe Hanım Teyzem, 60 yaşın üzerinde, okuması yazması olan, eşini kaybetmiş bir Türk kadını. Kuran okuyor, namaz kılıyor ama bunları gösteriş için değil, kendi için yapıyor. Atatürk’ü seviyor. Devrimlere yürekten bağlı. Eskiden İnönücü, Ecevitçi idi... Sonraları CHP’den ümidi kesti. ‘Ülkeyi geriye götürmeyecek, iş ve aş için çalışacak partiyi desteklerim’ diyor. Türbanın ve çarşafın politikacılar tarafından istismarına kızıyor. Ekonomik durumu nasıl ? Ayşe Hanım Teyzem kocasından emekli maaşı alıyor. Devletin sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanıyor. İstanbul’da eski bir mahallede, eskiden yapılmış üç katlı bir eve sahip. Evin alt katındaki dükkanı bir bakkala kiraya vermiş. İki katında oturuyor. Kızı evli. Damadı özel sektörde çalışıyor. Geliri emekli maaşı ve dükkan kirası. Üç beş kuruş ölüm kalım parası var. Her gün 2 gazete alır. Politikayı ve ekonomiyi izler. TV kanallarında haberleri kaçırmaz. İlgi alanı geniştir. Anlamadığını, anlamadan duramaz. Şeytan tüyü vardır. Mahallede herkes onu sever. Derdi ve sorusu olan ona koşar. Yazılarınızda Ayşe Hanım ile birlikte başka isimlerden de söz edersiniz... Ayşe Hanım Teyzem’den sonra en fazla emekli Ali Rıza Bey Amcam ilgi görüyor. İşçi Memed, bakkal Coşkun, şoför Rauf Baba, çiftçi Recep ve sekreter Sema pek ilgi görmedi. Bir de ‘Saf ve Bakir Anadolu Çocuğu’ var. O benim işte!.. Besim Hoca (Prof. Dr. Besim Üstünel) takılır, ‘Kazık yiye yiye, senin saflığın falan kalmadı’ der ama ben kendimi her zaman kazık yemeye hazır ‘saf ve bakir Anadolu çocuğu’ olarak görürüm. Anadolu kültürüyle yetişenler, ne kadar kazık yeseler de saflıktan kurtulamıyor. Saf ve bakir Anadolu çocuklarının bir de kendi kendilerini avutmak için sık sık sarıldıkları özürleri vardır "Burası Türkiye abicim" derler. Sonra da eklerler "Burada olmaz, olmaz." Her şeye hazır olacaksın. Sonra da tevekkülle, ‘Her ne ki olmuştur, vardır onda bir hayır... Her ne ki olmamıştır, vardır onda bir hayır" diyerek kaderlerine razı olurlar. Büyük Türk Büyükleri’ne hürmetleri bâkidir. Ayşe Hanım Teyze anlatımının tek özelliği basitliği mi? Basitlik demeyelim de anlaşılabilirlik diyelim. Belli bir eğitim düzeyinde olanların bile her konuda bilgi sahibi olmalarına imkân yoktur. İnsanlar dinledikleri ve okudukları konuları anlayamazlarsa ilgi de geliştiremezler. Ortalıkta o kadar çok öğrenilecek şey var ki, insanların bunların hepsini anlayacak uzmanlığa sahip olmaları beklenemez. Ben şunu yapmaya çalışıyorum: Okuyucularımın ilgi duyacaklarını tahmin ettiğim konuları önce ben öğreniyorum. Bilenlere ulaşıyorum, araştırıyorum. Sonra Ayşe Hanım Teyze anlatımına döküyorum. Anlatımın basit, anlaşılabilir olması, önemini ve ciddiyetini küçültmüyor. Günlük ekonomi yazılarınızda da basit ve anlaşılabilir anlatım var ama Ayşe Hanım Teyze devreye girince, yazılarınız daha çok ilgi görüyor. Ben size bir itirafta bulunayım. İmkân olsa her yazıda Ayşe Hanım Teyzem’i devreye sokarım. Ama o zaman Milliyet Ekonomi Müdürü olarak beni ‘ciddiye almazsınız.’ Ayşe Hanım Teyze’yi ciddiye almamak olur mu? İzninizle içimde kalan bir hevesi bu vesileyle belirteyim. Belki birkaç yazıda bu hevesimi de tatmin fırsatı verirsiniz. Ben en ciddi ekonomi anlatımını bile mizaha büründürerek yazmak isterim... Kendimle, çevremle, daha doğrusu ekonomiye bulaşan başbakandan bakanlara, bankacılardan işadamlarına herkesle (basit anlatımıyla) dalga geçerek ekonomide olan biteni okuyuculara anlatmak çok mu çok hoşuma gider. Yabancı basını izleyen okuyucular Art Buchwald’u hatırlarlar. İşte ona benzer bir yazı yazma özlemi duyarım. Ama her halde Genel Yayın Müdürümüz böyle bir yazıya izin vermez. Daha doğrusu bir iki yazıya ses çıkarmaz da... Her gün gayri ciddi ekonomi yazısından hoşlanmaz. Ekonomi güleryüzle neden anlatılamasın? Genelde insanlarımız birçok şeyi, bu arada ekonomiyi ciddiye alır. Ciddiyetin ölçüsü de asık yüzdür. Mümkün oldukça yüzünüzdeki çizgiler sert olacak ki karşınızdakini etkileyebilesiniz. Bir konuyu güleryüzle anlatmaya çalıştığınızda ‘adam sırıtarak konuşuyor’ diyerek küçümsenir. Mizah karıştırdığınızda ‘adam sulandırıyor’ denilir. Bu gerçekleri bilmeme rağmen en ciddi konuları güzleryüzle, mizah karıştırarak ifade etmekten hoşlanıyorum. Üniversitede ders verirken de Ayşe Hanım’dan söz eder misiniz ? Öğrencilerime sadece bir konuyu öğretmeye çalışırım. Üretimin önemi. Üretim olmadan hiçbir şey olmayacağını, üretimin nasıl artırılacağını anlatırım. Ekonomide olan biteni anlayabilmeleri, ekonomniyi izleyebilmeler için gerekli temel bilgiyi veririm. Anlatımı basitleştirmek için Ayşe Hanım devreye girer. Ayşe Hanım Teyze hayatınızı nasıl etkiliyor? Ayşe Hanım’la özdeşleştik. Tanımadıklarım ‘Merhaba Ayşe Hanım Teyze’ diye yakınlık gösteriyor. Hiç yadırgamıyorum. ‘Ben Ayşe Teyze değilim’ demiyorum. Merhaba diyorum. Hiç tanımadıklarım, sempati göstermek, ilişki kurmak için ‘Ayşe Teyze nasıl?’ diyerek söz atıyor. ‘İyidir, selamı var’ diyorum... Uçakta hostes hanımın yanıma gelerek "Kaptanımız Ayşe Hanım Teyzesine selam gönderdi" demesi hoşuma gidiyor. Ayşe Hanım Teyzem’e gönderme yapılarak güncel konularda sorgulanırım. Krizden önce en çok sorulan sorular, ‘Dolar fiyatı ne zaman artacak, dolar alalım mı, satalım mı? Ev almanın zamanı mı?’ gibi sorulardı. Şimdi ‘Dolardan YTL’ye geçelim mi, Ayşe Teyze altın mı alsın, ev alacaktı, biraz beklesin mi?’ gibi oldu. Ayşe Hanımlar size nasıl ulaşıyor ? Çok becerikliler. Telefon çalıyor, ‘Ben sizin Ayşe Hanım Teyzenizim. Bankada 20 bin lira mevduatım var. Altın mı alayım, döviz mi?’ diye soruyor. Bu konularda tavsiyede bulunmak çok zor. Her yatırımın olumlu veya olumsuz yanlarını anlatıyorum. Bir başka arayan ‘Ben Ayşe Teyzeniz, kiracımla sorunum var, nasıl çözeceğim?’ diyerek akıl soruyor. Her konuda bilgi sahibi olamayacağımı anlatmaya çalışıyorum. Genelde çok anlayışlılar. Çoğu aradığında, merak ettiği konulardan söz ediyor, ‘Gazetede yazın da neyin ne olduğunu anlayalım’ diyorlar. Ayşe Hanım Teyze üst yaş grubunun sorunlarını dile getiriyor. Ali Rıza Bey Amca, Bakkal Coşkun, İşci Memed, Çiftçi Recep de öyle. Gençliğin bir temsilcisi neden yok? Neden bir ünüversite öğrencisi Berk veya Sema yok? Çok önemli bir noktaya dikkat çektiniz. Doğrusu bugüne kadar düşünememiştim. Uyarınız önemli. Sayfa yöneticisi olarak da önem taşıyor. Gençlerin sorunlarını ve sorularını cevaplamaya çalışacak bir söyleşi modeli geliştirmeliyim. Bu modelin içinde de bir genç kız ve bir genç erkek olmalı. Rahmetli Vehbi ve Nejat Bey de yüreklendirdi 1980’li Yıllarda Zehra Hanım Teyze anlatımını televizyona da taşımışsınız... O yıllarda henüz özel TV kanalları piyasaya çıkmamıştı. TRT 2 ilgi gören bir kanaldı. Bu kanalda da haftada bir gün 19.00 haberlerinden sonraki saatlerde "Olayların İçinden" isminde 45 dakikalık bir söyleşi programı yaptım. Güncel olaylarla ilgili önde gelen isimleri ekrana çıkararak uzmanı oldukları konularda izleyenlere bilgi vermelerini sağlıyordum. Konular çok kişiyi ilgilendirecek konulardı. Örneğin milli gelir nedir, gelir bölüşümü nedir? Enflasyonla pahalılık arasındaki fark nedir gibi konular... Bu programlar canlı yayınlanırdı. Katılımcı halkın anlayamayacağı biçimde karışık anlatıma yönelince uyarırdım. ‘Bu programı Zehra Hanım izliyor. Lütfen onun anlayacağı şekilde anlatınız’ derdim. Anlatımı basitleştirmezlerse müdahale ederdim ‘Yani siz şunu anlatmak istiyorsunuz değil mi?’ dedikten sonra basitleştirerek tekrarlardım. Bu yaklaşım ve anlatım çok tuttu. O tarihlerde rahmetli Vehbi Koç, rahmetli Nejat Eczacıbaşı bu anlatım şekli için beni yüreklendirdiler, "Zehra Hanım Teyze anlatımı söylenenlerin izlenmesine ve konuların anlaşılmasına yardımcı oluyor" dediler. Bırakalım herkes kendi Ayşe Hanım Teyzesini hayal etsin Ayşe Hanım Teyze bir çizgi kahramanı, bir film kahramanı olarak canlandırılabilir mi? Çizgi kahramanı belki ama film kahramanı olamaz. Milliyet’deki Ayşe Hanım yazılarının bazılarında başörtülü, eli bastonlu bir Ayşe Hanım çizimi kullanılıyor. Bana göre bu çizim Ayşe Hanım’a benzemiyor. Ama benzeyenine kadar idare ediyoruz. Film kahramanı hiç olamaz. En iyisi bırakalım herkes aklında kendi Ayşe Hanım’ını hayal etsin. Çünkü Ayşe Hanım, Türkiye’nin ortak aklına sahip, ortak sorunlarını yaşayan, ortak coşkuları, sevinçleri, kederleri paylaşan bir Türk kadını. Annelerimiz, teyzelerimiz, karılarımız... Politikacılar da konuşmalarında adını anıyorlar... Çok ilginçtir, politikacılarımız Ayşe Hanım’ı seviyor. Normalde selam vermeyen, konuşmayan politikacılarımız, özellikle bakanlarımız beni gördüklerinde ‘Ayşe Hanım Teyze nasıl?’ diye söze giriyor sonra ekonomiyle ilgili konularda Ayşe Hanım’ın ne düşündüğünü soruyor. Ben de bu fırsatı değerlendirerek, ekonomi konularında yararlı gördüğüm bilgileri aktarmaya çalışıyorum. Bizde orta ve alt sınıflar sahipsiz, sesleri duyulmuyor Ayşe Hanım’ın dostları, arkadaşları yeterince öne çıkamıyor... Doğrudur. Bunun farkındayım. İsterim ki, çiftçi Recep’in, bakkal Coşkun’un şöför Rauf Baba’nın, işçi Memed’in dertlerini daha çok yazıya dökebileyim. Özellikle şu kriz döneminde işten çıkarmalar nedeniyle işçi Memed’in anlatmak istediği çok şey var. Ama siz sayfa sorumlusu olarak gazetedeki yer sorununu daha iyi biliyorsunuz. Ekonomi sayfalarında bana (her şeye rağmen cömertçe ayrılan) yerde Ayşe Hanım’dan sık sık söz ederken Ayşe Hanım Teyzem’in anlatımı içinde onun kadar dertli olan Ali Rıza Bey Amca’mın, İşci Memed’in sorunlarına da değinmeye çalışıyorum. Bizde orta ve alt sınıflar sahipsiz. Sorunlarını kimseye anlatamıyorlar. Dikkat buyurunuz, seslerini duyuranlar finans çevreleri, büyük sanayiciler, bir ölçüde KOBİ’ler... Eskiden sendikalar aracılığıyla işçiler seslerini duyururdu. Şimdi sendikalar işcileri boşadı. İşçi sahipsiz. Çiftçi örgütlenemedi. Emekliler, dullar, yetimler, güçsüzler unutulmuşlar grubunda. Bunların hepsinin annesi, karısı var... Ayşe Hanım Teyze, bunların ortak anası, karısı olarak bazı sorunlarını dile getiriyor. Bu nedenle o bir temsilci... Ayşe Hanım Teyze’ye ilham kaynağı olan Zehra Uras, Güngör Uras’ın annesi. Güngör Uras, annesini "Osmanlı kadını, ‘Padişahım çok yaşa’ diye bağırıyor. Beş vakit namaz kılıyor ama Atatürk devrimlerine de bağlı" diye tanımlıyor. Yukardaki üç fotoğraftan en soldakinde Zehra Uras, oğlu Güngör Uras’la birlikte. 1940’lı yıllar Düzce’de çekilmiş. Ortadakinde Zehra Uras, oğlu Güngör ve eşi Halit’le birlikte (1950-Ankara). Sağdakinde torunu Elif Uras’la, 1980’ler...
1015168
haber
Günlerce elektriksiz kalmak: Isparta'da tam olarak ne oldu? Neden oldu?
Geçtiğimiz haftalarda, yoğun kar yağışı ve azalan sıcaklıkları takiben, Isparta'nın önemli bir bölümünde elektikler gitti ve günlerce geri gelmedi. Bu durum, kamuoyunda zamlı elektrik faturaları üzerinden enerji sektörünün yoğun olarak tartışıldığı bir döneme denk geldi. Peki Isparta'da tam olarak ne oldu ve neden böyle bir sorun yaşandı? BBC Türkçe, Isparta'da araştırdı.
Isparta'da, elektrik kesintileri nedeniyle bazı mahalle ve köylerde, ısınmadan aydınlanmaya birçok ihtiyaç giderilemedi. Uzun yıllardır ilk kez görülen bu olay, kamuoyunda zamlı elektrik faturaları üzerinden enerji sektörünün yoğun olarak tartışıldığı bir döneme denk geldi. Peki Isparta'da tam olarak ne oldu ve neden böyle bir sorun yaşandı? **BBC Türkçe**, Isparta'da yaşananları, kentte araştırdı. **Yoğun kar yağışı sonra****sı*** * hasar ve arızalar** Her şey, Meteoroloji Genel Müdürlüğü ve valiliklerin bölgeyle ilgili yaptıkları yeni hava dalgası uyarılarını takiben, 3 Şubat'ta kentin yoğun kar yağışı alması ve hava sıcaklığının düşmesiyle başladı. Bunun üzerine enerji şebekelerinde arıza ve hasarlar meydana geldi. Özellikle enerji nakil hatlarında buz yükü nedeniyle kopmalar yaşandı. Kentin farklı noktalarında elektrikler gitti. Merkeze bağlı Yakaören Köyü'nden Aytaç Örtücü, elektrikler ilk kesildiğinde bunun kısa süreli olacağını düşündüklerini anlatıyor: "Saat 11-12 sularında elektriklerimiz kesildi. Beklentimiz elektriklerin gelebileceği yönündeydi. Kar yağışı devam etti. O süre zarfında belediyeye, valiliğe, elektrik şirketine ulaşmaya çalıştık. Sosyal medyadan durumu öğrenmeye çalıştık. Akşam sekizde gelebileceği söylendi. Biz de çok fazla önlem almadık. Sonra saatler ilerlemeye başladı, 10 dendi, 12 dendi, gece 2 dendi ve sonra ertesi gün oldu". Ancak birçok noktada elektrikler ertesi gün gelmediği gibi bazı yerlerde kesintiler günlerce sürdü. Durum, ülke kamuoyunda ilk günlerde fazla gündeme gelmezken kesintilerin uzamasıyla gözler Isparta'ya çevrildi. Bu sırada hem kamu kurum ve kuruluşlarından hem de özel elektrik şirketlerinden takviye ekipler kente gitti. Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Isparta İl Temsilcisi Güner Merdan, elektriksiz bir yaşamı şu sözlerle anlatıyor: "Biliyorsunuz ki elektriğin olmadığı bir ortamda başka bir şey düşünemiyoruz. Her şeyimiz elektrik. Hepimizin cep telefonu var, şarj bitiyor, şarj edecek yerimiz yok. "Daha kötüsü üretim yapan tesislerimiz var. Adamın hayvan çiftliği var, hayvanı sağacak makinesini çalıştıramadı. Deposunda eti olan, bozulacak maddesi olan depolar oldu. Jeneratörleri yoksa çalışamadılar. Marketlerde jeneratör yoksa pos makineleri çalışmadı. Hayat bitiyor. Bir sıkıntı da ulaşım sıkıntısı oldu, ana yollara giremiyorlardı". Hava sıcaklığının eksilerde olduğu o günlerde en büyük sorunlardan biri de ısınma problemi oldu. Güner Merdan'ın anlattığına göre bazı Ispartalılar elektriği gelen evlere gitti: "Mahalle gezdik ya da misafir aldık. Sosyal medya üzerinden 'Ben bir aile alabilirim' diye paylaşımlar oldu. Yani soğukta kalan insanlara destek oldular". Birçok kişi ise evlerde ocakların ya da piknik tüplerinin üstüne su dolu tencereler koyup buharla evlerini ısıtmaya çalıştı. Semra Örtücü, kendisi, yatağa bağımlı olan hasta eşi ve oğluyla o günlerde aynı odada uyuduklarını, sabaha kadar da tüp üstüne koydukları suyla ısındıklarını anlatıyor. Isparta'da kesintilerden en fazla etkilenen yerlerse köyler olmuş gibi duruyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na göre, önce sırasıyla il ve ilçe merkezlerine, ardından kırsal kesimdeki köylerin tümüne 8 Şubat gecesi elektrik sağlandı. Kesintilerin başlamasının beşinci gününde gittiğimiz bazı köylerde, tüm hanelere henüz elektrik verilmemişti ve arıza çalışmaları sürüyordu. O köylerden biri olan Büyükgökçeli'nin muhtarı Selçuk Öztürk, bir yandan koştururken bir yanda yaşadıklarını bize anlattı: "O gün (kesintilerin ilk günü) kendi çabamızla bir jeneratör bulduk, içme suyumuzu temin ettik. Kimseyi mağdur etmeden suyumuzu açtık, sonra yollarımızı açtık. Sonra yetkililerin gelmesini bekledik. Bayağı bir ekiplerimiz geldi. Sivas, Çorum, Yozgat'tan geldiler, Allah razı olsun. "Hayvancılık yapanlar bayağı bir mağdur oldular, süt sağım konusunda. Herkes jeneratör almaya gitti, alabilen aldı, alamayanlara bizim AFAD ekiplerimiz iki jeneratör verdiler, onu ailelere verdik, sırayla sağım yapılmasını sağladık. Bu şekilde mağduriyetleri giderdik. "Dolaplardaki kışlık ürünler ise biraz telef oldu. Burada bir mağduriyetimiz oldu." Isparta'da konuştuğumuz birçok kişi yaşananlara karşı tepkili. Bununla birlikte görüştüğümüz kişilerin büyük bir bölümü haberde yayımlanacak şekilde açıktan bir görüş belirtmek istemedi. Eski Başbakan ve Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in memleketi olan, Said-i Nursi'nin hayatının önemli bir bölümünü geçirdiği, bir dönem Gülen yapılanmasının da güçlü olduğu Isparta; bölgede sağ siyasetin önemli kalelerinden. Son seçimlere baktığımızda Adalet ve Kalkınma Partisi'nin açık ara birinci güç olduğu, onu Milliyetçi Hareket Partisi'nin takip ettiği görülüyor. Muhalefette, Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) kentten milletvekili yok, İYİ Parti'nin bir milletvekili var. Sohbet ettiğimiz kişiler tepkili olsalar bile genellikle iktidarı eleştirmemeye dikkat ediyorlar. İktidarı eleştiren Isparta sakinlerinden Semra Öztürk ve Aytaç Öztürk ise yaşananlardan dolayı merkezi ve yerel yöneticiler ile şirketi suçladıktan sonra muhalefetin de Isparta'da kötü bir performans sergilediğini söylüyor. Semra Öztürk, CHP İl ve ilçe yönetimlerinin kriz sırasında ciddi bir çaba sarf ettiğini ancak muhalefet partilerinin genel merkez düzeyinde olayla ilgilenmediğini, merkezden gelen ekiplerin de çok kısa süre Isparta'da kaldığını, halkın derdini dinlemediğini belirtiyor. Aytaç Öztürk ise "İktidar, kamu kurumları, elektrik şirketi Isparta halkını zaten yüzüstü bırakmıştı. Ama muhalefet partileri de genel merkezleriyle yüz üstü bıraktı" diyor. Isparta'da yaptığımız görüşmelerde duyduğumuz eleştirilerden biri, kamu kurum ve kuruluşlarının, yerel yönetimin ve elektrik şirketlerinin kriz karşısında başta koordine olamadığı yönündeydi. Ayrıca birçok Ispartalıdan belediyeye, hava şartlarına karşı yeterli hazırlık yapmadığı ve günlerce yolların açılmasını sağlayamadığı konusunda eleştiriler dinledik. Konuştuğumuz muhtarlarsa belediyenin baştan itibaren çalıştığını söyledi. Bu arada Antalya ve Burdur gibi CHP'li belediyeler, AKP'li belediyeye yardım teklif ettiklerini, ancak bu teklifin sorunun ilk günlerinde kabul edilmediğini belirtiyor. **BBC Türkçe** ekibi olarak Isparta'da bazı AKP'li belediyelerin gönderdiği çeşitli araçlara rastladık. Bu da dahil olmak üzere olay çevresindeki konularla ilgili görüş almak için belediyeye röportaj talebinde bulunduk ancak olumlu yanıt alamadık. **BBC Türkçe** 'nin görüştüğü belediyeye yakın kaynaklar ise belediye yetkililerinin enerji alanının kendi sorumluluklarında olmadığı halde ortadaki manzarayla ilişkilendirilmekten rahatsız olduklarını belirtti. Bu arada muhtarların afet karşısında yoğun bir çalışma içinde olduğunu gözlemledik. Birçok yerde muhtarları, kepçelerle yol açma çalışmaları sırasında ya da elektrik ekiplerine yardım ederken gördük. Fatih Mahallesi Muhtarı Osman Başpınar, bir kepçeden inip görüş verip tekrar kepçeye bindi: "Vatandaşlarımız sıkıntı çekti ama kimse istemezdi. Perşembe gününden beri kepçelerin üstündeyiz. Cenab-ı Allah'tan gelen bir şey, kimse böyle bir şey istemez. Malum Isparta soğuk bir memleket. Eksi 15-16'yı bulduk. Belediye ve kurumlar her şeyi yapıyoruz. Biz de yolları açmak için elimizden geleni yapıyoruz". Tabii sorunla ilgili asıl büyük eleştiriler ise enerji şirketlerine yöneltiliyor. Özel sektörün elindeki dağıtımcı şirketler, bakım ve onarım faaliyetlerini gerektiği şekilde yapmamakla eleştiriliyor. **BBC Türkçe**, 2013'te özelleştirilme süreci tamamlanan, bugün Cengiz ve Koloğlu Grubu'nun elinde bulunan, bölgenin elektrik dağıtım şirketi olan Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş'ye (AEDAŞ) röportaj talebinde bulundu. Yoğunluk nedeniyle röportaj veya görüş vermenin mümkün olmadığı cevabını aldık. AEDAŞ'ın basın birimi bize, kamuoyuna yaptıkları son açıklamayı yolladı. Şirket, bu açıklamasında farklı iddia ve eleştirileri reddediyor. AEDAŞ, hava koşulları nedeniyle bölgede normalde 10 yılda gerçekleşen toplam arıza ve hasar sayısının bir günde yaşandığını, sorunun bundan kaynaklandığını belirtiyor. Şirket, yeterli bakım çalışmaları yapılmadığı iddialarını da reddediyor ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (EPDK) onay ve kontrolü ile hizmet bölgesindeki tüm yükümlülükleri yeterine getirdiklerini; Antalya, Isparta ve Burdur'a 2013-2020 yılları arasında 4 milyar TL yatırım yaptıklarını belirtiyor. Ayrıca şirkete göre rutin denetimler yapılıyor ve hatalı hiçbir işlem söz konusu değil. Elektrik Mühendisleri Odası'na göre, ortadaki sorunun asıl kaynağı ise enerji sektöründeki özelleştirme ve piyasalaştırma politikaları. Sayıştay raporlarına göre Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş'nin (TEDAŞ) dağıtım şirketlerinin eksik denetlediğini belirtiyor EMO ve 2020'de yapılan bir değişiklikle bu şirketlerin denetiminin özel şirketler tarafından yapılmasının önü açıldığının da altını çiziyor. Odaya göre "Bu dönüşüm gerçekleşirse bütün ülkenin akıbeti Isparta gibi olabilir". Oda ayrıca, elektrik iletim alanındaki Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi'yle (TEİAŞ) ilgili özelleştirme sürecinin de derhal sonlanması için çağrı yapıyor. EMO, hem bu kesintiler hem de son zamlar karşısında çözümün enerji sektörünün yeniden tamamen kamulaştırılması olduğunu savunuyor. Hem Isparta'da yaşananlarla ilgili hem de genel olarak enerji sektöründeki özel şirketlerin rolü ve denetimleriyle ilgili görüş almak için Enerji Bakanlığı yetkilileriyle iletişime geçtik. Ardından bakanlığa yazılı gönderdiğimiz sorulara bu haberin yayımlandığı tarihe kadar yanıt alamadık. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Isparta'daki elektrik faturalarının tahsilatının bir ay süreyle ertelendiğini duyurdu. Yakaören Köyü'nden Aytaç Örtücü bu karara tepki gösteriyor ve "Isparta halkına böyle bir acı, tecrübe yaşattıktan sonra faturaların bir ay ertelenmesi halk için çok önemli değil. Siz zaten yüzde 127'ye varan bir zam yapmışsınız. Türkiye'nin her yerinde halk tepkili" diyor. Kent merkezinde konuştuğumuz eczacı Mustafa Başer de zamlı fatura gündeminin Isparta'da da olduğunu anlatıyor: "Esnafın iş yapma şansı olmadı. Hem elektrik kesilmesi hem de insanların dışarı çıkamaması nedeniyle bir hafta mağdur oldu. Bu son ayda faturalar zamlar nedeniyle yüzde 100 arttı. Bunun sürdürülmesi mümkün değil. "Bazı esnafların işletmelerini sürdürebileceklerini düşünmüyorum, kapatırlar diye düşünüyorum. Elektrik kesintisi Isparta'ya özel bir şey de Türkiye genelinde olan yüksek fatura olayı burada da var." Bir yanda Isparta'daki kesintiler diğer yanda zamlı elektrik tarifeleri. Türkiye'deki enerji sektörü ve elektrik şirketleri, uzun süre tartışılmaya devam edecek gibi duruyor.
402094
haber
Günlük 170 Euro: Prof. Müftüoğlu'nun Hürriyet'te yaptığı reklama Okur Temsilcisi Bildirici'den eleştiri
"Gazetecilik etiği reklam ile bilginin iç içe geçmesine karşıdır"
Günlük 170 Euro: Prof. Müftüoğlu'nun Hürriyet'te yaptığı reklama Okur Temsilcisi Bildirici'den eleştiri "Gazetecilik etiği reklam ile bilginin iç içe geçmesine karşıdır" 01 Mayıs 2017 15:11 Hürriyet Gazetesi Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, gazete yazarlarından Prof. Dr. Osman Müftüoğlu'nun 28 Nisan'da yayımlanan yazısında yer alan "Yaşasın Hayat Kilo Yönetimi ve Detoks Merkezimizin bu haftaki ‘Hayat Okulu’nda ‘Çeşitli poşeleme yöntemleriyle et ve sebze pişirme’ konusu işlenecek ve pratik uygulamalar yapılacak. Faydalanmak isteyenlerin... No’lu telefondan temasa geçmeleri gerekiyor" ifadesine tepki gösterdi. "Bu duyuru, sağlığa ilişkin bir panel, konferans gibi bir etkinliği haber veriyor olsa sorun yoktu" diyen Bildirici, sözlerine şöyle devam etti: "...Ama Müftüoğlu’nun Şile’de bir otelde kurduğu "Detoks Merkezi"ticari bir kuruluş. Duyuruda belirtilen telefondan bilgi alınca merkezde gecelemenin fiyatının 170 Euro olduğu, en az bir hafta kalmanın önerildiği söyleniyor. Peki, bir sağlık sayfasında ticari bir merkezin duyurusunu (ya da tanıtımını) yapmak ne kadar doğru? Böyle bir duyuru, sağlıkla ilgili yazılanlara ticari gölge düşürmez, okurun güvenini sarsmaz mı?" Faruk Bildirici'nin "Elektrikli scooter soruları" başlığıyla yayımlanan (1 Mayıs 2017) yazısının ilgili bölümü şöyle: Detoks merkezi soruları Prof. Dr. Osman Müftüoğlu’nun "Yaşam reçeteleri" başlıklı sağlık sayfası, sanırım gazetenin en çok okunan bölümlerinden biri. Müftüoğlu, okurları bilgilendiriyor; sağlıkla ilgili merak edilen sorulara, herkesin anlayabileceği sade bir dille yanıtlar veriyor; tartışmalı konulara açıklık getiriyor. Fakat son zamanlarda Müftoğlu’nun sayfasında haftada bir yer alan bir duyuru dikkatimi çekiyor. "Hayat Okulu’nda bu hafta ne var" başlıklı bu duyuru, 28 Nisan Cuma günkü sayfada da yer alıyordu: "...Yaşasın Hayat Kilo Yönetimi ve Detoks Merkezimizin bu haftaki ‘Hayat Okulu’nda ‘Çeşitli poşeleme yöntemleriyle et ve sebze pişirme’ konusu işlenecek ve pratik uygulamalar yapılacak. Faydalanmak isteyenlerin... No’lu telefondan temasa geçmeleri gerekiyor." Bu duyuru, sağlığa ilişkin bir panel, konferans gibi bir etkinliği haber veriyor olsa sorun yoktu. Ama Müftüoğlu’nun Şile’de bir otelde kurduğu "Detoks Merkezi"ticari bir kuruluş. Duyuruda belirtilen telefondan bilgi alınca merkezde gecelemenin fiyatının 170 Euro olduğu, en az bir hafta kalmanın önerildiği söyleniyor. Peki, bir sağlık sayfasında ticari bir merkezin duyurusunu (ya da tanıtımını) yapmak ne kadar doğru? Böyle bir duyuru, sağlıkla ilgili yazılanlara ticari gölge düşürmez, okurun güvenini sarsmaz mı? Bu soruların yanıtının da tartışılması gerektiğine inanıyorum. Çünkü haberler gibi sağlıkla ilgili bilimsel yazıların da ticari çıkar kaygılarından uzak olması gerekir. Sağlık sayfalarının bilimsel nitelik taşıması, bağımsız ve bütün çıkar ilişkilerinden arınmış olması, güvenilirliği ve inandırıcılığı bakımından fevkalade önemlidir. O yüzdendir ki, Türk Tabipleri Birliği’nin kabul ettiği etik kurallar, "hekimlerin reklam yapmasını ve çalışmalarına ticari görünüm vermesini" engeller. Gazetecilik etiği de reklam ile bilginin iç içe geçmesine karşıdır.
59717
haber
Günlük burç yorumu
Pelin Hattatoğlu sizin için hazırladı...
