movie
stringlengths
1
50
text
stringlengths
0
30.6k
star
float64
0.5
5
Kurda Tuzak
insanı düşündüren ama bir o kadar değişik bir kurguya sahip ender soygun filmlerinden ...katherina nın o lazerlerden geçme sahnesi nasıl unutlur ki...... :))
4
The Lobster
Yayında ve yapımda emeği geçen herkesin ABV. ABV
0.5
Zer
Çok başarılı olmuş . Yönetmenin Bahoz filminin devamı niteliğinde geçmişini arayan insanları konu alıyor sürükleyici bir film
5
Hamam
Yıllar önce gösterimdeyken sinemada izlemiştim. Aklımda kalan sahneleri bile çok az. Yanlış hatırlamıyorsam iki erkeğin hamam sahnesi çok konuşulmuştu o dönemde.
3
Aeon Flux: Gelecek Fluxta
başarısız bir bilim-kurgu denemesi olmuş. herşeyi başaran, dünyayı kurtaran kadın karakterler artık sıkmaya başladı ki biz bu karakterlerin çok başarılı örneklerini gördük-kedi kadın hariç-
1.5
Yangın Var
Sinema Salonu bombos olmayi haketmiyordu, kesinlikle çok keyif alinacak bir film.
4.5
Ayrılık
oldukca guzel bi fılm..rutinliğin insanları nasıl yıprattıgının,ilişkilerin nasıl çıkmazlara girdiğinin,inat uygusunun komedi-dram uçlarında nasıl gosterıldıgının iyi bir örneğive vince iyi oynamış,jennifer daha da ıyı olur gibi geliyo..
4
Operasyon: Argo
Affleck çoğu otorite tarafından zayıf olarak nitelendirilen aktörlük kariyerinin ardından, ki bence bazı fena olmayan performansları da vardı, üçüncü uzun metrajıyla karşımızda. Bu üç filminde sürekli yükselen bir grafik izledi, gitgide oturttu sinemasını, ne yapmak istediğini sonunda iyice bir anladı. Ve ortaya &kusursuz& olarak niteleyebileceğimiz, Oscar'ın en büyük favorisi, ki bence hak ediyor, &Argo&yu çıkarmış oldu. Kendisi de &The Town&da olduğu gibi başrole oturdu. Kadroda yan rollere de müthiş isimleri yerleştirdi. &Argo& ilk saniyesinden itibaren seyirciyi kavrıyor. Temelinde politik bir film gibi başlasa ve devam etse de, gerçi sonlara doğru iyiden iyiye aksiyon-gerilime evriliyor, kesinlikle sıkmayan, sürükleyici, ele aldığı operasyonu ve karakterleri elinden geldiğince derinlemesine ele alan bir film. Gerek giriş bölümüyle, gerekse devamında aralara yerleştirdiği tarihi gerçekler ile de işini ne kadar ciddiye aldığını gösteriyor, anlatmak istediği olayın yaşandığı şartları atlamadan seyircisine sunmaya çalışıyor. Bu sene İstanbul'umuza uğramış olan pek çok büyük yapımın aksine, onların hepsinden çok daha kısa bir sahne barındırsa bile, &güzel İstanbul&u gösteriyor cümle aleme. Çok dikkatli çalışmış, çok emek vermiş Affleck ve ekibi. Sürükleyicilik dediğim gibi doruk noktada. Henüz 40 yaşındaki bir isim için, bu kadar popüler filmde rol almak ve üstüne üstlük üç adet de oldukça kaliteli, kalburüstü film çekmek, başarı değil de nedir? Umarız bu kaliteli yönetmenlik (ve aynı zamanda oyunculuk tabii ki) kariyerine aksamadan devam edebilir ve bizlere daha nice izlenesi filmler sunar.
5
Misafir
Misafir filmini izledim.yönetmenin suriyelilere bakış açısını kesinlikle beğenmedim.sözde insan hakları çerçevesinden konuya yaklaşıp türkiyenin 3,5 milyon suriyeliye kucak açmasını bu filmin bir karesinde bile göremedim. Türkiye cumhuriyeti bu kadar insanla ekmeğini paylaşırken filmin senaristi filmin finalinde türkiye cumhuriyetinin kimliğini yaktırmıştır.başka sözede gerek yoktur.
0.5
İntikam Kapanı
kanımca selma hayek uzun zamandır başrol teklif edilmeyen bir döneme girmiş ve ilk iş çaylağı gibi atlamış muhtemelen son başrol oynadığı film olacak konuda filmde krakterlerde çok kötü olmuş
0.5
Kızıl Ejder
Brett Ratner ın atmosfer oluşturmadaki başarısızlığı filmin her karesinde hissediliyor.İlk iki bölümün olanca ağırlığından sonra çok hafif kalıyor Red Dragon.Üçleme içerisinde biraz daha geride duruyor.
3
Katilimi Tanıyorum
hakikaten çok kötü ve tam anlamıyla zaman kaybı olan bir filim.bu kadar kötü bri konu bu kadar kötü bir oyunculuk birleşince ortayada izlenmeyecek kadar kötü bir filim çıkıyor.ayıracağınız zamana yazık olacak bri filim sıkıcı birşeyler yapın ama bu filimi izlemeyin...
0.5
Belleville’de Randevu
son derece alakasız bir yerde, alakasız bir zamanda, alakasız kişilerleyken, alakasız sözler sarfederken ve dinlerken yadadinliyormuşgibi yaparken, acaip bunalmışken; aklafilmdeki köpek gelirve bütün alakasızlıkları unutup, bütün alakasızlıklardan kopup ''bellevill'de randevu'' düşünülmeye başlanır..kurbağadan yapılan yemekler; gazeteden, elektrik süpürgesinden, buzdolabından oluşan orkestra;uzun, ince, ''güce'' salak salak sırıtan ve yılışan garson;kendisine ne denilirse onu yapan, sürekli yokuşu tırmanmaya çalışan bisikletçi çocuk hatırlanır sonra..düşündükçe ''iyi film hakkaten ya!'' denir..çevredeki alakasızlıklara bakıldıkça filmin çokçokçoo..k iyi olduğu anlaşılır...sonra ne olur peki?sonra alakasızlıklar diyarına mecburi dönüş yapılır-akılda belleville'de randevu ile ama..
4
Ceberrut
emek mi --emeğe saygı sorunsalı... sanki işçi sınıfı emek mücadelesi temaları falan işleniyor.. bildiğin adam paranormal bi konu belirleyip gişe-hasılat ve para kazanma amacı kendince... filme gelince emeğe falan saygı duymuyorum kardeşim.. konu bütünlüğü yok.. dialoglar vasat.. hatta zaman bütünlüğü bile yok.. oyunculuklar kötü değil... gidilir mi gidilmez! düşük bütçeyle bu kadar mı? hayır .. düşük bütçeli olup da &azap& gibi vasatın bir tık üstünde filmler de mevcut..
1.5
Çıtır Kızlar
titanic ve angeee dusuncelerimi aynen dile getirmisler.ayrıca soundtrack de gercekten cok guzel...
4
Ölümsüzler
Film gerçekten muhteşem olmuş. Görsellik harika, 3D uygulama harika, kurgu ve senaryo bütünlüğü de son derece başarılı..Tekrar gitmeyi düşünüyorum hatta ve olumsuz eleştrilerin hiçbirine katılmıyorum.. Kesinlikle izlenmesi gereken bir yapım
5
Aşk Tutulması
yani adı üzerine: romantik-komedi olan bir Türk filmi,çok bir şey beklemek de gereksiz olur. sinema sektörümüzde çok işlenen bir tür değil dolayısıyla da bazı eksikliklerinin olması çok doğal;kaldı ki bu işte artık profesyonelleşmiş sektörlerde bile doğru dürüst romantik-komedi görmek kolay olmuyor.kafa yormaya gerek kalmayan çok basit bir konusu var zaten,öylesine akıp gidiyordu. oyunculuklar da fena değildi(özellikle fahriye evcen çok tatlıydı) kimi müzikler de yerinde kullanılmıştı...yorgunsanız ve bunu üzerinizden atacak boş vaktiniz de varsa bence aşk tutulması ideal bir film. dediğim gibi çok bir şey _hatta hiçbir şey_ beklememek gerekir6/10
3
Asker
kaLiteLi bir fiLm... izLeyeni pisman etmeyecek....
2.5
Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü?
