Dataset Viewer
audio
audioduration (s) 0.35
58.7
| text
stringlengths 5
855
| video_source
stringclasses 6
values |
---|---|---|
Bu Cavit Bey, Adapazarı taraflarında bir yerde muhasebe-i hususiye memuruyken bacanağını vurmuş.
|
video_001_start0.0s
|
|
Neden vurduğu pek belli değil. Sinirli bir adam olduğu için ihtimal birden bir parlama neticesinde bunu yapmış.
|
video_001_start0.0s
|
|
Galiba karısını bacanağından kıskanıyormuş.
|
video_001_start0.0s
|
|
Aradan 8 sene geçtiği ve Cavit Bey Konya'ya gönderileri ancak 6 ay olduğu için işin esasını öğrenmek kolay değildi. Yalnız dışarıdayken pek huysuz, kavgacı, rakıya düşkün olduğunu söyleyenler vardı.
|
video_001_start0.0s
|
|
O zaman 15 sene vermişler. Karısı ve şimdi 14 yaşlarında olması icap eden bir oğlu o vakadan sonra kendisiyle bütün alakayı kesmişler.
|
video_001_start0.0s
|
|
Cabit Bey bunlardan hiç bahsetmezdi. Hatta onun hapishanenin dışında da yaşamış olduğunu tahmin etmek güçtü.
|
video_001_start0.0s
|
|
O, burada hapishanenin taşlardan, demir parmaklıklardan, jandarmaların mavzerlerinden ayrı olan maneviyatını ve ruhunu yaşatıyordu.
|
video_001_start0.0s
|
|
Beni iltihattan men ederek başgardiyanın yattığı odaya kapamışlardı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Havzadaki evde oturuyormuşuz. Ablamın küçük bir oğlu vardı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Pek severdim. Altı yaşındayken ölmüştü. O geldi. Kolumdan tuttu.
|
video_002_start0.0s
|
|
''Gel dayı, bahçeye çıkalım.'' dedi. ''İşte bak, çıkıyorum.''
|
video_002_start0.0s
|
|
Kolumu bıraktı. Ufak adımlarla koşarak gitti.
|
video_002_start0.0s
|
|
Ona bu coşkunluğu, bu hudutsuz saadeti içinde hakikati söyleyebilecek cesareti kendimde bulamadım.
|
video_002_start0.0s
|
|
Cavit Bey bütün koğuşa çıkınca nerelere gideceğini, nasıl iş tutacağını anlatıyordu.
|
video_002_start0.0s
|
|
O zamana kadar hiç ağzını almadığı halde bu akşam birdenbire karısından ve çocuğundan bahsetmeye de başlamıştı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Oğlu için ''Büyümüştür kerata'' diyor ve karısının ismini söylemeyerek sadece ''Bizimki'' diyordu.
|
video_002_start0.0s
|
|
Ve bu bizimki, bütün mülkiyetiyle benimki demek istiyordu.
|
video_002_start0.0s
|
|
Etrafındakilerin yüzündeki alayı fark etmeyecek kadar kendini hülyalarına kaptırmıştı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Gece olunca nöbetçi gardiyan kapımı açarak beni yukarıya, yüze gelen mahpuslar koğuşuna götürdü.
|
video_002_start0.0s
|
|
Herkes yattıktan sonra da Cavit Bey'in sabahlara kadar Kur'an okuduğunu, dualar ettiğini, hatta uzun uzun ağladığını ertesi sabah mahkumlardan duydum.
|
video_002_start0.0s
|
|
Ömrümün en acı saatlerini yaşadım.
|
video_002_start0.0s
|
|
Öğleye doğru Cavit Bey işi sezer gibi oldu.
|
video_002_start0.0s
|
|
Birkaç mahkumun pek açık alayları onun kulağını bükmüştü.
|
video_002_start0.0s
|
|
Acı hakikatin tesiri saadetindeki kadar büyük oldu.
|
video_002_start0.0s
|
|
Yıldırım çarpmış gibi bahçedeki kütüklerden birinin dibine çöktü.
|
video_002_start0.0s
|
|
Sonra kalktı. Sarhoş gibi sallanarak yukarıya odasına çıktı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Hiç kimse yanına gitmeye cesaret edemiyordu. Felaket nedense başkalarında olduğu zaman bile bizi yanından kaçırıyor.
|
video_002_start0.0s
|
|
Cavit Bey iki üç gün kendini toparlayamadı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Benim için ondan böyle şey beklemezdim dediğini haber aldım.
|
video_002_start0.0s
|
|
Gaz lambalarının asılı durduğu duvarların kenarlarındaki minderlere oturarak yavaş yavaş konuşan, mangalları karıştıran, fasulye ayıklayan, Kur'an okuyan mahpusların arasından geçerken hepsi süratle yerlerinden kalkıyorlar,
|
video_002_start0.0s
|
|
Fakat kendimde gidip özür dileyecek kuvveti bile bulamadım.