Özellikle ortak hesaplar veya kredi, sigorta gibi başkalarından gelen kaynaklar konusunda artık kılı kırk yarma döneminde olabilir, her şeyi inceleyip, kontrol etmek isteyebilirsiniz. Paranoya, güvensizlik bu dönemin duyguları arasındadır. Aslında bu gürunmeyenin altındakini merak etme dönemi kendi piskolojinizin ardındakileri anlamak için idealdir. BOĞA (20 NİSAN – 20 MAYIS) Profesyonel hayatınızı yeniden şekillendirme isteği kafanızı meşgul ediyor olabilir. Vizyonunuzun açık olması ve önünüze çıkan fırsatlar bu isteği gerçekleştirmenize yardım edecektir. Belki de yeni bilgiler öğrenmek için eğitim almayı da düşünmelisiniz. Diğerleri ile uyumlu çalışmanız da bu alanda size destek olabilir. İKİZLER (21 MAYIS – 20 HAZİRAN) Kendinizi ifade edebilme isteği veya romantizm hayatınızda daha önem kazanmaya başlamış olabilir. Yapmak istediklerinizin ardında bir müddet içinizdeki çocuğu uyandırma isteği yatabilir. Yaratıcılığınızı ve eğlenceli tarafınızı biraraya getirecek uğraşlar bulmalısınız. YENGEÇ (21 HAZİRAN – 22 TEMMUZ) Hayatınızın temelindeki sorunları ele almak, eski duygusal bagajlarla mücadeleyi gerektiriryor. Bunun için önünüzde üç yıl var ama bugünden başlayıp bu yeni hayat tarzını her gününüze yerleştirmelisiniz. Belki de evde sakinliği koruyabilmeniz, dış dünyadaki ateşinizi de kontrol altına alacaktır. ASLAN (23 TEMMUZ – 22 AĞUSTOS) Parasal konuları kafanızda netleştirdikten sonra yapmanız gereken sizin için neyin gerçekten önemli olduğunu kafanızda netleştirmektir. Günlük yaşamınıza artık bir düzen verme zamanı geldi. Bir müddet yakın çevrenizi organize etmekle uğraşabilirsiniz. BAŞAK (23 AĞUSTOS – 22 EYLÜL) Maddi konular bundan sonra önünüze daha çok gelebilir. Belki de geliştirmediğiniz, atıl bıraktığınız yeteneklerinizi kullanmanın tam sırası. Yaratıcı yönünüz sabır ve disiplin ile birleşince kendi değerinizi ifade edebileceğiniz konuları ortaya çıkarabilirsiniz. Bunlar zamanla gelirinizi de arttıracaktır. TERAZİ (23 EYLÜL – 22 EKİM) Gereğinden fazla tepki vermek için bir sebep yokken fevri kararlar alabilirsiniz. Bunun yerine duruma uyum sağlayıp, huzuru korumayı amaç edinmelisiniz. İletişimde kontrolsüzlük söz konusu olabilir fakat temkinli olmak her şeyi içinize atmak demek değildir. Ancak bugünlerde yanlış seçilmiş kelimeler ve istemeden yapılan bazı konuşmalar içinizde endişe yaratabilir. AKREP (23 EKİM – 21 KASIM) Artık inanç sisteminizi, düşünce yapınızı derinden değiştirecek olayları yaşıyor olacaksınız. Kabuk değişimi ilk önce bilinçaltınızı anlayarak başlayacaktır. Zamanınızı, kaynaklarınızı yardıma ihtiyacı olanlara daha çok ayırarak kendiniz için de bir şeyler yapmış olursunuz. YAY (22 KASIM – 21 ARALIK) Arkadaşlık anlayışınız, kendinizi yanlız hissetme veya yanlız kalma isteği ile değişebilir. Sorunlarınızı diğerleri ile paylaşmak istemeyebilirsiniz. Ancak, sosyal ilişkilerinizi yeniden düzenlemek zaman alacaktır. Öteyandan, bugünlerde artan asabi enerjiniz dikkatsiz davranışlara ve tartışmalara neden olabilir. Bunun farkında olmak, control etmenize yardımcı olabilir. OĞLAK (22 ARALIK – 19 OCAK) Kariyer ve iş odaklı yönünüz çok yakında diplomasinin önemini farkedebilir. Bu sayede üzerinize yavaş yavaş daha fazla sorumluluk almaya başlayabilir, yaptığınız işlerden daha fazla takdir görebilirsiniz. Belki iş alanındaki sıkıntılarınız hemen çözülmeyecek ama yakında bu alanda bir kabuki değişimi yaşıyor olacaksınız. KOVA (20 OCAK – 18 ŞUBAT) Kendinizi control edebilmenin önemi bugünlerde daha fazla, size karşı çıkan birine oldukça fazla sinirlenme ihtimali var. Kendi haklarınızı sakince koruyabilmek herhangi bir tartışmayı önleyecektir. Öteyandan bu dönemden sonra yurtdışı, yüksek öğrenim, yayıncılık veya eşinizin ailesi konusunda daha objektif olma ihtimaliniz de yüksek. BALIK (19 ŞUBAT – 20 MART) İlişkilerinize dengenin bir parka olsa da gelmiş olmalıç Bunu fırsat bilerek karşı tarafın üzerinizdeki kontrollünü azaltmasını da sağlayabilirsiniz. Şimdi aranızdaki samimiyet problemlerinin ve maddi sorunların üzerine gitme zamanı.
64586
haber
Günlük Burç Yorumu
Pelin Hattatoğlu sizin için hazırladı...
Eğlence amaçlı yapılan bazı planlar aksamalar olabilir. Sabırsızlık veya dediğim dedik havalar bazı ilişkileri zorlayabilir. İyi bir arkadaşınız sizi dinleyerek yol gösterebilir. Bir müddettir devam eden hızlı ve hareketli hayat bundan sonra bir müddet yavaşlayacaktır. BOĞA (20 NİSAN – 20 MAYIS) Yaptığınız planların istediğiniz yönde ilerlememe olasılığına karşı dikkatli olmalısınız. Bazı ilişkiler üzerinde ‘boşanma etkisi’ söz konusu. Optimizm ve neşe bütün zorlukların önüne geçse de bazı ilişkiler bu nedenle uyumu bulmakta zorlanabilir. Arkadaşlarınızla eğlenirken evdeki sorunları unutmak isteyebilirsiniz ancak bu konuları ikinci plana atmak doğru olmayacaktır. İKİZLER (21 MAYIS – 20 HAZİRAN) Günük rutinlerinizdeki ufak tefek aksamalar bazı planlarınızı da aksatabilir. Bu yüzden çıkabilecek tartışmalara karşı da temkili olmakta fayda var. Bütün bunlar olurken karşınıza çıkan iyi niyetli ve anlayışlı kişileri daha fazla takdir edebilirsiniz. YENGEÇ (21 HAZİRAN – 22 TEMMUZ) Bazı ilişkilerin üstünde gergin etkiler varken en iyisi geri planda kalmaktır. Özellike para üzerinde tartışmalar çıkabilir. Ancak alttan almak, harcamalarınızı azalatacağınızın veya kontrol altına alacağınızın teminatını vermek işinize yarayabilir. Siz de içinizdeki harcama dürtüsünün azaldığını hissedebilirsiniz. ASLAN (23 TEMMUZ – 22 AĞUSTOS) Kendinizle ilgili aldığınız bir kararı yeniden düşünmeye başlayabilirsiniz. Arkadaşlar arası çekişme sorunları da yaşanmaya başlayabilir. Eğer öne çıkıp olayları kontrol etmeye çalışırsanız işleri daha da karışık hale getirebilirsiniz. Ancak daha sonra hissedeceğiniz şevkat hisleri bütün bugünlerde yaşananaları size unutturacak güçtedir. Sevdiğiniz insan ile özel bir haftasonu programı yapmayı unutmamalısınız. BAŞAK (23 AĞUSTOS – 22 EYLÜL) Bugünden itibaren bir süre içe dönüp, kendinize dingin bir havanın geldiğini farkedebilirsiniz. Bu durum ev hayatınızı ve evdeki ilişkileri de huzura kavuşturacaktır. Halledilmeyen kızgınlıkların karanlık yüzü ile yaratıcı aktivitelerle vakit geçirerek baş edebilirsiniz. TERAZİ (23 EYLÜL – 22 EKİM) Bugünler arkadaşlarınızla uyumlu ve hareketli birliktelikler anlamına gelebilir. Sosyal planlarınızdan oldukça memnun kalabilirsiniz. Bu haftasonu bu sosyal günlerin keyfini çıkartmakta fayda var çünkü yarından itibaren gerilemeye başlayan Mars ile bu planlar eski hızını yitirebilir. AKREP (23 EKİM – 21 KASIM) Kariyer ve dış dünyadaki başarı ev ve aile alanında bu haftasonu devam edebilir. Bu haftanın kariyerinize ve evinize getireceği uyumlu etkilerinden mümkün olduğunca yararlanmalısınız. Çünkü yarından itibaren Mars geri hareketine başlayınca aynı hareketliliği bir 3-4 ay hissetmeyebilirsiniz. YAY (22 KASIM – 21 ARALIK) Yapmak istediğiniz seyahatleri belki de Mart ortasına kadar ertelemekte fayda var. Bunun yanında diğerlerinin öngörünüze veya yaratıcı planlarınıza ihtiyacı varken sizin zihininizi de bazı komplike ilişki sorunları da kafanızı meşgul ediyor olabilir. OĞLAK (22 ARALIK – 19 OCAK) Beklenmedik alışverişlerden iyi sonuçlar alınabilir ancak harcama güdünüzü kontrol altına almalısınız. Bir limit belirlemediyseniz, onu bugünlerde yapabilirsiniz. Fevri harcamalar ve hareketlerden kaçınmalısınız. KOVA (20 OCAK – 18 ŞUBAT) Haftasonu, sosyal enerjilerin doruğa çıkacağı ve muhtemelen oldukça zevkli vakit geçireceğiniz bir-iki gün olabilir. Mars, Pazar günü gerilemeye başlayınca hayatınızdaki eşinizin veya uzun dönemli ortaklığınızın hayatınızdaki etkisi de artık geri plana düşmeye başlayabilir. Bugünden Mart ortasına kadar son günlerde uzun dönemli ilişkiniz aracılığı ile yaşamış olduğunuz gelişmeleri içselleştirme ve hazmetme fırsatı bulabilirsiniz. BALIK (19 ŞUBAT – 20 MART) Yeni bir şeyler denemek istiyor olabilirsiniz, bu yenilikte kendinizi deneme tahtası olarak kullanma ihtimali var. Ancak harcamalarınızı frenlemeniz gerekiyor olmalı çünkü var olan kaynakların başka yöne yönlendirilme zorunluluğu olabilir. Sizin için bu söz konusu olmasa da bütçenizi kontrol etmekte fayda var.
365968
haber
Günlük ev kiralayana terör örgütüne yardımdan ceza verilecek!
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen yönetmelik çalışması ile mevzuata aykırı günlük ev kiralayan emlakçılara ağır cezalar getiriliyor
Günlük ev kiralayana terör örgütüne yardımdan ceza verilecek! Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen yönetmelik çalışması ile mevzuata aykırı günlük ev kiralayan emlakçılara ağır cezalar getiriliyor 19 Ekim 2016 15:09 Günlük ev kiralayan emlakçılara büyük cezalar geliyor. Ev kiralama işinde gerekli bildirimde bulunmayan emlakçılara yardım ve yataklık etmekten ceza verilebilecek. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen yönetmelik çalışması ile mevzuata aykırı günlük ev kiralayan emlakçılara ağır cezalar getiriliyor. Özellikle terör örgütleri ve fuhuş çeteleri tarafından rağbet gören günlük ev kiralama işinde gerekli bildirimde bulunmayan emlakçılara suç örgütleri ve terör örgütlerine yardım ve yataklık etmekten ceza verilebilecek. Star gazetesinin haberine göre, kayıtdışı günlük kiralık evlerle ilgili yapılması planlanan düzenlemeyle, önüne gelen emlakçılık yapamayacağı için terör örgütleri başta olmak üzere suça bulaşmış olanlara önemli bir darbe vurulmuş olacak. Belirlenen standartlara uymayanlar sektörde varlık gösteremeyecek. Otel ve pansiyonlarda kalan şahısların kimlikleri online olarak güvenlik birimlerine bildiriliyor. Bu tür kiralama yöntemi kullanılan evlerde ise Kimlik Bildirme Sistemi bulunmadığı için suçtan aranan şahıslar bu tip daireleri saklanmak ve suç işlemek maksatlı kullanabiliyor. Evini günlük kiraya verenlerin ticaret yaptıkları için otel gibi değerlendirilmesi ve esnaf odasına kayıt yaptırarak vergi ödemesi gerekiyor. Maliye ve emniyet takibe aldı Günlük kiralanan evlerin cezai işlemlerinde otellerde olduğu gibi bir yöntem izlenmesi üzerinde duruluyor. Öncelikli olarak uyarı cezası sonrasında kapatma cezası uygulanacak. Eğer yine bildirimde bulunmaz ise kapatma cezası uygulanabilecek. Günlük evlerle ilgili Maliye ve Emniyetin çalışmaları hızlandı. Kayıt dışı ve vergi alınamıyor Kiralama sırasında kimlik kaydı yapılmadığı durumlarda suça karışan ve haklarında arama kaydı bulunanların yakalanması da zorlaşıyor. Emlak sahipleri daire sahiplerinden aylık olarak kiraladıkları daireleri müşterilerine günlük olarak yüksek bedelle kiraya verebiliyor. Örneğin aylık 1.000 TL’ye kiralanan bir daire günlük 100-150 TL bir bedelle kiraya verilebiliyor. Yapılan işlem kayıt dışı ve vergi alınamıyor.
1076562
haber
Guns N' Roses solisti Axl Rose'un sahneden fırlattığı mikrofon, seyirciyi yaraladı: "Artık fırlatmayacağım"
Guns N' Roses solisti Axl Rose'un Avustralya'da konser sırasında fırlattığı mikrofon bir seyirciyi yaraladıktan sonra artık bu 'gelenek'ten vazgeçeceğini söyledi. Rose, grubun salı günü verdiği konserde son şarkı 'Paradise City'yi çaldıkları sırada mikrofonunu kalabalığa fırlattı. Mikrofon, Adelaide'deki konseri izlemeye gelen Rebecca Howe'un suratına isabet etti. Howe'un konserden sonra çekilen görüntülerde gözlerinin morardığı ve burnunda yara olduğu görüldü. Rose, konuyla ilgili olarak cuma günü yaptığı açıklamada 30 yıldır her konserin sonunda mikrofonu fırlattığını ifade ederek, "Seyircilerin hep mikrofonu yakalama fırsatını istediğini düşünüyorduk" dedi. Rose, "kamu güvenliği için" artık konserlerinin sonunda mikrofonunu fırlatmayacağını ifade etti.
166992
haber
Günter Grass’ın tarihi hatası
Alman yazar Günter Grass, İsrail gazetesine verdiği röportajda rakamları şaşırınca eleştiri yağmuruna tutuldu. Ancak yazarı kınayanlar İsrailliler değil Almanlar.
Nobel ödüllü Alman yazar Günter Grass, bugünlerde Yahudi soykırımını hafifletmekle suçlanıyor. "Soğanı soyarken" adlı kitabının İbranicesi yayınlanan yazar İsrail gazetesi Haretz’in yaptığı röportajda Nazi rejiminden sadece Yahudilerin değil, Almanların da mağdur olduğunu öne sürüp ölen Alman askerlerinin sayısında hata yapınca Almanya’da yoğun eleştirilere maruz kaldı. Grass röportajında, ikinci dünya savaşı sırasında sekiz milyon Alman askerinin Ruslar tarafından esir alındığını, bunlardan sadece iki milyonunun hayatta kaldığını geri kalanının ise yok edildiğini söylemişti. Ancak istatistikler yaklaşık üç milyon Alman askerinin esir düştüğünü, bunun sadece bir milyonunun ağır koşullara dayanamayarak öldüğünü gösteriyor. Yazarın, "Almanya’da savaştan kaçan on dört milyon insan vardı, onlar da Nazi diktatörlüğünden komünizm diktatörlüğünün eline düştüler. Yahudilere karşı işlenen suçun şiddetini azaltmak istemiyorum ama Yahudi soykırımı yaşanan tek katliam değildi. Elbette Nazilerin işlediği suçun sorumluluğunu taşıyoruz ancak Nazi katliamı Almanları da felakete sürükledi. Onlar da mağdur oldular." Şeklindeki sözleri de ağır suçlamalara neden oldu. Alman gazetelerinin kültür sayfalarında yer alan eleştiriler daha çok Günter Grass’ın soykırım nedeniyle ölen Yahudiler ile Almanların sayısını karşılaştırarak, ikisini aynı kefeye koyup, Nazi zulmünü hafiflettiği yönünde. Çok sayıda Alman tarihçi de hem Grass’dan hem de röportajı yapan İsrailli tarihçi Tom Segev’den bir açıklama talep etti. Günter Grass’ın rakamlarda hata yaptığını yazılı olarak açıklayan tarihçi Segev, bu hatayı röportaj sırasında düzeltmediği için özür diledi. Segev, İsrailliler’in Grass’a karşı Almanlardan çok daha olgun davrandıklarını hatırlatarak bunun gerçek bir ironi olduğunu da sözlerine ekledi. Pek çok İsrailli aydın da Grass’a arka çıktı. Günter Grass, 2006 yılında yayınladığı "soğanı soymak" adlı kitabında ve daha sonra yaptığı açıklamalarında gençliğinde SS ordusuna gönüllü olarak katıldığını itiraf etmiş ve aüırbir biçimde eleştirilmişti. Hatta yazardan 1999 yılında Alman yakın tarihini aydınlattığı için aldığı Nobel ödülünü geri vermesi de istenmişti.
1133966
haber
Günübirlik ev kiralanmasına yönelik düzenleme TBMM Başkanlığı'nda
Günübirlik ev kiralanmasına yönelik düzenleme TBMM Başkanlığı'nda
Genellikle Airbnb üzerinden konutların turizm amaçlı kiralanmasına yönelik düzenlemeleri içeren kanun teklifi TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Meclis'e sunulan, "Konutların Turizm Amaçlı Kiralanmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"nde, konutların gerçek ve tüzel kişilere turizm amaçlı kiralanmasına ilişkin usul ve esaslar yer alıyor. NTV'nin haberine göre; teklifte, konutların turizm amaçlı kiralanmasında izin belgesi verilmesinden idari yaptırımlara kadar birçok düzenleme bulunuyor. Milletvekillerince ayrıntıları üzerinde çalışılan düzenlemeye göre, tek seferde 100 günden fazla süreli yapılan kiralamaların kanun kapsamı dışında olması öngörülüyor. Düzenlemenin yasalaşması halinde konutlar turizm amaçlı tek seferde en fazla 100 gün kiralanabilecek. Kanun teklifinin TBMM'de kabul edilerek yasalaşmasının ardından kanunda yer alan kurallara uymayanlara yüksek miktarlarda idari para cezaları uygulanacak. Son iki yılda günlük kiralık ev arzının yüzde 97 arttığı Türkiye'de 110 bin 857 ev günlük kiralık olarak kullanılıyor.
557218
haber
'Günübirlikçiler Uludağ'a yük oluyor'
Halil ÖZÇOBAN- Mehmet İNAN/BURSA, (DHA)- GÜNEY Marmara Turizm ve Otel İşletmecileri Birliği Derneği (GÜMTOB) Başkanı Haluk Beceren, "Günübirlikçiler hem otellere hem de pistlere büyük yük bindiriyor
Halil ÖZÇOBAN- Mehmet İNAN/BURSA, (DHA)- GÜNEY Marmara Turizm ve Otel İşletmecileri Birliği Derneği (GÜMTOB) Başkanı Haluk Beceren, "Günübirlikçiler hem otellere hem de pistlere büyük yük bindiriyor 11 Şubat 2018 15:24 Halil ÖZÇOBAN- Mehmet İNAN/BURSA, (DHA)- GÜNEY Marmara Turizm ve Otel İşletmecileri Birliği Derneği (GÜMTOB) Başkanı Haluk Beceren, \"Günübirlikçiler hem otellere hem de pistlere büyük yük bindiriyor. Bir pazar günü Uludağ\'a 5 bin araç girmiş\" dedi. Beceren, günübirlikçiler için konaklama alanları yapılması gerektiğini söyledi. GÜMTOB Başkanı Haluk Beceren, ‘Beyaz Cennet’ Uludağ’a son 2 yılda özellikle hafta sonları günübirlikçilerin akın etmesinin, bazı sıkıntıları da beraberinde getirdiğini savundu. Haluk Beceren, "Günübirlikçiler Uludağ’a katkı sağlıyor gözükseler de hem otellere hem de pistlere büyük yük bindiriyorlar. Geçenlerde bir pazar günü Uludağ’a 5 bin araç girmiş. 5 bin araca öğrenci taşıyan otobüsler dahil değil. Bunlar Uludağ’a büyük bir yük aslında. Hem otopark alanlarının kullanılması açısından, hem de insanların Uludağ da vakit geçirirken karşılaştıkları açısından bakıldığında zor bir durum çıkıyor ortaya" dedi. Beceren, şunları söyledi: "Eskiden, Milli Parklar Müdürlüğü’ne bağlı ‘Günübirlik ziyaretçi merkezi’ adı altında bir yerimiz vardı. Orası şu anda kullanılmadığı için insanların yağışlı ve soğuk havalarda sıcak ve barınmak için alan aramaya ihtiyaçları doğuyor. Bu ihtiyaçları nedeniyle otel lobilerine ve kafelere geliyorlar. Ancak oraların da belli bir kapasitesi var. Tesislerin alanları kayakçıya göre belirlenmiş, günübirlikçilere göre değil. Turlarla gelenlerin de belli yerlere bırakılmaması, günübirlik geçirebilecekleri alanlara yönlerilmesini rica ediyoruz. Uludağ\'da ağırlama merkezlerinin kurulması da gerekli." FOTOĞRAFLI Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
29773
haber
Gürsel Köksal'la Almanya notları...
Gürsel Köksal'la Almanya notları...
Tüm zamanların en büyük neo-Nazi yürüyüşü: Dresden'in II. Dünya Savaşı'nda Amerikan ve İngiliz hava kuvvetlerince binlerce kişinin ölümüne neden olan yoğun bombardımana hedef olmasının yıldönümünü her yıl olduğu gibi suistimal eden neo-Naziler, II. Dünya Savaşı sonrasının en büyük kalabalığını (6 bin kişi, bazı gazetelere göre 4 bin kişi) mobilize etmeyi başardılar. Neo-Nazilere karşı aynı anda yürüyen karşı göstericilerin sayısı 10 binde (bazı gazetelerde 12 bin olarak veriliyor) kaldı. Sosyal demokratlardan, sosyalist ve Yeşillere, sendika ve kiliselere çeşitli eğilimlerin merkezi örgüt kararıyla katılmasına rağmen sayının 10 binde kalması endişelere neden oluyor. Yürüyüşe, SPD, Yeşiller, Sol Parti ve DGB genel başkanlarının bizzat katıldığına dikkat çekilerek, sayının 10 binde kalması, bu kişilerin temsil ettikleri örgütlerin tabanlarının yürüyüşe yeterince ciddi destek vermediğinin göstergesi olarak değerlendiriliyor. Yürüyüşe katılan politikacılar, Hıristiyan Demokratlar'la, liberallerin (CDU ve FDP'nin) ortak yürüyüşe katılmamasını eleştiriyorlar. Kimileri, "Onlardan yine de daha fazlayız" diyerek avunurken, kimileri de polisin bazı Nazi karşıtı grupların yürüyüşe katılımını önlemesi nedeniyle sayının düşük olduğunu ileri sürüyor. İmralı adasındaki 'idol': Frankfurter Rundschau'da yer alan 'İmralı adasındaki idol' başlıklı haberde Abdullah Öcalan için gerçekleştirilen gösterilerle, Öcalan'ın yakalanmasının öyküsüne geniş yer veriliyor. Öcalan'ın kendisini haftada bir ziyaret eden avukatlar aracılığıyla örgüte talimatlar verdiği belirtilen haberde, "Türk devleti Öcalan'ı Kürt sorununda yaklaşık 40 bin kişinin ölümünden sorumlu tutuyor. Ancak ağır bir yoksulluk içinde yaşayan ve hiçbir gelecek şansı görmeyen milyonlarca Kürt için o bir idol olarak kalıyor" deniyor. THY'nin Costner'li reklamı da gündemde: THY'nin Hollywood starlarından Kevin Costner'lı reklamı günlük Alman ekonomi gazetesi Handelsblatt'ta çıktı. "Bir star gibi uçmak" sloganının yer aldığı ilan, gazetenin 3'ncü sayfasında.. Cep telefonuyla görüşme daha da ucuzlayacak: Alman Telekomu'nun Başkanı (CEO'su) Hamid Akhavan, mobil interneti yaygınlaştırmayı hedefliyor. Die Welt gazetesi, Akhavan'la yapılan söyleşiye geniş tam sayfa verdi. Söyleşinin başlığında ve bilgi kutusunda Akhavan'ın Amerikalı olduğu, hatta şirketin zirvesinde Alman olmayan tek yönetici olduğu da belirtiliyor. Bununla birlikte, Tahran'da 1961'de doğan Akhavan'ın İran'a uzanan kökenleri haberde belirtilmiyor. Frankfurter Rundschau, taşındı: Birkaç yıl önce kent merkezindeki tarihi binasından Main nehri kenarındaki bir binaya taşınan gazete, bu kez de kentin güneyindeki (Sachenhausen) yeni yerine taşındı. Güney Garı'nın yanındaki eski tramvay deposu binasının yenilenmesiyle ortaya çıkan yeni gazete binasına taşınma 2 gün, 2 gece sürmüş. Genel Yayın Yönetmeni Uwe Vorkötte, yeni tesislerin yazı işleri salonunu 'Almanya'nın en moderni' olarak tanıtıyor. 3 gazete veda ediyor: Holtbrinck Grubu'na bağlı 'Saarbrüker Zeitung' gazetesi ile, bir süredir yayınladığı magazin ağırlıklı gazeteler '20cent Saar" ve '20cent Lausitz'in yayınını durduruyor. Gazetelerin tirajlarının sürekli artış gösterdiği, ancak ilan gelirlerinde gözlenen düşüş eğilimi nedeniyle kapatılma kararı alındığı belirtildi.
621261
haber
Gürsel Tekin'den YSK'ya çağrı: Bu sürenin uzatılması lazım
Enver ALAS - Cansel KİRAZ - İSTANBUL,(DHA) CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, seçmen kütükleri güncellemesi için belirlenen tarihin çok kısa olduğunu belirterek, Yüksek Seçim Kurulu(YSK)'ndan bu sürenin uzatılmasını istedi
Gürsel Tekin'den YSK'ya çağrı: Bu sürenin uzatılması lazım Enver ALAS - Cansel KİRAZ - İSTANBUL,(DHA) CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, seçmen kütükleri güncellemesi için belirlenen tarihin çok kısa olduğunu belirterek, Yüksek Seçim Kurulu(YSK)'ndan bu sürenin uzatılmasını istedi 05 Mayıs 2018 16:09 Enver ALAS - Cansel KİRAZ - İSTANBUL,(DHA) CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, seçmen kütükleri güncellemesi için belirlenen tarihin çok kısa olduğunu belirterek, Yüksek Seçim Kurulu(YSK)\'ndan bu sürenin uzatılmasını istedi. CHP Milletvekili Tekin, Kadıköy İlçe Nüfus Müdürlüğü\'nü ziyaret ederek, burada seçmen güncellemesi için sırada bekleyenlerle sohbet etti. Daha sonra açıklama yapan Tekin, seçmen kayıtlarında düzeltme veya yerleşim yeri adresini değiştirmek isteyenlerin, seçimde oy kullanabilmeleri için işlemlerini tamamlamaları adına il ve ilçe seçim kurullarına akın ettiklerini söyledi. Güncelleme işlemlerinin zor olduğunu belirten Tekin, bunun daha basit uygulamalarla yapılması gerektiğini söyledi. Tekin, \"Vatandaşlar, sabahın erken saatlerinde, seçmen güncellemelerini yapmak için buraya gelmişler. Devletin temel görevi vatandaşın hayatını kolaylaştırmaktır. Eğer kimlik kartı verdiyseniz bununla her işlemi yapabilmeli\" diye konuştu. \"İSTANBUL\'DA GÖÇ ETMİŞ 1 MİLYON SEÇMEN VAR\" Gürsel Tekin, \"Sadece İstanbul\'da iki yıl içerisinde 400 bin seçmen buradan göç etmiş. Türkiye\'nin çeşitli coğrafyalarından 550 bin seçmen de İstanbul\'a gelmiş. Yani bir şehirde göç etmiş ortalama 1 milyon seçmen var. Bir de Edirne\'den Ardahan\'a göç haritasını düşünün. Bu kadar yoğun göçün olduğu bir ülkedeki seçmenin oylarını zorlaştırmanın hangi mantığa uygundur. Bütün bu işlemler için 6 gün süre var. İçeride memurlar can çekişiyor. Onların da yapabilecek bir şeyleri yok. Memur kardeşlerimiz pasaport işlemleri yapacak, nüfus cüzdanı ve ehliyet işlemi yapacak ve bir de vatandaşlık görevi için seçmen güncelleme işini de yapacak\" dedi. Üniversite öğrencilerinin de YSK\'nın yayımladığı genelgeden haberleri olmadığını öne süren Gürsel Tekin, seçmen güncelleme işlemlerinde son gün olan 12 Mayıs\'ın yeterli bir süre olmadığını savundu. Gürsel Tekin, \"Bu sürenin uzatılması lazım. Aksi takdirde Yüksek Seçim Kurulu, bütün bu uygulamaların altında kalır, çöker. Bu seçim şaibeli seçim haline dönüşür. Bu sürenin uzatılması lazım. Bugünden itibaren vatandaşın nasıl kendini güncelleyebileceği kamu spotuyla anlatılmalı ve yeni bir uygulama başlatılmalıdır\" ifadelerini kullandı. YSK\'YA \'SEÇMEN GÜNCELLEME SÜRESİNİ UZATIN\' ÇAĞRISI Seçmenlerin kendini nasıl güncelleyeceği ve oy kullanacağıyla ilgili yeni bir uygulamanın başlatılması gerektiğini aktaran CHP\'li Tekin, YSK\'ya çağrıda bulundu. Tekin, şunları söyledi: \"5 gün içerisinde bu meselelerin çözülmesi mümkün değildir. Makul bir süreye uzatılması ve derhal bütün televizyonlara rica ediyoruz, 56 milyon vatandaşın kendini güncelleyebilmesi için kamu spotu olmak üzere hür türlü yöntemin uygulanması lazım. Bu kadar teferruata gerek yok. Nüfus cüzdanının yeterli olması lazım. Bu kimlikle her türlü işlemi yapıyorsam oyumu da rahatlıkla kullanabilmeliyim. Bu olanakları derhal yurttaşlara tanıyın. Aksi takdirde bu seçim tartışmalı, şaibeli bir seçime dönüşür. Bunun sorumluluğu sizin sırtınıza kalır. 56 milyon seçmen kendini güncelleyecek, burada sadece nakil sorunu yaşanmıyor; taşımalı sistem diye ucube bir sistem çıkardılar. Vatandaşın kendini güncelleyebileceği yeni bir sisteme ve yeni bir süreye ihtiyaç var. Bu süre verilmezse bugün çekmiş oldukları sıkıntıyı yarın oy verecekleri sandık başlarında da çekecekler. Ciddi bir kaos yaşanacak. Bütün bunları ortadan kaldırmalısınız.\" SON TARİH 12 MAYIS YSK kararına göre kayıtlarında düzeltme veya yerleşim yeri adresini değiştirmek isteyen vatandaşların, seçimde oy kullanabilmeleri için 12 Mayıs\'a kadar işlemlerini tamamlamaları gerekiyor. FOTOĞRAFLI Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
621264
haber
GÜRSEL TEKİN'DEN YSK'YA ÇAĞRI: BU SÜRENİN UZATILMASI LAZIM
Haber-Kamera: Enver ALAS - Cansel KİRAZ - İSTANBUL,DHA CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, seçmen kütükleri güncellemesi için belirlenen tarihin çok kısa olduğunu belirterek, Yüksek Seçim Kurulu(YSK)'ndan bu sürenin uzatılmasını istedi
GÜRSEL TEKİN'DEN YSK'YA ÇAĞRI: BU SÜRENİN UZATILMASI LAZIM Haber-Kamera: Enver ALAS - Cansel KİRAZ - İSTANBUL,DHA CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, seçmen kütükleri güncellemesi için belirlenen tarihin çok kısa olduğunu belirterek, Yüksek Seçim Kurulu(YSK)'ndan bu sürenin uzatılmasını istedi 05 Mayıs 2018 16:03 Haber-Kamera: Enver ALAS - Cansel KİRAZ - İSTANBUL,DHA CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, seçmen kütükleri güncellemesi için belirlenen tarihin çok kısa olduğunu belirterek, Yüksek Seçim Kurulu(YSK)\'ndan bu sürenin uzatılmasını istedi. CHP Milletvekili Tekin, Kadıköy İlçe Nüfus Müdürlüğü\'nü ziyaret ederek, burada seçmen güncellemesi için sırada bekleyenlerle sohbet etti. Daha sonra açıklama yapan Tekin, seçmen kayıtlarında düzeltme veya yerleşim yeri adresini değiştirmek isteyenlerin, seçimde oy kullanabilmeleri için işlemlerini tamamlamaları adına il ve ilçe seçim kurullarına akın ettiklerini söyledi. Güncelleme işlemlerinin zor olduğunu belirten Tekin, bunun daha basit uygulamalarla yapılması gerektiğini söyledi. Tekin, \"Vatandaşlar, sabahın erken saatlerinde, seçmen güncellemelerini yapmak için buraya gelmişler. Devletin temel görevi vatandaşın hayatını kolaylaştırmaktır. Eğer kimlik kartı verdiyseniz bununla her işlemi yapabilmeli\" diye konuştu. \"İSTANBUL\'DA GÖÇ ETMİŞ 1 MİLYON SEÇMEN VAR\" Gürsel Tekin, \"Sadece İstanbul\'da iki yıl içerisinde 400 bin seçmen buradan göç etmiş. Türkiye\'nin çeşitli coğrafyalarından 550 bin seçmen de İstanbul\'a gelmiş. Yani bir şehirde göç etmiş ortalama 1 milyon seçmen var. Bir de Edirne\'den Ardahan\'a göç haritasını düşünün. Bu kadar yoğun göçün olduğu bir ülkedeki seçmenin oylarını zorlaştırmanın hangi mantığa uygundur. Bütün bu işlemler için 6 gün süre var. İçeride memurlar can çekişiyor. Onların da yapabilecek bir şeyleri yok. Memur kardeşlerimiz pasaport işlemleri yapacak, nüfus cüzdanı ve ehliyet işlemi yapacak ve bir de vatandaşlık görevi için seçmen güncelleme işini de yapacak\" dedi. Üniversite öğrencilerinin de YSK\'nın yayımladığı genelgeden haberleri olmadığını öne süren Gürsel Tekin, seçmen güncelleme işlemlerinde son gün olan 12 Mayıs\'ın yeterli bir süre olmadığını savundu. Gürsel Tekin, \"Bu sürenin uzatılması lazım. Aksi takdirde Yüksek Seçim Kurulu, bütün bu uygulamaların altında kalır, çöker. Bu seçim şaibeli seçim haline dönüşür. Bu sürenin uzatılması lazım. Bugünden itibaren vatandaşın nasıl kendini güncelleyebileceği kamu spotuyla anlatılmalı ve yeni bir uygulama başlatılmalıdır\" ifadelerini kullandı. YSK\'YA \'SEÇMEN GÜNCELLEME SÜRESİNİ UZATIN\' ÇAĞRISI Seçmenlerin kendini nasıl güncelleyeceği ve oy kullanacağıyla ilgili yeni bir uygulamanın başlatılması gerektiğini aktaran CHP\'li Tekin, YSK\'ya çağrıda bulundu. Tekin, şunları söyledi: \"5 gün içerisinde bu meselelerin çözülmesi mümkün değildir. Makul bir süreye uzatılması ve derhal bütün televizyonlara rica ediyoruz, 56 milyon vatandaşın kendini güncelleyebilmesi için kamu spotu olmak üzere hür türlü yöntemin uygulanması lazım. Bu kadar teferruata gerek yok. Nüfus cüzdanının yeterli olması lazım. Bu kimlikle her türlü işlemi yapıyorsam oyumu da rahatlıkla kullanabilmeliyim. Bu olanakları derhal yurttaşlara tanıyın. Aksi takdirde bu seçim tartışmalı, şaibeli bir seçime dönüşür. Bunun sorumluluğu sizin sırtınıza kalır. 56 milyon seçmen kendini güncelleyecek, burada sadece nakil sorunu yaşanmıyor; taşımalı sistem diye ucube bir sistem çıkardılar. Vatandaşın kendini güncelleyebileceği yeni bir sisteme ve yeni bir süreye ihtiyaç var. Bu süre verilmezse bugün çekmiş oldukları sıkıntıyı yarın oy verecekleri sandık başlarında da çekecekler. Ciddi bir kaos yaşanacak. Bütün bunları ortadan kaldırmalısınız.\" SON TARİH 12 MAYIS YSK kararına göre kayıtlarında düzeltme veya yerleşim yeri adresini değiştirmek isteyen vatandaşların, seçimde oy kullanabilmeleri için 12 Mayıs\'a kadar işlemlerini tamamlamaları gerekiyor. Görüntü Dökümü ------------- -Kadıköy İlçe Nüfus Müdürlüğü -Nüfus müdürlüğü önünde bekleyenler -Gürsel Tekin\'in vatandaşlarla sohbet etmesi -Tekin\'in açıklama yapması -Vatandaşların açıklamaları -Seçmen güncellemesi için binaya girenler -Sırada bekleyenler -Genel ve detaylar Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
230572
haber
Gürültü kirliliği denetimlerine başlanıyor
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul'da ses sınırını aşan eğlence merkezlerine para cezası uygulayacak
Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, turizm sezonunun açılmasıyla gürültü denetimlerine haziranda başlanacak. Ataşehir, Kadıköy, Beykoz, Kartal, Şişli, Beyoğlu, Üsküdar, Kağıthane, Bayrampaşa ve Esenler gibi semtlerin de aralarında bulunduğu 20 belediyeye Bakanlıkça denetim yapma yetkisi verdi. Bakanlık, Çevre Kanunu'nun öngördüğü tedbirleri almayan ve standartlara uymayan eğlence mekanlarına, şantiyelere ve fabrikalara, 20 bin 317 lira para cezası uygulayabilecek. Kanuna göre, ses limitlerine dikkat edilmediğinde konutlara 674, ulaşım araçlarına 2 bin 29, iş yerleri ve atölyelere de 6 bin 769 lira para cezası verilebilecek. Denetimlerde, arka plan gürültü seviyesinin 5 desibel A'dan ve 7 desibel C'den fazla olan eğlence mekanlarına para cezasının yanı sıra kapatma cezası da verilebilecek. © Tüm hakları saklıdır.
