text
stringlengths
0
1.2k
. Kesim ağırlığı , sıcak karkas ağırlığı , soğuk karkas ağırlığı ,
sıcak karkas randımanı , soğuk karkas randımanı ve soğutma firesine ait değerler
G grubunda 3139.01 ; 2352.36 ; 2305.14 g ; % 74.45 ;
72.93 ve 2.04 ; K grubunda 3155.41 ; 2404.64 ; 2338.70 g
; % 76.19 ; 74.11 ve 2.71 ; T grubunda 3078.72 ;
2325.16 ; 2276.69 g ; % 75.39 ; 73.89 ve 2.01 ;
erkek grubunda 3125.13 ; 2368.73 ; 2322.95 g ; %75.57 ; 74.16
ve 1.88 ; dişi grubunda 3123.63 ; 2352.71 ; 2290.73 ; %
75.11 ; 73.14 ve 2.63 olmuştur . Sonuç olarak , Pekin ördeği
yetiştiriciliğinde çıkımdan hemen sonra gavajla yemleme uygulamasının ticari işletmelere bir avantaj sağlamadığı
ve uygulanmakta olan yemleme tipinin ( kümeste yemleme ) Pekin ördekleri için
en iyi yöntem olduğu tespit edilmiştir . Bu araştırmada Karacabey , Anadolu
ve Sultansuyu Tarım İşletmeleri ile Türkiye Jokey Kulübü'ne bağlı Mahmudiye Pansiyon Harası'nda
yetiştirilen Safkan Arap atlarında don , nişaneler , alında servi incelenmiş ve
bunlara ait kalıtım dereceleri hesaplanmıştır . Araştırmada farklı yaş ve cinsiyetten 977
ata ait veriler kullanılmıştır . Don , nişane ve alında servinin işletme
, yaş ve cinsiyete göre bulunma yüzdeleri hesaplanmıştır . Kalıtım derecelerinin hesaplanmasında
Birey ( Hayvan ) Model kullanılmıştır . Taylar doğduğunda % 81.99'unun al
, % 18.01'inin doru , don değişiminden sonra bu oranın % 47.19
al , % 12.38 doru ve % 40.43 kır olduğu tespit edilmiştir
. Kalıtım dereceleri doğduğunda sahip olduğu don için 0.86±0.04 , don değişiminden
sonraki don için 0.82±0.05 , toplam nişane için 0.68±0.05 , baş nişanesi
için 0.62±0.06 , toplam seki için 0.60±0.06 , sağ ön seki için
0.26±0.06 , sağ arka seki için 0.44±0.06 , sol ön seki için
0.25±0.06 , sol arka seki için 0.29±0.06 ve alında servi için 0.41±0.07
olarak hesaplanmıştır . Sonuç olarak , kır don oranının arttığı görülmüştür .
Kır don oranının azaltılması isteniyorsa damızlık olarak kullanılan atlarda yarış performansı ile
birlikte dona da önem verilmesi gerekmektedir . Kalıtım derecelerinin yüksek ve orta
düzeyde olması damızlık seçiminde önem verilirse bu özellikler bakımından değişiklikler sağlanabileceğini göstermektedir
. Ghrelin 28 aminoasitten oluşan , memeli hayvanlar dışında balık , tavuk
ve kurbağa gibi diğer omurgalı türlerde de var olan iştah açıcı bir
peptid hormondur . Özellikle mideden salınan ghrelin'in diğer sentez merkezleri bağırsaklar ,
beyin , böbrekler , pankreas ve testislerdir . Ghrelin reseptörleri ise en
çok arkuat ve ventromedial çekirdekler ile hipokampusta bulunur . Ghrelin'in 1999 yılındaki
keşfinden bu yana başta büyüme hormonu salgılatıcı ve gıda alımını arttırıcı özelliği
olmak üzere pek çok fonksiyonu ortaya çıkarılmıştır . Son yıllarda ise ,
enerji dengesini kontrol eden sistemdeki rolünün yanı sıra sahip olduğu yangı baskılayıcı
özellikleri de mercek altına alınmıştır . Enerji metabolizmasında değişikliklere neden olan hastalıklarda
ghrelin düzeylerinde de değişiklikler gözlenir . Bu derlemede ghrelin'in sağlıklı bir metabolizmadaki
fonksiyonları ile hastalıklardaki değişimleri incelenmiştir . Canlılar yaşamlarını sürdürebilmek ve verim verebilmek
için iz minerallere gereksinim duyarlar . İz mineraller inorganik veya organik yapıda
olabilirler . Çiftlik hayvanlarına verilen iz mineraller , inorganik yapıda eriyebilir formda
klorid veya sülfat olarak ya da erimez formda oksit veya karbonat olarak
premikse dâhil edilmektedir . Bu formlar içinde karışım haline getirilen iz mineraller
premiks içinde antogonistik etkilere girebilmekte ve sindirilebilirlikleri önemli oranda düşmektedir . Son
yıllarda ileri teknoloji uygulamaları ile hayvan besleme açısından esansiyel öneme sahip iz
mineraller kapsül veya şelat formlarda üretilmeye başlanmış , premiks içinde antogonistik etkileri
önlenmiş ve sindirilebilirlikleri yüksek iz mineral formları haline getirilmişlerdir . Organik minerallerin
biyoyararlılıklarının daha yüksek olması , büyümeye olumlu etkisi , bağışıklık fonksiyonlarını geliştirmesi
, metabolizmanın düzenlenmesi , karkas kalitesinin iyileştirilmesi , vitamin-iz mineral premikslerinde vitamin
kayıplarının azaltılmasında etkili oldukları söylenmektedir . Çevreciler tarafından çevre problemine sahip olduğu
düşünülen inorganik iz mineraller Cr , Cu , Mn , Se ve
Zn ile yemlerin desteklenmesi bu minerallerin dışkıda artmasına sebep olmaktadır . İz
mineral organik karışımların kullanılması yemlerdeki ve dışkıdaki miktarının azaltılması için potansiyel bir
etkiye sahip olabilir . Bu derlemede , organik iz mineral kullanımının performans
, metabolik sorunların giderilmesi ve çevre kirliliğinin azaltılması üzerindeki etkileri incelenmiştir .