Dindarlar sahtekardir bencildir ahmaktir konusunu filmin içinde güzelce işleyen bir film ayrıca Solcular, komünist ler okur akıllıdır karizmadir davaları vardır ve bu uğurda ölürler...Yılmaz Erdoğan dan ummadığım bir iğrençlik. Yaşlılık makyajı berbat. Zekilik ile terbiyesizliği aynı kefeye koyma gayreti de cabası. Engin Alkan Çok iyiydi.yilmaz Erdoğan'ın oynadığı birkaç dakikalık sahne de komikti.
2
Çikolata
çikolata bol da keşke johnny'e biraz daha rol verselerdi.filmin başında johnny i arıyorum ne zamn çıkcak die.bence pek ii bi film değil ama johnny'nn solucanı ağzına koyarken?? ki kısım çok hoştu.sanırım filmde sadece o sahneyi unutmam
2.5
Benden Ne Olur?
Fragmanlardan ve bu kadrodan çok iddialı bir film bekliyordum. Ancak sizlere tavsiyem çok beklentiye girmeyin hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Klasik bir romantik komedi
2
Lanetli Kan
Yer yer merak uyandıran bölümleri var. Çok iyi bir film mi ? Hayır ama türün meraklıları ilgiyle izleyecektir.
2.5
Çılgın Aptal Aşk
vasatın üstünde kesinlikle sıkmadan izlenebilen bir yapım. Çok keyif alırsınız diyemem ama asla sıkılmazsınız 7/10
3.5
Yeniden Sev Beni
ben bu fiLmi çok sevdim.çok sağLam bir atmosferi var.sınırLarı zorLayan senaryosu da cabası.harika müzikLer kuLLanıLmış.aşkı hissettiğimi hissettim.ama sevmeyenLere de diyecek bir şeyim yok.herkese hitap eden bir yapım değiL.Lynch fiLmLerinin aşk sosLu oLanıydı sanki,o da ne demekse :))
5
Buraya Kadar
Eğer Amerikan magazin gündemini sıkı takip eden biri değilseniz filmde geçen birçok espriyi anlayamayacaksınız...Bu da seyir zevkini azaltıyor...Adamlar sırf sinema oyuncularının gündemlerinden oluşan bir senaryo yapmışlar ki kimisine güzel gelmiş olabilir...Ben beğenmedim...Bu mükemmel oyuncu kadrosu heba olmuş...4/10
2
Tersyüz
nedense senaryo uzerıne harıka yorumlar yapılmıs..ama benım gordugum en berbat senaryoydu dıyebılırım..meryl streepe aşık bırı olarak oyunculuklara zaten bırsey dıyemem ama fılm genel olarak ne anlattıgıyla nede heyacanıyla tam bır fıyasko...anlatmak ıstedıgı vermek ıstedıgı neydı;?* seyırlık ve keyıflı fılm degıl...ama verdıgı duyguda yoktu ki;?? meryl streep ve doubt fılmı basıt senaryo ama etkıleyıcı oyunculuklarla duyguyu cok ıyı verıyordu.benım ıcın 4...
2
Her Şey Her Yerde Aynı Anda
İç içe geçen paralel evrenlerin kullanıldığı, kimilerine biraz karmaşık da gelebilecek olan senaryosunu da yazan Dan Kwan ile Daniel Scheinert'ın yönetmen koltuğunda oturduğu &Everything Everywhere All at Once&, bilim kurgu tarzda kurgulanmış &absürt& bir komedi olarak geliyor karşımıza... Gelin isterseniz, 25 milyon dolarlık bir bütçe ile yeşil perde ve görsel efekt teknolojilerinin yanı sıra, zorluk derecesi yüksek sahnelerinde; koordinatörlüklerini Timothy Eulich ve Brian Le, kavga sahnelerindeki koreografiyi de Andy Le'nin üstlendikleri dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak kurgulanan ve brüt 61.1 milyon dolarlık bir hasılat rakamı ile de, yapımcılarının beklentilerini pek de karşılamadığını gördüğümüz: &Her Şey&, &Her Yer& ve &Hepsi Birden& isimli üç bölüm halinde kurgulanmış olan; &Hadi be ya& diyerek ağzı açık bir biçimde seyredeceğinizi umduğumuz, bu sıra dışı filme biraz daha yakından bakalım... *** Doyumsuz ve hayatının koşullarından bunalmış bir çamaşırhane işletmecisi olan Çin asıllı Evelyn Quan Wang (Michelle Yeoh); kendisinden boşanmaya çalışan kocası Waymond (Ke Huy Quan), kızı Joy (Stephanie Hsu) ve Çin'den yeni gelmiş olan babası Gong Gong (James Hong) ile beraber Amerika'da yaşamaktadır... Hani nasıl da bunalmasın ki Eveleny... Kendisi iş peşinde koşuştururken gerçeklerden kopmuş olan mıymıntı kocası Waymond, müşterileri Rick'ten (Biff Wiff) dans etmeyi öğrenirken... Lezbiyen kızı Joy ise kendisine, kız arkadaşı Becky Sregor'u (Tallie Medel) sevdirerek kabul ettirmeye çalışmaktadır... Tabii tek kelime İngilizce bilmemesinin yanı sıra Çince'yi de Kanton lehçesi ile konuşan büyükbaba Gong Gong'da tamamen ayrı bir vakadır... *** Neyse... İşleri iyice büyüten Evelyn ve Waymond, Gong Gong'u da yanlarına almak suretiyle Gelirler Dairesi Binasına (IRS) giderler... Zira yeni ruhsata ihtiyaçları bulunmaktadır... Onuncu kata çıkmak üzere binanın asansörüne bindiklerinde; kocası Waymond'ın cep telefonuna indirdiğini zannettiği bir uygulama sebebiyle, evliliği ile başlayan yaşamı, Evelyn'in gözünün önünde aynen bir film şeridi gibi akmaya başlar... Ki aslında bütün bunları yapan Waymond değil Waymond'ın bedenini kullanan Alfa Evrenli Alfa Waymond'ın bizzat kendisidir... *** Derken... Asansörde kafası iyice karışmış olan Evelyn, Waymond ve Gong Gong, vergi müfettişi Deirdre Beaubeirdre'ın (Jamie Lee Curtis) masasının karşısındaki koltuklarda oturmaktadırlar... Ve... Deirdre kendilerine, bir karaoke cihazının nasıl oluyor da çamaşırhanenin işletme giderleri arasına alınabildiğini sormaktadır... Evelyn bunu, şarkıcı olduğunu belirterek geçiştirmeye uğraşsa da; gelir vergisinden düşülmesi amacıyla daha pek çok alakasız fatura, masraf olarak ibraz edilmiştir daireye... Yani olayın, vergi konusunda oldukça hassas davranılan Amerika'da gerçekleştiği de düşünüldüğünde; tam anlamıyla bir, yandı gülüm keten helva vaziyeti mevcuttur... *** İşte böylesine bir çıkmazın içine girilmişken Evelyn; asansörde, Alfa Waymond'ın yazarak eline tutuşturduğu, talimatı uygulamaya başlar ve kendini aniden temizlik odasının içinde bulur... Neden mi? Çünkü geldiği evrendeki kötülüğü durdurabileceğini düşündüğü Evelyn ile konuşmak istemektedir Alfa Waymond... *** Ancak Deirdre'nin, dolandırıcılık değilse de ağır ihmalle suçlamayı planladığı Evelyn ile işi henüz bitmemiş ve ona akşam mesai saati bitimine kadar son bir şans daha vermiştir... Fakat Evelyn; müfettiş Deidre'nin, Alfa Waymond'a zarar veren Alfa Deirdre olduğunu zannedince, ortalık bayağı bir karışır... Öyle ki; Alfa Waymond neredeyse binada, ciddi anlamda bir terör estirir... Dakika 35... Geride sizleri, toplamdaki 139 dakikalık hiç de kısa sayılmayan süresine rağmen; sıkılmadan izleyeceğinizi tahmin ettiğimiz, 104 dakikalık bir bölüm daha bekliyor olacak... Keyifli seyirler,
3.5
Kanal-İ-Zasyon
Son dönemlerde izlediğim en ilginç filmlerden biriydi. Sonlara doğru işin farklı bir boyut kazandığını gördükçe gülmemek elde değildi...İyi bir taşlama, medya eleştirisi yapılmış filmde...
5
Asabiyim
Yapılacak en iyi yorumun ismi Jack Nicholson. Filmi tek başına götürüyor. Harika bir performans. Konu son derece güzel. 8 Puan. Jack Nicholson için
4
Ocean’s Eleven
Harika oyuncu kadrosu ve süper bir film. Mutlaka izlenmesi gereken bir yapım. 9/10
4.5
Beni Unutma
Sonunda hakikatli bir sürpriz barındıran , ortalama bir dram filmi . 10/6 .
