text
stringlengths
17
34.5k
label
class label
2 classes
Acı haber 68 gün sonra geldi! Niğde'de 68 gündür kayıp olarak aranan Metin Kocaoğlu, gölette ölü olarak bulundu. Kocaoğlu'nun 2 kuzeni gözaltına alındı. Geçtiğimiz 25 Şubat'ta F.K., eşi 'ndan alamadığı gerekçesiyle kayıp başvurusunda bulundu. Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturma kapsamında İl Emniyet Müdürlüğü bünyesinde kurulan ekip, Kocaoğlu'nun öldürülmüş olabileceği ihtimaline karşı mahalle ve tarlalarda kazı yaparak aramalarını sürdürdü. Ekipler, soruşturma kapmasında Kocaoğlu'nun kuzenleri M.A. ve kardeşi A.A.'yı 30 Nisan'da gözaltına aldı. M.A'nın cesedin bir gölette olduğunu bilgisini vermesi üzerine ekipler, şüpheliye yer tespiti yaptırıldı. Kayseri'den dalgıç polisler, gölette yaptığı çalışmayla Kocaoğlu'nun cesedine ulaştı. Yaklaşık 2,5 aydır su altında kalan Kocaoğlu'nun cesedi, otopsi yapılmak üzere Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı. Şüpheli M.A'nın sosyal medyadan "Arkadaşlar kuzenim Metin Kocaoğlu 54 gündür kayıp. Allah rızası için görenler arasın" şeklinde paylaşım yaptığı öğrenildi. Başsavcılıktan yapılan yazılı açıklamada, bütün genel ve özel soruşturma işlemlerinin yürütüldüğü belirtilirken, şu görüşlere yer verildİ: "Yürütülen soruşturma sonucunda 30 Nisan'da M.A. ve A.A. gözaltına alındı. Yapılan arama ve soruşturma işlemleri sonucunda birtakım delillere ulaşılması üzerine 3 Mayıs'ta şüpheliye yer gösterme işlemi yaptırıldı. Yer gösterme işlemi sonucunda dalgıç polisler tarafından bir gölette kayıp şahıs Metin Kocaoğlu'nun cesedine ulaşıldı. Ceset üzerinde DNA incelemesi ve klasik otopsi işlemi yapılmaktadır. Söz konusu adli olaya ilişkin şüpheliler M.A. ve A.A. gözaltına alınmıştır."
1LABEL_1
Bir Facebook kullanıcısı tarafından 29 Ağustos 2024’te yapılan bir paylaşımda, doğumda çekilen acının 20 kemiğin kırılmasına bedel olduğu iddia edildi.
0LABEL_0
İsrail Yüksek Mahkemesi, hapishanelerdeki Filistinli çocukların ailelerini aramalarına izin verilmesi için yapılan başvuruyu reddetti. Yüksek Mahkeme'nin bu kararı gözlerin yeniden ülkenin askeri yargı sistemine çevrilmesine neden oldu. Dünyada çocukları askeri mahkemelerde yargılayan tek ülke olan İsrail her yıl en az 500 Filistinli çocuğu tutukluyor. Bu çocuklardan bazılarının tek kişilik hücrelerde tutulduğu belirtiliyor. Bazı çocuklar ise neden hapse atıldıklarını bile öğrenemden aylarca cezaevlerinde kalıyorlar. Bazı aileler ise çocuklarına anlamadıkları İbranice dilinde itiraf metinlerin imzalatıldığını iddia ederken, İsrailli yetkililer bu iddiaları reddediyor. İsrail askerine tokat atan Filistinli kız Ahed Tamimi hakim karşısında İsrailli askere vuran Filistinli kıza 12 ayrı suçlama
1LABEL_1
Şeyma Subaşı'nın Kim Olduğunu Öğrenmeme Mücadelesinde 2. Yılını Dolduran Mine Ezgit(30) İçin Çember Giderek Daralıyor... Mine Ezgit, en büyük zevklerinden biri Şeyma Subaşı, Asena Atalay, Bahar Candan gibi isimler her gündeme geldiğinde sosyal medya hesaplarından 'O kim yaa?' paylaşımı yapmak olan yüz binlerce özel insandan biri. Adını 2 yıldır duyduğu Şeyma Subaşı'nın kim olduğunu öğrenmemek için Google'a karşı çetin bir mücadele veren Ezgit, ünlü ismin son olarak Ahmet Hakan'la yaşadığı polemikle gündeme gelmesinin ardından belki de en zor günlerinden birini yaşıyor. Ezgit, Şeyma Subaşı'nın önce Hürriyet gazetesine verdiği röportaj, sonra da aynı röportajdaki bazı ifadeleri yüzünden Ahmet Hakan'ın köşesinde alay konusu olmasıyla gündeme gelmesinin ardından dün Facebook hesabında bir kez daha "Şeyma Subaşı kim ya? Gerçekten soruyorum :)" yazarak çevresinde büyük takdir toplamıştı.  Kimsenin "Lan o kadar merak ediyorsan git google'a sor, instagram'da arat. Buradan niye soruyon?" dememesi sayesinde magazin ünlülerini herhangi bir şekilde tanımamanın ayrıcalığını bir kez daha doyasıya yaşayan Ezgit, Ahmet Hakan isminin de bir şekilde olaya dahil olmasının ardından bu vasfını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Şeyma Subaşı - Ahmet Hakan polemiğinin büyümesi halinde Subaşı'nın yeterince ünlü olacağına ve artık kim olduğunu öğrenmemenin imkansız hale geleceğine dikkat çeken talihsiz kadın, içinde bulunduğu tehlikeyi şu sözlerle aktardı:  "Aynısı daha evvel Aleyna Tilki için olmuştu. Sonra Asena Atalay, daha sonra da Bahar Candan. Bunların hepsi için ilk ortaya çıktıkları günlerde 'O kim ya? :)' dedim, herkes onları konuşurken magazinle falan hiç işim olmadığını göstermeme büyük yardımları dokundu ama sonra bir şekilde fazla gündeme gelince artık mecburen kim olduklarını öğrenmek zorunda kaldım. Elimde şu an bir tek Şeyma var. Allah muhafaza o da giderse ne yaparım bilmiyorum..." Şeyma Subaşı'nın kim olduğunun netleşmesi durumunda alternatif isim arayışlarına da şimdiden başladığını belirten Ezgit, "Danla Biliç diye bi kız var mesela adını duyuyorum ama o henüz 'o kim ya' demek için yeterince ünlü değil sanırım. Anneme söyledim, o da 'o kim ya?' dedi, oradan anladım. Biraz eskidi ama Eda Taşpınar'a geri dönebilirim belki. Neticede hala kim olduğunu bilmiyorum. Bakalım artık Allah bir yol gösterecek..." sözleriyle de mücadelesinden vazgeçmeyeceğini bir kez daha gözler önüne serdi.
0LABEL_0
Sosyal medyada paylaşılan bazı görsellerin, sigara izmaritlerinden toplanan DNA verilerinin analiziyle üç boyutlu yazıcıdan çıkan portreleri gösterdiği iddia edildi.
0LABEL_0
Ortalık savaş alanına döndü Denizli’de Pamukkale Üniversitesi Hastanesi’nin ek binası olan Doktorlar Caddesi’ndeki 7 katlı binada yıkım çalışması yapılırken, 3 ve 4’üncü katlar çöktü. Çökme sırasında inşaat atıkları çevreye yayıldı, ortalık toza büründü. İnşaat atıkları nedeniyle çevredeki bazı iş yerleri zarar gördü. ’nin Saraylar Mahallesi Doktorlar Caddesi’ndeki daha önce hizmet verdiği binada eski olması nedeniyle bir süre önce yıkım işlemi başlatıldı. Yıkım işlemini başlatan firma iş makineleriyle 7 katlı olan binanın katlarını tek tek yıkmaya başladı. Ancak bugün saat 18.00 sıralarında binanın yıkım işleminin yapıldığı arka bölümünde iddiaya göre iş makinesi operatörünün 2’ince kattan itibaren 3’üncü katta taşıcıyı kolonları yıkmaya başlaması çökmeye neden oldu. Binanın geri kalan 3 ve 4’üncü katları taşıcıyı kolonların zayıflaması üzerine birden çöktü. Çökmeyle birlikte etrafa inşaat atıkları dağıldı. Doktorlar caddesi çökmeyle birlikte toz bulutu içerisinde kaldı. Yıkılan binanın yanındaki iki apartman girişi inşaat atıkları nedeniyle kapanırken, bazı işyerlerinde de zarar oluştu. Katların çökmesi sırasında hiç kimsenin bölgede bulunmaması olası bir faciayı önledi. Olay yerine Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı ekipleri ile İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ekipleri ve polis sevk edildi. Polis ekipleri caddeyi yaya ve araç trafiğine kapattı. Binanın çevresinde olası bir tekrar çökme ihtimaline karşı önlem aldı. Sabah bina çevresinde hasar tespit çalışması yapılacak. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.
1LABEL_1
Hakkari Şemdinli ilçesinden 2014 PKK katılarak kuzeyinde örgütün kamplarına götürülen Iğdır İl Emniyet Müdürlüğünün sürdürdüğü çalışmalar sonucu ailesinin desteğiyle olmaya ikna edildi alınarak Türkiye getirilen Iğdır kendisini bekleyen ailesiyle görüştü örgüte katılım sürecini PKK kamplarında yaşadıklarını gördüğü baskıları örgütteki korku paniği anlattı yaşta kandırılarak örgüte katılımının sağlandığını belirten Örgüte Şemdinli katıldım bölgesine geçirdiler 6 kaldım eğitim verdiler dedi Oradaki kamplardaki insanlık dışı yaklaşımlar insanın pişman olmasına yetiyor ailesine kavuşmayı isteyen insanın bulunduğunu söyledi Örgüttekilere olun çağrısında bulunan etti dönmeyi isteyip çekinen tedirgin olan örgütten korkan insan Bunlardan birisi arkadaşımdı korkuyla dönememe korkusuyla Hapis cezası tecrit dedikleri şey ortamda seninle şekilde iletişim kurmuyor süreli oluyor Kaçmaya eğilimi olan bunu yapmak isteyen kişi örgüt şey yapar korkusuyla yapamayan dönemeyen kişi Örgüt Türkiye güvenlik güçlerinin muamelesi olduğu anlatıldığını belirten olduktan bunun olmadığını gördüğünü polislerce karşılandığını aktardı etti Polisten anlatıldığı yaklaşım görmedim bunu irademle söyleyebilirim Yaklaşımlardan kaldım tutuklu yaklaşım sergilenmedi misafirlikteyim yaklaşım gösterdiler olma sürecim geçti Terör örgütü PKK bulunanlara seslenen şunları kaydetti Onlara önerim fırsatı buldukları olmalarıdır fırsatı bulduğumda kaçtım Kendilerine ailelerine devletlerine yaptıkları hatanın telafisi olabilir Fırsatını bulduklarında kaçmaları kendilerine yapabilecekleri büyük olur Türkiye yürüttüğü operasyonların Türk Silahlı Kuvvetlerinin teknolojik silahlarının örgüt korku oluşturduğunun altını çizen yaşam buna şekilleniyor Görüntü vermemek önlem almaya çalışıyorlar Herhangi hareketlilik yaşanmasın uğraşıyorlar konuştu
1LABEL_1
UEFA U17 Avrupa Şampiyonası Eleme Turu maçında İrlandalı futbolcuların, İsrail marşı esnasında arkalarını dönerek İsrail’i protesto ettikleri iddia edildi.
0LABEL_0
Kaynak,Getty Images Çin, bir spreyle solunan Covid-19 aşısına onay veren ilk ülke oldu. CanSino şirketi tarafından hazırlanan aşının içeriği, enjektörle yapılan aşıların içeriğine benziyor. Sprey, zararsız bir adenovirüsün içinde koronavirüsün genetik kodunun bir kısmını insan vücuduna aktarıyor. Convidecia Air adı verilen aşı, bir su buharı olarak nefesle çekiliyor. Araştırmalar aşının iyi bir koruma sağladığını gösteriyor. Haberin sonu ABD, İngiltere ve Türkiye’de de benzer aşılar üzerinde çalışmalar yürütülüyor. Bilim insanları Covid-19 genellikle vücuda üst solunum yollarından girdiği için bu bölgeden yapılan aşının ek bir koruma sağlayabileceği görüşünde. Öte yandan aşı Çin’de tek başına kullanılması için değil, hatırlatma dozu olarak kullanılmak üzere onay aldı. Çok sayıda ülke sonbahar öncesinde yeni hatırlatma dozları yapılması için randevular açmış durumda. Uzmanlar sonbaharda hem grip hem de koronavirüsün daha hızlı yayılabileceği uyarısında bulunuyor.
1LABEL_1
Kaynak,Getty Images Şanghay'daki sıkı Covid kapatma önlemleri yüzünden geçici olarak üretimi durduran firmalara büyük bir Apple iPhone imalatçısı olan Pegatron da katıldı. Tayvan merkezli teknoloji şirketi Pegatron, Çin'deki iki fabrikasında üretimi geçici olarak durdurduğunu açıkladı. Açıklama, yetkililerin geçtiğimiz Salı günü Şanghay'daki koronavirüs önlemlerinin bir kısmının yumuşatıldığını duyurmalarına rağmen yapıldı. Gevşetilen önlemler sayesinde kentin 25 milyonluk nüfusu haftalardır ilk kez evlerinden çıkabilmiş olacak. Pandemi'nin ortaya çıktığı 2019'dan bu yana Çin, dönem dönem aralarında Şian ve Vuhan'ın da bulunduğu büyük kentlerde milyonlarca insanı etkileyen sıkı kapatma önlemleri uyguladı. Haberin sonu Şanghay'da, bugüne kadar uygulanan en büyük kapatmanın hayata geçirilmesi, şehrin Çin'in finans ve imalat sektörünün kalbi olması nedeniyle büyük bir etki yaratıyor. Şanghay aynı zamanda dünyanın en büyük limanı. Çok sayıda imalat ve finans şirketinin bulunduğu kent, Mart ayı sonlarında Covid vakalarının ciddi artış göstermesi üzerine karantinaya alınmıştı. Petagron, hisse senetleri piyasasına yaptığı bildirimde Şanghay ile yakındaki Kunşan'daki iki fabrikasında üretimi, yerel yetkililerin Covid-19'un yayılmasını engelleme konusundaki kuralları kapsamında durdurduğunu söyledi. Kaynak,Getty Images Şirket "en kısa zamanda üretime yeniden başlamak için" yetkililerle işbirliği içinde hareket edeceğini de bildirdi. Japon Nikkei gazetesinin haberine göre, önde gelen Apple MacBook imalatçısı Quanta ile iPad imalatçısı Compal Electronics de Çin'deki faaliyetlerini durdurdular. Pegatron BBC'nin sorularına daha detaylı yanıt vermedi. Apple, Quanta ve Compal da BBC'ye henüz yorum yapmadılar. Wedbush Securities yatırım danışmanlığı şirketinden uzman Dan Ives, kapatmaların üretimi etkileyeceğini düşünüyor. Ives bu ayın başından şu ana kadar 3 milyon iPhone'un üretiminin etkilendiğini, kapatmaların sürmesi halinde bu etkinin büyüyeceğini söylüyor. Ives ayrıca kapatmaların 2 milyon iPad ve 1 milyon civarında MacBook üretimini de etkileyebileceğini tahmin ediyor: "Pegatron'un fabrikalarını kapatması yangının yani Apple parçaları ve iPhone ekosistemindeki diğer parçaların tedarik zincirindeki sıkıntıların üzerine benzin dökülmesi gibi oldu. Tedarik zinciri sorunları iyice büyümüş oldu." Diğer bir Tayvan şirketi olan ve yine Apple için iPhone montajı yapan Foxconn da geçen ay Şenzen'deki fabrikasında üretimi durdurmuştu. Şirket buradaki üretimi başka yerlere taşımış, o arada Şenzen'de de işçilerin fabrikada yaşayıp gecelediği bir kapalı devre üretim sistemi başlatmıştı.
1LABEL_1
Kaynak,Getty Images Yeni bir araştırmaya göre, dünyanın en büyük şirketleri, kendi belirledikleri iklim hedeflerine uymuyor, bu hedeflere yönelik çalışmalarını ise abartılı şekilde sunuyor. Yeni İklim Enstitüsü ve Karbon Piyasalarını İnceleme adlı sivil toplum kuruluşlarının incelediği 25 şirketin arasında Google, Amazon, Ikea, Apple ve Nestle bulunuyor. Bu şirketlerin net sıfır karbon hedeflerine ulaşmak ve sera gazı emisyonlarını azaltmak için kamuoyuna duyurdukları iklim stratejilerini inceleyen çalışma, şirketlerin büyük çoğunluğunun iklim krizinin gerektirdiği yeni çalışma koşullarına ve yöntemlerine yeterince hızlı şekilde adapte olamadığını öne sürüyor. Raporda yer alan şirketlerden bazıları BBC'ye araştırmanın yöntemlerini doğru bulmadıklarını, aslında iklim krizinin etkileriyle mücadele etmekte önemli yol kat ettiklerini belirtti. Tüketiciler, dünyadaki en büyük şirketlerin iklim kriziyle mücadelede ön sırada olmasını bekliyor ve daha 'yeşil' olmasını talep ediyor. Ancak bu çalışmanın bulgularına göre incelenen 25 şirket, küresel sera gazı emisyonunun tamamının yüzde 5'inden sorumlu. Haberin sonu Kurumsal İklim Sorumluluğu adlı çalışmaya göre bu dev şirketlerin karbon ayak izleri çok büyük. Ama bunun yanı sıra dünyada iklim krizinin etkileriyle mücadele etme çalışmalarında liderlik edebilecek pozisyondalar. Ancak dünyada kurumsal iklim taahhütlerinin gittikçe çoğaldığı bu dönemde iklim krizinde gerçek öncüleri ayırt etmek zorlaşıyor. Araştırmanın baş yazarı Thomas Day, ekibinin ilk etapta kurumsal şirketler arasında iklim krizi ile mücadelede iyi örnekleri tespit etmek için yola çıktığını, ancak inceledikleri şirketlerin sözleri ve hareketleri arasındaki tutarsızlıkları görünce hayal kırıklığına uğradıklarını anlattı. Amazon verdiği bir demeçte, "İklim krizinin çok ciddi bir sorun olduğunun ve acilen harekete geçmemiz gerektiğinin farkındayız. Bunu göz önünde bulundurarak iklim hedeflerimizi belirledik. 2040 yılına kadar net sıfır karbon hedefimize ulaşmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz" dedi. Nestle ise, "Taahhütlerimiz ve çalışmalarımızın incelenmesine sıcak bakıyoruz ama Yeni İklim Enstitüsü'nün çalışmasında yanlışlıklar var, aynı zamanda bizim konuya yaklaşımımızı yansıtmıyor" ifadesini verdi. Uzmanlar, tüm dünyanın 2050 yılına kadar sıcaklık artışını durdurmak için net sıfır karbon hedefine ulaşması gerektiğini vurguluyor. Bunu başarmak için atmosfere salınan sera gazını ciddi miktarda azaltmak gerekiyor. Şirketler kendi iklim hedeflerini kendi belirliyor ve uygulamaya koyuyor. Google, 2030 yılına kadar 'karbonsuz' olmayı taahhüt ederken Ikea, 2030'a kadar 'iklim pozitif' olacağını öne sürüyor. Çalışmada incelenen her şirkete bir 'dürüstlük' puanı verildi. Bazı şirketlerin iklim hedefleri doğrultusunda performanslarının diğerlerinden daha iyi olduğu tespit edildi. Ancak hiçbir şirkete yüksek puan verilmedi. Puanlama kriterlerinden bazıları karbon salım figürlerinin yayımlanması, karbon salım kaynaklarının belirlenmesi ve bütün bu bilgilerin anlaşılabilir bir şekilde sunulması. Araştırma, şirketlerin iklim hedeflerinin uygulanması durumunda karbon salımlarının yalnızca yüzde 40 civarında düşeceğini, yani hiçbir zaman 'net sıfıra' ulaşılamayacaklarını tespit etti. İncelenen 25 şirketten sadece üçünün karbon salımlarını düşürmek konusunda ciddi olduğu öne sürülüyor. Bu şirketler Maersk, Vodafone ve Deutsche Telekom. Çalışma aynı zamanda şirketlerin iklim hedefleri konusunda kullandıkları dilin uygun olmadığını ifade ediyor. Day, "Şirketlerin hırslı taahhütleri artık yetersiz kalıyor" diyor. Day ve araştırma ekibi, şirket kullanıcılarının şirketlerin iklim hedeflerine ne kadar uyduğunu anlamakta zorlanacağına dikkat çekiyor, bilgi ve verilerin çok karışık olduğunu belirtiyor. Day, bazı karbon salımı verilerinin şirketin doğrudan operasyonlarından değil de kullanıcıların tüketiminden kaynaklandığını, şirketlerin bu yönde sunduğu iklim hedeflerinde eksiklikler olduğunu söylüyor. Rapora göre Apple'ın karbon ayak izinin yüzde 70'i tüketicilerin kullanımından kaynaklanıyor. İkea, BBC'ye verdiği demeçte şirketlerin iklim hedeflerinin incelenmesini olumlu karşıladıklarını ifade etti. Google ise, "İklim hedeflerimizin kapsamını açıkça tanımlıyoruz ve bu hedeflere yönelik çalışmalarımızı sürekli belgeliyoruz" açıklamasını yaptı.
1LABEL_1
Bir Twitter hesabı tarafından 30 Mart 2023 tarihinde yapılan paylaşımda Memleket Partisi Sözcüsü İpek Özkal’ın istifa iddia edildi.
0LABEL_0
Feridun Düzağaç: "Matematik bizi kandırıyor" diye şarkı yazacak bir adamın öğrenciliği değildi benimki... Dört yılın ardından 10. stüdyo albümü “10’a Özel” ile hayranlarıyla buluşan Feridun Düzağaç’la Hürriyet Kampüs okuyucuları için, Kampüslülere özel bir röportaj yaptık. Çok teşekkür ederim. Bu dört yıl içinde konserlerimize devam ettik. Son iki yılında tekrar yeni bir albüm fikri üzerine yoğunlaşıp şarkılar, demolar biriktirmeye başladık. Son altı ayında da bu mesai yoğunlaştı. Albümün yol haritasında belirleyici olan Mehmet Esen’in Sanatoryum adlı şiirini bana verdiği gün oldu aslında. O güne kadar çeşitli nedenlerle, kendimce haklı bulduğum çekincelerle yeni bir albüm fikrinden oldukça uzaklaşmıştım. Fakat Mehmet’in şiirini okuduğum ve hissettiğim anda bunun şarkısını yapmak istedim. Bir yandan da başta Ata Akdağ olmak üzere şarkılar gelmeye devam ediyordu. Benim de demolarım vardı. Az önce de belirttiğim gibi, son altı ayında yaklaşık yirmi şarkı içinden, bu hepsinin hemen hemen ana teması hasret olan bu şarkıları 10’a Özel’de birleştirip dinleyicimizle paylaştık.   Bu küskünlük gerekçeleri üzerine çok konuştum ve küskünlükleri anlatmak yeni küskünlüklere sebep oluyor aslında. Bu noktada toplum nezdinde bilinen insanların her iki kutuptan da pozitif ve negatif enerjilerle yüklü olduğunu görüyorum. O yüzden küskünlükler meselesini bir daha açmamak üzere kapatıyorum. Ama küstüğüm kesinlikle dinleyici değildi, tam tersine biz dinleyicilerimizle buluştuğumuz konserlerde, özellikle ilkbahar ve yaz aylarındaki festivallerde yaşadığımız anı bir oksijen çadırına benzetiyoruz. Bizi ayakta tutan, tüm zorluklara rağmen devam etmemizi sağlayan şey sorudakinin tam aksine dinleyicilerimizle birlikte olduğumuz zaman dilimleri.     Evet, belirttiğiniz gibi müzisyen dostlarımın bu albümde benden daha çok payları var. Bir kere manevi olarak, albüm yapmak konusunda tedirginliğimi ve küskünlüğümü yenmem noktasında son derece ısrarlı ve doğru davrandılar. Hep söylediğim gibi, çok sevdiğim, çok hayran olduğum iki gruptan birer şarkıyı söylemiş olmak bu albümün beni en çok şımartan noktası. PEYK ve Pinhani dışında Pişmanlık Sineması’nı kotaran sevgili Bedük ve Peyk’in şarkısını düzenleyen Multitap grubundan da bildiğimiz Sertaç Özgümüş ve az önce söylediğim gibi yıllarca bana sahnemde eşlik eden sevgili Ata Akdağ… Tam olarak bir dayanışma albümü olarak görüyorum ben bu albümü.   Yapımcı şirketin açılış şarkısı, klip şarkısı olarak başka bir tercihi vardı aslında. Fakat biz, ilk sorunuza da verdiğim cevaptan yola çıkarak, Sanatoryum’a biraz borçlu hissediyorduk ekip olarak. Albümün mutfak tayfası olarak biz tereddütsüz bir biçimde Sanatoryum’a bir video klip çekmeye karar verdik. Bir önceki albümde “Kül” şarkımızın da videosunu çeken çok kıymetli arkadaşımız Can Fakıoğlu’na, onun da tercih ettiği bir şarkı olması nedeniyle Sanatoryum’u gönderdik. Öncesinde birkaç kez adalarda hem şarkının ruhuna hem de şarkının hikayesine uygun mekanlar aradık. İki günlük bir çekim sonunda da ağırlıklı olarak Heybeli ve Burgazada’daki çekimlerimizle de elimizdeki, benim kısa film demeyi tercih ettiğim video klip izleyicilerimize ulaşmış oldu. Ancak video klip konusunda artık bir devrin sonu geliyor sanıyorum çünkü her birimizin ellerindeki akıllı telefonlar ve bu teknoloji çağında kanallarından maalesef yayın durma ya da yayın kapatma gibi kararlar alıyoruz. Bunu da teknolojinin ve dijitalin geldiği noktada çok rasyonel bir kararmış gibi tanımlamalıyız, bunun hakkını vermeliyiz diye düşünüyorum.   Valla zamanla ilgili kurulmuş bütün geniş zamanlı cümleler hemen hemen çok doğru önermeler ve tespitler içeriyor. Bunlardan en klişesi ama korkarım en doğrusu “zaman her şeyin ilacı.” Bu anlamda evet Pişmanlık Sineması Bedük’ten bitmiş hali geldiğinde beni ve yakın çevremi de çok heyecanlandıran, çok başka bir şarkı oldu. Müzikal anlamda ise en köklü değişikliklerden biri oldu diyebilirim. Ben, bu albümle ilgili gelen yorumlar içinde, geride kalan onca albüme rağmen hala bir şeylerin, değişik soundların, değişik düzenlemelerin peşinde koşmamı takdir eden bir dinleyici yorumunu gerçekten gözleri dolarak okudum. Hiçbir şeyin kredisine güvenerek, laf olsun diye bir albüm yapmadık. 10’a Özel de bir sürü filtreden geçmiş bir albümdür. Şu an geldiğim noktada geride bıraktığımı düşündüğüm küskünlükten dolayı kendime kızıyorum ve yeni şeyler üretmek için ilk günkü heyecanla, sabırsızlıkla bekliyorum. Hem söyleyecek çok şey var hem de gerçekten söyleyecek hiçbir şey yok. Bu sohbeti okuyacak arkadaşlar aslında bir yanıyla teknolojik devrimin, bu dijital çağın 2000’lerin sadece başlangıcına tanık oldular. Benim neden bahsettiğimi anlamak için insanların eskiden mektupla randevulaştığı zamanlara dair biraz fikir sahibi olmak gerekiyor. Bırakın telefonla randevulaşmayı… Bu bizim için müzik ve müziğin insanın hayatındaki rolünden çok çalıyor. Her şey gibi tüm tüketim alışkanlıkları da birbirinden etkilenerek, içeriğini ve özünü yitirerek yaşanıyor. Bu konuda bir çalışma bir anket yapıldı mı bilmiyorum ama şu anda gençlere müzik dinleme imkanı sunan, dünyanın bütün müziğini bir aplikasyona sığdıran portallarda, bir şarkıya yirmi saniye zaman ayrılması yeterli olarak tanımlanıyor. Yani Spotify’da bir şarkıyı yirmi saniye dinlediğinizde o şarkı dinlenmiş kabul ediliyor. Benim bunun üzerine bir sitem ya da şikayet inşa etmem tabii ki mümkün ama sonucu değiştirmeyecek. Ben buna kartonet kokusu diyorum. Eski albümlere şarkı sözlerinin dışında bir mektup tadında bir şeyler yazardım ama artık yazamıyorum çünkü biliyorum ki cd dediğimiz fiziki formatlı şeyler tarihin müzesinde yerini aldılar bile çoktan. Sosyal medyayla ilişkim ise sadece Instagram’da. Onu da toplumsal olarak ya da ülke genelinde yaşadığımız acılı zamanlarda, gergin zamanlarda takip etmemeye çalışıyorum. Benim için tamamen keyifli olduğum zamanların bir alışkanlığı. Onun dışında konser tarihleri ve diğer paylaşımlarımız için aktif tutmaya çalıştığımız bir Facebook sayfamız var. Tabii ben sadece kendi çağımın gereği olarak Instagram’la yetinebiliyorum ama sosyal medyadaki yoğun zamanın insanın akıl ve ruh sağlığına olumsuz etkileri olduğunu da bir tavsiye şeklinde paylaşabilirim.   Çok arzu ettiğim gibi geçmedi çünkü bütün tercihlerimi İstanbul’da yapmama rağmen son tercihimi kazanabildim. Doğup büyüdüğüm şehir Adana’da geçti hayatım. Bir iktisat fakültesi öğrencisi olmakla yetinmedim, sürekli yanına bir şeyler ekledim. Dil kursuna gittim, tiyatro kursuna gittim ve tabii en kıymetlisi kurduğumuz amatör grupla müzikteki yolumun taşlarını döşedim o zamanlarda. Kendi içinde çok sığ ve sıkıcı gibi duran o süreci zenginleştirmeye çalıştım. Ve bu söyleyeceğim şey duyanı çok şaşırtıyor ama benim öğrenciliğim üniversite öncesi son derece başarılıydı. Yani “ bizi kandırıyor” gibi bir şarkıyı yazacak adamın öğrenciliği değildi bendeki. Derecelerle bitirdim. Ama evet üniversitede kendi gerçeklerimle barıştım ve tanıştım herhalde. Çünkü çok net hatırlıyorum, mezuniyet diplomasını almak için öğrenci işlerine gittiğimde oradaki hocamız “Bu işte bir hata var, sen bu okulu bitirmiş olamazsın” dediği an dün gibi aklımda. Röportaj: Erkmen Özbıçakçı
1LABEL_1
Dolar yılın en düşüğünde Merkez Bankası’nın önceki gün ‘sıkı duruş sürdürülecek’ açıklamasının ardından, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz artışı için ‘sabırlı’ davranacağını duyurması Türk Lirası’nı güçlendirdi. Fed’in artırımlarında sabırlı olacağını ve üç yıllık sıkılaştırma politikasına son verebileceğinin sinyalini vermesiyle birlikte 5.20 TL’nin altına inerek 29 Kasım’dan bu yana en düşük seviyeye geriledi. Öte yandan dolarda tarihi zirvenin görüldüğü 13 Ağustos’tan bu yanaki düşüş yüzde 28 oldu. Bankalararası piyasada dolarda son işlemler 5.1728 liradan yapılırken serbest piyasada dolar günü 5.1760 puandan tamamladı. Tahvil ve piyasasında ise 10 yıllık tahvilin faizi dün yüzde 14.27’ye inerek 30 Mayıs 2018’den bu yanaki en düşük seviyeye geriledi. Faizde 13 Ağustos 2018’den beri yaşanan düşüş 8.5 puana ulaştı. 11 Ekim 2018’de yüzde 27 olan 2 yıllık tahvilin faizi de yüzde 18.11’e geriledi. Yükselişini sürdüren borsada ise endeks 105 bini geçerek 8 ayın en yüksek seviyesine çıktı. Öte yandan Citibank da dün portföylere TL’nin alınmasını önerdi. Bu arada Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası, ikinci Varlık Finansmanı Fonu kuruyor. Banka bu anlamda genel müdürlüğe yetki verdi. Kasım ayında Varlık Finansman Fonu kuran banka, aralık ayında da ilk Varlığa Dayalı Menkul Kıymet (VDMK) ihracını gerçekleştirmişti.