|
video_002_start0.0s
|
|
Bu hikaye burada biter. Fakat ben bununla münasebeti olan başka bir vakayı da şuracığa koymaktan kendimi alamıyorum.
|
video_002_start0.0s
|
|
Rapor şakasından bir hafta kadar sonra hapishane müdürlüğüne benim hakkımda bir kağıt geldi.
|
video_002_start0.0s
|
|
İstanbul Savcılığı'na teslim edilmek üzere jandarmaya teslimi deniliyordu.
|
video_002_start0.0s
|
|
Sevindim. İstanbul ne kadar olsa daha alışkın olduğum bir yerdi.
|
video_002_start0.0s
|
|
Arkadaşlarım çoktu. Gelenim gidenim fazla olurdu.
|
video_002_start0.0s
|
|
Gerçi Konya'da da yalnız değildim. Fakat bu nakil bir değişiklikti.
|
video_002_start0.0s
|
|
Ve bana fena gelmedi. Hemen eşyalarımı topladım.
|
video_002_start0.0s
|
|
Kitaplarımı bir sandığa yerleştirdim. Vakit geç olduğu için herhalde yarın gidecektim.
|
video_002_start0.0s
|
|
O akşam koğuş koğuş dolaşarak tanıdıklara tanımadıklara hoşça kalın Allah kurtarsın dedim.
|
video_002_start0.0s
|
|
''Geçmiş olsun beyim.'' diye mırıldanıyorlardı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Cavit Bey'in odasına gittiğim zaman o hemen yerinden kalktı ve yanıma gelerek elimi sıktı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya başladı. Dargın ayrılmak istememişti.
|
video_002_start0.0s
|
|
Bir müddet beraber oturduk. Kendisi İstanbul hapishanesinden buraya geldiği için oradaki bazı nüfuzlu mahpuslara tavsiyeler yazdı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Biraz serbest olmak, rahat edebilmek için lazım olan hususi malumatı verdi.
|
video_002_start0.0s
|
|
Ertesi gün akşama doğru jandarmalar nizamiye kapısına geldiler.
|
video_002_start0.0s
|
|
Ben kitap sandığımı evvelce yollamıştım.
|
video_002_start0.0s
|
|
Kolumda paltomla bahçedeki mahpusların arasından geçtim.
|
video_002_start0.0s
|
|
Fakirler yavaşça yanıma sokularak beş on kuruş istiyorlardı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Hepsine biraz bir şey uzattım. Ancak tahliye edilenlerin yaptıkları bu cömertlik bana onlarınkine benzer tatlı bir zevk veriyordu.
|
video_002_start0.0s
|
|
En sonra Cavit Bey'i gördüm. Tekrar elimi sıktı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Gardiyanla beraber ufak bir odaya girdik.
|
video_002_start0.0s
|
|
Ve ben ona da iki lira verdim. Tahliye edilen mahkumların birçoğu gibi.
|
video_002_start0.0s
|
|
Fakat ben tahliye edilmiyordum ve trene bindikten sonra jandarmanın elindeki sevk kağıdına bakınca gördüm ki
|
video_002_start0.0s
|
|
İstanbul Savcılığı'na Sinop Hapishanesine gönderilmek üzere teslim edilecektim.
|
video_002_start0.0s
|
|
Bunu okuyunca çöker gibi oldum. Bir deniz kenarında yapayalnız duran bir hapishane gözlerimde canlandı.
|
video_002_start0.0s
|
|
ve içinde bir tek bile tanıdığım olmayan o yalı şehrini düşündüm.
|
video_002_start0.0s
|
|
Gurbet hapishanesi dedim. Zorlukları, azapları anlatmakla tükenmeyecek bir yolculuktan sonra Sinop'a geldim.
|
video_002_start0.0s
|
|
Hapishane ve şehir o kadar fena görünmedi bana.
|
video_002_start0.0s
|
|
Mahpus her şeye çabuk alışır. Mahpus kalender olur.
|
video_002_start0.0s
|
|
Fakat geldiğimden 10 gün kadar sonra Konya'dan aldığım bir mektup beni hem güldürdü hem de uzun uzun düşüncelere daldırdı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Mektup Cavit Bey'dendi. İstanbul'a değil Sinop'a gönderildiğimi öğrenince bütün arkadaşların çok üzüldüklerini söylüyor ve şöyle devam ediyordu.
|
video_002_start0.0s
|
|
Burada dört beş kişi vardı. Kapı açılınca şırak diye bir tavla kapandı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Kardeşim, size yaptığım büyük fenalığı vicdanıma mazur gösterebilmek için beni affettiğinizi söylemeniz lazım.