3
4N1K
çok basit ve sıkıcı bir ergenlik dönemindeki gençler için yapılmış bir film bekliyorken daha izlenebilen bir filmle karşılaştım kasıntı oyunculuklar olsa da kötü bir film değil 6/10
3
Elektrik Savaşları
Bir Amerikalı yazarın Tesla kitabını okuduktan sonra filme gittim. Yazar'a göre bilim dünyasının gelmiş geçmiş en büyük dehalarından biri Tesla'dır. Sırbistan'da kalkıp Edison'u ziyarete gidip kendisine bir hocasının referans mektubunu verir. Mektup'ta hayatımda rastladığım en büyük dahi sensin ikinci de karşındaki genc Tesla demektedir. Tesla çok kısa zamanda Amerika'nın en tanınmış mühendisi olur. Alternatif akımı bularak Edison'u rakibi olur ama filmde Edison'un rakibi büyük yatırımcı Westinghouse'dur. Film boyunca Tesla sadece bir elektrik motoru tasarımı yapmış başarısız bir yatırımcı olarak gösterilmekte telsiz ve radyo gibi daha birçok önemli buluşundan hiç bahsedilmemektedir. Filme göre alternatif akım motorunu bulmasına rağmen bunu kazanca çeviremeyen Tesla başarısız bir yatırımcıdır ve film boyunca silik bir karekterdir. Efsane bir bir bilim adamını para kazanamadı diye başarısız gösteren bu film bence tam bir Amerikan fiyaskosu.
2
Yeni Yıl Şarkısı
Mükemmel, mükemmelBir kere müthiş bir öğüt veriyor film hatta aile kategorisine girme sebebinin de başlıcası bu.Görsel olarak bir harika Carrey ve Firth e ne kadar benzetildiğini görüyoruz hepimiz:) Çook kaliteli bir film olmuş mutlaka izlenmeli ve ders çıkarılmalı. 10/10
5
Otel Transilvanya 3: Yaz Tatili
yine izlerken keyif alınacak hem yetişkinlere hem de çocuklara hitap eden iyi bir seri film. İzlemeye değer 8/10
4
The King's Man: Başlangıç
Bu filmi sinema da izledim ve sinemada izlediğim en saçma filmdi. Bir örgütten bahsediyorlar ve Amerikan çıkarlarına göre şekillenmiş, saçma sapan hurafelerle 1. Dünya savaşını işliyorlar.. mesela Karl Marx bir ajanmis, Bolşevik ihtilalide savaşı körükleyen dış güçler yapmış.. falan filan.. bu arada salon da tek başıma izledim. Bilmem anlatabildim mi?
1.5
Görümce
Gerçekten kötü, abartı karakterin suyunu çıkarmadan komedi yapamama sendromu gördüm başrol kişide paranıza yazık. boşverin açın bir friends bölümü, komedi nedir nasıl yapılır görün.
0.5
Dünya Ticaret Merkezi
kötü bir film değil ancak izlenmesi şart da değil daha çok belgesel tadında nicholas hatrına 10/6
2
Sanctum
Sanctum filmi tamamen görsel(3D) anlamda önplanda olan bir film. Konu yada senaryo yok gibi. 2010'da bir dalışta ölen sualtı fotoğrafçsısı Wesley C. Skiles'ın vakasından esinlenerek yazılmış. Bu dalışçı Florida'da ölmüştü. Avustralya'lı James Cameron filmde milli reklamını yapmak adına mekanı rol gereği buraya almış. Senarist John Garvin'de filmde malzeme taşıyan ekibin başında görüyoruz. Dünyanın en büyük mağaralarından birinin güzelliği ve insanların çaresizliğinde neler yapabileceklerini ilgiyle izliyoruz. Yoksa filmin geri kalanı aşırı vasat. Fantastic Four filminin oyuncusu Ioan Gruffud haricinde star oyuncusu yok. 10/5
2.5
Ajan Salt
zekice tasarlanmış ve biraz fazla abartılı bi film olmuş.jolie salt rolünün üstesinden gelmiş biraz çarpıtmalı bi konu işlenmiş.ama şunu söylemeden geçemiycem bu tür klasik ajanlı senaryolar artık kabak tadı vermeye başladı.ve bence hollywood senaristleri yeni senaryolar üretseler daha iyi olacak.sonuç olarak senaryo klasik ama oyunculuk güzeldi 10/7 (jolie için)
3.5
Hakikat Şeyh Bedreddin
Film neden yok ? Neden izleyemiyoruz !? ¿?????????????????????????????????????????¿!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!¡!!!!!!!!!¡!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!?
1
Çok Pişmiş
Yemek/Şef/Restorant temal filmleri daima sevmişimdir. Zevkle izleyebileceğiz güzel bir film olmuş. Mutfakta vakit geçirmeyi seviyorsanız tam size göre!
3.5
Rus Gelin
Zeki alasya metin akpınar sayesinde ünlü olmuş biridir.Espri anlayışını hiçbir zaman beğenmedim.Zamanında çok iyi işler yapmış olabilir ama kendi iş yaptığı zaman gerçekten berbat ediyor tıpkı bu filmin yönetmenliğinde olduğu gibi 1/10
0.5
Magi
Bu kadar basit bir senaryo olmaması lazım artık ve ülkemizde korku filmlerinin tek konusu üç harfliler olmuş artık yeni bir bakış açısı getirecek yapıtlar gerek maalesef beğendim diyemeyeceğim.
0.5
Ay Lav Yu Tuu
filmin yarısını bile bekleyemedim. filme çok kötü demek çok kötüye hakaret sayılır. seneryo yok. espriler bi o kadar berbat. hayatımda ilk defa bir komedi filmine gidip gülmedim.
1
Karışma Bende
Filmi izleyemiyorum nasıl izleyebilirim Gerçekten ilk filmini izledim müthişti ama benim şehrine gelmedi film o yüzden de izleyemedim puanım da 2.5 bu yüzden ama inşallah bir gün izlerim bu filmi
2.5
Kaynak
kelimelerin anlamsızlaştığı filmlerden biri.belki birgün bir şeyler yazabilirim... 10/10
5
Kedi Özledi
Zorlama bir senaryo ve zorlama replikler. Özellikle hiç hazzetmediğim İlker Ayrık filmin en aksayan oyuncusuydu. Konuşma tarzı çok antipatik. Anlamadığım torpili falanmı var. Filmde resmen paylaşılamayan erkek rolünde. Ne alaka? Çünkü onu gören cinsellikten soğur. Hımbıl hımbıl ve devamlı gaz çıkaran birini hangi dişi kişisi beğenir acaba. Algı Eke'ye yazık olmuş. Senaristlerimize naçizane tavsiyem; mantıksız ve anlamsız bir cümle dahi kurarsanız filminizin inandırıcılığını yok edersiniz. Burada da 10 sene deli gibi birbirlerini seven çift fakat evlenmiyorlar. İzleyici sormazmı neden? Türk insanı etik değerler açısından bu kadar aşağılardamı yada aşağıya çekilme adına bu tarz filmler bilinçaltına empoze edilmeye çalışılıyor. Oya Aydoğan özellikle rol karakteri dahil extra gereksiz bir oyuncuydu. Yok efemm çocuğumun kimden olduğunu bilmiyom Japon'da olabilir. Kenya'lıda olabilir. İlker'in erkek arkadaşları her gün ayrı bir zamparalığın peşinde zaten. Bu komedi hiç değil olsa olsa kepazelik. Kendi çevrelerindeki aile ve arkadaş yapısı muhtemelen böyledir fakat Türk toplumunun azami çoğunluğu çok şükür böyle değil. Zaten 120 kopya ile gösterime girip o kadar reklama rağmen 50 bin izleyicide kaldılar. Film arasında çıkacaktım bu şerefe nail olamadım. Çünkü uyumuşum.
1.5
Next
Valla ben beğendim ama konuda kopukluklar çok!Aksiyon seviyorsanız izleyin derim.
3.5
Celal ile Ceren
film gerçekten boş bir kaç filmden alıntı yapılmış konusu olmayan oyunculuğun yerlerde olduğu şahanın iğrenç konuşmaları hareketleri anlıyacağınız recep ivediğin kibar halini görebilirsiniz muhtemelen recep ivedik serisi ile şahan devam eder yoksa bu türlerle iş yapamaz sonuç olarak filmi izlemeyi bırakın canını seven kaçsınnnnnnn :)
0.5
Eve Dönüş
Ben o yılları yaşamadığım için bilemem fakat böyle filmlerden görerek gerçekten acı gerçekleri öğrenmiş oluyoruz.Oyunculuklar iyiydi.Aslında herkesin izlenmesi gereken bir film gerçeklerin bilinmesi açısından.İyi seyirler.
