audio
audioduration (s) 2
16.9
| text
stringlengths 17
249
|
---|---|
Asansörler hepimizin hayatında var olan ötelenmiş, örselenmiş, önemi anlaşılamamış aletler olsa da bence bu teknolojinin gelişimini sonuna kadar dinlemelisiniz. |
|
Düşen asansörler sık sık korku filmlerinde yer alsa da hatta Florida'daki Disney World'de Twilight Zone Tower of Terror'da düşen bir asansör bulunsa da |
|
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ölüm oranlarına bakıldığında insanlar asansörlerden daha çok merdivenlerden kaynaklı hayatını kaybetmekte. |
|
Çünkü 150 yılı aşkın bir süredir devam eden yeniliklerin ardından modern asansörler nispeten güvenli ve güvenilir bir ulaşım yöntemi haline geldi. |
|
Tarih boyunca gerçekleşen en kötü asansör kazası Güney Afrika'da bir altın madeninde meydana gelmişti. Ama bu mekanik bir arıza değil, insan hatası ve güvenlik önlemlerinin eksikliği nedeniyle olmuştu. |
|
Asansörler olmasaydı Pekin, Dubai, New York gibi birçok şehir tamamen farklı görünecekti. |
|
Çünkü asansörler insanların daha önce mümkün olmayan bir şekilde yukarıya çıkmalarını sağladı. Asansörlerin standartlaşması öncesinde binaların en üst katındaki daireler aslında en ucuz olanlardı |
|
ve en düşük gelire sahip olanlara kiralanırdı. Çünkü zengin insanlardan merdiven çıkmaları beklenemezdi. |
|
Atlar bile binaların en üst katlarına götürülür ve malzemeleri çekmek için kullanılırdı. Ancak modern asansörler icat edilmeden önce, |
|
Yunanlılar dikey olarak seyahat etmek ve bir şeyleri yükseklere taşımak için çeşitli yöntemler geliştiriyorlardı. En eski asansörlerden bazılarının antik Yunan'da icat edildiğine |
|
ve nesneleri dikey olarak hareket ettirmek için halatlar ve makaralar kullanıldığına inanılıyor. Romalı mimar Vitruvius'un yazılarına dayanarak, |
|
M.Ö. 235 civarında Yunan matematikçi Arşimet'in bir asansör icat ettiği düşünülüyor. Merak etmeyin bu şekilde sıkıcı devam etmeyecek, yakın geleceğe doğru ilerleyeceğiz. |
|
Antik Roma'da asansörler ayrıca kolezyumun sahnesine kafeste hayvan taşımak için kullanıldı. Ayrıca İmparator Nero'nun sarayında da makaralar ve halatlarla çalışan asansörlerin olduğu düşünülmektedir. |
|
Ancak tüm bu asansörlerin bir şeyleri taşıyabilmesi için haliyle insan gücü gerekiyordu. Ortaçağ'da insanları manastırlara çıkartabilmek ve ekipmanları da o manastıra taşıyabilmek için |
|
makaralara ve tekerliklere sahip asansörvari şeyler görülmüştü. Hatta bu asansörlerin sadece zeminden yukarı değil, |
|
zeminden aşağı şarap masenlerine doğru giden versiyonları bile vardı. Tabi bunların çoğu Supervisor'ın talep ettiği sabah brifine yetişmek için değil, |
|
ya inşaat ya da zorunlu taşıma işleri için kullanılıyordu. 1. yüzyılda Fransa Kralı Louis, |
|
metresi olan ve benim Fransa'da iki yıl eğitim almadan adını okuyamayacağım hanımefendinin odasına gidip gelirken kimseyle karşılaşmamak için bir çözüm arıyordu. |
|