|
video_002_start0.0s
|
|
Size karşı olan hatam büyüktür. Bir müddet için hiddetime yenilmiş, bana yaptığınız o şakadan sonra geceliğin temiz kalple Allah'a dua ederek,
|
video_002_start0.0s
|
|
O da bana yaptığı gibi bir şeye uğrasın demiştim.
|
video_002_start0.0s
|
|
Duamın bu kadar çabuk kabul edileceği ve size bu kadar ağır dokunacağı aklıma gelmezdi.
|
video_002_start0.0s
|
|
Yaptığım bu kötülüğü bana bağışlayınız.
|
video_002_start0.0s
|
|
Mehtaplı bir gece.
|
video_002_start0.0s
|
|
Yazan Sabahattin Ali
|
video_002_start0.0s
|
|
Seslendiren Burak Aşkın
|
video_002_start0.0s
|
|
Yüksek ve üzerinde yer yer otlar fışkıran bir duvara dayanıp yarı kapalı gözlerini yukarı kaldırınca etrafa alaca karanlığın çökmüş olduğunu gördü.
|
video_002_start0.0s
|
|
Gideceği yere yaklaşmış biri gibi derin bir nefes aldı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Fakat oyuncular gelenin köse gardiyan yani ahbap olduğunu görünce tavlayı telaşsızca bir kenara koydular.
|
video_002_start0.0s
|
|
Önünde üzerinden demir yolu geçen bir köprü vardı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Bunun altına doğru duvarlara tutunarak yürüdü.
|
video_002_start0.0s
|
|
Ayakları titriyor ve göğsü müthiş hırıltılar çıkararak inip kalkıyordu.
|
video_002_start0.0s
|
|
Buracık'ta ölebilirim, diye düşündü. Fakat sanki onda bu ümidin bir andan fazla yaşamasını istemiyorlarmış gibi, karşı taraftan ellerinde çıkınlarıyla birkaç adam göründü.
|
video_002_start0.0s
|
|
Hızlı hızlı konuşarak yanından geçip gittiler.
|
video_002_start0.0s
|
|
Tam arkasından gelen tek atlı bir araba bozuk kaldırımlarda hoplayarak süratle ilerideki yola daldı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Burası da tenha değildi. Buradan da gelip geçenler vardı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Sağda solda yükselen kalın ve harap duvarlar onu insan gözlerinden saklayamayacaklardı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Daha tenha ve kimsenin onu rahatsız edemeyeceği, kendisinin de kimseyi rahatsız etmeyeceği bir yer bulması lazımdı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Çıplak ayaklarına geçirdiği pabuçları ağır birer zincir gibi sürüyerek ve öksürdükçe yırtılır gibi acıyan göğsünü eliyle bastırarak ilerlemeye başladı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Ötekiler duvar kenarında yığılı duran ve üstleri birer halı ile örtülen yataklara yaslanmışlardı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Üç günden beri tamamen açtı ve belki üç aydır doyuncaya kadar yemek yememişti.
|
video_002_start0.0s
|
|
Açlık aklına gelince bir eliyle adeta okşar gibi karnını yakaladı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Sonra yer yer çatlamış dudakları gerilerek yüzünü tebessüme benzeyen korkunç bir ifade kapladı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Karnındaki kıvrandırıcı ağrılar dün akşamdan beri kesilmişti.
|
video_002_start0.0s
|
|
Şimdi onun yerinde tam bir hissizlik ve biraz da bulantı vardı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Demiryolu Köprüsü'nün altından geçtikten sonra karanlık bir sokağa daldı.
|
video_002_start0.0s
|
|
İki tarafta ahşap evler ve sokaklarda tek tük çocuklar ve kediler vardı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Bazı pencerelerin arkasından kadın bağırışları, küfürler, çocuk ağlamaları geliyordu.
|
video_002_start0.0s
|
|
Yer yer çirkef çukurlarıyla örtülü olan yolda birkaç adımda bir durarak ilerledi.
|
video_002_start0.0s
|
|
Biraz daha. Ondan sonra tenha bir köşe, insansız bir yer herhalde gelecekti.
|
video_002_start0.0s
|
|
Gözleri yarı kapalı, düşünüyorlar veya düşünmüyorlardı.
|
video_002_start0.0s
|
|
Birkaç Takunyalı kız ellerinde su tenekeleriyle geçerlerken durup ona baktılar.
|
video_002_start0.0s
|
|
Yürüyüşünü hızlandırmak isteyince bir öksürük nöbetine tutuldu. Göğsünde tel fırçalar dolaşıyormuş gibi kıvranıyordu.
|
video_002_start0.0s
|
|
Nihayet kapısı kapalı bir evin eşiğine çöküverdi.
|
video_002_start0.0s
|
|
Öksürük nöbeti geçtikten sonra Yaşaran gözlerini önüne dikti.
|
video_002_start0.0s
|
End of preview. Expand
in Data Studio
No dataset card yet
- Downloads last month
- 8