3.5
Akılalmaz
Özellikle 11 eylülden sonra iyice ayyuka çıkan korku politikalarının insanlar üzerinde ne kadar etkili olduğunu insanları öteki olarak ayrıştırmadan insani ve psikolojik şekilde olaylara yaklaşan, İşkence nedir sınırları ve başarısı nediri sorgulayan çok farklı bir film. Oyuncu performanslarıda çok başarılı özellikle Carrie Anne Moss hayran bırakıyor kendisine.Farklı psikolojik bir film izlemek istiyorsanız kaçırmayın.
3.5
Hırsızlar Şehri
Uzun süresi biraz kısaltılsaymış daha iyi olurmuş ama yinede güzel film diyebilirim. Ben Affleck bence yönetmenlikte oyunculuğundan daha başarılı olacak.
3.5
Kırmızı Başlıklı Kız
Berbat ve kesinlikle 10/11 yaştan yükarısının izlememesi gereken bir film. İnanaılmaz sıkıcı. Ahh Ahh nerde eskı Kırmızı Başlıklı Kız’lar. :))
1.5
7. Koğuştaki Mucize
Kadrosunu ve oyunculuklarını beğendim ancak genel manada filmi beğenmedim. Etrafımdaki insanlar çok fazla abarttığı için ekstra bir beklentiyle seyretmiş de olabilirim. Ciğer sökmek, ağlatmak için yapılmış bir film ancak bende pek etkisi olmadı açıkçası. Ortalamanın üstünde izlenebilir, iyi bir film ancak kesinlikle &Süper, muazzam!& değil.
3.5
Karanlıkta Dans
harika bir film!!!müzikalle dram ancak bu kadar güzel harmanlanabilir.insanın içini acıtan ve björkün tüyleri diken diken ettiği bir lars von trier başyapıtı...kolay kolay hafızalardan silinemeyecek bir film.10/10’luk ve herkese izletebileceğiniz bir şaheser.
5
Coco
“Onu affetmet zorunda değilsin, ancak unutmak zorunda da değilsin.” Ailemizde dışlanmış, bir şekilde bize göre kötü ve yanlış yapmış kişiler olabilir. Hiç hatırlamak istemediğimiz olaylar ve olaylarda başrol oynamış kişiler olabilir. Hatta bazı kişiler aileden bile olmasa da ailemizle sonsuza kadar kalacak bir bağ oluşturmuş olabilir. Sonsuza kadar mı? Ölümce her şey bitmiyor mu? Asıl kritik sorular burada başlıyor: Gerçek anlamda bir ölüm var mı? Biz ölmüş olan aile bireylerinde yaşadıklarından etkileniyor muyuz? Bir çok kişinin ahını almış kişiler ne zaman rahatlıyor? Bu oluşmuş aile sistemindeki tınanıklıklar nasıl çözülüyor? Coco isimli eğlenceli animasyon filminin konusu oldukça derin. Miguel, büyük büyük babasının müzisyenlik uğruna evi terk ettiğini ve bu yüzden aileden dışlandığını öğrenir. Büyük ninesi Coco, müzisyen dedenin kızıdır. Coco’nun annesi, onu ve kızını terk eden eşine kin tutar ve ailede müziği yasaklar. Aileyi ayakta tutmak için ayakkabı yapmaya başlar ve ondan sonra tüm aile bireyleri ayakkabı yaparak hayatlarını geçirirler... Oysa Miguel her zaman atalarından gelen ve hiç bilmediği bir güç tarafından hayatının etkilendiğini hisseder. Onun hayali müzisyen olmaktır. [spoiler]Filmde Miguel, tamamen tesadüf gibi gözüken olaylardan sonra bir şekilde atalarının dünyasına adım atar. Artık bu dünyada olmayan aile ilişkilerini görmeye başlar. Bir anlamda aile sisteminde değişiklere vesile olur. Tıpkı aile sistemi çalışmalarında olduğu gibi ölüm, gerçek bir yok oluş değildir. Bu kişiler halen aile sistemimizdedir. Bir çok olaydan sonra işler tatlıya bağlanır. Öfke ifade edildiğinde sonunda sevgi kalır. Sevgiyle anılan ölüler huzur içinde yaşamaya başlar... [/spoiler] Eksik olan anlayış, kötü adamın filmin sonunda dışlanmasıdır. Oysa, gerçek özgürlük – olan olayları ve olayların kahramanlarını iyi veya kötü olarak nitelendirmeden – tüm bireylere kalbimizde bir yer vermekten geçer. Senarist, bir parça seyirci de memnun etmek amacıyla bilinen değerlerle bitirmeyi tercih etmiş gibi görünüyor. [spoiler]Atalarından biri: “Miguel seni kutsuyorum. Evine git ve ailenin seni ne kadar önemsediğini asla unutma...” [/spoiler] Yazının tamamı TuvaletKagidinatlar.Blogspot.com da...
4.5
Iron Man 2
Anladığım kadarıyla bu kadar puan, film izlenmeden önce verilmiş. Çünkü bu devam filmi, birinci filmi mumla aratıyor! Ne ilk filmdeki, tat, heyecan, konu ne de akıcılık bu filmde var.İlk yarısı çok yavan, ne olup bittiği belli değil. İkinci yarısı ise, ondan ayrı, bi anda başka ajanlar çıkıyor, bişeyler olup bitiyor.Hayal kırıklığına uğradım diyebilirim.Film 2 güzel yanı vardı. Birincisi, tabii ki Scarlet Johansson. Diğeri ise müziklere imza atan AC/DC.Boş zamanınız varsa izleyin derim.
2.5
Siyah Giyen Adamlar: Global Tehdit
wıll smıth yok olsaydı 5 yıldız garantiydi ama yoh yoh yoh yoh yoh yoh yoh neden yoh yoh yoh yoh yoh yoh yoh yoh
0.5
Spotlight
Tüyleri diken diken eden bir hikaye... Film sadece o bölgeyi değil, Amerikayı da değil tüm dünyayı kapsayan çok geniş bir skandalı ele almış. Hukuk sistemine olan güveni ve kiliselere olan güveni baştan aşağı sarsacak derece de büyük bir skandal. Spotlight ekibinin yaptığı ise çok büyük bir iş. Çok büyük bir gücü karşına alıyorsun ve en ufak bir hataya yer yok. Böyle bir olayın yıllarca herkes tarafından bilinipte saklanması da ayrı bir olay zaten. Olaydan etkilenen insan sayısı binlerle ifade ediliyor. Hatta dünya geneline bakarsak çok daha da büyük. Bu olaydan sonra dine olan inançları da ne derece sarsılmıştır bilmiyorum ama bu film cesurca bunları dile getirmiştir. Bu film aslında bir de şunu gösteriyor, dünyada bazı büyük oluşumlar var ve dokunulmazlığı olan, kendi istediğini yapan ve hiçbir şekilde sorgulanılmadan alttan alttan işini gören.Bu dediğim zaten herkes tarafından bilinen bir şey aslında. Film kesinlikle çok başarılı bir film. Bir kere kadrosu oldukça sağlam. Benim en sevdiğim kadın oyuncuların en üstlerinde yer alan Rachell McAdams var bir kere. Tüm kadroyu sayma istemiyorum ama bir isim daha var. Mark Ruffalo, normalde kendisinin oyunculuğunu da, kişiliğini de pek sevmem. pek ısınamadığım bir isimdir. Ama bu filmde tam aksine bayıldım kendisine. Çok doğal ve içten oynamış. Onun hakkındaki düşüncelerimde biraz olsun değişti bu filmden sonra. Hatta filmin vurucu, etkileyici kısımlarını genellikle o üstlenmiş diyebilirim. Ben çok sevdim filmi. Özellikle olayı yaşayan kişilerle yapılan röportajlar etkileyici ve dramatikti. Oscar'a gelirsek. Benim açımdan The Hateful Eight şimdilik en iyisi. Ama zaten onun adaylığı bulunmadığından, diğer filmlere de baktığım zaman ve akedeminin de genel kanısını düşününce yılın filmi Oscarını bu film alır diye düşünüyorum. Rachel McAdams on numara oynamış ama En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu oscarını alamaz, rakipleri çok sağlam. Aynı şekilde Mark Ruffalo da öyle. Alacağı diğer Oscar da en iyi özgün senaryo olacak diye düşünüyorum. Tabi yanılabilirim de ama benim görüşüm bu. Bu sene için bakacak olursak, Mad Max ile kafa kafaya 2. ciliği paylaşıyorlar şu anda. Benim şimdilik top 5 şu şekilde. The Hateful Eight, Mad Max:Fury Road, Spotlight, The Revenant, Inside Out. İyi seyirler... 8.2/10
4
Görev Mars
Bazı Sahneleri İlgi Çekiciydi Ama Genede Ben Beğenmedim 6/10
3
Eraserhead
David Lynchin bu ilk uzun metrajında çocuk korkusunu oldukça karanlık(Tarkovskynin stalkerının ilk yarısını hatırlatan) bir şehir ve atmosferde altmetinlerle anlattığı filmin sonuna doğru tuhaflıkların tavan yaptığı kabus niteliğinde bir film.Filmi seğredince aklınıza gelen ilk şey Lynchin üniversite yıllarında sevgilisinin hamile kaldığını ve yaşadığı korkuyu filme aldığı yönünde, kesinlikle her zevke hitap etmiyor hatta iflah olma bir lynch hastası değilseniz uzak durun derim. Denildiği gibi dahilikle delilik ince bir çizgidir lynch bu eserinde çizginin karşı tarafında bayağı kalıyor o yıllarda bu filmi seğreden bir psikolog olsam lynch gözlem altına aldırırdım.