1LABEL_1
Yeni Akit, Ortadoğu gazetesi, Haberkurulu, Tele 1 ve Gözlem gazetesi gibi internet sitelerinde yer alan bir iddiaya göre, The Simpsons dizisi bir bölümünde ünlü basketbolcu Kobe Bryant’ın helikopter kazası sonucu hayatını kaybettiğini işlemişti. Dizinin bu bölümünün 2017’de çekildiği öne sürülürken, konunun işlenmesi The Simpsons’ın kahinliğine yoruldu. 
0LABEL_0
Ülkemizdeki, özellikle Marmara Bölgesi’ndeki deprem gerçeği, son zamanlarda sıklıkla konuşuluyor. Kahramanmaraş depremi öncesi ve sonrasında yapılan yanlışlar neydi, bu yanlışlardan nasıl ders çıkarabiliriz, sonraki depremlerin felakete dönüşmemesi için neler yapılabilir soruları uzmanlar ve yetkililer tarafından cevaplanıyor.
0LABEL_0
Bir Twitter hesabı tarafından 27 Ağustos 2022 tarihindeki paylaşımda Edirne’de bir gencin Suriyelileri "bedava erzak var" diyerek kandırıp Bulgaristan sınırında bırakıp kaçtığı iddia edildi.
0LABEL_0
Türkiye İlk Defa İnternet Üzerinden Yapılan Bir Anketi Kaybetti "Daily Mirror gazetesinin yaptığı ’Son 20 Yılın En İyi Aktörü’ anketini Türkiye, Nejat İşler ile 3.sırada bitirdi. Dış İşleri Bakanlığı Sözcüsü “Biz kazanamayalım diye gizli oylama yapmışlar, sonuçlara itiraz edeceğiz” sözleriyle tepkisini dile getirdi. Daily Mirror gazetesinin internet üzerinden yaptığı ‘Son 20 Yılın En İyi Aktörü’ anketi dün akşam sonuçlandı. Al Paçino 26 milyon oyla 1. olurken, Johny Depp 2. seçildi. Oylamanın bitimine 15 dakika kala 14 milyon oy alarak 4102. sıradan 3. sıraya kadar yükselen Nejat İşler, birinciliği alma yolunda hızla ilerlerken anket aniden sonladırıldı.
0LABEL_0
Fransa’da 17 yaşındaki bir gencin polis tarafından öldürülmesinin ardından başlayan protestolar, bir süredir dünya basınının sıcak gündeminde. Ajansların paylaştığı canlı görüntülerde, başta Paris olmak üzere birçok önemli şehirde sokaklarda saldırgan eylemler kameralara yansıyor. Fransız polisi, olaylarda birçok otomobil ve taşınmaz mülkün zarar gördüğünü kaydetti. Ülkede 10 kentte sokağa çıkma yasağı ilan edildiği biliniyor.
0LABEL_0
Kaynak,Getty Images ABD Başkanı Donald Trump, ABD Donanması'nın, Hürmüz Boğazı'nda İran'a ait bir insansız hava aracını düşürdüğünü söyledi. Trump, USS Boxer amfibi taaruz gemisinin, insansız hava aracının geminin 914 metre kadar yakınına gelmesi üzerine "kendisini savunduğunu" belirtti. İran ise, insansız hava aracının kaybolduğuna dair herhangi bir bilgileri olmadığını savundu. İran geçen ay bölgede bir Amerikan insasız hava aracını düşürmüştü. Bu arada İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ise, dünya haritasında ABD, İran ve Hürmüz Boğazı'nın yerlerini gösteren bir haritayı "Hatırlatma" başlığıyla, Twitter hesabında paylaştı. Bu makalede X içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın. X paylaşımının sonu İçerik bulunamadı Trump ne dedi? Haberin sonu ABD Başkanı, Beyaz Saray'daki açıklamasında "Bugün Hürmüz Boğazında, amfibi taarüz gemisi USS Boxer'ın karıştığı olaydaki herkesi tebrik etmek istiyorum. Boxer, gemiye çok çok yakınlaşan, yaklaşık 1000 yard (914 metre) yakına gelen ve geri çekilmesi için bütün çağrıları görmezden gelen, İran'a ait bir insansız hava aracını düşürdü." dedi. Olay, İran Devrim Muhafızları, Basra Körfezi'nde "petrol kaçakçılığı" yaptığı gerekçesiyle yabancı bir tankere el koyduğunu ve mürettebatı gözaltına aldığını açıklamasının ardından gerçekleşti. Devrim Muhafızları'na bağlı Sepahnews adlı haber sitesi gemide 12 yabancı mürettebatın ve "Bölgeden çıktıktan sonra yabancı gemilere satmak üzere İran teknelerinden alınan petrolün" bulunduğunu yazdı. BBC Dünya Servisi Orta Doğu Editörü Sebastian Usher ele geçirilen miktarın 1 milyon litre olduğunu ve bunun büyük tankerlere kıyasla küçük bir miktar olduğunu söylüyor. Gemiye Larak Adası açıklarında el konulduğu belirtilirken, Devrim Muhafızları geminin adı veya kime ait olduğuyla ilgili bir bilgi paylaşmadı. Gelişmenin ardından brent petrolün değeri yüzde 0,7 arttı. İngiltere 4 Temmuz günü Cebelitarık açıklarında İran'dan Suriye'ye petrol taşıyan bir tankere Suriye'ye yönelik yaptırımları ihlal ettiği gerekçesiyle el koymuştu. Bu kararın ertesi günü İran Devrim Muhafızları'na ait olduğu düşünülen üç gemi Basra Körfezi'den çıkıp Hürmüz Boğazı'na girmeye çalışan Heritage adlı petrol tankerine yanaşmıştı. İngiltere Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre bölgede bulunan Montrose fırkateyni, İran gemilerini uzaklaştırdı. İran, İngiliz gemisine misilleme olarak el koymaya çalıştığı iddialarını reddetti. İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komitesi Sözcüsü Hüseyin Nakavi Hüseyni, bugün yaptığı açıklamada "İran Körfezi ya herkes için güvenli olur ya da kimse için güvenli olmaz" dedi. Fars Haber Ajansı'nın aktardığı konuşmaya göre Hüseyni İngiltere'nin 4 Temmuz'da İran tankerine el koymasının "korsanlık" olduğunu söyledi ve "İngiltere'yi pişman edeceklerini" açıkladı. Hüseyni, Körfez bölgesinde ABD'nin insansız hava aracını düşürmelerinin İran'ın gelişmiş yeteneklerini sergilediğini belirtti. Kaynak,Getty Images İngiltere, el konulan tankerin İngiliz gemisi olmadığını açıkladı. Reuters'a konuşan bir hükümet sözcüsü "El konulan geminin İngiltere ile bir bağlantısı olduğuna dair bir işaret göremedik" dedi. İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nın yaptığı açıklamada "İranlı yetkilileri bölgedeki gerginliği azaltmaya davet ediyoruz" ifadeleri yer aldı. Bakanlık, "İngiltere'nin uzun zamandır Körfez'de gemileri bulunuyor. Oradaki güvenlik durumunu sürekli olarak izliyoruz. Uluslararası hukuka uygun bir şekilde seyrüsefer serbestisini sağlamaya adanmış durumdayız" dedi. Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) Konseyi ise yazılı bir açıklama yaparak İran'ı kınadı. 15-19 Temmuz tarihleri arasında Londra'da düzenlemekte olduğu toplantı sırasında bir açıklama yapan örgüt, İran'ın bu adımının insan hayatı, denizcilik güvenliği ve çevreyi tehlikeye attığını belirtti. Suudi Arabistan'daki bir hava üssünde basına konuşan ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Sözcüsü Kenneth McKenzie de ABD'nin Körfez sularında seyrüsefer serbestisini korumak için bölgedeki müttefikleriyle birlikte "agresif bir şekilde" uğraşacağını açıkladı. İran Pazar günü, "yardım çağırısı" yapan yabancı bir gemiye yardım etmek üzere gemiyi İran karasularına çektiklerini açıklamıştı. İran Devrim Muhafızları bu iki geminin aynı gemi olup olmadığı konusunda bir açıklama yapmadı. İnternet üzerinden gemi takibi yapılmasını sağlayan TankerTrackers sitesi ise Hürmüz Boğazı'nda "diğer gemilere yakıt sağlayan" Panama bandıralı Riah tankerinin Pazar günü İran karasularına girdiğini, geminin otomatik tanımlama sisteminin o noktadan sonra sinyal vermeyi bıraktığını duyurmuştu. Son dönemde Basra Körfezi'ndeki gemilerde bazı patlamalar da meydana geldi. ABD bu gemilere İran tarafından saldırıldığını savundu ve İran'a ait gemilerin saldırı sonrası tankerlere yaklaşarak saldırı kanıtlarını topladıklarına dair bir video yayımladı. İran ise suçlamaları reddediyor. Bu makalede Google YouTube içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın. YouTube paylaşımının sonu İçerik bulunamadı
1LABEL_1
Kaynak,Reuters İsrail ve Filistin arasında yaşanan çatışmalarda ABD Başkanı Joe Biden, İsrail yönetimine olan desteğini açık bir şekilde gösterirken ABD kamuoyunda İsrail devletinin politikalarına karşı sesler de çıkıyor. Ancak İsrail’i eleştirenlere karşı güçlü bir tepki de gösteriliyor. ABD Kongre binasını, İsrail ve Filistin çatışmalarında ateşkes ilan edilmesini talep eden en az yüz kadar protestocu işgal etti. ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail’in ateşkes ilan etmesi için baskı yapması talebiyle protesto düzenleyen göstericiler siyah tişört giyerek, “Yahudiler şimdi ateşkes istiyor” sloganı attı. Kongre’de görevli polisler binada eylem yapmanın yasak olduğunu vurgulayarak Çarşamba günü düzenlenen eylemde bazı kişilerin gözaltına alındığını aktardı. Protesto, anti-siyonist bir Yahudi topluluk olan “Barış için Yahudi Sesi” (Jewish Voice for Peace) tarafından organize edildi. Haberin sonu Kongre binasında oturma eylemi düzenlenmeden önce binanın dışında toplanan kalabalık, Biden yönetimine ateşkes için baskı kurması yönünde çağrıda bulundu. AFP haber ajansına konuşan 32 yaşındaki Hannah Lawrence, “İsrail üzerinde baskı kurma yetkisine sahip tek kişi şu an için Biden; Biden’ın bu yetkisini masum insanların hayatını kurtarmak yönünde kullanması gerek” dedi. 71 yaşındaki haham Linda Holtzman ise, “Gazze’de olanlara, Gazze’deki yıkıma bakın. Eğer kendinizle barışık bir şekilde yaşamak istiyorsanız soykırıma karşı durmanız gerekir. Hemen şimdi ateşkes talep ediyorum” dedi. Diğer yandan İsrail ve Hamas arasında yaşanan çatışmalar, ABD’deki üniversitelerde de gerilimlerin yaşanmasına neden oluyor. Geçen hafta Columbia Üniversitesi’nde İsrail ve Filistin yanlısı yüzlerce öğrenci düzenlenen bir protestoda karşı karşıya geldi. Üniversite yetkilileri New York’taki kampüse erişimi engellemek zorunda kaldı. Harvard Üniversitesi’nde ise 7 Ekim’de Hamas’ın düzenlediği saldırının ardından İsrail’i suçlayan bir mektup yazan öğrenciler büyük bir tepki gördü. Şiddetten İsrail’i sorumlu tutan öğrencilerin isimleri kamuya açık yerlerde ilan edildi, öğrenciler ve aileleri tehdit edildi, okuldan diğer öğrenciler ve okul yönetimi tepki gösterdi, Wall Street’teki şirketlerin öğrencilere bir daha iş vermemek için isimlerini kaydettiği aktarıldı. New York’taki bir öğrenci birliğinden bir kişinin, çatışmalarda kaybedilen hayatlardan ötürü İsrail’i sorumlu tutan bir mektup kaleme alması yüzünden bir hukuk şirketindeki iş fırsatını kaybettiği ve öğrenci birliği görevinden atılacağı ifade edildi. New York Times’ın haberine göre Dışişleri Bakanlığı’nın siyasi ve askeri ilişkiler bürosunda 11 yıldır çalışan Josh Paul ise ABD’nin İsral’e silah göndermeye devam etmesi dolayısıyla istifasını sundu. Paul, istifa mektubunda Biden yönetiminin “tek bir tarafa körü körüne destek vermesini” eleştirdi.
1LABEL_1
Denizli'de feci kaza Denizli'nin Honaz ilçesinde, kavşaktaki kırmızı ışıkta durmayarak geçen minibüsün otomobile çarpması sonucu, sürücü koltuğundaki polis memuru Fahrican Acamoğlu (25) yaşamını yitirdi.
1LABEL_1
Kaynak,Getty Images Sağlık çalışanlarının mali haklarının iyileştirilmesini içeren Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi. Buna göre, 1 Ocak 2029'a kadar sözleşmeli aile hekimi olarak çalışanlar, tıpta uzmanlık sınavı sonuçlarına göre merkezi yerleştirmeye tabi olmaksızın aile hekimliği uzmanlık eğitimi yapabilecek. Tabip veya diş tabibi kadro ve pozisyonları esas alınarak emekli, adi malullük veya vazife malullüğü aylığı bağlanmış olup, aylıklarıyla birlikte makam tazminatı ödenmesine hak kazanamamış olan tabip ve diş tabiplerinden ilgili mevzuatına göre uzman olanlara, 26 bin gösterge rakamının, uzman olmayanlara 20 bin gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda her ay emekli aylıklarıyla birlikte ilave ödeme yapılacak. Her bir sağlık tesisinde ek ödemeye esas işlemleri denetlemek üzere inceleme heyetleri oluşturulacak. Sağlık kurum ve kuruluşlarında bakanlıkça belirlenen hizmet sunum şartları ve kriterleri, personelin unvanı, görevi, disiplin durumu, çalışma şartları ve süresi, hizmete katkısı, performansı, tetkik, eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetleri ile muayene, ameliyat, anestezi, girişimsel işlemler ve özellik arz eden riskli bölümlerde çalışma gibi unsurlar dikkate alınmak suretiyle ek ödemenin oranı Sağlık Bakanlığı'nca çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek. Haberin sonu Kanunla, personele dağıtılabilecek ek ödeme tutarları da belirleniyor. Sağlık Bakanlığı bağış, faiz ve kira gelirleri dışındaki döner sermaye gelirleri, Sosyal Güvenlik Kurumundan elde edilen tüm kaynaklar ile diğer nakit kaynaklarını personele ek ödeme dağıtımında kullanabilecek. Bakanlık döner sermaye işletmeleri, sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi, kaliteli ve verimli hizmet sunumunun teşviki, sağlık kurum ve kuruluşlarının kendi imkanlarıyla karşılayamadıkları ihtiyaçların giderilmesi; eğitim, araştırma, geliştirme faaliyetlerinin ve bakanlık taşra teşkilatının desteklenmesi amacıyla yapılacak giderlere iştirak etmek için aylık gayrisafi hasılattan aylık tahsil edilen tutarın yüzde 6'sını geçmemek üzere, bakanlıkça belirlenecek oranı Bakanlık Döner Sermaye Merkez Saymanlığı hesabına aktaracak. Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarının kadro ve pozisyonlarına atanan ve döner sermaye gelirlerinden ek ödeme alan eğitim görevlilerine, en yüksek devlet memuru aylığının yüzde 410'u, uzman tabip, tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar ile uzman diş tabiplerine yüzde 335'i ve pratisyen tabip ve diş tabiplerine ise yüzde 265'i oranında, her ay herhangi bir katkıya bağlı olmaksızın, merkezi yönetim bütçesinden ek ödeme yapılacak. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da, sosyal medya hesabı üzerinden değiştirilmeksizin kabul edilen yasa teklifinin maddelerini paylaştı: Bu makalede X içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın. X paylaşımının sonu, 1 İçerik bulunamadı İl sağlık müdürlüğünün ve hastanelerin sözleşmeli pozisyonlarında istihdam edilen tabipler ile bakanlık veya bağlı kuruluşlarının kadrosunda tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık mevzuatına göre diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uzmanlık eğitimi veya yan dal uzmanlık eğitimi yaptırılanlar için de bu hüküm uygulanacak. Kanunla, uzman tabip, tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman, tabip, diş tabibi ve eczacı kadro ve pozisyonlarına yapılacak ilk defa veya yeniden atamalara ve kuraya ilişkin şartlar da düzenleniyor. Kura ve bunların Sağlık Bakanlığındaki atamalarına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek. Tıpta ve diş hekimliğinde uzmanlık eğitimini, ilgili dalda tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olan profesör, doçent, doktor öğretim üyesi, eğitim görevlisi ve başasistanlar verecek. Doktor öğretim üyesi ve başasistanların tıpta uzmanlık eğitimi verebilmeleri için uzmanı oldukları alanda fiilen en az bir yıl çalışmış olmaları şart olacak. Kanun, Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'da değişiklik yapıyor. Buna göre, ilgili kanun kapsamında devlet hizmeti yükümlülüğünü yapan personel, bulundukları ilde ilgili kanuna tabi sözleşmeli sağlık personeli olarak çalışabilecek. Pozisyon yetersizliği sebebiyle sözleşmeli personel istihdamında güçlük yaşandığında, bu güçlüğü aşmak üzere pozisyon sayısı artırılacak. Eğitim aile sağlığı merkezi veya eğitim aile hekimliği birimlerinde görev yapan öğretim üyeleri ve eğitim görevlilerine asıl kurumlarında da ödeme yapılacak. Sağlık Bakanlığı araştırmacı kadrosunda bulunan personele döner sermaye bütçesinden yapılan ek ödeme, uygulama birliğinin sağlanmasını teminen merkezi yönetim bütçesinden yapılacak. Oylamaya katılan CHP milletvekilleri ise kanun teklifinin yetersiz olduğu yönünde eleştirilerini dile getirdi. Bu makalede X içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın. X paylaşımının sonu, 2 İçerik bulunamadı
1LABEL_1
Kadın polis tuvalette 'iç beden araması' yapmıştı! AYM’den hak ihlali kararı… Anayasa Mahkemesi (AYM), polis tarafından, Cumhuriyet savcısına haber verilmeden iç beden araması yapılarak mahrem bölgesinde uyuşturucu bulunan Kolombiyalı kadının, başvurusunu haklı buldu. Mahkeme, polisin arama eylemi ile Anayasa'nın 17'nci maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan 'kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı'nın ihlal edildiğine karar verdi. 8 Şubat 2015 tarihinde, Brezilya'nın Sao Paulo kentinden kalkan uçakla İstanbul Atatürk Havalimanı'na gelen Kolombiyalı B.P.O., güvenlik kontrol aşamalarından geçerken tedirgin davranışlarıyla dikkat çekince takibe alındı. Havalimanı çıkışında yakalanarak polis merkezine götürülen B.P.O.'nun saklamaya çalıştığı beyaz renkli balonun içinde 5 paket halinde 18 gram kokain bulundu. Bu sırada tuvalete gitmek isteyen Kolombiyalı kadına, vücut boşluğunda başka uyuşturucu maddeler de olabileceği şüphesiyle,  eşlik etti. Tuvalette eline eldiven takan kadın polis, Cumhuriyet savcısına verilmeden yapılan aramada, şüphelinin mahrem bölgesinde, içinde 40 gram kokain olan bir balon daha buldu. Şüpheli, bunun üzerine Cumhuriyet savcısından izin alınarak iç beden muayenesi için hastaneye sevk edildi. Hastanede yapılan iç beden muayenesinde radyoloji kontrolü sırasında B.P.O.'nun vücudunda yabancı cisim olduğu belirlendi. Doktor takibine alınan şüphelinin vücudundan doğal yollardan atılan 28 balon daha çıktı. Balonların içinde 145 gram daha kokain olduğu belirlendi. Susma hakkını kullanan B.P.O., çıkarıldığı mahkemece 'uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etme' suçundan tutuklandı. Mahkemede tercüman aracılığıyla yaptığı savunmasında, polisin mahrem bölgesinde elle arama yapmasının usule aykırı, bu şekilde elde edilen delilin de hukuka aykırı olduğunu savunan sanık B.P.O., 25 yıl hapis ve 740 lira adli para cezasına çarptırıldı. , Yargıtay tarafından da onandı. Cezası onanan B.P.O., 4 Aralık 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. B.P.O., başvurusunda, Anayasa'nın 17'nci maddesinin ikinci fıkrasında kanunda yazılı haller dışında kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamayacağının güvence altına alındığını; ancak polisin yasal olmayan şekilde vücut dokunulmazlığını ihlal ettiğini ileri sürdü. Başvurucu, ilgili yasal düzenlemelere göre zorunlu hakim ya da Cumhuriyet savcısı kararı olmaksızın polisin mahrem bölgesinde elle arama yapmasından şikayetçi olarak, 'maddi ve manevi varlığının korunması hakkı'nın ihlal edildiğini iddia etti. Başvuruyu görüşerek 27 Mart 2019 tarihinde karara bağlayan AYM, başvurucunun Anayasa'yla güvence altına alınan 'maddi ve manevi varlığını koruma hakkı'nın ihlal edildiğine karar verdi. Kararda, "Başvuru konusu olayda bu güvencelere uygun hareket edilmediği ilk bakışta anlaşılabilmekte ve kamu makamlarınca da buna dair tatmin edici bir açıklama getirilmediği görülmektedir. Zira başvurucunun vücut boşluğunda uyuşturucu madde taşıdığı yönündeki haklı ve yoğun şüphe halinde dahi kolluk görevlilerince yapılması gerekenin delillerin kaybolmasına mani olarak derhal adli amir pozisyonunda olan Cumhuriyet savcısını aramak ve alınacak talimat doğrultusunda hareket etmek olduğu açıktır. Bu halde kolluk görevlisince gerçekleştirilen eylemin kanuni bir dayanağının olduğu söylenemez" denildi. Mahkeme, başvurucunun iç beden muayenesine ilişkin şikayetine ilişkin, Anayasa'nın 17'nci maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan 'kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı'nın ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi. Anayasa Mahkemesi'nin, başvuru konusu arama eylemini, Anayasa'nın 17'nci maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan 'kötü muamele yasağı' kapsamında değil, birinci fıkrasında güvence altına alınan 'kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı' çerçevesinde incelediğine işaret edildi. İncelemenin bu kapsamda yapılmasına, aralarında Başkan Zühtü Arslan'ın da olduğu 3 üyenin karşı oyları ve oy çokluğuyla karar verildi. Başkan Arslan, karşı oy gerekçesinde müdahalenin insan haysiyetiyle bağdaşmadığını vurgulayarak, bu muameleye maruz kalan kişi üzerinde 'travmatik veya en azından elem düzeyinde' etki doğurabileceğine işaret etti. Arslan, "Öte yandan bu tür muamelenin aşağılanma ve küçük düşürülme duygusuna yol açabileceği de açıktır. İnsan bedeninin en mahrem alanına yapılan böyle bir müdahale, Anayasa'nın 17'nci maddesinin üçüncü fıkrasında yasaklanan 'kötü muamele' türlerinden 'insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele' olarak nitelendirilmelidir" dedi. Mahkeme, başvurucunun Anayasa'nın 36'ncı maddesinde güvence altına alınan 'adil yargılanma hakkı kapsamında uygun yargılanma hakkı'nın ihlal edildiği iddiasını ise oy birliğiyle reddetti.
1LABEL_1
Abdi İpekçi mezarı başında anıldı MİLLİYET Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarıyken uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybeden Abdi İpekçi,  ölümünün 40. yılında mezarı başında anıldı. 'nin Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki kabri başındaki anmaya kızı Nükhet İpekçi İzet, Genel Yayın Yönetmeni Mete Belovacıklı, Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto, Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş, Basın Konseyi Genel Sekreteri Mustafa Eşmen, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Demirören Medya çalışanlarının da aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.  Kur'an-ı Kerim okunması ile başladı ve ardından dualar edildi. Nükhet İpekçi İzet, "Yıllar içinde sürekli çoğalan cinayetlerin ardından, mecburen başvurulan sloganlar, şarkılar, anıtlar, şiirler, çiçekler, sorularımızın cevaplarını oluşturacak heceleri sökmeye yetmedi. Susurluk döneminde birkaç cümle kurabilir oldum. 15 Temmuz'dan sonra farklı bir yol ayrımına girdik. Daha somut kelimeler, daha şeffaf cümleleri, daha açık adresler, işitmeye, görmeye ve söylemeye başladık. Şu 40 yıl içinde birbirlerine karşıt siyasi görüşteki çeşit çeşit topluluklar, yaşadıkları kayıpları, süre giden hukuksuzlukları vurgulamak için büyük salonlarda, geniş caddelerde bol bol buluştular. Ama Gladyo, PKK, kontrgerilla, Türkiye derin devleti, ABD derin devlet ve her ikisinin farklı yan örgütlerinin sahneledikleri oyunları tam anlamıyla tanıma, anlama alanı hep çok dardı. Duruşma salonlarına katılım ise hep azdı. 40 yıl önce de öyle idi. Şimdi de öyle. Son Hrant Dink davasındaki izleyicilerin azlığı çok şaşırtıcı. Demek ki toplumu sarsan, cinayetlerin takipçi kitlesi bu konuları duruşma salonlarında bilgi ile akılla izlemektense, yıldönümlerinde anıtlarda, konserlerde toplanıp izlemeyi daha elverişli buluyor" ifadelerini kullandı. Nükhet İpekçi İzet, "Keşke geriye dönük davalar açılabilse, zaman aşımı tekniğinin engelleri aşılabilse ve tabi keşke takip edilebilecek dosyalar olabilse. Çünkü bildiğiniz gibi, kimilerimizin dosyası bile adliyede her nasılsa kaybedilip yok edildi. Kimilerimizin dava dosyası bir yana bir mezarı bile yok. Artık karanfiller de dayanamıyor. Gırtlağa takılı kalmış bir acının ve hukuksuzluğa olan isyanın yoğunluğu Umut Bahçeçi'nin elindeki karanfili bir nefeste, sapından koparıp havaya savuracak denli yüksek olabiliyor. İşte şimdi yine bir mezarın başında 40 yıllık bir hukuksuzluğu sorguluyoruz. Hakikat ihtiyacımızı dile getiriyoruz. O hakikaten resmen kayda geçirilmesini talep ediyoruz. İyice demlenmiş bir tarihten süzülenlere bakmaktayız. Adımlarımız geriye gittikçe bugünü daha iyi görüyoruz. Hasan Fehmi'ye kadar gidip bugüne kadar gelebiliriz. 40 yıl yada 110 yıl olduğumuz yerde saydığımızı görebiliriz." diye konuştu. Abdi İpekçi'nin yaşamı boyunca sevgi içinde olduğunu belirten Nükhet İpekçi İzet, "Karşısındaki ile hemhal olabilen biriydi. Bu dünyaya insan olmaya gelmişti. Hiç kibirsizdi ama hasiyetliydi ve ülke hasiyeti için didinmişti. Hiç kimsenin ölümünü temenni etmemişti. Ne yazık ki onu hakiki haliyle tam kendiyle, samimiyeti ile tanımış olanlar artık teker teker hayattan ayrılıyorlar. Tanıklıkları hep eksik kalacak" dedi. Anma programında konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Turgay Olcayto ise, "Abdi Bey'in katledilişinin üzerinden 40 yıl geçti. Ama halen faili meçhul dosyalar tozlu raflarda duruyor. Biz Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak, o dosyaların biran önce meclise getirilmesini istiyoruz. Araştırma komisyonun kurulmasını, kurulmasa bile en azından konuşulmasını istiyoruz. Çünkü bu faili meçhuller önlenmezse, gazetecilere yönelik saldırılar devam edecek. Bu durumdan endişeliyiz" dedi.
1LABEL_1
Bir Facebook hesabı tarafından 26 Temmuz 2022 tarihinde yapılan paylaşımda Türkiye’nin dünyadaki incir üretiminin %26’sını üstlendiği ve bu alanda açık ara dünya lideri olduğu iddia edildi.