Bu çalışmanın amacı kahverengi yumurtacı tavuklarda yaş ve yumurtlama zamanının yumurta ağırlığı
ve kabuk özellikleri üzerine etkilerini incelemektir . Bu amaçla elli dört kahverengi
yumurtacı ticari tavuklardan ( Hyline Brown ) 36 ve 46 haftalık yaşlarda
ard arda 3 gün boyunca yumurtlanan yumurtalar saat 09.00'da ve saat 15.00
' de olmak üzere günde 2 kez toplanmıştır . Bu yumurtalarda yumurta
ağırlığı , kırılma mukavemeti , kabuk oranı ve kabuk kalınlığı belirlenmiştir .
Sonuç olarak , tavuklarda yaş ve yumurtlama zamanı yumurta ağırlığı ve kabuk
özelliklerini etkilemektedir . Saat 09.00'da toplanan yumurtaların saat 15.00'de toplanan yumurtalara göre
yumurta ağırlığı daha fazla iken kabuk kalitesinin bozulduğu belirlenmiştir . İncelenen özellikler
bakımından yaş ve yumurtlama zamanı arasında herhangi bir etkileşim görülmemiştir . Bu
araştırma , Ankara Bala Tarım İşletmesi'nde yetiştirilen Acıpayam koyunlarının Orta Anadolu şartlarında
bazı verim özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır . Araştırma , 2007 yılında sürüden
tesadüfi olarak seçilen 80 baş gebe koyun ve bunların 90 baş kuzusunda
yürütülmüştür . Koyunlarda dört meme tipi ( Tip 1 , Tip 2
, Tip 3 ve Tip 4 ) belirlenmiş olup oranları sırasıyla %
8.86 ; 59.49 ; 26.58 ve 5.07 olarak tespit edilmiştir . Sürüde
yaygın meme tipi olarak Tip 2 görülmesine rağmen , en yüksek süt
verimi Tip 4 memeye sahip koyunlardan elde edilmiştir . Acıpayam koyunlarında laktasyon
boyunca günlük süt verimi 906 , 2 g , laktasyon süt verimi
170.5 kg , laktasyon süresi ise 199.9 ± 2.4 gün olarak belirlenmiştir
. Acıpayam kuzuların genel olarak 45 , 90 ve 180. gün canlı
ağırlıkları sırasıyla 16.3 ; 22.5 ve 28.0 kg olarak belirlenmiştir . Kuzularda
45. günde cidago yüksekliği , göğüs çevresi ve derinliği , vücut uzunluğu
, sağrı yüksekliği ile incik çevresi ölçüleri sırasıyla 50.2 ; 53.4 ;
20.5 ; 47.4 ; 49.4 ve 3.5 cm ; 90. günde aynı
sırayla 57.1 ; 64.2 ; 23.9 ; 53.2 ; 55.6 ve 4.0
cm ; 180. günde 61.4 ; 71.3 ; 26.6 ; 55.2 ;
59.9 ve 4.2 cm olarak ölçülmüştür . Erkek ve dişilerde 45. günde
yaşama gücü oranları sırasıyla % 98.03 ve % 97.43 ; 180. günde
ise % 82.35 ve % 92.30 olarak saptanmıştır . Sonuç olarak Acıpayam
genotipi koyunların elde edildikleri bölge olan Denizli dışında , Orta Anadolu bölgesi
şartlarında da başarılı bir şekilde yetiştirilebileceği , ancak sürü içerisinde varyasyonun yüksek
olması ve homojenitenin sağlanabilmesi için ıslah çalışmalarının yapılmasının gerekli olduğu kanaatine varılmıştır
. Yüksek performanslı atlar avlanma , çekim , yarış ve ağır işlerde
büyük miktarda enerji tüketirler . Genelde de bu atlar gerekli olan ekstra
enerji için yüksek miktarda tahıl tüketirler . Çok miktarda tahıl tüketimi ise
arpalama , kabızlık ve diğer sindirim bozuklukları gibi problemlere yol açabilir .
Sindirim sisteminin sınırlı bir kapasitesinin olduğu düşünüldüğünde tüketilen yem miktarı da sınırlı
olacaktır . Sıvı ve katı yağların enerjisi karbonhidratların enerjisinden 2.25 kat daha
fazla enerji içerirler . Bu nedenle yüksek performanslı atların enerji ihtiyacının karşılanmasında
konsantre enerji kaynağı olarak yağlar tavsiye edilmektedir Süt sığırlarında hızlı bir genetik
ilerleme sağlanabilmesi için generasyon aralığının mümkün olduğu kadar kısa olması gerekmektedir .
Günümüzde yaygın olarak kullanılan ıslah yöntemlerinde generasyon aralığının uzun olması nedeniyle genetik
ilerleme hızı düşük olmaktadır . Genomik değerlendirme yöntemi sayesinde generasyon aralığının kısalması