2
Sherlock Holmes
tek kelimeyle nefes almadan izleyeceğiniz bir yapım izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız ve keşke bitmesin diyeceksiniz 9/10
4.5
Patrondan Kurtulma Sanatı
Bazı sahnelere çok güldüm gerçekten..Hangover'dan tarzı bu tarz filmler artmaya başladı iyice.Özellikle Charlie Day performansını çok beğendim. Bu türü sevenler izlemeli.
3.5
Megazeka 3D
çok güzel bir yapım..
4
Arka Bahçe
film çok ağır olmasına rağmen (özellikle ağır filmlerden hoşlanmayan biri olarak)anlatılan konu ilgimi çekti.dünyada yapılan haksızlar çok iyi anlatılmış.duyarlı insanlarn izlemesini tavsiye ederim..
4.5
Meg: Derinlerdeki Dehşet
Film oldukça güzel ve merak uyandıran bir konusu var. Sahneleri tahmin etmek zor. Konu farklı ve efektler oldukça iyi. Boş zamanınızda izlemenizi tavsiye ederim.
4
Sessiz Bir Yer 2
Sakinlik huzur verir diyorsanız aldanırsınız.Film boyunca neredeyse tek konuşma olmadan gerilim içinde izliyorsunuz.Ancak ne olduğu, neyle karşı karşıya kaldıklarını anlam veremediğiniz bir konu içindesiniz.Hele final 3. bölüm de var havasında bitiyor.Ama izlenir
3
Tutku
kumar tutkusunu çok güzel anlatıo. edward çokfarklı bi roldeydi.
3.5
Self/less
Film iyi ve izlenir.. bunu şu anda vizyondaki filmlerin kalitelerine bakarak çok net söyleyebilirim. Kurgu, senaryo çok güzel... aksiyon düşük düzeyde ama sürekleyici... dediğim gibi sinemaya gidecekseniz eğer bu filme gidilir... 10 üzerinden 7-8 arası puanım
3.5
Anastasia
Beklentimin çok altında kalan tamamen çocuklara yönelik olan, başta sovyet devrimini şeytani büyülere bağlayan kraliyet yönetimin hak olduğunu onların özel olduğunu yönetimin onların hakkı olduğunu söyliyen her yeri klişe kokan insanı fazlasıyla sıkan ortalamanın oldukça altında bir animasyon tek iyi yanı harika çizilen Anastasia karakteri.
2.5
Kaçak Gelin
bu fılmı kac kez ızledım hatırlamıyorum ızlemeyen kalmamıstır sanırım kaldıysada ne duruyosun cabuk ızle Julia Roberts ve Richard Gere ınanılmaz oyunculuk ve uyum sergılemısler sıddetle tavsıye ederım tam arsıvlık
4.5
Tutku Oyunları
fim herkesin hayatından kesitler sunuyor sanki. aldatılmanın, aldatmanın dışlanmanın, hataların ve aşkların bir kesitiydi bu film. oyunculuk ise süper.
4.5
Kara Kedi Ak Kedi
Emir Kusturica'nin muazzam filmlerinden birisi daha...Film Tuna nehri kenarında yaşayan çingenelerin trajikomik yaşamlarını hikayelendiriyor ve çingene olmaya özendiriyor hem de ne özendirmek...
4
Godzilla
Godzilla bence iyi bir film olmuş.Özellikle Roland Emmerich bu filmi çok iyi beyazperdeye aktarmış.Sıkılmadan izlenecek bir yapım yaratmış.Ben bu filme 10 üzerinden 8 verdim.
4
İkili Oyun
Richard bu tarz filmler için biraz yasli olsa da ve film çok kolay çözülüyor olsa da güzel film
2.5
Solaris
Bi kere şunu söyliyim şimdiye kadar izlediğim en sıkıcı filmdi.Filmi izlerken o kadar sıkıldımki,ara vere vere izlemeye başladım.Her gün 20 dk. gibi.Ama bazı günler içimden gelmedi, bazı günler 20 dk. bile dayanamadım ve yaklaşık 10 günde bitti film :) Demek ki neymiş ? Sinema bilgim yokmuş :) Uzatılmış sahneleri eleştirilsin de sevdiği sahnelere eleştiri kalmasın diye mi yapmış :) Abi nasıl olur ya, ben filmin istediğim yerini istediğim zaman eleştiririm.Şunu mu düşünmüş bunu yaza arkadaş.Elimde 3 adet eleştiri var.Bu 3ünü uzatılmış sahnelere kullandım,Yönetmenin sevdiği sahnelere kullanacak eleştirim kalmadı :) Vallaha komedi. Hadi tamam, mutlaka bi sebebi vardır bu uzun sahnelerin bi bildiği vardır yönetmenin, ama arkadaşın dediği gibi biz eleştirelim diye olmadığı da açık.O zaman o arkadaş anlamıyo demekki sinemadan.Çünkü anlamadığımız bişeyse hakatten, kimbilir ne bağlamları, ne yaklaşımları, benzetmeleri vs.si şusu busu vardır.Yani koskoca yönetmen bu filmde uzun sahneleri sırf biz eleştirelim diye koymuş olamaz dimi :) Ben filmi anlamadım, izlerken keyif almadım ve canım çok sıkıldı.Ama bu yönetmenin başarısızlığını veya filmin kötülüğünü göstermiyo elbet, tam aksine ben kaldıramadım filmi.Yönetmene ve filme de saygı duyuyorum.
3.5
Hidalgo
amerıkalıların karısmadıgı bı olay kalmıstı.oda at yarısı.ona da karısmıslar.ne dıyım daha. ama fılm guzel.
4
Küçük Kahraman
Süper bir aile filmi herkese tavsiye ederim!!
5
Operadaki Hayalet
tam bie opera filmi müziklerine aşık oldum çok güzel de sinemaya aktarılmış bence izlenilmesi gereken bir film özellikle de hiç opera izlememişseniz...
4
Dünyanın Orta Yerinde Aşk İçin Ağlıyorum
Japonların uzman oldukları bir başka film senaryosu... Kesinlikle gitmem lazım... 4*4 gözle bekliyorum:)))
4
Aşk Kırmızı
Saçma bir konusu var. Olmayacak şeyler sanki bir hayal dünyasıymış gibi oluyor. Aşkı verememişler. Ortalama bir türk filminin üzerinde bir oyunculuk vardı ama.