Kral Louis'in odası metresinin odasının hemen altındaydı ve bu nedenle 1743 yılında, Versailles Sarayı'na uçan koltuk olarak bilinen bir şey kurdu. |
|
Hanımcılığın teknolojiyle buluştuğu ilk yıllardı. Az önce bahsettiğim gibi, asansörün çalışması başka insanların halatı çekmesine bağlıydı. |
|
Yani Kral Louis ya da metresinin canı aşk çekince bunu hizmetçilere bildiriyor ve asansörleriyle paravan benzeri bir şeyin arkasında gizlice taşınabiliyorlardı. |
|
Asansörlerimiz hala halatlar ve makaralar yardımıyla çalışıyordu ama bize oldukça basit gelmesine rağmen, Louis'in yaptırdığı bu alet, çalışan, |
|
kapıları olan ve eşini aldatmak için yapılan ilk asansör modeli olarak tarihe geçiyordu. Biraz daha ilerlediğimiz 19. yüzyılın başlarında, asansörler buharlarla çalıştırılıyor |
|
ve genellikle fabrikalar veya depolar gibi yerlerde endüstriyel ekipman ve malzemenin taşınmasında kullanılıyordu. Ancak 1852 yılında, mucit Elisha Graves Otis tarafından asansör tasarımına acil bir durumda, |
|
asansörün dibe düşmesini engelleyen bir güvenlik freni eklendi. Bu, Otis'in ilk yılında, |
|
geneliği olmayacaktı. Çünkü bu adamın şirketi 69.000 çalışanı ile günümüzde hala ayakta kalmayı başaracaktı. |
|
Bu gelişmeyle ilk yolcu asansörü 5 yıl sonra, 1857 yılında, |
|
yine Otis tarafından New York'taki Hagward mağazasına bir asansör kurarak halka sunuldu. Ancak 3 yıl içinde insanlar asansörün çok gürültülü olduğunu düşündü ve merdivenlere daha çok güvendi. |
|
Kaldı ki bu yeni aletler çok yavaş bir hızla hareket ediyordu. Başlama ve bitiş süresi halinde, |
|
hariç yaklaşık 1 dakikada bir katı anca çıkabilecek haldeydi. Buna tam anlam veremediyseniz 20. katta oturduğunuzu düşünün. |
|
Aşağıdan zile bastıktan sonra yukarı çıkana kadar neredeyse yarım saat geçiyordu yani. Tabi bu sorundan ötürü o kadar yüksek binalar yapılamıyordu haliyle. |
|
Neyse ki asansör tasarımı sürekli olarak geliştiriliyordu. 1860 yılına gelindiğinde, |
|
yine Ada Otis olan bir mucit tarafından 5. caddedeki bir otelde başka bir asansör yapıldı. Otis Taft'ın asansör tasarımı bir tren vagonuna benziyordu. |
|
Üstünde sundurmaya benzer bir çatı, yan taraflarda bir ağ ve duvar boyunca 12 kişinin oturabilmesi için banklar bulunuyordu. |
|
Bu halka yeni sunulan alet için hareketli oda adı verilmişti. Başlangıçta New York Tribune gazetesi, |
|
asansörün özellikle kadınlara yönelik olduğunu alaycı bir şekilde belirtmiş ve kadınları birkaç merdiven çıkmak gibi yorucu bir işten kurtaracak araç elbette takdir edilecektir diyerek dalga geçmişti. |
|
ve kadınları birkaç merdiven çıkmak gibi yorucu bir işten kurtaracak araç elbette takdir edilecektir diyerek dalga geçmişti. ve kadınları birkaç merdiven çıkmak gibi yorucu bir işten kurtaracak araç elbette takdir edilecektir diyerek dalga geçmişti. |
|
İlk başta mantıksız gibi görünse de, ABD'nin de ilk yolcu asansörü icat edilmeden önce, |
|
ilk asansör boşluğu icat edilmişti. 1853 yılında, Amerikalı sanayici Peter Cooper, |
|