1163837
haber
Guterres'ten Refah için "felaket" uyarısı
BM Genel Sekreteri Guterres, İsrail'i Refah kentine kapsamlı bir operasyon düzenlemekten kaçınmaya çağırdı. Böyle bir saldırının "stratejik hata" ve "insani felaket" olacağını kaydetti.
BM Genel Sekreteri Guterres, İsrail'i Refah kentine kapsamlı bir operasyon düzenlemekten kaçınmaya çağırdı. Böyle bir saldırının "stratejik hata" ve "insani felaket" olacağını kaydetti.İsrail'in Gazze Şeridi'nin en güneyindeki Refah kentine yönelik saldırılarına Birleşmiş Milletler'den (BM) en üst düzeyde tepki geldi. Gazze'de ateşkes çağrısını yineleyen BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, İsrail'i Refah'a kapsamlı bir operasyon düzenlemekten kaçınmaya çağırdı. "Kapsamlı bir operasyon insani felakete yol açar" diyen Guterres, Refah'a böyle bir saldırının "stratejik bir hata" ve "insani açıdan felaket" olacağını söyledi. İsrail ve Hamas'ı ateşkes anlaşması yapmaya çağıran BM Genel Sekreteri, bir anlaşma olmadan İsrailli rehinelerin evlerine dönemeyeceğini kaydetti. Tüm bölgenin kaderini etkileyecek bir "karar anında" olunduğunu da ifade eden Guterres, yüz binlerce Filistinli sivil için gidecek güvenli bölge olmadığına dikkat çekerek, bölgeye insani yardım geçişi için Refah ve Karem Şalom kapılarının derhal açılması gerektiğini vurguladı. Hamas'tan İsrail'e "son şans" uyarısı Rehinelerin durumuna dair uluslararası basına konuşan bir Hamas yetkilisi ise Refah operasyonunu genişletmeden önce rehinelerin serbest kalması için İsrail'in son bir şansı olduğunu söyledi. Hamas'ın elinde 35'i ölü 128 rehine olduğu tahmin ediliyor. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi (OHCHR), sivillerin zorla yerinden edilmesinin uluslararası hukukun ihlali anlamına geldiğini ve savaş suçu sayıldığını hatırlatarak İsrail'e "savaş suçu" uyarısında bulundu. BM'nin insani yardım örgütü (OCHA) de İsrail operasyonlarının bölgede yardım faaliyetlerini aksattığını, sahadaki BM personelinin korku ve panik içinde olduğunu kaydetti. AFP / ET,MUK DW Türkçe'ye VPN ile nasıl erişebilirim? Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
90545
haber
GUTİ: BEŞİKTAŞ, REAL MADRİD, BARÇA DÜZEYİNDE MADRİD (A.A)
GUTİ: BEŞİKTAŞ, REAL MADRİD, BARÇA DÜZEYİNDE MADRİD (A.A)
GUTİ: BEŞİKTAŞ, REAL MADRİD, BARÇA DÜZEYİNDE MADRİD (A.A) 09 Ağustos 2010 15:44 -GUTİ: BEŞİKTAŞ, REAL MADRİD, BARÇA DÜZEYİNDE MADRİD (A.A) - 09.08.2010 - Şenhan Bolelli - Beşiktaş'ın İspanyol futbolcusu Guti, İspanyol spor gazetelerinden Marca'da yayımlanan röportajında, ''Beşiktaş, kulüp olarak Real Madrid, Barça, Milan veya İnter düzeyinde'' dedi. Beşiktaş'ın Villarreal ile oynadığı hazırlık maçı dolayısıyla bir günlüğüne de olsa İspanya'ya dönen Guti, İspanyol basınına yeni takımında mutlu olduğu mesajını verdi. Beşiktaş'ı ''Taraftar, alt yapı, medyatiklik, kulüp gücü'' gibi sebeplerden dolayı Avrupa'nın büyük kulüpleriyle bir gördüğünü belirten Guti, ''Beşiktaş'ın beni tanıtmasında kendimi çok garip hissettim ama çok heyecanlı ve memnunum. Beşiktaş'a teşekkür ediyorum ve artık onu en üst yerlere taşımayı, bana gösterilen ilgiye karşılık vermeyi umuyorum. Yeni bir döneme başlamak için Türkiye ideal bir yer'' şeklinde konuştu. Beşiktaş'a gelmesindeki en büyük etkeni Bernard Schuster olarak bir kez daha vurgulayan Guti, ''Burada kimseye birşey kanıtlamak veya göstermek zorunda değilim. Sadece iyi şeyler yapmak istiyorum çünkü Beşiktaş bana çok güvendi. Bu yeni dönem için çok heyecanlıyım'' görüşünü savundu. İspanyol futbolcu, Beşiktaş'a gelme kararı almasının kolay olmadığını da kaydederek, ''İspanya'da Madrid dışında başka bir takımda oynamak bana çok garip geliyordu. O yüzden karar verdim ve beni çok şaşırtan İstanbul'a gittim. Madrid'de kalmam için hiçbir neden yoktu'' dedi. Siyah beyazlı taraftardan övgüyle söz eden Guti, İnönü Stadı'nda maç kaybetmelerinin çok zor olduğunu belirtti. Beşiktaş'taki en büyük sorununun ''Türkçe'' olduğunu da ifade eden Guti, ''Dilin zorluğu en büyük engel ve herşeyi yavaşlatıyor. Çok zor bir dil. Ama çok iyi takım arkadaşlarım var ve kulüp bana çok iyi davranıyor. Yeterince iyi uyum sağladım. Takım arkadaşlarımla sahada anlaşabilmek için bir kaç kelime öğrendim ama takımda çok yabancı olduğu için en geçerli dil ingilizce'' diye konuştu. Real Madrid'den eski takım arkadaşı olan ve Schalke 04'e giden Raul gibi kendisini genç bir çocuk gibi hissettiği ancak uyum ile kısa sürede bunu atlatacağını ifade eden Guti, ''33 yaşındayım ve Real Madrid'de sürekli olarak takıma yeni gelenleri ben karşıladım şimdi ise tam tersi'' değerlendirmesini yaptı. Guti, 14 yıl formasını giydiği Real Madrid'e gelecekte ''Spor direktörü veya alt yapıda görev alan bir yönetici'' olarak dönmek istediğini kaydetti. Real Madrid'de kendisine benzetilen genç futbolcu Canales ile ilgili bir soru üzerine ise Guti, ''Gerek fizik gerekse topla oynaması bakımından gerçekten bana çok benziyor. Benim vekilim mi olur yoksa benden daha mı iyi olur bilemiyorum ama Real Madrid'de başarılı olmasını umuyorum'' ifadelerini kullandı. Öte yandan, Villarreal ile oynanan hazırlık maçında Beşiktaş formasıyla ilk kez 11'de sahaya çıkan Guti için İspanyol basınında yeralan yorumlarda, ''Guti, Beşiktaş'ta sihirler yapmaya devam ediyor. 14 sırt numaralı Guti, El Madrigal Stadı'nda bir futbol dersi verdi. Mourinho, Real Madrid Kulübü Başkanı Florentino Perez'den bir hediye beklerken, Beşiktaş Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören Schuster'e büyük bir hediye vermiş oldu. O da Guti'' denildi.
90476
haber
GUTİ: UMARIM REAL MADRİD'İ ÖZLEMEM VİLA REAL (A.A)
GUTİ: UMARIM REAL MADRİD'İ ÖZLEMEM VİLA REAL (A.A)
GUTİ: UMARIM REAL MADRİD'İ ÖZLEMEM VİLA REAL (A.A) 09 Ağustos 2010 11:43 -GUTİ: UMARIM REAL MADRİD'İ ÖZLEMEM VİLA REAL (A.A) - 09.08.2010 - Beşiktaş'ın İspanyol futbolcusu Guti, Villarreal ile oynanan hazırlık maçının ardından basına yaptığı açıklamada, "Real Madrid'i şimdilik özlemedim ve umarım da özlememi Çünkü özlersem bu Beşiktaş'ta işler yolunda gitmedi demek olur" dedi. Beşiktaş'ta çok iyi karşılandığını ve her şeyin yolunda gittiğini belirten Guti, "Ama bir şey söylemek için henüz erkeni Daha 10 gündür yeni takımımdayım. Bugün çok iyiydim. Takım olarak, Türkiye ligini, Türkiye kupasını kazanmak ve UEFA Avrupa Ligi'nde de en üst yere kadar gidebilmek için mücadele edebileceğimizi sanıyorum" diye konuştu. "Beşiktaş'a geldiğim için çok memnunum.'' diyen Guti, şöyle devam etti: ''Çok büyük bir şekilde karşılandım. Hedefim bu takıma fazlasını verebilmek ve yeni bir şeyler kazandırmak. Şimdilik çok iyi uyum sağladım. Gerek yemek gerekse çalışma saatleri olarak İspanya'ya benzer. Karşılaştığım herşey benim için büyük sürpriz oldu. Hayat tarzı çok Avrupalı. Sanki Madrid'de olmak gibi ama İstanbul'dayım.'' Öte yandan, geçmişte Real Madrid formasıyla geldiği Villarreal hakkında küçük düşürücü bir söz eden ve Beşiktaş formasıyla geldiği bu gün de Villarreal taraftarından tepki alan Guti, bunun en kısa zamanda çözülmesi gerektiğini ifade ederek, "Bunu çözmek ve Villarreallilerle konuşmak isterim. Uzun zaman önce olan bir şeydi ve umarın artık sona erer, çünkü özür bile dilemiştim" dedi.
1137454
haber
Güvenli yaşam, iş kazaları, asansör kazaları...
İş kazaları/cinayetlerinin azalmayıp, aksine artmasının nedeni insanların sağlıklı ve güvenli şekilde yaşamasına önem verilmemesi, denetim yapılmaması, ceza uygulanmamasıdır
Bedri Tekin* Ülkemizde her gün en az beş emekçi, iş kazalarında can veriyor, toplu ölüm yoksa ölümler, sakat kalmalar, iş göremezlikler basın-yayın organlarında haber bile olmuyor. 25 Ekim 2023 günü Aydın Efeler İlçesindeki Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı Güzelhisar Kız Öğrenci Yurdunda meydana gelen ve 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Zeren Ertaş'ın ölümü ile sonuçlanan kazadan bu yana hemen her gün özellikle Kredi Yurtlar Kurumuna bağlı yurtlarda asansör düşmesi haberleri eksik olmuyor. "İş kazaları", tamamıyla önlenebilir. Öngörülen, önlenebilir olaylara "kaza" demek ne kadar doğru olur, bu nedenle "iş cinayeti" kavramını kullanmak daha doğrusudur. İş kazaları/cinayetlerinin azalmayıp, aksine artmasının nedeni insanların sağlıklı ve güvenli şekilde yaşamasına önem verilmemesi, denetim yapılmaması, ceza uygulanmamasıdır. 25-28 Ekim 2023 tarihleri arasında Makina Mühendisleri Odası (MMO) tarafından Adana'da II. Uluslararası, XI. Ulusal İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kongresi düzenlendi. Kongre Sonuç Bildirisi'nde de söylendiği gibi "İşçi sağlığı ve güvenliği teknik bir sorun değil, politik bir sorundur." Yani, bir maden ocağında grizu ölçümü yapılmaması, bir yapı işinde iskelenin uygun olmaması, yine bir yapı işinde düşmeye yol açabilecek boşlukların olması, işyerlerinde elektrik akımına kapılmamak için önlemlerin alınmaması, patlamaya, yangına yönelik önlemlerin alınmaması sadece bir teknik eksiklik değildir. Her olay için bir teknik neden söylenebilir, ancak işyerlerindeki her ölümün nedeni, mühendislik biliminin gerektirdiği uygulamaları yapmama ve insan yaşamını öncelikli kılan işçi sağlığı ve güvenliği kurallarına göre davranmamaktır. Ölümler nedeni ile sorumlulara verilen hapis cezaları, önemsiz miktarlarda para cezasına çevriliyor. Çalışma yaşamına, işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin düzenlemeler, ölümleri önlemeye yetmiyor. Kâr ve rant odaklı olan kapitalizmin kan ve gözyaşı üzerine sürdürülmesinin önlenmesi, işçi sınıfının, sendikaların ana gövde, meslek örgütlerinin, siyasi partilerin bu gövdenin parçaları olduğu bir yapılanma ve mücadele ile önlenebilir. Sendikalar, işçiler "İnsanca Yaşanacak Ücret" talebi kadar, "İnsanca, sağlıklı çalışma " taleplerini yükseltmediği ve bunun için mücadele etmediği sürece ölümler sürecek, evlatlar anne babalarını anneler- babalar evlatlarını, kadınlar, erkekler eşlerini kaybedecektir. Yıllardır, bu konuda düzenlenen etkinliklerde birçok söz söylendi, emekten yana olan, iş cinayetleri son bulsun diyen tüm kesimlerin şimdiye kadar söylenenlerin süzgeci olarak yukarıda sözü edilen sonuç bildirisindeki önerileri ya da başka önerileri tartışmaya açmasını öneriyorum. Bugün 6 Kasım, Yüksek Öğretim Kurulunun (YÖK) kuruluşunun 42. yılı, 12 Eylül dönemi ürünü olan YÖK'e karşı uzun yıllar verilen mücadele de, diğer alanlarda verilen mücadelelerde olduğu gibi sönümlendi. Öğrenciler geçinemiyor, barınamıyor, yurtlarda insanca yaşam koşulları yok, planlama yapılarak üniversite açılmaması nedeni ile her yer üniversite dolu, üniversiteyi bitirenler iş bulamıyor, hemen hepsinin hayalinde yurt dışına gitmek var. Üniversiteler özerk değil, her türlü hak talebine karşı zor kullanılıyor, arkadaşlarının asansör düşmesi sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öğrenciler ayaklar altında çiğneniyor. Mücadele edemeyen öğrencilerden intihar etmeyi seçenler de oluyor. Üniversitelilerin yaşadığı tüm sorunlar, bu yazının kapsamında değerlendiremeyiz, ancak asansör kazalarına ilişkin kısaca değerlendirme yapmak istiyorum. Asansörler, işyerlerinde kullanılan her türlü, makine, ekipman gibi, imalatından, kurulumuna, kullanılmasına, işletilmesine kadar bilimin, tekniğin, mühendisliğin devrede olması gereken ekipmanlardandır. İmalat, kurulum, aşamasında farklı kurum ve kuruluşların, İşyerlerinde işçi sağlığını sağlamak nasıl ki, işveren yükümlülüğü ise asansörlerin güvenli bir şekilde işletilmesi bina yöneticilerinin, bunun kontrolü de Belediyelerin sorumluluğundadır. Ebette ki, KYK yurtları gibi, tüm kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalarda asansörlerin güvenli işletilmesi sorumluluğunu sadece kurum yöneticileri ile sınırlı tutamayız. Uygun hale getirme, uygun halde tutma yükümlülüğünü denetlemeyen, uygun olmayan binaları kamu binaları, öğrenci yurdu olarak kullanımını sağlayan en üst kademe yöneticilerinin de kazalarda sorumluluğu bulunmaktadır. Asansörlerin imalatı, kurulumu, işletilmesine ilişkin MMO'nun açıklamasına şuradan ulaşılabilir. Öğrencilerin, özerk- demokratik üniversite, barınma, bilimsel müfredat, insanca yaşam, uygun bina- yurt mücadelesi koşulların düzelmesine yol açacaktır. İş cinayetleri de asansör kazaları da kader değildir, Önlenebilir. Yeter ki, korku dağları aşılsın, örgütlü mücadele edilsin.
1168840
haber
Güvenlik görevlisi, 4 aradaşıyla birlikte Sarıyer'deki Memduh Paşa Yalısı'nı soydu; 130 milyon TL'lik vurgun
Güvenlik görevlisi, 4 aradaşıyla birlikte Sarıyer'deki Memduh Paşa Yalısı'nı soydu; 130 milyon TL'lik vurgun
Sarıyer'deki Memduh Paşa Yalısı’nda güvenlik görevlisi olarak çalışan kişi maskeli olarak gelen 4 arkadaşıyla birlikte 130 milyon lirayı çalarak kayıplara karıştı. Polis hırsızları yakalamak için çalışma başlattı. Olay, Cumartesi sabaha karşı saat 03.30 sıralarında Kireçburnu’nda bulunan Memduh Paşa Yalısı’nda meydana geldi. İddiaya göre, yalı içerisinde bulunan bir firmanın güvenlik görevlisi olarak çalışan Ahmet Y. yüzlerini maske ile kapatarak gelen 4 arkadaşını kapıyı açarak yalıya aldı. 5 hırsız, yalıdaki 4 kasanın kilidini kırarak yaklaşık 130 milyon lirayı torbalara doldurarak kaçtı. Soygunu işe gelenler fark etti Yalıda bulunan iş yerinde çalışanlar sabah işe geldiklerinde yalının soyulduğunu fark ederek polise haber verdi. Haber verilmesi üzerine olay yerine gelen polis ekipleri yalı içinde ve çevresinde incelemeler yaptı. Yapılan incelemelerde soygunun güvenlik görevlisi ve 4 arkadaşı tarafından yapıldığı anlaşıldı. Polis, hırsızları yakalamak için çalışma başlattı. "Yanlarında çalışan bekçi yapmış" Yalı’nın yanında bulunan bir iş yerinde çalışan Hakkı Küçükosman olayla ilgili olarak, "Duyduğum kadarıyla, on beş senelik yanlarında çalışan bekçi dört arkadaşı ile yapmış. Duyduğumuz 180 milyon doları çuvallarla alıp gitmişler diye duyduk" şeklinde konuştu.
1042650
haber
Güvenlik korucularının arazi anlaşmazlığı silahlı çatışmaya dönüştü; 2 ölü, 3 yaralı
Bölgede geniş güvenlik önlemleri alındı
Siirt'in Pervari ilçesinde, güvenlik korucuları arasında çıkan arazi anlaşmazlığı tartışmasında silahlar konuştu. Çıkan silahlı çatışmada 2 kişi hayatını kaybetti, 3 kişi yaralandı. Gökbudak köyünde yaşayan ve aralarında arazi anlaşmazlığı bulunduğu belirtilen güvenlik korucuları Düğüncüler köyü mevkisinde tartıştı. Silahlı çatışmaya dönüşen kavgada, 2 kişi öldü, 3 kişi yaralandı. Pervari Devlet Hastanesi'ne kaldırılan yaralıların helikopterle Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edileceği öğrenildi. Siirt Valisi Osman Hacıbektaşoğlu, olayın ardından Pervari ilçesine gitti. Hacıbektaşoğlu, olayla ilgili İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Uğur Ertekin ve diğer yetkililerden bilgi aldı. Bölgede geniş güvenlik önlemleri alındı. (AA) © Tüm hakları saklıdır.
485233
haber
Güvercin kümesindeki uyuşturucuya 2 gözaltı
Mahir ALAN/KAHTA (Adıyaman), (DHA) - ADIYAMAN'ın Kahta ilçesinde bağ evine düzenlenen operasyonda 12 kilo 500 gram esrar ele geçirildi, 2 kişi gözaltına alındı
Mahir ALAN/KAHTA (Adıyaman), (DHA) - ADIYAMAN\'ın Kahta ilçesinde bağ evine düzenlenen operasyonda 12 kilo 500 gram esrar ele geçirildi, 2 kişi gözaltına alındı. Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, ilçede bir bağ evinde güvercin kümesinde esrar olduğu bilgisi üzerine harekete geçti. Savcılık kararıyla eve operasyon düzenleyen polis, eğitimli köpek kullanarak yaptığı aramada güvercin kümesine gizlenmiş 12 kilo 500 gram esrar ele geçirdi. Esrara el koyan polis, evde bulunan İsmail G. ve Murat G.\'yi gözaltına aldı. FOTOĞRAFLI Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
557167
haber
Güvercinleri için 2 ev kiraladı
Turgay İPEK/ERZURUM, (DHA)- ERZURUMLU Gazi Yavuz Erzincanlı, beslediği 40 evcil güvercini için iki ayrı ev kiraladı
Turgay İPEK/ERZURUM, (DHA)- ERZURUMLU Gazi Yavuz Erzincanlı, beslediği 40 evcil güvercini için iki ayrı ev kiraladı. Özel olarak dizayn edilen evlerde güvercinleriyle yakından ilgilenen 4 çocuk babası Yavuz Erzincanlı, ailesinin yaşadığı eve gösterdiği ilgiyi kuşlarının yaşadığı eve de gösteriyor. Diyarbakır\'da vatani görevini yaparken 1985 yılında geçirdiği trafik kazası yüzde 60 görme kaybı yaşayan ve gazi olan Erzurum Güvercin Federasyon Başkanı Yavuz Erzincanlı, çocukluğundan itibaren güvercin besliyor. Kuşların fiyatının 10 liradan başlayıp 5 bin liraya kadar yükseldiğini söyleyen Erzincanlı kuş sevgisinin tarif edilemeyeceğini söyledi. Erzurum\'da bine yakın güvercin besleyen olduğunu vurgulayan Erzincanlı, \"Herkesin içinde bir havyan sevgisi vardır. Kendimi bildim bileli güvercin besliyorum. Güvercinlerimin yanında olduğum zaman huzu buluyor ve stres atıyorum. Askerde gazi oldum ve birçok sıkıntılar yaşadım. Güvercinler sayesinde sıkıntıların üstesinden geldim. Bu sevgi bir tedavi gibidir. Birçok arkadaşım kumar ve alkol bağımlılığından güvercin besleyerek kurtuldu\" diye konuştu. Eskiden güvercinleri evinin çatı katında veya bodrumunda beslediğini sözlerine ekleyen Yavuz Erzincanlı, kentsel dönüşüm nedeniyle evlerinin yıkılıp şehir merkezine taşınınca güvercinleri için iki tane ikişer katlı eski Erzurum evlerinden kiralamak zorunda aldığını belirtti. Tekini 500 liradan kiraladığı evlerin odalarını güvercinleri için dizayn eden Erzincanlı şunları söyledi: \"Çocuklukta merakla başlayan kuş besleyiciliği kısa sürede tutkuya dönüştü. Aile bireyi gibi gördüğüm kuşları özenle büyütüp, yarışmalara katıyorum. Onlardan yavrular alıp, büyütüyorum. Onlarsız bir hayat ise hiç düşünemiyorum. Her sabah erkenden uyanıp kuşların bulunduğu evlere gider saatlerce onlarla ilgilenirim. Yemlerini, sularını verir sohbete derim. Yazın da bol bol uçurarak yarışmalara hazırlarım. Bugüne kadar birçok şampiyonluğum var. Federasyon olarak her yıl yarışmalar düzenleriz. Bazen kuşları alır diğer şehirlerdeki yarışmalara katılırız. Türkiye\'de bu işin çok meraklısı var. Biz güvercin sevenlerin tek korkusu kiraladığımız evlerin kentsel dönüşüm nedeniyle yıkılması. Büyükşehir belediyesinden isteğimiz bizler için bir alan oluşturması.\" FOTOĞRAFLI Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
485507
haber
Güvercinleri kurtarırken iki elini kaybeden çobanın en büyük hayali Saraçoğlu'nda maç izlemek
"Güvercini kurtardığım için pişman değilim"
Güvercinleri kurtarırken iki elini kaybeden çobanın en büyük hayali Saraçoğlu'nda maç izlemek "Güvercini kurtardığım için pişman değilim" 08 Kasım 2017 19:51 Erzurum Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yanık Ünitesi'nde tedavisi süren ve sağlık durumu iyiye giden Ramazan Taşdemir, yaşadığı talihsiz olayı unutamadığını söyledi. Hastane doktor ve personelinin kendisiyle iyi ilgilendiğini, tedavisinin de sürdüğünü anlatan Taşdemir, zaman zaman ağrıları olduğunu dile getirdi. Fenerbahçeli olduğunu aktaran Taşdemir, "Sağlığıma kavuştuğumda en büyük hayallerimden birisi Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'nda maç izlemek. Takımımı çok seviyorum" diye konuştu. "Ben kanatlarımı kırdım, onlar yaptırmak istiyor" Takımının sarı-lacivertli formasını hastanede dahi yanından ayırmayan Taşdemir, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının protez kol masraflarını karşılayacak olmasına çok sevindiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı: "Ben kanatlarımı kırdım, onlar yaptırmak istiyor, Allah razı olsun. Yavaş yavaş kollarımı yapacaklar. Allah bana yardım edenlere cennetin kapısını açsın. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Başbakanımız Binali Yıldırım'ın ve bakanlarımızla bütün devlet büyüklerimizin ellerinden öperim. Allah işlerini rast getirsin. Allah onları başımızdan eksik etmesin." "Güvercini kurtardığım için pişman değilim" Ramazan Taşdemir, ellerini kaybetmesine rağmen yüksek gerilim hattına takılan güvercini kurtardığı için mutlu olduğunu dile getirerek, "Hiçbir zaman güvercini kurtardığım için pişman değilim, milletim, devletim var olsun. Yavaş yavaş da olsa beni eski halime döndürecekler." diye konuştu. Oğlu Ramazan Taşdemir ile konuşurken gözyaşlarına hakim olamayan anne Fatma Taşdemir de "Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza ve bakanlarımıza buradan selam gönderiyorum. Allah işlerinde yardımcıları olsun. Devletten bir şey istemiyorum, sadece oğlumun kollarını istiyorum." ifadesini kullandı. Talihsiz çobanın babası Mehmet Taşdemir ise devlet yetkililerinin kendilerini yalnız bırakmadığını anlatarak, sağlığına kavuşması sonrası oğluna devlet kurumlarında iş verilmesini istediklerini belirtti.