2
Dangal
AAMİR KHAN DİYORUM VE SUSUYORUM :) BİR ADAM BU KADAR MI MUHTEŞEM OLUR. YAŞI 52 OLMASINA RAĞMEN HER TÜRLÜ ROLE GİRİYOR. HER FİLMİNDE FARKLI ROLLERE GİRİYOR VE BÜTÜN ROLLERİNİN ÜSTESİNDEN HAKKIYLA GELİYOR . TÜM ZAMANLARIN EN ÇOK İZLENEN VE BANA GÖRE EN İYİ HİNT FİLMİ DANGALI MUTLAKA İZLEYİN. ŞUAN AĞUSTOS AYINDAYIZ SİNEMA SALONLARINA BAKTIĞIMDA GİDİLECEK EN FAZLA 2 -3 FİLM VAR ONLARDAN BİRİ DE DANGAL . CUMALİ CEBER DENİLEN SALAKÇA YAPIMA PARA VERECEĞİNİZE BU FİLME PARA VERİN. OYNADIĞI HER FİLMDE TOPLUMSAL MESAJ VEREN AAMİR ABİMİZ BU FİLMDE DE VERMEK İSTEDİĞİ MESAJI BİZE ULAŞTIRMIŞTIR . EMEKLERİNE SAĞLIK :)
5
Sevgili John
Dram filmlerinden hoşlanan arkadaşlara tavsiye ederim yinede.Fakat beni çok fazla etkilemedi konu daha iyi işlenebilinirdi diye düşünüyorum.İyi seyirler .. 10/6
3
Baba
Senaryosunu da aynı isimli kendi tiyatro oyunundan (2012) uyarlayarak Christopher Hampton ile beraber yazan yönetmen koltuğundaki Florian Zeller'ın ilk (debut) uzun metrajlı sinema filmi olan &The Father&, altışar kategorideki Academy ve BAFTA Ödülü adaylıklarıyla resmen göz kamaştırıyor... Özellikle de baba - kız Anthony ve Anne karakterlerini canlandıran Anthony Hopkins ve Olivia Colman'ın performansları ile birbirini izleyen benzer sahneler arasındaki dikkat çekici mükemmellikteki dokundurmadan yapılan &tampon tampona& geçişlere imza atmış olan editör Yorgos Lamprinos'un çıkarttığı işi görünce, sinemaya sağlam bir başlangıç yapmış olan Zeller'ın, ne kadar şanslı bir adam olduğunu düşünmeden edemiyorsunuz... Gelin isterseniz, Anthony kadar izlerken sizlerinde akıllarınızın iyice karışacağını tahmin ettiğimiz filmin hikayesine biraz daha yakından bakalım... Kızı Anne, kulaklık ile (sıklıkla kulakların pasını silen nefasetteki) müzik(ler) dinleyen babası Anthony'nin evine gelerek kendisine, hakaret ederek fiziksel tehditler de savurduğu bakıcısı Angela'nın çok üzgün olduğunu ve işi bıraktığını söyler... Bu ithamların hiç birini kabul etmeyen Anthony, bir de evinde istemediği o kadının kendi kol saatini çaldığını da iddia eder... Ama aslında olan tek şey, demansın esir aldığı Anthony'in zihinsel berraklığını büsbütün yitirmiş olmasıdır... Ki saatini, evin içinde bizzat kendisi bulur da zaten... Ancak asıl önemli husus, kızı Anne'in yeni tanıştığı bir Fransız için Londra'dan Paris'e taşınacak olmasıdır... Bu durumda Anne'e göre Anthony ya yeni bir bakıcı ile birlikte kendi evinde yaşamaya devam edecektir ya da söylemez fakat o an, Anthony dahil herkes anlar ki, doğrudan bir yaşlı bakım evine gönderilecektir... Lütfen yorumumuzdaki bu son satırları aklınızın bir köşesine not edin... Neyse devam edelim... Kapıdan gelen bir tıkırtıyı duyan Anthony, evi şöyle bir dolaştığında salonda oturmakta olan ve ardından da kızının on yıllık kocası olduğunu ifade eden Paul (Mark Gatiss) ile karşılaşır... Karşılaşır karşılaşmasına da kim olduğunu çıkartamaz... Üstelik bu Paul, Anne'in Paris'e gidecek olduğundan da haberdar değildir... Yani şaşırma sırası Anthony'dedir... Daha bitmedi... &Turpun büyüğü& sonradan gelecek olsa da biz, her ne kadar kendisi farkında olmasa da şimdi yaşamakta olduğu mekanın, kendisinin değil kızının evi olduğunu belirtmekle yetinelim... Derken kapı açılır ve kızı da damlar ama bu Anne (Olivia Williams) birkaç gün önce gördüğü Anne (Olivia Colman) değil bir başkasıdır... Bakım evine kapatılma korkusu nedeniyle yapacağı tek şey bozuntuya vermemektir... Vermez vermesine de işler daha da karışır... Zira biraz önce gözleriyle gördüğü Paul adındaki, Anne'in elindeki tavuk poşetini alarak mutfağa götüren kocası evde bulunmadığı gibi kızı Anne'de beş yıl önce boşanmıştır... Haydi çık bakalım çıkabilirsen bu kaybolduğun labirentin içinden... Artık hem Anthony ve hem de izleyici açısından her şey birbirine girmiş gibidir... Ve kimliğinde şok bir sürprizi barındıran yeni bakıcı kız Laura'da (Imogen Poots) işe alınır... Akşama ilk kez gördüğü ve her seferinde kendisinden hazzetmediğini açıkça belli eden Anne'in kocası Paul'de (Rufus Sewell) eve gelir... Tabii yine çaktırmaz hatta bu kez bu kim diye sormaz da Anthony... Dakika 39... Haklısınız, bizde farkındayız mevzunun, içinde her çeşit sebzenin bulunduğu yaz türlüsüne döndüğünün... Biraz dişinizi sıkarsanız, normal bir insanın asla kabullenemeyeceğini bildiğimiz bir &fiziki darp& olayın yanı sıra baş döndürücü bir tempo bekliyor olacak Fransız - İngiliz ortak yapımı bu bağımsız (indie) filmde sizleri... Keyifli seyirler,
4
Aşka Yükseliş
Tipik bir yakışıklı ve karizmatik hareketlere bürünen başrol erkeği, zoru oynayan kız... Ailenin istemediği bir adamla beraber olmasını istemeyen bir anne baba... Ve ilginç olmayan bir son. Sıradan bir film niteliğinde fakat yine de izlenebilir.
3
Yedi
Bir film 20 küsür yıl sonra kendini izlettirdikten sonra vay be dedirtiyorsa iyidir. Senaryo ve yönetim kısmı mükemmel. Oyunculuk kısmında Morgan Freeman duruşu ve o buğulu bakışı bile yeter. Kevin Spacey kısa süresine rağmen performansı ile göz kamaştırdı. Gelelim başrol oyuncumuz Brad Pitt'e. Kanımca hayal kırıklığı. Senaryo gereği ona atfedilen pozitif ayrımcılığı hakedecek bir rolü olduğunu düşünmüyorum. Kafası çalışan Mills fakat onur David'in oluyor ne hikmetse. 30 milyon dolar bütçe ile 350 milyon dolar gişe yapan bir film elbette başarılıdır. İzlenmelik.