Cooper Union vakfı binasını tasarlarken, henüz yolcu asansörlerinin var olmadığı bir dönemde, |
|
asansör boşluğunu projeye dahil etti. Ancak Cooper, asansörlerin yakın gelecekte icat edileceğini düşünüyordu. |
|
Bu nedenle içgüdülerine güvenerek, doğmamış bebeğe bir don biçti |
|
ve binasına bir yolcu asansörünün gelecekte tahmin edilen ihtiyaçlarına uygun bir boşluk ekletti. Ancak Cooper'ın bu projeyi çizerken tam olarak doğru bir yaklaşımı yoktu. |
|
4 yıl sonra, yolcu asansörü gerçekten 1857 yılında icat edilip binaya yerleştirilse de, |
|
Cooper'ın önceden hazırladığı boşluk, Otis'in icat ettiği asansör için uygun değildi. |
|
Cooper, dairesel bir şeklin verimli olacağını düşünmüş ve boşluğu daire şeklinde inşa etmişti. |
|
Ancak, Otis'in Salon Salomongie ve dikdörtgen şeklindeki asansörleri haliyle buraya sığmadı. |
|
Tabi Cooper Union vakfı binasına da sonunda bir dairesel asansör yapıldı. Ama o yapılana kadar farklı binalara asansör yapılmıştı bile. |
|
O sebepten Cooper, binasının ilk yolcu asansörlü bina olma ünvanını kaçırmış oldu. |
|
Buharla çalışan asansörler, 1870'lerde hidrolik makinelerin kullanılmaya başlamasıyla yerini almıştı. |
|
Ancak o zamana kadar, bizim ilk Otis'in tasarımı, |
|
dünya genelinde Otis Asansör Şirketi tarafından satılan 2000 kadar asansör için standart haline gelmişti. |
|
Otis'in oğulları Charles ve Norton tarafından yönetilen bu şirket, Otis asansörlerinin dağıtımını üstlenmişti. |
|
1880 yılına gelindiğinde, hidrolik asansör tasarımı geliştirilmiş |
|
ve hem Amerika hem de İngiltere'de kullanılmaya başlanmıştı. Ama Otis'in işleri de fena değildi. |
|
Hatta 1889 yılında Eyfel Kulesi açıldığında, ziyaretçileri kuleye çıkartmak için, |
|
Otis'in şirketi tarafından üretilen hidrolik asansörler kullanılmıştı. Bu asansörler, |
|
buharla çalışan öncülerine göre daha hızlı, daha küçük ve daha güvenliydi. |
|
Ve binalar ne kadar yüksek olursa olsun, hidrolik asansörlerin tasarımı sayesinde asansörün gidebileceği mesafe kolayca uzatılabiliyordu. |
|
Ancak bu, pistonu daha da büyütmeyi gerektirirdi. |
|
Ali ile piston büyüyünce, pistonun gittiği yer olan zemindeki deliğin de büyümesi gerekiyordu. |
|
Bu asansörler 1870 yılında, Baldwin tarafından icat edildiğinde, |
|
ona hidroatmosferik asansör adını vermişti. Ancak kısa süre sonra asansör, |
|
su ve yer çekimi kullanılmasından dolayı, su dengesi asansörü olarak anılmaya başlandı. |
|
Ama bunun değişmesi çok uzun sürmeyecekti. Artık gelişmeler hızlanmış, |
|
dünyada yenilikler çığır açmaya başlamıştı. 19. yüzyılın ikinci yarısında elektrik gücünün keşfedilmesiyle, |
|
asansörlerin bu yeni enerji kaynağından faydalanması uzun sürmedi. İlk elektrikli asansör, |
|
1880 yılında, Alman elektrik mühendisi Werner Von Siemens tarafından icat edildi. |
|
Ve evet, tanıdık geldiyse, bu Siemens, o bildiğimiz Siemens. |
|
Yani Siemens markasının kurucusu oluyordu. Saatte yalnızca yarım mil hızla hareket eden eski Otis buharlı asansörüyle karşılaştırıldığında, |