1LABEL_1
7 karşılaşmayla edildi Batı Konferansında zirve mücadelesi veren Nuggets konuk ettiği Hornets 4 farkla geçtiği maçta star Jokic 40 27 ribaunt 10 asistle triple double yaptı Sırp pivot maçta 35 25 ribaunt 10 asist yapan 1968 Wilt Chamberlain oyuncu Kentavious Caldwell Pope 20 5 asist Aaron Gordon 19 10 ribaunt Bruce Brown 16 sayıyla Nuggets sezonun 18 galibiyetine uzanmasına yardımcı Mağlubiyet serisi 8 maça çıkan Hornets LaMelo Ball 31 5 asist Kelly Oubre 16 Gordon Hayward 15 10 ribaunt Jalen McDaniels 14 5 ribaunt Mason Plumlee 11 9 ribaunt üretti Jordan Poole kariyer rekoruBu sezon istikrarlı performans sergileyemeyen şampiyon Golden State Warriors deplasmanda Toronto Raptors 126 110 yenerek 31 maçında 15 galibiyetini aldı Warriors Jordan Poole 43 sayıyla kariyer rekoru kırdı Draymond Green 17 9 ribaunt 5 asist Klay Thompson 17 7 ribaunt JaMychal Green 15 7 ribaunt Kevon Looney 11 11 ribauntla oynadı Sezonun 17 mağlubiyetini Raptors Pascal Siakam 27 5 ribaunt asist Fred VanVleet 22 8 asist Scottie Barnes 17 5 ribaunt Malachi Flynn 16 6 ribaunt Chris Boucher 11 14 ribauntluk performans sergiledi Minnesota Timberwolves kulüp rekoruyla kazandıMinnesota Timberwolves kulüp rekorunu kırdığı maçta konuk ettiği Chicago Bulls 150 126 skorla yendi Galibiyet mağlubiyet sayısı 15 eşitlenen Timberwolves Anthony Edwards 37 11 asist Angelo Russell 28 8 asistle skora büyük katkı sağladı sezon 18 kaybeden Bulls skorer isimleri 29 6 asistle DeMar DeRozan 23 9 ribauntla Nikola Vucevic 22 6 asistle Zach LaVine Sonuçlar Boston Celtics Orlando Magic 92 95Indiana Pacers New York Knicks 106 109Toronto Raptors Golden State Warriors 110 126Detroit Pistons Brooklyn Nets 121 124Minnesota Timberwolves Chicago Bulls 150 126Denver Nuggets Charlotte Hornets 119 115Los Angeles Lakers Washington Wizards 119 117 Anadolu Ajansı web sitesinde Akış Sistemi üzerinden abonelere sunulan haberler özetlenerek yayımlanmaktadır Abonelik iletişime geçiniz
1LABEL_1
Kaynak,Getty Images Facebook ve Instagram'ın sahibi Meta, sosyal medya platformlarında paylaşılan içeriklerin doğruluğunun bağımsız kontrolcüler tarafından denetlenmesinden vazgeçtiğini duyurdu. Şirket bunun yerine X'te paylaşımın doğruluğu üzerine kullanıcıların yorum yaptığı "topluluk notlarına" benzer bir yöntem izleyeceğini açıkladı. Meta'nın sahibi Mark Zuckerberg Salı günü yayımladığı video ve yazılı paylaşımda üçüncü taraf moderatörlerin "siyasi anlamda çok taraflı olduklarını" söyledi ve "İfade özgürlüğü konusunda köklerimize dönüş zamanı geldi" dedi. Meta'nın bu adımı, Zuckerberg ve diğer teknoloji devlerinin yöneticilerinin önümüzdeki günlerde göreve başlayacak ABD Başkanı Donald Trump ile ilişkilerini iyileştirmeye çalıştığı bir dönemde geldi. Meta'nın Küresel İlişkiler Başkanı Joel Kaplan, şirketin bağımsız moderatörlere bağımlılığının "iyi niyetli" bir adım olsa da, sıklıkla sansürle sonuçlandığını vurguladı. Cumhuriyetçi Parti'nin önde gelen isimlerinden olan Kaplan, eski İngiliz siyasetçi Nick Clegg'den görevi devralmıştı. Haberin sonu Kaynak,Getty Images Trump ve Cumhuriyetçi Partili müttefikleri Meta ve doğruluk kontrolü politikasını eleştiriyor ve sağcı seslerin sansüre uğradığını savunuyordu. Değişikliklerin açıklanmasından sonra konuşan Trump, Zuckerberg'in kararından etkilendiğini belirtti ve Meta'nın "iyi bir mesafe katettiğini" söyledi. İnternette nefret söylemine karşı kampanya yürütenlerse değişikliği hayal kırıklığıyla karşıladı ve gerçek nedenin Trump'a şirin görünmek olduğunu savundular. Büyük teknoloji şirketlerinden hesap sormayı amaçladıklarını söyleyen Global Witness adlı kuruluştan Ava Lee'ye göre "Zuckerberg'in duyurusu açıkça göreve gelecek Trump yönetimine yakınlaşma girişimi ve zararlı sonuçları olacak". Lee bu adımı "Sansürden kaçınmayı iddia etmek sosyal medya platformlarının teşvik ettiği ve yer sağladığı nefret ve dezenformasyonun sorumluluğundan kaçmak için siyasi bir hamle" olarak değerlendiriyor. Meta'nın 2016'da başlattığı şu andaki doğruluk kontrolü programı yanlış ya da yanıltıcı gibi görünen paylaşımların kontrolünü bağımsız kuruluşlara bırakıyor. Doğru olmadığı belirlenen paylaşımlarda kullanıcılara daha fazla bilgi öneren etiketler eklenebiliyor ve platformlar bu paylaşımları daha alt sıralarda gösterebiliyor. Bu sistemin yerine şimdi "öncelikle ABD'de" topluluk notları alacak. Meta, yakın vadede AB ya da İngiltere'de üçüncü taraf doğruluk kontrolörlerinden vazgeçme planı olmadığını açıkladı. Yeni topluluk notları sistemi, Elon Musk tarafından satın alınması ve adının değiştirilmesinden sonra X'te başlatılan yöntemden kopyalandı. Topluluk notları sisteminde farklı görüşlerden kullanıcılar tartışmalı paylaşımlara açıklama ya da bağlam ekleyebiliyor. Elon Musk, Meta'nın benzer bir mekanizma kullanacak olmasını "Bu harika" diyerek tepki gösterdi. Ancak İngiltere'deki Molly Rose Vakfı duyuruyu "internet güvenliğinde büyük bir endişe" diye tanımladı. Vakfın başkanı Ian Russel "Acilen bu önlemlerin boyutunu netleştirmeye çalışıyoruz. Bunlar intihar, kendine zarar verme ve depresif içeriklerde de söz konusu olacak mı? Bu hamlenin çok sayıda çocuk ve genç yetişkin adına korkunç sonuçları olabilir" diyor. Meta BBC'ye yaptığı açıklamada intihar ve kendine zarar verme kurallarına aykırı içeriklerin "ağır ihlal" olarak değerlendirileceğini ve bu nedenle otomatik moderasyon sistemlerine tabi olacağını belirtti. Facebook'un Avrupa'daki paylaşımlarını teyit etme programında yer alan doğruluk kontrolü kuruluşu Full Fact ise "taraflılık iddialarını reddettiğini" açıkladı. Kuruluşun Yönetim Kurulu Başkanı Chris Morris değişikliği "dünya genelinde korkunç bir etkisi olması riski bulunan, hayal kırıklığı yaratan ve geriye doğru atılmış bir adım" diye tanımladı. İçerik moderatörleriyle birlikte, doğruluk kontrolörleri bazen kendilerini internetin acil durum görevlileri olarak tanımlıyor. Ancak Meta'nın patronları çok fazla müdahalede bulunduklarına karar verdi. Joel Kaplan "Çok fazla zararsız içerik sansürleniyor, çok sayıda insan kendilerini adil olmayan bir şekilde 'Facebook hapishanesine' atılmış buluyor ve sıklıkla buna müdahale etmekte de ağır kalıyoruz" dedi. Ancak Meta kararın bazı riskleri de beraberinde getireceğini kabul etmiş görünüyor. Zuckerberg yayımladığı videoda kararı bir "al-ver" olarak niteledi. Meta'nın patronu "Bu daha az kötü şeyi yakalayacağımız anlamına geliyor ama aynı zamanda kazara paylaşımlarını ve hesaplarını sildiğimiz masum insan sayısını da azaltacağız" dedi. Bu yaklaşım aynı zamanda İngiltere ve Avrupa'da son dönemde yürürlüğe giren düzenlemelerle de çelişiyor. Bu düzenlemelerde büyük teknoloji şirketleri barındırdıkları içeriklerin sorumluluğunu daha fazla almaya zorlanıyor ve aksi takdirde büyük cezalar öngörülüyor. Dolayısıyla, Meta'nın kararının en azından şimdilik ABD'de yürürlüğe girecek olması şaşırtıcı değil. Meta'nın yazılı açıklamasında ayrıca bu hamlenin kurallar ve politikaların "aşırıya gidişini geriye çevireceğini" de söyledi. Açıklamada "Bazı şeylerin televizyonda ve Kongre'de söylenebilmesine karşın platformumuzda söylenememesi doğru değil" denildi. Karar aynı zamanda teknoloji şirketleri ve patronlanının Trump'ın 20 Ocak'taki yemin törenine hazırlandığı bir dönemde alındı. Bazı teknoloji şirketi patronları Trump'ı açıkça kutlarken, bazıları Trump'ın Florida'daki evine gitti. Bunlar arasında Kasım'da Mar-Lago'daki eve giden Zuckerberg de var. Meta aynı zamanda Trump'ın yemin töreni fonuna bir milyon dolar bağış yaptı. Zuckerberg videosunda "Son seçimler aynı zamanda kültürel eğilimin bir kez daha ifade özgürlüğüne doğru yöneldiğini gösterdi" dedi. New York Times'ın haberine göre Meta politika değişikliğini kamuoyuna duyurmadan önce Trump'ın ekibine bildirdi. İngiltere'nin eski Liberal Demokrat Partili Başbakan Yardımcısı Nick Clegg'in yerine Meta'nın Küresel İlişkiler Başkanı olarak Kaplan'ın atanması aynı zamanda şirketin moderasyona yaklaşımı ve siyasi önceliklerindeki değişimin işaretleri olarak da yorumlandı. Meta ayrıca, Trump'a yakın isimlerden karma dövüş sanatları müsabakaları düzenleyen UFC'nin Başkanı Dana White'ın da yönetim kuruluna gireceğini söyledi. St John's Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Doç. Kate Klonick değişikliklerin "son birkaç yılda, özellikle Musk'ın X'i almasından sonra kaçınılmaz gibi görünen bir eğilimi" yansıttığını söylüyor. Klonick'e göre "Şirketlerin daha önce taciz, nefret söylemi ve dezenformasyon gibi sorunlarla başa çıkma baskısı altında olduğu bir ortamdan, tam tersi bir yöne radikal bir gidiş söz konusu".
1LABEL_1
Diyanet’in bütçesi 12 milyar ₺ iken Sağlık Bakanlığı’nınki 2.7 milyar ₺; doktor sayısı 107.000 iken imam sayısı 275.000; hastane sayısı 1.250 iken cami sayısı 85.000; doktor açığı 105.000 iken imam fazlası 115.000; her yıl 9.000 doktor mezun olurken 60.000 imam mezun oluyor.
0LABEL_0
Kaynak,AFP ABD'nin Orta Doğu siyaseti belirsizlikler, gerilemeler ve ağırlık noktalarındaki kaymalara rağmen genel olarak İsrail'i güvende tutma, İran gibi kontrol dışı aktörleri etkisizleştirme, Rusya benzeri alternatif güç odaklarını uzak tutma ve petrolün arz güvenliğini sürdürme ekseninde dönüyor. Sonuncusunun bağlamı epeyce zayıfladı. Stratejik yönelim olarak ağırlığın Orta Doğu'dan Çin'i kuşatacak şekilde Asya'ya kayması son dönemlerde Orta Doğu siyasetinde boşluklar ve gri alanlar yarattı. Bu, ABD'nin yerel ortaklarının kendi oyunlarını da oynamalarına izin verirken, müttefikler arası uyumsuzluklara da yol açtı. ABD'nin 46. Başkanı seçilen Joe Biden'ın döneminde siyasetteki gri alanların nasıl dolacağı merak ediliyor. Kimilerine pervasız gelen ve diplomatik atışmalara yol açan sözlerine rağmen Biden; altı dönem Senato üyeliği, iki dönem de başkan yardımcılığı sayesinde sistemin işleyişini en iyi bilen siyasetçilerin başında geliyor. Bu, her şeyden önce Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump döneminde Beyaz Saray ile kurumsal yapılarla arasında yaşanan uyumsuzluğu bitirmeyi vadeden bir profil. Haberin sonu Trump, Suriye'de Fırat'ın doğusundaki güçleri çekip alanı Türkiye'ye bırakma manevrasında olduğu gibi, Pentagon ve Dışişlerini ters köşeye yatıran ani kararlar alabiliyordu. Biden'ın dümene geçmesi temel parametrelerde radikal değişikliklere yol açmayabilir. Yine de Biden kurulu düzenin reflekslerine göre şekillenmiş temel politikaların yürütülmesinde farklılığını hissettirecek yaklaşım, yöntem ve tercihlere sahip. Bunun etkisini göstereceği alanlar belli: Biden'in öncelikleri Suriye, Kürtler, S-400 ve NATO ile ilişkiler bağlamında Türkiye'yi; Trump'ın çöpe attığı nükleer anlaşmaya dönüş hedefi nedeniyle İran ve hasımlarını; pek çok açıdan Rusya'yı ilgilendiriyor. Biden'ın Irak, Suriye ve Libya'daki çatışmalarla ilgili yaklaşımı ABD'nin önderlik rolünü üstlenmesi gerektiği yönünde. ABD liderlik rolü üstlenecekse, Türkiye ile çakışmalar ya da ayrışmalar kaçınılmaz gözüküyor. Arzulanan rolün ne kadar diplomatik ne kadar askeri olacağı önem kazanıyor. Kaynak,Getty Images Trump gelgitlere rağmen Irak ve Suriye'den çekilme niyetini korurken, Biden'ın Irak-Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) yeniden dirilmesine izin vermeme ve Kürtleri koruma taahhüdü sahada az da olsa asker tutmayı gerektiriyor. Doğrusu bu konularda çizgilerin çok net çizildiği de söylenemez. Biden'ın dış politika danışmanı Antony Blinken, Suriye'de sınırlı sayıdaki Amerikan askeri varlığını ve kuzeydoğuda kontrol edilen petrolü, yeniden inşa sürecine destek olma önerisiyle birleştirerek, siyasi geçiş için bir koza dönüştürmekten bahsediyor. Biden'ın danışmanları ABD'nin sahadaki askeri varlığına rağmen Cenevre süreci dahil siyasi geçişle ilgili çalışmalarda ağırlığını Rusya lehine yitirdiğini ve bunun tersine çevrilmesi gerektiğine inanıyor. Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki kimyasal uyumun ne tür sürprizler getireceğini bilmedikleri için hem Irak hem Suriyeli Kürtler Biden'ın daha istikrarlı ve güvenli bir siyaset güdebileceğini umuyor. Fakat nihayetinde Trump'ın da Suriye'den çekilme planını Pentagon, CIA ve Dışişleri'nin yönlendirmesiyle İran'ı ihata etme hedefine bağlayarak değiştirdiğini biliyoruz. Yine de Biden, Kürtler açısından daha öngörülebilir bir lider sayılıyor. Biden, Trump'ın "Kum ve ölüm" diye tarif ettiği Suriye'den çekilme kararını "Kürtlere ihanet" olarak nitelemişti. Kaynak,Reuters Biden yeri geldiğinde müttefikleri eleştirmekten kaçınmamıştı. 2014'te Harvard'daki konuşmasında "En büyük problemimiz bölgedeki müttefiklerimiz. Türkler, Suudiler, Emirlikler vs. ne yapıyorlardı? Esad'ı devirme ve vekaleten bir Sünni-Şii savaşı çıkarma konusunda o kadar kararlıydılar ki herkese yüz milyonlarca dolar ve on binlerce ton silah akıttılar. Ancak desteği alanlar El Nusra, El Kaide ve dünyanın diğer yerlerinden gelen cihatçılardı" demişti. Peki Joe Biden cihatçı örgütlerin üslenme alanına dönüşen İdlib'de farklı bir yaklaşım geliştirebilir mi? Joe Biden'ın da İdlib'i Türkiye'nin koruması altında Şam ve ortaklarına karşı bir koz olarak görme eğilimini koruması muhtemel. Biden, Trump'ın aksine çatışma alanlarında Türk-Rus ortak çözüm mekanizmalarını da sorun edebilir. Kaynak,Getty Images Biden, Türkiye'nin Libya siyasetiyle de ilişkilendirdiği Doğu Akdeniz'deki manevralarının durdurulmasından yana. ABD, Libya Büyükelçisi Christopher Stevens'ın öldürüldüğü 2012'den beri kendi haline bıraktığı bu ülkede son zamanlarda diplomatik ağırlığını hissettirmeye başlamıştı. Bu eğilim askeri boyut kazanmadan diplomatik çizgide daha belirginleşebilir. Suriye'nin aksine Libya'da Türkiye ile eşgüdümün daha kolay şekillenmesi de mümkün. Elbette kurumsal yapıların belirleyici etkisi tüm başkanlar için geçerli. Yeni dönemde önceliğin Türkiye ile ilişkileri iki lider arasındaki özel kanalından çıkartıp kurumsal çerçeveye ve NATO ortaklığı zeminine oturtmak olacağı öngörülebilir. Müttefiklerle örselenen ilişkileri tamir etme hedefi özellikle Türkiye'nin yakın planda tutulmasını gerektiriyor. Fakat izlenecek politikaların sonuçları açısından Türkiye'yi kazanmak ya da kaybetmek Biden'ın da yüzleşmekten kaçamayacağı bir ikilem. Biden, ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) çerçevesinde Kongre'den geçen yaptırım tasarısını önemsiyor. Bu konuda Başkan sıfatıyla göstereceği nihai tutum ilişkilerin yönünü tayin edecektir. Varsayım olarak, oyunun Türkiye'yi kazanmak üzerine kurgulanacağı, bu yüzden ABD'nin S-400 ve Halkbank dosyalarında sertleşip Suriye ve Kürtler konusunda Ankara'yı teskin etme yönünde esneyebileceği söylenebilir. Türkiye ile ortaklığın gidişatı da ABD'nin Suriye siyasetinin şekillenmesinde de etkili olacaktır. Biden'ın en çok konuşulan dış politika tercihi İran'la 2015'te imzalanan nükleer anlaşmaya dönüp, Tahran üzerinde etkili olabilecek bir diyalog kanalı açmak. Tahran açısından bu saatten sonra nükleer anlaşmaya dönüş tüm yaptırımların kaldırılması halinde bir anlam ifade ediyor. Kaynak,Getty Images Kongre'deki güçlü İran karşıtlığı dikkate alındığında, Biden'ın bunu yapması zor gözüküyor. Sadece nükleer programla ilgili yaptırımların kaldırılması düğümü açar mı, şimdilik belirsiz. Nükleer anlaşmaya dönülürse bu adım Trump zamanında Körfez ülkeleriyle yeniden yakalanan uyumu sarsacaktır. Biden'ın dış politika ekibi İran'ı ana tehdit olarak görüp kuşatma siyaseti izlemek yerine Tahran ile komşuları arasında diyaloğu destekleyen bir yol öneriyor. Obama'nın yaklaşımı da bu minvaldeydi. Ancak özellikle Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn, İran'la müzakereci yoldan çok rahatsızdı. Trump'ın siyaseti ise İsrail-Arap normalleşme süreciyle Tahran'a karşı ortak bir cephe oluşturmak üzerine kurulu. Muhtemelen Suudi liderliğindeki Arap bloku bir önceki kurguya dönme önerisine direnecektir. Biden'ın Yemen'deki savaşı desteklemediğine ilişkin sözleri de Suudi-Amerikan ekseninin önünde duran bir diğer sınav. 2014'te IŞİD'e karşı Irak'a yeniden dönmüş olan Amerikan askeri varlığının geleceğine dair tablo da biraz flu. Trump Irak'taki askeri varlığı İran'ı kuşatma siyasetinin bir parçasına dönüştürerek işleri karmakarışık hale getirdi. Biden'ın hassasiyet gösterdiği Kürtlerin yanı sıra Sünniler ve belli Şii bloklar İran'ı dengelemek için Amerikan askerinin kalmasını istiyor. Bağdat ile Washington arasında halihazırda tartışılan "stratejik anlaşma" güçlerin statüsü için yeni bir çerçeve oluşturacak. Müzakerelerin gidişatına göre Irak'ta Amerikalıların fiilen kullandığı üslerin kalıcı hale gelip gelemeyeceği ya da asker kalacaksa hangi statüde kalacağı belli olacak. Biden'ın başkanlık koltuğuna oturması halinde Trump'ın damadı Jared Kushner'e hazırlattığı "Yüzyılın Anlaşması" çerçevesindeki inisiyatifleri sürdürüp sürdürmeyeceği de merak ediliyor. Biden Kushner'in Orta Doğu'nun en zorlu meselesinde bir barış inisiyatifi yürütecek kapasitede biri olduğuna inanmıyordu. Kaynak,Getty Images Fakat kim gelirse gelsin, İsrail-Amerikan ilişkilerinin tabiatı değişmiyor. İsrail 2016'da ABD'den görülmemiş düzeydeki 38 milyar dolarlık yardım paketini Biden sayesinde garantilemişti. Biden iki devletli çözüme inanıp, yasadışı yerleşimlerin genişlemesine karşı çıkarken, Trump'ın barışı imkansız kılan adımlarını tersine çevireceğini söylüyor. Yine de öngörü, Trump'ın İsrail lehine sağladığı kazanımları koruyacağı yönünde. Bunlara Amerikan Büyükelçiliği'nin Kudüs'e taşınması dahil. Biden, Suriye'ye ait Golan Tepeleri'ndeki ilhakı tanıyan başkanlık kararnamesine de sadık kalabilir. Kendisini "Siyonist" ve "İsrail'in sadık destekçisi" olarak tanımlayan Biden'ın, BAE ve Bahreyn ile başlayan Araplarla İsrail arasındaki normalleşme sürecine tam destek sunması da bekleniyor. Kaynak,Getty Images Bunlarla birlikte Biden, Trump döneminde oluşmuş yeni durum üzerinden Filistin Yönetimi'ni muhatap alan görece dengeli eski politikaya dönebilir. Bu politika iki devletli çözümü dillendirmeyi, Filistin diplomatik misyonunun Washington'da çalışmasına izin vermeyi ve Birleşmiş Milletler'in Filistin'e destek programlarına katılmayı içeriyor.
1LABEL_1
Kaynak,Getty Images Çin'de, yüz tanıma teknolojisiyle alışveriş mahremiyet haklarının ihlal edilebileceğine ilişkin kaygılara rağmen giderek yaygınlaşıyor. Banka hesaplarına erişim için yüzlerini tanımlatan milyonlarca kişi, alışverişlerini sadece "gülümseyerek" yapıyor. İngiltere'de yayımlanan Guardian gazetesinin haberine göre, dünyada mobil ödeme sisteminin en yaygın olduğu ülke olan Çin'de birçok işletmede pos makineleri dijital ödeme sistemi ya da banka hesaplarına bağlı kameralarla donatılmış durumda. 300 şubesinde bu teknolojiyi kullanan ve 400 şubesinde de uygulamayı devreye sokmaya hazırlanan Wedome adlı fırın zincirinden Bo Hu, "Cep telefonumu bile getirmeme gerek yok. Yanıma hiçbir şey almadan alışverişe çıkabiliyorum" diyor. Gazeteye göre ülkede bu teknoloji daha çok vatandaşları izlemek için zaten yaygın olarak kullanılıyor. Çin yönetiminin Şincan'daki Uygur Türklerini "fişlemek" için bu teknolojiyi kullanması tepkilere neden olmuştu. Avustralya'daki Macquarie Üniversitesi'nden Çin araştırmaları uzmanı Adam Ni, "Büyük bir risk var. Devlet bu teknolojiyi siyasi muhalifleri izlemek, Şincan örneğinde olduğu gibi etnik grupları denetim altında tutmak ve potansiyel suçluları belirlemek için bile kullanabilir. Yüz tanıma teknolojisi verileri toplama ve kullanımına ilişkin en tartışmalı unsur bu" diye konuştu. Haberin sonu Kaynak,Getty Images Guardian'a göre, veri güvenliği ve mahremiyet kaygılarına rağmen birçok tüketici, yüz tanıma teknolojisini benimsemiş durumda. E-ticaret devi Alibaba'nın ödeme sistemi Alipay'in 100 kentte kullanılabilen yüz tanıma teknolojisi cihazları, değişime öncülük ediyor. Bu alanda kısa zamanda büyük bir ilerleme bekleyen şirket üç yıl içinde bu teknolojiye 420 milyon dolar daha yatırım yapmayı planlıyor. 600 milyon kullanıcısı olan WeChat'in sahibi "Tencent" şirketi de geçen ay "Frog Pro" adlı bir ödeme makinesi geliştirdi. Sektörde birçok start-up da kendine yer bulmaya çalışıyor. Küresel sektör analizleri yapan Counterpoint şirketinin uzmanlarından Mengmeng Zhang, "Büyük mobil ödeme şirketlerinin girişimleri sonucunda yüz tanıma teknolojisiyle ödeme sisteminin çok yaygınlaşması potansiyeli var. Alipay, sistemi yaygınlaştırmak için bu teknolojiye milyarlar yatırıyor. Perakendecilere teşvikler, bu sistemi kullanan tüketicilere ödüller dağıtıyor" dedi. Tianjin'deki IFuree adlı bir süpermarkette müşteriler ödemelerini kasaya gitmeden yapıyor. 3 boyutlu bir kamera, kapıda müşterilerinin yüzlerinin genişliğini, yüksekliğini ve derinliğini tarıyor. Ödeme noktasında yüz, tekrar bu kez daha hızlı taranarak ödeme tamamlanıyor. "Sina Technology" adlı internet sitesinin araştırmasına göre, bu sistemle ödeme yapanların yüzde 60'ı kamerada "çirkin çıkmaktan" şikayet ediyor. Alipay bu kaygılara yanıt olarak kameralarında "güzelleştirici" filtreler kullanacağını açıkladı.
1LABEL_1
WhatsApp ve Instagram çöktü mü? Bakanlıktan açıklama geldi Popüler sosyal medya platformları Instagram, WhatsApp ve Facebook'da kısa süreli erişim sorunu yaşandı. Birçok operatör ve farklı cihazdan Instagram, WhatsApp ve Facebook'a giriş yapılamaması üzerine kullanıcılar, 'WhatsApp, Instagram, Facebook ve diğer sosyal medya mecraları çöktü mü?' sorusuna internet üzerinden yanıt aradı. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, konuyla ilgili 'Instagram, Facebook ve WhatsApp servislerinde dünya genelinde sorun yaşanmakta olup, ülkemizdeki kullanıcılar da kısmen etkilenmektedir.' dedi. Sosyal medya kuruluşlarından ise herhangi bir açıklama gelmedi. WhatsApp ve Instagram yine erişim sorunuyla gündeme geldi. Uygulamaya girmeye çalışanlar mesaj göndereme ya da mesaj alamama sorunuyla karşılaştı. Instagram'da ise akış sağlanamıyor hatasıyla karşılaşıldı. Haftalar önce yaşanan erişim sorununda Facebook, Instagram ve WhatsApp aynı anda erişimdem kopmuş ve saatlerce dünya genelinde normale dönememişti. An itibariyle ise WhatsApp ve Instagram uygulaması bazı kullanıcılarda sorunsuz çalışma akışına dönerken, bazı cihazlarda ise hatayı yansıtmaya devam ediyor. Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih Sayan, Instagram, Facebook ve WhatsApp servislerinde dünya genelinde sorun yaşandığını belirterek, Türkiye'deki kullanıcıların da bundan kısmen etkilendiğini bildirdi. Sayan, Twitter hesabından sosyal iletişim ağlarında yaşanan sorunlara ilişkin yaptığı açıklamada, "Instagram, Facebook ve WhatsApp servislerinde dünya genelinde sorun yaşanmakta olup, ülkemizdeki kullanıcılar da kısmen etkilenmektedir." ifadesini kullandı. Diğer yandan WhatsApp'ın çökmesiyle Turkcell'in sohbet uygulaması BiP başta olmak üzere Telegram ve diğer uygulamalara olan ilgi arttı, iletişimini kesmek istemeyenler bu uygulamalara yöneldi.
1LABEL_1
Kaynak,Getty Images İsveç’te Türk Büyükelçiliği önünde Kuran yakan Danimarkalı Rasmus Paludan ile aşırı sağ görüşlü İsveçli gazeteci Chang Frick arasında bir bağ olduğuna dair iddialar İsveç basınında geniş yer tuttu. Frick’in Rusya bağlantısı olduğu iddiaları da kendisine soruldu. Frick, Kremlin ile arasında bağ olduğuna dair iddiaları reddediyor. İsveçli uzmanlar ve yorumcular, Paludan ve Frick ile Rusya arasında bağlantı olabileceğine dair geçen hafta çıkan iddialarla ilgili İsveç basınına konuştu. 18 Ocak’ta, İsveç’te Syre adlı haber kuruluşu, aşırı sağ görüşlü Nyheter idag isimli bir internet sitesi sahibi olan ve aşırı sağ İsveç Demokratları’na ait televizyon kanalına düzenli programlar yapan Frick’in, Paludan’a eylemine izin başvurusu yapabilmesi için 320 İsveç kronu (30 dolar) ödediğini yazdı. Ancak Paludan ve Frick’le İsveç basınının yaptığı çok sayıdaki röportaja bakıldığında, Kuran yakma eyleminde kimin inisiyatif aldığı; fikrin kimden çıktığını anlamak mümkün görünmüyor. Haberin sonu Expressen isimli dergiye konuşan Frick, Paludan’a izin başvurusu için ihtiyacı olan parayı ödediğini kabul ediyor. Buna gerekçe olarak da Paludan’ın Danimarka’da yaşadığını; oradan parayı gönderdiğinde zamanında ulaşamayacağını gösteriyor. Ancak ardından “Paludan’ı birey olarak desteklemediğini, bunun daha çok yardımsever olabilmek maksatlı bir hareket olduğunu” savunuyor. İsveç Televizyonu’na verdiği mülakatta da Frick, “Bu olay özelinde konuşacak olursam, bu tarz aktivizmi destekliyorum. 300 kron çok düşük bir ücret, bu aktivizmin önünde durmamalıydı” dedi. Ödediği paranın gazeteci olarak güvenilirliğini olumsuz etkilemediğini, çünkü okuyucularını kandırmadığını “Ben zaten böyle çalışıyorum, bana baktığınızda ne görüyorsanız oyum” sözleriyle ifade ediyor. Kuran yakma eylemine dahil olduğu bilinen bir başka aşırı sağ görüşlü gazeteci de inisiyatif aldığı iddialarını reddediyor. Dagens Nyheter gazetesine konuşan gazeteci, “Bu konuda çok fazla konuşma ve tartışma oldu. Sanırım birinin arkadaşının fikriydi” diyor. Paludan ise Aftonbladet dergisine verdiği röportajda “Eylemi gerçekleştirmesini kendisinden kimin istediğini hatırlamadığını” savunuyor“. Alternatif medyadan ve diğerlerinden muhtemelen 20 kişiyle irtibat halindeydim. Bana söylemeselerdi gelip bunu yapmazdım.” diyor. 24 Ocak’ta, Amerika merkezli düşünce kuruluşu Robert Lansing Enstitüsü, Rusya ordusunun istihbarat örgütünün, konudan haberi olmadığı halde Paludan’ı, Chang Johannes Frick aracılığıyla kullanmış olabileceğini yazdı. Frick’in de “birçok verinin işaret ettiğine göre psikolojik operasyonlar için kullanılan bir GRU (Rusya ordusu istihbarat örgütü) elemanı olduğunu” yazdı. Düşünce kuruluşunun yazısında aynı zamanda “Frick’in gizlice GRU ile işbirliği içinde hareket ettiğini ve Rusya ile bağlantılı olduğunu gösteren çok önemli birçok veri var” ifadeleri yer alıyor. Ardından da Frick’in Kremlin’e bağlı çalışan Russia Today adlı (bugünkü adı RT) haber kanalı için düzenli gazetecilik faaliyeti yaptığını söylüyor ve Frick’in uzun zamandır Polina isimli bir Rusya vatandaşı kız arkadaşı olduğunu; Polina ve Frick’in iki çocuğu da olduğu bilgisini ekliyor. Dagens Nyheter, röportajın ardından yayımladığı bir başka makalede Frick’in geçen yıl, daha önce Moskova’da “gerçek mevki sahibi insanlarla tanıştığına dair” tweetler paylaştığını; 2017’de de Rusya’da seçim gözlemcisi olarak çalıştığını yazdı ve ekledi: “Rusya’nın Ukrayna’da saldırısı sonrası Frick kendisini eski görüşlerinden uzaklaştırmaya çalıştı; Putin’i defalarca savunmasının sadece bir jest olduğunu savundu.” Ancak İsveç Radyosu’na konuşan Frick, Robert Lansing Enstitüsü’nün argümanlarının zayıf olduğunu söyledi. Expressesn’e verdiği röportajda da “Rusya devletiyle hiçbir zaman işim olmadı. Rusya’nın Ukrayna’da yaptıkları konusunda derin eleştirilerim var” dedi. İsveç medyası ise Kuran yakma eylemini, çoğunlukla İsveç’in NATO’ya üyelik sürecini olumsuz etkilediği bakış açısıyla ele aldı. İktidardaki muhafazakar partili Başbakan Ulf Kristerrson’ın ülkeyi aşırı sağ İsveç Demokratları ile işbirliği halinde yönettiğine ve Frick’in de İsveç Demokratları’yla bağlantılı olduğuna vurgu yapan İsveç basını, partinin kendisinin de Rusya’yla bağlantıları olduğu iddialarına yer veriyor. Şu an İsveç’te asıl tartışma, Kristersson’ın ülke yönetiminde nasıl İsveç Demokratları’na bağlı olduğu ve bunun yaratabileceği sorunlar üzerinden sürüyor. İsveç Haber Ajansı TT’nin haberine göre, uzmanlar her ne kadar Kuran yakma eylemindeki Rusya etkisini gözardı etmese de “somut bir kanıt gösteremiyorlar”. Lund Üniversitesi’nden Tony Ingesson da, “Olayda Rusya’nın bir etkisi olduğu konusunda şüphe duymak için elimizde sebeplerimiz var. Bu kadar akıllıca organize edilmiş ve sonuçları Rusya’ya yarayan bir eylem bunu düşündürmek için yeterli ancak bu süreci takip etmek çok zor çünkü süreç, olması beklendiği gibi şeffaf veya görünür değil.” TT, İsveç Savunma Akademisi’nden Jorgen Holmlund’un sözlerine de haberinde yer veriyor: “Rus yetkililerin böyle bir eylemi organize edecek kabiliyeti var mı? Kesinlikle var. Peki bunun arkasında onların olduğundan, destek ve ödemeyi aracılar yoluyla onların sağladığından emin olabilir miyiz? Hayır. Peki ilişkilerinde istedikleri şey bu mu? Kesinlikle evet.”
1LABEL_1
Sosyal medyada bazı kullanıcılar İsrail’in Gazze’ye hava saldırılarında öldürülen bir bebeğin görüntülerinin bir oyuncak bebeği gösterdiğini iddia etti.
0LABEL_0
Sosyal medyada paylaşılan ve Teyit’e ihbar olarak gelen bir iddiaya göre, Milli Eğitim Bakanlığı’na (MEB) ait bir kitapta çocuklara şiddet uygulayan ve cinsel istismarda bulunan kadınlar başı açık, sevgi gösteren kadınlar ise başörtülü olarak temsiledildi. İddianın kaynağı Birgün’den Mustafa Mert Bildircin’in ‘Sembollerle gericilik’ başlıklı haberiydi. İddiayı daha sonra Yol Tv, Sol Haber gibi haber platformları da paylaştı. Konuyu Ahmet Hakan da köşesine taşıdı. 
1LABEL_1
Salgınla beraber yanlış bilgiler yayılmaya devam ediyor. Sosyal medyada bu kez Covid-19 testinin ve aşıların güvenilir olmadığı iddia edildi. “Asla Covid-19 testi yaptırmayın” başlıklı paylaşımda testin SARS-CoV-2’yi tespit etmek için güvenilir olmadığı, sadece vücutta bulunan mikrobiyotanın bir parçası olan zararsız virüsleri veya hücre kalıntılarını tespit ettiği öne sürüldü. 