3.5
Kevin Hakkında Konuşmalıyız
Biraz karmasik ve güçlü bir film . Basinda biraz yavas ama sonrasinda gerçek anlamini kazaniyor. Oldukça etkileyici
4
Ölümcül Sular
Senaryosu, Michael ve Shawn Rasmussen tarafından yazılan “Crawl”, Alexandre Aja’nın yönetmen koltuğunda oturduğu bir drama… Amerika’da (Türkiye ile birlikte) 12 Temmuz 2019 tarihinde vizyona giren filmin, 6.1/10 (70.216 oy) ve 3.9/5 (5.000 üzeri oy) olan IMDB ve Rotten Tomatoes izleyici puanı ortalamalarıyla 6.5 /10 (202 yorum) ve 60/100 (31 yorum) olan Rotten Tomatoes ve Metacritic yorum ortalamaları, orta karar bir filmle karşı karşıya olduğumuzu söylüyor gibi… Ama biz yine de 13,5 milyon dolarlık bir bütçeyle çekilen ve 91,5 milyon dolarlık bir hasılat rakamına ulaşmış olan bu filmi, her zamanki gibi önceliği oyuncu kadrosuna vermek suretiyle bizzat kendimiz mercek altına alarak inceleyecek ardından da puanlamaya çalışacağız… Bunun için de yapımcılığını kült korku serisi “Evil Dead” ve “Spider-Man Trilogy / Üçlemesi” (2002 – 2004 – 2007) ile tanıdığımız Sam Raimi’nin (Robert Tapert ile birlikte) patronu olduğu Ghost House Pictures aracılığıyla üstlendiği filme ilişkin ilk tespitimizi, sonrasında da naçizane ilk önerimizi paylaşalım istiyoruz… Bu bağlamda da işe; karşımızdakinin, görsel efekt teknolojisinin sinemada ulaştığı son noktayı göstermesinin yanı sıra filmografisinde “Edge of Tomorrow” (2014), “Birdman or (The Unexpected Virtue of Ignorance)” (2014), “Deadpool” (2016), “Arrival” (2016), “It” (2017), “Blade Runner 2049” (2017), “Star Wars: The Last Jedi” (2017), “Sicario: Day of the Soldado” (2018), “Dark Phoenix” (2018), &Godzilla: King of the Monsters& (2019), “ It – Chapter Two” (2019) ve “Anna” (2019) gibi filmler ile “Game of Thrones” (2014 – 2015), “Fear the Walking Dead” (2015), “Strange Things” (2019) ve “Watchmen” (2019) isimli TV dizilerini de bulunduran Rodeo FX isimli görsel efekt şirketine yeni müşteriler kazandıracak türde bir film olduğunu söyleyerek başlayabiliriz… Zira çekimleri Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da yapılan filmde başrolleri, daha önce “Maze Runner: The Scorch Trials” (2015) ve “Maze Runner: The Death Cure” (2018) isimli filmlerde de birlikte oynamış olan Kaya Scodelario ve Barry Pepper ile birlikte bu şirketin efekt ekibinin bilgisayar başında yaratarak sahaya sürdükleri timsahlar paylaşmışlar… Ancak işin birde bütün bu “şamatayı” kamera ile filme kaydetme faslı var ki, Sam Raimi, o işi de şansa bırakmayarak filmografisinde, (yine bir Alexandre Aja filmi olan) “The Hills Have Eyes” (2006), “Annabelle: Creation” (2017), “The Nun” (2018) ve yönetmenliğini Mike Flanagan’ın yaptığı “The Haunting of Hill House” (2020) isimli Netflix dizisinin ikinci sezonunun ilk bölümü bulunan Belçikalı görüntü yönetmeni Maxime Alexandre’a vermiş… Tabii hal böyle olunca da bunca yağmur, sel, fırtına ve timsahı kendi gerçek hayatlarında olduğu gibi bu felaket filminin setinde de bir arada asla görmemiş olan Kaya Scodelario ile Barry Pepper’a, “mış” gibi yaparak bu mizansene uygun rol kesmek kalmış… Ki, bizce bunda “kısmen” başarılı olmuşlar da… “Kısmen” dedik, çünkü bir bütün olarak bakıldığında, filmin ciddi bir “ikna zafiyeti” sorunu bulunduğunu da hemen söylememiz gerekiyor… Zaten, aklı başındaki hiç kimsenin de kolunun dirseğine kadar olan kısmı bir timsahın ağzına giren birinin bu badireden sadece birkaç küçük sıyrıkla kurtulmasına yahut kolu kopan birinin de anında şoka girerek bayılmak ve tıbbi bir müdahalede bulunulmadığı için de bir süre sonra kan kaybından ölmek yerine hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etmesine inanması da beklenilemezdi… Aslında &spoiler& olmasın diye kimin başına nerede geldiğini söyleyemediğimiz bu iki örneğe benzer akıl almaz daha pek çok şey var bu filmde… Ama özellikle de o, banyo küvetine takılı olan duş kabininin faydalarının gösterildiği sahne kesinlikle kaçmaz diyoruz… Belki, yine klasik bir laf olacak ama şu ana kadar tek bir “spoiler” dahi vermeden yazılmayanları yazmaya, anlatılmayanları anlatmaya, söylenilmeyenleri söylemeye çalıştığımız bu satırlar filme ilişkin ilk tespitimiz olsun… İlk önerimize gelince: O hakkımızı da bu kez; iyi film izlemeyi alışkanlık haline getirmiş olan sinemasever dostlara, “Demek ki, (aynen bu filmin ardındaki Sam Raimi gibi) bir film projesinin içinde marka olmuş bir sinemacının bulunması, her zaman için nitelikli film teminatı anlamına gelmiyormuş” diye seslenerek kullanmak isteriz… Sonuç olarak, kendi değerlendirme sistemimiz içinde puan olarak 2 verdiğimiz bu film için önerimiz de, eğer korkunun “Nature and Animal / Doğa ve Hayvan” olarak tanımlanan alt kategorisinin fanatik meraklılarından değilseniz, bırakın korkutmayı insanı germeyi dahi beceremeyen bu filmi de, gidin yine aynı Sam Raimi’nin “Ash vs Evil Dead” (2015 – 2018) isimli TV dizisine takılın da, görün bakalım “gerçek şamata” nasıl oluyormuş şeklinde olacak… Elbette, “Olsun, ben yine de izlerim” diyenlere de keyifli seyirler… Son bir not: Galiba bir anlamda, bu filmin yorumu aracılığı ile “Ash vs Evil Dead” (2015 – 2018) isimli TV dizisi içinde yorum (ve öneri) yapmış olduk… Madem öyle, birde sonuç yazalım ve bu EK yoruma; “Eğer kafa yormadan, korku – gerilim formatında gırgır ve şamatanın dibine de vurulan absürt bir şeyler izlemek istiyorsanız, üç sezonluk bu diziyi de kesinlikle ıskalamayın” diyerek noktalayalım…
2
Duvara Karşı
Duvara karşı 'Alamancı' kavramını ölümüne irdeleyen bir film. almanyada yaşayan insanımızın içler acısı halini beyazperdeye yansıtan bir 'Alamancı' yönetmen Fatih Akın’ı tebirk ediyorumFatih Akın ismini ilk defa iki sene önceki festivalin programında görmüş ve 'way be Almanyada yaşayan kaliteli Türk yönetmen de varmış' diye düşünmeden edememiştim. Çünkü Almanyaya Türkiyeden giden insanlar (genellikle) Türkiye’nin küçük illerinden iş problemi yaşayan insanlardı. Almanyada hadise önce 'Osmanlılar bize yardıma geliyor' mülahazasıyla medyada yansırken gelen insanların cahilliğine ve göreli bir ifade olsa da görgüsüzlüğüne şaşırmamaları da bu sebepten imkansızdı. Ama Türkiye nasıl depremle yaşamaya alıştıysa Alamanya da aynen Türk insanıyla yaşamaya alıştı.Arabesk 'bilhassa yanık arabesk'in köyden kente göçen insanın kültür kırılmasına tercüman olduğunu söyler sosyologlar. Hak vermemek mümkün değil .Aynen öyle de köyden Almanya’ya gelen insanın kültür kırılması daha bir şiddetli olmuştur. Alamancı göçmenlerden dinine bağlı olanlar daha bir 'dinine bağlı' olmuştur (Bkz. kaplanlar). Bağlı olmayan da kolayca çözülüp giden bağlarla sudan çıkmış balık misali ne yapacağını bilememiş acayip takıntılar çirkinlikler kucağına düşmüş. Dolayısıyla Almanya insanımızı (genellikle) bozmuş vizyonu dar hedeflerinden kopuk ve kafasıyla gönlü küsmüş bireyler haline getirmiş.Neden sosyolojik çözümlemeye girdiğimi filmi izleyenler anlayacaktır.Duvara karşı filmi işte bu insanların yaşamını anlatıyor ve bunda da çok başarılı. Açıkçası en az 6-7 saat sürecek bir konferansla tanıtılabilen külli Alamancı figürü 2 saate çok muhteşem bir biçimde sığdırılmış. Mütevaziliğiyle de dikkatimi çeken Akın alnından öpülesi bir yönetmenlik sergilemiş. Oyunculuklar da yerli yerinde abartıya kaçan yakışıksız oyunculuk yok kanımca.Ama bence filmin en güzel yanı aralara serpiştirlen boğaz manzarası önündeki sanat müziği konseri(Türk sanat musikisine ve istanbul’a aşık olduğum için taraflı davranıyor olabilirim tabi...). Yani kısacası Altın Ayıyı hakediyor mu bilemem ama duvara karşı 'Güzel bir film' . Eksik yanı 2 saate sığdırılmaya çalışılan filmin senaryosundaki aksaklıklar olsa gerek. Duyguları bile tam yansıtmaya muvaffak olamadığı çok fazla karesi var filmin filmin başyapıt olmasını bu engelliyor. Dün şener şenle birlikte izledik filmi çıkışta da Allah’ın işi işte Yavuz Turgul’u gördüm. Her neyse kaçırmayın Bol sinemalı günler
4
Ölümcül Labirent
Bilgisayar oyunu deyip geçmemek lazım.bazı oyunların yetişkinlerde dahil çocuklarda dahi olumsuz etkileri yüzünden yaşamlarına son verdiklerini haberlerde duyuyoruz.Her programın bir kurgu üzerinden formatlandığını düşünürsek bu filmin hikayesi daha da cazip ve etkileyici olacaktır.oldukça heyecanlı ve sürükleyici bir film.