20670
haber
Güzel görünmek elinizde
Bütün kadınların ihtiyacı olan basit ama çözüme ulaştıran bu güzellik tüyoları ile bakımlı ve etkileyici bir görünüme kavuşmanız hiç de zor de
Makyaj malzemelerinizin birbirleri ile olan uyumlarıyla şaşırtıcı görünümler kazanabilirsiniz. Vücudunuza yapacağınız bakım ile de makyajınız daha canlı bir şekilde ortaya çıkabilir. Önemli olan bunları nasıl uygulayacağınızı bilmek. Pürüzsüz bir görünüm için fondöteninizi sıvı bronzlaştırıcı veya nemlendiriciyle karıştırarak sürün. Bronz bir görünüm kazanmak için elmacık kemiklerinize dore simler içeren terra cotta bir allığı yuvarlak bir fırça ile sürün. Elmacık kemiklerinizi belirginleştirmek için ilk olarak teninizin renginde bir pudra sürün. Üzerine gül kurusu tonunda krem allık uygulayın. Makyajınızı uzun süre korumak için elmacık kemiklerinize ilk olarak krem fondöten, daha sonra toz pudra sürün. Dudaklarınızın gün boyu seksi görünümünü kaybetmemesi için rujunuzu sürdükten hemen sonra dudaklarınızı bir kağıt peçeteye bastırın ve üzerine toz pudra sürün. Son olarak parlatıcınızı uygulayın. Parlatıcınızı bolca yenileyin. Dudaklarınızın üst kısmındaki ‘V’ bölgesine simli bir parlatıcı sürün. Yüzünüzde homojen bir görünüm sağlamak için açık renkte fondöten üzerine elmacık kemiklerinizi pembe bir pudrayla canlandırın. Dekolte giydiğinizde göğüs arasına bronz tonlarında allık sürüp, üzerine parlatıcı serpin, ışıl ışıl bir dekolteye sahip olacaksınız. Sağlıklı bir renk elde etmek için banyoda keselendikten sonra bronzlaştırıcı krem kullanın. İpeksi yumuşaklıkta bir cilt için küvetinizdeki suya süt tozu dökün. Süt tozu cildinize yumuşaklık verecektir. Cildinizi banyodan önce fırçalayın. Fırça işlemi, kan dolaşımınızı hızlandırarak cildinize canlı bir görünüm verir. Göz makyajınızı kıyafetinize uygun yapın Makyajın en can alıcı noktası gözlerdir. Makyajınızı yaparken seçeceğiniz renkler ve uygulayacağınız bölgeler etkili bakışlara sahip olmanıza neden olacak. Göz makyajınızı yapmadan önce göz kapağınızın üzerine ve gözünüzün iç köşe kısımlarına kapatıcı sürün. Mavi lenslerinizin doğal görünmesini istiyorsanız, gözünüze ilk önce açık gri bir eyeliner çekin. Daha sonra açık mavi bir far alarak gözünüzün iç köşesine ve kaşınızın alt kısmına sürün. Gözünüze altın parlaklığı kazandırmak için göz kapağınızın üstüne, bronz renkte bir göz farı sürün. Gözlerinizi daha büyük ve parlak göstermek istiyorsanız bir kat siyah rimelin üzerine bir kat lacivert rimel sürün, bu gözlerinizin beyazını ortaya çıkaracaktır. Kirpiklerinizin uzun görünmesi için rimeli ilk olarak kirpiklerinizin uç kısımlarına sürün, kuruduktan sonra ikinci ve üçüncü katları dipten uca doğru sürün. Bir partide bütün gözlerin üzerinizde olmasını istiyorsanız göz makyajınızın kıyafetinize uygun olmasına özen gösterin. Kirpiklerinizi daha dolgun göstermek için kirpiklerinizin kenar ya da orta kısmına takma kirpik takabilirsiniz. Dolgun saçlar için, saçınızı dıştan içe doğru kurutun Saçlarınızın görünümüne farklı bakımlarla, doğal ve göz alıcı bir görünüm kazandırmanız mümkün. Sadece ufak detayları atlamamak gerekiyor. Saçınıza seksi bir dolgunluk kazandırmak için, kuruturken yuvarlak fön fırçanızı dik bir şekilde iki parmak kalınlığında saçınıza dolayın ve fön çekin. Saçınızı kuruturken fırça kullanmayın. Bu sayede saçlarınız düz veya hafif dalgalı bir görünüm kazanır. Saçınızı forma sokmanın en kolay yolu saçınız nemliyken silikon içeren bir serum uygulamaktır. Mükemmel bir at kuyruğu yapmak için saçı toplamadan önce saç diplerine sprey sıkmalısınız. At kuyruğunuz şekilli olsun istiyorsanız da, kuaförünüze yapacağı röfleleri saçınızın alt kısmına yapmasını söyleyin. Kuru olan saça şekil vermek için saçınızı öne atıp, saç diplerine sprey sıkın. Saçlarınızı geri attığınız zaman hoş bir form oluştuğunu göreceksiniz. Saçınızdaki düzgün olmayan dalgaları daha düzgün bir forma getirmek için nemli olan saçınıza düzleştirici serum uygulayın. Daha sonra, bir parmak genişliğinde birer tutam saçı dolayıp kendiliğinden kurumaya bırakın, son olarak bukleleri yumuşak bir şekilde elinizle ayırın. Saçlarınıza seksi bir görünüm kazandırmak istiyorsanız bir parça jöleyi iki avucunuza alıp, parmaklarınız tarak görevi görecek şekilde yukarıdan aşağıya doğru tarayın. Saçlarınızı kuruturken dipten dışa doğru ters bir şekilde taradığınız takdirde, saçlarınız daha dolgun bir görünüm kazanacaktır. Saçlarınızı yıkarken şampuanı sadece diplere, kremi ise uçlara sürün. Sizin renginiz hangisi? Açık renk ciltler soluktan pembeye, bejden gül pembesine kadar değişir. Koyu cilt rengi ise buğdaydan esmere, açık kahverenginden siyaha kadar gider. Siyah aslında genel bir deyimdir ve beyazdakinden daha fazla tonu kapsar. Cilt uzmanları cildin birçok tonunun bulunduğunu, esmer ciltlerin 35 ton, beyaz ciltlerin ise 10 ayrı tonda dağılım gösterdiğini vurgulamaktadır. Cildin rengi, cildin yapısına ve niteliğine etki etmediği için cilt renklerine bağlı olarak farklı bakımların yapılmasına gerek yoktur. Yalnız açık renk ciltlilerin güneşten daha fazla etkilendiği için güneşe çıkarken daha çok korunmaları gerekir. Esmerler geç yaşlanır Soğuk havalarda kuruyan esmer ciltler, grimsi bir renk alırlar. Genel olarak cilt ne kadar koyu renkteyse cildin yaşlanması da o kadar geç olur. Güneş, açık renk ciltlerin en büyük düşmanıdır. Beyaz renkli tenler güneşte aniden kızardığı için yüksek koruyuculu güneş kremleri kullanmaları gerekir. Bu tip ciltler kolay kurudukları için de çok çabuk yaşlanırlar. Oysa koyu renk ciltlerde dengeli dağılmış olan pigmentler güneş ışınlarını engelleyen bir filtre görevi yapar. Bu tür yağlı cildin üstü nemi içinde tutan bir koruyucu sayılabilir. Koyu renk ciltler güneşte daha da koyulaşır ve yanarlar. Üstelik bu yanma beyaz tendekiler gibi kötü bir etki yaratmaz ve hemen soyulmaz. Cilt uzmanlarına göre; esmer tenlilerde akne, cilt kanseri ihtimali de açık renklilere kıyasla daha azdır.
1157584
haber
Haaland'dan FIFA'ya "taç atışı" önerisi
Manchester City'nin resmî podcastinde konuşan Manchester City'nin yıldızı Erling Haaland, çarpıcı açıklamalarda bulunurken FIFA'ya seslendi. Futbolda en çok taç atışlarında yapılan sınır ihlallerinden rahatsız olduğunu belirten Haaland, "İlk isteğim, sahanın her yerine gol çizgisi teknolojisini getirmek. Böylece topun ne zaman oyun dışı olduğunu her zaman bilirsiniz. Ama beni asıl rahatsız eden şey taç atışları. O tarafa ya da bu tarafa atmanız fark etmez. Sadece iki elinizin topun üzerinde olduğundan emin olun. Kuralları bile bilmiyorum ve eğer bir atış yapacaksam muhtemelen yanlış yaparım. Ama topu düz aşağı, düz yukarı ya da her şekilde atmanız fark etmez" diye konuştu. "Ben olsam metreleri kontrol ederim" FIFA'ya da seslenen Haaland, "Ben olsam metreleri kontrol ederim. Bu kontrol yapılırsa kimse çok fazla alan çalamaz. Ne kadar uzağa gidebileceğinizin bir sınırı ve ne kadar süre alabileceğinizin bir sınırı olmalı. Bence gelecekte de böyle olacak." dedi. (NTV Spor)
1074901
haber
'Haber takibi yapıyorum' diyen gazeteciye polisin yanıtı: Başlarım haberine!
'Haber takibi yapıyorum' diyen gazeteciye polisin yanıtı: Başlarım haberine!
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü'nde Taksim'de buluşan kadınlar polis tarafından ablukaya alınarak müdahale edildi. Protestoları takip eden Birgün gazetesinden Havva Gümüşkaya'nın haber takibi yapması engellendi. Gümüşkaya'nın polise 'haber takibi yapıyorum' sözlerine karşılık olarak polisin 'başlarım haberine' dediği duyuldu. Kadınlar bugün İstanbul'da bulunan Tünel Meydanı'nda 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle bir araya gelme çağrısı Valilik ve Kaymakamlık tarafından engellendi. Taksim'in belirli bölgelerinde gruplar halinde bir araya gelen kadınlara polis müdahale ederek gözaltına alındı. Basın mensuplarının da sık sık ablukaya alındığı gösteride Birgün gazetesinden Havva Gümüşkaya ile polis memuru arasında geçen tartışma kameralara yansıdı. Birgün'den İsmail Arı tarafından paylaşılan görüntülerde polisin 'haber takibi yapıyorum' demesine rağmen gazeteci Havva Gümüşkaya'yı 'ittirerek' 'başlarım haberine' dediği duyuldu. Görüntüleri sosyal medya hesabından paylaşan Arı, "Polis arkadaşımız Havva Gümüşkaya'nın da haber takibi yapmasını böyle engelledi. Saldırdıkları arkadaşımız gazeteci olduğunu defalarca berltiyor ama polis "Başlarım haberine" diye yanıt veriyor! İstiklale çıkan tüm sokaklarda yine kadınları, gazetecileri darp ettiler" yorumunu yazdı.
1002866
haber
HaberTürk yazarı: Hazine garantili mevduat türünün hiç değilse akut kanamayı durdurduğu söylenebilir
"Halay çekiyorlar çünkü bu sayede fiyatların ineceğini, hayat pahalılığının daha kabul edilebilir sınırlara çekileceğini düşünüyorlar"
HaberTürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, iktidarın açıkladığı "Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat" uygulaması hakkında, "Hazine garantili mevduat türünün hiç değilse akut kanamayı durdurduğu söylenebilir" yorumunu yaptı. Karaca, "'Evet hükümetin bir planı var' duygusu kısa vadede bile olsa bir toparlanma sağlayabilir. Asgari ücret artışı ve bu ücretten alınan verginin indirilmesi gibi düzenlemelerin arkasından gelmesi ümit duygusunu kuvvetlendirmiş görünüyor. 'Değer kazanmış TL' fikri bile tamamen durmuş olan sektörleri canlandıracak bir fırsat olarak işlevsel bir rol oynayabilir" düşüncesini dile getirdi. Karaca, vatandaşın fiyatların düşmesini beklediğini söylerken, "Eğer fiyatlar yeniden belirlenmez ise beklenen fayda sağlanamadığı gibi birileri lehine oluşacak haksız kazanç başlı başına etik bir problem olarak piyasanın üzerinde durduğu kaidenin kırılmasına neden olur" düşüncesini dile getirdi. Denetimin önemli olduğunu belirten Karaca, "Anlayacağınız yüzleri asıl güldürecek olan, yeni düşük döviz kurunun enerjiden iletişime ayakkabıdan peynire hayati olan her mal ve hizmete yansıması, fiyatların düşmesi. Müdahalelerin işe yaraması buna bağlı, umarım takip ve denetim için etkili yöntemler düşünülmüştür" ifadelerini kullandı.
911542
haber
HaberTürk yazarı Kemal Öztürk: Avrupa’da yaşayan 30 milyon Müslüman'ın geleceği tehlike altındadır
HaberTürk yazarı Kemal Öztürk: Avrupa’da yaşayan 30 milyon Müslüman'ın geleceği tehlike altındadır
HaberTürk yazarı Kemal Öztürk, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Hollandalı siyasetçi Wilders'ın son günlerde İslam'a ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik sözlerinin İslamofobik bir tutum olduğunu belirterek, "Macron Peygamber Efendimiz’e hakaret eden Charlie Hebdo karikatürlerini Fransa’da önemli binalara astırarak, aslında saldırdığı şeyin Erdoğan ve Türkiye değil, doğrudan İslam olduğunu gösterdi." diye yazdı. Avrupa'da yeniden İslam düşmanlığının yükseldiğini iddia eden Kemal Öztürk, "Şunu anlamak zorundayız ki, bugün Avrupa’da yaşayan 30 milyon Müslüman’ın geleceği tehlike altındadır. On yıl sonra Avrupa’daki tüm iktidarların aşırı sağ ve yabancı düşmanı partilerin eline geçeceğini düşünmek ürkütücü olsa da dikkate alınması gerekir." ifadelerini kullandı.
1077313
haber
HaberTürk yazarı Par: Acemoğlu, Gürkaynak, Kara ve Akçiğit CHP’ye transfer edilmişler ve Kılıçdaroğlu’nun ekonomi kurmayı olmuşlar gibi bir hava oluştu
HaberTürk yazarı Par: Acemoğlu, Gürkaynak, Kara ve Akçiğit CHP’ye transfer edilmişler ve Kılıçdaroğlu’nun ekonomi kurmayı olmuşlar gibi bir hava oluştu
HaberTürk yazarı Kübra Par, CHP'nin vizyon belgesi toplantısına ilişkin olarak, "Acemoğlu, Gürkaynak, Kara ve Akçiğit CHP’ye transfer edilmişler ve Kılıçdaroğlu’nun ekonomi kurmayı olmuşlar gibi bir hava oluştu." düşüncesini dile getirdi. Par yazısında, "Dün bu isimleri yakından tanıyan önemli bir ekonomistle konuştum. "Refet Bey, Ufuk Bey ve Hakan Bey bu durumdan rahatsızlar. Kendilerinin CHP kadrosuna geçmişler gibi gösterilmelerini beklemiyorlardı. Kibar insanlar oldukları için ses çıkarmadılar" dedi. Daron Acemoğlu ise sadece bundan değil, Jeremy Rifkin’in organizasyonun merkezine oturtulmasından da rahatsızlık duymuş. "Rifkin’in de katılacağından Daron Bey’in çok geç haberi olmuş. Sonuçta Acemoğlu Rifkin’den çok daha saygın ve önemli bir isim. Zaten Rifkin eğitim itibarıyla da ekonomist değildir, uluslararası ilişkiler kökenlidir" diye ekledi. Günün sonunda CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun saygın ekonomistler ile Türkiye’nin geleceği için yeni bir vizyon ortaya koyması çok kıymetli bir çaba. Fakat keşke adaylık yolunda kendisini daha güçlü göstermek adına tarafsız bilim insanlarını açıkça rızalarını almadan vitrinde kullanmasaydı. Tüm bu isimler Kılıçdaroğlu’na resmen danışmanlık yapıyorlarmış ve hatta CHP’ye geçmişler gibi bir hava yaratılması etik açıdan da siyasi açıdan da pek doğru olmadı." ifadesini kullandı.
915065
haber
HaberTürk yazarı Par: Cumhurbaşkanı, Pompeo’nun randevu talebini reddetmiş
"Biden’ın geçiş ekibi Ankara ile olası bir Erdoğan görüşmesi için temas kurmuş bile"
HaberTürk yazarı Par: Cumhurbaşkanı, Pompeo’nun randevu talebini reddetmiş "Biden’ın geçiş ekibi Ankara ile olası bir Erdoğan görüşmesi için temas kurmuş bile" Pompeo - Erdoğan (soldan sağa) 16 Kasım 2020 12:10 HaberTürk yazarı Kübra Par, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun randevu talebini reddettiğini yazdı. Par yazısında, "Öğrendiğime göre Pompeo Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan da randevu istemiş. Daha doğrusu 'Erdoğan İstanbul’da olacaksa görüşebiliriz' demiş. Cumhurbaşkanlığı Pompeo’nun bu üstenci tavrını diplomatik teamüllere aykırı gördüğü için görüşme talebini geri çevirmiş. Bu arada Biden’ın geçiş ekibi Ankara ile olası bir Erdoğan görüşmesi için temas kurmuş bile. Yani yeni konjonktürde Ankara’nın Pompeo’ya eyvallah etmesi için pek neden yok." ifadesini kullandı.
1017308
haber
HaberTürk yazarı Par: Putin'in sözleri şüphesiz Türkiye’ye de tehdit...
HaberTürk yazarı Par: Putin'in sözleri şüphesiz Türkiye’ye de tehdit...
Habertürk gazetesi yazarı Kübra Par, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ukrayna'ya saldırı açıklamasının ilişkin olarak, "Putin'in sözleri şüphesiz Türkiye’ye de tehdit..." yorumunu yaptı. Par yazısında, "Rusya saatiyle sabah 5’te yayınlanan ve Putin’in kıyafetinden anlaşıldığı kadarıyla aslında iki gün önceden kaydedilen saldırı açıklamasında önemli noktalardan biri Putin’in diğer ülkelere verdiği mesajdı: 'Dışarıdan müdahale etmeyi düşünen kim varsa onlara sesleniyorum; eğer bunu yaparsanız tarihte hiç olmadığı kadar büyük sonuçlarla yüzleşeceksiniz. Bununla alakalı tüm kararları almış bulunuyoruz. Umarım beni duyuyorsunuzdur!' Bu cümleler şüphesiz Türkiye’ye de tehdit... Enerji arzı güvenliği, başta buğday olmak üzere gıda ithalatı ve elbette turizm kartı… Rusya ile ilişkileri dengede tutmak bizim için Batı gibi hatta İdlib’den dolayı Batı’dan da fazla önemli." ifadesini kullandı. Par şu ifadeleri kullandı: "Türkiye yine de NATO üyesi bir ülke olma sorumluluğuyla davranıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan dünkü açıklamasında "Rusya'nın bugün erken saatlerinde Ukrayna topraklarına başlattığı askeri harekâtı kabul edilemez bulduğumuzu ve reddettiğimizi belirtmek istiyorum" dedi. Fakat burada ince bir çizgi var."
911549
haber
Sevilay Yılman'dan Suriyelilerin Taksim'deki eylemine tepki: Protesto veya gösteri için izin gerekmiyor mu?
Sevilay Yılman'dan Suriyelilerin Taksim'deki eylemine tepki: Protesto veya gösteri için izin gerekmiyor mu?
Yazılarına son verildiği iddia edilen HaberTürk yazarı Sevilay Yılman, sosyal medya hesabından, "Leş kargaları… Asparagasçılıkta usta bazıları üzülecek ama buradayım hâlâ" diyerek bugünkü yazısını paylaştı. Bir grup Suriyelinin İstanbul, Taksim'de Fransa karşıtı eylem düzenlemesine tepki gösteren Yılman, yetkililere, "Protesto veya gösteri için izin gerekmiyor mu?" diye sordu. Söz konusu eylemlerden 'ürktüğünü' söyleyen Yılman, "Kendi vatandaşının üç kişi olup herhangi bir konuda üç kelime edilmesine izin verilmeyen ülkemde Suriyelilerin başlarında tek bir polis dahi olmadan sokaklarda tekbir atarak ve de üstelik kendi dillerinde yani Arapça bağırıp çağırmasını, ortalığı ayağa kaldırmasını anlamlandıramıyorum" ifadelerini kullandı. Yetkililere Taksim'in İstanbul’daki Avrupalıların çoğunun lokasyonu olduğunu; oteller, konsolosluklar, yabancı okulların çoğunun burada bulunduğunu; aileleri ile yaşayan Fransız öğretmenlerin bulunduğunu hatırlatan Yılman, "Bu son günlerdeki gösterilerin, tamamını endişelendirdiğine dikkat çekiyorum. Allah korusun ama bir tanesinin burnu kanasa böyle bir sebepten dolayı biz bunun izahını dünyaya yapamayız!" sözlerini kaydetti. Yılman'ın yazısının tamamını okumak için tıklayın.
852289
haber
HaberTürk yazarı Yılman: Aziz Sancar’ın Şehir Üniversitesi ile yolunun kesişmesi onu ölümden kurtaran doktora minnetten
HaberTürk yazarı Yılman: Aziz Sancar’ın Şehir Üniversitesi ile yolunun kesişmesi onu ölümden kurtaran doktora minnetten
Sancar’ın yedi yaşındayken zatürre hastalığı geçirdiğini yazan Yılman, Sancar’ın Sare Davutoğlu’nun amcası Kamil Özgür’ün kurtardığını yazdı. Kamil Özgür ile tanışmak istediğini dile getiren Aziz Sancar’ın Sare Davutoğlu ve Ahmet Davutoğlu’yla görüşmesinin ardından Şehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyeliği görevini kabul ettiği görüşünü savundu. Yılman yazısında şu düşünceleri belirtti: "Aziz Hoca’nın vaktinde Başbakan olan Davutoğlu’nun emriyle heyete girdiğinden tutun da… Cumhurbaşkanı’nın talimatı ile istifa ettirildiğine ve 3 yıldır ‘Huzur Hakkı’nı cebine indirip, üniversiteye haciz gelip ödemeler kesilimce istifasını vermesine kadar… Neler neler… Akla ziyan, abuk subuk saçma sapan yorumlar"
984726
haber
HaberTürk yazarı Yılman'dan Medyaradar'a tepki: Yapılan şantajlara, itibar suikastlarına, diz çöktürme çabalarına boyun eğmeyeceğim
" Vakti geldiğinde aba altından sopa göstererek kimleri kuklaya çevirdiklerini yazacağım"
HaberTürk yazarı Yılman'dan Medyaradar'a tepki: Yapılan şantajlara, itibar suikastlarına, diz çöktürme çabalarına boyun eğmeyeceğim " Vakti geldiğinde aba altından sopa göstererek kimleri kuklaya çevirdiklerini yazacağım" 11 Ekim 2021 10:26 HaberTürk gazetesi yazarı Sevilay Yılman, Medyaradar'da "SBK hangi medya binasında konuşlandı?" başlığıyla yayımlanan yazıya tepki gösterdi. Yılman, "Babam mezardan çıksa; 'Dur kızım! Sus!' dese boyun eğmeyeceğim bu yapılan şantajlara, itibar suikastlarına, diz çöktürme çabalarına." değerlendirmesini yaparken Medyaradar'ı referans göstererek "Herkes karnından konuşuyor, Odatv soruyor: Bu iki isim Sevilay Yılman ve Kenan Tekdağ mı?" başlıklı haber yapan Odatv'yi de kınadığını belirtti. Yılman yazısında,"Medyaradar'da korkak, namussuz, şerefsiz olduğu için gerçek adıyla yazamayıp müstear ismin arkasına saklanarak yazan ve sektörde çok kişinin tanıdığı "Keskin Kalem" adlı müptezelin yalanlarını, iftiralarını referans göstererek manşetinden haberleştiren Odatv'yi esefle kınadığımı söylemeden geçmeyeceğim." düşüncesini dile getirdi. Yılman şu ifadeleri kullandı: "Daha önce bu köşede Sezgin Baran Korkmaz ile nasıl tanıştığımı, aramızdaki hukukun ne derecede olduğunu anlatmıştım. Anlayan anladı pek güzel ama işine gelmediği için anlamak istemeyen ve şahsımla ilgili hakaretlerine, iftirasına ısrarla devam eden korkak, alçak ve de şeref yoksunu "Keskin Kalem" adlı müstear, akıllara durgunluk veren iftiralarına Medya Grup Başkanımız Kenan Tekdağ’ın da adını karıştırarak devam ettirdi. İftirasına göre; güya SBK’nın kurmayı düşündüğü haber kanalı işi varmış ve Grup Başkanımız Tekdağ da onun bu hedefi için birlikte hareket ettiği kişiymiş. Ve Sezgin Baran Korkmaz’la beni tanıştıran da Medya Grup Başkanımız Kenan Tekdağ’mış…Güya ben özel sohbetlerimizde diyormuşum ki; "SBK, yöneticilerimizi ziyaret ettiğinde bana geldi vs…"Bakın değerli okurlarım... Hani klişe olmuş bir söz vardır. Denilir ki; "Bu iddiaları ispatlamazsınız şerefsiniz!" Ben bu cümleyi asla kurmayacağım bu yazıda. Çünkü ispatı mümkün değil zaten! Çünkü bunların hepsi, hem beni hem Habertürk kurumsal kimliğini itibarsızlaştırmak için belli bir merkezden özellikle yazılması, yayılması istenen yazılar. O yüzden de "İspatlamayan şerefsizdir" diye bir çağrıya gerek yok çünkü bu iftiraların yazılmasını isteyen de yazan da ve yayımlayan da şerefsizdir zaten benim nazarımda. Her iftiranın hesabı mahkemede görüldüğü gibi yarından sonra yeni bir suç duyurusunda bulunacağım.Hesaplaşacağız Allah'ın izniyle ama şunu bilsin herkes… Özellikle de bu iftiracıları kumanda eden merkez Babam mezardan çıksa; "Dur kızım! Sus!" dese boyun eğmeyeceğim bu yapılan şantajlara, itibar suikastlarına, diz çöktürme çabalarına." Medyaradar'dan yanıt Medyaradar Yılman'ın yazısına "Yarası olan gocunur" yanıtını verdi.
915068
haber
HaberTürk yazarı Yılman: Sağlık Bakanlığı’nın “Haklarında soruşturma başlattık” dediği Yaşar Hastanesi yetkisi olmadığı halde PCR testi yapmaya devam ediyor
HaberTürk yazarı Yılman: Sağlık Bakanlığı’nın “Haklarında soruşturma başlattık” dediği Yaşar Hastanesi yetkisi olmadığı halde PCR testi yapmaya devam ediyor
HaberTürk gazetesi yazarı Sevilay Yılman, Sağlık Bakanlığı'nın haklarında soruşturma başlatıldığını duyurduğu Yaşar Hastanesi'nin yetkisi olmamasına rağmen PCR testi yapmaya devam ettiğini yazdı. Yılman yazısında, "Benim nazarımda an itibarı ile tek bir sorumlu vardır artık; O da Sağlık Bakanlığı’dır! Ama tabii kim ya da kimler bilmiyorum emrindeki birileri, bakanlığı çatısı altında bazıları bu rezalete bile isteye ses çıkarmıyor... Dahası bakanın talimatına rağmen bu rezaletin el altından devamına da resmen destek oluyor! Yazıklar olsun!" ifadesini kullandı.
1050303
haber
HaberTürk yazarı Yılman: Sokaktaki başıboş, saldırgan köpeklerin barınaklara götürülmesi gerçekleşene kadar da yazmayı sürdüreceğim
"İki gündür yemediğim hakaret, küfür, aşağılama, duymadığım beddua kalmadı"
HaberTürk yazarı Sevilay Yılman, "Sokaktaki başıboş, saldırgan köpeklerin barınaklara götürülmesi gerçekleşene kadar da yazmayı sürdüreceğim" görüşünü savundu. Yılman yazısında,"Bir arkadaşım şöyle bir mesaj atmıştı önceki gün kaleme aldığım sokak köpekleri yazımdan hemen sonra… 'Öyle dipsiz bir kuyuya daldın ki! Çıkman artık mümkün değil. Geçmiş olsun.'Haklıymış gerçekten de. Hakikaten de başıboş sokak köpekleri konusuna girmek, dipsiz bir kuyuya atlamak gibi bir şeymiş. Gerçi biliyordum yazımdaki önerimi 'insansevmez' hayvanseverlerin çok sert karşılayacağını ama şahsen bu kadarını da beklemiyordum. İki gündür yemediğim hakaret, küfür, aşağılama, duymadığım beddua kalmadı. Ancak bilsinler isterim… En ağır hakaretleri, en sinkaflı küfürleri etseler de… Beddua seansları düzenleyip, büyücülerden yardım alsalar da… Manevra yapmam için #özürdilesevilay #kovsevilayıhabertürk diye etiketler açıp gece gündüz saldırmaya devam etseler de… Vazgeçmeyeceğim inandığımdan." düşüncesini dile getirdi. Yılman şu ifadeleri kullandı: "Sokaktaki başıboş, saldırgan köpeklerin bir eylem planı dahilinde toplanıp, barınaklara götürülmesi gerçekleşene kadar da yazmayı, konuşmayı sürdüreceğim. Ve bu uğurda mücadele eden tüm STK’ları, oluşumları da elimden geldiği kadar destekleyeceğim. Ayrıca haberleri olsun ki bu sözüm ona hayvanseverler… (Sözüm ona diyorum çünkü ben bunların hayvan sevdiğine filan inanmıyorum. Zira hayvansever olsalar o başıboşların paramparça ettiği kedilere ya da sahibiyle yürüyüşe çıkan diğer köpeklere yaptıkları saldırılara da vicdan yaparlar. Bunlar hayvansever değil, sokaktaki başıboş saldırgan köpekler üzerinden egolarını okşamaktan vicdanları kaskatı kesilmiş bir garip insanımsı tipler! ) Eninde sonunda da hayata geçecek bu plan. Çünkü sayıları 10 milyondan fazla olduğu bilinen bu başıboş köpeklerle ilgili eğer bugün önlem alınmaz ise sorun katlanarak ve daha da tehlikeli bir hal alarak büyüyecek ve sonunda çok daha korkunç bir hal alacak!"
1063216
haber
HaberTürk yazarı Yılman: "Zeytin Ağacı” esasında tam bir skandal ürün!
HaberTürk yazarı Sevilay Yılman, Zeytin Ağacı dizisi ve İnsanlar İkiye Ayrılır filmini yorumladı. Yılman, "Zeytin Ağacı' esasında tam bir skandal ürün!" görüşünü savundu. Yılman yazısında, "Ve acı olan, aklı başında sandığımız bazıları, "Şahane, müthiş kurgu" bilmem ne diyerek bu skandalın daha çok izlenmesine çanak tutuyor!(İzlerken hop oturup hop kalkmıştım. Yemin ediyorum, yazarken iyice gerildim…) Bu arada dün bir arkadaşımla yazı öncesi konuşuyorduk. Kendisi spiritüel hayatla çok ilgilidir. Bu konuyu yazacağımı söyleyince… Öve öve bitiremedi diziyi ve o kadar kaptırmış ki kendini... Sonra da; "Fırat Tanış gerçek hayatta da bu işi yapıyormuş" dedi. Güleyim mi ağlayayım mı bilemedim. Evet… Fırat Tanış, "Zaman Bey" denilen üfürükçüyü çok iyi resmetmiş dizide ama şahsen üzüldüm çünkü son zamanlarda en beğendiğim aktörlerdendi kendisi. Keşke bu saçmalığa bulaşmasaydı hiç! Neyse… Allah’tan "İnsanlar İkiye Ayrılır" adlı film girdi yayına da…Kulüp’ten sonra; "Ohh be" dediğim ilk Türk yapımı oldu. Oyunculuklar harika ama asıl harika olan senaryo ve kurgu!Yazan ve yöneten Tunç Şahin’i gerçekten tebrik ediyorum. Aslında 2020 yapımı bir film ama Netflix yeni yayına soktu. Çok üzüldüm daha önce izlememiş olduğuma zira hakikaten de "Hayatın içinden" izler gibi izliyorsunuz filmi. Yani aslında belgesel gibi bir şey." ifadesini kullandı. Yılman şunları kaydetti: "Çünkü film, bankalara kredi kartı ya da krediler dolayısıyla borç takanların borçlarını satın alıp, her ne pahasına olursa olsun tahsil etmeyi kendine misyon edinmiş şirketlerdeki işleyişi anlatıyor… Kredi borcundan dolayı bu şirketin eline düşen Ceren (Pınar Deniz Ceren) üzerinden borçlu insanlardan tahsilat yapabilmek için nasıl bir kara düzen kurulduğu en çarpıcı şekilde gözler önüne seriliyor. Tahsilat yaptıkça prim kazanan Duygu (Burcu Biricik) ve Bahadır (Ahmet Aras) arasındaki rekabet, borçludan tahsil için her yolu mubah kabul eden patronun aynı vicdansızlığı çalışanlarına şart koşması falan… Çok çok güzel aktarılmış… En etkileyen sahne, borçluyla müzakere sırasında klimanın sıcaklığının bile/isteye yüksek tutulması sahnesiydi. Bin yıl düşünsem aklıma gelmez böyle bir yöntemle bir insanın dökülmesini, çözülmesini sağlama fikri..."
946619
haber
Haberleri TikTok’a uyarlayan Dave Jorgenson anlattı: Washington Post, Z kuşağını nasıl yakaladı?
Haberleri TikTok’a uyarlayan Dave Jorgenson anlattı: Washington Post, Z kuşağını nasıl yakaladı?
Twitter hesabında kendini "Washington Post TikTok Guy" (Washington Post TikTok Adam) olarak tanıtan Dave Jorgenson, bir yıldan uzun bir süredir ABD’nin köklü gazetelerinden Washington Post’a ait TikTok hesabında içerik üretiyor. Sosyal medya platformlarının gazeteciler için okura ve izleyiciye ulaşmak için vazgeçilmez bir araç olduğunu düşünen Jorgenson’a göre TikTok, "gelmiş geçmiş en ‘online’ nesil olan Z kuşağının gelişmelerden haberdar olmak için kullandığı yöntemlerden biri. Jorgenson, gazetecilerin okura ve izleyiciye ulaşmak için sosyal medya platformlarını kullanması gerektiğini düşünüyor. Washington Post gazetesinin TikTok hesabını yöneten ve 920 binden fazla takipçiye, her gün ABD ve dünyadan çeşitli gelişmeleri, ‘TikTok trendlerine’ uygun şekilde aktaran Dave Jorgenson, köklü bir gazetenin sosyal medya platformlarında ilerleyişini ve ‘haberdeki eğlenceyi’ bulma yolculuğunu T24’e anlattı. Tarihi 1870’e dayanan, şu anda 800’den fazla çalışanı olan Washington Post’un Reddit, Instagram, Snapchat gibi sosyal medya platformlarında aktif olduğunu anlatan Jorgenson, Washington Post’ta çalıştığı süreci şöyle anlatıyor: "Youtube’da Washington Post Hiciv bölümünde çalışırken her geçen gün milyonlarca insana ulaşan modern çağın uygulaması TikTok’ta da bir hesabımız olmasını önerdim. Böyle adımlar atacağınız zaman doğru insanları ikna etmek önemlidir ve bugün iyi ki TikTok fikrini kabul ettiler diyorum" "Her gün gündemden iki haber seçerek video hazırlıyorum" ABD’nin seçim sürecinin medyatik tartışmalarından, Koronavirüs önlemlerine; "Hangi aşı ne kadar koruyor?" sorusundan Biden yönetiminin Afganistan’dan çekilme kararına, bir gazetenin aktaracağı pek çok haberi 1 dakika içinde izleyicilere farklı yönleriyle anlatan Jorgenson, bir videonun hazırlık sürecini şöyle özetliyor: "Üzerinde çalışmak istediğim haber konusunu seçiyorum daha sonra içeriğin kurgusuna karar veriyorum. Bir videoyu çekmem 15 dakikayla 2 saat arasında sürebiliyor. Çekim bittikten sonra yaklaşık bir saat videoları düzenlemekle geçiriyorum. Bitirdiğimde son hâlini yöneticilerime gönderiyorum ve onay alırsam paylaşıyorum. Hafta içi her gün iki video çıkarıyorum. " "Gazete okurları daha ileri yaşlarda; TikTok sayesinde genç neslin ilgisini çektik" Bir haber kurumunun TikTok’ta aktif olmasının özellikle genç nesle haberleri ulaştırmak açısından önemli olduğunu vurgulayan Jorgenson, "TikTok'un bizi özellikle genç nesilde kesinlikle daha görülür kıldığına inanıyorum. Gazete olarak, takipçilerimiz doğal olarak daha ileri yaşlara doğru gidiyor ancak şimdi kendimizi TikTok’ta bambaşka bir nesle tanıttık. Washington Post için TikTok çekerken bu platformdaki diğer videolardan farklı bir şey yapmaya çalışmadım, çektiğim her içerik, TikTok’un o dönem viral olan içeriklerine uyumlu. Bu da görünürlüğün çok artmasını sağlıyor" diyor. TikTok’ta başlatılan ‘trendler’ çeşitli efektler, danslar, müzikler eşliğinde milyonlarca kullanıcının benzer temada videolar çekmesiyle oluşuyor. Trendlere uygun çekilen videolar, platformda daha görünür olabiliyor. "Z kuşağı sosyal medyada ‘samimiyetsizleri’ tanıyor" Jorgenson’a göre TikTok, kullanıcı yelpazesi oldukça geniş bir uygulama ancak TikTok’un 1997–2012 yılları arasında doğan, hem popüler kültür hem de siyasetin ilgisini çekmeye çalıştığı Z kuşağı arasında özellikle yaygın olduğunu vurgulayan Jorgenson, "Z kuşağı, gelmiş geçmiş en 'online' kuşak denilebilir. Akıllı telefonlarla doğuyorlar ve büyük bir ihtimalle eski iletişim araçlarıyla karşı karşıya gelmediler. Bu durum, onların interneti çok daha farklı kullanmasını ve platformlarda gördükleri bir şirket ya da kişinin "samimiyetsiz" olduğunda daha kolay fark etmelerini sağlıyor" diyor. Jorgenson, çektiği videolarda ‘eğlence’ öğesini atlamıyor. Gündemi küresel bir salgın, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın seçim sonucunu tanımayan açıklamaları ya da ABD'de Kongre içindeki tartışmalar olsa bile müzik, dans figürleri, skeçlerden oluşan videolar çeken Jorgenson, "Bir haberin eğlenceli yönlerini çıkarmayı" şöyle anlatıyor: "Eğlenceli bulmak zor olabiliyor ancak bir kere bulduğunuz zaman insanların hoşuna gidiyor. 'Özgün' olmak kilit nokta. Eğer ben bir hikâyeyi anlatmaya hevesliysem insanlar da bunu değerlendirecektir" Jorgenson, haziran ayında piyasaya çıkacak "Make a TikTok Every Day" (Her Güne Bir TikTok Çekin) isimli bir kitapla da bu platformda aktif olmak isteyen herkese 365 farklı öneri sunacak. Mesleğine eğlence katıyor mu? Washington Post'un TikTok hesabında yalnızca Jorgenson yer almıyor. Haber merkezindeki pek çok meslektaşlarının eğlenceli ve yaratıcı yanlarıyla bu hesaba katkıda bulunduğunu söyleyen Jorgenson "Gazetecilikten duyulan heyecan ve eğlencenin dozu artıyor" diyor. Jorgenson'a göre "eğlenceli olmak" sadece dijital medyadan kaynaklanmıyor: "Gazetelerde nasıl karikatür köşesi, ilginç haberler, bulmacalar varsa, dijital medya da aynı şekilde hayatın tüm yönlerini sunmalı, hem ciddi hem eğlenceli." Popüler sosyal medya platformlarının gazeteciler için yeni bir kaynak olduğunu söyleyen Jorgenson, sözlerini şöyle noktalıyor: "Gazeteciler her geçen gün okur ve izleyicilere ulaşmak, iletişim kurmak için farklı platformları kullanıyor. Sosyal medya platformlarının gazetecilerin insanlara ulaşabilmesi için eşi benzeri görülmemiş bir kaynak olduğunu ve bundan faydalanabilecekken faydalanmamanın saçma olduğunu düşünüyorum."