0LABEL_0
Kaynak,Getty Images BBC Türkçe artık WhatsApp'ta. Bizi takip etmek ve haberlerimizin doğrudan telefonunuza gelmesini sağlamak için tıklayın. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında yolsuzluk iddiaları ile başlatılan soruşturma kapsamında tutuklandı. Sulh Ceza hakimliği, İmamoğlu hakkında 31 Mart seçimleri öncesindeki "kent uzlaşısı" stratejisi bağlamında açılan "terör" soruşturmasında serbest bırakıldı. Hakimlik, bu suçlamadan adli kontrole gerek görmedi. İmamoğlu hakkındaki tüm suçlamaları reddetmişti. CHP ise İmamoğlu'nun tek aday olduğu cumhurbaşkanı adayını belirleyeceği ön seçimi bugün gerçekleştiriyor. Ülke genelinde kurulan sandıklarda CHP üyelerinin yanı sıra İmamoğlu'na destek vermek isteyenler için "dayanışma sandıkları" da kuruldu. İmamoğlu'nun tutuklanmasının olası hukuki ve siyasi sonuçlarını inceledik. İmamoğlu, hakkındaki "yolsuzluk" iddiaları nedeniyle tutuklandı. Belediyelere kayyum atanması "terör" suçlaması nedeniyle yapılıyor. Bu nedenle şu anda kayyum atanması ihtimali düşük gözüküyor. Ancak İmamoğlu ileriki dönemde "teröre yardım" suçlamasıyla görevden uzaklaştırılırsa veya tutuklanırsa İçişleri Bakanlığı tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne kayyum atanabilir. Bazı CHP kurmayları da sürecin "siyasi" ilerlediğini vurgulayarak kayyum riskinin teknik olarak devam ettiğini söylüyor. CHP yönetimi, "kayyum atanmayacağı" yorumları konusunda temkinli. BBC Türkçe'ye konuşan CHP kurmayları, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'ün tutuklanmamasına karşın, yürütülen terör soruşturması nedeniyle yerine kayyum atandığını hatırlatıyor. CHP kurmayları, İçişleri Bakanlığı'nın İmamoğlu hakkındaki "terör" soruşturmasını gerekçe göstererek görevden uzaklaştırma kararı alması halinde "teknik olarak" kayyum atama ihtimali olduğunu vurguluyor. BBC Türkçe'ye konuşan CHP'nin hukuk ve seçim işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gül Çifti, yargının araçsallaştırıldığını, bu nedenle kayyum ihtimalinin tamamen bertaraf edildiğinin söylenemeyeceği yorumunu yaptı. CHP Yüksek Disiplin Kurulu Başkanı ve İstanbul Milletvekili Turan Taşkın Özer de süreci "siyasi bir dava" olarak nitelendirdi. Özer, dava süreçlerinin devam ettiğini hatırlatarak kayyum ihtimalinin tamamen ortadan kalkmadığını ancak terör dosyasından tutuklama kararı verilmemesinin, kayyum atanması riskini azalttığını söyledi. İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından yerine İBB Birinci Meclis Başkanvekili Nuri Aslan geçici olarak belediye başkanvekili olarak görevlendirildi. İmamoğlu, yolsuzluk iddiası nedeniyle tutuklandığı için Belediye Meclisi toplanarak kendi içinden bir ismi belediye başkanvekili seçecek. Ekrem İmamoğlu, CHP'nin gerçekleştirdiği önseçime tek aday olarak girdi. Önseçimde adaylığına ve aday olarak seçilmesine engel bir durum yok. Resmen adaylık için YSK'nın seçim takvimini açıkladıktan sonra, İmamoğlu'nun CHP Meclis grubu tarafından aday gösterilmesi gerekiyor. Bu sürecin ardından, Cumhurbaşkanı adaylığı için gerekli koşulları taşıması ve adaylık tarihinde kesin hüküm giymemiş olması şartıyla İmamoğlu resmen CHP'nin cumhurbaşkanı adayı olabilir. İmamoğlu hakkındaki tutuklama kararı adaylığına ve cumhurbaşkanı seçilmesine engel değil. İmamoğlu hakkında şu ana kadar kesinleşmiş yargı kararı bulunmuyor. Ancak tutuklanmasına yol açan soruşturma dahil, kendisine yöneltilen suçlamalardan herhangi birinden kesin hüküm giymesi, siyasi yasak getirilmesi veya cumhurbaşkanı adaylığına engel bir durumun ortaya çıkması halinde adaylığı mümkün olmayacak. Anayasaya göre cumhurbaşkanı adayı olabilmek ve seçilebilmek için üniversite mezunu olma koşulunu yerine getirmek gerekiyor. Üniversitenin iptal kararı, şu anda adaylığa engel bir durum oluşturmuyor, bu konuda da yargı kararının kesinleşmesi gerekiyor. Diploma iptali karşısında İmamoğlu İdare Mahkemesi'ne itiraz kararı aldı. İdare Mahkemesi, diplomanın iptali yönünde karar verirse, İmamoğlu'nun bu kararı istinafa taşıma hakkı bulunuyor. Bu süreçlerin sonunda diploma iptal edilirse, İmamoğlu aday olma yeterliliğini kaybetmiş olacak. Ayrıca İmamoğlu'nun avukatları, diplomanın iptal kararıyla ilgili Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne de hak ihlali gerekçesiyle başvuracağını açıkladı. Bu süreçte bir seçim olursa ve İmamoğlu başvuruda bulunursa, aday yeterliliğini taşıyıp taşımadığına Yüksek Seçim Kurulu (YSK) karar verecek.
1LABEL_1
Kaynak,Getty Images Ülkedeki tedarik zincirinin Ukrayna savaşından olumsuz etkilenmesi nedeniyle İngiltere'deki bazı süpermarketler her bir müşterinin alabileceği yemeklik yağ için sınırlamalar belirledi. Market zinciri Tesco, müşteri başına üç adet, Waitrose ve Morrisons ise iki adet yağ ürünüyle satışlara sınırlama getirdi. İngiltere'nin ayçiçek yağı tedariği büyük oranda Ukrayna'dan sağlanıyor. İthalat zincirinde yaşanan aksamalar stoklarda azalmaya ve alternatif ürünlere talebin artmasına neden oldu. İngiltere'de perakende ticareti temsil eden örgüt British Retail Consortium, sınırlamaların geçici olduğunu belirterek, amacın "herkesin ürünlere ulaşabilmesi" olduğunu kaydetti. Marketlerin hem market içi hem de online satışlarda uyguladığı sınırlamalara, zeytinyağı ve kanola yağı da dahil ediliyor. Haberin sonu Iceland market zincirinde de benzer bir sınırlamanın uygulandığına yönelik sosyal medyada gönderiler paylaşılsa da zincir yetkililerinden henüz bir yorum gelmedi. Market uzmanı Ged Futter, müşterilerin yemeklik yağ konusunda birçok alternatife sahip olduğunu vurguladı. Öte yandan Futter, sınırlamalar yoluyla şimdilik ertelenmiş olsa da, önümüzdeki aylarda raflarda ayçiçek yağı bulmanın zorlaşabileceği uyarısında da bulundu. Kaynak,Bryan Roberts Sainsbury's ve Asda adlı marketlerde ise şu ana kadar yemeklik yağlarda bir sınırlama uygulanmadı. Assosia adlı piyasa inceleme kuruluşunun verilerine göre, Ocak ayından bu yana bir litrelik ayçiçek yağının fiyatı ortalama yüzde 10 artarak 1,26 pound'a yükseldi. Beş litrelik şişelerde ise yüzde 6'lık fiyat artışı yaşandı. Ayçiçek yağını ürünlerinde kullanan diğer gıda üreticileri de bu ürünlerde yaşanan azalmaya ilişkin kaygılarını belirtiyor.
1LABEL_1
Soma Holding: ''Bu madenden kim sorumluysa derhal çıkıp hesap vermeli!'' Soma’da yaşanan facianın yankıları sürerken, konu hakkında bir açıklama da bugün öğlen saatlerinde Soma Holding’den geldi. Soma Holding Halkla İlişkiler Müdürü Bünyamin Kazlı, elim kazada hayatını kaybeden işçi yakınlarına baş sağlığı dilediği konuşmasında “Bu işlerle bağlantılı olan bir Maden Tetkik Arama var, onlar sorumlu olabilir. E içerde kömür olduğundan bahsediliyor. Türkiye Kömür İşletmeleri bir şeyler söyleyebilir. Yani sesli düşünüyorum… Konu ile bağlantılı Soma Linyitspor teknik direktörü bir açıklama yapabilir. Birçok kurum var aslında yani” sözleriyle sorumluların bir an evvel bulunup hesap sorulması gerektiğine dikkat çekti. Türkiye’de madenciliğin bıçak sırtı bir meslek olduğunu ve her dönem irili ufaklı bu tip tatsızlıklar yaşandığını söyleyen Kazlı, “Aslında bu işin iç yüzüne baktığımızda Türkiye’de maden işi tek parti döneminde başlıyor” diyerek sorunun özüne inilmesi gerektiğini ifade etti. “Hele CHP’li yöneticilerin bir ifadesi alınsın bakalım, neymiş ne değilmiş muhtemelen ortaya çıkacaktır” diyen Kazlı, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Yani tabi itham eder gibi olmak istemem, ama zaten bir suçları yoksa da o ortaya çıkacaktır, yanlış anlaşılmasın. Neticede onlar açısından korkacak bir şey olduğunu sanmıyorum. Korkuyorlarsa da zaten… Neyse…” Bu dönemde holding olarak kendilerinin de herkes gibi çok büyük acılar çektiklerini söyleyen Kazlı, bunların kamuoyu tarafından göz ardı edilmesinin üzücü olduğunu vurguladı. Mühendis arabalarının taşlanmasından, plaza önündeki eylemlerde çalışanların yaşadıkları anksiyeteye kadar birçok etkenle baş etmek durumunda kaldıklarını söyleyen başarılı yönetici, “Biz aslında kuru bakliyat firmasıyız. İşçiler bahçede maden ocağı bulmuş. öğle tatillerinde gidip kendi kömürlerini çıkartıyorlardı. Takdir edersiniz ki bu bizi kazadan sorumlu yapmaz. İsmimiz Soma diye bu kadar üstümüze geliniyor. Yani arkadaşlar biraz makul olun. Washington portakal kötü çıkınca Beyaz Saray’a suç bulunuyor mu?” sözleriyle, sırf isim benzerliğinden ötürü yaşadıkları mağduriyeti dile getirdi. Böyle acılı bir dönemde daha fazla bu konu üzerine konuşmak istemediğini söyleyen Kazlı, “Santiye şefi olur, işçi olur, ne bileyim chp veya 3. havalimanını istemeyen Almanya olur ama yani yeter ki bir sorumlu bulunsun” sözleriyle artık bir an evvel yetkili mercilerin harekete geçmesi gerektiğini ifade etti. Son olarak yakınlarını kaybeden herkese taziyelerini ilettiklerini söyleyen Kazlı; “Bize borçları var mı bilemiyoruz şu anda ama varsa bi kolaylık sağlama noktasında...'' derken üzerine yürümeye başlayan öfkeli gazeteciler nedeniyle apar topar toplantıya son verdi.
0LABEL_0
Bir Twitter hesabı tarafından 5 Şubat 2022 tarihinde yapılan paylaşımda yeni bir HIV varyantının ortaya çıktığı ve buna Covid-19 aşılarının sebep olduğu iddia edildi.
0LABEL_0
Cizre’de nehre düşüp kaybolan gencin cansız bedeni 16 gün sonra bulundu Şırnak'ın Cizre ilçesinde 16 gün önce Dicle Nehri kıyısında balık tutarken dengesini kaybederek suya düşüp kaybolan 25 yaşındaki Abdurrahman Ütün’ün cansız bedeni, Silopi’nin Kavaözü köyünde nehir sulanın ortasında bulunan ağaca takılı halde bulundu. ’de 16 Nisan'da meydana gelen olayda balık tutmaya çalışan 25 yaşındaki , iddiaya göre dengesini kaybederek suya düşüp akıntının etkisiyle kayboldu. Olayı görenlerin ihbarıyla bölgeye sevk edilen Cizre Belediyesi Su Altı Arama Kurtarma ekibi, AFAD, UMKE ve Tatvan Emniyet Müdürlüğü Su Altı Grup Amirliği ekipleri nehirde kaybolan genci kurtarmak için çalışma başlattı. Yapılan bütün çalışmalara rağmen kayıp gence ulaşılamadı. Bir haftalık çalışmanın ardından çevre illerden gelen AFAD, UMKE ve Tatvan Emniyet Müdürlüğü Su Altı Grup Amirliği ekipleri görev yerlerine geri dönerken Cizre Belediyesi Su Altı Arama ve Kurtarma ekibi arama çalışmalarına devam etti. Cizre Belediyesi Arama Kurtarma Ekibi 16 gün önce nehirde kaybolan gencin cenazesini Silopi’ye bağlı Kavaözü köyü mevkiinde nehrin ortasında bulunan bir ağaca takılmış halde buldu. Kurtarma ekibi tarafından köye getirilen cenaze, Cizre Belediyesi'ne ait cenaze aracı ile otopsi yapılmak üzere Cizre Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı. Yapılan otopsinin ardından Ütün’ün cenazesi ailesi tarafından teslim alınıp dualar eşliğinde Asri Mezarlığına defnedildi. Olayla ilgili soruşturmanın devam ettiği öğrenildi.
1LABEL_1
Seçime 27 gün kaldı ve liderler seçim gününe yaklaştıkça il ve ilçe ziyaretlerine hız kesmeden devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kocaeli’deki iftar programının ardından dün yani 16 Nisan’da Şanlıurfa’da vatandaşlarla bir araya gelmiş, depremin yaralarının sarılacağına dair vaatlerde bulunmuştu.
0LABEL_0
Bir Facebook hesabı tarafından 15 Eylül 2023’te yapılan paylaşımda Ülker grubun, Ülker Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadyumu’nun ismi Fenerbahçe Atatürk Stadyumu olarak değiştirilince sponsorluğunu çektiği iddia edildi.
0LABEL_0
Bir Instagram hesabının 15 Eylül 2023’te yaptığı paylaşımda, Beşar Esad’ın 6 ay içinde ülkelerine dönmeyen Suriyelilerin mal varlıklarına el konulacağı ve Suriye vatandaşlığından çıkarılacaklarını duyurduğu iddia edildi.
0LABEL_0
Ukrayna – Rusya arasında 24 Şubat’tan bu yana şiddetli bir şekilde devam etmekte olan çatışmalar, birçok söylentiyi beraberinde getirmeye devam ediyor.
0LABEL_0
6 Şubat 2023'te Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüklerindeki iki büyük deprem başta çevre iller olmak üzere çok sayıda şehirde hissedildi.
0LABEL_0
Bilgi doğası gereği sosyal. Bilginin anlam kazandığı yer de yine sosyal bağlamlar ve ilişkiler olarak kabul ediliyor. Bu nedenle, bilginin şekillendirdiği ilişkileri, bilgiye erişim engellerini, zorluklarını ve ihtiyaçlarını anlamak için geniş ve evrensel bir çerçeveye ihtiyaç var. Bu sınırları her daim değişen çerçevenin ismi ise bilgi ekosistemi.
0LABEL_0
Kaynak,Getty Images Vishala Sri-Pathma| BBC Ekonomi Muhabiri Dünya Bankası, Orta Doğu’daki çatışmaların yayılması durumunda petrolün varilinin 150 doları aşabileceği uyarısında bulundu. Bu durum, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden yaklaşık 1,5 yıl sonra enerji ve gıda fiyatlarında büyük bir artışa yol açabilir. 90 dolar civarında olan petrolün varil fiyatının düşmesi bekleniyordu. Fakat Dünya Bankası’nın yeni hazırladığı projeksiyonlardaki kötü senaryoya göre Orta Doğu’daki durum 1970’lerdekine benzer bir petrol krizine yol açabilir. Haberin sonu Arap petrol üreticisi ülkeler Ekim 1973’te, Yom Kippur Savaşı sırasında İsrail’e destek veren ABD ve diğer ülkelere petrol ihracatını kesmiş, bu da fiyatların yükselmesine yol açmıştı. Dünya Bankası Ekonomisti Indermit Gill “Orta Doğu’daki son çatışma, 1970’lerden bu yana emtia fiyatlarında en büyük artışa yol açan olay olan Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin hemen ardından yaşandı” dedi. Bu savaşın küresel ekonomi üzerindeki yıkıcı etkilerinin hâlâ hissedildiğini belirten Gill, hem petrol hem gaz arzının sekteye uğradığı bir dönemin on yıllardır yaşanmadığını, siyasetçilerin ihtiyatlı olması gerektiğini söyledi. Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği saldırının ardından başlayan çatışmalar, bölgedeki boru hatlarının etkilenebileceği endişesi nedeniyle doğalgaz fiyatlarını artırmıştı. Petrol fiyatlarında ise benzer bir yükseliş yaşanmamıştı. Dünya Bankası’nın, Orta Doğu’da çatışmaların yayılmadığı iyimser senaryosunda ise petrolün varil fiyatının 81 dolara düşeceği belirtiliyor. Dünya Bankası Ekonomisti Ayhan Köse de “Petrol fiyatlarının uzun süre yüksek seyretmesi kaçınılmaz olarak gıda fiyatlarını artırır” dedi ve ekledi: “Ciddi bir fiyat artışı durumunda pek çok gelişmekte olan ülkede gıda enflasyonu artar – ki bu ülkeler zaten daha yüksek bir gıda enflasyonuyla mücadele ediyor. “2022 sonunda küresel nüfusun neredeyse yüzde 10’unu oluşturan 700 milyon kişi yetersiz besleniyordu.”
1LABEL_1
Sosyal medya ve bazı internet sitelerinde yer alan alan bir habere göre Pakistan Uluslararası Havayolları’na (PIA) ait uçağın pilotu, ‘mesaim bitti” diyerek acil iniş yaptı ve uçuşu tamamlamayı reddetti. 
0LABEL_0
Kaynak,Getty Images ABD’li fizikçi ve yazar Michio Kaku, kuantum çağının geleceğimiz konusunda belirleyici olacağını söylüyor. 77 yaşındaki Kaku, teorik fizik alanında isim yaptıktan sonra başarılı bir bilim iletişimcisi olarak ünlendi. New York Şehir Üniversitesi'nde teorik fizik profesörlüğü yapan Kaku’nun 11. kitabı Quantum Supremacy (Kuantum Üstünlüğü) geçen yıl yayımlandı. Kaku kuantum çağında üretilen teknoloji ve bilgisayarların, hastalıkların tedavisinden kitlelerin beslenmesine kadar insanlığın en büyük sorunlarına radikal çözümler getireceğini düşünüyor. Yapay zekanın insanlığa bir tehdit oluşturabileceğini fakat bunu kontrol altına almak için hala zaman olduğunu söylüyor. Haberin sonu BBC, Kaku’ya geleceğe dair öngörülerini sordu. Kaynak,Getty Images İnsan beynini incelediğinizde en az üç ayrı parçası olduğunu görürsünüz. Beynin arka kısmı sürüngen beynidir: Şekil tanıma, üç boyutlu bir ortamda nerede olduğunuzu anlama gibi görevleri yerine getirir. Evrimimiz boyunca beyin öne doğru gelişmeye devam etmiştir. Onun önünde, beynimizin orta tarafında maymun beyni diye tarif edebileceğimiz limbik beyin bulunur. Bu kısım da sosyal hiyerarşileri kavramak için kullanılır. Bir de beynin ön tarafındaki prefrontal korteks vardır. Burası bir zaman makinasıdır. Geleceği görür. Sürekli olarak geleceğin simülasyonlarını yapar. Sıradan bir insanın beynini bir dehanın beyninden ayıran şey nedir? Sıradan insanlar uzun vadeli planlar yapamaz, yalnızca hemen önündeki seçenekleri görürler. Büyük düşünürler ise bu zaman makinasını kullanır, geleceğin simülasyonunu yaparlar. Birinin yalnızca bilgi sahibi olduğu için akıllı olduğu sanılır fakat zekanın özünde bu yoktur. Zekanın özü geleceği görmektir ve beynin prefrontal korteksinin ana görevi budur. Hayaller kurdurur, olmadık senaryoların simülasyonlarını yaptırır. Kaynak,Getty Images Geçmişteki büyük ilerlemeler çok küçük veya çok büyük şeylerin analizi sayesinde gerçekleşti. Küçük olandan kastım insan beyni ve genetik. Büyük olsan ise Büyük Patlama Teorisi ve şimdi evrene uygulamakta olduğumuz kuantum teorisi. Bir sonraki büyük sıçrama bu ikisini birleştirebileceğimiz zaman ortaya çıkacak: Kuantum teorisini kullanarak genetik ve insan beynini anlayabildiğimizde. Kuantum bilgisayarları da burada devreye giriyor. Doğa Ana bir tür kuantum bilgisayarıdır. Bizim bilgisayarlarımız birler ve sıfırlarla işlem yapıyor. Bu dijital bir zihin. Ama bu Doğa Ana’nın dili değil. Doğa Ana’nınki kuantum zihni. Atomları, elektronları ve fotonları anlayabilen bir zihin. Bu evrenin de dilidir. Gelecekteki sıçrayış da burada olacak. Günümüzde tıp deneme yanılma yöntemiyle ilerliyor. Yeni ilaç fikirlerinin işe yarayıp yaramayacağını görmek için deneyler yapıyoruz, işe yaramadığını görünce başka bir ilaç deniyoruz. Pek çok ilaç da kazara bulundu. Fakat kuantum teorisiyle moleküllerin nasıl işe yarayabileceğini görselleştirebilir, ona göre ilaçlar geliştirebilirsiniz. Peki bu kuantum bilgisayarlar kimyagerleri işsiz mi bırakacak? Hayır, geleceğin kimyagerleri kimyasal reaksiyonların nasıl gerçekleştiğini anlamak için kuantum teorisini kullanacak. Geleceğin biyologları DNA’yı anlamak için kuantum teorisini kullanacak. Bilgisayarların yardımıyla kanseri iyileştirebiliriz. Tümör ortaya çıkmadan önce bunu öngörebiliriz. Örneğin tuvalete gittiğinizde DNA’nız incelenebilir. Tümör oluşmadan 10 yıl önce bunun gerçekleşeceğini bilip ona göre müdahale edilebilir. Günümüzde ABD’de kan testiyle kanser teşhisi yapılabiliyor. Bu tip testler daha da yaygınlaşacak. Tümör kelimesi kullanımdan kalkacak. Aynısı kanser için de geçerli. Kaynak,Getty Images Geleceğin interneti dijital olmayacak. Dijital çok yavaş ve çok ham. Geleceğin interneti beyinle birleşmiş kuantum bir internet olacak. Adı da Brainet (Beyin-net) olacak. Düşündüğünüz şeyleri dünyanın başka bir yerine gönderebilecek, başkalarıyla veya başka şeylerle düşünerek etkileşebileceksiniz. Kimileri bir gün makinalarımızın çok zeki olacağını, bize karşı geleceklerini söylüyor. Günümüzde insanlığı bekleyen üç tehlike var: Nükleer savaş tehdidi, biyolojik silah tehdidi ve küresel ısınma. Bunlara dördüncü olarak yapay zeka eklenebilir. Fakat yapay zekadan kaynaklanan iki farklı tehdit var ve ikisi birbirinden epey farklı. Bunlardan biri daha kısa vadeli: İnsan yüzünü ve bedenini tanıyabilen insansız hava araçları yanlışlıkla insanları hedef almaya başlayabilir. Birer otomatik ölüm makinasına dönüşebilirler. Uçabilen, gözlem yapabilen, insan formunu tanıyıp öldürebilen cihazlar düşünün. Bu bir kaza sonucu da gerçekleşebilir, bir ulusun bilinçli girişimleri sonucu da. Bu kısa vadeli tehditten çok daha büyüğü ise uzun vadede var. Bu, yapay zekanın insan zekasına yaklaşmaya başladığı noktada ortaya çıkacak. Daha oraya gelmemize çok var ama bir gün elbet robotlarımız fare kadar da olsa zekaya kavuşacak. Daha sonra tavşan kadar, ardından köpek veya kedi kadar ve bir noktada da maymun kadar zeki olacaklar. O gün geldiğinde tehlikeli olma ihtimalleri var. Çünkü maymunlar, bir maymun ile bir insan arasındaki farkı anlayabiliyor. Belki de 100 yıl içinde insandan ayırt edilemeyen robotlar olacağını düşünüyorum. Fakat o robotların kendi zihinleri olmaması ve bize karşı gelmemeleri için önlem almamız gerek. Örneğin birini öldürmek istediklerinde beyinlerini kapatacak bir çip yerleştirmek gibi. Ama daha oraya gelmemize epey bir süre var. Önümüzdeki daha acil tehlike, hedef ayırt etmeksizin insanları öldürebilecek insansız hava araçları. Kaynak,Getty Images Bazıları kuantum devriminin hastalıkları yok edebileceğini söylüyor. Evet, kuantum bilgisayarlar bazı hayallerimizi gerçekleştirebilir. Elbet bir gün yaşlanmanın önüne geçebileceğimizi ve hastalıklardan ölmeyebileceğimizi düşünüyorum. Yaşlanmayı çözebiliriz fakat insanlar arası ilişkiler hiçbir zaman kuantum bilgisayarlar tarafından çözülemeyecek. İnsanların birbirleriyle ilişkileri, sosyal etkileşimleri o kadar karmaşık ki, insanları bir araya getirip sürekli savaşmak yerine barış içinde yaşatmak için başka bir yol bulmamız lazım. Bilgisayarların biri hariç çözemeyeceği problem yok diye düşünüyorum. Nükleer atık üretmeyen nükleer füzyon teknolojisini geliştirip küresel ısınma kriziyle başa çıkmamıza yardım edebilirler. Kanser, Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıkların ilaçlarını bulabilirler. Toplumlar için yeni gelir kaynakları yaratabilirler. Fakat kuantum bilgisayarların öngörülebilir gelecekte yapamayacağı bir şey savaş ve kıskançlık gibi insanlığın zayıflıklarını çözmek. Evrim bize savaşma, elimizdeki şeyleri koruma yeteneği verdi. Evrim bize pek çok özellik verdi. Bunlardan bazıları insanlığın faydasına olan özellikler, bazıları değil. Evriminse umurunda değil. Evrim yalnızca hayatta kalabilen insanlar yaratmak ister. Hayatta kalmak için diğer insanları öldürmeniz gerekiyorsa öyle olsun. Bu yüzden insanların mükemmel olmayan pek çok yanı vardır.
1LABEL_1
Kaynak,Reuters Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, Rusya'nın Şükrü Okan gemisine geçen hafta sonu yaptığı teftişle ilgili bir açıklama yayınladı. X platformunda yapılan açıklamada Şükrü Okan’a yapılan teftişin uluslararası sularda gerçekleştiği ve geminin sahibi Türk olsa bile geminin Palau bandıralı olduğu vurgulandı. Aynı zamanda olayın ardından “Rusya’daki muhatapların Karadeniz’de gerginliği tırmandıracak bu tarz girişimlerden kaçınılması için uygun bir şekilde ikaz edildiği” belirtildi. Rusya, Pazar günü yaptığı açıklamada Palau bandıralı Şükrü Okan adındaki kargo gemisine Karadeniz’de uyarı ateşi açıldığını belirtmişti. Rusya, Şükrü Okan gemisi kaptanının teftiş talebine yanıt vermemesi üzerine Vasily Bykov adındaki devriye gemisinin otomotik silahlarla uyarı ateşi açtığını aktardı. Haberin sonu Daha sonra da geminin denetlendiği belirtildi; bu denetlemeye ilişkin kaynağı doğrulanamayan görüntüler sosyal medya hesaplarında paylaşıldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dün konuyla ilgili X platformundan şu açıklamayı yaparak hükümetin olaya karşı sessiz kalmasını eleştirdi: "Rus askerleri tarafından Şükrü Okan adlı Türk Gemisine Karadeniz’de yapılan baskının görüntüleri, Rusya Savunma Bakanlığı tarafından basına dağıtılmış ve halkımız ancak bu şekilde gelişmeden haberdar olmuştur. Saray Devleti konuya dair herhangi bir açıklama yapmamıştır. Neden?” Bu makalede X içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın. X paylaşımının sonu İçerik bulunamadı Diğer yandan Hong Kong bandıralı Joseph Schulte adlı gemi, Rusya’nın Şükrü Okan’a ateş açmasının ardından Ukrayna’dan İstanbul’a ulaşan ilk kargo gemisi oldu. Ukrayna’nın Odessa limanından ayrılan gemi, Rusya’nın Karadeniz’de ticareti engelleme çabalarını aşarak İstanbul’a vardı. Deniz trafiği sitelerine göre gemi uluslararası sulara girmeden batı rotasını izleyerek Karadeniz’den geçti. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, Rusya'nın geçen ay tahıl koridoru anlaşmasından çekilmesinin ardından geminin Kiev'in Karadeniz boyunca oluşturduğu "yeni bir insani koridoru" kullandığını belirtti. Geçen yıl yapılan tahıl koridoaru anlaşması, küresel gıda fiyatlarını düşürmek ve Ukrayna'ya önemli bir gelir kaynağı sağlamakta yardımcı olmuştu. Ukrayna şu anda tahılını dışarı çıkarmak için Tuna Nehri'ni kullanıyor. Kaynak,Reuters
1LABEL_1
ABD Avrupa ’ İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ’ verilen cezaya tepki geldi İmamoğlu ’ kamu görevlisine hakaretten açılan davanın 14 ’ duruşmasında 15 ceza verilmişti TCK ’ 53 ’ maddesinden ceza İmamoğlu ‘ siyasi yasak ’ süreci başlamıştı Kararda istinaf Yargıtay Ceza istinafta kesinleşir Yargıtay onarsa İmamoğlu işlemler cezaevine girip çıkacak belediye başkanlığı CHP üyeliği düşecek Karara ABD ’ tepki geldi ANKA ’ haberine ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Price konuya yazılı açıklamada şunları kaydetti “ ABD Türk mahkemesinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ’ hapis cezasına çarptırması siyasi faaliyetlerden etmesinden büyük üzüntü duymuş kırıklığına uğramıştır İmamoğlu ’ mahkumiyeti insan hakları özgürlükler hukukun üstünlüğüne saygıyla çelişmektedir Türkiye ’ sivil toplum medya dünyası liderlerinin tutuklu yargılanma süreleri terörizme destek iddiaları hakaret davaları olmak yargı tacizinin etmesinden endişe duymaktayız Türkiye halkı cezalandırılma korkusu olmadan insan haklarını özgürlüklerini kullanabilmeyi etmektedir İfade özgürlüğü barışçıl toplanma örgütlenme özgürlüklerini kullanma Türkiye ’ anayasasında uluslararası yükümlülüklerinde AGİT taahhütlerinde bulunmaktadır Hükümeti ‘ hakaret ’ suçunu düzenleyen kanunlar kapsamında yürütülen kovuşturmaları durdurmaya kamusal müzakere ortam sağlamak dahil Türk vatandaşlarının özgürlüklerine saygı göstermeye çağırıyoruz ” İlişkiler Servisi ’ açıklama geldi “ Türkiye ’ demokrasi büyük gerileme teşkil etmektedir ceza orantısızdır Türkiye ’ yargının bağımsız olmadığını savcılar üzerindeki siyasi baskıyı teyit etmektedir ”
1LABEL_1
Hak-İş ve Memur-Sen’e taziye telefonu  CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, Kahramanmaraş’tan Şanlıurfa’ya giden işçileri taşıyan midibüsün devrilmesi sonucu 5 kişinin hayatını kaybetmesi dolayısıyla Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’a taziyelerini iletti. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Hak-İş ve Memur-Sen’in 1 Mayıs programına katılmak için Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinden Şanlıurfa’ya giden bir grup işçinin kaza geçirdiği bilgisi üzerine , Arslan ve Yalçın’ı telefonla aradı. Erdoğan, görüşmelerde, vefat eden vatandaşlara Allah’tan rahmet, ailelerine, Hak-İş ve Memur-Sen camialarına başsağlığı, yaralılara şifa dileğinde bulundu.
1LABEL_1
Bir Facebook hesabı tarafından 1 Ekim 2023 tarihinde yapılan paylaşımda dünyadaki 194 ülke içinde sadece Türkiye’de harf devriminin yapıldığı, halkın bir gecede okuma yazma bilmez duruma geldiği iddia edildi.
0LABEL_0
Sahte haber sorunu bir süredir Türkiye’nin gündeminde. TSK’nın Afrin’e düzenlediği harekat, seçimler, Suriyeli mülteciler, Arakan’da yaşananlar, Doğu Türkistan ve diğer birçok konu yanlış bilginin malzemesi oldu.