|
Siemens'in elektrikli asansörü şaşırtıcı bir şekilde, saatte 1,8 mil hızla hareket ediyordu. |
|
Bu da bizim daha önceden hesapladığımız, dakikada bir katı çıkabiliyorken, |
|
aynı sürede üç katı çıkabilmesine denk oluyordu. Yani baya bir gelişme vardı. |
|
Amerika Birleşik Devletleri'nde ise, Frank Sprague, 1892'de ayrı olarak kendi elektrikli asansörünü yarattı. |
|
Ayrıca, Sprague elektrik ve asansör şirketini kurduktan sonra, elektrikli asansörünün ilk modellerinden bazılarını, |
|
Postal Telegraph kampanyaya sattı. Frank, asansörlerinin maksimum hızda, |
|
dakikada 7 kat çıkabilecek kadar hızlı gidebileceğini iddia etti. Bu buharlı ve hidrolik asansörlerden oldukça farklıydı. |
|
Ancak yine, Sprague'un birer ikinci iddialarının yanında, |
|
bizim Otis sen çok konuşma diyerek, adeta adamın şirketine çöktü ve, |
|
Sprague elektrik ve asansör şirketini komple satın aldı. Zaten adam o vakte kadar anca 600 asansör satabilmişti. |
|
Otis onun yanında bir dev gibi kalıyordu. Tabi her teknolojik gelişmenin bir derdi olmuştur. |
|
Bu asansörlerde de geçerli olacaktı tabi. Yeni teknolojiler derken, |
|
asansörler daha da hızlı hale gelmeye devam ediyordu. Ama bir sorun vardı. |
|
Asansörler, bir sürü işlemi yok etmesine gidiyor ama, |
|
durma noktasına gelince, her zaman stabil çalışabilecek kabiliyetli olmuyorlardı. |
|
Yani her durmak istediğiniz kata geldiğinizde, yüksek gürültü eşliğinde, |
|
ufak bir araba kazası yaşamış hissiyatı doğuyordu. Haliyle 1890 yılına gelindiğinde, |
|
bazı Amerikalıları etkileyen yeni bir sendrom belgelenmeye başladı. Asansör hastalığı. |
|
Asansör hareket ettikten sonra durduğunda, asansördeki bazı kişiler yoğun baş dönmesi ve mide bulantısı yaşadılar. |
|
Ki bence haklıydılar. Ama bu insanların alışılmadık şekillerde seyahat ettikten sonra, |
|
yaşadıkları ilk fiziksel rahatsızlık değildi. İlk tren yolculuklarından bazıları da mide bulantısı ve endişe yaratmıştı. |
|
Ancak demir yollarının aksine, rahatsızlık hissi sürekli titreşimlerden kaynaklanmıyordu. |
|
O dönemde rahatsızlığın nedeni, frenlerin tüm vücudu aynı anda durduramamasıydı. |
|
Bu nedenle dönemin uzmanları, asansör hastalığını önlemek için vücudunuzun belden yukarısını, |
|
asansöre dayamanızı öneriyordu. Çözüm, çözümdür sonuçta. |
|
Teknoloji biraz çilelerle gelişen bir olguydu. 1894, asansör hastalığının Amerikan medyasında son bahsedildiği yıllardan biriydi. |
|
Ancak görünüşte giderilmiş olmasına rağmen, o zamanlar asansörlerden kaynaklanan anksiyete, |
|
aslında günümüzde klostrofobi olarak adlandırdığımız anksiyeteye dönüşmüş oldu. E tabi araç teknolojisi gelişince içine müzik çalarlar koyduk, |
|
klimalar yerleştirdik. Yani konfor amacıyla icat ettiğimiz bir aleti, |
|
daha da konforlu hale getirmeyi başardık. Tabi bunda masajlı koltuklar vs devam ediyoruz. |
Subsets and Splits
No community queries yet
The top public SQL queries from the community will appear here once available.