1141685
haber
Hablemitoğlu suikasti davası ertelendi
Hablemitoğlu suikasti davası ertelendi
Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanıklar Levent Göktaş, Aydın Köstem, Mehmet Narin, Fikret Emek, Ahmet Tarkan Mumcuoğlu ile Enver Altaylı katıldı. Tanık beyanlarının ardından söz alan Cumhuriyet Savcısı Zafer Ergün, olaya ilişkin bilgi ve görgüsü olmayan veya tarafların yönlendirmesiyle ifade veren tanıkların beyanlarının kabul edilmemesini, ayrıca başka tanıkların dinlenilmesini istedi. Söz alan sanık Levent Göktaş avukatlık yaptığını ve şehir dışında duruşmaları bulunduğunu ifade ederek, şehir dışı çıkış yasağının kaldırılmasını talep etti. Sanık Fikret Emek de "Davalara sonuna kadar katılacağım. Hiç şüpheniz olmasın. Şehir dışı yasağımın kaldırılmasını arz ederim." dedi. Aydın Köstem: Vicdanım çok rahat Sanık Aydın Köstem de hakkındaki adli kontrol tedbirinin kaldırılmasını talep etti ve "Vicdanım çok rahat. Beraatımı talep ediyorum." ifadesini kullandı. Mehmet Narin: Ben 21 yıllık çalışma hayatımda hep örnek birisi olarak gösterildim Sanık Mehmet Narin ise hakkındaki tüm iddiaları reddettiğini söyleyerek şu beyanda bulundu: "İddia makamı benim cinayetle ilgim olmadığını anladı. Ben 21 yıllık çalışma hayatımda hep örnek birisi olarak gösterildim. 2012 Eylül ayında Türk Silahlı Kuvvetlerinden onurumla, şerefimle ayrıldım. Geçmişi suçlarla dolu olan birisinin söylemleri yüzünden mağduriyetler içerisindeyim." Sanık Narin, cezaevinden çıktıktan sonra ailece sosyal baskı altında kaldıklarını, aile dostlarının dahi kendilerine selam vermediklerini anlatarak, "En basit iş başvurum dahi reddedildi. Ben hiçbir zaman sizlere mahkemelere katılmayacağım demedim. Suçsuz olduğumu biliyorum. Üzerime atılı suçu kabul etmiyorum. Şehir dışı çıkış yasağımın kaldırılmasını talep ediyorum." diye konuştu. Ahmet Tarkan Mumcuoğlu:Tüm meslek hayatımı ben ve ailem terörle mücadeleye adadık Sanık Ahmet Tarkan Mumcuoğlu da "Tüm meslek hayatımı ben ve ailem terörle mücadeleye adadık. Benim son dönemde yaptığım görev de göz önünde bulundurulduğunda benim ifşa edilmem sadece ben ve ailemi değil, devletimizi de zor duruma sokacaktır." dedi. Avukatların da beyanlarının alınmasının ardından mahkeme heyeti ara kararı açıkladı. Karar Buna göre, sanık Mehmet Narin'e yönelik konutunu terk etmeme şeklindeki adli kontrolün kaldırılmasına, hakkındaki diğer adli kontrol hükümlerinin ise devamına karar verildi. Diğer sanıkların haklarındaki adli kontrol tedbirlerinin de devamı ve bazı tanıkların dinlenilmesi de kararlaştırılırken, firari sanık Nuri Gökhan Bozkır'ın avukatının tutuklanmama güvencesi talebi ise reddedildi. Dava ertelendi Dava 4 Mart 2024'e ertelendi. İddianameden FETÖ'ye ilişkin çalışmalar yapan Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun 18 Aralık 2002'de Çankaya'daki evinin önünde başından vurularak öldürülmesine ilişkin FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in yanı sıra Mustafa Özcan, Enver Altaylı, Aydın Köstem "tasarlayarak öldürmeye azmettirmek", emekli albaylar Levent Göktaş ve Ahmet Tarkan Mumcuoğlu ile emekli binbaşı Fikret Emek "tasarlayarak öldürmek" suçundan "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezası istemiyle yargılanıyor. Eski yüzbaşı Nuri Gökhan Bozkır ve FETÖ firarisi Serhat Ilıcak'ın "tasarlayarak kasten öldürmeye yardım" suçundan 20 yıla kadar hapsi istenen davada, Göktaş'ın emir astsubayı Mehmet Narin'in de "suç örgütüne üyelik"ten 4 yıla kadar hapsi talep ediliyor. Mahkeme, 18 Mayıs'taki celsede tutuklu sanıklar Göktaş, Altaylı, Bozkır, Mumcuoğlu, Köstem ve Emek'i "yurt dışına çıkış yasağı" adli kontrol tedbiriyle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakmıştı. Mahkeme, adli kontrol tedbirlerine uymadığı gerekçesiyle sanık Bozkır hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkartmıştı.
1154851
haber
Hablemitoğlu suikastı davasında Hasan Atilla Uğur dinlendi: ‘Görüşmemizde FETÖ tehlikesini anlattı’
Hablemitoğlu suikastı davasında Hasan Atilla Uğur dinlendi: ‘Görüşmemizde FETÖ tehlikesini anlattı’
Hablemitoğlu suikastı davasında tanık olarak dinlenen emekli Albay Hasan Atilla Uğur, cinayetten yaklaşık iki ay önce görüştüklerini belirterek, "Bana gelerek FETÖ tehlikesini anlattı, ben de üst makamlara rapor ettim" iddiasında bulundu. Ankara Üniversitesi Öğretim üyesi Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu'nun 18 Aralık 2002'de Çankaya'daki evinin önünde başından vurularak öldürülmesine ilişkin davada, emekli Albay Hasan Atilla Uğur tanık olarak dinlendi. 10Haber'den Ersin Eroğlu'nun haberine göre, davanın sanıklarından Fethullah Gülen’i "terörist başı" olarak, Enver Altaylı’yı medyadan, Levent Göktaş ile Fikret Emek’i ise Ergenekon davasından tanıdığını söyleyen Hasan Atila Uğur diğer sanıkları tanımadığını belirtti. Necip Hablemitoğlu ile cinayetten yaklaşık iki ay önce görüştüklerini belirten Uğur, "Hablemitoğlu’nu Cumhuriyet şehidi olarak tanıyorum. 2002’de makamıma gelmişti. Bana FETÖ tehlikesini anlattı. Ben de Aytaç Yalman Paşa’ya rapor ettim. Köstebek kitabını hazırladığını söyledi. Tekrar görüşmek üzere sözleştik. Fakat şehit edildi" dedi. ‘MİT Müsteşarlığı’ndan bahsetmedi’ Mahkeme Başkanının Hablemitoğlu’nun o dönem kendisiyle MİT Müsteşarlığını konuşup konuşmadığını sorması üzerine ise Hasan Atilla Uğur "Bana MİT Müsteşarlığından bahsetmedi" diye yanıt verdi. Şengül Hablemitoğlu’nun eski bir ifadesinde "Eşimle marketten alışveriş yaptıktan sonra jandarmadan Atilla adında bir albaydan dosya aldığını biliyorum" beyanına ise Hasan Atilla Uğur, "Şengül Hanım yanlış hatırlıyor olabilir. Benim tek görüşmem oldu, onda da dosya vermedim" yanıtını verdi. ‘Ağzımdan Hablemitoğlu’nu duydunuz mu?’ Hablemitoğlu davasının sanıkları arasında yer alan emekli Albay Levent Göktaş’ın "Sayın Komutanım, Ergenekon sürecinde birlikte cezaevinde yattık. Orada sizinle görüşüyorduk. Sizinle görüşmelerimizde benim ağzımdan bir kez olsun Hablemitoğlu adını duydunuz mu?" sorusunu Hasan Atilla Uğur "Hayır, duymadım" şeklinde yanıtladı. Tanık beyanlarının ardından yarın devam edilmek üzere duruşmaya ara verildi.
280040
haber
Hablemitoğlu'ndan Takvim’e yalanlama: Konuşmadığım halde hayali röportaj yapmışlar!
Takvim, Şengül Hablemitoğlu’nun Orhan Pamuk'u ağır bir dille eleştirdiğini iddia etti
Hablemitoğlu'ndan Takvim’e yalanlama: Konuşmadığım halde hayali röportaj yapmışlar! Takvim, Şengül Hablemitoğlu’nun Orhan Pamuk'u ağır bir dille eleştirdiğini iddia etti 11 Aralık 2014 09:42 Hükümete yakınlığıyla bilinen Takvim Gazetesi, öldürülen akademisyen Necip Hablemitoğlu’nun eşi Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu ile hayali bir röportaja imza attı. Yeni kitabı çıkan yazar Orhan Pamuk’un Türkiye’yi eleştirdiğini belirten gazete, Şengül Hablemitoğlu’nun kendilerine konuştuğunu ve Pamuk’a cevap verdiğini iddia etti. Gazete, Hablemitoğlu’nun Pamuk hakkında, "Bunlar edebiyat lobisinin oyunudur. Pamuk bir dünya projesidir." dediğini yazdı. Twitter hesabından gazeteyi yalanlayan Şengül Hablemitoğlu ise "Takvim, yine yapmış yapacağını. Ben bu arkadaşa konuşmadım ama konuştuğumu söylüyor." ifadelerini kullandı. Hablemitoğlu, şunları dile getirdi: "Takvim’in Mevlüt Yüksel’i ne ilginç adamsın!!! konuşmuşum gibi yazmışsın, bari cümleleri doğru kuraydın. Bu Türkçe ile nasıl iş buluyorsunuz? Mevlüt Yüksel aradı, valla yalan değil ama ‘konuşmak istemiyorum’ dedim, hatta güldüm. Gülünce ‘siz de bana hep gülüyorsunuz."
103259
haber
HAC VE UMREYE GİDENLERE ZORUNLU AŞI   CİDDE (A.A)
HAC VE UMREYE GİDENLERE ZORUNLU AŞI   CİDDE (A.A)
-HAC VE UMREYE GİDENLERE ZORUNLU AŞI CİDDE (A.A) - 06.10.2010 - Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı, bundan böyle hac ve umre için bu ülkeye gideceklere, kendi ülkelerinde bazı aşıları yaptırma zorunluluğu getirdi. Sağlık Bakanlığı sözcüsü Halid El Maghalani, Saudi Gazette gazetesine yaptığı açıklamada, hac veya umre için Suudi Arabistan'a gelmek isteyenlerin, bulaşıcı olan sarı humma, menenjit, çocuk felci ve grip gibi hastalıklara karşı aşı yaptırmak zorunda olduklarını bildirdi. Dünya Sağlık Örgütü'nün salgın halindeki bu hastalıklarla ilgili özellikle Afrika, Asya ve Güney Amerika ülkelerinde aldığı önlemleri çok yakından izlediklerini ve buna göre karar aldıklarını kaydeden sözcü, özellikle yaşlıların ve hamile kadınların salgın hastalıklara ve kuş gribi ile domuz gribine karşı aşı yaptırmaları gerektiğini, vize taleplerinde aşı yapıldığına ilişkin belge isteneceğini belirtti. Suudi Arabistan Sağlık Bakanlığı tarafından alınan bu kararın, ülkenin dış temsilciliklerine bildirildiği de ifade edildi.
861938
haber
Hacamatçıya 20 ay hapis cezası
Tıp eğitimi aldığını savunana kişi doktor olduğunu ispatlayamayınca hapis cezasına çarptırıldı
İzmir’de kendini doktor olarak tanıtan ve açtığı güzellik salonunda hacamat, kupa terapisi, sülük tedavisi, bel fıtığı, boyun fıtığı gibi konularda çalışan B.K. hakkında dava açıldı. Gürcistan’da tıp eğitimi aldığını savunan B.K. doktor olduğunu ispatlamayınca İzmir 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 20 ay hapis cezasına çarptırıldı. Hürriyet'ten İdris Emen'in haberine göre İzmir Alsancak’ta güzellik salonu açan B.K. adında bir kişi işyerinin tabelasına cilt bakımı ve lazer epilasyon işlemlerinin yanı sıra hacamat, kupa terapisi, sülük tedavisi ve bel fıtığı gibi konularda hizmet verdiğini yazdı. İzmir Tabip Odası durumu İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’ne bildirdi. Müdürlük tarafından yapılan denetimde B.K. Gürcistan’da tıp eğitimi aldığını, denklik başvurusunda bulunduğunu ve başvuru sonucunu beklediğini iddia etti. Ancak B.K.’nın tıp eğitimi aldığını ispatlayamaması üzerine İl Sağlık Müdürlüğü tarafından B.K. hakkında 2018’de Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusu yapıldı. 2019’da B.K. Hakkında İzmir 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. 23 Ocak’ta görülen davanın karar duruşmasında B.K.’ya 1 yıl 8 ay hapis cezası verildi. B.K.’ya verilen cezanın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi. "Umut tacirliği yapıyorlar" Kendilerini hekim olarak tanıtan kişilere karşı uyarıda bulunan İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Lütfi Çamlı, "Oda olarak hekimlik onuru ve değerlerini korumak adına hekim olmayıp hekimlik yapmaya çalışanlarla mücadelede ediyoruz. Doktor olmamalarına rağmen kendini şifacı, alternatif tıpçı, hacamatçı olarak tanıtan kişiler türedi. Bu durum şarlatanlık düzeyine vardı. Özellikle kronik hastalıkları olan kişileri tedavi edebileceklerini iddia edip adeta umut tacirliği yapıyorlar. Vatandaşları bu kişilere karşı uyarıyoruz" dedi.
20629
haber
Hacdan dönen babaya acı haber
Hatay'ın İskenderun ilçesinde şehit olan polis memurunun hacdan dönen babasına, acı haberi imam arkadaşı yolda verdi.
Hatay'ın İskenderun ilçesinde şehit olan polis memuru İbrahim Darıcı'nın hacdan dönen babasına, acı haberi imam arkadaşı yolda verdi. Hatay'ın İskenderun ilçesine bağlı Denizciler Beldesi'nde, Amanos Dağları'nda yuvalanan teröristlerin, 27 Kasım'da düzenlediği saldırıda şehit olan 2 polis memurundan 37 yaşındaki İbrahim Darıcı'nın, olay tarihinde Suudi Arabistan'da oldukları için çocuklarının şehit olduğundan haberdar edilmeyen anne ve babası, hac dönüşü acı haberle yıkıldı. Evlerinin bulunduğu sokağın Türk bayraklarıyla donatıldığını görüp, bunun kendilerini karşılama için yapıldığını sanan Darıcı çifti, gerçeği öğrenince güçlükle ayakta durdu. Çift, sabahın ilk ışıklarıyla soluğu oğullarının mezarında aldı. 27 Kasım'da meslektaşı 38 yaşındaki Halil Aksak ile birlikte şehit olan İbrahim Darıcı'nın hac vazifelerini yerine getiren 67 yaşındaki babası Mustafa ve 60 yaşındaki annesi Hatice Darıcı, gece saat 00.30'da uçakla Gaziantep'e geldi. 7 çocuklarından biri olan İbrahim'in şehit edildiğinden haberleri olmayan Mustafa ve Hatice Darıcı çifti, aralarında Gaziantep'in Araban İlçesi'nin CHP'li Belediye Başkanı Hasan Doğru'nun da bulunduğu kalabalık bir grup tarafından karşılandı. Darıcı çifti, hac dönüşü olduğu için kalabalık karşılamadan şüphelenmeyip, yakınlarıyla kucaklaştı, ardından Araban'daki evlerine doğru yola çıktı. Yaklaşık 50 aracın yer aldığı, ambulans ve sağlık ekibinin de bulunduğu konvoyla 2 saat uzaklıktaki Araban'a ulaşan Darıcı çifti, evlerinin bulunduğu sokağın Türk bayraklarıyla donatıldığını görünce, komşularının da geleceklerini duyup, karşılamak amacıyla bayraklar astığını sandı. Tekbirlerle karşılanan şehit ana ve babası, oğullarının şehit olduğu haberini, yine Türk Bayrağı asılı evlerine ulaştığında öğrendi. Kendilerini karşılayan çocuklarının gözyaşı dökmesi, gelinleri ile torunlarını görmelerine karşılık, polis oğullarını karşılarında bulamayan hacı çift, şehit haberiyle yıkıldı. Fenalaşan ve yüksek tansiyon rahatsızlığı bulunan anne Hatice Darıcı'ya ambulansta müdahale edildi. Sakinleştirilen ve sabaha kadar uyutulan anne Darıcı, "Beni şehidimin mezarına götürün" diye ısrar edince, günün ilk ışıklarıyla birlikte, bir polis ekibi ve ambulans eşliğinde mezarlığa götürüldü. Anne Darıcı, oğlunun mezarına kapanıp, Kürtçe ağıtlar yaktı. Mezar ziyaretine şehit polis İbrahim Darıcı'nın eşi 28 yaşındaki Zeynep, çocukları 6 yaşındaki Gamze, 4 yaşındaki Gözde ve 2 yaşındaki Mehmet Talha da katıldı. Bir süre mezarlıkta ağlayan şehit yakınları daha sonra evlerine götürüldü. Eşine göre daha metanetli olduğu gözlenen briket imalathanesi sahibi baba Mustafa Darıcı ise, hac süresince televizyon izleyemedikleri için oğullarının şehit olduğunu öğrenemediklerini belirterek, "Hac görevimiz bittikten sonra kafile görevlileri oğlumuzun çatışmada yaralandığını, bu nedenle bizi normal zamanımızdan bir kaç gün önce göndereceklerini söyledi. Onlara oğlumun şehit olup olmadığını sordum. 'Yok' dediler. Ama şehit olduğunu hissettim. Bu kez eşim niye erken gittiğimizi sordu. Ona, fıtık ameliyatımı bir an önce yaptırmam gerektiği için erken gideceğimizi söyledim. Havaalanında kalabalığı görünce durumu anladım" dedi.
621570
haber
Hacet Dede Türbesi'nde Hıdırellez dilekleri
İlker KILIÇASLAN/MANİSA, (DHA)- MANİSA'da her yıl olduğu gibi vatandaşlar Hıdırellez Günü Spil Dağı'nın eteklerindeki Hacet Dede Türbesi'ne akın ederek, çeşitli dileklerde bulundu
İlker KILIÇASLAN/MANİSA, (DHA)- MANİSA\'da her yıl olduğu gibi vatandaşlar Hıdırellez Günü Spil Dağı\'nın eteklerindeki Hacet Dede Türbesi\'ne akın ederek, çeşitli dileklerde bulundu. Bazı kişiler ev, iş, otomobil diledi, anneler ise çocukları için iyi bir eş diledi. Manisa\'da her yıl olduğu gibi bu yıl da Hıdırellez Günü, Spil Dağı\'nın eteklerindeki Hacet Dede Türbesi ziyaretçi akınına uğradı. Saruhan Bey zamanında yaşamış bir evliya olarak kabul edilen ve türbesinin Spil Dağı\'nın eteklerinde olduğu iddia edilen Hacet Dede Türbesi\'ni Hıdırellez Günü yüzlerce kişi ziyaret etti. Havanın sıcak ve hafif yağışlı olmasına aldırış etmeyen vatandaşlar yürüyerek Hacet Dede Türbesi\'nin bulunduğu bölgeye çıktı, dileklerde bulundu. Kadınlar, dileklerinin gerçekleşmesi için büyük bir sabırla sur duvarlarına taş yapıştırmaya çalıştı. Taşın yapışması ve düşmemesi halinde dileğin gerçekleştiğine inanan kadınlar, bir yandan isteklerini kağıtlara çizerek duvar aralarındaki boşluklara yerleştirirken bir yandan da zeytin ağacına bez bağladılar. Kimileri ev, iş, araba dilerken özellikle anneler oğulları için gelin, kızları için ise damat dileğinde bulundu. Kimileri ise boşanma dileklerini ağaca astı. Dilek dileyen vatandaşların birçoğu ise daha sonra Hacet Dede Türbesi\'nin çevresindeki yeşillik alanda piknik yaparak güzel havanın keyfini çıkardı. Kadınlar başlarına bitkilerden taç yaparken bir yıl boyunca başlarının ağrımayacağına, bazıları da bileklerine bilezik yaparak kısa sürede bileklerinin altın bilezikle dolacağına inandıklarını söyledi. DİLEKLERİ HEP KABUL OLMUŞ Hacet Dede Türbesi\'ne dilek dilemek için giden birçok vatandaş, geçen yıllarda kağıda yazarak veya sura taş yapıştırarak diledikleri dileklerin kabul olduğunu ileri sürdü. Gelin dileğinde bulunduğunu ifade eden Süreyya Çetin (62), \"Geçen sene kızımla birlikte gelmiştik. Ev dileğinde bulunmuştuk. Çok şükür dileğimiz gerçekleşti. İnanıyorum. Bu sene de gelin diledim\" dedi. Esma Kırtok (35) ise çocukluğundan beri Hacet Dede\'ye dilek dilemeye geldiğini ve her dileğinin kabul olduğunu belirterek, \"Çocuklarım için güzel şeyler diledim. Oğlum liseye gidiyor. Ben de hayallerini kağıda yazarak dilekte bulundum. Çocukluğumdan beri Hacet Dede\'ye geliyorum. Eşim de dilek dilemek için geliyor. Bu zamana kadar dileğimin kabul olmadığı olmadı. Hepsi kabul oldu. Manisa\'nın kültüründe böyle bir şey varmış\" diye konuştu. Mükerrem Yavaş (54) ise Hacet Dede\'den hacca gitmeyi dilediğini ifade ederek, \"Bu zamana kadar yaptığım dilekler kabul oldu\" dedi. FOTOĞRAFLI Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
200938
haber
Hacettepe hakkında YÖK'e suç duyurusu
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Bakanlık müfettişlerince başlatılan incelemenin sonuçlandığı bildirdi
Hacettepe Üniversitesi'nde ilk kez gerçekleştirilen çift kol ve bacak naklinin ardından Şevket Çavdar hayatını kaybetmişti. Sağlık Bakanlığı nakilllerle ilgili YÖK'e suç duyurusunda bulundu. Sağlık Bakanlığı, Hacettepe Üniversitesi'nde yapılan nakillerle ilgili Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı'na (YÖK) suç duyurusunda bulundu. Hazırlanan raporda, ''Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde, Kompozit Doku Nakilleri Merkezi Yönergesi ile Güncel Endikasyon Rehberine aykırı bir şekilde, hasta Şevket Çavdar'a endikasyon yönünden uygun bulunmayan ekstremite nakli yapıldığı, ayrıca Cengiz Gül adlı hastaya da Konsey tarafından uygun bulunmamasına rağmen endikasyon dışı yüz naklinin gerçekleştirildiği, her iki vakada operasyonların sorumlu hekimi ile ekstremite nakli için onay veren Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Kompozit Doku Nakli Konseyi üyelerinin sorunluluğu bulunduğu'' belirtildi. Bakanlığın, ''ilgililer hakkında gerekli idari ve adli soruşturmanın yapılmasını teminen Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı'na suç duyusunda bulunduğu'' kaydedildi.
436607
haber
Hacettepe Tıp'ı kazandığını söyleyen Nuriye suçlamaları kabul etmedi
Oğuzhan KILIÇ / KÜTAHYA,(DHA)- HACETTEPE Tıp Fakültesi'ni kazandığını iddia eden ancak yapılan incelemede İstanbul Üniversitesi Jeofizik Bölümü'nü kazandığı belirtilen Nuriye Kalkmaz, suçlamaları kabul etmeyerek haksızlığa uğradığını öne sürdü
Hacettepe Tıp'ı kazandığını söyleyen Nuriye suçlamaları kabul etmedi Oğuzhan KILIÇ / KÜTAHYA,(DHA)- HACETTEPE Tıp Fakültesi'ni kazandığını iddia eden ancak yapılan incelemede İstanbul Üniversitesi Jeofizik Bölümü'nü kazandığı belirtilen Nuriye Kalkmaz, suçlamaları kabul etmeyerek haksızlığa uğradığını öne sürdü 09 Eylül 2017 17:33 Oğuzhan KILIÇ / KÜTAHYA,(DHA)- HACETTEPE Tıp Fakültesi\'ni kazandığını iddia eden ancak yapılan incelemede İstanbul Üniversitesi Jeofizik Bölümü\'nü kazandığı belirtilen Nuriye Kalkmaz, suçlamaları kabul etmeyerek haksızlığa uğradığını öne sürdü. Kalkmaz, Tıp Fakültesi\'ni kazandığını gösteren belgede kendisinin hiçbir değişiklik yapmadığını iddia ederek, \"Ekranda gördüğümün çıktısını aldım. Hata varsa benim değil ÖSYM\'nindir\" dedi. Kütahya\'nın Fatih Mahallesi\'nde oturan Nuriye Kalkmaz, kendisinin geçen yıl Devlet Hatun Kız Meslek Lisesi Radyo Televizyon Bölümü\'nden mezun olduğunu, bir yıl süresince üniversite sınavlarına hazırlandığını söyledi. Kalkmaz yaptığı açıklamada, bu yıl girdiği sınavda Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi\'ne kazandığını öne sürerek şöyle dedi: \"Ben, Devlet Hatun Kız Meslek Lisesi Radyo Televizyon Bölümü mezunuyum. Bir sene mezun kaldım, tıp fakültesi istediğim için. Bir sene hazırlandım, etüt merkezine gittim. İlk aşama sınavı olan YGS sınavına girdim. YGS 2\'de 485 puan aldım 431\'inci oldum. LYS MF3\'ten 478 puan aldım başarı sıralamamda 1001\'inci, okul puanım 84 olduğu için beni geri çekti 1413\'üncü oldum. Başarı sıralamasına göre yerleştirildiğimiz için ben tercihlerimi yaptım. İlk tercihim Hacettepe İngilizce Tıp, ikinci tercihim Hacettepe Türkçe Tıp, daha sonrakiler İstanbul Çapa İngilizce Tıp, Çapa Türkçe Tıp olarak Batı illerindeki tıp fakültelerini sıraladım. Tıp fakültelerinin en sonuna Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Tıp Fakültesi\'ni yazdım. 16\'ncı sıralamamda da İstanbul Üniversitesi Jeofizik mühendislik bölümü bulunuyordu. Sonuçlar açıklandığında ikinci tercihim olan Hacettepe Üniversitesi Türkçe Tıp Fakültesi\'nin olduğunu gördüm.\" HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ\'NDE İNGİLİZCE SINAVINA GİRMİŞ Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi\'ne e-devlet üzerinden kaydını yaptırdığını ancak yine de ailesiyle birlikte bu üniversiteye gittiklerini anlatan Nuriye Kalkmaz şöyle devam etti: \"Ağustos\'un 15\'inde Hacettepe Üniversitesi\'ne gittik. Tıp Fakültesi öğrenci işlerinde bana söylenilen \'e-devletten kayıt yaptırdıysanız herhangi bir evrak teslim etmenize gerek yok, e- devletten kayıt yeterli\' denildi. Ardından da Eylül\'ün 5\'inden 8\'ine kadar İngilizce hazırlık için muaf sınavları olduğu belirtildi. Daha sonra Kütahya\'ya döndük. Kütahya milli eğitim müdürümüz, Kütahya belediye başkanı Kamil Saraçoğlu eve ziyaretime geldiler. Bakanlarımız yanlarına tebrik için çağırdılar. Haberler yapıldı, gazeteler arayıp röportaj istedi benden. 5 Eylül\'de Hacettepe Üniversitesi\'nde İngilizce hazırlık sınavına girdim. Bir gün sonra sınav sonucu açıklandı ve ilk sınavı geçtim. 7 ve 8 Eylül\'deki \' sınavlara girme hakkı kazandım. \" JEOFİZİK BENİM 16\'NCI TERCİHİMDİ Daha sonra 6 Eylül gecesi lisedeki okul müdürünün kendilerini telefonla arayıp, bir kişinin kendisi için Hacettepe Tıp Fakültesi\'ni kazanmadığını söylediğini belirten Nuriye Kalkmaz konuşmasını şöyle sürdürdü: \"Ben de okul müdürümüzün isteği üzerine ona belgeleri gönderdim. Daha sonra İl Milli Eğitim müdürümüz de aradı. Onlara ÖSYM ve e-devlet şifremi verdim. Sonra beni tekrar aradılar \'olay kapandı hiçbir şey yok sen sakin ol uyu ve yarın da sınavına git\' denildi. Hacettepe Üniversitesi\'nden İngilizce sınavına girdikten sonra Kütahya\'ya döndüm. Bu kez Milli Eğitim Müdürü babamı çağırıp benim Hacettepe değil İstanbul Üniversitesi Jeofizik Bölümü\'nü kazandığımı söylemiş. O bölüm de benim 5\'inci tercihim olduğu söyleniyor. Oysa ben 16\'ncı tercihimde Jeofizik bölümünü yazmıştım.\" MAHKEMEYE BAŞVURACAK Haksızlığa uğradığını, elinde Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi\'ni kazandığına dair belgenin bulunduğunu, avukat aracıyla haklarını mahkemede arayacaklarını söyleyen Kalkmaz, \"Benim İstanbul Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Bölümü\'nü kazandığım ve oraya kayıt yaptırdığım söyleniyor. Ben oraya kaydımı yaptırmadım. Benim hakkımda sahte evrak düzenlediğim yolunda da haberler çıkmış. Sahte evrak düzenlediğim, YÖK\'ün sitesini çökerttiğim hakkında iddialar ortaya atılmış. Böyle bir şeyi nasıl kanıtlıyorlar ise kanıtlasınlar. ÖSYM\'nin bana verdiği belgelerin hepsi bende. Gereğinin yapılmasını, sesimi herkese duyurmak istiyorum. Ben meslek lisesi mezunuyum diye mi yapılıyor bu haksızlık? Ben köylü çocuğuyum, ailemin durumu orta halli, kötü olduğu için mi bunun yapıldığını söylesinler. Ben YÖK\'ün şifresini kıracak kadar yetenekli olsam zaten Hacettepe\'ye de gitmem üniversiteye de gitmem. Ben buradan bütün yetkilileri duyuruyorum. Benim sesimi duysunlar. Bana \'meslek liselerinin gururusun\' diyerek hatta 3 ayımı, hatta YGS\'den sonraki sürecimi böyle geçirtip son bir ayda da hokus pokus yapıp ne olduğunu bana biri açıklasın\" diye konuştu. DEĞİŞİKLİK YAPMADIM Nuriye Kalkmaz, Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi\'ni kazandığını gösteren belgede kendisinin hiçbir değişiklik yapmadığını öne sürdü. Kalkmaz, \"Ben, hiçbir değişiklik yapmadım. Ekranda gördüğümün çıktısını aldım. 3 haneli, 5 haneli rakamlarda, MF-3, MF-4 puan türlerinde bir değişiklik yapmadım. ÖSYM ne yazmışsa onu ekrandan yazdır diyerek çıktısını aldım. Hata varsa benim hatam değildir. Hata ÖSYM\'nindir\" diye konuştu. FOTOĞRAFLI Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
1163514
haber
Hacettepe Üniversitesi'nden ülkücü grup hakkında açıklama: 40 cm pala ile diğer öğrencilere saldırdılar
Hacettepe Üniversitesi'nden ülkücü grup hakkında açıklama: 40 cm pala ile diğer öğrencilere saldırdılar
Hacettepe Üniversitesi'nin resmi Twitter hesabından, kendilerini 'Hacettepe Üniversitesi Teşkilatı (HÜT)' olarak tanımlayan bir grupla ilgili açıklama yayınlandı. Açıklamada, HÜT'ün üniversitenin resmi öğrenci topluluğu olmadığı belirtilirken grubun dahil olduğu bazı eylemler paylaşıldı. Bu eylemler arasında pala ile saldırı ve okuldaki diğer öğrencilerin darp edilmesi yer aldı. Üniversitenin resmi sosyal medya hesaplarından yapılan açıklamada kendilerine 'Hacettepe Üniversitesi Teşkilatı, HÜT' ismini veren grubun 3 yıldır okulda bir çok olaya karıştığını, "eğitim-öğretim faaliyetlerinin ve huzurun olumsuz etkilenmesine yol açacak eylemler içinde bulunduğunu" ifade etti. Bu grubun farklı zamanlarda bir çok öğrenciye saldırdığını, kar maskeleriyle güvenlik görevlilerini tehdit ettiğini ifade eden Hacettepe Üniversitesi yönetiminin açıklamasının tam metni şöyle: "HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ KAMUOYU DUYURUSU Bir süredir sosyal medyada Üniversitemizi ve üniversite bünyesinde görev yapan kişileri karalamaya yönelik bir takım paylaşımlar yapılmaktadır. Bu nedenle konuyu yeterince bilmeyen ve yanlış yönlendirilen kişileri ve kamuoyunu doğru bilgilendirmek için açıklama yapma gereği doğmuştur. 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve ilgili diğer mevzuat çerçevesinde, öğrencilerin uyması gereken kurallar, disiplin suçları, yürütülmesi gereken idari işlemler ve uygulanacak yaptırımlar hüküm altına alınmıştır. Diğer taraftan Üniversitemiz bünyesinde farklı konulara ve alanlara odaklanmış 148 öğrenci topluluğu, Hacettepe Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Öğrenci Toplulukları Kuruluş ve İşleyiş Yönergesi [https://hacettepe.edu.tr/duyuru/yonergeler/SKSOgrenciTopluluklariYonergesi.pdf] hükümlerine uygun olarak faaliyetlerini yürütmektedir. Söz konusu Yönergeye göre; öğrenci topluluklarının gerçekleştirecekleri etkinlikler için üniversiteden izin alma zorunluluğu bulunmaktadır. Sosyal medyada adı geçen 'Hacettepe Üniversitesi Teşkilatı. HÜT' resmi olarak kurulmuş ve faaliyet yürüten bir öğrenci topluluğu değildir. Söz konusu bu grubun içinde yer alan öğrenciler; 3 yıla yakın bir süredir çeşitli olaylara katılmış ve üniversite bünyesinde eğitim-öğretim faaliyetlerinin ve huzurun olumsuz etkilenmesine yol açacak eylemler içinde bulunmuşlardır. Bu eylemler arasında; -22.03.2022 tarihinde, izinsiz Nevruz kutlaması yapan bir grup öğrenci grubuna, bahse konu HÜT grubu tarafından müdahale edilmesi ve içlerinden bir tanesinin karşı gruptaki öğrencilere, yaklaşık uzunluğu 40 cm olan bir pala bıçak ile saldırması, - 28.03.2022 tarihinde, bu grup içerisinde yer alan 5 öğrencinin bir araya gelerek başka bir öğrenciyi dövmesi, - 13.12.2023 tarihinde, bu grup içerisinde yer alan 4 öğrencinin bir araya gelerek başka bir öğrenciyi dövmesi, - 27.02.2024 tarihinde, gece saat 23:50'de aynı grup içerisindeki 2 kişinin trafik levhaları, otobüs durakları ve bina kapılarına siyasi içerikli izinsiz afiş, pankart asması, etiket yapıştırması, güvenlik personeli tarafından söz konusu dokümanların toplanması nedeniyle yüzleri kar maskeli olarak 12 kişilik bir grup halinde bir araya gelerek güvenlik personelinin tehdit edilmesi, -30.04.2024 tarihinde, farklı öğrenci topluluklarının bir araya gelerek üniversite yönetiminden izin alarak organize ettikleri ABD ve İsrail Zulmüne Karşı Yürüyüş etkinliği sırasında, etkinliği sabote etmeye yönelik tutum sergilenmesi ve bahse konu grup içerisindeki bir öğrencinin "Kahrolsun Filistin" şeklinde yürüyüşe katılan öğrencileri provoke edecek slogan atması, "Pasifize etmek istiyorlar" Çeşitli tarihlerde, izinsiz eylem yapılması, pankart asılması ve slogan atılması, yer almaktadır. Yukarıda sıralanan tutum ve davranışlar yükseköğretim mevzuatı açısından suç niteliği oluşturmaktadır. Ayrıca bazıları ise ceza hukuku açısından suç niteliği oluşturabilecek niteliktedir. Hacettepe Üniversitesi ve görev yapmakta olan yetkilileri, bu tür fiiller karşısında yetki ve sorumlulukları çerçevesinde gerekli tedbirleri almakta yetkili ve sorumludur. Üniversite yönetimimizin anayasa, kanunlara bağlılığı ve milli, manevi hassasiyetleri, geçmiş dönemde yürütülen faaliyetler, akademik ve sosyal etkinlikler, şahsi duruşları ve paylaşımları incelenerek net şekilde görülebilir. Anonim hesaplardan sosyal medyada yapılan paylaşımlarla ulaşılmak istenen hedefin; yaşanan olayları saptırarak, Üniversitemizin ve görev yapan kişilerin anayasa ve kanunlar karşısında eşitlik ilkesine dayanan uygulamalarını baskı altına almak ve pasivize etmek olduğu değerlendirilmektedir. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Üniversitemizin huzur ortamını bozmaya çalışan hiçbir kişi ya da gruba tolerans gösterilmeyecek ve suç oluşturan tutum ve davranışlar içerisinde olan kişiler hakkında gerekli idari ve hukuki işlemlerin tesis edilmesine devam edilecektir. Kamuoyuna saygıyla duyurulur."