0LABEL_0
En güncel gelişmeler:
0LABEL_0
2021 lisans KPSS başvuruları bugün başladı. Sınav ücretleri sınav klavuzunda belirtiliyor ancak, henüz klavuz yayımlanmadan sınav ücretinin 300 TL’ye yükseldiği iddia edildi. İddiayla ilgili yapılan paylaşımlar incelendiğinde, 300 TL rakamıyla 3 oturum ücretinin kastedildiği anlaşıldı. Konu Twitter’da TT listesinde üst sıralarda yer aldı. Zam iddiasıyla ilgili birçok siyasi isim ve gazeteci paylaşım yaptı. Paylaşımların genelinde, zam iddialarına karşın ÖSYM eleştirildi.
0LABEL_0
Kaynak,Getty Images İngiltere'de bilim insanları, yaban arılarının daha deneyimli grup üyelerini izleyerek sorun çözmeyi öğrendiklerini, "sosyal öğrenmenin" davranışları üzerinde etkili olduğunu ortaya koydu. Londra Queen Mary Üniversitesi'nden uzmanlar, bir grup arıyı şeker ödülü içeren bir kutuyu açmaları için eğitti. Araştırmaya göre, bu arılar daha sonra edindikleri bilgileri kolonilerindeki diğer arılara aktardı. Araştırmacılar, "sosyal öğrenmenin" yaban arılarının davranışları üzerinde daha önce tahmin edilenden daha büyük bir etkiye sahip olabileceğini keşfetti. Çalışmayı yürüten bilim insanları, bir kapağı döndürerek açılabilen bir kutuya şekerli su yerleştirdiler. Haberin sonu Kapak, kırmızı bir kolu iterek saat yönünde, mavi kolu iterek de saat yönünün tersine döndürülebiliyordu. Bilim insanları, kapağı açmak için bu yöntemlerden birini kullanmaları konusunda bir grup arıyı eğitti. Bu sırada diğer arılar da izleyici durumundaydı. Bu izleyici arıların ise alternatifi keşfettikten sonra bile, yüzde 98 oranında, eğitilen arı grubunu izlerken gördükleri yöntemi seçtiklerini tespit etti. Çalışmada ayrıca, eğitilen arı içeren gruptakilerin, kontrol grubuna kıyasla daha fazla kutu açtığı tespit edildi. Araştırmacılar, bunun arıların çözümü kendileri keşfetmek yerine davranışı sosyal olarak öğrendiklerini gösterdiğini söyledi. Çalışmayı yöneten Dr. Alice Bridges, yaban arılarının doğal ortamlarında "kültürel olgular" sergileyen canlılar olarak bilinmediğini söyledi. "Ancak deneylerimizde, primatlarda ve kuşlarda görülene benzer şekilde, yaban arısı gruplarında davranışsal bir 'eğilimin' yayıldığını ve sürdürüldüğünü gördük" dedi. Bridges, bu yaban arıları gibi sosyal böceklerin davranışlarının "gezegendeki en karmaşık davranışlardan bazıları" olduğunu kaydetti. Hem "mavi" hem de "kırmızı" kollar için ayrı ayrı eğitilen arıların aynı arı grupları arasına salındığı diğer deneylerde, izleyici arılar başlangıçta her iki yöntemi de kullanmayı öğrendi, ancak sonunda bir çözümü tercih etti ve bu daha sonra o kolonide baskın yöntem oldu. Araştırmaya göre bu, arı popülasyonu içinde davranışsal bir eğilimin nasıl ortaya çıkabileceğini gösteriyor. Bu durumda araştırmacılar, yiyecek arama davranışındaki herhangi bir değişikliğin, arıların tercihlerini değiştirmesinden ziyade, tecrübeli arıların yiyecek aramayı bırakması ve yeni öğrenenlerin ortaya çıkmasından kaynaklanabileceğini söyledi.
1LABEL_1
Dostça ve İyi Niyet Dilekleriyle Ayrılınan Eski Sevgilinin Profilinde ''Arkadaşı Ekle'' Şoku... Bir süre önce ilişkilerinin artık tıkandığını gerekçe göstererek dostça ve iyi niyet dilekleriyle ayrılan Levent Hepten (27) ve Nihal Porçalı (25) çiftinin arkadaşlıkları uzun sürmedi. Ayrılık konuşmasının ardından rutin olarak profilini gezdiği eski sevgilisinin sayfasına girdiğinde ''Arkadaş Ekle'' şoku ile karşılaşan Levent Hepten, bu durumu ''Lan hani arkadaştık, her zaman birbirimizin yanındaydık? Var ya ben size söylüyorum, kesin birini buldu bu...'' sözleriyle yorumlarken, Nihan Porçalı cephesinden ise yanıt gecikmedi. Bu sabah bilgisayarda karşılaştığı manzaranın ardından ufak çaplı bir sinir krizi geçiren Levent Hepten, ailesi ve komşuları tarafından güçlükle sakinleştirildi. Olay yerine gelen muhabirlerin ısrarlı soruları üzerine eski kız arkadaşıyla aralarında yaşananları tüm çıplaklığı ile kamuoyuna aktaran Levent Hepten'in ilk açıklamaları ''Ya aslında tam ayrılık da değildi. Bir süreliğine ara verip kendimizle baş başa kalıp kafamızı şeyapacaktık. Allah bilir kimle baş başa kalıyor şimdi... '' şeklinde oldu. Odasının dağınıklığı ve uykusunu alamamış ifadesiyle dikkat çeken Levent Hepten, gayet medeni bir şekilde ayrıldıkları kız arkadaşından böyle bir hareketi hiç beklemediğinin altını çizdi. ''Evet, o gün kafede 'Sorun sende değil, bende' derken zerre inanmamıştım ama biraz rahat bırakayım nasıl olsa geri gelir zannettim'' diyen acılı genç, daha sonra sözlerine şöyle devam etti: ''Bakın bunu da ilk defa size söylüyorum, 'arkadaş kalalım' diyen de ta kendisi. Hatta yani gerçek mi, şaka mı bilemem bana o gün gülerek '35'imize kadar evlenmemiş olursak, mutlaka evleniriz' bile demişti. Aha aradan bir hafta bile geçmedi, şu yaptığı şeye bakın. Bu bi haftalık süreçte de her gün baktım Face'ine. Yok bilmem nerede kahve keyfi, her gün 'Nihan Porçalı bilmem kim ile arkadaş oldu' notifikasyonları... Yok yok, kesin başka birini buldu. Daha iki gün önce 'I'm in the mood for love' şarkısını paylaştı. Boş yere niye paylaşsın onu. Yollu işte, nolacak..'' Bu sabah yaşadığı şaşkınlık ve öfke nedeniyle Nihan'a tekrar arkadaşlık isteği göndermesine de açıklık getiren Levent Hepten, arkadaşlık isteğini geri aldığını ve böyle bir şeyin normalde aklından geçmeyeceğini vurguladı. ''Ya o kim ki benimle arkadaş olcakmış, zaten öylesine takıldığım bir kızdı. Bitti, gitti. O kadar...'' diyen Hepten, Facebook durumunda da belirttiği gibi kendisinin artık 'Single' olduğunu bir kez de kamuoyuna duyurdu. Levent Hepten cephesinde bu gelişmeler yaşanırken, eski kız arkadaşı Nihan Porçalı ise bu akşam yakın arkadaşları ile birlikte bir kafede görüntülendi. Buluşma nedenlerinin 'kriz masası' ile uzaktan yakından alakasının olmadığını belirten genç kız, ''Ya Levent her insanın hayatında bir kez olan geçiş ilişkilerinden biriydi benim için. Çok da büyütmeye gerek yok'' diyerek, net mesajlar verdi. Levent ile arkadaş olmak için kendisinin gayret gösterdiğine de değinen Porçalı, ''Yani ayrıldık ama sürekli bi 'o yanındaki kim', 'bu adam niye her iletini layklıyo' gibi şeyler diyordu. Eeee, arkadaşlık da bir yere kadar'' dedi ve ardından bir arkadaşıyla buluşmak üzere kafeden ayrıldı. Nihan Porçalı'nın buluşacağı kişinin kimliği gizemini korurken, kendisine yakın kaynaklardan alınan bilgiler bu kişinin, yeni erkek arkadaşı olabileceği yönünde.
0LABEL_0
Sosyal medyada yayılan söylemlerde, Galatasaraylı futbolcu Özgür Baran Aksaka’nın sözleşmesinin 2026 yılına kadar uzatıldığı iddia edildi. Bu iddia söylemi, @Baranaksaka8 isimli Twitter hesabından yapılan, “Değil 2026, bir ömür @GalatasaraySK.” paylaşımı sonrasında yayılmaya başladı.
0LABEL_0
Kaynak,LEONARDO ORTIZ Arjantin'de yaklaşık 86 milyon yıl önce yaşamış ve "Ölüm Ejderhası" olarak adlandırılan uçan bir sürüngene ait fosil kalıntılar keşfedildi. Kanat genişliğinin 9 metre olduğu belirtilen sürüngenin keşfinde yer almış bir bilim insanı, BBC'ye yaptığı açıklamada yırtıcı hayvanın büyüklüğünün "korkunç bir görüntüye" sahip olduğunu belirtti. Çalışmanın başındaki kişi olan Leonardo Ortiz, "Biyolojik anlayışımızın sınırlarına meydan okuyan bir kanat açıklığına sahip bu türün bir zürafanınkine benzer bir boyu var" dedi. Kaynak,Reuters Yırtıcıya ait kalıntılar And Dağları'ndaki kayalıklar altında 86 milyon yıldır günümüze kadar korunmuş. Bu da uçabilen bu hayvanın, dinozorlarla aynı zamanda yaşadığı anlamına geliyor. Prof. Ortiz, 2012'de Arjantin'deki bir kazı sırasında sürüngene ait fosilleri ilk keşfeden paleontologlardan biriydi. Haberin sonu Türün adını Yunanca ölüm ve ejderha kelimelerine karşılık gelen "Thanatosdrakon amaru" olarak seçen Prof. Ortiz, daha önce verdiği bir röportajda, "Bu şekilde adlandırmak uygun görünüyordu: Ölüm Ejderhası" demişti. Kaynak,Leonardo Ortiz Söz konusu sürüngenin, kuşların evriminden önce tarih öncesi çağlarda avlanmak ve uçmak için kanatlarını kullanan ilk yırtıcı olduğuna inanılıyor. Prof Ortiz, buna rağmen bu avcının muhtemelen zamanının çoğunu yerde geçirdiğini söyledi. Yırtıcının tarih öncesindeki yaşam tarzına ilişkin çok fazla detay bulunmasa da Prof. Ortiz, yırtıcıların farklı ebatlarda bir çift olarak keşfedilmesinin, bu türün gruplar halinde yaşadığının kanıtı olduğunu söyledi. Kaynak,Reuters
1LABEL_1
Kaynak,Reuters Andrei Goryanov & Amalia Zatari| BBC Rusça Servisi Wagner paralı asker grubunun isyanı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in otokratik sisteminde yer alan kilit oyuncuların artık birlik halinde olmadığını tüm dünyaya gösterdi. Wagner paralı asker grubunun isyanı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in otokratik sisteminde yer alan kilit oyuncuların artık birlik halinde olmadığını tüm dünyaya gösterdi. Putin Rusya'sındaki ilk geniş çaplı silahlı ayaklanmadan Putin'in yanı sıra paralı askerlik şirketi Wagner'in lideri Yevgeni Prigojin de zarar gördü. Prigojin ile Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu arasındaki gerilim, Cuma ve Cumartesi günü Wagner şefinin ülkenin askeri yönetiminin istifasını talep etmesi ve birliklerine Moskova'ya "adalet yürüyüşü" düzenlemeleri emrini vermesiyle doruğa ulaştı. Haberin sonu İsyan başladığı gibi aniden sona erdi. Wagner savaşçıları Rostov-on-Don'u ele geçirdikten ve başkente giden yol üzerindeki birkaç bölgeden geçtikten sonra Prigojin, Belarus lideri Aleksander Lukaşenko'nun arabuluculuğuyla geri çekilmeye karar verdi. Wagner lideri, Pazartesi günü yayınladığı ses kaydında, Putin hükümetini devirmek gibi bir niyeti olmadığını söyledi ve kan dökülmesini önlemek için isyanı sona erdirdiklerini iddia etti. Olayların bu kadar hızlı gelişmesi ve statükoya hızlı dönüş nedeniyle birçok kişi isyanın düzmece olduğunu düşündü. Ancak uzmanlar isyanın gerçek olduğunu söylüyor. St Petersburg Avrupa Üniversitesi'nde siyaset bilimci Profesör Vladimir Gelman'a göre "Bu tür olayları sahnelemek çok zordur. Bunun için iyi bir yönetmenlik ve başka hiçbir yerde sergilenmemiş insanların oyunculuk becerileri gerekir." Kaynak,Getty Images Princeton Üniversitesi'nde araştırmacı Evgeny Roshchin'e göre ise Prigojin'in isyanı, ordunun bağımsız bir aktör olmasa da önemli bir oyuncu olduğu Rus elitleri arasında ciddi bir bölünme olduğunu gösteriyor. Roshchin, suç geçmişi olan işadamı Prigojin'in, savaş deneyimli üyelere sahip önemli bir özel askeri şirket kurmayı başardığını söylüyor. Roshchin'e göre, "En önemli Wagner birimlerinden bazılarının saygın subaylar tarafından yönetildiği aşikar. Ve onların desteğini kazanmak, iş ve hükümet dünyasındaki biri için zaten büyük bir olay. Yani bu sadece bir Prigojin hikayesi değil. Bu, subay çevrelerinde ona verilen destekle ilgili". Bu subaylardan bazılarının Savunma Bakanı Sergey Şoygu'ya ve Rus ordusunun durumuna karşı memnuniyetsizliğin yoğunlaştığı Savunma Bakanlığı, istihbarat ve diğer güçlü gruplar içinde bağlantıları olacağını da ekliyor. Gelman'a göre Şoygu'nun Ukrayna'da Wagner komutasında savaşan tüm askerlerin Savunma Bakanlığı sözleşmelerini imzalaması gerektiği yönündeki son kararnamesi Prigojin'in isyanının arkasındaki itici güç olabilir. Bu kararname Prigojin'in sert tepkilerine yol açtı: "Wagner'in savaşçılarından hiçbiri bu utanç yolunu izlemeyecek; sözleşme olmayacak." Gelman şöyle diyor: "Bu Prigojin için kabul edilemezdi. Esasen özerkliğini kaybedecek ve kendisine bağlı kuvvetler Savunma Bakanlığı'nın kontrolü altına girecekti. Kaynaklarının ve siyasi nüfuzunun önemli bir kısmını kaybedecekti." Ancak Prigojin'in isyanı, inşa ettiklerini koruma arzusuyla motive olduysa da başarısız oldu. Kremlin'in Cumartesi günü yaptığı açıklamaya göre, isyana katılmayan Wagner savaşçıları Savunma Bakanlığı ile sözleşme imzalayacak. Kaynak,EPA Moskova'daki Shaninka Üniversitesi profesörlerinden Grigory Yudin'e göre Prigojin'in isyanıyla birlikte Rus toplumunun geniş kesimlerinde baş gösteren hoşnutsuzluk kaynama noktasına ulaştı. Yudin'e göre bu hoşnutsuzluk, mevcut haliyle devam etmesi mümkün olmayan ve "özel bir askeri operasyon" olarak adlandırılan Ukrayna savaşının ardından geliyor. "Prigojin'in etrafında farklı siyasi söylem unsurları var. Bir yanda 'Bu böyle devam edemez, mücadeleye daha organize ve agresif bir şekilde devam etmeliyiz' diyen radikal militarist söylem, öte yanda da 'Bu böyle devam edemez, müzakere etmeliyiz, özellikle de savaşamayacağımız açıkken" diyen barışçıl söylem var." Ayrıca Yudin'e göre, Prigojin'in davranışını savaşı sona erdirme girişimi olarak nitelendirmek için henüz erken ve tüm bunlar Rus toplumunda Ukrayna'nın işgali konusunda giderek artan bir şüpheciliğin göstergesi. Kaynak,Reuters "Putin'e gelince, bir buçuk yıldır herkese aynı masalı anlatmaya devam ediyor. Ve genel hava, işlerin bu şekilde devam edemeyeceği yönünde. Prigojin de bunu dile getirdi." Moskova'ya yürüyen paralı askerler neden bu kadar az direnişle karşılaştı? Moskova'ya yürüyüşün başında, Wagner askerleri Rostov-on-Don kentine neredeyse engelle karşılaşmadan girdi. Prigojin'in anlattığına göre, orada Güney Kuvvetler Grubu'nun karargahını ele geçirdiler ve birlikleri Rusya'nın çeşitli bölgelerinde önemli bir direnişle karşılaşmadan ilerledi. Yudin'e göre "Rusya'nın organize ve merkezi bir ordusu olsaydı ve bu ordu komşu devletin topraklarını işgal etmiyor olsadı elbette bu durdurulabilirdi." St Petersburg'daki Avrupa Üniversitesi'nden Profesör Gelman, hafta sonu yaşananların Rus devletinin gerileyişinin kanıtı olduğuna inanıyor. Gelman, Rusya'nın önemli kaynaklarını özel bir şahsa devrettiğini ve onu uzun yıllar boyunca ayakta tuttuğunu söylüyor. "Genellikle [özel askeri şirketler] devletin sınırlarının çok ötesinde faaliyet gösterirler ve genellikle devletin onları kontrol altında tuttuğu varsayılır. "Ancak günümüz Rusya'sında Wagner, devletin kontrolünü ele geçirmeyi, onunla doğrudan rekabet etmeyi ve hatta şartları dikte etmeyi başardı." Askerlerini Moskova yolunda durdurması ve bir kampa göndermesi karşılığında Prigojin'e ne teklif edildiği hala belirsiz. "Evet, devlet paralı asker grubunun kontrolü ele geçirmesini engellemek için doğru şartları buldu. Ancak bu yine de devletin işleyişi açısından bir riske işaret ediyor" diye uyarıyor Gelman. Kaynak,Reuters Gelman'a göre herkes kaybetti. "Putin bir süredir kontrolün kendisinde olmadığını gösterdi... Prigojin elini fazla zorladı ve tekrar yerine oturtuldu." Gelman ayrıca Rus ordu komutanları Şoygu ve Gerasimov'un hesaplaşma boyunca görünmez olduklarını belirtiyor ve bu durumun "astları nezdinde bile kendilerini tamamen gözden düşürdüğünü" söylüyor. Ancak Moskova'daki Shankia Üniversitesi'nden Profesör Yudin, Prigojin ile Rus yönetimi arasındaki mücadelenin sonuçlanmış sayılamayacağını söylüyor. Siyasi analist Nikolai Petrov, Putin'in geçen hafta sonundan sonra toplumun gözünde daha zayıf göründüğünü belirtiyor. Princeton'dan araştırmacı Yevgeni Roshchin, Prigojin'in isyanının Rus elitleri arasında ordunun önemli bir aktör olduğu ancak bağımsız olmadığını ve ciddi bir bölünmeyi gösterdiğini söylüyor. "Putin ve yönetimi eskiden tüm büyük aktörleri küçük çatışmalarla 'beslerdi'. Sonra yakın çevreden biri yazılı olmayan tüm kurallara meydan okuyarak her şeyi göze aldı. Bu da bana göre elit kesim içindeki bölünmenin derinleştiğini gösteriyor. Prigojin'in yaptığı tek şey bunu dile getirmek oldu." İngiliz güvenlik uzmanı Edward Lucas, Putin'in zayıflamasının bir "sıkıntılar dönemine" yol açabileceği uyarısında bulunuyor. "En az 10 yıl boyunca tehlikeli ve öngörülemez bir Rusya ile karşı karşıya kalabiliriz. Putin iktidardayken sahip olduğumuz yüzeysel kesinlik bile olmayacak."
1LABEL_1
Fransa Kupası futbolun ötesinde final maçı sömürgecilikle hesaplaşma bilgisiYazan Asya RobinsUnvan BBC TürkçeTwitter asyaarobins14 2022Kaynak Getty ImagesFotoğraf yazısı Portekiz yenmesi Paris kutlandıDünya Kupası finale yükselen Afrika ülkesi olan şampiyonu Fransa karşıya geliyor Atlas Aslanları ’ finale giden sevinç sürprizlerle doluydu 23 Kasım ’ maçında Brezilya ’ eleyecek finalist Hırvatistan ’ golsüz kalan gruptaki maçını Belçika Kanada karşısında golle kazandı 16 turunda turnuvanın favorilerinden İspanya ’ penaltılarla 3 0 finalde Portekiz 1 0 yenen ’ zaferleri ülkenin kentinde ülke dışında coşkuyla kutlandı Fransa resmi maçlarda karşılaştı İki arasında 2007 ’ oynanan maç bitmişti Sömürgeye giden ’ Fransa Batı Avrupa ilişkisi 19 yüzyıla ülkede saraya seçkin kişilerin Avrupa ’ yaptığı seyahatlere gidiyor dönemde toplumun küçük kısmı Fransız kültürü haşır neşir olmaya başlarken büyük bölümü Avrupa şey bilmiyordu kültüre uzaktı BBC Türkçe ’ görüştüğü California Üniversitesi ’ Davis Tarihi Profesörü Susan Gilson Miller yönetiminin 19 yüzyılın sonlarına orduyla başlayarak ülkeyi Avrupa çizgisi üzerinden modernleştirme girişimlerinde bulunduğunu “ tecrübesizliği ” ilerleyemediğini anlatıyor çabaları gözlemleyen 1830 ’ komşu ülke Cezayir ’ sömürgesini sürdüren Fransa ’ kontrolüne almak 20 süren şiddetli işgale girişti 1912 Antlaşması ’ imzalanmasıyla 1956 ’ bağımsızlığını Fransa ’ himayesi sömürgesi haline geldi Miller ’ cephesindeki direniş ağırlıkla dağlık bölgelerdeki yerli halk Berberiler ’ yürüttüğü mücadelelerle 1930 ’ lara sürdü Kuzey Afrika ’ sömürge sömürge sonrası tarihini inceleyen Miller ’ ifadeleriyle “ Sömürgeye giden kanlıydı gecede olmadı istenmedi Berberiler Fransızlara mücadele etti direnişin merkezindeydiler 20 yılın yenik düştüler şiddetli dönemin hatırası ’ hafızasında hala sürüyor ” ’ Fransa ’ etkisi sınıflarda olmak toplumun kesiminde şekilde hissedildi Ülkede Fransız eğitim sistemi uygulandı Fransızca öğretildi çeşitli kültürel alışkanlıklar topluma sızdı Ülkenin yönetimi Fransa kontrolündeydi Sultanı Fransa yönetiminden komut alıyordu Miller ’ “ Faslılar ülkelerinde sınıf vatandaştı ” vakit geçmeden İkinci Savaşı ’ ülkede Fransa ’ hakimiyetine huzursuzluklar belirdi ilerleyen yıllarda yüzlerce kişinin açan çatışmalar yaşandı 1956 ’ Fransa ’ bağımsızlığını etti Kaynak Getty ImagesFotoğraf yazısı 1911 Fransız Petit Journal kapağı Fransa özgürce medeniyet zenginlik barış getirecek 1956 sonrası günümüzde siyasi ilişkilerBağımsızlıktan ülke arasındaki ilişkiler gelişti Fransa ’ büyük ticaret ortaklarından ’ kişi çalışmak Fransa ’ göç etti yıllarda ülke arasında çeşitli gerilimler yaşanmaya başlandı Cezayir toprak anlaşmazlığı yaşadığı Batı Sahra bölgesi özerklik önerisine Fransa tutumunu netleştirmeye çağırdı Fransa ’ beklediği karşılığı alamadı Uzmanlara Fransa ’ Cezayir önemli siyasi ticari ilişkiler sürdürmesi gaz tedarik etmesi buna olan faktörlerden yandan ülkedeki düzensiz göçmenlerin alınması işbirliği yapılmadığı gerekçesiyle Fransa 2021 ’ Faslılar Cezayirliler Tunuslulara verdiği Schengen vizesi sayısını yaklaşık yüzde 50 azaltacağını açıkladı BBC Türkçe ’ konuşan Oklahoma City Üniversitesi ’ Bilimi Profesörü Mohamed Daadaoui oynanacak maçın “ ülke arasında gerginliklerin yaşandığı ilginç döneme denk geldiğini ” söylüyor “ Fransa Cezayir ilişkilerini baltalamak istemiyor yüzden olan ilişkilerinden ödün veriyor zamanda Afrika yatırım yapan ABD görüşen Fransa olan ekonomik ilişkiye bağımlı sömürgesinin ekonomik etki alanının parçası olmasını bekleyen Fransa gelişmeler tereddüt yaratıyor ” Fransız kültürüne aşinalık kızgınlık Fransa arasında siyasetin kültürel gerilim hatları bağımsızlıktan toplumun dilli olduğu dönem yaşandı uzmanlara 1960 ’ Kral 2 Hasan ’ öncülüğünde başlayan günümüze “ Araplaştırma ” süreciyle Fransız kültürü “ sistematik şekilde ” kaldırılmaya çalışıldı California Üniversitesi ’ Miller Fransa mirasının yaşamda kalmaya ettiğini ülkede halen çift kültürlülüğün yaşandığını söylüyor “ Fransız kültürüne aşinalık kızgınlık Fransızca başarılı olabilmek bilmek hala önemli Faslılar yemeğinde baget yiyor Fransız kültürüne yerde rastlanıyor ” Miller ülkelerinde yaşayan Faslıların Fransa ’ giden Faslıların kültürel aidiyetleri konusunda yaşadığını anlatıyor “ Fransız olmadıklarını Müslüman Faslı olduklarını biliyorlar Fransa gitmek vücutları hissedemiyorlar Kamusal alanlarda kendilerini Müslüman olarak tanıtmak istiyorlar başörtüsü takmak istiyorlar Fransa ’ kabul edilmiyor ” Tunuslular Cezayirliler Batı Afrikalılar Araplar ’ destekliyorBirçok ülke lideri günlerde ’ başarısını kutlamak Kral 6 Muhammed ’ telefonla Katar Emiri Şeyh Temim Hamed ’ maçlarına katılıp tezahürat yaptı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan halkını hükümetini tebrik etti Teknik Direktörü Walid Regragui İspanya karşılaşmasından “ destekleyen Faslılardı onlara Afrikalılar Araplar katıldı ” demişti ’ destekleyenlerin sayısı artıyor Kupası ’ takip etmek Katar ’ gidenler Fransa maçını gözle bekliyor “ adeta derbi maçı milli takımında Fransa doğumlu oyuncu Fransa oynamayı seçtiler bölgeden oynuyor takımlar birbirini tanıyor ” Daadaoui sözlerini sürdürüyor “ zamanda futbol maçı ’ 17 18 yüzyıllarda sömürgecilik geçmişine sahip olan Portekiz İspanya ettiği galibiyetlerin oynanıyor Portekiz İspanya büyük sömürgeci olan Fransa hesaplaşma yolunda ilerleme düşüncesi ” Kaynak Getty ImagesFotoğraf yazısı Teknik Direktörü Walid Regragui İspanya maçından noktada inanmalıyız olsa Afrika takımı Kupası kazanmasın dedi “ Futbol ulusal tutku ” ’ yaşayıp çalışan Miller futbolun “ ulusal tutku ” olduğunu toplumdaki çocuğun futbol oynadığını söylüyor “ evim Rabad ’ kenarında okyanus kıyısındaydı çıkışlarında sonlarında duyabildiğimiz şey Arapça ’ “ kura ” sesiydi futbol sahaları yoktu kumsalda oynardı kafeler futbol izleyen insanlarla dolardı maçın muazzam sembolik anlamı ezilen sömürgeciliğin üstesinden gelme gücünü ediyor ”
1LABEL_1
Kaynak,Getty Images Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta Lübnan Federal Bankasına yatırdığı parayı çekmek isteyen silahlı bir adam, bankadakileri rehin aldı. Rehine krizi adama, 200 bin dolarlık birikiminin 30 bin dolarının verilmesiyle aşıldı. Reuters'ın aktardığına göre 42 yaşındaki Bassam el-Şeyh Hüseyin, bunun üzerine altı rehineyi serbest bıraktı. Lübnan bankaları, ülkedeki ekonomik kriz nedeniyle, nakit çekimine kısıtlamalar getirmişti. Bu nedenle nüfusun dörtte üçü geçinmekte zorlanıyor. Güvenlik güçleri, kentin batısındaki Hamra mahallesindeki banka şubesine, silahla girdiğini belirtti. Haberin sonu Reuters haber ajansına konuşan güvenlik kaynağı "Banka hesabında blunan 200 bin dolar civarındaki parayı almak istedi. Banka çalışanı reddedince bağırarak yakınlarının hastanede olduğunu söyledi ve sonra silahını çekti" dedi. Zanlının şubenin giriş kapısını kapatmasından önce bazı müşteriler kaçmayı başardı. Bir görgü tanığı, siyah gömlekli, sakallı bir adamın bankanın giriş kapısının ardında iki siville konuştuğunu aktardı. Görgü tanığı "Paramı geri versinler" diye bağırdığını belirtti. Kaynak,Getty Images Banka şubesinin önünde toplanan bir kalabalık da "Bankaların hakimiyetine son" sloganları attı. 2019'da başlayan ekonomik kriz nedeniyle, ülkedeki birçok ticari banka müşterilerinin banka hesaplarını dondurdu. Bankalar çekilebilen aylık Amerikan doları miktarını kısıtlarken, döviz hesaplarından Lübnan lirası çekmek isteyenlerin paralarını, serbest piyasanın çok altında bir orandan bozuyor. Bankalar, hastaneye yatış gibi insani durumlarda istisna yaptıklarını söylese de, bu istisnaların nadiren uygulandığı belirtiliyor.
1LABEL_1
Furuvik hayvanat bahçesi basın sözcüsü Annika Troselius Expressen gazetesine verdiği demeçte hayvanların hepsine yetecek sakinleştirici olmadığı ötenazi yapılması gerektiğini söyledi Şempanzelerin tehlikeli hayvanlar olduğunu hayvanat bahçesinin odak noktasının insanın görmemesi olduğunu söyleyen Troselius şempanzenin kaçtığına inanıldığını ayrıntı bulunmadığını söyledi Hayvanat bahçesi web sitesinde yayınlanan mesajda sayıda şempanzenin kaçtığını doğruladı Yapılan açıklamada Güvenlik önemli şey zamanda önemsediğimiz hayvanlar ifadelerine verildi yandan şempanzelerin Stockholm 100 kuzeyinde Gavle yakınlarında bulunan 7 şempanzeye sahipliği yapan Furuvik kaçmayı başardıkları bilinmiyor 4 chimpanzees euthanized after escaping from zoo enclosure roaming freely Sweden https EIsSEXVwDq— Act daily News actdailynews December 14 2022 Burası zamanda İskandinav ülkelerindeki primat araştırma istasyonu hayvanat bahçesi 2009 yılında Santino adlı şempanzenin ziyaretçilere kaya atmasıyla gündeme gelmişti hayvan yapılan çalışma maymunların insanlar plan yapabildiklerini doğruladı Japonya şempanze 2016 hayvanat bahçesinden kaçtıktan sakinleştiriciyle vurularak yakalanmıştı
1LABEL_1
Türkiye sektörün kömüre bağımlılığını azaltmak ABD küçük ölçekli nükleer reaktör alımını görüşüyor Bloomberg ’ aktardığına Türkiye ABD ’ 35 taneye küçük ölçekli nükleer reaktör satın almayı değerlendiriyor Bloomberg ’ konuşan ABD Dışişleri Bakanlığı Kıdemli Nükleer Enerji Danışmanı Justin Friedman ’ “ Kömür yakıtlı termik santrallerin ikamesi olarak nükleere ilgi ” dedi Reaktör görüşmeleri Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom ’ Mersin Akkuyu ’ nükleer santralini tamamlamak çalıştığı zamana denk geldi İnşaatı Akkuyu ’ olarak kriz çıkmış çalışmaların noktasına geldiği iddia edilmişti Akkuyu ’ 2023 ’ faaliyete geçmesi planlanıyor Türkiye Sinop ’ nükleer santral Rosatom ’ görüşüyor yandan Türkiye ’ yaklaşık 70 kömür yakıtlı termik santral enerji ihtiyacının üçte birini karşılıyor Türkiye 2053 ’ karbon emisyonunu hedefliyor
1LABEL_1
Bir süredir internette dolaşan iddiaya göre, zıvanadan çıkmak deyimi 1960’lı yıllarda trafik polislerinin içinde beklediği metal silindirlerden geliyor. İddiaya göre, polislerin yol ortasında trafiği yönetmek için durdukları bölge “zıvana” diye anılıyor ve polisler ancak olağanüstü durumlarda burayı terk ettiğinden “zıvanadan çıkmak” deyimi buradan geliyordu.