3.5
Tehlikeli İlişki
Cronenberg kariyeri boyunca pek çok kalıcı film çekmiş olan ünlü bir yönetmen. Ben de kendi adıma izlemiş olduğum filmlerini beğenmişimdir. Son dönemde Viggo Mortensen ile bir işbirliği içine girdiler ve bu da başarılı sonuçlar doğurdu bana kalırsa. &A Dangerous Method&da &Eastern Promises&tan başka bir isim daha var; Vincent Cassel. Fakat bu iki isim de, Mortensen, Freud'a hayata vermesine rağmen, pek de göz önünde değiller film boyunca. Yer aldıkları sahnelerde ise kusursuzlar. Filmin asıl yükü Knightley ve Fassbender'in üzerinde. Knightley kimi zaman abartıya kaçan, ancak bu tarz bir performansı gerektiren rolüyle, Fassbender ise neden son dönemin yükselen aktörlerinden biri olduğunun cevabını verircesine boy gösteriyor filmde. İkisi de çok başarılı, özellikle Fassbender ayrı bir parantezi hak ediyor. Neden kadrodan başladım? Cronenberg, kendisi ile özdeşleşmiş &şiddet& kavramını bu sefer aksiyon olmadan, hareket olmadan, gayet duru bir Avrupa atmosferinde, ve tamamen oyuncuları ve senaryosuna sırtını dayayarak işliyor. Zaten buradaki &şiddet& de, önceden alışık olduğumuz anlamını taşımıyor. Fikirlerin ve durumların çatışması sonucu açığa çıkan bir şiddetten bahsedebiliriz anca. Başlangıçta ağır gibi dursa da süresi akıp giden, sağlam oyuncu kadrosu ile sizi sıkmayan bir film ile, tarih açısından çok önemli bazı karakterlerin yaşamlarından bir kesit sunuyor bizlere yönetmen. Tabii bazen kendi yorumunu da katarak. Uzun süreler hafızalarda kalacağını söylemek zor, ancak hem bu tarihi kişilikleri (Freud, Jung, Spielrein başta olmak üzere) hem de o dönemi merak edenler, izlediklerine pişman olmayacaktır. Bazı fikirlerin oluşumu daha oturaklı ve tatmin edici işlenebilirdi.
3.5
Sevimli Tehlikeli
öncelikle bütün oyuncuları ve özcan denizi tebrik ediyor ve teşekkür ediyorum çünkü bizlere böyle bir film izlettikleri için.... çok başarılı bir film ve çok başarılı karakterler...film her türlü duyguyu içeriyor aksiyon,dram,acı,aşk,hüzün,sevinç....filmi izlerken ilk sahnelerinde gülerken son sahnelerinde ağladım... bazı ise korktum, heyecanlandım en çokta hayran kaldım... ben filmden çok etkilendim.ayça ayşin turanıda şükrü özyıldızıda özcan danizide çok seviyorum..
5
Frozen
Mahsur kalma ve kalanların içinde bulunduğu psikoloji müthiş bir şekilde işlenmiş ? Baştan sona tek bir saniye sıkılmadım filmden ? Yönetimi , müzikleri ve oyuncu performansları da oldukça başarılı filmin ? Gerilim türünün en başarılı örneklerinden ? izlerken çok keyif aldım ? 10/8
4
Zehşin Cin-i Musallat
Flash tvye haksızlık ettiğimizi gösteren hayatımdan çalınan en büyük zaman kaybı yani emeğinize sağlık bile diyemiyorum zira azıcık bile uğraşmamışsınız ve bunu sinemeya sunmuşsunuz yazık
0.5
Sürü
Sürü filmi hala güncelliğini koruyor.Çünkü bu ülkede hala feodal değerler etkin bir şekilde varlığını sürdürüyor.Kan davaları,töre cinayetleri feodal yapının kırılamadağı bölgelerimizde hala var... Filme bu güncel gerçeğin çerçevesinden yaklaştığımızda öncelikle gerçeğin labirentlerinden süzülmüş toplumsal bir panorama görüyoruz.Aşiret düzeninin çarklarında ezilen insanları bütün çıplaklığıyla ortaya koyan film, bununla yetinmeyip bizleri ’şehir gerçeğiyle’ de yüzleştiriyor.Tren yol aldıkça bir çok şeyin kırılmaya başladığını,ama yozlaşma sürecinin kırsaldan kente taşındığını görüyoruz.Sorunlar sarmalı içerisinde patlamaya hazır insanlar,toplumsal cinnet ortamının ana unsurları olarak karşımızda duruyor.Şehrin caddelerinde güpegündüz insanlar öldürülüyor.Toplum bir hayli politize olmuş.12 Eylüle giden yolun sosyolojik unsurlarını da filmde yakalamak mümkün.Film topluma adeta bir ayna tutuyor. Yılmaz Güney çok önemli bir mizansen yakalamış ve bu etkin mizansen içerisinde bir aşiret reisini(Hamo)canlandıran Tuncel Kurtiz,her yeni kuşak oyuncusunun dikkatle izlemesi gereken bir oyuncu.Ülkesinde hak ettiği değeri göremese de o ülkesinin sınırlarını aşmış çok önemli bir aktör.Tarık Akan ise oyunculuğunda yetkinlik dönemine belki de bu filmle ulaşıyor.Aşiret düzeninde yıpranmaya mahkum edilmiş sevgisi,Berivan ölünceye kadar bütün sıcaklığıyla sürüyor.Melike Demirağ,Yaman Okay hepsi de oyunculuklarının ne denli üst düzeyde olduğunu kanıtlıyorlar.Senaryo usta yönetmen Zeki Ökten’in ellerinde hayat bulurken,Zülfü Livaneli de müzikleriyle filmi bir hayli zenginleştiriyor. Son olarak birkaç söz de Yılmaz Güney için söylemek isterim.Konu o olunca ister istemez tartışmalar yoğunlaşıyor ve onun sanatçı kimliğinden çok politik kimliği ön plana çıkiyor.Ama unutmayalım ki o herşeyden önce bir sanatçı.O dönemin toplumsal atmosferinden beslenmiş ve sanatını da toplumsal gerçekçi bir zemine inşa etmiş.O dönem muallakta kalan birçok şeyin şimdi sağduyuyla tekrar değerlendirilmesi gerekiyor.Bunu yaparken de Sezarın hakkını Sezara vermekten de çekinmemeliyiz.Türk sineması içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulmak istiyorsa,insanlarımızın usta yönetmenlerine daha da sıkı sarılması gerekiyor.Yılmaz Güneyler,Yavuz Turgullar,Ömer Kavurlar,Tunç Başaranlar kolayına yetişmiyor bu ülkede.İlerlemenin yolu öncelikle sanata sahip çıkmaktan geçiyor...
5
Maç Sayısı
sıradan bir konunun ele alınışı ve çok güzel işlenişi ve sağlam oyunculuklar mutlaka izleyin derim çok anlamlı ve güzel bir film 10/8 i hakediyor
4
Tüp
Ben filmi beğendim son zamanlarda beni geren nadir filmlerden. [spoiler][/spoiler]aslında kadın daha kamyonette ölmüştü ve yaşadığı şeyler araf gibi bi yerdi en sonunda da cennete giderek kızının yanına gitti. Mutlu sonla biten güzel bi filmdi izlemeye değer
3.5
Hayatın Kıyısında
Evliliklerinin zor dönemlerini sinamaya aktardıklarını düşünüyorum Angelina ve Brad Pitt çiftinin. Tam olarak olmasa da bu filmde aslında Angelina'nın sağlık sorunları yaşaması, Brad Pitt ile ilişki sorunu yaşamaları, Brad'in de bu aşamada kendini daha çok içkiye verip alkolik derecesine gelmesi... kısacası kendi hayatlarını anlatmışlar resmen. Tabi ki bir çok şey atlanarak. O yüzden merakla izledim. Ama genel olarak çok durağan ve sıkıcıydı.
2
Everest
Filmde görsel açıdan bayağı bir emek var. Gerçek karakterlere de benzeyen oyuncular seçilmiş. Filmde Everest'in tepesine varana kadar herşey olağan ancak tepeden inerken sorunlar birden patlak veriyor. O açıdan gerçekliliğini biraz kaybetmiş. Sanki sırf aksiyon olsun diye yazılmış senaryo gibi durmuş. Ayrıca bazı sahnelerde sanki normal şehir soğuğu varmış gibi tedbirsiz gezen dağcılar inandırıcılığını yitirtmiş Everest olayının. Helen karakteri de sonuçta bu dağın eteklerinde çadırda duruyor ama sanırsın ki evinde odadan yapıyor görüşmeleri. Yönetmen çok yerde eksik davranmış. Ben bile izlerken donuyorum sandım ama bazı sahnelerde gerçekten o hissi oyuncular veremedi. Gerilim dolu bir film beklerdim. Sadece görsel açıdan kazanır bu film.
3.5