1147450
haber
Hacı Ömer Apartmanı soruşturmasında bilirkişi asli kusurlu bulamadı: Ebrar Siteleri'nin de müteahhiti olan Tevfik Tepebaşı tahliye edildi
Dosyada yapım sorumlusu müteahhit, statik proje müellifi, statik fenni mesul, belediye proje kontrol birimi “tali kusurlu” olarak yer aldı
Hacı Ömer Apartmanı soruşturmasında bilirkişi asli kusurlu bulamadı: Ebrar Siteleri'nin de müteahhiti olan Tevfik Tepebaşı tahliye edildi Dosyada yapım sorumlusu müteahhit, statik proje müellifi, statik fenni mesul, belediye proje kontrol birimi "tali kusurlu" olarak yer aldı 15 Ocak 2024 16:24 Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 60’tan fazla insanın hayatını kaybettiği Hacı Ömer Apartmanı hakkında yürütülen soruşturmada bilirkişi; eksiklikleri tespit etmesine rağmen asli sorumlu bulamadı. Dosyanın tek tutuklu sanığı müteahhit Tevfik Tepebaşı tahliye edildi. Davanın avukatlarından Naim Eminoğlu, "Savcılara şu asli kusurlu, bu tali kusurlu gibi bir direktif veremez bilirkişiler" açıklamasını yaptı. Ebrar Sitelerinin de müteahhiti olan Tevfik Tepebaşı’nın, söz konusu bilirkişi raporunun ardından tahliye edildiği öğrenildi. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı Deprem Suçları Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen, 60 kişinin hayatını kaybettiği Hacı Ömer Apartmanı dosyasında 2023’ün eylül ayında soruşturma savcısının değişmesinin ardından dosya bilirkişi raporu düzenlenmesi için Konya Teknik Üniversitesi’ne gönderilmişti. Bilirkişi, asli kusurlu bulamadı Dosyaya 5 Ocak’ta gelen bilirkişi raporunda pek çok eksiklik bulunduğu ve bu yüzden pek çok konuda değerlendirme yapılamadığı belirtilmesine rağmen sorumluların kusur tespiti yapıldı. Bilirkişi raporunda "asli kusurlu" bulunamazken yapım sorumlusu müteahhit, statik proje müellifi, statik fenni mesul, belediye proje kontrol birimi "tali kusurlu" olarak yer aldı. Dosyada zemin etüt raporu yok Bilirkişi raporunda dava dosyasında bina ait zemin etüt raporunun bulunmadığı, ancak binanın yapı tarihinde zemin etüt raporunun bulunma zorunluluğunun olmadığı notu da düşüldü. Raporda, bu tespitler şöyle ifade edildi: "Dava dosyasında zemin etüt raporu bulunmadığından (yapım tarihinde mecbur değildir) ve Hacı Ömer Apartmanı'nın statik proje ve hesap dokümanlarında da zemin özellikleri ve zemin sınıfı belirtilmediğinden hangi ivme kayıt verilerinin, binaya etki eden deprem yükü açısından daha yakın sonuç verebileceği net değildir." Herhangi bir ölçüm yapılmamış, temel boyutu tespit edilmemiş Bilirkişi raporunda yer alan eksikliklerden birisi ise binaya dair iki kez yapılan olay yeri inceleme raporuna ilişkin oldu. Raporda, olay yeri inceleme raporlarında "herhangi bir ölçüm yapılmadığı ve temel boyutunun tespit edilemediği" şöyle belirtildi: "Binaya ait 18 Şubat 2023, 4 Mart 2023 tarihli olay yeri inceleme raporlarında, temel ile ilgili kayda Şekil 11'de verilen görsel yer almaktadır. Fakat herhangi bir ölçüm yapılmamış ve temel boyutu tespit edilmemiştir. Bu nedenle temelin boyut ve donatısının statik projeye uygunluğu hakkında yeterli bir değerlendirme yapılamamıştır. Söz konusu temelin projede hangi temele ait olduğu belirtilmemiştir. Fakat kesin olarak projede verilen kesite benzerlik göze çarpmaktadır. Bu nedenle de detayları verilen 3 boyutlu modelde proje verileri esas alınmıştır. "Hacı Ömer Apartmanı'na ait 18 Şubat 2023, 4 Mart 2023, 21 Mart 2023 ve 24 Mart 2023 tarihli olay yeri ve malzeme test raporlarında, kolon boyut ve donatıları hakkında net bir bilgi yer almamaktadır. Fakat raporlarda etriye aralıklarının çok fazla olduğu söylenmektedir. Bir ölçüm yapılmadığı için bununla ilgili bir değerlendirme yapılamamıştır." Avukat: Bilirkişi raporunda pek çok hukuka aykırı husus var Davanın avukatlarından Naim Eminoğlu, bilirkişi raporuyla ilgili olarak ANKA Haber Ajansı’na şu değerlendirmeleri yaptı: "Takip ettiğimiz deprem soruşturmalarından birinden bir tahliye haberi aldık. Bu tahliye haberi, müvekkillerimizin yakınlarını kaybettiği Hacı Ömer Apartmanı soruşturmasına ilişkindi. Bu soruşturmada aynı zamanda Ebrar Sitelerinin de müteahhiti olan Tevfik Tepebaşı tutuklanmıştı geçtiğimiz temmuz ayında. Ancak 5 Ocak tarihinde biz tahliye edildiğini savcılıktan öğrendik. Tahliye edilme gerekçesi olarak da bilirkişi raporu bize gösterildi. Bilirkişi raporunda ise pek çok hukuka aykırı husus var. En başta zaten bilirkişi, raporun sonunda binanın yapımındaki tüm sorumluları kamu görevlileri de dahil herkesin tali kusurlu olduğunu belirtmiş. Bu, başlı başına hukuka aykırı bir durum. Bilirkişilerin böyle bir görevi yok. Bu kabul edilemez bir tutum. Yani savcılara şu asli kusurlu, bu tali kusurlu gibi bir direktif veremez bilirkişiler. Zaten bizim savcılıkla yaptığımız görüşmede savcılık, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu konuda, deprem soruşturmaları konusunda bilirkişi raporlarına uyulması gerektiğini söyledi. Yani bilirkişi raporlarına göre hareket ediyor maalesef bu konuda savcılıklar. Ayrıca raporda, pek çok eksiklik tespit edilmiş. Ancak bazı hususlar, binanın 1997 yılında yapılmasından dolayı tespit edilememiş. Bu tespit edilemeyen hususlara değinilerek tali kusurlu olduğu söyleniyor ancak pek çok eksiklik de mevcut binada. Biz şunu da tespit ettik. Binanın yıkıldığı yerde yapılan ön bilirkişi raporu vardı. O bilirkişi raporuyla bu bilirkişi raporu arasında hiçbir benzerlik yok. O bilirkişi raporunda binanın yapıldığı malzemelerin eksik olduğu, kum kullanıldığı, betonun dağıldığı gibi hususlar vardı. Ancak bu bilirkişi raporunda bunlara hiç değinilmemiş. Açık bir şekilde bir çelişki var iki raporda. Ancak savcılık, son bilirkişi raporuna dayanarak Tevfik Tepebaşı’nı yüzlerce kişinin öldürülmesinde sorumlu olan kişiyi Hacı Ömer Apartmanı soruşturması kapsamında tahliye etti. Biz bunu kabul etmiyoruz, adalet istiyoruz."
1163195
haber
Haciz sırasında avukata saldıran fabrika sahibi kadına 6 yıl hapis talebi
Haciz sırasında avukata saldıran fabrika sahibi kadına 6 yıl hapis talebi
Kayseri'de, avukat Coşkun Özbek'i, haciz işlemine gittiği fabrikada darbedip, yanında gelen avukat Kübra Kürkçü'ye de hakaret ettiği suçlamasıyla gözaltına alınan ve adli kontrol tedbiriyle serbest bırakılan fabrika sahibi Serpil Y. hakkında, 'Görevi yaptırmamak için direnme' suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar, 'Hakaret'ten de 1 yıldan 2 yıla kadar olmak üzere toplam 6 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Kayseri Barosu avukatlarından Coşkun Özbek, meslektaşı Kübra Kürkçü ile geçen yıl 24 Ağustos'ta, haciz işlemleri için Kayseri Organize Sanayi Bölgesi'ndeki bir fabrikaya gitti. Daha önce geçirdiği kaza nedeniyle ayağına dikiş atılan Özbek, işlemler sırasında fabrika sahibi Serpil Y.'nin saldırısına uğradı. Serpil Y., saldırı sırasında, "Sen neyi bekliyorsun? Ayağın tutuyor mu, kırayım mı? Kimi istiyorsan ara, darbetti beni" dedi. Avukat Coşkun Özbek ise görüntüleri kaydeden meslektaşına, "Polisi arar mısın?" dedi. Bu sırada Serpil Y.'ye yanındaki kızı engel olmaya çalıştı. Olay sonrası avukat Coşkun Özbek ve meslektaşı Kübra Kürkçü, savcılığa suç duyurusunda bulundu. Polis ekiplerinin gözaltına aldığı Serpil Y., emniyetteki işlemleri sonrası sevk edildiği adliyede çıkarıldığı nöbetçi mahkeme tarafından yurt dışı çıkış yasağı şartıyla, adli kontrol tedbiriyle salıverildi. İddianame hazır Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturma tamamlanarak iddianame hazırlandı. Kayseri Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianamede, sanık Serpil Y. hakkında, 'Görevi yaptırmamak için direnme' suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar, 'Hakaret'ten de 1 yıldan 2 yıla kadar olmak üzere toplam 6 yıla kadar hapis cezası istendi. İddianamede ifadesine de yer verilen fabrika sahibi sanık Serpil Y.'nin, "Koltuk değneği ile birkaç defa vurdum. İlaç kullanıyordum. O gün ilaçlarımı almadığımdan dolayı sinirle böyle bir şey yaptım. Pişmanım" dediği öğrenildi. Asliye Ceza Mahkemesi'nin iddianameyi kabul etmesinin ardından Serpil Y., ileriki günlerde ilk kez hakim karşısına çıkacak.
1076761
haber
Hacizli mallara e-satış dönemi
Hacizli mallara e-satış dönemi
Hacizli malların satışında açık arttırmayla fiziksel satış dönemi bitiyor. Hürriyet'ten Oya Armuçtu'nun haberine göre; Adalet Bakanlığı’nın Mart 2022’de pilot uygulaması başlatılan hacizli malların elektronik ortamda açık artırmayla satışı yöntemi, 8 Mart 2023’e kadar Türkiye çapında uygulamaya geçirilecek. Yeni modelle artık mezat salonlarında gerçekleştirilen fiziki satış dönemi kapanacak. Bu malların açık arttırma işlemleri tamamen elektronik ortamda yapılacak. Açık arttırmayla satış işlemlerinde, taşınırın açık arttırma şartnamesi, taşınır ya da taşınmazların elektronik satış ortamında açık arttırma ilanı, açık arttırma şartnamesi, gazete ilanı ve artırma sonuç tutanağının kullanımında zorunluluk bulunuyor. Arttırmaya katılabilmek için hacizli malın değerinin yüzde 10’unu karşılayacak tutardaki nakit teminatın en geç arttırma süresinin bitiminden önceki gün saat 23.30’a kadar satışı yapan icra dairesinin banka hesabına Elektronik Satış Portalı üzerinden yatırılması zorunlu. Portalda yapılan açık arttırmada teklif verme süresi 7 gün olarak belirlenirken, elektronik ortamda teklif verebilmek için Adalet Bakanlığı’nca hazırlanan sözleşmenin katılımcılar tarafından kabul edilmesi gerekli. Açık artırmada, teklif verenlerin kişisel bilgileri, artırma süresi içinde bilişim sistemini işleten kamu görevlileri hariç hiç kimse tarafından görülemeyecek.
248803
haber
Hacklenen Agos sitesine 'Ne mutlu Türküm diyene' mesajı!
Dink'in katledilişinin yıldönümünün bir gün sonrasında Agos'un sitesi hacklenerek, 'Birileri Hrant mı diyor hala' ve 'Ne mutlu Türküm diyene' gibi mesajlar paylaşıldı
Hacklenen Agos sitesine 'Ne mutlu Türküm diyene' mesajı! Dink'in katledilişinin yıldönümünün bir gün sonrasında Agos'un sitesi hacklenerek, 'Birileri Hrant mı diyor hala' ve 'Ne mutlu Türküm diyene' gibi mesajlar paylaşıldı 20 Ocak 2014 16:54 2007 yılında suikasta kurban giden Agos’un eski Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in katledilişinin 7. yıldönümü 19 Ocak’tan bir gün sonra, gazetenin internet sitesi hacklendi. "Serberus" rumuzlu kişi tarafından hacklenen Agos’un giriş sayfasında, Mustafa Kemal Atatürk fotoğrafıyla birlikte, "Birileri Hrant mı diyor hala! ‘Türk’ten boşalacak o zehirli kanın yerini dolduracak temiz kan, Ermeni’nin Ermenistan’la kuracağı asil damarında mevcuttur.’ 13 Şubat 2004 Hrant Dink. Serberus Reis says: Biz bu sözlerinizi unutmadık, unutturmayacağız! Dünyada tek bir Türk kalsa bile sizlerin peşinde olacaktır. Bunu unutmayın. MEMLEKET MESELESİ! Justic4: Ne mutlu Türküm diyene! Joedalton: Sesimizi duyurmaya geldik!!" mesajı yer aldı.
134207
haber
Hadım yasasını halka sordular, rekor destek çıktı!
Konsensus , 1500 kişiye çocuk tacizcilerinin hadım edilmesini destekleyip destemediklerini sordu.
Hadım yasasını halka sordular, rekor destek çıktı! Konsensus , 1500 kişiye çocuk tacizcilerinin hadım edilmesini destekleyip destemediklerini sordu. 21 Mart 2011 02:00 T24- Konsensus Araştırma Şirketi, seçmen nüfusu temsil etme yeteneğine sahip 1500 kişiye çocuk tacizcilerinin hadım edilmesini destekleyip destemediklerini sordu. Katılımcıların yüzde 77.6'sı yasayı desteklediklerini belirtti. Konsensus’un Habertürk için yaptığı "Türkiye Gündemi-Şubat 2011’’ başlıklı anket çalışmasında siyasi gündemin yanısıra toplumda tartışma konusu olan maddelerle ilgili de ilginç sonuçlar yer aldı. Konsensus bu çalışma için 4-10 Mart tarihleri arasında 81 ilin hem kentsel, hem de kırsal kesimlerinde, seçmen nüfusunu temsil etme yeteneğine sahip 18 yaş üstü 735’i erkek, 765’i kadın toplam 1500 kişiyle telefon anketi yöntemiyle görüştü, halkın nabzını tuttu. Konsensus, araştırmaya katılanlara, AK Parti kadın milletvekilleri Alev Dedegil ve Aşkın Asan’ın çocuk tacizcilerinin hadım edilmesine imkân tanıyan kanun teklifini sordu. Ankete katılanların yüzde 77.6’sı hadım yasasını desteklediklerini belirtirken, "desteklemiyorum’’ diyenlerin oranı yüzde 17.1’de kaldı. Konsensus, küçük çocuklara tacizde bulunanları hadım etme yasasını araştırmaya katılan 1500 kişiye sordu. Ankete katılanların yüzde 77.6’sı hadım yasasını desteklediğini belirtirken desteklemeyenlerin oranı yüzde 17.1’de kaldı.
38649
haber
Hadise'nin poposu sıktı
Oyuncu Pelin Batu, 'Sürekli popo sallayan kadın görmekten çok sıkıldım' diyerek Hadise'yi eleştirdi.
Reha Muhtar’ın sunduğu CNNTürk’teki "Çok Farklı" programının konukları Rojin, Pelin Batu, modacı Rabia Yalçın ve rapçi Ayben’di. Programın Eurovision temsilcimiz Hadise ve Hadise’nin bir türlü yayınlanmayan klibinin tartışıldığı bölümüne Pelin Batu’nun sözleri damga vurdu. Eurovision’un bu kadar ciddiye alınmaması gerektiğini savunan Batu, "Hadise’yi, Beyonce’e çok benzetiyorum. Sürekli popo sallayan kadın görmekten çok sıkılmış durumdayım. Hepsi aynı geliyor bir süre sonra. Müzikler aynı, modelleri aynı, büyük popolu ve büyük göğüslü... Tek tip olunca hiçbir şey fark edemiyoruz" dedi.
49225
haber
Hadise'ye sahip çıktılar
Kıyafeti, koreografisi, sahne şovu ve sesiyle pek çok eleştiri alan Hadise’ye müzik dünyasının ünlüleri ise sahip çıkıyor.
Özellikle kıyafeti, koreografisi, sahne şovu ve sesiyle pek çok eleştiri alan Hadise’ye müzik dünyasının ünlüleri ise sahip çıkıyor. Funda Arar’ın "Yarışmaya büyük bir baskı altında katıldı. Kıyafetiydi şuydu buydu denilerek çok uğraştılar kızla. Yine de başarıyla döndü" dediği Hadise için Zeynep Casali’nin yorumu ise şu oldu: "Hasta olmasına ve yaşadığı büyük gerginliğe rağmen güzel bir peformans sergiledi. Ben yorumunu da beğendim. Ama oy sistemi sonucu yüksek puanlar toplayamadık. Herkes komşusuna oy verdi." Funda Arar İlk beşin arasında yer alması çok güzeldi. Çok baskı altında yarışmaya gitti. O kadar baskı yapılmamalıydı. Yine de başarıyla döndü. Kıyafetiydi şuydu buydu denilerek çok uğraştılar kızla. Zeynep Casalini Hasta olmasına ve üzerindeki büyük gerginliğe rağmen güzel bir peformans sergiledi. Ben yorumunu da beğendim. Oy sistemi sonucu yüksek puanlar toplayamadık. Herkes komşusuna oy verdi. Alişan Ben çok beğendim, şarkı çok güzeldi. O şarkının diğer şarkılardan farkı vardı ama maalesef bazı ülkeler göremediler. Ama yine de çok büyük bir başarı dördüncü olmak. Emrah Ülkemizi en iyi şekilde temsil etti. Elinden geleni yaptığını düşünüyorum ama birincilik kısmet değilmiş. Banu Zorlu Hadise, final öncesi basında çıkan eleştirilerin yarattığı gerilime ve hastalığına rağmen iyi bir performans sergiledi. Eğer Eurovision öncesi konserlere gitmese, biraz dinlenmeyi tercih etse daha da iyi olurdu. Final gecesi sesinde problemler olsa da ülkemiz için iyi bir başarı. Mine Güzel ve başarılı bir sonuç aldık. Türkiye’yi en iyi şekilde olumsuzluklara rağmen başarılı temsil etti. Gökçe En enerjik ve insanı eğlendiren şarkılardan biriydi. Kıyafeti ve koreografiyi fazla beğenmedim. Müzik çok fazla duyulmadığından Hadise tek başına şarkı söylüyor gibiydi. Alex Herşeye rağmen Türkiye’yi yurtdışında çok güzel bir şekilde temsil etti. Şarkı söylerken bazı sorunlar olsa da güzel bir derece elde ettik. Berksan Birinci olan Norveç’i beğenmedim bir anaokulu toplantısında çıkan sempatik çocuklar gibiydiler. Azerbaycan’ın 3’üncülüğüne sevindim ama Hadise’nin 4’üncülükten daha iyi bir sonuç hak ettiğinine inanıyorum. Özgün Benim iki favorim vardı Hadise’nin haricinde. Yunanistan ve Azerbaycan. Hadise’nin hakkı en kötü 2’ncilikti. Kıyafeti çok tartışıldı ben de daha modern bir şey bekliyordum ama kıyafet, şarkı ya da şarkıcının yarışmada hiçbir etkisi olmadığını gördük. Arkadaş grupları oturmuş kendi arasında yarışma yapıyormuş gibi bir durum oldu. Altay Hadise’nin sahne performansını, yorumunu beğendim. Tabii ki heyecandan aksaklıklar olabilir. Kıyafetini beğenmedim. Şarkımız ise birinciliği hak ediyordu. Hadise’yi meslektaşlarının dışında ünlü isimlerde değerlendirdi: Hıncal Uluç Hadise’yi hem alnından hem yanaklarından öpüyorum. Çünkü Fransa’nın Patricia Kaas’ını ve İngiltere’nin şarkısını yapan aynı zamanda dünyaca ünlü The Phantom of The Opera’nın bestecisi olan Andrew Lyodwebber’in bestesini yaptığı parçayı geride bıraktı. Gencay Gürün Daha yarışma başlamadan kızın üzerine çok gidildi. Moralini çok bozdular. Daha yarışma bitmeden Hadise’yi eleştirdiler. Eleştirmek için yarışmanın bitmesini bekleselerdi daha iyi olurdu. Ben Hadise’yi ve şarkıyı beğendim. Vural Gökçaylı Performansı muhteşemdi, çok iyiydi. Fiziğini de ben çok beğeniyorum ama elbisesi çok kötüydü. Elbisesi daha iyi olsaydı daha iyi derece alacağından eminindim. Sanatı ve sesi güzeldi. Vücudunu çok güzel kullandı.
1148705
haber
Hafif limon, bir tutam tuz: Kimyagerden "kusursuz" poşet çay nasıl yapılır tarifi
Çay deyince ABD aklımıza gelen ilk ülke değildir. Çayı ılık musluk suyuyla yaparlar, her zaman kahvenin gölgesindedir. Ancak ABD'li bir bilim insanı, mükemmel çay için tarifi bulduğunu iddia ediyor. Bryn Mawr Üniversitesi'nden kimyager Michelle Francl'a göre iyi çayın sırrı, bir tutam tuz ve çay poşetinin iyice sıkılmasında saklı. "ABD'de iğrenç çaylar içebilirsiniz. Korkunçtur" diyen Francl, "Ülkenin orta batı bölgesinde büyüdüm; burada yoğunlukla kahve içilir, ancak benim tercihim hep çay oldu. Çay üzerine çok uzun süreler çalıştım" ifadelerini kullandı. Francl, "Bunca yıl boyunca kimya ve çay çalışmama rağmen hala yeni şeyler öğreniyorum" dedi. Kimyagerin ilk tavsiyesi çayı alçak ve geniş kupalarda içmek ve kupayı önceden biraz ısıtmak. Francl'a göre sıcaklık kafein ve antioksidan miktarını artırıyor, bu da "hayati önemde aromatik bileşenler yaratıyor". Francl ayrıca çayın daha fazla hareket edebildiği büyük çay poşetleri kullanılmasını tavsiye ediyor. Kimyager Francl'ın "kusursuz" çay için tavsiyeleri şöyle: - Bir tutam tuz ekleyin. Tuzdaki sodyum iyonu, demlediğinizde çayın tadını acı hale getiren kimyasal mekanizmayı engeller. - Çay poşetini hızlı hızlı birçok kez suya batırın ve sıkın- Bu, kafeinin suda yavaş yavaş çözünmesini sağlayıp oluşan ekşimsi tanenleri azaltacaktır. - Kafeinsiz çay yapmak için çay poşetini 30 saniye boyunca suya koyun ve daha sonra suyu dökün. Daha sonra aynı çay poşetine su ekleyip 5 dakika boyunca demleyin. - Biraz limon suyu sıkmak, çay ve sudaki kimyasal elementler sebebiyle bazen içeceğin yüzeyinde oluşan "köpüğü" giderebilir. - Çayın aroması neredeyse tadı kadar önemlidir; bu nedenle paket servis fincanından içerken en iyisi kapağını çıkarmaktır.
625251
haber
Hafif ticari araç ile otomobil çarpıştı: 3 yaralı
Bülent DİKTEPE/SAFRANBOLU (Karabük), (DHA)- KARABÜK'ün Safranbolu ilçesinde hafif ticari araç ile otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen kazada 3 kişi yaralandı
Bülent DİKTEPE/SAFRANBOLU (Karabük), (DHA)- KARABÜK\'ün Safranbolu ilçesinde hafif ticari araç ile otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen kazada 3 kişi yaralandı. Kaza, öğle saatlerinde, Karabük- Bartın yolu Eflani kavşağında meydana geldi. Bartın yönüne giden Mustafa Akyüz (70) yönetimindeki 78 SV 327 plakalı hafif ticari araç, kavşakta Satılmış Kızıl\'ın (62) kullandığı 34 RLG 99 plakalı otomobille çarpıştı. Kazada Mustafa Akyüz, Satılmış Kızıl ve Kadriye Kızıl (53) yaralandı. Otomobilde sıkışan Satılmış Kızıl ve Kadriye Kızıl itfaiye ekiplerince araçtan çıkarıldı. Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan yaralılar tedavi altına alındı. Kazayla ilgili soruşturma başlatıldı. FOTOĞRAFLI Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
511448
haber
Hafif ticari aracın zulasından 50 kilo eroin çıktı
Orhan AŞAN/VAN, (DHA)- VAN'ın Başkale ilçesinde, polisin bir hafif ticari araçta yaptığı aramada 50 kilo 240 gram eroin ele geçirildi, 2 kişi gözaltına alındı
Hafif ticari aracın zulasından 50 kilo eroin çıktı Orhan AŞAN/VAN, (DHA)- VAN'ın Başkale ilçesinde, polisin bir hafif ticari araçta yaptığı aramada 50 kilo 240 gram eroin ele geçirildi, 2 kişi gözaltına alındı 13 Aralık 2017 14:39 Orhan AŞAN/VAN, (DHA)- VAN\'ın Başkale ilçesinde, polisin bir hafif ticari araçta yaptığı aramada 50 kilo 240 gram eroin ele geçirildi, 2 kişi gözaltına alındı. Başkale İlçe Emniyet Müdürlüğü\'ne bağlı Narkotik Suçlarla Mücadele Grup Amirliği ekipleri, Hakkari- Van karayolunda oluşturulan uygulama noktasında şüphelendikleri bir aracı durdurdu. Ekipler tarafından, araçta yapılan aramada, arka koltuklar ile bagaj kısmında gizlenmiş vaziyette, 100 paket halinde toplam 50 kilo 240 gram eroin ele geçirildi. Eroin ile ilgili araçtaki V.B. ve S.B. gözaltına alınırken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı. FOTOĞRAFLI Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
1164804
haber
Hafize Gaye Erkan geri mi dönüyor; Hazine ve Maliye Bakanlığı iddialarla ilgili açıklama yaptı
Hazine ve Maliye Bakanlığı "kamu bankalarında atamaların netleştiği" haberini yalanladı
Hafize Gaye Erkan geri mi dönüyor; Hazine ve Maliye Bakanlığı iddialarla ilgili açıklama yaptı Hazine ve Maliye Bakanlığı "kamu bankalarında atamaların netleştiği" haberini yalanladı 14 Mayıs 2024 12:01 Hazine ve Maliye Bakanlığı, kamu bankalarındaki atamaların netleştiği haberlerinin gerçeği yansıtmadığını bildirdi. Eski Merkez Bankası Başkanı Hafize Gaye Erkan'ın, İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı’na (OECD) Türkiye daimi temsilcisi olarak atanacağı iddia edilmişti. Bakanlıktan, Patronlar Dünyası'nda yer alan habere ilişkin yazılı açıklama yapıldı. Söz konusu internet sitesinin son günlerde Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e atfen gerçek dışı haberler yaptığına işaret edilen açıklamada, "Bugün de 'Mehmet Şimşek kararını verdi, atamalar netleşti' şeklinde bilinçli ve bir maksat için yapıldığı anlaşılan haberlerine devam ettiği görülmüştür. Bu haberler sadece spekülasyon niteliğinde olup, masa başı kendi uydurmalarıdır. İtibar etmeyiniz." ifadesi kullanıldı.
