tr
stringlengths 3
588
| en
stringlengths 3
558
|
---|---|
Seni çok seviyorum.
|
I love you a lot.
|
Seni çok seviyorum.
|
I love you so much.
|
Seni çok seviyorum.
|
I like you a lot.
|
Kısa saç stilini severim.
|
I like the short hairstyle.
|
Konuya Fransız kaldım.
|
It's all Greek to me.
|
Konuya Fransız kaldım.
|
It is all Greek to me.
|
Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
|
Do you know where your father went?
|
Benim adım Edgar Degas.
|
My name is Edgar Degas.
|
Havuçları tencereye koy.
|
Put the carrots in the pot.
|
Yarın burada olacağım.
|
I will be here tomorrow.
|
Haydi Japonya'yı yenelim!
|
Let's beat Japan!
|
Siz burada bir öğretmen mi, yoksa öğrenci misiniz?
|
Are you a teacher or a student here?
|
Siz bir öğretmen misiniz? "Evet, öğretmenim."
|
Are you a teacher? "Yes, I am."
|
Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
|
I know that you're a teacher.
|
Beni liderinize götürün.
|
Take me to your leader.
|
Adın ne?
|
What is your name?
|
Adın ne?
|
What's your name?
|
Ben Fransızım.
|
I am French.
|
Ben Fransızım.
|
I'm French.
|
Ben sağlıklıyım.
|
I'm healthy.
|
Kabul ediyorum.
|
I agree.
|
Öğretiyorum.
|
I am teaching.
|
Ne?
|
What?
|
Benim adım Andrea.
|
My name is Andrea.
|
Kaç yaşındasın?
|
How old are you?
|
Benim başım ağrıyor.
|
I have a headache.
|
O çok pahalı!
|
That is very expensive!
|
Ben çok yorgunum.
|
I'm dead tired.
|
Ben çok yorgunum.
|
I am very tired.
|
Her gün İngilizce çalışıyor musun?
|
Do you study English every day?
|
Bizimle burada kal.
|
Stay here with us.
|
Ben dürüst bir insanım.
|
I am an honest person.
|
Almanca konuşuyor musun?
|
Do you speak German?
|
Merhaba, Tom.
|
Hello, Tom.
|
Yakında görüşürüz!
|
See you soon!
|
O kitabı hiç okumadım.
|
I never read that book.
|
Seninle birlikte mi gitmeliyim?
|
Must I go with you?
|
Onun 100 dolardan az parası yok.
|
He has not less than 100 dollars.
|
Fileyle kelebek yakaladım.
|
I captured butterflies with a net.
|
Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
|
I haven't a very good dictionary.
|
İstasyona giderken ben seni geçtim.
|
I can beat you to the station.
|
Dilinizi anlayabiliyorum.
|
I can understand your language.
|
Seninle seyahat etmek istiyorum.
|
I want to travel with you.
|
İki yıldır ilk defa bir film izledim.
|
I saw a movie for the first time in two years.
|
Ben bekarım.
|
I am a bachelor.
|
Ben evdeyim.
|
I am at home.
|
Ben evdeyim.
|
I am in the house.
|
Ben evdeyim.
|
I'm at home.
|
Ben evdeyim.
|
I'm in the house.
|
Londra'dayken Mary ve John'la karşılaştım.
|
I met Mary and John when in London.
|
Ben Ken'e inanıyorum.
|
I believe in Ken.
|
Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.
|
I don't want to identify myself with that group.
|
Ben senden daha güzelim.
|
I am more beautiful than you.
|
Bana öyle görünüyor ki sen hatalısın.
|
It seems to me that you are wrong.
|
Ve onu üç günde tekrar kaldıracağım.
|
And I will raise it again in three days.
|
Amcamın cadde boyunca bir mağazası var.
|
My uncle has a store along the street.
|
Elmalar kırmızı veya yeşildir.
|
Apples are red or green.
|
Batman, Robin ile arkadaştır.
|
Batman is friends with Robin.
|
Hava soğuk.
|
It is cold.
|
Hava yağmurlu.
|
It's raining.
|
Bu önemli değil.
|
It doesn't matter.
|
Günaydın, Mike.
|
Good morning, Mike.
|
Mutlu yıllar Muiriel!
|
Happy birthday, Muiriel!
|
Teşekkürler. "Bir şey değil."
|
Thank you. "You're welcome."
|
O bana hırsızlığın ne kadar yanlış bir şey olduğunu anlattı.
|
She told me how it was wrong to steal.
|
Kâğıdın var mı?
|
Do you have paper?
|
Etli pilav sekiz yuan. Vejetaryen pilav sadece dört yuan.
|
The pilaf with meat is eight yuan. The vegetarian pilaf is only four yuan.
|
Aşçı nerede?
|
Where's the cook?
|
Hollanda küçük bir ülkedir.
|
The Netherlands is a small country.
|
Hollanda küçük bir ülkedir.
|
Holland is a small country.
|
O bir kitap okuyor mu? "Evet, o okuyor."
|
Is she reading a book? "Yes, she is."
|
Esperantoyu yayın!
|
Spread Esperanto!
|
Burada biri var mı?
|
Is anybody here?
|
Merhaba! Nasılsın?
|
Hi! How are you?
|
Ne olduğunu biliyor musun?
|
Do you know what happened?
|
İngilizce benim ana dilim.
|
English is my native language.
|
İngilizce benim ana dilim.
|
English is my mother tongue.
|
Gök mavidir.
|
The sky is blue.
|
Onun bisikleti mavi.
|
His bicycle is blue.
|
Onun bisikleti mavi.
|
Her bicycle is blue.
|
Onun bisikleti mavi.
|
Her bike is blue.
|
Benim gözlerim mavi.
|
My eyes are blue.
|
Bugün ya da yarın gitmen pek fark yaratmayacak.
|
It will not make much difference whether you go today or tomorrow.
|
Everest Dağı dünyanın en yüksek zirvesidir.
|
Mount Everest is the world's highest peak.
|
Bir zaman makinen olduğunu hayal et.
|
Imagine that you had a time machine.
|
Ne zaman geri döneceksin?
|
When will you return?
|
O her sabah koşmaya gider.
|
He goes running every morning.
|
O her sabah koşmaya gider.
|
She goes running every morning.
|
Bir köpeğim var.
|
I have a dog.
|
Benim adım Wang.
|
My name is Wang.
|
Twitter kullanıyorum.
|
I'm using Twitter.
|
Twitter kullanıyorum.
|
I am using Twitter.
|
Benim adım Ludwig.
|
My name is Ludwig.
|
Ben Anton.
|
I am Antonio.
|
Ben Anton.
|
I am Anthony.
|
Zamanım yok.
|
I don't have time.
|
Kımıldama.
|
Don't move.
|
Tarih çalışmayı severim.
|
I like studying history.
|
Mary zaten başladı.
|
Mary has already started.
|
Dün cumartesi değil, pazardı.
|
Yesterday was Sunday, not Saturday.
|
Subsets and Splits
No community queries yet
The top public SQL queries from the community will appear here once available.