0LABEL_0
Bir Instagram hesabı tarafından 17 Şubat 2022 tarihinde yapılan bir paylaşımda, FBI verilerine göre suç işlemeye en meyilli burçlar belirlendiği iddia edildi.
0LABEL_0
İftar sonrası yiyebileceğiniz hafif tatlı tarifleri Oruç tutarken uzun açlık sonrası tatlı ihtiyacı artıyor. Uzmanlar iftardan sonra tatlı yemek isteyenler için ağır şerbetli tatlılardan ziyade sütlü tatlıları ve meyveli tatlıları tavsiye ediyor. Siz de iftar sonrası sofranızı süsleyecek arıyorsanız listemize bir göz atmalısınız.
1LABEL_1
Sputnik Türkiye’nin haberine göre Beşiktaş’ta yolun dar olduğu gerekçesiyle durak ters konuldu. Bu yüzden haberde insanların otobüs beklerken durakta beklemediği durağın çevresinde beklemek zorunda kaldığı bildirdi. Habere göre yolculardan biri 2010 yılında yapılan bu durağa “Anlamsız, mantıksız ve çok garip” dedi. Bu ters duraklar ile alakalı pek çok farklı haber sitesi de haber yaptı.
0LABEL_0
31 Ekim 2018’de İYİ Partili 20 milletvekilinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığına verdikleri araştırma önergesinde Doğu Türkistan olarak isimlendirilen bölgede yaşanan olumsuzlukların detayıyla incelenmesi istendi. İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu’nun ilk imza sahibi olduğu araştırma önergesinin gerekçesinde yaklaşık 3 milyon Uygur Türkünün bölgedeki toplama kamplarında tutulduğu, Doğu Türkistan’da hapse atılan erkeklerin yerine Çin istihbarat elemanlarının evlere yerleştirildiği gibi birçok iddia bulunuyordu. 26 Aralık 2018’de Meclis Genel Kurulu’nda görüşülen önerge AK Parti’nin oylarıyla reddedildi. Aynı konu ile ilgili 4 Aralık 2018’de İYİ Parti İstanbul milletvekili Ümit Beyaz’ın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na cevaplandırması üzere gönderdiği bir soru önergesi de bulunuyor.
0LABEL_0
Bir Twitter hesabının 7 Mayıs 2023’te yaptığı paylaşımda Millet İttifakı’nın seçim kampanyalarından birinde Murat Karayılan’a yer verdiği iddia edildi.
0LABEL_0
Ailesi İle Bayram Ziyaretlerini Sürdüren Efe Küçükali(6), Şu Ana Dek 18 Çifti Çocuk Fikrinden Tiksindirmeyi Başardı... Sinem(34) - Rıfat Küçükali (36) çiftinin ikinci çocuğu Efe Küçükali(6) bu bayramdaki üstün performansıyla bir kez daha göz doldurdu. Ailesi ile gittiği toplam 14 ev ziyaretinde 6 ağlama krizi, 3 kez misafirlikteki çocuklarla kavga ve birçok ev eşyası kırma eylemine karışan minik Efe, şu ana dek 18 çifti çocuk fikrinden tiksindirmeyi başararak Türkiye'nin nüfus planlamasına katkı sağlamaya devam ediyor... Ailesiyle birlikte bu yıl da bayram ziyaretlerini sürdüren Efe Küçükali'nin bilançosu ağır oldu. Küçük iblis, gerek istediği en ufak bi şey yapılmayınca avazı çıktığı kadar höykürerek ağlaması, gerek bi saniye yerinde oturmadan etrafta koşturup durması gerekse de şımarık tavırları ve sinir bozucu bilmiş konuşmasıyla şu ana dek 18 genç çifti çocuk fikrinden uzaklaştırıken, çocuk sahibi olmaya hazırlanan 2 çifti ise "kürtaj için geç mi kaldık acaba?" fikrine yönlendirdi. Gidilen her evde ailesinin ısrarla ''Ya bu böyle değildi, buraya gelince bir şeyler oldu buna'' şeklinde açıklamalar yapmasına neden olan minik Efe, evde tıka basa yemiş olmasına rağmen hep acıktı, durmadan acıktı. Efe'nin bayramda iştaha geldiğini iddia eden anne Sinem Küçükali, ''Ya var ya normalde zorla yemek yediririm ben buna. Ağzına bir şey koymaz ama Nejla yengesinin yemeklerini çok seviyor di mi Efe'cim? Tamam dur artık oğlum. Rezil ettin bizi nalet!'' ifadelerini kullanırken, Nejla Yenge cephesi ise iddialar karşısında sessizliğini koruyor. Ailesi tarafından "zeki olduğu için tabii hiperaktif bir çocuk", geri kalanlar tarafındansa "şımarık piç" olarak tanımlanan Küçükali'nin ilk kurbanları bayramın 1. günü ziyarete gelen karşı komşu Eylen çifti oldu. 6 ay önce evlenen genç çiftten Murat Eylen'in cep telefonuna göz koyan ve 10 dakika zırladıktan sonra annesi Sinem Küçükali'nin de "Birazcık oynasın abisi" desteğiyle telefona el koyan teknoloji düşmanı, 1 dakikalık uğraşının ardından telefonun dokunmatiğini bozmayı başararak bayrama hızlı bir giriş yaptı. Daha sonra gittiği evlerde irili ufaklı tabak, çanak, bardak kırma gibi eylemleri ''Olur olur daha çocuk o'' denilerek sineye çekilen habis ur, babasının kuzeni Furkan Küçükali'nin evinde ise oyuncak krizine imza attı. Annesinin getirdiği oyuncak torbasıyla oynamayan ve evdeki kitaplarla kendisine yeni bir oyun icat eden toplum düşmanı, toplam 6 kitabı okunmaz hale getirerek bir kez daha kalitesini konuşturdu. Baba Rıfat Küçükali'nin ''Ya sen adlarını yaz bana o kitapların, alırız yenisini merak etme kuzen'' şeklindeki durumu toparlama çabasına Furkan Küçükali ilk anda "Eheh ne demek ya canı sağolsun yeğenimin" sözleriyle yanıt verirken, misafirler gittikten sonra ise net konuştu: ''Mk senin çocuk gibi piç!"  Küçükali Ailesi'nin ziyaretleri haber yayına hazırlandığı sırada halen devam ederken, minik Efe felaketine maruz kalan genç çiftler duydukları endişeyi şu sözlerle ifade ettiler: ''Açıkçası bir süredir doğum kontrol yöntemlerini bırakmıştık ancak şu dakikadan sonra tüm önlemler, acil koduyla en üst seviyeye çıkarıldı. Hatta bir süre cinsel ilişkiye girmemek bile düşünebilir. Durum çok hassas...'' ''Dünden beri Efe aklımıza her geldiğinde 'Allah günah yazmasın...' diyerek cümleye başlıyoruz. Kimisi yaramaz olur ama tatlıdır da. Bu çirkin bi de üstüne. Allah günah yazmasın...'' ''Ya biz çocuğa kızmıyoruz. Ailesine kızıyoruz. Abisi ne güzel efendi efendi oturuyor. Belli ki bütün nalet genlerini buna itelemişler. Neyse, biz yine de hiç riske girmeden çocuk yapmayı en az 1 yıl daha erteliyoruz. Kimse kusura bakmasın...'' 3 aylık hamile olan Mine Özcüler, ilk iş olarak telefonundan "kürtaj için yasal süre" aramasını yaparken, aldığı "10 haftaya kadar eş rızası olmadan yapılabilir" yanıtıyla adeta yıkıldı. Kaan Özcüler'in eşini ikna çabaları "ya hepsi böyle değildir, başka çocuklara da bakalım iyisi de vardır" şeklinde sürüyor. ayramın ardından sadece çocuk kararını değil, evliliklerini de masaya yatıran çiftten 2 gündür haber alınamıyor...
0LABEL_0
Kaynak,Reuters St. Petersburg'daki bir kafede Devlet Başkanı Vladimir Putin yanlısı askeri blog yazarlarının toplandığı sırada meydana gelen patlamayla ilgili Darya Trepova isimli zanlıya 'terörizm' suçlamaları yöneltildi. Patlamada, savaş yanlısı ünlü Rus askeri blog yazarı Vladlen Tatarski hayatını kaybetmişti. Rus yetkililer, Tatarski’nin öldürülmesiyle ilgili bir zanlıya 'terörizm'le ilgili suçlar yöneltildiğini açıkladı. Darya Trepova, önceki gün St Petersburg'da tutuklanmasının ardından Salı günü Moskova’da mahkemeye çıkarıldı. Mahkeme, 26 yaşındaki zanlının 2 Haziran'a kadar tutuklu kalmasına karar verdi. Bu, Putin yönetimiyle savaşma sözü veren, az bilinen Ulusal Cumhuriyet Ordusu’nun saldırıyı üstlenmesinin ardından geldi. Haberin sonu Darya Trepova isimli kadının, baskı altında çekildiği izlenimi veren bir itiraf videosu yayımlandı. Videoda Trepova, daha sonra patlayan bir heykelciği Tatarski’ye verdiğini kabul ediyor. Trepova, aynı videoda, heykelde patlayıcı olduğunu bildiğini söylemiyor ve başka bir sorumluluk da almaktan kaçınıyor. ‘Street Food Bar No 1’ isimli kafede meydana gelen patlamada en az 30 kişi de yaralandı. Önemli suçları araştıran Rusya Soruşturma Komitesi, Trepova’nın ceza kanunu uyarınca "organize bir grup tarafından gerçekleştirilen ve kasten ölüme neden olan terör eylemi" ve "organize bir grup tarafından yasadışı olarak patlayıcı bulundurmakla" suçlandığını söyledi. Komite, saldırının hapisteki Rus muhalefet lideri Alexei Navalni’nin Yolsuzlukla Mücadele Vakfı'nın yardımıyla Ukrayna güvenlik servisleri tarafından organize edildiğine dair kanıtları olduğunu da öne sürdü. Rus lider Putin'in çevresini içeren bir dizi yolsuzluk ifşası yayınlayan vakıftan yapılan açıklamada, Navalni’nin yakında “aşırılıkçılıktan” yargılanacağı hatırlatıldı ve Kremlin’in muhalifleri suçlamasının “kolaycılık” olduğu savunuldu. Açıklamada, patlama ile Navalni arasında bir ilişki olmadığı da kaydedildi. Salı günkü ayrı bir gelişmede Ulusal Cumhuriyet Ordusu, Telegram üzerinden yaptığı açıklamada bombalı saldırıyı güvenlik güçleri ya da yabancı oluşumlardan “herhangi bir yardım almadan" düzenlediğini açıkladı. Açıklamada, saldırının barışçıl vatandaşları hedef almadığı kaydedildi, Darya Trepova için "masum" ve "sistemin rehinesi" denildi. Ulusal Cumhuriyet Ordusu iddiasını destekleyecek hiçbir kanıt sunmadı. Grup, geçen Ağustos ayında Ukrayna'da Moskova hükümetine karşı savaşma sözü veren bir bildirge imzalayan üç Rus örgütünden biriydi. Grubun açıklaması hakkında tweet atan sürgündeki eski Rus milletvekili Ilya Ponomarev, daha önce TV yorumcusu Darya Dugina'nın öldürülmesinin arkasında bu grubun olduğunu iddia etmişti. Önde gelen aşırı milliyetçi Alexander Dugin'in kızı geçen yıl bomba yüklü bir aracın patlamasıyla öldü. O zamana kadar Ulusal Cumhuriyet Ordusu'ndan daha önce hiç kamuoyunda bahsedilmemişti. Kaynak,Telegram / Vladlen Tatarsky / @vladlentatarsky Gerçek adı ‘Maxim Fomin’ olan Vladlen Tatarski, Rusya'nın Ukrayna'daki savaşının ateşli bir destekçisiydi. Tatarski, patlamanın meydana geldiği mekanda, savaş yanlısı bir toplantıya konuşmacı olarak katılıyordu. Sosyal medyada dolaşan bir videoda, kahverengi mont giyen genç bir kadının elinde bir kutu ile kafeye girdiği görülüyor. Başka bir videoda, Tatarski’ye bir heykelcik verilirken görülüyor. Darya Trepova’nın sorgusundan alınan ve dağıtılan kısa videoda, genç kadının sıkça içini çektiği görülüyor. Sorgu görevlisinin, neden gözaltına alındığını bilip bilmediğine ilişkin sorusuna, Trepova, “Tatarski’nin öldürüdüğü mekanda bulunduğum için olmalı. Patlayan heykelciği oraya ben getirdim” cevabını veriyor. Heykelciği kimden aldığı sorusuna ise, “Bunu sonra söyleyebilir miyim lütfen?” yanıtı veriyor. BBC Rusya analisti Olga Robinson, Ukrayna'daki diğer birçok Rus askeri blog yazarı ve devlet medyasında çalışan gazetecinin aksine Tatarski'nin savaş alanında silahlandığını belirtiyor. Tatarski, Ukrayna’da cepheden haber yapmıştı ve geçen yıl Kremlin'in içinde çektiği video da ünlenmesinde rol oynadı. Videoda, "Herkesi yeneceğiz, herkesi öldüreceğiz, herkesi gerektiği gibi soyacağız. Canımızın istediği gibi" demişti. Bu video, Rusya'nın Ukrayna'nın kısmen işgal altındaki dört bölgesini ilhak ettiğini ilan eden Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ev sahipliğinde düzenlenen Kremlin’deki bir törende çekildi. Putin’in bu ilhak ilanı Batı tarafından kınanmıştı. Tatarski, Donetsk bölgesindeki Makiivka'da doğdu. Tatarski’nin kendi anlatımına göre, silahlı soygun nedeniyle konulduğu hapishaneden serbest bırakıldığında Donetsk’te ayrılıkçılara katıldı. Donetsk, Rusya'nın ilhak ettiğini iddia ettiği bölgelerden biri. Rusya, Şubat 2022'de Ukrayna'ya yönelik geniş çaplı işgalini başlattığında, Tatarski çatışma alanına geri döndü ve sosyal medyada ve Rus devlet medyasında savaş hakkında açıklamalarda bulundu. İnsansız hava araçlarının uçurulmasına ve tahkimatların inşa edilmesine yardım ettiğini iddia etti. BBC muhabiri Olga Robinson, Tatarski’nin Rus ayrılıkçı güçlerine 2014'te Ukrayna'nın doğusundaki Donetsk ve Luhansk bölgelerinin bir bölümünü ele geçirdiklerinde katıldığını söyledi. Tatarski’nin Telegram'da 500 binden fazla takipçisi var ve burada kendisi de dahil olmak üzere askeri blog yazarları Rusya'nın Ukrayna'daki harekâtının bazı yönlerini eleştirdi. Telegram'da kendilerine "Rusya'nın istihbarat birlikleri" adını veren bir grup olan Cyber Front Z, kafeyi etkinlik için kiraladığını söyledi. Kaynak,EPA Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin danışmanı Mykhailo Podolyak Twitter’da, Rusya'da "örümceklerin bir kavanozda birbirlerini yediklerini" yazdı. Ayrıca, Rusya içerisindeki siyasi çatışmanın "terör eylemlerine” dönüştüğünü öne sürdü. Bu arada Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, Tatarski ve onun gibi blog yazarlarından "gerçeğin savunucuları" olarak bahsetti. Telegram'da, "Rus gazeteciler sürekli olarak Kiev rejiminin misilleme tehdidini hissediyor" diye yazdı. Tatarski, Ukrayna için "tehlikeliydi”, "ama cesurca sonuna kadar devam etti ve görevini yerine getirdi" dedi. St. Petersburg merkezli haber sitesi Fontanka'nın bildirdiğine göre, Pazar günü hedef alınan kafenin eski sahibi, Rus paralı asker grubu Wagner’in başkanı Yevgeny Prigozhin. St Petersburg, Putin'in memleketi ve kariyerinde ilk yükseldiği yer.
1LABEL_1
Kaynak,Getty Images Elon Musk, son dört ayda kişisel servetinin üç kat artmasıyla ilk kez en zenginler listesinde ilk 10'a girdi. Tesla ve SpaceX'in kurucusu 49 yaşındaki girişimci, 69,1 milyar dolarlık servetiyle Forbes milyarderler listesinde 31'incilikten 9'uncu sıraya yükseldi. Musk'ın serveti dört ay önce 24,6 milyar dolardı. Tesla'nın hisseleri bu süre içinde yüzde 320 değer kazandı. Forbes Dergisi'ne göre Güney Afrikalı girişimci Musk, ilk 10'a girmesiyle ilgili olarak "Hiç umurumda değil. Bu sayılar iner, çıkar. Önemli olan halkın sevdiği güzel ürünler yapmak" dedi. Haberin sonu En zenginler listesinde 181,1 milyar dolarlık servetiyle Amazon'un CEO'su Jeff Bezos yer alıyor. Kanada ve ABD vatandaşı iş adamı Musk, teknoloji ve uzay alanına yaptığı yatırımlarla tanınıyor. Musk, ilk yatırımını babasından borç aldığı 28 bin dolarla henüz 24 yaşındayken yaptı. O dönemde basın kuruluşlarının şehir haberleri almak için kullandığı Zip2 adında bir yazılım geliştirdi. Musk, daha sonra bu yazılımı sattı ve 22 milyon dolar kazandı. Kaynak,AFP Daha sonra bugün dünyada milyonlarca kişinin kullandığı çevrimiçi ödeme sistemi PayPal'ı kurdu. PayPal, 2002 yılında eBay'e 1i5 milyar dolara satıldı. Elon Musk da özellikle son 15 yıldır dikkatini ve yatırımlarını internetten uzaya yönlendirmeye başladı. 2001 yılında Mars'ta sera kurarak, sebze-meyve yetiştirilmesini öngören "Mars Vahası" projesini geliştirdi. 2002 yılında da uzay araştırmaları teknolojileri geliştiren SpaceX şirketini kurdu. Burada uzaya gitmek için özel kullanıma açık roketler ve roket motorları geliştiriliyor. Musk, insanların uzay uçuşlarının maliyetini 10'da birini indirmeyi kendine hedef belirlemiş bir isim. 2011 yılında 10-20 yıl içerisinde Mart yüzeyine insan taşımacılığına başlamayı umduğunu söylemişti. Ashlee Vance'ın Türkçe'ye de tercüme dilen Elon Musk biyografisine göre, Güney Afrika doğumlu iş adamı, Mars'ta 2040 yılına kadar 80 bin nüfuslu bir koloni kurmak istiyor. Musk, Eylül 2016'ta Mars'ta koloni kurma planlarının detaylarını açıkladı. Mars'a insan taşıyacak bu roketin 10 milyar dolara mal olması ve en erken 2024 yılında kalkabilecek duruma gelmesi öngörülüyor. Mars'a her 26 ayda bir uçuş gerçekleştirilmesi ve her uçuşta da 100 yolcu olması planlanıyor. Mars'ta 1 milyonluk nüfusa ulaşmak içinse 10 bin uçuş yapılması gerekiyor. İlk defa 2012 yılında milyarder olan Musk uzay projelerinin yanı sıra elektrikli araba sektörünün önde gelen üreticisi Tesla'nın da ortağı. Musk, SpaceX şirketini kurmasından bir yıl sonra 2003'te California merkezli Tesla Motors'u kurdu. Tesla, 2010 yılında dünyanın tamamı elektrik olan ve sıfır emisyonlu ilk spor arabasını piyasaya sürdü. Şirket aynı yıl halka arz edildi. Musk, California'nın en büyük otomobil şirketi olan Tesla'nın yüzde 20'sine sahip. Tesla'nın bugünkü piyasa değeri ise 300 milyar doları geçmiş durumda. Musk'ın ayrıca yenilenebilir enerji ve ileri teknolojili ulaştırma sektörlerinde farklı şirketlerde yatırımları da bulunuyor. Kaynak,Getty Images Musk, 2017 yılında ise Ankara'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmüştü. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Elon Musk'ın Türkiye'ye Türksat 5A-5B uydularının uzaya fırlatılması bağlamında geldiğini belirterek "Yarın bununla ilgili Airbus ile bir anlaşma yapılacak. O da bunun alt tedarikçilerinden birisi. Bunu konuştuk" demişti. Kalın, bunların ayrıca otomobil ve Tesla konularında konuşulduğunu da ifade etmişti. Erdoğan da görüşmeyle ilgili "Yüksek teknoloji alanındaki özgün yatırımları ile tüm dünyada dikkat çeken Elon Musk ile bir görüşmem oldu. Baktım çok heyecanlı. Kendisinin vizyonunu, hayallerini bizzat ağzından dinleme imkanım oldu. Gördüm ki herşey bir hayal ile başlıyor. Eğer hayal olmazsa ondan sonra bunu gerçekleştirebilmek mümkün değil. İnsan hayal kurduğu müddetçe yaşar." ifadelerini kullanmıştı. Musk Ankara'da Anıtkabir'i de ziyaret etmiş; Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili sosyal medyada yaptığı paylaşım çok kez paylaşılmıştı. Bu makalede X içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın. X paylaşımının sonu İçerik bulunamadı Elon Musk ile müzisyen sevgilisi Grimes'ın 4 Mayıs 2020'de X Æ A-12 adını verdikleri bir oğulları dünyaya geldi. Elon Musk, oğulları olduğunu Pazartesi günü Twitter hesabından duyurmuş ve adının da bir takipçisinin sorusu üzerine X Æ A-12 olduğunu yazmıştı. Musk'ın toplamda altı çocuğu var. Bu makalede Google YouTube içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın. YouTube paylaşımının sonu İçerik bulunamadı
1LABEL_1
5.000 TL tutarındaki sosyal yardım başvurusuna ilgili linkten ulaşılabilir.
0LABEL_0
Kaynak,Getty Images 2010 yılında çıkan yangında hasar gördükten sonra kullanıma kapanan Haydarpaşa Garı’nın akıbetine ilişkin tartışmalar sürüyor. Haydarpaşa ve Sirkeci gar alanları Ağustos ayında yapılan protokolle 29 yıllığına Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredildi. Geçtiğimiz günlerde, Haydarpaşa’nın Sabancı Holding’e kiralanarak Galataport'a benzer bir alış veriş merkezi yapılacağı iddia edildi. Sabancı Holding, bu iddiayı yalanladı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da 31 Ekim’de Atatürk Kültür Merkezi’ndeki (AKM) basın toplantısında garın alış veriş merkezi yapılacağı iddialarını reddetti. Haberin sonu Ersoy, "Hem Haydarpaşa'da hem Sirkeci'de tren olacak, kültür ve sanat olacak, millet bahçesi olacak ama burada asla AVM ve otel olmayacak" dedi. Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) bu şekilde Haydarpaşa ve Sirkeci'nin tam kapasite çalışan bir gar işlevini yitireceğini söyleyerek projeye itiraz ediyor. BTS, 17 Ekim'de Mimarlar Odası ile birlikte projeye karşı yürütmeyi durdurma ve iptal davası açtı. Bakan Ersoy, “Haydarpaşa ve Sirkeci, Boğazın Birleştirici Gücü, Gar-Kültür-Sanat Projesi” kapsamında demir yolu ve tren taşımacılığının devam edeceğini söyledi: "Öncelikle atıl durumdaki tescilli eski eser yapılar aslına uygun şekilde restore edilecek. Demir yolu taşımacılık faaliyetleri Haydarpaşa'da devam edecek. Çünkü demiryolu ve tren aslında buranın kültüründe var, 100 yıldır orası gar olarak kullanılıyor." “Binalar restorasyon sonrasında arkeopark, arkeoloji müzesi, performans sanatları merkezi, kütüphane, tematik müze, sergi salonları, sanat ve tasarım atölyeleri olarak değerlendirilecek. Et ve Balık Kurumu binası performans sanatları merkezine dönüştürülecek.” “Gar binasının alt katı gar personeli tarafından kullanılmaya devam edecek. Üst katlarında kütüphane ve sergi alanları oluşturulacak. Silo bölgeleri tematik müzeler ve sergi alanları olarak kullanılacak.” Ersoy, Haydarpaşa ve Sirkeci'deki projeleri 2026 yılına kadar tamamlamayı hedeflediklerini söyledi. Kaynak,Getty Images Bakan Ersoy, Sirkeci Garı’ndaki atıl durumda olan tescilli yapılardan bir tanesinin, Avrupa Türk vatandaşlarının göçünün başlangıç noktasının Sirkeci olması sebebiyle Göç Müzesi yapılacağını söyledi. Ayrıca hem Haydarpaşa hem de Sirkeci’de ‘kültür vadisi’ olarak planlanan bölgelerin Ekim 2026’da tamamlanacağını ve buraların ‘millet bahçesi’ olacağını belirtti. Haydarpaşa Garı ve arazisi, Ağustos 2024’te Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile imzalanan protokolle 71,1 milyar TL karşılığında 29 yıllığına Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredildi. Aynı şekilde Sirkeci Gar bölgesi de 9,5 milyar TL’ye Kültür ve Turizm Bakanlığı’na kiralandı. Protokolde, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Sirkeci ve Haydarpaşa alanlarını, belirlenen tüzel kişilikler ve ortaklıklara ait kira sözleşmesi karşılığında kiralayabileceği belirtiliyor. Ayrıca alanın kültürel amaçla değerlendirilmesi için hazırlanan projelerin uygulanmasında gerekli finansmanın, bakanlık ve proje ortaklarınca karşılanacağı ifade ediliyor. BTS, bölgenin gar işlevini yitireceğini ve tıpkı Haliç ve Galataport’ta olduğu gibi, özel sermayeye eliyle dönüştürüleceğini savunuyor. Gelişmelerle ilgili 31 Ekim'de bir açıklama yayınlayan BTS, proje hakkında şu soruları sıraladı: BTS'ye göre; Haydarpaşa ve Sirkeci'nin gar işlevi 'sembolik' olarak devam edecek ve tam kapasiteyle çalışan merkezi gar olma işlevini yitirecek, demiryolcular artık Haydarpaşa ve Sirkeci garlarında çalışamayacak. Sendika açıklamada şu ifadeleri kullandı: "Söğütlüçeşme’de yapılan viyadük ve AVM projesi nedeniyle çok sayıda ağacı kesen, yeşil alanı yok eden ve kentsel yaşamı kaosa çevirenlerin Haydarpaşa’da millet bahçesi yapmak istemesi düşündürücüdür." "Burada söz konusu olan kamu yararı değil kültür ve sanatı alet ederek emekçileri yerinden etmeye, mülküzleştirmeye yarayan ve sermayeye yeni alanlar açmaya çalışan bir dönüşüm girişimidir." Gazete Duvar haber sitesi, 30 Ekim’de Haydarpaşa Gar binası ve arazisinin Sabancı Holding’e verileceği iddiasını gündeme taşıdı. Haberde, henüz Kültür ve Turizm Bakanlığı ile kira protokolü imzalanmamışken, 9 Temmuz’da Güler Sabancı’nın özel izne bağlı girilebilen bir bölgede, elinde gar projesiyle görüntülendiği söylenen bir fotoğraf yer aldı. Haberde BTS Genel Sekreteri Murat Oral, bölgenin Galataport yapılmak istendiğini, Güler Sabancı’nın ise protokolden 46 gün önce gelip etrafı gezdiğini iddia etti. Oral, bölgenin Kültür ve Turizm Bakanlığı’na kiralanmasının "kandırmaca" olduğunu savundu. Sabancı Holding ise kamuoyu bilgilendirme notu yayımlayarak, "Sabancı olarak; Haydarpaşa Garı’na ilişkin herhangi bir yatırım ya da proje planımız bulunmamaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur” ifadelerini kullandı. Kaynak,Getty Images 'Haydarpaşa’ya ne olacak' sorusu esasen yangından öncesine, 2000’li yılların başına uzanıyor. 2004 yılında Haydarpaşa Port projesi olarak bölgeyi dünya ticaret merkezi ve kruvaziyer liman şeklinde planlayan proje ortaya atıldı. Sonraki yıllarda ise Haydarpaşa’nın otel, kültür merkezi ve müze olacağı gibi tartışmalar peşi sıra devam etti. Haydarpaşa Garı ve çevresi 2006 yılında “tarihi ve kentsel sit alanı” ilan edilse de Haydarpaşa ile ilgili dillendirilen projelerin ardı arkası kesilmedi. 2019 yılında Haydarpaşa ve Sirkeci garlarına ait depo alanları, aylık 350 bin lira kira bedeliyle Hazerfen Danışmanlık Limited şirketine verildi. TCDD, atıl durumda olan yaklaşık 29 bin metrekarelik depo sahalarının kültür ve sanat etkinliklerinde kullanılmak üzere ihaleye çıkarmıştı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu ise usulsüzlük yapıldığını söyleyerek ihalenin iptali için hukuki süreç başlatmıştı.
1LABEL_1
Kaynak,Getty Images İnsan faaliyetlerinin küresel ısınmaya neden olduğunun kanıtlanmasında önemli rol oynayan Fransız buzul bilimci Claude Lorius, 91 yaşında hayatını kaybetti. Lorius'un Salı günü Fransa'nın Burgundy bölgesinde yaşamını yitirdiği açıklandı. Buzul biliminin öncülerinden olan Lorius, yaşamı boyunca Grönland ve Antarktika'yı 22 kez ziyaret etti. 1965 yılında Antarktika'daki keşif seyahati sırasında içeceğindeki buz küplerine bakarken insan faaliyetlerinin Dünya'yı nasıl ısıttığını keşfetti. Lorius, Fransa'da Besançon Üniversitesi'nde eğitimine devam ederken erkek kardeşi gibi futbolcu olmanın hayallerini kuruyordu. Ta ki 23 yaşındayken bir gün üniversite kampüsünde "Uluslararası Jeofizik Yılı için düzenlenen bilimsel gezilere katılmak için genç araştırmacılar aranıyor" yazılı bir ilanı görene kadar. Haberin sonu Hayatını değiştiren bu çağrıyla o gün henüz dar bir alan olan buzul bilimine adım atan Lorius, bundan 60 yıl sonra verdiği bir röportajda, "Tek düşünebildiğim macera olasılığıydı." diyecekti. 1955'te dahil olduğu ilk Antarktika seyahatinde sıcaklıkların -40 santigrat dereceye kadar düştüğünü gördü. Buna rağmen Lorius yanındaki iki kişiyle birlikte buzul kıtada iki yıl yaşadı, sınırlı stok ve arızalı bir radyoyla hayatta kalmayı başardı. Kıtaya yaptığı her kutup gezisinde Antarktika'nın gizemlerinden daha çok etkilendi. Lorius 1965 yılında kıtadan buz örneklerini toplayıp viski kadehine bırakarak bir keşif yaptı. Yarım asır sonra o günü şöyle anlattı: "Bir akşam buzulda derin sondaj çalışması yaptıktan sonra karavanımıza döndük ve içtiğimiz viskiye derinlerden getirdiğimiz geçmiş dönemlerde oluşmuş buz küplerini koyduk. "Bardaklarımızdaki hava kabarcıklarını görünce, bunların buzda hapsolmuş atmosfer örnekleri olduğu fikrine vardım." Kaynak,www.claude-lorius.com Buzulda sıkışmış havayı analiz etmenin bilimsel potansiyelini fark eden Loruis, buz çekirdeklerini incelemeye karar verdi. Buz çekirdekleri, buzdan çıkarılan ve donmuş zaman kapsülleri görevi gören numunelere verilen isim. Lorius, buzu delerek ilerlerken bugünden geçmişe doğru ilerledi ve "ilk Buz Devri'ne ait buzlara" ulaştı. Buzda hapsolmuş hava kabarcıklarıyla ilgili araştırması 1987'de yayımlandı. Araştırması, dönemden döneme az miktarda değişiklik gösteren atmosferdeki karbondioksit oranının Sanayi Devrimi'ndan sonra birdebire yükselişe geçtiğini ve sıcaklıkları artırdığını gösterdi. Lorius'un kendisine uluslararası ün kazandıran ve buzul biliminde çığır açan çalışması, bilim insanlarının 160 bin yıllık buzul kayıtlarını incelemesinin önünü açtı. Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi (CNRS), çalışmanın küresel ısınmanın insan faaliyetlerinden kaynaklandığı konusunda "şüpheye yer bırakmadığını" söyledi. Loruis bu önemli buluştan sonra iklim değişikliği alanında öncü isimlerden biri oldu ve 1988'de Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin birinci uzmanı oldu. 2002 yılında meslektaşı Jean Jouzel ile birlikte CNRS altın madalyasını aldı. "Ekolojinin Nobel Ödülü" olarak anılan Mavi Gezegen Ödülü'nü alan tek Fransız bilim insanı oldu.