134303
haber
Hafta sonu bahar geliyor
İlkbahar yağmurları yerini güneşe bırakıyor, İstanbul'da 8 derece olan sıcaklık cumartesi günü 16'yı görecek.
Ntvmsnbc.com'da yer alan habere göre, İstanbul olmak üzere Marmara'dan sonra bugün Ege, Karadeniz, İç Anadolu'da da hava soğumaya başladı. Rüzgarların da kuvvetli ve soğuk esmesi hissedilen sıcaklığı düşürüyor. Romanya üzerinden inen soğuk hava iki gün daha kalacak. Perşembeden itibaren sıcaklık yeniden yükseliyor. Önümüzdeki hafta sonu ılık havanın etkisinde geçecek. Yarından itibaren yağışlar da azalıyor. İstanbul, Ankara ve İzmir'in üç günlük sıcaklık değerleri şöyle: Hafta sonu hava Türkiye genilinde ılık ancak batı bölgelerde gökyüzünde biraz bulut görülebilir. İstanbul'da yarın yağmur hafif olarak yağacak. Çarşamba ve perşembe günü hava bulutlu, sonrasında daha güneşli olacak.
271859
haber
Hafta sonu fırtına ve soğuk hava geliyor
Meteoroloji, hava sıcaklıklarının pazar gününden itibaren 6 ila 10 derece arasında azalacağını, Marmara ve Ege'de fırtına beklendiğini açıkladı
Türkiye, hafta sonunu serin ve yağışlı havanın etkisinde geçirecek. Hava sıcaklığının, Cumartesi günü batı kesimlerde, Pazar günü İç ve doğu kesimlerde hissedilir derecede (6 - 10 derece) azalacağı tahmin ediliyor. Anadolu Ajansı'nın haberine göre, Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, Türkiye, yarın akşam saatlerinden itibaren batı kesimlerinden başlayarak yeni bir yağışlı sistemin etkisine girecek. Hafta sonu ülkenin büyük bölümünde sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlarla birlikte Marmara Bölgesi ile Ege kıyılarında fırtına bekleniyor. Hava sıcaklığının, 27 Eylül Cumartesi günü batı kesimlerde, 28 Eylül Pazar günü iç ve doğu kesimlerde 6-10 derece azalacağı tahmin ediliyor. Tahminlere göre, yarın akşam saatlerine doğru batı kesimlerde başlayacak yağışlar, gece saatlerinden itibaren Marmara'nın batısı (Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale ve Balıkesir'in kıyı ilçeleri ) ile Kıyı Ege'de (İzmir, Aydın ve Muğla) sağanak ve gök gürültülü sağanak şeklinde kuvvetli olacak. Cumartesi günü, Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu, Batı ve Orta Karadeniz ile Gaziantep, Kilis ve Adıyaman çevreleri, sağanak ve gök gürültülü sağanak yağışlı, diğer bölgeler ise parçalı bulutlu geçecek. Yağışlar, Marmara, kıyı Ege, ve Akdeniz bölgesinde kuvvetli ve yer yer şiddetli etkisini gösterecek. Rüzgar, Marmara Bölgesi ile Ege kıyılarında kuvvetli ve fırtına şeklinde esecek. Pazar günü de kıyı Ege ve Doğu Anadolu'nun güneydoğusu dışında ülke genelinde sağanak ve gök gürültülü sağanak bekleniyor. Yağışlar, Marmara'nın doğusu, Karadeniz, İç Anadolu'nun doğusuyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun batısında kuvvetli ve yer yer şiddetli olacak. Rüzgar, Marmara Bölgesi ile Ege kıyılarında kuvvetli ve fırtına şeklinde esecek. Pazartesi günü ise yağışlı sistem, kuzey ve doğu kesimlerde etkili olduktan sonra ülkeyi terk edecek.
1002936
haber
Hafta sonu sıcaklıklar 10 derece birden değişiyor!
Kar etkisini kaybedecek; İstanbul’da 3 dereceye kadar düşen sıcaklıklar pazar günü 14 dereceyi aşacak
Hafta sonu sıcaklıklar 10 derece birden değişiyor! Kar etkisini kaybedecek; İstanbul’da 3 dereceye kadar düşen sıcaklıklar pazar günü 14 dereceyi aşacak 23 Aralık 2021 12:02 Meteoroloji'nin tahminlerine göre hava durumu birkaç gün içinde ciddi şekilde değişecek. Kar yağışı etkisini kaybederken hava sıcaklıkları 10 dereceye dolaylarında yükseliş yaşayacak. Türkiye’yi etkileyen karlı hafta adım adım geride kalıyor. Meteoroloji’nin tahminlerine göre yarından itibaren hava sıcaklıkları hissedilir derecede yükselecek, yükseliş hafta sonu da devam edecek. İstanbul’da 3 dereceye kadar düşen sıcaklıklar pazar günü 14 dereceyi aşacak. Kar etkisini kaybediyor Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan son değerlendirmeler şöyle: "Ülkemizin kuzey, iç ve doğu kesimlerinin parçalı ve çok bulutlu, Karadeniz'in kıyı kesimi ve Doğu Anadolu'nun güneydoğusu ile İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Yalova, Karabük, Çorum ve Amasya çevreleri ile Bursa’nın kuzey kesimlerinin karla karışık yağmur ve kar yağışlı, diğer yerlerin az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. İç ve doğu kesimlerde buzlanma ve don olayı ile birlikte pus ve sis bekleniyor."
844025
haber
Haftalık gazete Boyun Eğme hakkında toplatma kararı
“Bağımsızlık ve Kardeşlik İçin” manşetiyle çıkan gazetenin 190. Sayısı hakkında toplatma kararı verildi
Haftalık gazete Boyun Eğme hakkında toplatma kararı "Bağımsızlık ve Kardeşlik İçin" manşetiyle çıkan gazetenin 190. Sayısı hakkında toplatma kararı verildi 16 Ekim 2019 19:20 Haftalık siyasi gazete Boyun Eğme’nin ‘Bağımsızlık ve Kardeşlik İçin’ manşetiyle çıkan 190. sayısı toplatılıyor. TKP’den yapılan açıklamada kararın haftasonu yapılan gözaltı kararıyla aynı şekilde hukuksuz olduğu belirtildi. SoL’un haberine göre savcılık gazetenin 190. Sayısı için "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme suçu" iddiasıyla toplatma kararı aldı. İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı kararına gerekçe olarak "Suriye’den elinizi çekin" fotoğrafı ve "Başka ülkelerin iç işlerine müdahaleye, asker yollamaya, cihatçı çeteleri beslemeye, desteklemeye, ABD ile gizli pazarlıklara, NATO’ya, emperyalist üslere hayır!" ifadelerini gösterdi. Türkiye Komünist Partisi’nden (TKP) yapılan açıklamada toplatma kararının haftasonu İzmir’de gazetenin satışını yapan TKP üyelerinin gözaltına alınması gibi hukuksuz olduğu belirtildi. TKP açıklamasında "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme suçu"nun gazetedeki cümlelerle değil, bu cümleleri yasaklamakla işlendiği belirtildi.
377526
haber
Haftanın MVP'si Fabien Causeur
Fabien Causeur, 12. haftanın en değerli oyuncusu (MVP) unvanının sahibi oldu
THY Avrupa Ligi'nde Alman ekibi Brose Bamberg'in Fransız basketbolcusu Fabien Causeur, 12. haftanın en değerli oyuncusu (MVP) unvanının sahibi oldu. Organizasyonun internet sitesinden yapılan açıklamaya göre, Brose Bamberg'in sahasında Anadolu Efes'i 91-83 yendiği maçta 35 verimlilik puanıyla oynayan Causeur, sezonun 12 haftasında MVP ödülüne layık görüldü. Karşılaşmayı 28 sayı, 3 asist ve 1 ribauntla tamamlayan 29 yaşındaki oyun kurucu, iki sayılık atışlarda 9'da 8, üç sayı çizgisinin gerisinden 5'te 3, serbest atışlarda ise 3'te 3 isabetle oynadı. Yunan ekibi Panathinaikos Superfoods'un oyun kurucusu Nick Calathes 34 verimlilik puanıyla ikinci sırada yer aldı. Yunan basketbolcu, takımının Fenerbahçe'yi 81-70 yendiği maçta 16 sayı, 11 asist, 5 top çalma ve 8 ribauntluk performans sergiledi. Haftanın en verimli üçüncü basketbolcusu ise Darüşşafaka Doğuş'un oyun kurucusu Brad Wanamaker oldu. ABD'li basketbolcu, takımının İspanyol ekibi Real Madrid'i 81-68'lik skorla geçtiği maçta 27 sayı, 2 ribaunt, 2 top çalma ve 1 asistle oynayarak 31 verimlilik puanı elde etti.
169643
haber
Hague: Mektup vermesini önermiyoruz LONDRA (A.A)
Hague: Mektup vermesini önermiyoruz LONDRA (A.A)
-Hague: Mektup vermesini önermiyoruz LONDRA (A.A) - 19.09.2011 - İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, ''Filistin'in Birleşmiş Milletler'de tanınmak için mektup vermesini önermediklerini, bunun ihtilafa yol açacağını'' söyledi. 66. dönem BM Genel Kurulu üst düzey toplantılarına katılmak üzere New York'ta bulunan Hague,İngiltere'nin İsrail-Filistin sorununda iki devletli çözümden yana olduğunu hatırlattı. William Hague, ''New York'ta bu hafta yapılacak görüşmelerden ve müzakerelerden çıkacak en iyi sonuç, Filistinlilerin ve İsraillilerin yeniden müzakerelere başlamaya karar vermesi olur'' dedi. Hague, ''Filistinlilerin neyi ortaya koyacaklarını henüz söylemediklerini'' belirtti. Hague, ABD'nin Filistin'in BM'ye üyelik başvurusunu veto edeceğini de anımsattı. New York'ta bugün Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşen İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, yarın da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya gelecek.
1155587
haber
Haiti Başbakanı Ariel Henry, istifa etmeyi kabul etti
Henry, şu anda Porto Riko'da mahsur kalmış durumda
Haiti Başbakanı Ariel Henry, istifa etmeyi kabul etti Henry, şu anda Porto Riko'da mahsur kalmış durumda 12 Mart 2024 08:21 T24 Dış Haberler Karayip ülkeleri grubu başkanı ve Guyana Devlet Başkanı Irfaan Ali, ülkede haftalardır devam eden baskı ve artan şiddet olaylarının ardından Haiti Başbakanı Ariel Henry'nin istifa etmeyi kabul ettiğini açıkladı. Henry istifayı bölge liderlerinin pazartesi günü Jamaika'da bir araya gelerek Haiti'de siyasi geçiş sürecini tartışmalarının ardından geldi. Ağır silahlı çeteler son günlerde Haiti'nin başkenti Port-au-Prince sokaklarını kontrol altına alarak seçimle gelmemiş olan Ariel Henry'nin istifasını talep ediyordu. Port-au-Prince ve çevresindeki bölgede bir ay süreyle olağanüstü hal ilan edilirken sokağa çıkma yasağı da uzatıldı. Henry, çetelerin polis karakollarına saldırdığı ve Haiti'nin en büyük iki hapishanesini bastığı sırada şiddetle mücadeleye yardımcı olacak uluslararası bir güvenlik gücünün konuşlandırılmasına ilişkin bir anlaşma imzalamak üzere Kenya'da bulunuyordu. Haiti'nin uluslararası havalimanında devam eden saldırıların ardından Henry'yi taşıyan uçağın inişi durduruldu. İstifası birkaç gündür bekleniyordu. Karayip ülkelerinden oluşan Caricom grubu, Henry'nin Haiti'nin istikrarı önünde bir engel olarak görüldüğünü ve bir geçiş konseyine geçişin başlayabilmesi için görevinden çekilmesi gerektiğini açıkça ifade etmişti.
1166619
haber
Haiti'de başkent sokakları, domuzların yediği cesetlerle doldu
Haiti'de başkent sokakları, domuzların yediği cesetlerle doldu
Şu anda dünyanın en tehlikeli şehri olduğu belirtilen Haiti'nin başkenti Port-au-Prince'in sokakları hayvanlar tarafından yenildiği bildirilen insan bedenleriyle dolu. Haiti'nin harap olmuş başkentindeki enkazla kaplı sokaklara girmek tehlikeli olduğundan, sevdiklerinin cesetlerini sokaklardan toplayıp gömmek isteyenlerin cesetlere ulaşana kadar sokaklardaki aç hayvanlar tarafından yenildiği belirtildi. Başkent Port-au-Prince'te aylardır korkunç bir çete savaşı sürerken, şu ana kadar 2 bin 500'den fazla insanın öldürülüldüğü ve cesetlerin sokaklarda çürümeye terk edildiği bildirildi. Yetkililer, şehrin yüzde 80'inin 6 farklı şiddet çetesi tarafından kontrol edildiğini açıkladı. ABD'li politikacı Ben Baker da kızının ve damadının harap olmuş şehirde öldürüldüğünü duyurdu.
1165817
haber
Haiti'de çete krizi: Havaalanı haftalar süren çete şiddetinin ardından ilk uçuşunu gerçekleştirdi
Haiti'de çete krizi: Havaalanı haftalar süren çete şiddetinin ardından ilk uçuşunu gerçekleştirdi
Haiti'nin Port-au-Prince'de bulunan uluslararası havaalanı, ölümcül çete bağlantılı şiddet olayları nedeniyle kapanmaya zorlandıktan yaklaşık üç ay sonra yeniden açıldı. İlk ticari uçuş, Pazartesi günü başkentten ayrıldı ve Miami, Florida'ya iniş gerçekleştirdi. Daha fazla uçuşun planlandığı belirtildi. Yetkililer, yakın zamanda ilaç gibi daha çok ihtiyaç duyulan temel malzemelerin yeniden gelmeye başlayacağını ve ülkede sıkışıp kalan yabancıların ülkeden ayrılabileceklerini umduklarını söyledi. Ancak çetelerin hâlâ başkentin çoğunu kontrol ettiğini ve Haiti'nin ana limanının hâlâ kapalı olduğu belirtildi. Gerçekleştirilen ilk uçuş, Florida merkezli World Atlantic havayoluyla sözleşme yapan Haiti'nin Sunrise Airways şirketi tarafından düzenlendi. Yolcuların uçaktaki havasız koşullardan şikayet etmesi nedeniyle kalkışın yaklaşık iki saat geciktiği bildirildi. Çeteler, Başbakan Ariel Henry'nin istifasını talep ederek koordineli saldırılar gerçekleştirirken, son haftalarda on binlerce insanın Port-au-Prince'ten kaçmaya çalıştığı belirtildi.
1154481
haber
Haiti'de cezaevi baskınlarında 3 binden fazla suçlunun kaçmasının ardından OHAL ve sokağa çıkma yasağı ilan edildi
Karayip ülkesi Haiti'de silahlı çetelerin ülkenin en büyük iki cezaevini basmasının ve 3 binden fazla mahkûmun kaçmasının ardından ülkede 3 günlüğüne olağanüstü hal ilan edildi. Ülkede OHAL'in yanı sıra gece saatlerinde sokağa çıkma yasağı da uygulanacağı bildirildi. Başbakan Ariel Henry'nin Birleşmiş Milletler destekli bir güvenlik gücü kurulması amacıyla yurtdışında olduğu sırada ülkeyi yöneten Finans Bakanı Patrick Boisvert, polisin tutukluları tekrar yakalamak ve uygulanan yasakları uygulamak devam etmek için "elindeki tüm araçları kullanacağını" ifade etti. Saldırılardaki artışlarda sorumluluğu artık bir 'çete federasyonu' yöneten eski çevik kuvvet mensubu Jimmy Chérizier. Barbekü diye de tanınan Chérizier, amaçlarının bakanlar ile Haiti emniyet müdürünü yakalamak ve Ariel'in ülkeye dönmesini önlemek olduğunu belirtti. Haiti'de tansiyon geçen haftadan bu yana çok yüksek seyrediyor. Geçen perşembeden bu yana 4'ü polis memuru en az 9 kişi hayatını kaybetti. Hedef alınan noktalar arasında karakollar, ülkenin uluslararası havalimanı ve ulusal futbol stadyumu bulunuyor. Cumartesi günü başkent Port-au-Prince'te düzenlenen cezaevi baskınları, şiddet olaylarıyla çalkalanan bu ülkede bile çok büyük yankı uyandırdı Kaçan suçlular arasında katiller ve insan kaçırmadan hüküm giymiş kişiler de bulunuyor.
1154644
haber
Haiti'de neler oluyor, çeteler ülkeyi nasıl ele geçirdi?
Çete şiddetindeki son yaygın artış, 7 Temmuz 2021'de Cumhurbaşkanı Jovenel Moise'nin suikastla öldürülmesinin ardından başladı
Haiti'de neler oluyor, çeteler ülkeyi nasıl ele geçirdi? Çete şiddetindeki son yaygın artış, 7 Temmuz 2021'de Cumhurbaşkanı Jovenel Moise'nin suikastla öldürülmesinin ardından başladı 05 Mart 2024 14:13 Vanessa Buschschlüter Unvan,BBC News Online Latin Amerika ve Karayipler Editörü Haiti'de çetelerin hapishaneleri basması sonucu binlerce mahkum firar etti. Ülkede yaşananlar, son yıllarda silahlı çetelerin önlenemez gibi görünen yükselişini izleyenler için bile şoke edici. Bu Karayipler ülkesinin başkentinde ve giderek artan oranda kırsal kesimlerde de hakimi olan çeteleri yakından inceledik. Silahlı gruplar, Haiti'nin tarihinde usun süre kanlı bir rol oynadı. Papa Doc diye tanınan François Duvalier ve oğlu Jean Claude "Baby Doc" Duvalier'nin 29 yıl süren dikta yönetiminde Tonton Macoutes diye bilinen bir milis gücü, Duvalier rejimine herhangi bir muhalefeti bastırmak için aşırı şiddet kullanmıştı. Genç Duvalier 1989'da sürgüne gitmeye zorladı, ancak çeteler değişen miktarlarda güç sahibi olmaya devam ettiler ve bazen ittifak yaptıkları siyasetçiler tarafından korunup, teşvik edildiler. Çete şiddetindeki son yaygın artış, 7 Temmuz 2021'de Cumhurbaşkanı Jovenel Moise'nin suikastla öldürülmesinin ardından başladı. Cumhurbaşkanı, Haiti içindeki "karanlık güçleri" kınamaya başladıktan sonra, başkent Port-au-Prince'teki evinin hemen dışında bir grup Kolombiyalı paralı asker tarafından vuruldu. Kolombiyalılar ve bazı diğer şüpheliler tutuklansa da, suikast emrini kimin verdiğine dair yürütülen soruşturmada hala herhangi bir sonuç alınamadı. Çete şiddeti Cumhurbaşkanı Moise'nin iktidar döneminde de yaygındı, ancak suikastin yarattığı iktidar boşluğu sayesinde çeteler daha çok alan ele geçirdi ve daha etkin bir hale geldiler. Ülkede boş kalan tek koltuk sadece cumhurbaşkanlığı da değil. Genel seçimlerin tekrar tekrar gecikmesi nedeniyle, tüm seçilmiş yetkililerin görev süreleri doldu ve kurumlar lidersiz kaldı. Jovenel Moïse's öldürülmesinden bu yana ülkeyi Ariel Henry yönetiyor. Henry, ölümünden kısa bir süre önce Cumhurbaşkanı Moise tarafından başbakanlığa atanmıştı, ancak seçilmiş bir isim değil bu yüzden meşruiyeti konusunda soru işaretleri var. Söz verdiği seçimler gerçekleşmediği için Ariel Henry'nin liderliğine karşı giderek büyüyen bir muhalefet var. Dahası, güvensizlik de arttı ve yüzbinlerce Haitili evlerini terk etmek zorunda kaldı. Henry'nin en büyük rakiplerinden biri, polislikten kovulduktan sonra çete lideri olan Jimmy Cherizier. "Barbekü" takma adıyla da tanına Cherizier, 2020'de işbirliğine giden dokuz çetenin kurduğu G9 ittifakını yönetiyor. İttifakın öldürülen cumhurbaşkanı Moise'nin Tet Kale Partisi ile bağları olduğu belirtiliyor. Barbekü, Başbakan Henry'ye en başından beri karşı çıkıyordu. Çete lideri "kokuşmuş burjuvaziyi" sorumlu tuttuğu Moise suikastını takipçilerini "meşru şiddet" diye tarif ettiği eylemlere teşvik etme için kullandı. Vahşi saldırılar ve yağma olayları artı. Özellikle de Barbekü'nün hakim olduğu başkent Port-au-Prince'te. Ekim 2021'de, Jimmy Cherezier çetesinin birden ortaya çıkan ağır silahlı adamları, havaya ateş açarak Ariel Henry'nin bir anıta çelenk bırakmasını engellediler. Cherezier daha sonra etrafında çete üyeleriyle beyaz bir takım elbise giyerek söz konusu anıta çelenk bıraktı. Sıradışı bir güç gösterisiydi. Cherezier'in G9 çetesi, öldürülen Cumhurbaşkanı Moise'ye karşı çıkan partilerle bağlantılı olduğu belirtilen G-Pep çetesiyle de kanlı bir savaş veriyor. İki çete arasında bölge ele geçirmek için yaşanan çatışmalar sık sık görülüyor ve çatışmalar başkent Port-au-Prince'in yoksul mahallelerinden kent merkezine doğru yayıldı. Okullar ve hastaneler çatışmalar yüzünden kapanmak zorunda kaldı ve Uluslararası Göç Örgütüne göre geçen yıl 100 binden fazla kişi evlerini terk etti. Uluslararası Kızılhaç Komitesi, BBC'ye yaptığı açıklamada, çalışanlarının yardım dağıtmak için yüzlerce çeteyle müzakere etmek zorunda kaldığnı söyledi. G9, 2022'de bir başka güç gösterisi yaptı ve Varruex yakıt terminaline girişi abluka altına aldı. Bu nedenle yakıt sıkıntısı başladı ve içme suyu ile ilaç gibi önemli yardımlar darbe aldı. 11 milyon nüfuslu ülkede 2023 rakamlarına göre sadece 9 bin aktif çalışanı olan ülkenin polis gücü, ABD'den kaçırılan gelişmiş silahlara sahip çetelerle başa çıkmakta zorlandı. BM'nin insani yardım koordinatörü Ulrika Richardson'a göre şu anda başkentin yüzde 80'inin çete kontrolü altında olduğunun tahmin edildiğini söylüyor ve bu bölgelerde yaşayanların "insanlık dışı" şiddete maruz kaldığını belirtiyor. Richardson, 2022 ve 2023 arasında kadınların ve genç kızların çeteler tarafından hedef alınmasıyla cinsel şiddetin yüzde 50 arttığını vurguluyor. Başbakan Henry, şiddetle başa çıkabilmek için uluslararası destek çağrısı yaptı, ancak şu ana dek sadece Bahamalar, Bangladeş, Barbados ve Çad BM'ye resmen güvenlik personeli gönderebileceklerini söylediler. Ancak bunların hiç biri henüz ülkeye ulaşmadı. Şiddet olaylarındaki son artış sırasında Henry, Kenya'ya gidip Haiti'ye 1000 polis konuşlandırmayı vaat eden yetkililerin vaatlerini yerine getirmesi için lobi faaliyetinde bulundu. Haitili siviller umutsuzca, güvenlik koşullarının düzelmesini beklerken, yabancı güvenlik personelinin konuşlandırılmasından kaygılı olanlar da var. 1791'deki köle isyanıyla Fransa'dan bağımsızlığını alan Haiti, 1915'ten 1934'e dek ABD işgalinde kaldı. 1994 ve 2004'teki Amerikan askeri müdahaleleri de, bir çok kişiyi dış müdahelelere karşı kaygılı hale getirdi. Karşıtları, Henry'nin istifa çağrıları artarken Kenya polis gücünü iktidarını sağlamlaştırmak için kullanacağından korkuyor. Jimmy "Barbekü" Cherizier de Ariel Henry'yi yabancı güvenlik gücü çağırarak, konumunu sağlamlaştırmak istemekle suçlayanlardan biri. 2022'de çete lideri kendi "barış" planını sunmuş ve çetesinin affedilmesini ve Haiti'nin 10 bölgesinden temsilcilerin olacağı bir "akiller heyeti" oluşturulmasını istemişti. O dönem ayrıca çetesine kabine üyelikleri verilmesini de talep etmişti. Cherezier o günden bu yana baskıyı artırıyor ve kendisini "gayrımeşru" bir lideri devirmeye çalışan bir "devrimci" olarak sunuyor. Cherezier, 1 Mart'ta "Ariel Henry ile savaşmaya devam edeceğini" söylemiş ve "savaşın gerektiği kadar süreceğini" belirtmişti. Henry'nin şu anda nerede olduğu bilinmiyor, ancak binlerce firari mahkum sokaklardayken ve G9'un güçlü lideri açıkça istifa çağrısında bulunurken, başbakanın asayişi çabucak yeniden sağlaması giderek daha uzak bir olasılık haline geliyor. Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
1154723
haber
Haiti'de şiddetin merkezindeki "Barbekü" lakaplı çete lideri Jimmy Cherizier kimdir?
Çetelerin Haiti'nin başkentinin %80'ini kontrol ettiği tahmin ediliyor
Haiti'de şiddetin merkezindeki "Barbekü" lakaplı çete lideri Jimmy Cherizier kimdir? Çetelerin Haiti'nin başkentinin %80'ini kontrol ettiği tahmin ediliyor 06 Mart 2024 08:20 Haiti hükümeti, Cumartesi günü 3700 mahkumun cezaevinden firar etmesi ardından, ülkeyi yıllardır sarsan çete şiddetinin tırmanması üzerine olağanüstü hal ilan etti. Başkent Port-au-Prince'in neredeyse yüzde 80'ini kontrol eden çetelerin liderleri, Başbakan Ariel Henry'nin istifasını talep ediyor. En güçlü çete liderlerinden biri "Barbekü" olarak bilinen G-9 Ailesi ve Müttefikleri'nin (G9 Fanmi e Alye - G9) başındaki Jimmy Cherizier. Cherizier paylaştığı bir mesajda, "Haiti polisi ve ordusundan sorumluluklarını yerine getirmelerini ve Ariel Henry'yi tutuklamalarını istiyoruz. Halk bizim düşmanımız değil; silahlı gruplar da onların düşmanı değil" dedi. Peki eski polis memuru bir suç örgütünün lideri olarak Cherizier nasıl bu kadar güç topladı ki ulusal bir hükümeti devirmeye çalışabiliyor? Haiti hükümeti bu hafta sonu Port-au-Prince'teki ana hapishanede meydana gelen firar olayının ardından olağanüstü hal ilan etti Cherizier, son yıllarda Haiti'yi sarsan çete şiddeti dalgasının ana figürlerinden biri olarak öne çıktı. Temmuz 2021'de Cumhurbaşkanı Jovenel Moise'nin öldürülmesinden bu yana Cherizier, ülkenin "yozlaşmış siyasi eliti" olarak tanımladığı kişilere karşı kendisini "devrimci" olarak niteledi. Öldürülmeden kısa bir süre önce Moise, Ariel Henry'yi başbakan olarak atamıştı; bu nedenle bazıları seçimle gelmediği için Henry'nin meşruiyetini sorguluyor. Moise'nin yerine yeni cumhurbaşkanı atanmadı ve 2016'dan bu yana seçim yapılmadı. Cherizier yükselişinde, mesajını iletmek ve silahlı örgütüne takipçi çekmek için sosyal medya platformlarından etkili bir şekilde yararlandı. YouTube kanalındaki bir röportajında bunun öneminden bahsediyor, "Bu teknolojileri yaratanlara teşekkür ediyorum. Teknoloji bugün bize kendimizi halka sunma fırsatı veriyor. Ben yalan satmıyorum" diyordu Cherizier. "Ben söylediğim kişiyim. Yaptığımı söyledikleri şeylerin yüzde 99'unu yapmadım... Teknoloji bana kendimi savunma fırsatı verdi" diye ekledi. Cherizier'in kendini savunma ihtiyacı hissettiği konulardan biri de "Barbekü" lakabını alışıyla ilgili. AP haber ajansına 2019 yılında verdiği bir röportajda, annesinin sokaklarda tavuk sattığı için bu lakabı aldığını söyleyen Cherizier, insanları ateşe verdiği suçlamalarını reddetti. ABD ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne göre Cherizier ciddi insan hakları ihlallerinden sorumlu ve hem Washington hem de BM kendisine yaptırım uyguladı. Dünyanın en kanunsuz ülkelerinden birinde en tehlikeli dokuz suç örgütünden oluşan bir ittifakın başı olan Cherizier, şu anda birçok kişi tarafından Haiti'nin en güçlü çete lideri olarak görülüyor. Oysa işe polis memuru olarak başlamış. Aralık 2018'de kovulana kadar Haiti Polisi'nin ayaklanmalar ya da protestoları kontrol altına almaktan sorumlu olan Kitle Kontrol Birimi'nde çalışmıştı. Haitili yetkililer Cherizier'i gecekondu mahallelerinde 2017-2019 yılları arasında yapılan katliamları organize etmekle suçluyor, Cherizier ise bu suçlamaları reddediyor. O dönemde Haiti'deki Birleşmiş Milletler misyonunun başında bulunan Susan D. Page, Haitili yetkilileri "Polis birimlerinin insan hakları ihlalleri iddialarını" soruşturmaya çağıran bir açıklama yaptı. Harvard Hukuk Fakültesi Uluslararası İnsan Hakları Kliniği tarafından yayınlanan bir rapora göre, ertesi yıl La Saline'de 71 kişi daha öldürüldü, 11 kadın tecavüze uğradı ve 150 ev tahrip edildi. 2019 yılında ise Bel-Air'de en az 24 kişi öldürüldü. Haziran 2020'de Cherizier, YouTube kanalı aracılığıyla "G9 Ailesi ve Müttefikleri" olarak bilinen yeni bir ittifak kurduğunu duyurdu. Başlangıçta bu yapı dokuz çeteden oluşuyordu, ancak bir BM Güvenlik Konseyi raporuna göre o zamandan beri daha fazla çeteyi kapsayacak şekilde büyüdü. Harvard raporuna göre G9, 2020 yılının ortalarında Cite Soleil'de en az 145 kişiyi öldürmek ve "Moise'nin siyasi rakiplerinin elindeki bölgeleri ele geçirmek için" çok sayıda kadına tecavüz etmekle suçlandı. "Bölge sakinleri, Moise ve partisine seçim desteği sağlamak amacıyla siyasi bağlantıları nedeniyle hedef alındıklarına inanıyor" denilen raporda, "G9'un hem Moise yönetimi hem de Haiti Polisi ile bağları olduğu bildiriliyor" ifadelerine yer verildi. Haiti Ulusal İnsan Hakları Savunma Ağı da bu iddiaları yineleyerek yerel polisin Cherizier'in korunmasına yardımcı olduğunu iddia etti. Aralık 2020'de ABD Hazine Bakanlığı, Cherizier ve katliamlara karıştığına inanılan diğer kişilere karşı yaptırım kararı aldı ve çetelerin aralarında çocukların da bulunduğu kurbanları infaz ettiklerini, "daha sonra cesetlerinin yakıldığı, parçalandığı ve hayvanlara yedirildiğini" belirtti. Cherizier katliamlara karıştığını defalarca reddetti ve kendisinin bölge sakinlerine yardım eden bir toplum lideri olduğunu ve "silahlı bir devrime" öncülük ettiğini söyleyerek, eşitsizlik sistemi ve onu kontrol eden elitlerle savaşmak için "gerekirse her çocuğun eline silah vereceğini" söyledi. AP'ye verdiği demeçte "Benimle aynı sosyal sınıftan olan insanları asla katletmem. Ben gettoda yaşıyorum. Getto hayatının ne olduğunu biliyorum" diyordu. Cherizier, silahlı mücadelesinin sadece yoksulların yaşam standartlarını iyileştirmeyi ve barınma, gıda ve temiz su ihtiyaçlarını karşılamayı amaçladığını ve silahlı adamlarının ona siyasi güç verdiğini söyledi. Haitili bir sivil toplum kuruluşu "Suç çeteleri polisten daha donanımlı ve yetkililer tarafından korunuyorlar" diyordu. Uluslararası uzmanlara göre Cumhurbaşkanı Möise'nin 2021'de suikasta uğraması örgüt için bir kırılma noktası oldu, zira hükümet korumasını kaybetmesine yol açtı. Güç gösterisi Cherizier, basın toplantıları düzenleyerek, şiddet dolu başkentte yürüyüşlere liderlik ederek ve nüfuzunu artırmak için sıklıkla sosyal medyayı kullanarak, kendisini siyasi bir lider olarak tanıtıyor. Haiti'deki Policite düşünce kuruluşundan Yvens Rumbold, ABD merkezli Washington Post gazetesine "Haydutların sosyal medya olmadan Haiti'deki kadar güçlü olmaları mümkün değil" dedi. Cherizier, YouTube hesabını G-9'un kuruluşunu duyurmak ve polisin mevcut başbakanı tutuklamasını talep etmek için kullandı ve Twitter'dan mevcut yönetici sınıfın ortadan kaldırılması için yönetimin ele geçirilmesi çağrısında bulundu. Bu arada TikTok'ta, diğer çetelerin liderlerinden, çetelerin fikirlerini yayan rapçilere kadar, Port-au-Prince sokaklarında olup bitenler hakkında mesajlar veren başka kişiler de var. Haiti'deki durum kısmen çetelerin fikirlerinin sosyal platformlar aracılığıyla duyurulmasından kaynaklanıyor. Ancak gücü sokaklara da oldukça çarpıcı bir şekilde yansıyor. Ekim 2021'de Moise'nin ölümünün ardından siyasi boşluğu dolduran Başbakan Ariel Henry'nin bir anıta çelenk koyması, Cherizier'in çetesinin ağır silahlı üyeleri tarafından havaya ateş edilerek engellendi. Kusursuz beyaz bir takım elbise giyen ve her iki yanında adamları bulunan çete lideri, daha sonra olağanüstü bir güç gösterisi yaparak anıta çelenk koydu. Cherizier defalarca, ülkedeki huzursuzluğun büyük kısmından sorumlu tuttuğu Başbakan Henry'nin istifasını talep etti. El Cezire televizyonunda Ekim 2021’de verdiği bir röportajda, "Ariel Henry saat 8:00'de istifa etse, 8:05'te tüm barikatları kaldırırız, böylece kamyonlar yakıt deposuna gelip, depolarını doldurabilirler ve böylece kriz biter" dedi. Haitili yetkililer çetesini, Henry hükümeti üzerinde baskı kurmak amacıyla, 2022'de ülkeyi yaklaşık iki ay boyunca felç eden bir yakıt ablukası organize etmekle suçluyor. Yakıt kıtlığı Haiti'deki insani durumu daha da kötüleştirdi. Ablukayı kaldırdığını açıklayan kişi Cherizier oldu. 6 Kasım 2022'de sosyal medyadan yayınladığı bir konuşmada, "Sürücüler depoya korkmadan gelebilirler" dedi. Organize suçları araştıran medya ve düşünce kuruluşu Insight Crime’a göre G-9 çetesi, suikasta kurban giden Cumhurbaşkanı Moise'e muhalif partilerle bağlantılı olduğu söylenen rakip grup G-Pep ile de kanlı bir savaş yürütüyor. İki grup arasında silahlı çatışmalar ve yetki alanı kavgaları yaygın ve en yoksul mahallelerden Port-au-Prince'in merkezine kadar yayılıyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında G9 ile G-Pep arasında ateşkes yapıldığına dair haberler geldi, ancak çeteler arasında ve polis ile devlet korumasının yokluğunda ortaya çıkan kanun dışı gruplar arasında çatışmalar devam etti ve yüz binlerce kişi yerlerinden oldu. Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
1154796
haber
Haitili çete lideri Jimmy Cherizier: Başbakan istifa etmezse soykırım ya da iç savaşa doğru gideceğiz
Cherizier, son yıllarda Haiti'yi sarsan çete şiddeti dalgasının ana figürlerinden biri olarak öne çıkmıştı
Haitili çete lideri Jimmy Cherizier: Başbakan istifa etmezse soykırım ya da iç savaşa doğru gideceğiz Cherizier, son yıllarda Haiti'yi sarsan çete şiddeti dalgasının ana figürlerinden biri olarak öne çıkmıştı 06 Mart 2024 13:38 T24 Dış Haberler Haiti'de çete lideri Jimmy Cherizier, Başbakan Ariel Henry'nin istifa etmemesi halinde iç savaş ve "soykırım" yaşanayacağını söyledi. Cherizier, son yıllarda Haiti'yi sarsan çete şiddeti dalgasının ana figürlerinden biri olarak öne çıkmıştı. Ülkenin büyük bir bölümünü kontrol eden silahlı suç çeteleri, geçen hafta ülke dışındayken başbakanı görevden almak için koordineli bir saldırı başlattı. Barbekü adını kullanan ve insan hakları ihlalleri nedeniyle Birleşmiş Milletler yaptırımları altında bulunan 46 yaşındaki eski polis memuru Cherizier, başkent Port-au-Prince'de gazetecilere yaptığı açıklamada, "Ariel Henry istifa etmezse, uluslararası toplum onu desteklemeye devam ederse, soykırıma yol açacak bir iç savaşa doğru gideceğiz" dedi. Cherizier, "Haiti ya bir cennet olur ya da hepimiz için bir cehennem. Büyük otellerde yaşayan küçük bir grup zenginin, işçi sınıfı mahallelerinde yaşayan insanların kaderine karar vermesi söz konusu olamaz" diye ekledi. Çeteler Pazartesi günü geç saatlerde Port-au-Prince'deki Toussaint Louverture Uluslararası Havaalanı dışında polise ateş açmış, onlarca çalışan ve diğer işçiler kurşunlardan kaçmıştı. Havaalanı, okullar ve bankalarla birlikte Salı günü de kapalı kaldı. Hafta sonu çeteler Haiti'nin en büyük iki hapishanesine baskın düzenleyerek binlerce mahkûmun kaçmasını sağladı. Cumhurbaşkanı Jovenel Moise'nin 2021'de suikasta kurban gitmesinin ardından muhalefetle varılan anlaşma uyarınca iktidara gelen Henry'nin, seçimlerin yapılabilmesi için Şubat ayında görevi bırakması gerekiyordu.