1LABEL_1
Bolu'da panik anları... Balyozla girip kurtardılar BOLU’da, gaz kaçağının olduğu evde kilitli kalan Afganistan uyruklu anne ile 4 ve 8 yaşları arasındaki 4 çocuğu, itfaiye ekipleri tarafından evin kapısı balyozla kırılarak kurtarıldı. Büyük panik yaşayan çocukları, itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sakinleştirmeye çalıştı. Olay, saat 13.30 sıralarında Gölyüzü Mahallesi Şehit Kani Caddesi'nde meydana geldi. 4 katlı apartmanın en üst katında 4 çocuğuyla birlikte yaşayan Afganistan uyruklu  Farahnaz Faizi, evin kapısını kilitledikten sonra çocuklardan biri anahtarı kaybetti. İçeride kilitli kalan anne Farahnaz ile çocukları Niayis (8), Meysa (6), Muhammed (5) ve Sarah (4) mutfaktaki ocaktan gaz sızıntısı olduğunu fark edince, balkona çıkarak komşularından yardım istedi. Anne ve çocuklarının yardım çağrılarını duyan komşuları, polise verdi. Bölgeye sevk edilen polis, apartmanın doğal gaz hattını kapattıktan sonra itfaiye ve 112 sağlık ekiplerinden yardım istedi. Polis bu sırada demir kapıdan atlayıp balkonun bulunduğu bölüme giderek, gazdan etkilenmemek için balkona çıkan aileyi sakinleştirmeye çalıştı. İtfaiye evin kapısını balyozla kırarak içeri girdi. Büyük korku yaşayan aileyi sakinleştirmek için ekipler, çaba harcadı. Çocuklardan Muhammed’i kucağına alıp ambulansa götüren polis memuru onları kurtardıklarını ve korkmamalarını söyledi. Küçük Muhammed de polise teşekkür etti. 112 Acil personeli de balon yaptığı lastik eldiveni küçük Muhammed’e vererek sakinleşmesini sağladı. Çocuklar, babalarının çalışmak için Sakarya’nın Adapazarı ilçesine gittiğini söyledi. Türkçe bilmeyen ailenin yaşadığı korku, görenleri üzdü.
1LABEL_1
FIFA yapılan açıklamada Grubu sahibi Katar Ekvador arasındaki turnuvanın açılış mücadelesi 46 yaşındaki Orsato görevlendirildiği kaydedildi 60 kişilik Bayt Stadı ndaki karşılaşma 20 Kasım Pazar 19 00 başlayacak SPORKatar kraliyeti istedi FIFA açıkladı Kupası stadyum çevresinde içki satışı yasak18 Kasım 14 59
1LABEL_1
Kaynak,Getty Images Rusya'nın Cumartesi günü Ukrayna’nın doğusundaki Dnipro kentinde düzenlediği füze saldırısında hayatını kaybedenlerin sayısı 40'a yükseldi. 30 kişi de kayıp. Saldırı sonucu dokuz katlı bir apartman çökmüştü. Yaralanan 72 kişiden 14’ü çocuk. 38 kişinin enkazdan sağ çıkarıldığı açıklandı. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, Dnipro'da hayatını kaybedenler arasında 15 yaşındaki bir kız çocuğunun da olduğunu, iki çocuğun da yetim kaldığını söyledi. Haberin sonu Dünyanın dört yanından destek mesajları aldıklarını kaydeden Zelenskiy, Rus halkına tepki gösterdi: "Sizin korkak sessizliğiniz, ne olacak diye bekleme kararınız ancak bir gün aynı teröristlerin sizin peşinizden gelmesiyle sonuçlanacak." Rusya, saldırıda Ukrayna’ya ait askeri tesisler ve enerji altyapısının hedef alındığını açıkladı. Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki ise bu tip saldırıların insanlık dışı olduğunu söyledi. Morawiecki, “Rusya bilinçli olarak savaş suçları işlemeye devam ediyor” dedi. Rusya, Ukrayna'da Cumartesi günü Kiev, Harkiv ve Odesa'da da hava saldırıları düzenlemişti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna’daki operasyonlarının planlandığı gibi ilerlediğini söyledi. Rusya ve Belarus dün ortak tatbikata başlayacağını açıklamıştı. Belarus Savunma Bakanlığı tatbikatın savunma amaçlı olduğunda ısrarlı ancak Batı'da, Rusya'nın Ukrayna'nın işgaline katılması içine Belarus'a baskı yaptığına dair endişeler artıyor. Kaynak,Getty Images NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Pazar günü yaptığı açıklamada, Batılı müttefiklerinin Ukrayna'ya daha fazla ağır silah yardımı yapacağını söyledi. Stoltenberg, Alman basınına yaptığı açıklamada da, "Ağır savaş teçhizatı için son taahhütler önemli ve yakın gelecekte daha fazlasını bekliyorum" dedi. İngiltere Ukrayna’ya Challenger 2 tanklarından verme kararı almış, Rusya bunun daha yoğun operasyonlara ve sivil ölümlere yol açabileceğini vurgulayarak kararı eleştirmişti. Bu makalede X içeriği bulunmaktadır. Çerez ve diğer teknolojileri kullanıyor olabilirler, bilgisayarınıza herhangi bir şey yüklenmeden önce sizin rızanızı alırız. İzin vermeden önce çerez politikasını okumak ve gizlilik politikasına göz atmak isteyebilirsiniz. Bu içeriğe ulaşmak için lütfen "kabul et ve devam et" seçeneğine tıklayın. X paylaşımının sonu İçerik bulunamadı
1LABEL_1
Kaynak,MOD Apple'ın kurucu ortağı Steve Wozniak'a göre yapay zeka, dolandırıcılığın tespitini zorlaştırabilir. BBC Teknoloji Editörü Zoe Kleinman'ın sorularını yanıtlayan Wozniak, yapay zekanın "kötü aktörler tarafından kullanılmasından" korktuğunu söyledi. Wozniak, bu teknolojiler ile üretilen içeriklerin mutlaka işaretlenmesi ve denetlenmesi gerektiğini vurguladı. Steve Jobs ile birlikte Apple'ı kuran ve ilk Apple bilgisayarını geliştiren Wozniak, Mart ayında Elon Musk'ın da aralarında bulunduğu, teknoloji alanında çalışan bir grup kişiyle yapay zeka teknolojilerine karşı bir açık mektup imzalamıştı. Mektupta OpenAI’ın yeni çıkarttığı GPT-4’ten daha güçlü yapay zeka teknolojilerinin geliştirilmesine 6 ay ara verilmesi çağrısı yapıldı. Çağrıya gerekçe olarak, "topluma ve insanlığa yönelik potansiyel riskler" gösterildi. Yapay zekanın olumlu taraflarının yanı sıra endişelendiği noktalarına da değinen Wozniak, "Yapay zeka teknolojileri o kadar akıllı ki, sizi kim oldukları konusunda kandırmak isteyen kötü niyetli kişilerin kullanımına çok açık" diyor. Yapay zeka, normalde insan zekasına ihtiyaç duyan şeyleri yapabilen bilgisayar sistemlerini tanımlamak için kullanılan bir terim. Haberin sonu Örneğin bir web sitesinde kullanıcı tarafından sorulan soruları anlayıp insana benzer şekilde yanıt verebilen sohbet robotları veya görsellerdeki nesneleri tanıyabilen sistemler de bu teknolojilere dahil. Wozniak, yapay zekanın duygudan yoksun olması nedeniyle insanların yerini almayacağını düşünüyor. Ancak Wozniak, ChatGPT gibi programların "kulağa çok zekice gelen" metinler oluşturabilmesi nedeniyle sahtekarlık yapan kişileri daha ikna edici hale getireceği konusunda uyarıyor. Wozniak, yapay zeka teknolojisiyle üretilen her içerikten insanların sorumlu tutulması gerektiğini düşünüyor. Denetimin de önemini vurgulayan Wozniak, "her şeyden paçayı sıyırabileceklerini hisseden" büyük teknoloji şirketlerinden hesap sorulması gerektiğini söylüyor. Ancak denetimi yapacak olanlara da şüpheyle yaklaşan Wozniak, "Bence para peşinde koşan güçler genellikle kazanıyor, bu biraz üzücü" diyor. Kaynak,BETTMANN/GETTY IMAGES Bilgisayar teknolojilerinin öncülerinden olan Wozniak, internetin doğuşunda kaçırılan fırsatların günümüzün yapay zeka mimarları için ders olduğunu söylüyor. "Teknolojiyi durduramayız" diyen Wozniak, insanları eğiterek dolandırıcılık ve kişisel bilgileri almaya yönelik kötü niyetleri girişimleri tespit etmeye hazırlayabileceğimizi söylüyor. Apple'ın şu anki patronu Tim Cook ise geçen hafta yatırımcılarla yaptığı toplantıda, yapay zekaya yaklaşım konusunda "kasıtlı ve düşünceli" olmanın önemini vurgulamıştı.
1LABEL_1
Chris Baraniuk| BBC Future Kaynak,Getty Images Solunum yoları enfeksiyonları, Strep A, grip gibi bir dizi bilinen bakteri ve virüs, yeni salgın modelleriyle ortaya çıkarak doktorları ve ebeveynleri endişelendiriyor. Peki bu son salgınlar neden kaynaklanıyor, bu konuda ne yapılabilir? Rabia Agha, New York'taki Maimonides Çocuk Hastanesi'nde pediatrik enfeksiyon hastalıkları bölümünün direktörü olarak görev yapıyor. Agha, kış aylarında ortaya çıkan ve solunum yolları enfeksiyonuna yol açan respiratuar sinsityal virüs (RSV) salgınının arttığını belirtiyor. Yetişkinlerde soğuk algınlığı gibi hissedilebilen bu virüs bazı küçük çocuklar için tehlikeli olabiliyor. "Yoğun bakım ünitemizin kapasitesini iki katına çıkarmak zorunda kaldık" diyor. Buradaki bazı çocuklar da nefes almalarına yardımcı olması için solunum cihazlarına bağlanmış. RSV genellikle en küçük çocukları etkiliyor ama son zamanlarda tedavi edilen hastalar 3-4 yaşındalar. Bu yaş grubunda RSV genellikle burun akıntısı ve öksürükle seyreden soğuk algınlığı benzeri bir hastalık olarak ortaya çıkıyordu. Şimdi ise bazı çocuklar hastalığı daha ağır geçiriyor. Haberin sonu Agha, "Daha büyük çocuklar bu virüsü oldukça iyi tolere ediyordu, şimdi neden böyle değil diye açıkçası herkes endişeli" diyor. Covid-19 salgını sürecinde birçok ülke virüsün bulaşmasını engellemek için sıkı kısıtlamalar uyguladı. Çocuklar haftalarca, aylarca okullardan ve kreşlerden uzak kaldı. Kısıtlamalar kaldırılıp okullar normale dönünce, doktorlar RSV, grip ve strep A olarak da bilinen bir bakteri olan Grup A streptokokun neden olduğu hastalıklar da dahil olmak üzere bazı hastalıklarda dönemsel artışlar olduğunu söylüyor. Eylül ayından bu yana İngiltere'de 16 çocuk strep A enfeksiyonu nedeniyle hayatını kaybetti. İngiltere Sağlık Güvenliği Ajansı'na (UKHSA) göre, ülkede strep A'nın en yüksek olduğu son sezon olan 2017-18 döneminde, 18 yaş altı çocuklarda toplam 27 ölüm kaydedilmişti. 2022-23 sezonu ise henüz sona ermiş değil ve sayılar artabilir. Epidemiyologlar, pandeminin ilk yılında solunum yolu enfeksiyonlarının az ya da çok durduğunu göz önünde bulundurarak, Covid-19 kısıtlamalarının diğer hastalıklarda yükseliş olasılığını artırıp artırmadığını araştırmaya devam ediyor. Covid-19'a yakalanmanın çocukların bağışıklık sistemlerine bir şekilde zarar vererek diğer hastalıklara yatkınlıklarını artırmış olma ihtimali konusunda ise doktorlar böyle bir etkiye dair kanıt olmadığını söylüyor. Öyleyse bu artış niye? Londra'da çocuk doktoru olan Ronny Cheung, haftalardır İngiltere'nin dört bir yanındaki doktor arkadaşlarıyla yaptığı rutin konferans görüşmelerinde, strep A enfeksiyonları ve solunum yolu virüslerinin çocuklarda sorunlara yol açtığına dair bildirimler alıyor ve "bu kayda değer bir durum" diyor. Örneğin strep A genellikle hayati tehlike oluşturmuyor ve boğaz ağrısı veya bademcik iltihabına yol açıyor, ama nadir durumlarda menenjit dahil olmak üzere ağır ve bazen ölümcül enfeksiyonlara neden olabiliyor. Cheung, İngiltere'de strep A ile bağlantılı son ölümlerin son derece olağandışı olduğunu vurguluyor. Kaynak,Getty Images Covid-19 kısıtlamalarının bir tür gecikmeli etkisi olarak bu gibi enfeksiyonların arttığı fikrini savunanlar var. Cheung, bunun arkasında "oldukça iyi bir argüman" olduğunu öne sürüyor. Ancak bunu doğal mevsimsel artıştan ayrıştırmak zor. Belfast'taki Queen's Üniversitesi'nden virolog Connor Bamford, 2020 ve 2021 boyunca solunum yolları virüslerinin yayılmasının sınırlı olduğunu belirterek "Başta RSV ve influenza (grip) olmak üzere virüslerde azalma gördük" diyor. İngiltere Sağlık ve Sosyal Bakım Bakanlığı Mart 2021'de bu eğilimi doğruladı. Avustralya ve Almanya'dan gelen veriler de aynı dönemde solunum yolu virüslerinin düz bir çizgi izlediğini gösteriyor. Araştırmacılar daha sonraki aylarda olağandışı tırmanışlar tespit etti. Almanya'da yapılan bir araştırma, ülkedeki RSV seviyelerinin Eylül-Ekim 2021 arasında rekor seviyeye ulaştığını ve pandemi öncesi 2017-19 dönemine kıyasla 50 kat arttığını ortaya koydu. Yeni Zelanda'daki tıp araştırmacıları da 2021 yılında RSV vakalarında büyük bir artış olduğunu fark etti. Covid-19 enfeksiyonunun çocukların bağışıklık sistemlerini etkileyip etkilemediği konusunda Agha, "Önceki Covid enfeksiyonunun bağışıklığınızı azalttığını ve daha sonra başka bir virüs veya hatta bakteri enfeksiyonuna daha şiddetli yakalanacağınızı destekleyen herhangi bir veri görmedik" diyor. Ayrıca, genel olarak, şu anda yaşananların çocukların sağlığı veya bağışıklığı üzerinde uzun vadeli etkiler bırakmasını beklemediğini, ancak çok küçükken ciddi akciğer hastalığına yakalananların bunun devam eden etkilerini yaşayabileceğini söylüyor. Ancak uzmanlar, çocukları mümkün olan en iyi şekilde korumanın önemli olduğunu belirtiyor: biraz sosyal mesafe uygulamak, kalabalık yerlerden kaçınmak, bazı durumlarda maske takmak, kapalı ortamların havalandırılması yardımcı olabilir. Strep A'dan korunmak için, vaka olan bir kreş veya okulda enfeksiyon olasılığını azaltmak amacıyla önleyici antibiyotikler kullanma yoluna gidilebileceği belirtiliyor. Ancak Manchester Üniversitesi'nden Clare Murray, antibiyotiklerin etkisini azaltacak şekilde antibiyotiğe karşı direnç geliştirilmesini önlemek için bunun hedefli olması gerektiğini söylüyor. "Bütün bir okula antibiyotik vermek aşırıya kaçmak olur" diyen Murray, çok fazla temasın olduğu durumlarda bütün sınıfa antibiyotik verildiğini ve bunun yeni bir şey olmadığını belirtiyor. Agha ve Cheung, karantina sonrası çocukluk çağı hastalıklarında görülen dönemsel artışların dengeleneceğini umuyor. Agha, önümüzdeki yılın başlarında her şeyin az çok normale dönmesini bekliyor. Ancak bütün bunlar Covid-19 kısıtlamalarının kötü bir fikir olduğu ve çocukları gereksiz yere riske attığı anlamına gelmiyor. Cheung, Covid-19'un son derece tehlikeli olduğunu ve çok sayıda ölüme neden olduğunu belirtiyor. Bu kadar katı kısıtlamaların, ekonomik etkiden, ruh sağlığı üzerindeki etkilere ve diğer virüslere karşı bağışıklığı etkilemeye kadar birçok olumsuz etkisinin olacağı sır değildi. Cheung "Bu, katlanmak zorunda olduğumuzu bildiğimiz bir maliyetti. Doğru olan buydu" diyor. Kaynak,Getty Images Doktorlar ve sağlık yetkilileri RSV, strep A, grip ve diğer hastalıklar ve enfeksiyonların yayılmasını önlemek için ebeveynlere şunları öneriyor: Antibiyotiklerin aşırı kullanımı sonucu ortaya çıkan dirençli bakteriler özellikle yeni doğmuş bebekler için tehdit oluşturur. Ayrıca, antibiyotiklerin RSV gibi virüsler üzerinde hiçbir etkisi bulunmuyor.
1LABEL_1
Kaynak,Reuters Arjantin'de ikinci turu dün yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini aşırı sağcı aday Javier Milei kazandı. Oyların yaklaşık yüzde 90'ı sayıldı. Resmi olmayan sonuçlara göre oyların yüzde 56'sını Milei, yüzde 44'ünü ise Ekonomi Bakanı Sergio Massa aldı. İktidardaki Peronist Parti'nin adayı olan Massa, ilk sonuçların belli olmasının ardından La Libertad Avanza (Özgürlük Gelişimi) Partisi'nin adayı Milei'yi arayarak tebrik etti. Seçim zaferi sonrası başkent Buenos Aires'te destekçilerine hitap eden Milei, "Bugün Arjantin'in yeniden inşası başlıyor. Bugün Arjantin'in gerilemesinin sonu. Çöküş modelinin sonu geldi. Geri dönüş yok" dedi ve ekledi: "Arjantin, dünyadaki asla kaybetmemesi gereken yerine geri dönecek. Daha iyi bir dünyanın inşasına yardımcı olmak için özgür dünyanın tüm uluslarıyla omuz omuza çalışacağız." Yıllık enflasyonun yüzde 140'ı aştığı Arjantin'de, her beş kişiden ikisi yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Haberin sonu Javier Milei ise seçim kampanyasında, Arjantin'in ekonomik sorunlarını radikal çözümlerle aşmayı vadetmişti. Milei'nin vaatleri arasında Arjantin Merkez Bankası'nı kapatmak ve para birimi olarak Arjantin Pesosu yerine ABD Doları kullanmak da var. Arjantin Merkez Bankası’nı “dünyanın en büyük çöplüğü” olarak nitelendiren Milei, 3 ay önce Bloomberg’e yaptığı açıklamada, “Merkez Bankaları dört kategoriye ayrılır. Biri Fed (Amerikan Merkez Bankası) gibi kötü olanlar, diğeri Latin Amerika’dakiler gibi çok kötü olanlar, korkunç kötü olanlar ve Arjantin Merkez Bankası” demişti. Arjantin’in borçlarını ödemesini ve ülke ekonomisinin temerrüde düşmesini engellemeyi hedeflediğini vurgulayan Milei, Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde zarar eden kamu şirketlerini özelleştireceğini söylemişti. 2021'den beri kongre üyesi olan Milei; sağlık sistemini özelleştirmek, vergileri ve kamu harcamalarını büyük oranda azaltmak; sağlık, eğitim ve çevre bakanlıklarını kaldırmak, kürtaj haklarını sınırlamak, silah kontrolü ve organ nakli yasalarını gevşetmek istiyor. Devlet okullarında toplumsal cinsiyet ve kimlik konularında eğitim verilmesine karşı çıkan Milei, iklim değişikliğini de inkar ediyor. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Milei'yi seçim zaferi, Arjantin halkını da hür ve adil seçimler için kutladı. Sullivan, X hesabından (eski adıyla Twitter) yaptığı açıklamada, "ABD olareak Arjantin'le insan haklarına, demokratik değerlere ve şeffaflığa ortak bağlılığımıza dayanan güçlü ikili ilişkimizi geliştirmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz" dedi. Milei, eski ABD Başkanı Donald Trump ve eski Brezilya Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro'ya benzetilmişti. Trump, eski televizyon yorumcusu Milei'yi kutladı, kendi seçim sloganına atıfla onun "Arjantin'i yeniden büyük bir ülke yapacağını" söyledi. Arjantin'de Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu 22 Ekim'de yapılmıştı. İlk turda oyların yüzde 36,7'sini alan Sergio Massa ile yüzde 30'unu alan Javier Milei ikinci turda yarışmaya hak kazanmıştı. Kaynak,Reuters Brezilya Cumhurbaşkanı Luiz Inácio Lula da Silva, seçim zaferi sonrası Milei'yi tebrik etti. Lula da Silva, X hesabından yaptığı açıklamada, "Yeni hükümete bol şanslar ve başarılar diliyorum. Arjantin harika bir ülke, saygımızı hak ediyor. Brezilya, Arjantinli kardeşlerimizle birlikte çalışmaya her zaman hazır olacaktır" dedi. Milei ise seçim kampanyası sırasında politikalarını eleştirdiği Lula için, "öfkeli bir komünist" demişti. Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro ise Arjantin'deki seçimin sonucunun "Latin Amerika için üzücü" olduğunu söyledi. Petro, X hesabından yaptığı açıklamada, "Neoliberalizmin artık toplumun sorunlarının çözümüne dair bir önerisi yok. Neoliberalizm, insanlığın güncel sorunlarına cevap veremiyor" dedi. Şili Cumhurbaşkanı Gabriel Boric ise Milei'yi zaferinden, Massa'yı yenilgisini kabul etmesinden dolayı "saygıyla selamladığını" söyledi. Boric, X hesabından yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullandı: "Arjantin halkına en iyisini diliyorum. Her zaman saygımızı ve desteğimizi göreceklerini biliyorum."
1LABEL_1
Ermenistan Provokasyona Doymuyor: Şimdi de İstiklâl Marşımızı Çok Kötü Söylediler! Geçtiğimiz haftasonu Erivan ve İstanbul'da karşılıklı olarak gerçekleştirilen bayrak yakma eylemlerinin hedeflenen sonuca ulaşamaması üzerine Ermenistan cephesi oyunu bir sonraki aşamaya taşıdı. Bu sabah Erivan'daki Hanrapetutyan (Özgürlük) Meydanı'nda toplanan 2000 kadar göstericinin İstiklal marşımızı koro halinde, oldukça kötü bir şekilde ve deforme ederek söylemesi tüm yurtta tepkiyle karşılanırken, misilleme için gözler Ankara'ya çevrildi. Her sene Erivan'da gerçekleştirilen 1915 Sözde Ermeni Soykırımı Anma Törenlerinin bu sene Türk bayrağının yakılmasına sahne olmasının ardından, 25 Nisan'da Taksim Meydanı'nda Ermeni bayrağı yakılmıştı. Halkın bu tepkisini ve duyarlılığını görmezden gelen ve provokatif eylemlerini sürdüren Taşnaklar, bu defa da İstiklal Marşımızı deforme ederek söyleme eylemi yaptılar. Taşnak partisi ileri gelenlerinden Harut Saksonyan, İstiklal Marşımızın detone seslerle ve iyice deforme edilerek, kahkahalar arasında okunduğu eylemin ardından yaptığı açıklamada, marşta zaten prozodi hatası olduğu için deforme etmekte fazla zorlanmadıklarını belirtirken, "Bestesi itibariyle doğru okunması zaten çok mümkün görünmüyordu, biz sadece 'larda yüzen alsancak' gibi bazı kısımların iyice üzerine basa basa söyledik o kadar, bir de üzerine biz Ermenilerin komik Türkçe telaffuzları eklenince gerisi kendiliğinden geliverdi." sözleriyle bir milletin saygısızlıkta ne kadar ileri gidebileceğini ortaya koydu. Marşı ağırlıklı olarak küçük kız çocuklarından oluşan bir koroya okuttuklarını da ifade eden Saksonyan, "Böylece ortaya gerçekten berbat bir ses çıkmasını da garantiye aldık" şeklinde konuştu. Olayın duyulmasının ardından sabahın erken saatlerinde toplanan Dışişleri Bakanlığı'nda ise tepki ve kararlılık vardı. Toplantı sonrası basının sorularını yanıtlayan Bakanlık Sözcüsü Ersin Özbükey, Ermenistan'a nota verilmesi yönünde çalışmaların başlatıldığını açıkladı ve "Zaten dilleri dönmüyor Türkçeye, en iyi bilen bicici bücücü konuşuyor, bir de iyice afedersiniz ağızlarını büze büze söylemişler. 'Körkme sönmez bü şefek' gibi, gerçekten burada tekrarlamak istemediğim bazı ifadeler kullanılmış" sözleriyle skandalın boyutlarını gözler önüne serdi. Yurt sathında infial yaratan çirkin eyleme karşı en hızlı ve etkili şekilde tepki vermeye kararlı olan Dışişleri'nin, yeni bir Ermenistan Ulusal Marşı bestelemesi için anlaştığı Serdar Ortaç ise, stüdyoya girmeden önce düzenlediği basın toplantısında böyle bir görev için düşünülmesinin çok onur verici olduğunu belirtti. Başarılı sanatçı, "Bugün girdiğim şu stüdyodan bu iş bitmeden çıkmayacağım, topu topu yedi notayla neler yapılabileceğini bütün dünya görecek!" sözleriyle bu ulusal davadaki kararlığını ortaya koydu. Ortaç tarafından yazılacak olan yeni Ermenistan marşının diplomatik anlamda bir sonuç getirmese bile önümüzdeki yaza damgasını vurmasına kesin gözüyle bakılıyor.
0LABEL_0
Gönüllü Çıkmaması Nedeniyle Kemal Kılıçdaroğlu'nun Eylemine ‘Türkiye'de adalet var’ Argümanıyla Karşı Çıkacak Aktroller Kurayla Belirlenecek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü’ne yönelik olarak henüz kimsenin “Ya iyi de Türkiye’de adalet var ki zaten” şeklinde yanıt vermemesi üzerine Aktroller arasında kura çekimi yapılmasına karar verildi. Heyecanla beklenen çekiliş yarın sabah gerçekleştirilecek. Bugün başlayan Adalet Yürüyüşü, sosyal medyada Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik çeşitli tepkileri de beraberinde getirdi. Giydiği spor ayakkabıdan, eylemin zamanlamasının manidar olduğuna dek geniş bir yelpazede eleştirilen CHP Genel Başkanı’na henüz hiç kimsenin “Ohoo ne adaleti ya? Bundan daha adaletli ülke mi var?” dememiş olmasıysa dikkatleri çekti. Aktroller olarak bilinen sosyal medya kullanıcılarının da bu konuda pasif kalmaları üzerine devreye AK Parti Halkla İlişkiler Koordinatörü Ayhan Özcaner girdi. AK Parti sevdalısı tüm sosyal medya kullanıcılarına seslenen Özcaner şöyle konuştu: “Valla tabi bu konuda gönüllü çıkmamış olmasını bir nebze de olsa anlayabiliyoruz. Evet, kolay değil. Ancak bizler bugüne dek hep zoru başardık, şimdi de başarırız. Bugün konuyu değerlendirirken baktık ki bizimkilerden pek bir şey çıkmıyor, en son Devlet Bahçeli’ye kadar gittik. Hani kimse yapmasa bile o yapar diyerekten. Maalesef onu bile ikna edemedik. ‘Başka ne diyorsanız söyliyim ama o olmasın, canımı isteyin daha iyi’ diyince çok da üstüne gidemedik. Koca adamı o halde görmek de acı. Velhasıl, olay kura çekilişine kaldı arkadaşlar. Yarın sabaha kadar size mühlet. Hala gönüllü çıkmamış olursa çekicez kurayı.” AK Parti’den gelen açıklamanın ardındansa Aktroller cephesinde gerginlik bir anda yükseldi. Trollere yakın kaynakların ifadelerine göre “Beyler birimiz başlasa, herkes aynı şeyi mi yazsa peşinden?” gibi seçenekler değerlendirilirken bu konu da kimsenin ilk olmak istememesi nedeniyle havada kaldı. Aktroller’in son olarak “Ya böyle alakasız bir bakandan falan rica etsek de o mu yazsa önce? Biz de hemen retweet ederiz” önerisi üzerinde yoğunlaştığı gelen bilgiler arasında.
0LABEL_0
Sosyal medyada dolaşıma giren iddiaların pek çoğu karşılaştırmalara dayanıyor. Bu karşılaştırmalardan en yaygın olanları ise Türkiye’nin diğer ülkelere göre ekonomi, eğitim gibi başlıklarda sıralamasının nasıl olduğuyla ilişkili.
0LABEL_0
Bir Twitter hesabı tarafından 16 Nisan 2023 tarihinde yapılan paylaşımda 16 Nisan tarihinde Marmara Denizi’nde TCG Anadolu gemisinin eğitimi esnasında F-16 uçaklarının TCG Anadolu’dan havalandığı iddia edildi.
0LABEL_0
Sürekli Şekersiz Çay Öven Kız ve Sürekli Beşiktaş Öven Çocuk Çıkmaya Başladı… Kutlamalar Sürüyor... 2 yıl önce çayı şekersiz içmeye başladığı günden beri her girdiği ortamda şekersiz çayı öven ve “Çayın tadını esas öyle alıyosun” cümlesini dilinden düşürmeyen Ceren Ağbal ile özellikle son 5 senedir Beşiktaşlı olmanın popüler olmasıyla birlikte her fırsatını bulduğunda Beşiktaş'a ve Beşiktaşlılığa övgüler dizen Murat Yurgul'un bu akşam itibariyle başlayan ilişkisi yakın çevrelerince coşkuyla karşılandı. Çiçeği burnunda çiftin en azından ilişkinin cicim ayları döneminde sadece birbirlerinin kafasını ütülemesi beklenirken, çifte yakın kaynaklar bu sürenin mümkün mertebe uzun sürmesi için ellerinden geleni yapacaklarını ifade ettiler. İkilinin ortak arkadaşları Ayşegül Biliner son günlerde aldığı en iyi haberin bu ilişkinin başlangıcı olduğunu kaydederken, yaşadığı rahatlamayı“Ceren’in ayrı Murat’ın ayrı Allah belasını versin. İsabet oldu birbirlerini buldular. Benim bir cümle daha şekersiz çay övgüsü, bir yeni Beşiktaş hikayesi daha duymaya mecalim kalmamıştı artık” cümleleriyle ifade etti. Bir başka ortak arkadaş Tolga Yorun da “Valla Murat dün geceki maçtan sonra iyice coşmuştu, en son bu öğleden sonra artık söyleyecek yeni bir şey kalmayınca Beşiktaş’ın dünyanın en iyi taç kullanan takımı olduğunu anlatıyordu. Whatsapp olsa sessize alırsın, Facebook olsa engellersin. Adam benim iş yerimde ben naapıyım? Çok şükür o Ceren gerizekalısını buldu da bir nefes aldık” sözlerinin ardından küçük bardaktaki çayına 9 şeker atarak yeni ilişkiyi kutladı. Çiçeği burnunda çiftse ilişkilerinin ilk günlerini birbirlerini daha yakından tanıyarak geçirdi. Buluşup bir cafede oturan sevgililer, toplam 4 saat içerisinde yalnızca çay, şekerin zararları ve Beşiktaş konuşmalarının ardından yan masadakilerin şikayeti üzerine garsonlar tarafından dışarı atıldı. Günü birlikte geçirmekten vazgeçmeyen çiftin “Gamzelere mi gitsek ya, dur bir arayalım” çabası ise 9 cevapsız çağrıya rağmen Gamze’nin kendilerine dönmemesi nedeniyle boşa düştü.
0LABEL_0
teyit.org’a ihbar olarak gelen ve birçok haber sitesi tarafından da yayınlanan ve Genelkurmay Başkanlığı tarafından yazıldığı belirtilen bir metinde, uzun dönem askerlik süresinin 12 aydan 18 aya çıkartıldığı iddia edildi.
0LABEL_0
Bir Facebook hesabı tarafından 14 Ağustos 2024 tarihinde yapılan paylaşımda görselin Türkiye’de 25 yıl önce var olan bir yolu gösterdiği iddia edildi.
0LABEL_0
Önceki iki yazıda Musk’ın mutlak ifade özgürlüğü vaatlerinin ve sık sık değişen ‘herkese mavi tik’ kararının yanlış bilgi sorununu nasıl derinleştirebileceğini yazmıştık. Bu sırada Twitter Covid-19 salgını hakkındaki yanlış bilgilerle mücadele etmek için potansiyel olarak zararlı ve yanıltıcı bilgi içeren paylaşım ve hesaplara dönük politikasını durdurdu. 