321267
haber
Hak Eşitliği Anlaşması'nda sıra Aşağı Saksonya'da
Hamburg ve Bremen'in ardından Aşağı Saksonya Eyaleti de DİTİB ve Alevi Federasyonu'yla Hak Eşitliği Anlaşması imzalamaya hazırlanıyor. Peki anlaşma taslağının içeriğinde neler var? Kuruluşların bir sonraki hedefi ne?
Aşağı Saksonya Eyaleti hükümeti, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) , Milli Görüş, Avrupa Türk-İslam Birliği, Nurcular, Nakşibendiler, İslam Kültür Merkezi ve Arap derneklerinin çatı kuruluşu Şura Birliği ve Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu yetkilileriyle yaptığı görüşmeler sonucunda hazırlanan anlaşma taslağını onayladı. Taslak eyalet meclisinde grubu bulunan partilere gönderildi. Önümüzdeki yıl eyalet meclisinde görüşülecek olan anlaşma taslağı milletvekillerinin onayına sunulacak. Anlaşma neyi öngörüyor? Anlaşma taslağı Sünni ve Alevilerin dini tatilleri, İslam ya da Alevi din dersi ile mezarlıklar konusunda düzenlemeler öngörüyor. Anlaşma eyalet meclisinde onaylanırsa, DİTİB, Şura Birliği ve Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu beş yıl boyunca yılda 100 bin euro maddi yardım alacak. Anlaşmaya göre dini toplulukların temsilcileri muhatap kabul edilecek, dini bayramlarda öğrenciler derslerden muaf tutulabilecek, Müslümanlar kendi mezarlıklanı inşa edebilecek. Hastane, cezaevi ya da bakım evlerinde manevi destek hizmeti alabilecek. Anlaşma okullarda mescit inşasını öngörmüyor. Ancak öğrencilere ibadet edebilecekleri bir oda tahsis edilmesi ifadesi yer alıyor. Hak Eşitliği Anlaşması DİTİB, Şura Birliği ya da Alevi Federasyonu’na kiliselerle eşit haklar tanımıyor. Zira Katolik ya da Protestan Kiliseleri ile aynı statüye gelebilmeleri için kamu hukuku tüzel kişiliğine sahip olmaları gerekiyor. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Aşağı Saksonya Eyalet Birliği Başkanı Yılmaz Kılıç, Aşağı Saksonya’daki hak eşitliği anlaşmasının kendileri açısından Hamburg ve Bremen’den farklı olarak en büyük kazanımının, İslam din dersi verme hakkı olduğunu belirtiyor. Bunun yanı sıra mezarlık açmak yönetmek, Osmanlı mimarisine göre cami inşa edebilmek, başörtülü öğretmenlerin ders verebilmeleri, öğrencilerin okullarda namaz kılabilmeleri, eyalette veliler ya da radyo tv üst kurulu gibi komisyonlarında dini cemaat olarak temsil haklarına sahip olma gibi maddelerin de anlaşmada yer aldığını vurguluyor. 'Dini cemaatleri tanıma konusunda yetki eyaletlerde' Almanya’da dini cemaatlerin tanınması konusundaki yetkinin eyaletlerde olduğunu hatırlatan Kılıç, "Dini cemaat olabilme konusunda en önemli konu, din dersi verebilme yetkisidir. Anayasa’nın 7. maddesi 3. fıkrasına göre de bu konu eyaletlerin kontrolü altındadır. Federal Hükümet’in bu konuda yapabileceği bir şey yok, hukuki yetkisi de yok’ diyor. DİTİB’en büyük amacının İslamın resmi din olarak kabul ettirilmesi olduğunu söyleyen Kılıç, "Derneklerimiz futbol derneği gibi hayvanları koruma derneği statüsünden daha ileriye gitmek istiyor. Dini cemaat statüsünü almayı istiyor. Hak anlaşması diğer dini cemaatlarla aynı seviyeye gelme konusunda ilk adım, tabi daha büyük adım ise kamu tüzel kişiliği kazanmak’ diyor. Alevi Birlikleri Federasyonu: Sırada diğer eyaletler var Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu Genel Başkanı Hüseyin Mat ise Bremen, Hamburg ya da Aşağı Saksonya’daki anlaşmaların benzer olduğunu, sırada Rheinland Pfalz ve Baden Württemberg’in bulunduğunu belirtiyor. Mat, anlaşmalarla örneğin Aleviler için önem taşıyan aşure ya da hızır günü gibi dini günlerin resmi tatil sayıldığını, üniversitelerde Alevilikle ilgili araştırmalar yapma şansına sahip olacaklarını vurguluyor. Almanya’nın Federal bir Cumhuriyet olduğunu bu nedenle eyaletler arasında da farklı uygulamaların söz konusu olduğunu hatırlatan Mat, "Bütün eyaletlerde her türlü kazanımı elde edemeyebiliyoruz. Eyaletler bu konuda bağımsız çünkü. Her eyaletin kendine özgü kuralları var. Eyalet parlamentolarının hak eşitliği anlaşmasını onaylaması gerekiyor" diyor. Hüseyin Mat: İslami bir grup değiliz "İslami bir grup değiliz. Aleviler Almanya'da kendine özgü inanç toplumu olarak kabul ediliyor" diyen Hüseyin Mat sözlerini şöyle sürdürüyor: "Biz devlet tarafından resmen tanınmış bir inanç toplulumuyuz. DİTİB gibi diğer kuruluşlar böyle bir statüye sahip değiller. O açıdan biz çok daha farklı bir konumdayız, çok daha farklı bir noktadayız. Federal düzeydeki bir sonraki hedefimiz kamu hukuku tüzel kişiliğini elde etmek için resmi müracat. Bu müracaatı da. O da kabul edilirse, ondan sonra bizim Alman Devleti'nden başka bir talebimiz kalmayacak." Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir
1125115
haber
Hak Örgütlerinden 'Cumartesi Anneleri' açıklaması: İşkenceyle müdahale ediliyor
Hak Örgütlerinden 'Cumartesi Anneleri' açıklaması: İşkenceyle müdahale ediliyor
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) İnsan Hakları Kolu, "Cumartesi Anneleri’ne/İnsanları’nın Galatasaray Meydanı’ndaki buluşmalarında ters kelepçeyle gözaltına alınarak bekletilmeleri, işkence ve diğer kötü muamele yasağının ihlalidir" denildi. TİHV, İHD ve TTB İnsan Hakları Kolu, zorla kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için bir araya gelen Cumartesi Anneleri'nin her hafta Galatasaray Meydanı’nda yapılmak istenen basın açıklamalarına Beyoğlu Kaymakamlığı’nın yasaklama kararı gerekçe gösterilerek engellenmesine tepki gösterdi. Hak örgütlerinin yaptıkları ortak açıklamada, Cumartesi Anneleri'nin ters kelepçe ile gözaltına alınmalarının hem ulusal hem de evrensel hukuk açısından işkence ve diğer kötü muamele yasağı ihlali olduğu belirtildi. Açıklamada, bu suçları işleyenler hakkında soruşturma açılması istendi. Hak Örgütleri yaptıkları açıklamada, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM), Cumartesi Annelerinin/İnsanları'nın barışçıl eylemlerine yönelik 2023 yılı içinde aldığı ihlal kararlarının Adalet Bakanlığı’na ve Beyoğlu Kaymakamlığı’na bildirildiği anımsatılarak şunlar kaydedildi: "Beyoğlu Kaymakamlığı, AYM'nin Cumartesi Annelerinin/İnsanlarının barışçıl eylemlerine yönelik kararlarını göz ardı etti. Bunun üzerine yasaklama kararı gerekçe gösterilerek kolluk görevlileri tarafından keyfi bir şekilde müdahale edildi. Bu müdahaleler arasında kalkan taşıyan kolluk görevlileri tarafından çevrilerek tecrit edilmek ters ya da düz kelepçe kullanmak, kaba dayak, aşırı sıcak araçlar içinde uzun süreler bekletilmek gibi hem bilimsel çalışmalar hem de ulusal ve evrensel hukuk açısından işkence ve diğer kötü muamele düzeyine ulaşan uygulamalar vardır." Bu tarz müdahalelerin yargı bağımsızlığı ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin ihlali olduğuna dikkat çeken hak örgütleri, "Başta siyasal iktidar olmak üzere yargı, yasama ve yürütme organları bünyesinde kamu adına hareket eden herkese sorumluluklarını bir kez daha hatırlatıyor, Anayasa’ya ve hukukun üstünlüğü ilkesine kayıtsız şartsız uyma çağrısı yapıyoruz" ifadelerini kullandı. AYM, "hak ihlali" demişti Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) hak ihlali kararına karşın 957’nci haftada da polis tarafından engellenmiş ve eylemde en az 47 kişi gözaltına alınmıştı. Cumartesi Anneleri'nden Maside Ocak, 700. haftadaki (25 Ağustos 2018) polis müdahalesini AYM'ye taşımıştı. Ocak, başvurusunda, "24 yıldır süren etkinliğin barışçıl bir şekilde yapıldığını, yasaklamaya ilişkin herhangi bir tebligat yapılmadığını ve bunun yanı sıra kolluk gücünün orantısız güç kullanarak toplantıyı dağıttığını, müdahale ve gözaltı sırasında yaralandığını belirterek kötü muamele yasağı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini" dile getirmişti. Yüksek mahkeme "kötü muamele" iddiasını reddederken, Anayasa'nın 34. maddesinde düzenlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Ocak'a 13 bin 500 TL manevi tazminat ödenmesine karar vermişti. Karar oy çokluğuyla çıkmıştı, karara karşı oy kullanan tek isim ise İçişleri Bakanı Yardımcısı iken AYM üyeliğine atanan Muhterem İnce olmuştu.
511970
haber
Hakan Atilla davasında tanık olan 'FETÖ' sanığı eski polis: Halkbankası ile İranlıların görüşmesine Türk hükümetinden yetkililer de katıldı
Hakan Atilla'nın avukatı davanın düşürülmesi talebiyle mahkemeye başvurdu
ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını deldiği iddiasıyla tutuklanan eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın tek sanık olarak yargılandığı davanın 12. oturumu tamamlandı. Duruşmada "17 Aralık'ta kumpas" soruşturması kapsamında tutuklanan firari polis Hüseyin Korkmaz'ın ifadesine devam edildi. 17 Aralık sürecine ilişkin bilgiler paylaşan Korkmaz, , "Gülen organizasyonunun bir üyesi olmadığını, bir polis memuru olduğunu" savundu. Korkmaz, Halkbank yetkililerinin İran hükümetinden temsilcilerle yaptığı toplantıda, Reza Zarrab ve Türk hükümetinden yetkililerin de yer aldığını söyledi. Mahkemede tanık olarak hâkim karşısına çıkan Korkmaz, daha önceki ifadelerinde 17 Aralık soruşturmasının "1 Numara'sının Recep Tayyip Erdoğan olduğunu" söylemişti. Korkmaz ayrıca, "Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler'e, 200 bin dolar tutarında ödeme yapıldığını" öne sürmüştü. Tutuklanıp serbest bırakılmasının ardından ABD'ye yerleştiğini ifade eden Korkmaz, "ABD’ye geldikten sonra savcılıktan üç defada 300’er dolar, FBI’dan ise 50 bin dolar para aldığını açıkladı. Mahkemede ABD’de eşi ve kızıyla birlikte yaşadığı apartman dairesinin kirasını da savcılığın ödediğini belirten Korkmaz, "17 Aralık operasyonunun koordinatörü olduğunu" savundu. Atilla'nın avukatı Cathy Fleming, 17 Aralık operasyonunun koordinatörü olduğunu beyan eden eski komiser yardımcısı Hüseyin Korkmaz'ın (30) kamu tanığı olarak verdiği ifadeler nedeniyle "yargılamanın hükümsüz kılınması için" mahkemeye başvuruda bulundu. Korkmaz'ın tanıklığının Türkiye'den çalınan kısmi polis dosyasına dayandığını ve beyanlarının ön yargılı, yanlış ve aşırı olduğunu savundu. Yargılamanın hükümsüz kılınması yolundaki talebin önemine dikkat çeken Berman, başsavcılıktan yazılı olarak cevap istedi. Berman savcılıktan, Korkmaz'ın tanıklığını dayandırdığı bilgilerin nereden ve hangi yolla geldiğini daha ayrıntılı olarak anlatmaları gerektiğini vurguladı. İşte duruşmadan öne çıkanlar: 00:45 - Duruşma sona erdi 00:34 - Korkmaz ifadesinde verildiği iddia edilen rüşvetlerden bahsediyor Korkmaz ifadesinde Süleyman Aslan, Egemen Bağış ve Muammer Güler'e verildiği iddia edilen rüşvetlerden bahsediyor. "Recep Tayyip Erdoğan" adını tam olarak kullanarak 'yolsuzluk soruşturması' iddialarını gündeme getiriyor. Korkmaz: Gülen organizasyonunun bir üyesi değilim 00:20 - "Atilla'nın avukatlarının Gülen cemaatinin bir üyesi olduğu"na yönelik suçlamalarına Korkmaz, "Gülen organizasyonunun bir üyesi olmadığını, bir polis memuru olduğunu" söyleyerek yanıt verdi. Korkmaz: Atilla ile Zarrab'ın yüz yüze buluştuğuna dair bir şey hatırlamıyorum 00:05 - Atilla'nın avukatları çapraz sorguda mahkemeye sunulan fotoğraf ve video kayıtlarının Atilla ile ilişkili olmadığını ispatlamaya çalışıyor. Eski polis Korkmaz ise eski kayıtlarda Atilla ile Zarrab'ın yüz yüze tanıştığına dair bilgi olup olmadığını hatırlamadığını söylüyor. Korkmaz aynı zamanda Atilla'nın hiç rüşvet almadığını da aktarıyor. 23:42 - Atilla'nın avukatları, Korkmaz'ın darbe teşebbüsüyle suçlanmasından bir ay sonra Türkiye'de bir darbe girişimi olduğunu dile getiriyor. Korkmaz ise 'bu olayın bir felaket olduğunu' ve Temmuz 2016'dan sonra Türkiye'yi terk ettiğini anlatıyor. Atilla'nın avukatlarının darbeye 'Gülencilerin kalkıştığını' söylemesi üzerine Korkmaz, "Bunu bilebilmem için soruşturmaların bir parçası olmam gerekirdi" cevabını veriyor. Atilla'nın avukatları eski polis Korkmaz'ı çapraz sorguya aldı 23:30 - Tekrar tanık kürsüsüne dönen eski polis Hüseyin Korkmaz'ı Hakan Atilla'nın avukatları çapraz sorguya alıyor. Atilla'yı şimdiye kadar görmediğini ve kendisiyle tanışmadığını belirten Korkmaz, Atilla'nın avukatlarının 'polislikten istifa ettiği' iddiasını reddederek Hakkari'ye sürüldüğünü öne sürüyor. Korkmaz, 2013 yılında kendisine dinlemesi için izin verilen telefon konuşmalarını hatırladığını söylüyor. Atilla'nın avukatları ise 2013 yılından beri çok fazla şeyin gerçekleştiğini aktarıyor. Korkmaz hakkında yürütülen soruşturmalar hakkında detaylar vererek gözaltına alınmasının sebebini darbe teşebbüsü olarak gösteriyor. 23:00 - Yeni tanık OFAC direktörü ve Citibank yetkilisi Robert Peri. 22:42 - Hakan Atilla'nın avukatlarından eski polis Hüseyin Korkmaz'ın ifadesine itiraz Hakan Atilla'nın avukatları, eski polis Hüseyin Korkmaz'ın ifadesinin hükümsüz sayılması için tanıklığına itirazda bulundu. İtirazın gerekçesi olarak ise Korkmaz'ın 2012-2013 yılları arasında Türk yetkililer tarafından yürütülen ve Hakan Atilla'nın dahil olmadığı bir soruşturmayala ilişkili 'önyargılı ve kafa karışıklığı yaratan' bulguları ortaya atması gösterildi. Diğer yandan duruşmada şimdilik Korkmaz'ın ifadesine sonradan devam etmek üzere son verildi. 22:30 - Korkmaz’ın ifadesi tarafların üzerinden anlaştığı şartların okunmasıyla kesildi. Şartlar basit olarak savcıların banka temsilcilerini tanık olarak kürsüye çağırması halinde kayıtların doğruluğunu teyit edecekler. Kayıtları doğrulayabilecek bankalardan bazıları Deutsche, UBS, Standard Chartered, Wells Fargo. 22:05 - Duruşma yeniden başladı. 21:00 - Duruşmaya ara verildi. 20:25 - Korkmaz, elektronik tablodan okuduğu muazzam finansal işlemler hakkında tanıklık yapıyor. 20:20 - Süleyman Aslan'dan Hakan Atilla'ya giden 13 Ocak 2013 tarihli bir e-mailden söz ediliyor. 20:00 - Korkmaz'ın ifadesi İran Merkez Bankası Bank Markazi'ye dönüyor. Hüseyin Korkmaz: Halkbank ile böylesi bir ticareti yapan tek kişi Zarrab değildi 19:55 - Eski polis Hüseyin Korkmaz, New York'ta Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla'nın yargılandığı davada ifade vermeye devam ediyor. Duruşmayı takip eden gazeteci Adam Klasfeld'in aktardığına göre Korkmaz, Halkbank ile bu tarz ticaret yapan tek kişinin iş adamı Reza Zarrab olmadığını söyledi. Aynı zamanda davada Zarrab ve yardımcısı Happani arasındaki bir konuşma da kanıt olarak kamu açıldı. 19:50 - Duruşma devam ediyor. 19:38 - Adam Klasfeld, Zarrab ile ortağı Happani arasında geçen bir ses kaydının kamuoyu ile paylaşıldığını bildirdi. Kayda ulaşmak için: 19:33 - Savcı Korkmaz'ın doğrudan sorgusu için 1 saatten az zamanı olduğunu söylüyor. 19:30- 5 dakika ara verildi 19:20 - Korkmaz bazı mali ve nakliye işlemlerinin belgelerini doğruluyor. 19:18 - Korkmaz'ın ifadesi İran'a yönelik ambargo ve altın ticaretine yönelik kurallara dönüyor 19:00 - Zarrab ile Atilla arasında bir yük gemisinin belgesine büyük bir rakam yazılması şeklinde yapılan bir hatadan bahsedilen ve savcının "sahte mal" olduğunu iddia ettiği bir konuşma kaydı dinleniyor. 18:50 - Korkmaz 3 Ekim 2012'de bir heyetin Türkiye'ye geldiği ve daha sonra bir toplantı düzenlendiğini söyledi. Korkmaz 9 Kasım 2012 tarihinde de bir toplantı olduğunu söyledi. 18:25- Savı, Korkmaz'a Halkbank yetkilileri ile İran hükümeti arasında gerçekleşen görüşmelere ilişkin sorular soruyor: Savcı: Zarrab bu görüşmelerde var mıydı? Korkmaz: Evet Savcı: Görüşmelerde Türk hükümetinden yetkililer de var mıydı? Korkmaz: Evet 18:22 - Korkmaz'ın ifadesinde eski Enerji Bakanı Taner Yıldız ve Erdoğan'ın adı da geçti. Duruşmayı başından beri takip eden ABD'li gazeteci Adam Klasfeld, Korkmaz'ın ifadesinin bağlamını kayıtları inceledikten sonra aktaracağını kaydetti. 18:20 - Mahkemede, Zarrab ve Aslan arasında geçen ve Korkmaz'ın 17 Aralık soruşturması sırasında el elildiğini belittiği bir ses kaydı dinletiliyor. 18:17 - Mahkemede dinletilen bir ses kaydında Zarrab, Tüpraş ile ilgili konuşuyor. Korkmaz, konuşmanın zeminini tarif ediyor. Korkmaz'ın iddiasına göre, Zarrab ve Aslan Tüpraş'tan NIOC'a yapılacak 200 milyonluk bir transferden söz ediliyor. Korkmaz ticaret için hangi para biriminin kullanıldığını bilmediğini söyledi.
377480
haber
Hakan Balta'nın 3. dalya heyecanı
Hakan Balta, Süper Lig kariyerinde 299 maçta 19 kez havalandırdı
Süper Lig'de şu ana kadar 299 maçta oynayan 33 yaşındaki Hakan Balta, sarı-kırmızılı takımın 18 Aralık Pazar günü deplasmanda Osmanlıspor ile yapacağı karşılaşmada görev alması durumunda üçüncü kez "dalya" diyecek. Galatasaray'da 10. sezonunu geçiren ve istikrarlı performansıyla dikkati çeken Hakan Balta, kariyerine doğduğu Almanya'nın Hertha Berlin altyapısında başladı. 2003-2004 sezonunda transfer olduğu Manisaspor ile 2005-2006 sezonunda Süper Lig'de boy göstermeye başlayan Hakan Balta, 2007-2008'de Galatasaray'ın kadrosuna dahil oldu. Galatasaray'da 253 maça çıktı Kariyerinin büyük bölümünde sol bek oynayan ancak son dönemde stoper olarak görevlendirilen Hakan Balta, şu ana kadar sarı-kırmızılı takımda 235, Manisaspor'da da 64 lig maçında sahaya çıktı. Milli futbolcu ayrıca, Galatasaray'da 14 UEFA Şampiyonlar Ligi, 22 UEFA Avrupa Ligi, 43 Türkiye Kupası, 6 TFF Süper Kupa, Manisaspor'da da 11 Türkiye Kupası maçında görev yaptı. 19 golü var Hakan Balta, Süper Lig kariyerinde toplamda 19 kez ağları havalandırdı. Süper Lig'de Manisaspor forması altında 9 gol atan tecrübeli futbolcu, sarı-kırmızılı takımda ise 10 kez topu ağlarla buluşturdu. Milli futbolcu ayrıca, Galatasaray ile Avrupa kupalarında 2, TFF Süper Kupa'da bir, Manisaspor ile de Türkiye Kupası'nda 2 gol attı. 12 kupa kazandı Hakan Balta, Galatasaray kariyerinde önemli başarılar elde etti. Tecrebeli futbolcu, 10 sezondur formasını giydiği sarı-kırmızılı ekipte 12 kupa kazanma başarısı gösterdi. Galatasaray'da 4 kez Süper Lig kupasını havaya kaldıran Hakan Balta, 3 kez Türkiye Kupası, 5 kez de TFF Süper Kupa'da şampiyonluk yaşadı.
364712
haber
Hakan Çalhanoğlu'nun babaannesi hayatını kaybetti
Hakan Çalhanoğlu'nun, babaannesinin cenazesine katılmak için izin istediği ancak hafta sonu oynanacak maç nedeniyle kulübünün bu isteğe henüz olumlu yanıt vermediği öğrenildi
Almanya 1. Futbol Ligi (Bundesliga) ekiplerinden Bayer Leverkusen'de forma giyen milli futbolcu Hakan Çalhanoğlu'nun babaannesi hayatını kaybetti. Bayburt'un Konursu köyünde ikamet eden ve bir süredir beyin tümörü nedeniyle tedavi gören milli futbolcunun 65 yaşındaki babaannesi Hünkar Çalhanoğlu vefat etti. Hünkar Çalhanoğlu'nun cenazesi perşembe günü öğlen namazına müteakip, Konursu köyünde kılınacak cenaze namazının ardından aile mezarlığına defnedilecek. Aile yakınlarından edinilen bilgiye göre, Hakan Çalhanoğlu'nun, babaannesinin cenazesine katılmak için izin istediği ancak hafta sonu oynanacak maç nedeniyle kulübünün bu isteğe henüz olumlu yanıt vermediği öğrenildi. Diğer yandan, milli futbolcunun Gümüşhanespor'da forma giyen kardeşi Muhammet ve Almanya'da ikamet eden babası Hüseyin Çalhanoğlu, cenaze töreni için Konursu köyüne geldi.
1166669
haber
Hakan Fidan Brüksel'de: Gündem Filistin'de iki devletli çözüm
Hakan Fidan Brüksel'de: Gündem Filistin'de iki devletli çözüm
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Brüksel'de Norveç ve Suudi Arabistan'ın ev sahipliğinde düzenlenen Filistin konulu toplantıya katıldı. Toplantıda; iki devletli çözüm temelinde Filistin Devleti'nin kurulmasına yönelik çabalar ele alındı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Norveç ve Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlarının eş-başkanlığında Brüksel’de düzenlenen Filistin konulu toplantıya katıldı. Toplantıda; iki devletli çözüm temelinde Filistin Devleti'nin kurulmasına yönelik çabalar ele alındı. Bakan Fidan, burada İspanya Dışişleri Bakanı Jose Manuel Albares ve Katar Başbakanı, Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman bin Casim El Sani ile görüştü.
1165758
haber
Hakan Fidan'dan İran Dışişleri Bakan Vekili Ali Bageri Keni'ye telefon: Taziyelerini iletti
Hakan Fidan'dan İran Dışişleri Bakan Vekili Ali Bageri Keni'ye telefon: Taziyelerini iletti
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İran Dışişleri Bakan Vekili Ali Bageri Keni ile telefonda görüştü. Fidan, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan için taziyelerini iletti. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İran Dışişleri Bakan Vekili Keni ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Fidan, görüşmede, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın ölümünden derin üzüntü duyduğunu belirterek, İran halkına taziyelerini iletti. Cumhurbaşkanı Reisi, dün İran-Azerbaycan sınırında baraj açılış törenine katıldı. Reisi, beraberinde Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan ve bazı yetkililerle dönüşte helikopter kazası geçirdi. İran’ın talebi üzerine Türkiye, arama kurtarma faaliyetlerinde Akıncı insansız hava aracını (İHA) görevlendirdi. Akıncı İHA’nın tespit ettiği helikopter enkazının koordinatları İran makamlarıyla paylaşıldı. Tespit edilen noktaya ulaşan İranlı ekipler kazadan sağ kurtulan olmadığını belirledi. Reisi’nin hayatını kaybettiğinin kesinleşmesinin ardından Birinci Yardımcısı Muhammed Muhbir, geçici cumhurbaşkanı olarak görevlendirildi. İran anayasasına göre, yeni cumhurbaşkanının en fazla 50 gün içinde seçilmesi amacıyla meclis başkanı, yargı erki başkanı ve birinci cumhurbaşkanı yardımcısından oluşan kurulun düzenlemeleri yapması gerekiyor. İran’da cumhurbaşkanları, Anayasayı Koruyucular Konseyinin onayladığı adaylar arasından halk tarafından seçiliyor.
1163506
haber
Fidan'dan İran-İsrail gerilimi değerlendirmesi: Daha büyük bir savaşın habercisi olabilir
Fidan'dan İran-İsrail gerilimi değerlendirmesi: Daha büyük bir savaşın habercisi olabilir
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Dubai merkezli El Arabiya Televizyonu'na yaptığı açıklamalarda İran-İsrail gerilimine değinerek, "Bu gerginlik daha büyük bir savaşın habercisi de olabilir. Şu an için durum sakinleşmiş görünse de bu potansiyel her zaman var" ifadelerini kullandı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Dubai merkezli El Arabiya Televizyonu'na konuk oldu. Fidan, Filistin'de iki devletli çözüm konusunda Türkiye’nin çalışmalarını yoğunlaştırdığını belirtti. İslam dünyasının Filistin konusunda artık birlik içinde hareket ettiğini anlatan Fidan, "Bu trajediden ders çıkarmazsak, iki devletli çözüme gitmeksek bu son Gazze savaşı olmayacak. Başka savaşlar ve gözyaşları bizi bekliyor olacak. İsrail’i de 1967 sınırlarını kabul etmeye davet etmemiz lazım. Sadece Hamas değil bütün Filistinliler 1967 esas alınarak kurulacak Filistin devletine razı. Bu gerginlik daha büyük bir savaşın habercisi de olabilir. Şu an için durum sakinleşmiş görünse de bu potansiyel her zaman var." dedi. "Bu konuda hiç tavizimiz yok" Dışişleri Bakanı Fidan, Türkiye'nin Suriye ve Irak'taki terörle mücadelesinde kararlı olduğunu vurguladı. Bakan Fidan, "Bu konuda hiç tavizimiz yok" dedi. Türkiye’nin sınır ötesinde sivillere ve altyapıya zarar vermeden terör örgütü PKK'nın mevzilerini hedef aldığını kaydetti. İran-İsrail gerilimi İran ve İsrail arasındaki gerilime de dikjkat çeken Fidan "Bu gerginlik daha büyük bir savaşın habercisi de olabilir. Şu an için durum sakinleşmiş görünse de bu potansiyel her zaman var" ifadelerini kullandı.