0LABEL_0
Tuz çuvalları içerisinde ele geçirildi Trabzon'da polis ekiplerince durdurulan kamyonda tuz çuvalları arasında değeri yaklaşık 10 milyon lira olan 122 kilo 300 gram eroin ele geçirildi, sürücü gözaltına alındı. Uyuşturucu miktarının kentte bugüne kadar bir operasyonda ele geçirilen en yüksek uyuşturucu miktarı olduğu belirtildi.
1LABEL_1
Uluslararası Enerji Ajansı IEA yıllık yayımlanan Kömür 2022 raporuna küresel kömür kullanımı yıla yüzde 1 2 artacak Kömür tüketimi yılda 8 tonu aşarak 2013 rekor tüketimin çıkacak yıllarda hızlanan enerji dönüşümü iklim değişikliğiyle mücadele adımlarına büyük karbon emisyon kaynağı olan kömür kullanımı yüksek gaz fiyatları üretiminde kömür kullanımıyla yakıta olan bağımlılığın artması rekor kıracak Rusya Ukrayna başlattığı savaş sonrasında Avrupa uyguladığı yaptırımlara karşılık olarak Rusya gaz akışını keskin şekilde azaltması Avrupa kömür kullanımının artmasına açarken 2025 Avrupa kömür talebinin düşüşe geçeceği ediliyor Gelişmiş ülkelerdeki kömür talebinin gelecek azalacağı öngörülürken gelişmekte olan Asya ekonomilerinde talep büyümesi bekleniyor Gelişmiş ülkelerdeki düşüş Asya büyümeyle dengeleneceğinden kömürün küresel karbon emisyonlarının büyük kaynağı olarak kalmaya edeceği ediliyor Dünyanın büyük kömür üreticisi Hindistan Endonezya kömür üretiminin rekor seviyeye ulaşması beklense kömür yatırımlarında artış öngörülmüyor Küresel kömür talebinde dünyanın büyük kömür tüketicisi deki gelişmelerin gelecek yıllarda belirleyici oynayacağı Hindistan gelişmelerin önemli olduğu ediliyor IEA Enerji Piyasaları Güvenliği Direktörü Keisuke Sadamori rapora değerlendirmesinde dünyanın fosil yakıtlarda yüksek tüketim seviyesine olduğunu belirterek pik seviyeye ulaşmanın olarak kömür talebi düşmeye başlayacak noktada değiliz ifadesini kullandı Küresel kömür talebinin inatçı şekilde rekor seviyeye ulaşacağını emisyonları artıracağını belirten Sadamori şunları kaydetti zamanda bugünkü enerji krizinin yenilenebilir enerji kaynakları enerji verimliliği uygulamaları pompalarının kurulumunu hızlandırdığına işaret gelişmeler gelecek yıllarda kömür talebinin azalmasına yardımcı olacak Hükümet politikaları güvenli sürdürülebilir haritası oluşturmak kilit oynuyor
1LABEL_1
Yaroslav Lukov| BBC News Kaynak,Reuters Ukrayna’nın Rus işgali altında bulunan bölgesi Herson’a Rusya’nın atadığı yönetici Vladimir Saldo, sivillere bölgeyi terk etme çağrısında bulundu, bunun gerekçesi olarak ise Ukrayna’nın roket saldırılarını gösterdi. Bölgedeki kentlerin neredeyse her gün Ukrayna’nın roket saldırılarına maruz kaldığını belirten Saldo, “Bu tür saldırılar ciddi hasara yol açıyor” dedi. Özellikle de Dinyeper Nehri’nin batısında yaşayanlara “Rusya’ya gidin” diyen Saldo, Rusya’dan da bu tahliyeye yardım etmesini istedi. Rusya Başbakan Yardımcısı Marat Hüsnüllin de devlet televizyonundan yayınlanan açıklamada benzer bir çağrı yaptı, “Hükümet Herson bölgesinde yaşayan halkın diğer bölgelere tahliyesine yardımcı olma kararı aldı” dedi. Haberin sonu Rusya’nın güneyi ve Kırım’dan sorumlu olan Hüsnüllin, “Herkese ücretsiz konaklama ve ihtiyaç duyacakları her türlü şeyi sağlayacağız” dedi. Ukrayna, bölgedeki sivilleri hedef aldığına dair suçlamaları reddediyor. Ukrayna’nın güneyindeki Herson bölgesinin kuzeybatısında kaybettiği bazı toprakları geri alan Ukrayna güçleri, son haftalarda bölgenin başkenti olan Herson’a da yaklaştı. Bu kent, Rusya’nın saldırıya geçtiği 24 Şubat’tan bu yana ele geçirdiği tek bölgesel başkent. Herson, Ukrayna ve Batı’nın tanımadığı bir referandumla Rusya’ya katıldığını açıklayan dört bölgeden biri. Rusya’nın ilhak girişimi dün Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda büyük bir çoğunlukla kınandı. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 143 ülke bu kınamayı desteklerken Çin ve Hindistan gibi 35 ülke de çekimser kaldı. Rusya dışında yalnızca dört ülke karara karşı çıktı. Bu, işgalin başından beri Rusya’nın diğer ülkelerden en az destek gördüğü oylama oldu. Öte yandan bugün Rusya ile Ukrayna arasında 20’şer askerin takas edildiği açıklandı.
1LABEL_1
TV'de Sansürlenmesi Unutulan Ürünün Satıldığı AVM, İzdiham Nedeniyle Çöktü: 2 Ölü, Çok Sayıda Yaralı... Dün gece bir televizyon kanalında yayınlanan Ekim'e Kadar adlı dizide yapılan bir anlık hatanın bilançosu ağır oldu. Dizinin bir sahnesinde ne olduğu tam da anlaşılamayan bir ürüne ait marka adının sansürlenmemesi üzerine binlerce vatandaş ürünü satın almak için AVM'lere akın ederken, Ankara CentroMall'da çıkan izdihamda AVM'nin duvarlarından biri çöktü. 2 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda ise yaralı var...  İçişleri Bakanlığı, İstanbul başta olmak üzere, Ankara, İzmir, Antalya ve Adana'da meydana gelen olaylarda şu ana dek toplam 72 kişinin yaralandığını belirtirken, AVM'lere girmek için havalandırma deliğinde mahsur kalan 14 vatandaş için de kurtarma çalışmalarının halen sürdüğü açıklandı. İstanbul Valiliği ise, şehir dışından söz konusu ürünü satın alabilmek için gelen vatandaşların kaldırdığı 160 civarında otobüsün, Gebze civarında Jandarma tarafından bekletildiğini duyurdu. Bakanlığın tüm çabalarına rağmen özellikle internet üzerinden organize olan gruplar, sansürlenmeyen ürüne sahip olmak için harekete geçerek yaralı sayısının artmasına neden oluyor. Haber yayına hazırlandığı sırada,  "Arkadaşlar ben Çatalca'da Akgün Shop'ta buldum, yetişen alır" benzeri tweetlerin çoğalması üzerine Çatalca-İstanbul yolu araç trafiğine kapatılırken, şu ana dek olayları küçük sıyrıklarla atlatan bazı vatandaşlardan alınan bilgiler ise şöyle oldu: "Yani ben markayı okuyabildiğimi fark eder etmez inanılmaz bir satın alma isteği ile dolduğumu hissettim. En yakın AVM'ye doğru don atlet koştuğumu hatırlıyorum. Gözümü açtığımda hastanedeydim. Anlattıklarına göre izdihamda ezilmişim. Biraz ağrım var ama o kadar canım istiyor ki ayağa kalkar kalkmaz gidip alıcam onu. Artık o neyse yani..."  "İzmit'ten geliyorum. Saat 21.15 gibi eşimle diziyi seyredekren bir anda gözümüze çarptı. İnternetten baktık nerde buluruz diye, en yakın İstanbul Maltepe'deki bu alışveriş merkezini bulabildik. Hemen arabaya atlayıp yola koyulduk. Biz geldiğimizde güvenlikler AVM'nin önündeki kalabalığı tazyikli suyla dağıtmaya çalışıyordu. Barikatı yarmaya çalışırken eşimi kaybettim. Telefonu da yanıt vermiyor. Umarım sağlığı iyidir ve o üründen bi tane almayı başarmıştır. Allah yardımcımız olsun..." : "Televizyonda markayı görünce bir anda ne yapacağımı bilemedim. İlk bi civardaki marketlere baktım ama onlarda yokmuş. Orada oyalanırken çok vakit kaybettim. Otobüslerde yer bulamadığım için benzer durumdaki 4 arkadaşla birlikte Bursa'dan buraya taksi tuttuk. Arkadaşlarımızdan ikisi az evvel çöken AVM duvarıının altında kaldı ama biz bekliyoruz. O ürün her neyse onu almadan geri dönmeyeceğiz. Şu an en büyük dileğimiz tüy dökücü krem olmaması...  "Bizim oğlan 17 yaşında. Ürün -2'de otopark ödeme noktasının hemen yanında dedikleri anda 3. kattan aşağı atlamış... Bakalım kalçada ezilme, omurilikte çatlak haberi geldi... Genç işte, bekliyoruz... Kanala da yazıklar olsun, nasıl göz göre göre böyle bir hata yapıyorlar anlamak mümkün değil... Hukuki yollara başvuracağız..."
0LABEL_0
Sosyal medyada yayılan paylaşımlarda Harvard Üniversitesi tarafından, politik görüşler baz alınarak IQ ortalamasının hesaplandığı bir çalışma yapıldığı iddia edildi.Kaynak belirtilmeden sosyal medya hesapları tarafından paylaşılan tabloda sol görüşe doğru yaklaşıldıkça IQ ortalamasının düştüğü gözlemleniyor. Bu durum tablonun bazı kişiler tarafından, çeşitli politik etkenler ve mizah yapma güdüsüyle yayılmasına sebep oluyor.
0LABEL_0
Müşterilerinin Vicdan Azabı Çekmesini Önlemek İçin Direniş Animasyonu Düzenleyen Alanya Sunfex Resort Hotel'de Sular Durulmuyor Gezi Parkı olaylarına ve peşisıra gelen direniş hareketlerine katılan müşterilerinin vicdan azabı çekmeden tatil yapması için direniş konseptli animasyonlar düzenleyen Alanya Sunfex Resort Hotel'de gösteriler 4. gününe girerken, otel yönetimi müşterilerin elinde bulunan katları geri almak için pazarlık masasına oturmaya hazırlanıyor. Olayla ilgili olarak yaptığı açıklamada, müşterilerin akılları, geldikleri illerdeki direniş hareketinde kaldığı için onlara hoşluk olsun diye böyle bir animasyon düzenlediklerini belirten Otel Müdürü Alihan İleri, "ancak bir noktada olay bizim kontrolümüzden çıktı. Şu an 7 ve 10. katlar arasıyla spa bölümü kurtarılmış bölge durumunda. Personelimizi yönetim katının olduğu bölgelere kaydırdık" derken, bu gece için direnişçi müşterilerin elinde bulundan katlara herhangi bir müdahale gerçekleşmeyeceğinin de teminatını verdi. Okulların kapanmasıyla birlikte artan yerli turistlere yönelik başlatılan direniş animasyonlarının tamamen kendi iyi niyetlerinden kaynaklandığını kaydeden İleri, "Baktık her gelen elinden ayfonu, aypedi düşürmüyor. Akılları fikirleri hep direnişten gelen haberlerde, onları bir nebze olsun rahatlatmak için böyle bir uygulamaya gittik" derken, olaylar kontrolden çıkmadan önce yaşananları şu şekilde özetledi: "İnanın ilk günlerde her şey çok güzeldi. 'Bu daha başlangıç, mücadeleye devam' düşüncesiyle tatile gelmiş müşterilerimiz, parklarımızda forumlarını yapmaktan, havuz başında kitap okuma eylemlerine, bahçede durma eylemlerine kadar gönüllerince direniyorlardı. Hatta havuz başında TOMA keyfine de bayıldılar. Ne zaman ki TOMA'yı yaklaştırıyoruz havuza, bi bakmışsınız su kaydırakları bile boşalıyor... Ne yalan söyliyim bizim de işimize geldi, ne kadar uyarsak da duş almadan havuza girenler vardı, baya önünü kestik onların ancak maalesef gün geçtikçe artan gerilim, yerini şiddet eylemlerine bıraktı. Özellikle plajda duran adamların bayılması üzerine ne yazık ki eylemciler bizleri suçladı. Halbuki o kadar dedik, başınıza güneş geçecek diye uyardık ama dinletemedik..." Animatörlerin duran adamlara müdahalede bulunduğu yönündeki tüm iddiaları da yalanlayarak sözlerine devam eden Müdür Alihan İleri, "Takip ettiğimiz kadarıyla müşterilerimiz twitter'da organize olmuş haldeler. Tabii ki buna karışacak değiliz, bilakis hoşumuza gidiyor ancak lütfen provakasyon amaçlı twitlere dikkat etsinler. Biz bu müşterilerimizin bilgisini zaten altı ay evvelden almıştık. Neticede erken rezervasyon müşterisi" şeklinde konuştu. Daha sonra cep telefonunda attığı bir tweet'i gösterek, "Bakın, 'İkramlı çay saati' diyorum, gelen twitler 'Beyler Şelale Cafe'ye gitmeyin, direkt yönetime teslim ediyorlar' şeklinde. Allah aşkına biz bunlarla şimdi nasıl uzlaşıcaz?" derken, Otel Müdürü olarak yaptıkları istihbarat çalışmalarına da değindi.  Akşam saatlerinde personele moral vermek ve hala görevinin başında olduğunu göstermek amacıyla düzenlediği "Hizmet sektörüne saygı" toplantısında otel çalışanlarına seslenen otel müdürü Alihan İleri "Tek niyeti anmisayona katılmak olan müşteriler başımızın tacıdır ancak maalesef aralarında fırsattan istifade oteli ele geçirip tatili bedavaya getirmeye çalışan provokatörler var. Güvenli kameralarında bunların saunaya ayakkabı ile girdiklerini gösteren görüntüler de var. Demek istediğim sadece ayakkabı ile, havlu mavlu da yok üstlerinde. Neymiş personelimizin attığı yalancı biber gazından kaçmak için öyle girilmiş. Bi defa biber gazından kaçan adam buharlı saunaya girmez. Kimse kimseyi kandırmasın" diyerek eylemci müşterilere gözdağı verdi. "Benim başı örtülü house keep'ime de ıslak havluyla saldırdılar. Do not disturb levhalarımıza çok çirkin ifadeler yazıldı. Özellikle tutup açık havuza işeyenler mi dersiniz. Bunları da hep faturaya ekliyoruz. Check out zamanı görüşürüz!" diyen İleri. barışcıl müşterilere de şu sözlerle seslendi: "Biz herkesle görüşmeye hazırız. Otelden yana bir şikayetiniz varsa buyrun, kendi telefonumu vereyim:9, oda servisi:0, resepsiyon:1" 29 Haziran'da baygınlık geçiren duran adamlarla birlikte patlak veren Sunfex Resort Hotel olayları halen tüm şiddetiyle devam ederken, bugüne dek yaşananların özeti ise şöyle: Öğlen güneşini kafasına yiyen duran adamların bayılmasına yönelik tepkisini göstermek isteyen bir grup müşteriye personel gazoz püskürterek müdahele etti...  Havuzda bikini eylemi... Müşteriler aralarında anlaşarak havuz bar'a bikini ve şortlarla inme kararı aldı. Eylem fazla dikkat çekmedi...  Dubaların önünde yalnızca suyun içinde durmakta olan müşterilerin üzerine jet-ski sürüldüğü söylentisi bir anda tüm otele yayıldı. Galeyana gelen müşteriler barı işgal ederek, limitsiz yerli içki eylemi yaptılar... Bir grup eylemci otelin önündeki ülke bayraklarını indirerek, üzerine ketçapla "Çare Drogba" yazdıkları çarşafları astılar... Otel Müdürü Alihan İleri'nin "Müdahalede bulunulmayacak" demesine rağmen animatörlerden bardaki eylemcilere köpüklü baskın... Çok sayıda eylemci yerlerde kayarak etkisiz hale geldi... Havanın kararmasını fırsat bilen otel yönetimine bağlı bir grup house-keep, bayrak direklerinin bulunduğu bölgeye operasyon düzenleyerek çarşafları temizleriyle değiştirdiler... Eylemci müşterilerden birisinin "Maaşınızı bizim ödediğimiz paralardan alıyorsunuz" çıkışı animatörler arasında olgunlukla karşılandı... Saatlerin ilerlemesiyle eylemciler sahilde buluşarak oturma eylemi yaparken, ateş yakıp gitarla "Akdeniz akşamları"nı çalan gruba sivil giyimli bazı şahıslar "Sene 2013, hala mı ulan?" diyerek müdahale etti... Otel Müdürü Alihan İleri twitter'dan müşterilerine seslendi: "Havuz Bar'da palmiyeler altında ve turunçgil kokusu arasında, sınırsız yerli içki imkanı varmış. Sunfex Resort ayrıcalığı ile... Aranızda olmak isterdim"... Öğlen yemeğinin 13:00'da ve açık büfe olacağı teyit edildi. Kesin bilgi... Animatörlerin Havuz Bar'dan çekildikleri yönündeki bilgi asılsız çıkınca olaylarda çok sayıda mojito kullanıldığı öğrenildi... Olaylar plaj üzerinden diğer otellere de sıçradı ancak küçük kapasiteli bu konaklama yerlerindeki gerginlik çok uzun sürmedi... Sunflex animatörlerinden ikisinin istifa edip, müşterilere katıldığı yönündeki bilgi otel yönetimince yalanlandı. "Otelimiz dün itibariyle zaten dolmuştur, kaldı ki aldıkları maaş belli, otelimizin günlük fiyatları belli" açıklamasını yapan Sunflex Resort Hotel, müşterileri dezenformasyon amaçlı twitlere karşı uyardı. Fitness salonunda başlayan yoga derslerine yoğun ilgi... 10 senedir Sunflex Otel'de akşam yemeklerine eşlik etmek üzere piyano çalan Ahmet Yedivarlar, ilk kez bu kadar büyük bir kalabalığa müzik yapmanın onurunu yaşadı... Otel Müdürü Alihan İleri, eylemlerin arkasındaki güç olarak tespit ettiği lobiyi basına tanıttı. Lobide bulunan Sunlight Bar'ın 24 saat açık olduğunu vurguladı... Müşteriler bölgenin yerel gazetesi Alanya'nın Sesi'ni sessiz kalmakla ve Sunflex Hotel'in yandaşı olmakla suçladı. Gazete yönetimi, yaptığı yazılı açıklamayla muhabir yokluğu yüzünden zaten Belediye'nin kaldırım çalışmaları ve Alanyaspor dışında pek bir haber yapmadıklarını söyleyerek suçlamaları reddettiler... Bazı çalışanlar tarafından gece havuza birtakım kimyasallar atıldığı bilgisi yönetim tarafından doğrulandı: "Klor o arkadaşım, klor..." Sabah saatlerinde Check-in yapan yabancı turist kafilesi, "dış mihrak" iddialarını gündeme getirdi... Direnişçilere destek amacıyla dışarıdan yiyecek getiren bir gruba lobide müdahale edildi ve otele dışarıdan yemek getirilemeyeceği sert bir dille ifade edildi... Müşteriler, Sunflex Hotel'in müşterilerine uyguladığı orantısız animasyon hakkında The Times'a tam sayfa ilan vermek için kampanya başlattı. Otel yönetiminden kampanya'ya 5.000 euro destek geldi... Müşterilerden bir zafer daha.. Direnişe destek amacıyla öğlen yemeğinin bahçede ve ücretsiz olmasını talep eden müşterilere, otel yönetimi öğlen yemeğinin  zaten havuz başında ve ücretsiz olduğunu hatırlattı... Bir grup eylemci ellerine nerden geçtiği belli olmayan iş makineleriyle, golf arabalarını 17. deliğe kadar kovaladı. Bu olayın ardından "eli sopalı siviller geliyor" dedikoduları çıksa da, otel yönetimi "Ya onlar golf sopası, zimmetli mal neticede. Orada mı bıraksalardı" diyerek iddiaları yalanladı... Otel'in elden gitmek üzere olduğu endişesine kapılan Müdür İleri, tüm çalışanları toplayarak "Hizmet sektörüne saygı" konulu bir konuşma yaptı. Otelde çıkan olayların aslında Türk turizmini baltalamaya yönelik bir oyun olduğunu dile getiren otel müdürü, tüm çalışanları kendi etrafında birlik olmaya çağırdı. Müdürün "Bunlar saunaya ayakkabıyla girdiler. Spa'ya da saygıları yok, welness'ı da bilmezler" temalı konuşması çalışanlar tarafından gözyaşlarıyla dinlendi. Otel ekipleri tarafından ayaklarından çuvala geçirilmek suretiyle gözaltına alınmaya çalışan müşteriler, zıplayarak sahildeki parkuru bitirmelerinin ardından yoğurt dolu kaplardaki çeyrek altını elleri bağlı biçimde ağızlarıyla bulmaya çalıştı... Eylemci müşteriler ilk forumlarını otelin çocuk parkında gerçekleştirdi. 50 kişilik parka sığmakta oldukça zorluk çeken eylemciler ilk toplantılarında 2 bin kişilik açık hava diskosuna geçme konusunda birleşti...
0LABEL_0
Kaynak,Reuters Dünyanın piyasa değeri açısından en büyük elektrikli araç şirketi Tesla'nın ve Mars'ta hayat kurmayı hedefleyen SpaceX'in kurucusu Elon Musk, eksantrik karakteri ve olay yaratan tweetleriyle biliniyor. Dolayısıyla Musk'ın Twitter'ı satın almak istemesi başta delilik olarak algılandı. Ancak son günlerde ibre Musk'ın vizyoner ve başarılı bir iş insanı olduğu algısına kaydı. Musk da hızla Twitter'ı satın aldı. Teknoloji ve finans gazetecilerinin bu yönde fikir beyan etmesini sağlayan bu algı Twitter yöneticilerinde de oluşmuş olmalı ki, teknoloji dünyasının en mühim satın almalarından biri gerçekleşti. Öyle ki Amerikan The Wall Street Journal gazetesinde satın alma, birleşmeler ve bankalar ile ilgili haberler yazan gazeteci Liz Hoffman, kariyeri boyunca teknoloji cephesinde bu kadar ilginç bir satın almanın yaşandığını görmediğini söylüyor. Twitter; Facebook ve Google gibi şirketlerle kıyaslandığında piyasa değeri açısından aslında çok da büyük bir teknoloji şirketi değil. Haberin sonu Ancak kişilerin kamusal alanda fikirlerini beyan ettiği, gündemdeki siyasi mevzularla ilgili şakalarını paylaştığı, dünyanın en ünlü ve mühim şahsiyetlerinin açıklamalarının takip edildiği, etkili bir platform. Kaynak,Reuters Twitter'ın günlük kullanıcı sayısı 217 milyon. Benzer işlevleri olan Facebook'un günlük aktif kullanıcı sayısı olan 1,9 milyar kişi ile kıyaslandığında bu çok düşük bir sayı. Ancak siyasetçilerin, gazetecilerin, sanatçıların ve sporcuların resmi beyanlarda bulunmak için Twitter'ı kullandığı düşünülürse en azından haber dünyası açısından halen önemli bir kamusal alan. Bu sebeple olsa gerek kurucusu Jack Dorsey, en son attığı tweetlerinde 'küresel kamu bilincine' en yakın şeyin Twitter olduğunu söyleyerek platformun 'bir şirket olmasının en büyük derdi ve pişmanlığı' olduğunu söyledi. Dorsey'ye göre Twitter'ı kamu yararına daha çok çalışacak bir işleve büründürmekte Musk'tan daha iyi bir çözüm yok. Musk'ın Twitter'a dair vizyonuna geldiğimizde yapmayı vaat ettiği şeylerin başında çoğu ülkeyi olduğu gibi Türkiye'yi de etkileyen bot hesaplarla mücadele yer alıyor. 16 milyon Twitter kullanıcısının olduğu Türkiye'de "trol" adı verilen hesapların siyasi mevzularla ilgili düzenlediği etiket kampanyaları çoğu zaman tartışmaların odağında yer alıyor. Musk, Twitter'da bot hesapların sonunu getirecek bir algoritma geliştirmekten ve platformda sadece gerçek kişilerin olmasından yana. Kendisini "çok katı bir ifade özgürlüğü savunucusu" olarak tanımlayan Musk, Twitter ile ilgili yapmayı düşündüğü değişikliklere dair şimdiye kadar şunları sıraladı: Twitter'ın algoritması açık kaynağa dönüştürülecek, yasalar kapsamında herkesin fikrini özgürce savunduğu bir kasaba meydanı olacak, platformdaki dolandırıcılık kampanyaları sona erecek. Bunların nasıl gerçekleşeceği ya da bunların dışında nasıl adımların atılacağı henüz bir muamma. Kaynak,Reuters Twitter'da çalışanların da bu değişikliklerin nasıl hayata geçeceğine dair pek bir fikri yok. Amerikan New York Times gazetesinin haberine göre şirketin 7 bin çalışanı; çalışma haklarına, şirketteki hisselerine ve şirket politikaları ile kültürüne ne olacağını henüz bilmiyor. Musk'ın şirketin başına geçecek olmasına heyecanlanan kimi çalışanların da olduğunu aktaran gazete, genel olarak atmosferin 2020 yılındakinin tersi bir durumda olduğunu aktarıyor. 2020'de bir şirket etkinliğine Musk'ın gelmesine Twitter çalışanları büyük bir coşkuyla yanıt vermiş, Musk o zaman da yaptığı konuşmada şirketin moderasyonu artırarak bot hesaplardan kurtulması gerektiğini belirtmişti. Etkinliği sunan Jack Dorsey'nin "Twitter'ı yönetmek ister misin?" sorusuna çalışanlar gülerek Musk ise susarak yanıt vermişti. Irkçı, cinsiyetçi, ayrımcı yorumlarla ve hesaplarla nasıl başa çıkılması, moderasyonun nasıl sağlanması gerektiği sadece Twitter için değil, bütün sosyal medya ve teknoloji şirketleri için büyük bir sorun. Musk'ın gelişiyle Twitter'daki bu soruna algoritmalarla mı yoksa daha çok insan eliyle yapılan moderasyonla mı çare bulunacağı henüz bilinmiyor. Facebook ile ilgili gerek kişisel verilerin gizliliği gerek akıl sağlığı konularında son dönemde yaşanan skandallar, sosyal medya hesaplarının psikolojik açıdan zorlayan tarafları, genel olarak insanlarda bir teknoloji yorgunluğuna yol açmış durumda. Bu yüzden de Musk'ın Twitter'a patron olarak gelişi, bu günlerde sosyal medyada her mevzuda olduğu gibi kutuplaşmayla karşılık buldu: Kimileri bu gelişmeyi Twitter'ın kurtuluşu olarak heyecanla, kimileri ise daha şimdiden hesaplarını kapatarak protestoyla karşılandı. Ancak şu da bir gerçek ki belki de Twitter'ın tam olarak böyle bir yol ayrımına ihtiyacı var. Şirketin uzun zamandır gelirlerini artıramaması ve kullanıcı sayısını yükseltememesi bir sorun teşkil etmekte. Reklam gelirleri ile ayakta duran ve halka açık bir şirket olan Twitter, bir türlü para akışını sağlayacak bir iş modeli gerçekleştiremedi. Diğer teknoloji şirketleri ile reklam gelirleri tarafındaki rekabeti, kullanıcı sayısının düşük olması dolayısıyla hep aleyhine ilerledi. Son zamanlarda içerik üreticilerinin para kazanacağı abonelik sistemleri geliştirilse de henüz tam olarak bu sistemin sonuçları gelir tarafında görülmedi. "Twitter'ın da Facebook ve Instagram gibi büyük kitlelere hitap eden bir platform olmasına ne gerek var?" sorusu da makul ancak içerik üreten kişilerin de Twitter'ın kendisinin de platformdan para kazanamaması, teknoloji yazarlarının uzun zamandır göz devirdiği, kullanıcılarının kimi zaman sıkıldığı bir yer haline gelmesine yol açtı. Musk'ın dünyanın en zengin insanı olarak bir sosyal medya platformunu satın alması, aslında başlı başına ifade özgürlüğü açısından sıkıntı yaratan bir durum. Ancak Musk'ın şirketlerinde yaşanan skandallar, insanlarla dalga geçen tweetleri, anlaşılmaz açıklamaları bir yana, Tesla'yı sürdürülebilir çevre düsturu ve yenilenebilir enerjiye olan tutkusuyla kurduğu da gözardı edilemez. Tesla ile iklim değişikliğine karşı savaşmayı hedefleyen Musk, "Uzun vadede yenilenebilir enerjinin en ucuz enerji türü olacağına inanıyorum; ancak bu tek bir gecede gerçekleşmiyor" diyor. Tesla'yı ayakta tutmak için kan, ter, gözyaşı ile dolu bir süreçten geçtikten sonra otomobil endüstrisini altüst eden Musk bir röportajında, "Çok uzun bir süre boyunca otomobil endüstrisi Tesla'ya ve bana ya salak ya da sahtekar gözüyle baktı. Elektrikli arabaların doğru düzgün çalışmayacağını, bu mesafeyi ve performansı sağlayamayacağını söylüyorlardı. Bunu becerebilsen bile kimse satın almaz, demişlerdi bana" dedi. Musk'ın açıklamalarından enerji alanında çevreci bir dönüşümün yaşanacağına inandığı kadar Twitter'ı sevdiğini de anlamak mümkün. Twitter'ı ifade özgürlüğü vizyonuyla yenilikçi bir platforma mı dönüştüreceğini yoksa kendisini eleştiren insanlar gibi daha da bölücü ve kutuplaştırıcı bir hale mi sokacağını zaman gösterecek. Ve bu çok büyük ihtimalle Twitter için, yola devam etmesi ya da sönüp gitmesi açısından bir kavşak noktası olacak.
1LABEL_1
AK Parti'de Atatürk Hassasiyeti Dur Durak Bilmiyor: 09.05'te Durmadığı Tespit Edilen Araçlara 200 TL Ceza Kesildi... AK Parti'de giderek artan ve 10 Kasım'la birlikte zirveye çıkan Atatürk hassasiyeti dur durak tanımıyor. Son olarak bugün ilk kez hayata geçirilen uygulama ile, Atatürk'ün vefat ettiği saat 09.05'te durmadığı mobese görüntüleriyle tespit edilen araçlara 200'er TL ceza yazıldığı açıklanırken, Hükümet Sözcüsü net konuştu: "Unutturmayacağız!" Uygulamayı bir basın toplantısıyla açıklayan Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, öncelikle böylesine ağır ve hüzünlü bir günde içinden hiç para pul mevzuları konuşmak gelmediğini ancak bağrına taş basarak da olsa görevini yerine getirmek durumunda olduğunu ifade etti. "Ulu önder, büyük devlet adamı ve komutan, ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e yapılan bu saygısızlığı cezalandırmak için değil bir gün, bir saat dahi beklemek düşünülemez" diyen Bozdağ, sabah saatlerinden itibaren mobese kayıtlarının büyük bir titizlikle incelenerek şu ana dek toplam 17.300 araca plakadan ceza kesildiğini aktardı. Cezalardan kesinlikle geri adım atılmayacağını da sözlerine ekleyen Bozdağ, yer yer sinirden sesinin titremesine engel olamadığı konuşmasına şöyle devam etti:  "Hem bu vatanı bizlere armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, duymayanlar varsa tekrar ediyorum ATATÜRK'ün, aziz hatırasına bir saygı olarak hem de biliyorsunuz cam filmi olayında cezaların iptal durumu var, onun bir telafisi olarak bizim bu 200 TL'leri bir an önce toplamamız gerekiyor. Yani şu an o kadar doluyum ki bana kalsa o araçları içindekilerle beraber derhal sınırdışı ederiz. Ama işte bir şans daha vermek adına bu seferlik ufak bir cezayla yetiniyoruz. Bir dahakine çok açık söylüyorum kimsenin gözünün yaşına bakmayız. Sen nasıl bizim Ulu Önderimize yaa! Atatürk'ümüze... İnanılmaz sinirliyim şu an"  Açıklamalarının sonunda "O kadar Atatürk dedik, o zaman var mısınız bir saygı duruşuna daha arkadaşlar?" diyerek bütün basın basın mensuplarını ayağa kalkmaya davet eden Hükümet Sözcüsü'nün gözlerinin dolduğu kameralara yansırken, saygı duruşunun ardından basın toplantısı hep birlikte 10. Yıl Marşı'nın söylenmesiyle sona erdi.
0LABEL_0